Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

aşk yerine göre...incitmek ve incilmek... (1 Kullanıcı)

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35

aşk yerine göre...incitmek ve incilmek...
Mesnevî: “Bu gönül evinin içinde kimin bulunduğunu biliyorsanız, bu gönül sahibinin kapısı önünde ettiğiniz terbiyesizlik nedendir?”

“Ahmaklar, insan yapısı mescide saygı gösterirler de, gönül sahiplerine bîgâne kalarak onların gönüllerini kırarlar.” (c.2, 3108-3109)

Gönül, Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhıdır. Nefsin en büyük cinâyeti bir gönül kırmaktır. Bundan dolayı Mevlânâ hazretleri başka bir beytinde:

“Kâ’be bünyâd-ı Halîl-i Âzer est

Dil, nazargâh-ı Celîl-i Ekber est” buyurmaktadır.

Yani Kâ’be, Âzer’in oğlu Halil İbrâhîm’in inşâ ettiği bir yapıdır. Gönülse o yücelerin yücesi olan Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhıdır. Binâenaleyh nazargâh-ı ilâhî olan gönlü yıkmak, Kâ’be’yi yıkmaktan daha büyük bir cürüm olarak görülmüştür.

Yûnus Emre hazretleri de:

Ak sakallı pîr hoca

Bilemez hâli nice

Emek yimesün hacca

Bir gönül yıkar ise

buyurarak, aynı gerçeğe işaret etmişlerdir.

İnsan, eşref-i mahlûkât, yani yaratılmışların en mükemmelidir.
Onun kalbi ise nazargâh-ı ilâhîdir.

Hadîs-i kudsî olarak nakledilen bir rivâyette,

“Ben yere göğe sığmam. Bir mü’min kulumun kalbine sığarım.” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, II, 195) buyrulmaktadır.

Bütün bunlar, insanın muhterem mevkiini ifâde etmekte ve onun hatırını veya kalbini kırmanın,
ne derece ağır bir cürüm olduğunu ifâde etmektedir.

Kalbi kırık insanların, Cenâb-ı Hak nezdindeki îtibar ve mevkileri yüksektir.

Rızâ-yı ilâhîye kavuşmak isteyenler, böyle mahzûn gönülleri sevindirmelidirler.

Nitekim Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- birgün:

“–Yâ Rab! Seni nerede arayayım?” diye niyazda bulunmuştu. Allâh Teâlâ da:

“–Beni kalbi kırıkların yanında ara!..” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364) buyurdu.

Ebû Hureyre’den nakledilen bir hadis-i kudsîde de Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Kıyâmet günü aziz ve celil olan Allâh şöyle buyuracaktır:

“–Ey âdemoğlu! Ben hasta oldum, Beni ziyâret etmedin!”

Kul diyecek:

“–Ey Rabbim, Sen Rabbü’l-âlemîn iken, ben Seni nasıl ziyâret ederim?”

Cenâb-ı Hak buyuracak:

“–Bilmedin mi, falan kulum hastalandı, fakat sen onu ziyâret etmedin. Bilmiyor musun, eğer onu ziyâret etseydin, yanında Beni bulacaktın!..”

Allâh Teâlâ buyuracak:

“–Ey âdemoğlu!.. Ben senden yiyecek istedim, ama sen Beni doyurmadın!”

Kul diyecek:

“–Ey Rabbim, ben Seni nasıl doyururum?! Sen ki, âlemlerin Rabbisin!”

Cenâb-ı Hak buyuracak:

“–Benim falan kulum, senden yiyecek istedi. Sen onu doyurmadın. Bilmez misin ki, eğer sen ona yiyecek verseydin, onu, ben yanımda bulacaktım.”

Rabbimiz buyuracak:

“–Ey âdemoğlu! Ben senden su istedim, Bana su vermedin!”

Kul:

“–Ey Rabbim, ben Sana nasıl su içirebilirim? Sen ki, âlemlerin Rabbisin!” diyecek. Bunun üzerine Allâh Teâlâ:

“–Falan kulum senden su istedi. Sen ona su vermedin. Bilmiyor musun, eğer ona su vermiş olsaydın,
bunu Benim yanımda bulacaktın!” buyurur.
(Müslim, Birr, 43)

Zulme mâruz kalmış, gönlü incinmiş her kulun duâsı, imân veya küfür ehli olduğuna bakılmaksızın,
Cenâb-ı Hakk’a arzolunur ve en kısa zamanda kabul olunur.
Zîrâ mazlûmun duâsı ile Cenâb-ı Hak arasında perde yoktur.

Peygamber Efendimiz, ashâb-ı kirâma böyle makbul olan mazlûmların duâsından sakınmalarını şöyle öğütlemişlerdir:

“Mazlûmun duâsından sakınınız. Zîrâ onun duasıyla Allâh Teâla arasında perde yoktur.” (Müslim, Îmân, 29)

“Üç kişi vardır ki, Allâh onların duâlarını reddetmez:

1- İftar edinceye kadar oruçlunun duâsı,

2- Mazlûmun duâsı,

3- Adâletli devlet reîsinin duâsı.” (Tirmîzî, Deavât, 48; İbn Mâce, Duâ, 2)

Cenâb-ı Hakk’ın, kullarının istihkar edilmesine râzı olmadığını, şu hadîs-i şerîf ne güzel ifâde eder:

Rasulullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:

“–Bir adam: «Vallâhi, Allâh falancayı mağfiret etmeyecek!» diye kestirip attı.

Allâh Teâlâ Hazretleri de:

«Falancayı mağfiret etmeyeceğim husûsunda, yemin eden de kim? Ben onu mağfiret ettim, senin amelini de iptal ettim!..» buyurdu.” (Müslim, Birr, 137)

Osman Nuri Topbaş
 

elanaz 21

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Kas 2008
Mesajlar
428
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
selamün aleyküm allah razı olsun kadeşim öle tabi aşk yerine göre incinmek yerine göre incitmektir sağolasın güzel paylaşımın için
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
selamün aleyküm allah razı olsun kadeşim öle tabi aşk yerine göre incinmek yerine göre incitmektir sağolasın güzel paylaşımın için

aleykum selam kardeşim gözlerine saglık amin inşallah rabbim sziden de razı lsun
rabbimize emanetsiniz inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt