Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ANNE DUASI (1 Kullanıcı)

burhankoc

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
58
Tepki puanı
0
Puanları
0
ANNE DUASI


"Ya Rabbi, Cennet'te benim komşum kim olacak, bana bildir de gidip onunla görüşeyim," dedi. <
<
Musa Aleyhisselama vahiy geldi."Falan beldeye git! Orada.çarşının başında bir kasap dükkanı var.O dükkanın sahibi olan kasabı gör! O veli bir kulumdur.Yalnız bilesin ki, onun çok önemli bir işi vardır. Çağırırsan gelmez. İşte o senin cennetteki komşundur." <
<
Musa Aleyhisselam hemen bildirilen yere gitti.Kasabı buldu ve ona: "Ben sana misafir geldim", dedi. <
Kasap Musa Aleyhisselamı tanımıyordu. Ona "Hoş geldin" deyip bir kenara oturttu. Dükkandaki işi bitince de Alıp evine götürdü.Evinin baş köşesine oturtup çok ikramda bulundu.Musa Aleyhisselam, ev sahibini dikkatle takip ediyordu. Ev sahibi kasabın ocakta çömlek içinde, et pişirdiğini gördü. Et pişince çömlekteki eti küçük küçük parçalara ayırdı. Bunları bir tabağa koyup, bir kenara bıraktı.Sonra bir et parçası daha çıkartıp, onu da misafiri Musa Aleyhisselam'a ikram ederek dedi ki: <
<
"Benim önemli bir işim var. Sen beni bekleme yemeğini ye"! <


Sonra da yanından ayrıldı. Önemli bir işim var deyince, Musa Aleyhisselam, önemli işi nedir diye merak etti ve gizlice kasabı takip etti. Kasap Musa Aleyhisselam' in yanından ayrıldıktan sonra, yandaki odaya geçti.Duvarda asılı duran büyük bir zembili indirdi. Zembilde çok ihtiyar, mecalsiz bir kadın vardı. Kadına küçük küçük parçaladığı etleri yedirdi.Karnını güzelce doyurduktan sonra,altındaki kirlenmiş bezleri aldı, yerine temizlerini koydu. Sonra kirli bezleri yıkayıp astıktan sonra ellerini yıkayıp Musa Aleyhisselam'ın yanına geldi.Daha yemeğe başlamadığını gören kasap sordu.

" Niçin yemeğe başlamadınız ? "

Musa Aleyhisselam "Sen bana zembildeki sırrı söylemedikçe bir lokma
bile yemem". Dedi.

"Mademki merak ettin anlatayım": -Ey misafir, bu zembildeki benim yaşlı annemdir. Çok yaşlı olduğu için takatten duştu. Evde bakacak başka kimsem de yok.Evleneceğim, fakat hanımım annemi incitir, onu üzer diye evlenemiyorum.İşe gittiğimde herhangi bir hayvanın kendisine zarar vermemesi için onu gördüğün gibi bir zembile koydum.Her gün gelip iki öğün yemek yediriyorum.Diğer hizmetlerini de görüp gönül rahatlığıyla işime gidiyorum.Bunun üzerine Musa Aleyhisselam dedi ki:

-"Ancak anlamadığım bir şey daha var. Sen annene yemek yedirip su içirdikten sonra, dudaklarını kıpırdatıp bir şeyler söyledi, sen de AMIN dedin.Annen ne söyledi ki amin dedin?

r1;Annem, her hizmet edişimde "Allah seni Cennette Musa Aleyhisselam"a komşu eylesin diye dua eder. Ben hiç ihtimal vermediğim halde, bu güzel duaya amin derim. Ben kimim ki, O büyük peygamberle komşuluk edebileyim.Onunla komşuluk edebilecek ne amelim var ki ?

O zamana kadar kim olduğunu saklayan Musa Aleyhisselam, buyurdu ki:
"Ey Allahın sevgili kulu, ben Musa'yım. Beni sana Allah-u Teala
gönderdi. Annenin rızasını kazandığın için Cennet-i A'layı ve orada
bana Komşu olmayı kazandın".

Kasap hemen kalkıp Musa Aleyhisselamın elini öptü ve sevinç içinde yemeğini yedi.

" Allah-u Teala sizleri "ANNE şefkatinden mahrum etmesin ve " ANNE
bedduasından uzak kılsın.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: ANNE DUASI

S.A. KARDEŞİM,
SEÇMİŞ OLDUĞUNUZ KONU ÇOK GÜZEL, ELLERİNİZE, EMEĞİNİZE SAĞLIK.
MÜSADE EDERSEN BİR KATKIDA BEN YAPAYIM İNŞALLAH.

ANNE HAKKI
Çok mühim olan uzun bir hadîs-i şerifin meâli şu şekilde:
Abdullah bin Ebî Evfâ (r.a.) anlatıyor:
Resul-i Ekremin (a.s.m.) huzurunda bulunduğumuz bir sırada ona birisi gelerek:
"Yâ Resûlâllah, ölüm döşeğinde yatan bir genç var. Kendisine, 'Lâ ilâhe illâllah, de' dendiği halde (bir türlü) bunu söyleyemiyor" dedi.
Resul-i Ekrem (a.s.m.):
"Namaz kılar mıydı?" diye sordu.
Adam:
"Evet, (kılardı)" dedi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (a.s.m.) kalktı. Biz de onunla kalktık. Resul-i Ekrem gencin yanına girdi ve ona:
"Lâ ilâhe illâllah' de" buyurdu.
"Söyleyemiyorum."
Resul-i Ekrem (a.s.m.), "Niçin?" diye sorunca, gelen adam:
"Annesine âsi idi" dedi.
Resul-i Ekrem:
"Annesi sağ mı?" diye sordu. Oradakiler:
"Evet sağdır" dediler. Resul-i Ekrem:
"Çağırın gelsin" buyurdu. Onlar da kadını çağırdılar, kadın da geldi. Resul-i Ekrem kadına:
"Bu senin oğlun mudur?" diye sordu.
Kadın:
"Evet" dedi.
Resul-i Ekrem kadına:
"Bak şurada büyük bir ateş (olsa) ve 'Oğluna şefaat edersen onu bu ateşte yakmayız; fakat şefaat etmezsen bu ateşte yakarız' deseler ne yapardın? Şefaat eder miydin?" diye sordu.
Kadın:
"Onun şefaatçisi ben olurdum" dedi. Resul-i Ekrem:
"O halde ondan râzı olduğuna, Allah-u Teâlâyı ve beni şâhit göster" buyurdu. Kadın:
"Allah'ım! Seni ve Resul-i Ekremi şâhit tutuyorum. Oğlumdan râzı oldum (hakkımı ona helâl ettim)" dedi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (a.s.m.) hasta gence:
"'Lâ ilâhe illâllahu vahdehû lâ şerikeleh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resulüh' de" diye buyurdu. Hasta hemen şehâdet getirdi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (a.s.m.):
"Allah'a hamdolsun ki, benim vasıtam ile bu (genci) Cehennem ateşinden kurtardı" dedi. (Hadisi Taberânî ve özet olarak Ahmed bin Hanbel rivâyet etmiştir.)
İşte bu müthiş hadîs, insanın en büyük dâvâsı olan "îmanla kabre girmek" hususunda çok mühim bir ikaz niteliğinde.
Birincisi, namaz kılmamak îmansız kabre girmeye sebep olabilir.
İkincisi, anne-babanın rızâsını almamak, büyük dâvâyı kaybettirebilir.
Bu gerçeğin bizleri tir tir titretmesi lâzım. Elbette her namaz kılmayan ve ebeveynine isyan eden kişinin mutlaka îmansız gideceğini söyleyemeyiz. Ama burası korkunç bir risk sınırıdır. Tıpkı bu hadiste olduğu gibi, Allah bir vesile yaratıp, bizi kurtarırsa o başka...
Demek, bir ömür boyu mü'min olsanız, belki İslâm için çırpınıyor görünseniz, bu iki konuda hassasiyet olmazsa vay hâlimize...
Bu konunun önemine binâen önce namaz üzerinde duralım.
Beş vakit namazını eksiksiz kılan genç kardeşlerimizi tebrik eder, ibâdette dâim olmalarını temenni ederiz.
Biz namazını kılamayan genç kardeşlerimizi muhatap alarak, namazın ehemmiyetini anlatan birkaç noktaya temas etmek istiyoruz.

Maksadımız genç kardeşlerimizi suçlamak değil. Çünkü Allah'a giden yolda ne amansız düşmanların, ne aşılması zor engellerin ve engebelerin, ne yırtıcı çakılların ve dikenlerin olduğunu biliyorum.
Ezân-ı Muhammedî (a.s.m.) okunurken kalbinizin derinliklerinden gelen bir sesin, "Haydi abdestini al ve câmiye koş" dediğini, buna karşılık nefis ve şeytanın, kötü arkadaş ve çevrenin, bir kısım zararlı medya araçlarının, "Amaan, boş ver. Daha gençsin, yaşlanınca kılarsın" dediğine inanıyorum. Nefis ve hevânın en olmaz işleri ezan okunurken önünüze yığdığını, en akla gelmez düşünceleri namaz vaktinde üflediğini çok iyi biliyorum.
Bu yüzden namaz kılmayan genç kardeşlerimize anlayışla yaklaşıyorum. Ancak namazdan uzak olmayı, hoşgörüyle karşılayamıyor, uyarmadan edemiyorum.
Beş vakit namazını kılamayan kardeşlerimiz, hiç değilse Cuma veya Bayram namazlarını kılıyorlardır.
O halde öncelikle bizi namazdan alıkoyan nefsimize şunu sormalıyız:
"Biz niçin diğer namazlarımızı kılıyoruz?"
Yüce Rabbimiz emrettiği için değil mi?
Kur'an'da buyurduğu için değil mi?
Resûlüllah (a.s.m.) ümmetini Cuma'ya teşvik ettiği için değil mi?
Başka hangi gayeyle bu ibâdeti yapabiliriz?
Allah sevgisi ve korkusu, Peygamberimizin uyarıları ve şefaati, bizi Cuma namazına sevk etmiyor mu?
Cennet arzusu ve Cehennem korkusu bizi hiç değilse Cuma namazını kılmaya teşvik etmiyor mu?
İşte bizi diğer namazlara sevk eden hangi sebepler ise, aynı sebepler beş vakit namaz kılmaya da teşvik etmelidir. Çünkü, aynı gerekçeler beş vakit namazda da mevcuttur.
Sözgelişi sormalıyız kendimize:
"Biz niçin namaz kılmalıyız?"
Yüce Rabbimiz emrettiği için.
Kur'an'da buyurduğu için.
Resûlüllah (a.s.m.) ümmetine namaz kılmayı emir ve teşvik ettiği için.
Allah sevgisi ve korkusu, Peygamberimizin uyarıları ve şefaati, bizi namaza sevk etmeli değil mi?
Çünkü, namaz kılmayınca da mânevî bir elem ve azap, kılınca sonsuz bir saâdet ve sevinç hissediyoruz.
Cennet arzusu ve Cehennem korkusu bizi Cuma ve bayram namazlarına teşvik ettiği gibi, beş vakit namaza da teşvik etmeli.
Şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, Rabbimizin namaz kadar ehemmiyet verdiği, ısrarla üzerinde durduğu, şiddetle emrettiği başka bir ibâdet yoktur.
O kadar ki, Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerimin tam 70 yerinde namaz kılmamız emredilmektedir. Kur'an'ın bu kadar çok emrettiği ikinci bir ibâdet yoktur.
Meselâ, Bakara Sûresinin 3. âyetinde, "namazı dosdoğru kılmak", takvâ sahibi mü'minlerin özellikleri arasında sayılmış, yine bu sûrenin 43. âyetinde "Namazı dosdoğru kılın", 45. ve 153. âyetlerinde "Sabır ve namazla Allah'tan yardım isteyin" buyrulmuştur.
Kimdir bu emirleri veren?
Her şeyi yaratan, her şeyin varlığını kudret elinde tutan, her şeyi idâre eden Allah'tır.
En basit bir âmirin emri karşısında hemen boyun eğen biz insanlar, Kâinâtın Yaratıcısının bunca emir ve ısrarı karşısında tir tir titrememiz gerekmez mi?


K.S.E.O.
 

ireme

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
921
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ANNE DUASI

ALLAH RAZI OLSUN....EMEĞİNİZE SAĞLIK.

BUDA BENDEN:

ANNE DUASI



Soğuk ve dondurucu bir kış gecesi idi. Annesi yattığı yerden oğluna seslenip
su istedi. Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri hemen fırlayıp su testisini almaya
gitti. Fakat testide su kalmadığından, çeşmeden doldurup geldi. Buzlarla
kaplı testi ile annesinin başına geldiğinde, tekrar uyuduğunu gördü.
Uyandırmaya kıyamadı. O halde bekledi. Nihâyet annesi uyandı ve "Su, su!"
diye mırıldandı.

Bâyezîd hazretleri elinde testi bekliyordu. Şiddetli soğuk tesiri ile eli
donmuş, parmakları testiye yapışmış idi. Bu hâli gören annesi dedi ki:

- Yavrum, testiyi niçin yere koymuyorsun da, elinde bekletiyorsun?

- Anneciğim uyandığınız zaman, suyu hemen verebilmek için elimde
bekletiyorum.

Bunu duyan annesi cânü gönülden duâ etti.

- Yâ Rabbî! Ben oğlumdan râzıyım. Sen de râzı ol!

Belki de annesinin bu duâsı sebebiyle, Allahü teâlâ ona evliyâlığın çok
yüksek mertebelerine kavuşmayı ihsan etti. İstanbul'a geldiği, papazların
bir toplantısında bulunduğu ve aralarından yüzlercesinin îmânla
şereflenmesine vesîle olduğu rivâyet edilmektedir.
 

blue_moon208

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2007
Mesajlar
38
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ANNE DUASI

e.s a
ANA GİBİ YAR OLURMU ? kardeşim emeğinize sağlık
yazıyı okuyan hanım kardeşlerime unutmamasını istediğim sizlerin cennetiniz eşleriniz ile eşleriniz de cenneti anneleri ile KAZANILACAK toplumumuzda çok yaygın olan ? kaynana ? lafı bu annelere layık bir hitab şeklimidir sizce ? aman kardeşlerim biraz daha dikkat
selametle B)
 

sadece_eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2006
Mesajlar
810
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ANNE DUASI

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞLERİM..
İNSANIN HAYATTA KİMSESİ OLMASIN, ANNESİ OLSUN YETER DERLER..
ALLAH ANALARIMIZ BİZLERE BAĞİŞLASIN..B)
 

hurrem34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 May 2007
Mesajlar
50
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ANNE DUASI

Allah razı olsun.Annelerimizin değerini onlar hayattayken anlamalıyız.Ve hayır dualarını kazanmalıyız.İnşallah cümlemizin annesi cümlemizden razı olur.Amin
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ANNE DUASI

Allah razı olsun ~burhankoc kardeş..... s.a..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt