AYET: ZUHRUF SURESİ: 67–70. AYETLER
الْأَخِلَّاء يَوْمَئِذٍبَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ:يَا عِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ وَلَا أَنتُمْ تَحْزَنُونَ:الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَاوَكَانُوا مُسْلِمِينَ:ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ:
MEALİ :
“Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar birbirine düşman olurlar. Allah: “Ey kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz.” der. Bunlar, ayetlerimize inanmış ve kendilerini Bize vermişlerdir. Şöyle denir: “Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz.” (ZUHRUF SURESİ: 67–70. AYETLER)
İnsanlar, birbirleriyle samimi münasebet kurmak, dost ve arkadaşlar edinmek ihtiyacını duyarlar. Dostluklar, dinimizin emirlerine uygun olarak kurulursa uzun ömürlü olur ve ebedi hayata da intikal eder. Fakat şeytani yollarda ve nefsanî hevesler uğrunda kurulacak olursa kısa vadeli olur ve sonu nedametle biter.
İnsan bir mal alırken markasına bakar ve iyi olup olmadığını araştırır. Kişi, arkadaş edineceği kimsenin kâmil bir iman ve güzel ahlak sahibi olup olmadığını, ibadetlerine devam edip etmediğini araştırmalıdır. Sayılan meziyetlerden mahrum bir kimseyi dost edinmek, bizim de ibadetten soğumamıza ve güzel ahlaktan uzaklaşmamıza sebep olur.
Arkadaş olarak seçtiğimiz kimse, temiz seciyeli ve ileriyi gören bir mümin olmalı; konuşması ya bizi hakka yöneltmeli veya kötülükten vazgeçirmelidir. Tetkik etmeden, her önüne geleni dost edinmemelidir. Zira başa gelen felaketler, çok kere arkadaş yüzündendir. Ne güzel söylemişler:
Mizana vur görüştüğüm ihvanı el-hazer,
Rehber zannettiğin rehzen olmasın…
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz bizleri uyarmış ve şöyle buyurmuşlardır:
ألرجل على دين خميمه فلينظرأحدكم من يخالل.
“Bir adam arkadaşının dini (davranışları) üzerinde (hareket edecek) tir. Biriniz dost olacağına (iyi) baksın.”
Medeni toplulukların en bariz sıfatlarından biri, toplu halde yaşamaya temayül göstermesidir. İnsan yalnızlıktan nefret eder. Allah insanı bir erkekle bir kadından yaratıp, onları şube ve kabileler haline koyması, toplu halde yaşamanın Sünnetüllah’a muvafık olduğunu göstermektedir.
Toplu halde yaşamak beşer hayatında asıldır. Cemiyetin bozulması veya ferdin taşıdığı ruh haleti sebebiyle toplumdan uzak yaşayanlar görülmüş ise de bu bir istisnadır. Toplu halde yaşayan insanlar birbirine yaklaşmak ve yakınlık tesis etmek ister. Bu yakınlığın temeli kalbin derinliklerinde atılır ve zahirde devam eder. Sarsılmayan, hayat boyunca devam eden ve ebedi hayatta da şefaate vesile olan dostluk, gelişigüzel, nezaket kaidelerine göre değil, dinimizin şaşmaz ve şaşırtmaz ölçülerine göre tesis edilmelidir.
Bu ölçüleri şöyle sıralayabiliriz:
1-) Arkadaş edineceğimiz kimse mümin olmalıdır. Bu hususta Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:
لاتصاحب إلامؤمناولايأكل طعامك إلاتقي.
“Ancak müminle arkadaş ol yemeğini de ancak (haramdan sakınan) kimse yesin.”
İman sahiplerini, mümin olmayanlar sevemezler. Düşüncesi ve gayesi ayrı olan kimselerin birbirini sevmesi mümkün değildir. İnsan, düşmanını tanımazsa dinsizden imanını; servetine göz koyandan malını; namus düşmanından ırzını; canına kastedenden hayatını koruyamaz. Peygamber (SAV) in: “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz.” hadis-i şerifi hareketlerimizde ne kadar uyanık olmamız gerektiğini ifade etmektedir. Bu husustaki inceleme menfi sonuç vermişse tekrar tecrübe etme gafletini göstermemelidir. Çünkü neticede nedametten başka bir şey gelmez.
2-) Dostunu Allah için sevmek. Arkadaş edinmek istediği kimseyi mevkii, kasası ve masası için değil, Allah için sevmelidir. Allah için sevmek demek Allah’ın dinine bağlı. Kur’an-ı Kerim’in emirlerine sadık ve Rasülullah (SAV) in sünnetiyle amil olan kimseyi sevmek demektir. Bu muhabbetle birbirini sevenlerde asla maddi menfaat duygusu olmaz. Allah’ı ve Rasülü (SAV)’i seviyor diye o kimseye kalbinde yer verir. Böyle ulvi bir muhabbetle birbirini sevenlerin huzurunu tespit eden bir hadis-i şerif’te şöyle buyrulmaktadır:
Ebu Hüreyre (RA) den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmuşlardır:
عن أبىهريرة رضي الله عنه عن النبي صلىالله عليه وسلم قال:سبعةيظلهم الله تعالىفىظله يوم لاظل إلاظله إمام عادل وشآب نشأفىعبادة الله ورجل قلبه معلق فىالمساجدورجلان تحآبافىالله إجتمعاعليه وتفرقاعليه ورجل دعته امرأة دعته ذات منصب وجمال فقال إنىأخاف الله ورجل تصدق بصدقة فأخفاها حتىلاتعلم شماله ماتنفق يمينه ورجل ذكر الله خاليا ففاضت عيناه.
“Yedi (sınıf insan) vardır ki, Arş-ı İlahiden başka hiçbir gölge bulunmayan günde Allah onları kendi (arşı) gölgesinde gölgeleyecektir. (Onlar):Adil devlet başkanı, Allah’a ibadet (faaliyetleri) içinde yetişen genç, kalbi mescitlere asılmış(çasına mabetle alakadar) olan adam, Allah için sevişen ve bu sevgi ile bir araya gelip bu muhabbetle ayrılan iki kişi, İçtimai mevkii yüksek ve güzel bir kadın kendisini (zinaya) davet etmiş te Ben Allah’tan korkarım diyen erkek, Bir sadaka verip te sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek derecede onu gizleyen ve bir de (insanlardan hali bir) yerde Allah’ı zikredip de gözyaşı döken kimse.”
الْأَخِلَّاء يَوْمَئِذٍبَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ:يَا عِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ وَلَا أَنتُمْ تَحْزَنُونَ:الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَاوَكَانُوا مُسْلِمِينَ:ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ:
MEALİ :
“Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar birbirine düşman olurlar. Allah: “Ey kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz.” der. Bunlar, ayetlerimize inanmış ve kendilerini Bize vermişlerdir. Şöyle denir: “Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz.” (ZUHRUF SURESİ: 67–70. AYETLER)
İnsanlar, birbirleriyle samimi münasebet kurmak, dost ve arkadaşlar edinmek ihtiyacını duyarlar. Dostluklar, dinimizin emirlerine uygun olarak kurulursa uzun ömürlü olur ve ebedi hayata da intikal eder. Fakat şeytani yollarda ve nefsanî hevesler uğrunda kurulacak olursa kısa vadeli olur ve sonu nedametle biter.
İnsan bir mal alırken markasına bakar ve iyi olup olmadığını araştırır. Kişi, arkadaş edineceği kimsenin kâmil bir iman ve güzel ahlak sahibi olup olmadığını, ibadetlerine devam edip etmediğini araştırmalıdır. Sayılan meziyetlerden mahrum bir kimseyi dost edinmek, bizim de ibadetten soğumamıza ve güzel ahlaktan uzaklaşmamıza sebep olur.
Arkadaş olarak seçtiğimiz kimse, temiz seciyeli ve ileriyi gören bir mümin olmalı; konuşması ya bizi hakka yöneltmeli veya kötülükten vazgeçirmelidir. Tetkik etmeden, her önüne geleni dost edinmemelidir. Zira başa gelen felaketler, çok kere arkadaş yüzündendir. Ne güzel söylemişler:
Mizana vur görüştüğüm ihvanı el-hazer,
Rehber zannettiğin rehzen olmasın…
Peygamberimiz (SAV) Efendimiz bizleri uyarmış ve şöyle buyurmuşlardır:
ألرجل على دين خميمه فلينظرأحدكم من يخالل.
“Bir adam arkadaşının dini (davranışları) üzerinde (hareket edecek) tir. Biriniz dost olacağına (iyi) baksın.”
Medeni toplulukların en bariz sıfatlarından biri, toplu halde yaşamaya temayül göstermesidir. İnsan yalnızlıktan nefret eder. Allah insanı bir erkekle bir kadından yaratıp, onları şube ve kabileler haline koyması, toplu halde yaşamanın Sünnetüllah’a muvafık olduğunu göstermektedir.
Toplu halde yaşamak beşer hayatında asıldır. Cemiyetin bozulması veya ferdin taşıdığı ruh haleti sebebiyle toplumdan uzak yaşayanlar görülmüş ise de bu bir istisnadır. Toplu halde yaşayan insanlar birbirine yaklaşmak ve yakınlık tesis etmek ister. Bu yakınlığın temeli kalbin derinliklerinde atılır ve zahirde devam eder. Sarsılmayan, hayat boyunca devam eden ve ebedi hayatta da şefaate vesile olan dostluk, gelişigüzel, nezaket kaidelerine göre değil, dinimizin şaşmaz ve şaşırtmaz ölçülerine göre tesis edilmelidir.
Bu ölçüleri şöyle sıralayabiliriz:
1-) Arkadaş edineceğimiz kimse mümin olmalıdır. Bu hususta Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:
لاتصاحب إلامؤمناولايأكل طعامك إلاتقي.
“Ancak müminle arkadaş ol yemeğini de ancak (haramdan sakınan) kimse yesin.”
İman sahiplerini, mümin olmayanlar sevemezler. Düşüncesi ve gayesi ayrı olan kimselerin birbirini sevmesi mümkün değildir. İnsan, düşmanını tanımazsa dinsizden imanını; servetine göz koyandan malını; namus düşmanından ırzını; canına kastedenden hayatını koruyamaz. Peygamber (SAV) in: “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz.” hadis-i şerifi hareketlerimizde ne kadar uyanık olmamız gerektiğini ifade etmektedir. Bu husustaki inceleme menfi sonuç vermişse tekrar tecrübe etme gafletini göstermemelidir. Çünkü neticede nedametten başka bir şey gelmez.
2-) Dostunu Allah için sevmek. Arkadaş edinmek istediği kimseyi mevkii, kasası ve masası için değil, Allah için sevmelidir. Allah için sevmek demek Allah’ın dinine bağlı. Kur’an-ı Kerim’in emirlerine sadık ve Rasülullah (SAV) in sünnetiyle amil olan kimseyi sevmek demektir. Bu muhabbetle birbirini sevenlerde asla maddi menfaat duygusu olmaz. Allah’ı ve Rasülü (SAV)’i seviyor diye o kimseye kalbinde yer verir. Böyle ulvi bir muhabbetle birbirini sevenlerin huzurunu tespit eden bir hadis-i şerif’te şöyle buyrulmaktadır:
Ebu Hüreyre (RA) den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmuşlardır:
عن أبىهريرة رضي الله عنه عن النبي صلىالله عليه وسلم قال:سبعةيظلهم الله تعالىفىظله يوم لاظل إلاظله إمام عادل وشآب نشأفىعبادة الله ورجل قلبه معلق فىالمساجدورجلان تحآبافىالله إجتمعاعليه وتفرقاعليه ورجل دعته امرأة دعته ذات منصب وجمال فقال إنىأخاف الله ورجل تصدق بصدقة فأخفاها حتىلاتعلم شماله ماتنفق يمينه ورجل ذكر الله خاليا ففاضت عيناه.
“Yedi (sınıf insan) vardır ki, Arş-ı İlahiden başka hiçbir gölge bulunmayan günde Allah onları kendi (arşı) gölgesinde gölgeleyecektir. (Onlar):Adil devlet başkanı, Allah’a ibadet (faaliyetleri) içinde yetişen genç, kalbi mescitlere asılmış(çasına mabetle alakadar) olan adam, Allah için sevişen ve bu sevgi ile bir araya gelip bu muhabbetle ayrılan iki kişi, İçtimai mevkii yüksek ve güzel bir kadın kendisini (zinaya) davet etmiş te Ben Allah’tan korkarım diyen erkek, Bir sadaka verip te sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek derecede onu gizleyen ve bir de (insanlardan hali bir) yerde Allah’ı zikredip de gözyaşı döken kimse.”