Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ASIL ÖZÜR, GÖNÜLDEDİR.. (2 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
2006_07_321.jpg



İnsanın hem yücelerin yücesine çıkış yolu, hem de aşağıların aşağısına iniş yolu açıktır. Yani Peygamberlere komşu olacak makama kadar yükselebilir, melekleri bile geçebilir. Aynı insan, hayvanlardan daha da değersizleşebilir, hatta şeytanlaşabilir. Gaflet perdesiyle kapalı olan gözü, dünyadan başka şey görmez. Hep madde, hep para, pul, servet, makam, mevki, zevk, keyif ve eğlence peşinde helal haram dinlemeden Şeytanın askeri olur. Ancak Rabbini bilen, Onun kulu olduğunu unutmayan, Peygamber çizgisinden sapmayan, yaratılış amacının dışına çıkmayan yüksek ruhlular da, melekleri dâhi imrendiren mânevî derecelere ulaşabilirler. Melekler ise, yaratılış çizgisini sürdürürler. Ne aşağıya düşerler, ne de makamlarını yüceltebilirler. Hangi kulluk çizgisinde yaratıldılarsa, o çizgide devam ederler. Çünkü ne daha fazla ibadet edebilirler, ne de günah işleyip kayba uğrarlar. Bu sebeple meleklerin makamı sabittir, değişmez. Sadii Şiraziye şeytanlaşmış bir insanla, Şeytanın mukayesesini sormuşlar. Şu cevabı vermiş: 'Ey bana insan ve Şeytandan hangisinin daha hayırsız olduğunu soran! Bilmez misin ki, Şeytan, Kuran okumaktan kaçar, insanoğlu ise, Mushafı çalar götürür!' 'Yaratılmışların en üstünü olan insan', kötü bir seçimle, aşağıların aşağısına yuvarlanabilir. En şerefli olmak vasfını, öyle bir pislikle değiştirir ki, canavarlar bile ondan iğrenirler. Böylesine yaratılış istikametinden çıkmış olan bir insan, Şeytanı çok sevindirir. Şeytan bu insanlar sebebiyle çok rahat eder, çok dinlenir ve etki alanını durduk yere genişletir. Zira bu şeytanlaşmış insanlar, Şeytana yapacak bir iş bırakmazlar. Hatta bazen şerlerinden Şeytan bile çekinir. Halk arasından, bu tip insanlara, 'Şeytana pabucunu ters giydirir.' derler.

-İnsanı böylesine alçaltan nedir?
-Hiç şüphesiz ki, nefsidir. Nefsine uyması, iman zayıflığına düşmesi, insanı alçaltır, onu gönül özürlü yapar. Hz. Yusuf (as) gibi bir büyük Peygamber dahî, 'Rabbim rahmetiyle beni korumasaydı, ben de nefsime uyabilirdim.' demiştir. Sürekli kötülükleri emreden bu nefis, içimizdeki asıl düşmandır. Nefis, Şeytanın işbirlikçisi ve casusudur. Nefis ve Şeytan işbirliği, en çirkini en güzel gösterebilir. Kötüyü iyi, yanlışı doğru, zararlıyı faydalı göstermekte mahirdirler. Bu güçlü işbirliğinin hilesinden kurtulmak için, iman şuuru lazımdır. Hakîkatine varılmış bir imandan hâsıl olan nur ile insanın kalp gözü açılır. Mümin olmayanların göremediklerini görürler, hayrı şerden ayırırlar. Hem hayrı, iyiyi, doğruyu fark ederler, hem de o doğrultuda yaşama azim ve iradesini gösterirler. Kalp gözünü kapayan bir yığın gaflet sebebi vardır. Ancak insanı gerçeklerden uzaklaştıran, gönül özürlü yapan en mühim unsurlardan biri, belki de birincisi, gururdur.

Vehbi Vakkasoğlu
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
RE: ASIL ÖZÜR, GÖNÜLDEDİR..

S.A. ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN. RABBİM BİZLERİ NEFSİMİZİN İSTEKLERİNDEN, ŞEYTANIN TUZAĞINA DÜŞMEKTEN KORUSUN..
SAYGILARIMLA..B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ASIL ÖZÜR, GÖNÜLDEDİR..

desertrose yazdı:
S.A. ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN. RABBİM BİZLERİ NEFSİMİZİN İSTEKLERİNDEN, ŞEYTANIN TUZAĞINA DÜŞMEKTEN KORUSUN..
SAYGILARIMLA..B)B)


aleyküm selam kardeşim.. sağolasın. Allah senden de razı olsun canım kardeşim. amin, rabbimiz nefsimizle mücadelemizde bizleri muvaffak eylesin inş.Allaha emanet ol. selametleB)B)B)
 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,771
Tepki puanı
77
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
RE: ASIL ÖZÜR, GÖNÜLDEDİR..

aliye_aliye yazdı:
2006_07_321.jpg



İnsanın hem yücelerin yücesine çıkış yolu, hem de aşağıların aşağısına iniş yolu açıktır. Yani Peygamberlere komşu olacak makama kadar yükselebilir, melekleri bile geçebilir. Aynı insan, hayvanlardan daha da değersizleşebilir, hatta şeytanlaşabilir. Gaflet perdesiyle kapalı olan gözü, dünyadan başka şey görmez. Hep madde, hep para, pul, servet, makam, mevki, zevk, keyif ve eğlence peşinde helal haram dinlemeden Şeytanın askeri olur. Ancak Rabbini bilen, Onun kulu olduğunu unutmayan, Peygamber çizgisinden sapmayan, yaratılış amacının dışına çıkmayan yüksek ruhlular da, melekleri dâhi imrendiren mânevî derecelere ulaşabilirler. Melekler ise, yaratılış çizgisini sürdürürler. Ne aşağıya düşerler, ne de makamlarını yüceltebilirler. Hangi kulluk çizgisinde yaratıldılarsa, o çizgide devam ederler. Çünkü ne daha fazla ibadet edebilirler, ne de günah işleyip kayba uğrarlar. Bu sebeple meleklerin makamı sabittir, değişmez. Sadii Şiraziye şeytanlaşmış bir insanla, Şeytanın mukayesesini sormuşlar. Şu cevabı vermiş: 'Ey bana insan ve Şeytandan hangisinin daha hayırsız olduğunu soran! Bilmez misin ki, Şeytan, Kuran okumaktan kaçar, insanoğlu ise, Mushafı çalar götürür!' 'Yaratılmışların en üstünü olan insan', kötü bir seçimle, aşağıların aşağısına yuvarlanabilir. En şerefli olmak vasfını, öyle bir pislikle değiştirir ki, canavarlar bile ondan iğrenirler. Böylesine yaratılış istikametinden çıkmış olan bir insan, Şeytanı çok sevindirir. Şeytan bu insanlar sebebiyle çok rahat eder, çok dinlenir ve etki alanını durduk yere genişletir. Zira bu şeytanlaşmış insanlar, Şeytana yapacak bir iş bırakmazlar. Hatta bazen şerlerinden Şeytan bile çekinir. Halk arasından, bu tip insanlara, 'Şeytana pabucunu ters giydirir.' derler.

-İnsanı böylesine alçaltan nedir?
-Hiç şüphesiz ki, nefsidir. Nefsine uyması, iman zayıflığına düşmesi, insanı alçaltır, onu gönül özürlü yapar. Hz. Yusuf (as) gibi bir büyük Peygamber dahî, 'Rabbim rahmetiyle beni korumasaydı, ben de nefsime uyabilirdim.' demiştir. Sürekli kötülükleri emreden bu nefis, içimizdeki asıl düşmandır. Nefis, Şeytanın işbirlikçisi ve casusudur. Nefis ve Şeytan işbirliği, en çirkini en güzel gösterebilir. Kötüyü iyi, yanlışı doğru, zararlıyı faydalı göstermekte mahirdirler. Bu güçlü işbirliğinin hilesinden kurtulmak için, iman şuuru lazımdır. Hakîkatine varılmış bir imandan hâsıl olan nur ile insanın kalp gözü açılır. Mümin olmayanların göremediklerini görürler, hayrı şerden ayırırlar. Hem hayrı, iyiyi, doğruyu fark ederler, hem de o doğrultuda yaşama azim ve iradesini gösterirler. Kalp gözünü kapayan bir yığın gaflet sebebi vardır. Ancak insanı gerçeklerden uzaklaştıran, gönül özürlü yapan en mühim unsurlardan biri, belki de birincisi, gururdur.
[/qu
ALLAH RAZI OLSUN BU GÜZEL YAZIYI BİZLERLE PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN..RABBİM BİZLERİ NEFSİMİZE UYMAKTAN KORUSUN..ZİRA NEFİS İNSANI DOĞRULUKTAN ŞAŞIRTIR..YARATILIŞ GAYESİNE AYKIRI HAREKET ETMESİNE NEDEN OLUR..ZİHNİMİ TOPLAMAMA VESİLE OLDU BU YAZI..ALLAH RAZI OLSUN..DUA EDİNİZ
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Özür dilemek, insanın ayrıcalığıdır

Bana yazarak, kendini çok günahkâr görüp, artık varlığından utandığını, Rabbinin karşısına çıkmayı da iki yüzlülük gibi gördüğünü söyleyen kardeşlerim var. Bu kardeşlerimi ümide davet ediyorum; Allah’ın rahmetinden umut kesmemeleri gerektiğini hatırlatıyorum.
Unutmayın ki, bu konuda kimse kimseden daha aşağıda ya da yukarıda değildir. Defterlerimiz açılmadan “iyi” ya da “kötü” olduğumuza karar veremeyiz. Çünkü kimse kimsenin gerçekte işlediği günahı bilmiyor; herkes hataları konusunda kendisine sırdaştır. Öyleyse, kendimizi çok günahkâr bilme halini umutsuzluk sebebi değil, Rabbin af dergâhına daha çok yakınlık kazanma fırsatı olarak görelim. “Senden başka kime gideyim ki..” çaresizliğini ancak o utanç ve pişmanlık halinde yaşarız. Çarenin yalnız O’nda olduğunu içten içe bilme halini samimi tazarrularımız için, gözü yaşlı yakarışlarımız için başlangıç eyleyebiliriz. Böylesi günahların ağırlığının bizi O’nun dergahına götürmesi, hiç günahsızlık sandığımız şımarıklık hallerinden daha hayırlı olabilir. Sonunda kibir ve kendini beğenmişlik üreten bir hatasızlık değil de, bizi mahcup eden, kusurumuzu itiraf ettiren bir hata Rabbimize daha doğrudan bir yakınlık vesilesi olabilir.

***

Tövbe etmek özür dilemektir. Rabbimizin ancak biz insanlara takdir ettiği bir nasiptir özür dilemek. Belki de meleklerden üstün olabileceğimizin sırrı burada saklıdır. Çünkü, melekler hiç hata etmedikleri/edemedikleri için özür dilemeleri gerekmez. Şeytan ise hatasını hata olarak kabullenmediği için özür dilemez. Ancak insan, hata eder, hata ettiğini kabul eder, özür diler.

***

Özür dilememizin Rabbimizce hoş görülmesi, çokça hata edelim de çokça özür dileyelim şımarıklığını da beslememeli. Artık olmuş bitmiş günahlardan, omuzumuzda pişmanlığını ağır bir taş gibi taşıdığımız hatalarımızdan söz ettiğimizde, hoşnut olunan özürden söz edebiliriz. Yani, geçmişe doğru özür dileriz. Geleceğe doğru özürler saklayarak, günahlar planlayamayız. Ki gelecekte yapmamaya azmetmek, karar kılmak, geçmişe dönük özrümüzün de içtenlik göstergesidir. Yoksa, rahmete güvenip de günah işlemiş oluruz. Geçmiş günahlarımız için rahmete sığınmalıyız ama rahmete sığınıp gelecek günahlara niyetlenmemeliyiz.

***

Rabbimizin hatalarımızı ve kusurlarımızı affetmesi, günah ve isyanlarımızı bağışlaması O’na ibadet yollarımızı açık tutmak içindir. Yüzümüzü rahmetine ve bağışlayıcılığına dönük tutmak içindir. Üstelik Rabbimiz bizi affetmekle kalmıyor, bize hatalarımıza rağmen yine şefkat ediyor, merhametini gösteriyor; sanki hiçbir şey olmamış gibi bizi sevmeye devam ediyor. Bize darılmıyor, bizi gözden çıkarmıyor, bizi kendisinden uzaklaştırmıyor. Yoksa, O’na ibadet etmeye yüzümüz tutmaz, O’nun rahmetinden ümidimizi keser, huzuruna varmaya utanırdık. Tövbenin varlığı ve Rabbimiz katında hoşnutlukla karşılanması, bize eşsiz bir nezâketle şunu hatırlatıyor: Rabbinize pişmanlığınızı arz ettiğiniz sürece, Rabbinizden rahmet umduğunuz sürece, O’na giden yolları açık tutarsınız. O tövbe etmenizi sever, size çok merhamet eder. Rabbiniz sizden günahsızlık beklemiyor, ancak içten özürler bekliyor. Sizi O’ndan uzaklaştıran günahınızın çokluğu değil, özrünüzün yokluğudur.

***

İnsan kendi günahını başka herkesten iyi bilir. Başkalarının günahlarına kendi günahımız kadar aşina değilizdir. Öyleyse en çok günahkâr bildiğimiz kişi kendimiz olmalıyız. Şüphesiz Allah kendi günahlarımızı kendi bildiğimizden daha iyi bilir; O’ndan bir şey saklayamayız. Allah ki rahmet sahibidir; rahmeti gereği kusur işleyip yine kendisine dönmemizi ister. Kendimizi hiç günahsız sanmamızdansa, hatamızı bilip pişmanlık ve gözyaşıyla O’na dönmemiz O’nu daha çok hoşnut eder. Şu halde, günahlarımızı en iyi bilen, günahlarımızı bilmemizden hikmetiyle hoşnut olan Rabbimize dönüp O’ndan af dilemeliyiz. Ne kendimizi masum zannedip O’nun affına muhtaç olmadığımızı sanalım, ne de kendimizi çok günahkâr bilip O’nun affından ümidimizi keselim.

SENAİ DEMİRCİ
***alıntı***


selamünaleyküm...kardeşim ALLAH c.c. razı olsun emeğinize sağlık güzel bir paylaşım benimde okuyunca aklıma bu yazıyı eklemek geldi...izinsiz oldu özürdilerim...ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Özür dilemek, insanın ayrıcalığıdır

Bana yazarak, kendini çok günahkâr görüp, artık varlığından utandığını, Rabbinin karşısına çıkmayı da iki yüzlülük gibi gördüğünü söyleyen kardeşlerim var. Bu kardeşlerimi ümide davet ediyorum; Allah’ın rahmetinden umut kesmemeleri gerektiğini hatırlatıyorum.
Unutmayın ki, bu konuda kimse kimseden daha aşağıda ya da yukarıda değildir. Defterlerimiz açılmadan “iyi” ya da “kötü” olduğumuza karar veremeyiz. Çünkü kimse kimsenin gerçekte işlediği günahı bilmiyor; herkes hataları konusunda kendisine sırdaştır. Öyleyse, kendimizi çok günahkâr bilme halini umutsuzluk sebebi değil, Rabbin af dergâhına daha çok yakınlık kazanma fırsatı olarak görelim. “Senden başka kime gideyim ki..” çaresizliğini ancak o utanç ve pişmanlık halinde yaşarız. Çarenin yalnız O’nda olduğunu içten içe bilme halini samimi tazarrularımız için, gözü yaşlı yakarışlarımız için başlangıç eyleyebiliriz. Böylesi günahların ağırlığının bizi O’nun dergahına götürmesi, hiç günahsızlık sandığımız şımarıklık hallerinden daha hayırlı olabilir. Sonunda kibir ve kendini beğenmişlik üreten bir hatasızlık değil de, bizi mahcup eden, kusurumuzu itiraf ettiren bir hata Rabbimize daha doğrudan bir yakınlık vesilesi olabilir.

***

Tövbe etmek özür dilemektir. Rabbimizin ancak biz insanlara takdir ettiği bir nasiptir özür dilemek. Belki de meleklerden üstün olabileceğimizin sırrı burada saklıdır. Çünkü, melekler hiç hata etmedikleri/edemedikleri için özür dilemeleri gerekmez. Şeytan ise hatasını hata olarak kabullenmediği için özür dilemez. Ancak insan, hata eder, hata ettiğini kabul eder, özür diler.

***

Özür dilememizin Rabbimizce hoş görülmesi, çokça hata edelim de çokça özür dileyelim şımarıklığını da beslememeli. Artık olmuş bitmiş günahlardan, omuzumuzda pişmanlığını ağır bir taş gibi taşıdığımız hatalarımızdan söz ettiğimizde, hoşnut olunan özürden söz edebiliriz. Yani, geçmişe doğru özür dileriz. Geleceğe doğru özürler saklayarak, günahlar planlayamayız. Ki gelecekte yapmamaya azmetmek, karar kılmak, geçmişe dönük özrümüzün de içtenlik göstergesidir. Yoksa, rahmete güvenip de günah işlemiş oluruz. Geçmiş günahlarımız için rahmete sığınmalıyız ama rahmete sığınıp gelecek günahlara niyetlenmemeliyiz.

***

Rabbimizin hatalarımızı ve kusurlarımızı affetmesi, günah ve isyanlarımızı bağışlaması O’na ibadet yollarımızı açık tutmak içindir. Yüzümüzü rahmetine ve bağışlayıcılığına dönük tutmak içindir. Üstelik Rabbimiz bizi affetmekle kalmıyor, bize hatalarımıza rağmen yine şefkat ediyor, merhametini gösteriyor; sanki hiçbir şey olmamış gibi bizi sevmeye devam ediyor. Bize darılmıyor, bizi gözden çıkarmıyor, bizi kendisinden uzaklaştırmıyor. Yoksa, O’na ibadet etmeye yüzümüz tutmaz, O’nun rahmetinden ümidimizi keser, huzuruna varmaya utanırdık. Tövbenin varlığı ve Rabbimiz katında hoşnutlukla karşılanması, bize eşsiz bir nezâketle şunu hatırlatıyor: Rabbinize pişmanlığınızı arz ettiğiniz sürece, Rabbinizden rahmet umduğunuz sürece, O’na giden yolları açık tutarsınız. O tövbe etmenizi sever, size çok merhamet eder. Rabbiniz sizden günahsızlık beklemiyor, ancak içten özürler bekliyor. Sizi O’ndan uzaklaştıran günahınızın çokluğu değil, özrünüzün yokluğudur.

***

İnsan kendi günahını başka herkesten iyi bilir. Başkalarının günahlarına kendi günahımız kadar aşina değilizdir. Öyleyse en çok günahkâr bildiğimiz kişi kendimiz olmalıyız. Şüphesiz Allah kendi günahlarımızı kendi bildiğimizden daha iyi bilir; O’ndan bir şey saklayamayız. Allah ki rahmet sahibidir; rahmeti gereği kusur işleyip yine kendisine dönmemizi ister. Kendimizi hiç günahsız sanmamızdansa, hatamızı bilip pişmanlık ve gözyaşıyla O’na dönmemiz O’nu daha çok hoşnut eder. Şu halde, günahlarımızı en iyi bilen, günahlarımızı bilmemizden hikmetiyle hoşnut olan Rabbimize dönüp O’ndan af dilemeliyiz. Ne kendimizi masum zannedip O’nun affına muhtaç olmadığımızı sanalım, ne de kendimizi çok günahkâr bilip O’nun affından ümidimizi keselim.

SENAİ DEMİRCİ
***alıntı***

selamünaleyküm...kardeşim ALLAH c.c. razı olsun emeğinize sağlık güzel bir paylaşım benimde okuyunca aklıma bu yazıyı eklemek geldi...izinsiz oldu özürdilerim...ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH..


Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü ablacım..Est. özür dilemeyin lütfen..Eklediğiniz yazı gerçekten çok güzeldi..Çok da makbule geçti, Allah c.c sizden razı olsun..Çok teşekkür ediyorum..Muhterem Senai Demirci'den de, sunduğu hizmetlerinden de Rabbimiz c.c razı olsun inşallah..İyi yaptınız ablacım, sağolunuz bu güzel katkınız için..Bir kez daha Hicrî yılbaşınızı en içten dualarımla kutlar, Rabbimizden hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını dilerim..Rabbimize emanetsiniz..Selam ve baki dua ile inşallah..B)B)B)
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
selamun aleykum çitlenbiğim
<<B)>>


 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleykum çitlenbiğim



<<>>




Ve aleyküm selam nur damlası..Senin de mübarek hicri yılın hayırlı, kutlu ve mutlu olsun inşallah canım kardeşim..Rabbimize emanetsin.Bu özel olarak hazırlanmış papatya bahçesi için de çok çok teşekkür ediyorum.Dualarımda daimsin..Selam ve baki kardeşliğimizle inşallah..


hicriyil0wp.jpg
 

keltepe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,305
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Konum
BuR$A
selamun.aleyküm Aliyecim..
. çok Güzel Anlamli Bir Paylaşim ..
Allah C.c. Razi Olsun. Rabbim Bizleri Nefsimizin Isteklerinden, şeytanin Tuzağina Düşmekten Korusun.. ..

Rabbime Emanet Ol Dua Ile..

Hayirli Geceler..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun.aleyküm Aliyecim..
. çok Güzel Anlamli Bir Paylaşim ..
Allah C.c. Razi Olsun. Rabbim Bizleri Nefsimizin Isteklerinden, şeytanin Tuzağina Düşmekten Korusun.. ..

Rabbime Emanet Ol Dua Ile..

Hayirli Geceler..

Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü Hülya Ablacığım..Beğendiğinize çok sevindim..Rabbimiz c.c sizden de, kıymetli hizmetlerinizden de ebeden razı olsun inşallah..Güzel duanıza kalbi aminler..Rabbimiz c.c icabet buyursun inşallah..En Emin'e emanet olun..Selam ve dua ile..B)B)
 

ZaRiNa/MeDiNe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ocak 2008
Mesajlar
142
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Allah(C.C) razı olsun,kimseyi şeytana ve nefsine yenik düşürmesin Rabbim inşallah..
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
selamun aleykum gül tanem ellerine yüreğine saglık çok güzel bir yazıydı rabbim razı olsun bizlerle paylaştıgın için teşekkür ederim
rabbimize emanetsiniz inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Eline saglık bu faydalı paylaşımın için Allah razı olsun kardeşim

Benim Nefsim

Ruhuma bir kefen bezi yeter de;
Yetmez aç nefsime sırma ve ipek.
Çare yok yüzünden düştüğüm derde,
Yesem de toprakla karışık kepek.

Güneşle bir tutsam girmez hizaya,
Dar bulur sığmam der dipsiz fezaya.
Kuyruk sallar, sonra hırlar ezaya,
Benim nefsim, benim nefsim ne köpek!
 

*AYNUR*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ocak 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
hayırlı günler dilerim sana aliyecim gerçekten güzel bir paylaşım ALLAHA EMANET OL...:H
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt