KÂİNATIN YARATILMASI
ADEM (Mekânsızlık, Yokluk)
Gerçeklerin neler olduğunu görmek için önce yaratılışa göz atmamız lâzım. Olayın başından başlarsak önce yalnız ALLAH vardı. Allah'dan başka hiçbir şey yoktu. Zamanımız ilminin "Uzay Zamanı" dediği Kur'ân-ı Kerim'de de ADEM diye geçen yokluk vardı. "Sadece Allah vardı. Allah'dan başka hiçbir şey yoktu." şeklinde ifade edilebilir. Allah'u Teâlâ yaratmayı diledi. Adına zamanımız fiziğinin "nötrino" dediği enerjiyi yarattı. Herşeyin aslını bu enerji oluşturur. Allah'ın yarattığı herşey bir gün aslına rücû edecektir. Yani enerjiye dönüşecektir. Sonra da yok olacaktır.
55/ RAHMAN- 26: Küllü men aleyhâ fân.
Bütün insanlar (herkes) fâni olacaktır.
55/ RAHMAN-27: Ve yebkaâ vechü rabbike zülcelâli vel' ikrâm.
Sadece zülcelali ve'l ikram olan Rabbinin zatı bâki kalacaktır.
Yeryüzünde her şey fanidir, yok olacaktır. Fakat Rabbimizin varlığı bâkidir. Yani ADEM'dedir, yokluktadır, diyoruz. O, hiçbir şey yaratmadan evvel de yokluktaydı. Herşeyi yarattı ve gene yokluktadır.
ENERJiNiN YARATILMASI
Enerji dediğimiz nötrino, 4 ayrı âleme ait 4 ayrı enerji küresi taşır. Zahiri âlem birinci âlemdir. Berzah âlemi onun karşıtını oluşturur. Gayb âlemi ikinci âlemdir. Gaybın, Berzâh âlemi bunun karşıtını oluşturur. Böylece insanların yaşamakta olduğu bu zâhirî âlemin ötesinde başka boyutta, cinlerin yaşamakta olduğu farklı bir âlem var ve ona da "Gayb Âlemi" diyoruz. Bizlerin nasıl nefsleri varsa, öldüğümüz zaman nefsler Berzâh âlemine gidiyorsa, cinler için de aynı şey söz konusudur. Onların da nefsleri öldükleri zaman Berzâh âlemine gidiyor, kendi Berzâh âlemlerine. Allah'u Teâlâ bu 4 âlemi, 4 enerji
küresinden oluşan ve adına nötrino dediğimiz enerji ile yaratmıştır. Olay sadece enerjinin maddeye dönüşmesidir.Bu enerji kâinattaki bütün zerrelere her an ulaşmaktadır ve tekrar kaynağına geri dönmektedir.
34/ SEBE-2: Ya'lemü mâ yelicü fiyl'ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilü minessemâi ve mâ ya'rucu fiyhâ , ve hüverrahıymülgafûr.
O, yere gireni ve yerden çıkanı, gökten ineni ve göğe yükseleni bilir. O Rahîym ve Gafurdur.
HERŞEYİN ÇİFT YARATILMASI
Rabbimiz her şeyi çift çift yaratmış. Bu çift çift yaratılmanın, nötrino dediğimiz enerjinin aslında mevcut olduğu gibi, cennet ve cehennemler için de geçerli olduğunu görüyoruz. Bizim cennetimiz var. Bizim cehennemimiz var. Cinler'in de cenneti ve cehennemi var. Onun için Allah'u Teâlâ çift cennetlerden çift cehennemlerden bahsediyor. Cinler için ve insanlar için ayrı ayrı cehennemler ve cennetler yaratmış. O zaman nasıl oluyor da 7 tane âlem oluyor? Hem her şey çift yaratıldı diyoruz, hem de âlemlerin sayısı yedidir. Acaba nasıl oluyor da Allah her şeyi çift yarattığı halde 7 tane âlemden söz ediyoruz. Allah'u Teâlâ ;
Zahiri Âlem
Onun Karşıtı
Gayb Âlemi
Onun Karşıtı
Emr Âlemi
Onun karşıtı, zulmâni âlem olmak üzere, 6 ayrı âlem yaratmıştır.
Bir de yaratılmayan ADEM dediğimiz, YOKLUK dediğimiz, MEKÂNSIZLIK dediğimiz âlem var.
Hepsi beraber 7 âlem oluyor.
ZARİYAT-49 : Ve min külli şey'in halaknâ zevceyni le'alleküm tezekkerûn.
Biz her şeyden zıtlarıyla birlikte çift çift yarattık, olur ki, tezekkür edersiniz.
YASİN-36: Sübhanellezi halâkal ezvace küllehâ mimmâ tünbitül ardu ve min enfüsihim ve mimmâ lâ yâ'lemûn.
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefslerinden ve bilemediklerinden bütün çiftleri yaratan, O Allah her şeyden münezzehtir.
Allah'u Zülcelâl Hz. Yâsin Sûresi'nin 36. âyeti kerîmesinde "ezvace" (çift çift veya çiftler) kullanmıştır. "Ezvace" zevç ve zevce kelimelerinin ikisini birden ihtiva etmektedir. Karı-koca bir çift teşkil ederler. Yani bir karı, bir kocadan oluşan bir çift. Fakat Zariyat 49'da Yüce Rabbimizin kullandığı kelime "zevceyni" dir. Yani hem zevç, hem zevce, hem de zevç'in de zevce'nin de eşitleri. Bunlardan zevç ve zevce zahiri âleme ait olduğu için onları görebiliriz. Ama bunların eşitleri olan, (zevcin ve zevcenin fizik cesetlerinin içinde bulunan) nefslerini göremeyiz. Çünkü bu âleme ait değildirler. Böylece 2 zahiri âleme ait 2 de karşıt âleme ait 4 varlıktan bahsedilmiş oluyor. Yani 2 çift.
İşte bir sağ spinli elektron ve bir sol spinli elektron zevç ve zevceyi, bir sağ spinli karşıt elektron ile bir sol spinli karşıt elektron da 2 elektronunun bu âleme ait olmayan karşıtlarını ifade etmektedir.
Biliyorsunuz ki eski kitaplarda oluşumun 4 faktörü şöyle sıralanmaktadır. Su, hava, toprak, ateş. Zamanımızda bunlara verilen isimler tabiatıyla, zamanımız fiziğinin inceliklerini gösteriyor. Toprak deyince katı cisimleri anlıyoruz. Su deyince sıvıları anlıyoruz. Hava deyince gazları anlıyoruz. Ateş deyince de enerjiyi anlıyoruz. Böylece 4 tane temel faktör zamanımızın gerçek ifadeleriyle yerli yerine oturuyor. O zaman da söylenenler doğruydu, şimdi de söylenenler doğrudur. Tabii bu 4 faktörü yaratan Allah'u Teâlâ Hz.'leridir. Bütün bunları aslında enerjiden oluşturuyor. İşte zamanımız fiziğinin bu enerjiye verdiği isim "nötrino"dur. Yaratılan zıt spinli iki nötrino ve iki karşıt nötrino zâhiri âlemin en küçük maddi birimleri olan 2 elektron ve 2 karşıt elektronu vücuda getirir. Yüce Rabbimiz zıt spinli 2 anti-nötrino ve 2 karşıt anti-nötrino'dan 2 çift, gayb âleminin en küçük maddi birimleri olan pozitron ve karşıt pozitronları oluşturur. Buradan anlaşıldığı gibi zıt spinli nötrino, karşıt nötrino ve anti-nötrino, karşıt anti-nötrinolar daima çift çift yaratıldığı için hep çift halde bulunurlar. Tek bir nötrinodan söz etmek mümkün değildir. Sol spinli bir nötrino ile sağ spinli nötrino bir çift oluştururlarken sağ spinli bir karşıt nötrino ile sol spinli bir karşıt nötrino da aynı zamanda başka bir çift oluştururlar. Diğer taraftan sağ spinli bir anti-nötrino ile sol spinli bir anti-nötrino bir çift oluştururlarken sağ spinli bir karşıt anti-nötrino ile sol spinli bir karşıt anti-nötrino başka bir çift oluştururlar.
Böylece EMR âleminde oluşan zıt spinli nötrino çifleri, çift çift olarak gelir ve giderler. Herşeyin çift yaratılması ve her âlemin kendi içinde zıddı ile kaim kılınması yani dengede olması sebebiyle nötrinoların teşekkül etmesi için mutlaka dört âleme ait enerji kürelerinin bir araya gelmesi gerekir. Bu çift yaratılma ve zıtların birlikte bulunması gibi iki özellik, aynı zamanda her âleme sağ ve sol spinli olmak üzere, iki çift nötrino ve karşıt nötrino ile anti-nötrino ve karşıt anti-nötrino'nun gelme sebebini de teşkil eder. Çünkü daha evvelde işaret ettiğimiz gibi nötrino ancak karşıt nötrino ile anti-nötrino da ancak karşıt anti-nötrino ile çiftleşerek beraberce bir aksiyonda bulunabilirler.
ATOM VE ELEMENTLERİN OLUŞMASI
Biz, bizim âlemimizde, yani zâhiri âlemde yaşıyoruz, bu âlemde Allah'u Teâlâ, önce elektronları ve karşıt elektronları; gayb âleminde ise, pozitron ve karşıt pozitronları yarattı. Sonra bu elektron ve karşıt elektronlardan nötronlar ve protonları yarattı. Pozitron ve karşıt pozitronlardan anti-nötron ve anti-protonları vücuda getirdi. Bunlardan da Hünnes ve Künnes Kanunları gereğince elektron, proton ve nötronlardan zâhiri âlemin atom yapısını, pozitron, anti-proton ve anti-nötronlardan gayb âleminin atom yapısını oluşturdu. Atomlar birleştirilerek gaz moleküllerini ve daha sonra çeşitli sayıda atomların bir araya gelmesiyle zâhiri ve gayb âlemlerinde çeşitli elementler vücuda getirdi. Kâinatta mevcut her madde atomlardan meydana gelir.
TEKVİR-1 5, 16: Felâ uksimû bilhünnesi el cevaril kûnnesi
Hünnese (merkezi çekirdeğe) ve etrafında cevelân eden, dönen künnese (elektrona) kasem (yemin) ederim ki.
Merkezde 1 proton ve 1 çevre elektronundan oluşan atom bir hidrojen atomudur. Hidrojen atomu zâhiri âlemin başlangıç elementini oluşturur. Daha sonra Hidrojenin izotopları olarak tanımlanan iki atomdan müteşekkil deoteryum, 3 atomdan oluşan tirilyum ondan sonra daha çok atomdan müteşekkil helyum ve sırasıyla diğer başka elementler birer birer oluşturuldu. Allah'u Teâlâ. bu atomlardan gazları, sıvıları ve katıları oluşturmaktadır.
Rabbimizce Kur'ân-ı Kerim'de, Allah'u Zülcelal Hz.lerinin arşının evvelce su üzerinde olduğuna işaret buyrulmaktadır.
HUD-7 : Ve hüvelleziy halâkassemâvâti vel'arda fiy sitteti eyyamin ve kâne arşühû âlel mâi. Li yeblü vekûm eyyüküm ahsenû amela. Ve lein kulte inneküm meb'ûsûne min badilmevti leyekuû lenneleziyne keferû in hâzâ illâ sihrûn mübiyn.
O', yeri ve göğü altı günde yarattı. O'nun arşı su üzerinde idi. Hanginizin daha güzel amel işleyebileceğini tespit etmek için. Eğer sen onlara öldükten sonra mutlaka dirileceksiniz dersen, kâfir olanlar derler ki, bu ancak açık bir sihirdir.
Gerçekten görüyoruz ki, hidrojen molekülü ve oksijen atomu bir araya gelerek suyu oluşturuyor. Allah'u Teâlâ yeni elementler vücuda getirerek gazları, sıvıları sonra katıları oluşturuyor. Olayın başlangıcında atomu ve atomla beraber hidrojeni görüyoruz. Hidrojen molekül ve arkadan diğer gazların birer birer yaratılması söz konusudur. Daha sonra moleküller ve elementler çoğaltılarak Allah'u Teâlâ Hz.leri tarafından sıvılar ve katılar oluşturuluyor. Böylece kâinat ortaya çıkıyor, zâhir oluyor.
HER CANLI ŞEYİN SUDAN YARATILMASI
Allah'u Teâlâ. Her canlı şey'in sudan yaratıldığını beyan ediyor.
ENBİYA-30 : Ve cealnâ minelmai külle şey'in hayy efela yüminün.
Her canlı şeyi sudan yarattığımızı kâfirler görmüyorlar mı, hâlâ inanmayacaklar mı?
Denizlerde tek hücreli amiplerden başlayan hayat zincirine, daha sonraları bir çok hücrelerin oluşturduğu ve suda yaşayan, yeni canlı türleri ilâve olunuyor. Bunlar suda yaşayan çeşitli canlı hayvan türlerini meydana getiriyor. Rabbimiz Kur-ân'ı Kerim'de buyuruyor ki,
NUR-45 : Vallahû halaka külle dâbbetin min mâ, feminüm men yemşiy alâ batnih minhüm men yemşiy alâ ricleyn ve minhüm men yemşiy alâ erba yahlukullâhû mâ yeş'a innallâhe alâ külli şey'in kadir.
Allah bütün hayvanları sudan yaratmıştır, onların bir kısmı karnı üzerinde, bir kısmı iki ayakla, diğer bir kısmı ise dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah herşeye kaadirdir.
Görülüyor ki, Yüce Rabbimiz suda başlayan hayatı, zamanla çeşitli su hayvanlarını yarattıktan sonra karaya sıçratmıştır. Su hayvanlarıyla başlayan ve karaya sıçrayan canlı hayatın neticede, çeşitli türde kara hayvanlarının oluşmasına sebep olduğunu yukarıdaki âyeti kerime bize en güzel biçimde açıklıyor. Bu âyet-i kerimede başka işaretler var. Özellikle bu canlı hayvan türlerinin en son şeklinin 4 ayaklı olmaları, bu suda ve karada devam eden yaratış zincirinin en son halkasında 4 ayaklı maymun türünün olduğunu da açıklıyor. Karada yaratılan en son canlı türü olan maymunların bir gelişme süreci içersinde, kromozomların giderek arttığını görüyoruz. 19 çift kromozomlu maymun türünden 33 çift kromozomlu orangutana kadar bir dizi maymun çeşitleri vardır. Eğer insan bu maymun türlerinin sanıldığı gibi bir devamı olsaydı 35 çift kromozomlu olması gerekirdi. Oysaki insan 23 çift kromozoma sahiptir. Böylece insanın maymundan türemesinin mümkün olmadığı kesinlik kazanmıştır. Maymun çeşitlerinin hepsinde temel özellik olarak, el hüviyetindeki ayakların hiçbir zaman ayak hüviyetine dönüşmediğini görüyoruz. İşte böylece yeryüzünde en son yaratılan canlılardan maymunlar kendi aralarında bir yaşama içinde iken bir gün Allahû Teâlâ bu dünya üzerinde değil, Allah'ın Katı'nda (indi ilâhi'de) insanı yaratıyor. Âdem A.S. ve Havva Anamız bu dünyada yaratılmadılar. Bu dünyaya indirildiler.
2/ BAKARA -36: Fe ezellehümaşşeytanü anha fe ahrecehüma mimma kâna fih, ve kulnahbitu ba'duküm liba'din adüvvün, leküm filardı müstekarrun ve meta'un ilâ hın.
(Ne var ki) şeytan onların (ayağını) oradan kaydırdı. İkisini de içinde (bulunmuş) oldukları (nîmetten) çıkardı. Biz de; "Birbirinize düşman olarak (oradan yeryüzüne) inin. Sizin için (belli) bir zamana kadar, yeryüzünde oturun ve nîmetlenin (yaşayın)" dedik.
O halde Âdem A.S.'ın vücudunu oluşturan toprak bu dünyanın toprağı ve çamuru değil, İndi İlâhi'nin toprağı ve çamurudur. Dünya, Âdem A.S.'ın ineceği bir yerdi. Onun için Arz kendisine hayat veren güneş sisteminden belli bir uzaklıkta yaratıldı. Belli bir eliptik yörünge üzerinde. Ve belli bir eksen eğimiyle yaratıldı. Etrafına ozon tabakası dizildi. Van Allain kuşakları yerleştirildi ve dünya "insan" adı verilen Allahû Zülcelâl Hz.nin bu en kıymetli mahlûkunu sinesinde barındırabilecek bir hüviyet kazandı (Milyarlarca veya trilyonlarca yılda).
Sonra insanoğlu yukardaki âyet-i kerime gereğince yeryüzüne indirildi. Sadece insan değil, insanla beraber cinler de dünya üzerine indirildi. Dünya adı verilen bu gezegeni sadece biz insanlar paylaşmıyoruz. Aynı koordinatlarda yaşayan "Cin" adı verilen gayb âleminin sakinleri de var. Fakat koordinatlar aynı olduğu halde boyutlar farklı olduğu için, yapı farklı olduğu için, ne onlar bizi, ne de biz onları göremiyoruz. Eğer bir insanın hücresindeki atom yapısına dikkatle bakarsanız hâkim unsurun elektron, (-) elektrik yüklü elektron olduğunu göreceksiniz. Bir cinin de hücresindeki atom yapısına bakmanız mümkün olsaydı, onun da (+) elektrik yüklü pozitronun hâkim olduğu bir sistem içinde yaşamakta olduğunu görecektiniz. Zâhiri âlemin bütün atomları merkezde (+) elektrik yüklü protonlar, çevrede de (-) elektrik yüklü elektronlardan oluşur. Halbuki gayb âleminin bütün atomlarında merkezde (-) elektrik yüklü anti-protonlar ile çevrede de tam zıt yapıda (+) elektrik yüklü pozitronların olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bizim (-) elektrik yüklü olan elektronlarımız bütün dünyanın madde adını verdiği sisteminin yarısını içerirken diğer yarısını da (+) elektrik yüklü karşıt elektronlar oluşturuyor.
ADEM (Mekânsızlık, Yokluk)
Gerçeklerin neler olduğunu görmek için önce yaratılışa göz atmamız lâzım. Olayın başından başlarsak önce yalnız ALLAH vardı. Allah'dan başka hiçbir şey yoktu. Zamanımız ilminin "Uzay Zamanı" dediği Kur'ân-ı Kerim'de de ADEM diye geçen yokluk vardı. "Sadece Allah vardı. Allah'dan başka hiçbir şey yoktu." şeklinde ifade edilebilir. Allah'u Teâlâ yaratmayı diledi. Adına zamanımız fiziğinin "nötrino" dediği enerjiyi yarattı. Herşeyin aslını bu enerji oluşturur. Allah'ın yarattığı herşey bir gün aslına rücû edecektir. Yani enerjiye dönüşecektir. Sonra da yok olacaktır.
55/ RAHMAN- 26: Küllü men aleyhâ fân.
Bütün insanlar (herkes) fâni olacaktır.
55/ RAHMAN-27: Ve yebkaâ vechü rabbike zülcelâli vel' ikrâm.
Sadece zülcelali ve'l ikram olan Rabbinin zatı bâki kalacaktır.
Yeryüzünde her şey fanidir, yok olacaktır. Fakat Rabbimizin varlığı bâkidir. Yani ADEM'dedir, yokluktadır, diyoruz. O, hiçbir şey yaratmadan evvel de yokluktaydı. Herşeyi yarattı ve gene yokluktadır.
ENERJiNiN YARATILMASI
Enerji dediğimiz nötrino, 4 ayrı âleme ait 4 ayrı enerji küresi taşır. Zahiri âlem birinci âlemdir. Berzah âlemi onun karşıtını oluşturur. Gayb âlemi ikinci âlemdir. Gaybın, Berzâh âlemi bunun karşıtını oluşturur. Böylece insanların yaşamakta olduğu bu zâhirî âlemin ötesinde başka boyutta, cinlerin yaşamakta olduğu farklı bir âlem var ve ona da "Gayb Âlemi" diyoruz. Bizlerin nasıl nefsleri varsa, öldüğümüz zaman nefsler Berzâh âlemine gidiyorsa, cinler için de aynı şey söz konusudur. Onların da nefsleri öldükleri zaman Berzâh âlemine gidiyor, kendi Berzâh âlemlerine. Allah'u Teâlâ bu 4 âlemi, 4 enerji
küresinden oluşan ve adına nötrino dediğimiz enerji ile yaratmıştır. Olay sadece enerjinin maddeye dönüşmesidir.Bu enerji kâinattaki bütün zerrelere her an ulaşmaktadır ve tekrar kaynağına geri dönmektedir.
34/ SEBE-2: Ya'lemü mâ yelicü fiyl'ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilü minessemâi ve mâ ya'rucu fiyhâ , ve hüverrahıymülgafûr.
O, yere gireni ve yerden çıkanı, gökten ineni ve göğe yükseleni bilir. O Rahîym ve Gafurdur.
HERŞEYİN ÇİFT YARATILMASI
Rabbimiz her şeyi çift çift yaratmış. Bu çift çift yaratılmanın, nötrino dediğimiz enerjinin aslında mevcut olduğu gibi, cennet ve cehennemler için de geçerli olduğunu görüyoruz. Bizim cennetimiz var. Bizim cehennemimiz var. Cinler'in de cenneti ve cehennemi var. Onun için Allah'u Teâlâ çift cennetlerden çift cehennemlerden bahsediyor. Cinler için ve insanlar için ayrı ayrı cehennemler ve cennetler yaratmış. O zaman nasıl oluyor da 7 tane âlem oluyor? Hem her şey çift yaratıldı diyoruz, hem de âlemlerin sayısı yedidir. Acaba nasıl oluyor da Allah her şeyi çift yarattığı halde 7 tane âlemden söz ediyoruz. Allah'u Teâlâ ;
Zahiri Âlem
Onun Karşıtı
Gayb Âlemi
Onun Karşıtı
Emr Âlemi
Onun karşıtı, zulmâni âlem olmak üzere, 6 ayrı âlem yaratmıştır.
Bir de yaratılmayan ADEM dediğimiz, YOKLUK dediğimiz, MEKÂNSIZLIK dediğimiz âlem var.
Hepsi beraber 7 âlem oluyor.
ZARİYAT-49 : Ve min külli şey'in halaknâ zevceyni le'alleküm tezekkerûn.
Biz her şeyden zıtlarıyla birlikte çift çift yarattık, olur ki, tezekkür edersiniz.
YASİN-36: Sübhanellezi halâkal ezvace küllehâ mimmâ tünbitül ardu ve min enfüsihim ve mimmâ lâ yâ'lemûn.
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefslerinden ve bilemediklerinden bütün çiftleri yaratan, O Allah her şeyden münezzehtir.
Allah'u Zülcelâl Hz. Yâsin Sûresi'nin 36. âyeti kerîmesinde "ezvace" (çift çift veya çiftler) kullanmıştır. "Ezvace" zevç ve zevce kelimelerinin ikisini birden ihtiva etmektedir. Karı-koca bir çift teşkil ederler. Yani bir karı, bir kocadan oluşan bir çift. Fakat Zariyat 49'da Yüce Rabbimizin kullandığı kelime "zevceyni" dir. Yani hem zevç, hem zevce, hem de zevç'in de zevce'nin de eşitleri. Bunlardan zevç ve zevce zahiri âleme ait olduğu için onları görebiliriz. Ama bunların eşitleri olan, (zevcin ve zevcenin fizik cesetlerinin içinde bulunan) nefslerini göremeyiz. Çünkü bu âleme ait değildirler. Böylece 2 zahiri âleme ait 2 de karşıt âleme ait 4 varlıktan bahsedilmiş oluyor. Yani 2 çift.
İşte bir sağ spinli elektron ve bir sol spinli elektron zevç ve zevceyi, bir sağ spinli karşıt elektron ile bir sol spinli karşıt elektron da 2 elektronunun bu âleme ait olmayan karşıtlarını ifade etmektedir.
Biliyorsunuz ki eski kitaplarda oluşumun 4 faktörü şöyle sıralanmaktadır. Su, hava, toprak, ateş. Zamanımızda bunlara verilen isimler tabiatıyla, zamanımız fiziğinin inceliklerini gösteriyor. Toprak deyince katı cisimleri anlıyoruz. Su deyince sıvıları anlıyoruz. Hava deyince gazları anlıyoruz. Ateş deyince de enerjiyi anlıyoruz. Böylece 4 tane temel faktör zamanımızın gerçek ifadeleriyle yerli yerine oturuyor. O zaman da söylenenler doğruydu, şimdi de söylenenler doğrudur. Tabii bu 4 faktörü yaratan Allah'u Teâlâ Hz.'leridir. Bütün bunları aslında enerjiden oluşturuyor. İşte zamanımız fiziğinin bu enerjiye verdiği isim "nötrino"dur. Yaratılan zıt spinli iki nötrino ve iki karşıt nötrino zâhiri âlemin en küçük maddi birimleri olan 2 elektron ve 2 karşıt elektronu vücuda getirir. Yüce Rabbimiz zıt spinli 2 anti-nötrino ve 2 karşıt anti-nötrino'dan 2 çift, gayb âleminin en küçük maddi birimleri olan pozitron ve karşıt pozitronları oluşturur. Buradan anlaşıldığı gibi zıt spinli nötrino, karşıt nötrino ve anti-nötrino, karşıt anti-nötrinolar daima çift çift yaratıldığı için hep çift halde bulunurlar. Tek bir nötrinodan söz etmek mümkün değildir. Sol spinli bir nötrino ile sağ spinli nötrino bir çift oluştururlarken sağ spinli bir karşıt nötrino ile sol spinli bir karşıt nötrino da aynı zamanda başka bir çift oluştururlar. Diğer taraftan sağ spinli bir anti-nötrino ile sol spinli bir anti-nötrino bir çift oluştururlarken sağ spinli bir karşıt anti-nötrino ile sol spinli bir karşıt anti-nötrino başka bir çift oluştururlar.
Böylece EMR âleminde oluşan zıt spinli nötrino çifleri, çift çift olarak gelir ve giderler. Herşeyin çift yaratılması ve her âlemin kendi içinde zıddı ile kaim kılınması yani dengede olması sebebiyle nötrinoların teşekkül etmesi için mutlaka dört âleme ait enerji kürelerinin bir araya gelmesi gerekir. Bu çift yaratılma ve zıtların birlikte bulunması gibi iki özellik, aynı zamanda her âleme sağ ve sol spinli olmak üzere, iki çift nötrino ve karşıt nötrino ile anti-nötrino ve karşıt anti-nötrino'nun gelme sebebini de teşkil eder. Çünkü daha evvelde işaret ettiğimiz gibi nötrino ancak karşıt nötrino ile anti-nötrino da ancak karşıt anti-nötrino ile çiftleşerek beraberce bir aksiyonda bulunabilirler.
ATOM VE ELEMENTLERİN OLUŞMASI
Biz, bizim âlemimizde, yani zâhiri âlemde yaşıyoruz, bu âlemde Allah'u Teâlâ, önce elektronları ve karşıt elektronları; gayb âleminde ise, pozitron ve karşıt pozitronları yarattı. Sonra bu elektron ve karşıt elektronlardan nötronlar ve protonları yarattı. Pozitron ve karşıt pozitronlardan anti-nötron ve anti-protonları vücuda getirdi. Bunlardan da Hünnes ve Künnes Kanunları gereğince elektron, proton ve nötronlardan zâhiri âlemin atom yapısını, pozitron, anti-proton ve anti-nötronlardan gayb âleminin atom yapısını oluşturdu. Atomlar birleştirilerek gaz moleküllerini ve daha sonra çeşitli sayıda atomların bir araya gelmesiyle zâhiri ve gayb âlemlerinde çeşitli elementler vücuda getirdi. Kâinatta mevcut her madde atomlardan meydana gelir.
TEKVİR-1 5, 16: Felâ uksimû bilhünnesi el cevaril kûnnesi
Hünnese (merkezi çekirdeğe) ve etrafında cevelân eden, dönen künnese (elektrona) kasem (yemin) ederim ki.
Merkezde 1 proton ve 1 çevre elektronundan oluşan atom bir hidrojen atomudur. Hidrojen atomu zâhiri âlemin başlangıç elementini oluşturur. Daha sonra Hidrojenin izotopları olarak tanımlanan iki atomdan müteşekkil deoteryum, 3 atomdan oluşan tirilyum ondan sonra daha çok atomdan müteşekkil helyum ve sırasıyla diğer başka elementler birer birer oluşturuldu. Allah'u Teâlâ. bu atomlardan gazları, sıvıları ve katıları oluşturmaktadır.
Rabbimizce Kur'ân-ı Kerim'de, Allah'u Zülcelal Hz.lerinin arşının evvelce su üzerinde olduğuna işaret buyrulmaktadır.
HUD-7 : Ve hüvelleziy halâkassemâvâti vel'arda fiy sitteti eyyamin ve kâne arşühû âlel mâi. Li yeblü vekûm eyyüküm ahsenû amela. Ve lein kulte inneküm meb'ûsûne min badilmevti leyekuû lenneleziyne keferû in hâzâ illâ sihrûn mübiyn.
O', yeri ve göğü altı günde yarattı. O'nun arşı su üzerinde idi. Hanginizin daha güzel amel işleyebileceğini tespit etmek için. Eğer sen onlara öldükten sonra mutlaka dirileceksiniz dersen, kâfir olanlar derler ki, bu ancak açık bir sihirdir.
Gerçekten görüyoruz ki, hidrojen molekülü ve oksijen atomu bir araya gelerek suyu oluşturuyor. Allah'u Teâlâ yeni elementler vücuda getirerek gazları, sıvıları sonra katıları oluşturuyor. Olayın başlangıcında atomu ve atomla beraber hidrojeni görüyoruz. Hidrojen molekül ve arkadan diğer gazların birer birer yaratılması söz konusudur. Daha sonra moleküller ve elementler çoğaltılarak Allah'u Teâlâ Hz.leri tarafından sıvılar ve katılar oluşturuluyor. Böylece kâinat ortaya çıkıyor, zâhir oluyor.
HER CANLI ŞEYİN SUDAN YARATILMASI
Allah'u Teâlâ. Her canlı şey'in sudan yaratıldığını beyan ediyor.
ENBİYA-30 : Ve cealnâ minelmai külle şey'in hayy efela yüminün.
Her canlı şeyi sudan yarattığımızı kâfirler görmüyorlar mı, hâlâ inanmayacaklar mı?
Denizlerde tek hücreli amiplerden başlayan hayat zincirine, daha sonraları bir çok hücrelerin oluşturduğu ve suda yaşayan, yeni canlı türleri ilâve olunuyor. Bunlar suda yaşayan çeşitli canlı hayvan türlerini meydana getiriyor. Rabbimiz Kur-ân'ı Kerim'de buyuruyor ki,
NUR-45 : Vallahû halaka külle dâbbetin min mâ, feminüm men yemşiy alâ batnih minhüm men yemşiy alâ ricleyn ve minhüm men yemşiy alâ erba yahlukullâhû mâ yeş'a innallâhe alâ külli şey'in kadir.
Allah bütün hayvanları sudan yaratmıştır, onların bir kısmı karnı üzerinde, bir kısmı iki ayakla, diğer bir kısmı ise dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah herşeye kaadirdir.
Görülüyor ki, Yüce Rabbimiz suda başlayan hayatı, zamanla çeşitli su hayvanlarını yarattıktan sonra karaya sıçratmıştır. Su hayvanlarıyla başlayan ve karaya sıçrayan canlı hayatın neticede, çeşitli türde kara hayvanlarının oluşmasına sebep olduğunu yukarıdaki âyeti kerime bize en güzel biçimde açıklıyor. Bu âyet-i kerimede başka işaretler var. Özellikle bu canlı hayvan türlerinin en son şeklinin 4 ayaklı olmaları, bu suda ve karada devam eden yaratış zincirinin en son halkasında 4 ayaklı maymun türünün olduğunu da açıklıyor. Karada yaratılan en son canlı türü olan maymunların bir gelişme süreci içersinde, kromozomların giderek arttığını görüyoruz. 19 çift kromozomlu maymun türünden 33 çift kromozomlu orangutana kadar bir dizi maymun çeşitleri vardır. Eğer insan bu maymun türlerinin sanıldığı gibi bir devamı olsaydı 35 çift kromozomlu olması gerekirdi. Oysaki insan 23 çift kromozoma sahiptir. Böylece insanın maymundan türemesinin mümkün olmadığı kesinlik kazanmıştır. Maymun çeşitlerinin hepsinde temel özellik olarak, el hüviyetindeki ayakların hiçbir zaman ayak hüviyetine dönüşmediğini görüyoruz. İşte böylece yeryüzünde en son yaratılan canlılardan maymunlar kendi aralarında bir yaşama içinde iken bir gün Allahû Teâlâ bu dünya üzerinde değil, Allah'ın Katı'nda (indi ilâhi'de) insanı yaratıyor. Âdem A.S. ve Havva Anamız bu dünyada yaratılmadılar. Bu dünyaya indirildiler.
2/ BAKARA -36: Fe ezellehümaşşeytanü anha fe ahrecehüma mimma kâna fih, ve kulnahbitu ba'duküm liba'din adüvvün, leküm filardı müstekarrun ve meta'un ilâ hın.
(Ne var ki) şeytan onların (ayağını) oradan kaydırdı. İkisini de içinde (bulunmuş) oldukları (nîmetten) çıkardı. Biz de; "Birbirinize düşman olarak (oradan yeryüzüne) inin. Sizin için (belli) bir zamana kadar, yeryüzünde oturun ve nîmetlenin (yaşayın)" dedik.
O halde Âdem A.S.'ın vücudunu oluşturan toprak bu dünyanın toprağı ve çamuru değil, İndi İlâhi'nin toprağı ve çamurudur. Dünya, Âdem A.S.'ın ineceği bir yerdi. Onun için Arz kendisine hayat veren güneş sisteminden belli bir uzaklıkta yaratıldı. Belli bir eliptik yörünge üzerinde. Ve belli bir eksen eğimiyle yaratıldı. Etrafına ozon tabakası dizildi. Van Allain kuşakları yerleştirildi ve dünya "insan" adı verilen Allahû Zülcelâl Hz.nin bu en kıymetli mahlûkunu sinesinde barındırabilecek bir hüviyet kazandı (Milyarlarca veya trilyonlarca yılda).
Sonra insanoğlu yukardaki âyet-i kerime gereğince yeryüzüne indirildi. Sadece insan değil, insanla beraber cinler de dünya üzerine indirildi. Dünya adı verilen bu gezegeni sadece biz insanlar paylaşmıyoruz. Aynı koordinatlarda yaşayan "Cin" adı verilen gayb âleminin sakinleri de var. Fakat koordinatlar aynı olduğu halde boyutlar farklı olduğu için, yapı farklı olduğu için, ne onlar bizi, ne de biz onları göremiyoruz. Eğer bir insanın hücresindeki atom yapısına dikkatle bakarsanız hâkim unsurun elektron, (-) elektrik yüklü elektron olduğunu göreceksiniz. Bir cinin de hücresindeki atom yapısına bakmanız mümkün olsaydı, onun da (+) elektrik yüklü pozitronun hâkim olduğu bir sistem içinde yaşamakta olduğunu görecektiniz. Zâhiri âlemin bütün atomları merkezde (+) elektrik yüklü protonlar, çevrede de (-) elektrik yüklü elektronlardan oluşur. Halbuki gayb âleminin bütün atomlarında merkezde (-) elektrik yüklü anti-protonlar ile çevrede de tam zıt yapıda (+) elektrik yüklü pozitronların olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bizim (-) elektrik yüklü olan elektronlarımız bütün dünyanın madde adını verdiği sisteminin yarısını içerirken diğer yarısını da (+) elektrik yüklü karşıt elektronlar oluşturuyor.