mürmüdük
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Tem 2009
- Mesajlar
- 6,952
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
- Web Sitesi
- anadoluhaber.blogcu.com

Ayasofya'ya Çan Takmak İsteyenlere Ateş Edin.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra cami haline getirdiği Ayasofyada korsan ayin girişimleri memleketin işgal altında olduğu yıllarda bile buna izin verilmediğini gösteriyor.
İsviçre’de minare krizine destek olan “Amerikan Ayasofya’ya Özgürlük Konseyi” Derneği’nin başkanı milyarder işadamı Chris Spirou’nun korsan ayin girişimi Türkiye’de hareketli saatler yaşamasına neden oldu. Hem Yunan hem de ABD vatandaşı olan Spirou, Ayosofya’ya 250 kişilik grupla ayin için gelmemesi konusunda resmi makamlarca uyarıldı. Bunun üzerine Spirou ve beraberindeki ekip Ayasofya’ya gelmekten vazgeçti. Yıllardır Ayasofya’da ayin yapmanın hayallerini kuranlar yakın tarihimizde yaşanan bir olayı akıllara getirdi.
AYASOFYA’YA ÇAN TAKMAK İSTEYENLERE ATEŞ EDİNİZ
Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’un fethinden sonra cami yaptığı Ayasofya’yı I. Dünya Savaşı’nı bitiren Mondros Ateşkes Anlaşması ile geri almak ve kilise haline getirmek istediler. İtilaf Devletleri’nin işgali altında olan İstanbul’da Sultan Vahdeddin kendi güvenliğini hiçe sayarak Ayasofya konusunda verdiği emir düşman kuvvetlerine karşı kararlılığını gösteriyordu. Konu ile alakalı Tarihçi Yazar İsmail Çolak’ın Nesil Yayınları’ndan çıkan “Son Osmanlı Vahdeddin” adlı kitabında Ayasofya’da ayin yapılması ile ilgili “Kara gün: İstanbul’un işgali (Sayfa 40-41)” ve “Vahdeddin işgallere tepki gösterdi mi? (Sayfa51)” bölümünde şu bilgiler dikkat çekiyor: “Yıldız Sarayı’nda oturan Sultan Vahdeddin’in işgallerin ardından aldığı ilk tedbirlerden biri, kendisini korumak için bırakılan özel birlikleri Ayasofya’ya göndererek şu emri vermek oldu: “İstanbul’un fethinin sembolü Ayasofya’ya can takmak isteyenlere ateş ediniz.”
Sultan Vahdeddin’in bu emri üzerine 13 Kasım 1918’de fiilen, 16 Mart 1920’de resmen işgal edilen İstanbul’da İtilaf devletleri Bizansı ihya hevesine kapılanlar olmasına rağmen buna cesaret edemedikleri anlatılıyor.
PATRİK İSTANBUL’UN YUNANİSTAN’A BAĞLANMASINI İSTEDİ
Son Osmanlı Vahdeddin kitabında İsmail Çolak, Sultan’ın işgal yıllarında Ayasofya konusunda neden tedbir aldığını şöyle anlatılıyor:
“Eski Bizansın başşehri İstanbul’un 1453’ten asılar sonra içinde Yunanlıların da bulunduğu İtilaf Devletleri tarafından istila edilmesinin verdiği güç ve cesaretle Bizansı ihya hevesine kapılan Fener Rum Patrikhanesi, Temmuz 1919’da binasına Bizans bayrağı çekmekte bir sakınca görmemişti. Bu gelişmelerden sonra Patrik L. Dorotius, İngiltere Başbakanı Llyod George’a yazdığı ve İstanbul’un Yunanistan’a bağlanması gerektiğini savunduğu mektupta taleplerini açıkça dile getirmekten çekinmedi:
“İstanbul Müslümanlar için değil, fakat Yunanlılar için mukaddes bir şehirdir. İstanbul, Yunanistan’a kuvvetli bir bağla bağlanmazsa, Yunanlıların arzuları hiçbir vakit yerine getirilmemiş olacaktır. Bütün İstanbul anavatanla birleştirilmelidir. Artık yeniden dünyaya gelen Yunanistan, Türk mayasına tahammül edemez”
AVRUPA’DA AYASOFYA MİTİNGLERİ DÜZENLENDİ
Bununla da yetinmeyen Rumlar, 5 Şubat 1919’da, Ayasofya’nın Hristiyanlığa tekrar kazandırılması için bir “Kurtuluş Komitesi” daha kurmuşlardı. Komite, Avrupa başkentlerinde “Ayasofya’nın kurtuluşu için” mitingler düzenleyerek Avrupalıları tahrik etmeye çalışıyorlardı.
SON OSMANLI VAHDEDDİN’DE NELER ANLATILIYOR
Tarihçi Yazar Çolak, kitabına Sultan Vahdeddin’in şehzadelik yılları, eğitimi, gizemli şahsiyeti, dindar tabiatı, ilginç hobileri, felaket yıllarındaki zorlu padişahlık sınavı, Osmanlı’nın kabusu, İstanbul’un işgali gibi konuları anlatarak başlıyor ve devamında şu sorulara cevap veriyor: İşgallere tepki gösterdi mi, İngiliz baskısına direndi mi, bağımsızlık savaşını o mu başlattı, Sevr Antlaşması’nı imzaladı mı, niçin İngilizlere sığındı ve İngiliz zırhlısını kullandı, giderken hazineyi yağmaladı mı, vatanı terk etmesini nasıl savundu, İngiliz oyunlarına karşı gurbette vatanseverlik imtihanını nasıl verdi, Büyük Roma hayalini nasıl suya düşürdü, gurbet hayatının acı sahnelerinde neler yaşadı, tabutu neden haczedilip Şam’a kaçırıldı, Vahdeddin’in savunmasında ve vasiyetinde neler yazdı, gibi merak edilen konuları ciddi bir arşiv çalışmasıyla yazıya döktü.