Peki Cevdet Abi Namuslarini Koruyamamiş Olup Sonra çok Pişman Olup Tevbe Edenlerin Durumu Nasil Olacak.cevabinin Bekliyorum Sabirla
SELAMUN ALEYKÜM ABİM ÖNCE CEVDET 71 ABİMİN ANLAYIŞINA VE HOŞGÖRÜSÜNE SIĞINARAK BU SORUNA AYET VE HADİSLERLE CEVAP VERMEYE ÇALIŞAYIM.
Tevbe ile alakalı ayet ve hadislerin genel muhtevasından İslâm alimleri şu hususları ortaya koymuşlardır: Allah’a ait olup kul hakkı karışmayan bir şeyde tevbe etmenin üç şartı vardır
1. O günahı terketmek,
2. Yaptığına pişman olmak,
3. Bir daha yapmamaya karar vermek.
İşlenen günaha kul hakkı karışmışsa bu üç şartın yanısıra;
1. Bu günah, mal gasbı ve benzeri birşey ise o malı sahibine geri vermeli,
2. Zina ve iftira gibi bir suç ise o kimseden kendisini bağışlamasını ister veya o kimseye cezalandırma yetkisi verir,
3. İşlenen suç gıybet ise o kimseden affedilmesini ister.
Böylece müslüman daima tevbe ve istiğfar eder olmalı, işlediği günah ve hatalarından dolayı da tevbe ve istiğfara ömür boyu devam etmelidir. (1)
Ey mü’minler! Hepiniz topluca, günahkarca davranışlardan dönüp, Allah’a yönelin ki, dünya ve ahiret mutluluğunu elde edesiniz.” (Nûr: 24/31)
“Rabbinizden günahlarınız için bağışlanma dileyin ve sonra tevbe ve pişmanlık tavrı içinde O’na yönelin.” (Hûd 11/3)
“Ey iman edenler! Tam bir pişmanlık ve gönül huzuru içinde gösterişten uzak ölçüde Allah’a tevbe edin.” (Tahrim 66/8)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:
“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’dan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.”(2)
* Müslim, Zikir 41 de geçen bir hadiste de: “Benim de kalbime gaflet çöküyor, ben de Allah’tan günde yüz sefer bağışlanma istiyorum.” buyuruluyor. Bunun için insan hergün kendisini hesaba çekmeli, işlediği günahlardan dolayı Allah’a yönelmeli ve O’ndan bağışlanmasını istemelidir. Müslüman için yenilenme ve temizlenme imkanı ve fırsatı olan tevbeden her an yararlanmalıyız. Hiç olmazsa günde yetmiş veya yüz sefer istiğfar etmeliyiz. (3)
Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l–Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kul can çekişmeye başlamadığı sürece, Allah Teâlâ onun tövbesini kabul eder.”(13)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Güneş batıdan doğmadan önce kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder.”(11)