Gençlikteki Sancının Adı: Mânevi Boşluk
Genç bir toplumuz 70 milyonluk nüfusumuzun 26 milyonu 18 yaşın altında, yarısı da 20 yaşın altında Dörtte üçü 40 ve daha aşağı yaşlarda 65 yaş ve daha üstündekilerin toplam nüfusa oranı ise sadece yüzde 48
Genç bir toplumuz ve gençliğimiz problemli "Suçlu çocuk - Suçlu gençlik" bir problem olarak Türkiye'nin gündeminde İlk öğretimde esrar kullanma yaşı 10-11'e inmiş durumda Bu yaşlarda en az bir kere sarhoş olanların oranı yüzde 131 Sigara, alkol, bally çocukların dünyasında İntiharlar var, cinayetler var, çeteleşme var
Türkiye'nin geleceğinden endişe etmek için her şey var
Oysa böyle bir genç nüfus, her ülke için büyük bir potansiyel olabilir
Haşr Suresi, ayet 18:
"Her insan, geleceğe ne gönderdiğine baksın"
İnfitar Suresi, ayet 5:
"Her insan geleceğe ne gönderdiğini, geride ne bıraktığını bilecek"
Bu ayetlerle Allah Teala insana, dünya hayatı - ebedi hayat uyarısı yaptığı gibi, nesiller açısından "geleceği inşa" uyarısı da yapıyor
Geleceğin taşları bugünden konuyor Geleceğin toplumu bugünden inşa ediliyor, gelecek bugünkü çocukların - gençlerin yüreklerinde saklı
Ne ekersen onu biçeceksin
Bir tuba ağacına da su verebilirsin, bir zakkuma da
Bir Fatih de büyüyebilir çocuklarımızın yüreğinde, bir eşkıya da
Genç nüfus, sağlıklı yetişmezse büyük risk, bir atom bombası, sağlıklı yetişirse büyük imkan, bir rahmet yağmuru
İnsan, bir ülkenin en önemli sermayesi İnsan sermayesi de, onun insanlığa katkısı ile ölçülüyor
Belki tüm dünya gençliği problemli, Ünlü psikolog Jung'un dediği gibi "Çağımızın nevrozu kollektif bir ruh yitimi" halinde
Değerli bilim adamıPsikiyatr Kemal Sayar'ın dediği gibi "Modern şehrin üzerinde melekler dolaşmıyor"
Ama biz, gençliğin yüreğini dokuyacak ışıklara sahip olduğumuz halde problemlerle boğuştuğumuz için bu gerçeklik bizi daha çok yakıyor Tüm dünya gençliğine sağlıklı bir yürek kıvamı sunacak potansiyele sahipken, problemlerle boğuşmak kahredici bir vakıa
İstanbul sokaklarında uygulanan MOBESE sistemi, sokakları tarıyor ve görüntülüyor Aynı uygulama New York'ta da devreye konmuş Sokaklarda, metroda her yerde bir göz Terör, gasb, soygun, elhasıl artan suçluluk, çareyi, bir anlamda her insanın başına bir polis dikme noktasına sürükledi İnsanın insana karşı güvenlik ihtiyacı her geçen gün artıyor
Şöyle bir soru:
-Acaba tüm insanlar çalsaydı, tüm insanlar gücü yettiği oranda şiddet uygulasaydı, tüm insanlar yalan söyleseydi tüm insanlar, Kur'an'ın meleklere atfen bildirdiği endişe içinde "kan dökücü ve fesat çıkarıcı" olsaydı bu sokak gözlemcileri yeterli olur muydu? Ya o kameraların başındaki insanlar fesatçı, kan dökücü olsaydı MOBESE'ye de bir MOBESE lazım olmaz mıydı?
Yüreği ihmal eden yaklaşımlar
İmanı görmezden gelen çareler
Allah'a bağlılığı gözardı eden laik yönelişler
"Tanrısız, öte dünyasız ahlak" üretmeye çalışan seküler zihniyetler
Ve işte geldiğimiz nokta:
Her insana bir gözlemci
İnsanın insandan korkusu bu
"İnsan insanın kurdu" çünkü İlahi ölçülerden koptuğunda
Türkiye'ye döndüğümüzde
Neden "suçlu çocuklar" üretmeye başladı ülkemiz?
Onların doğarken kir düşmemiş yüreklerine ne oldu? Nasıl çalındı, yağmalandı? Biz ne veremedik, anneler - babalar, okullar, sokaklar, ekranlar, balya balya gazeteler
Ya da ne verdik ki, böyle cam kırıkları üzerinde yürümeye başladılar Elleri kirlendi, ayakları çamura battı, yüreklerinde kara lekeler oluştu?
"Kaybolan bir gençlik" sorunu çıktı ortaya, neden?
Belki adını bile koymakta zorlanacağız bu belalı sürecin
Çünkü kendi reçetelerimize karşı savaş açmak gibi bir kısır misyon yüklendi üzerimize, toplum olarak
Yüreğini kurtarmak gerekiyor çocuklarımızın, gençlerimizin?
Ne ile kurtarılacak?
Bunun çaresi fizik bünyeyi imar edecek doktorlarda değil Kir yüklenmiş yüreği kardiyolog tedavi edemiyor, ya da ölçüleri darmadağın olmuş bir dimağa, beyin cerrahının - nörologun bistürisi şifa sunamıyor
Bir başka iksir gerekli
Bir başka kalb doktoru
Bir başka beyin inşacısı
"Din kenarda dursun, biz çocuğun beynini, kalbini dokuruz!"
Yok öyle bir şey
İnsanoğlu'nun yürek ve beyin inşasında kullanacağı malzemeler ya Rahman'dan gelecek ya Şeytan'dan
Güzelliğin kaynağı Rahman, çirkinliğin rehberi Şeytan
Yalan kötü mü?
Cinayet kötü mü?
Hırsızlık kötü mü?
Uyuşturucu kötü mü?
Bir "değer üreticisi" lazım tüm bu değer yargılarını belirleyip insana sunacak
Kim o?
Ben, sen, o değil İnsana kalsa binlerce izafi cümle söyler, birinden ötekine darmadağın edilen Üzeri çizilen
Sonra sorumluluk kime karşı?
MOBESE'yi kuran güce karşı MOBESE görmezse? Orada dilediğin cürmü işle
Oysa "Allah'ı görüyormuş gibi, sen O'nu görmesen de O'nun seni gördüğü"nü yüreklere kazıyan bir bilinç yüklenmek var
MOBESE'siz ama, Rabbin nazarları altında bir hayat
Bu bilinçle örülmüş bir yürek, bir dimağ, bir kişilik
Yüreği manen boşaltılandan erdem beklemek abes
Yüreğine hiçbir nur konmayandan, ışık üretmesini beklemek boş
Eğitim sisteminiz, neyi neden yetiştireceğine karar verememiş ise, ya da ona yüklediğiniz ideolojik misyonla, "Laik profan insan - Kutsalı elinden alınmış, Kutsalla bağı kopmuş, Kutsal'ı referans olmaktan çıkarılmış insan" yetiştirme görevi vermişseniz, rüzgar ekmeye başlamışsınız demektir ki, biçeceğiniz tek şey fırtınadır
İşte çocuklar, öyle bir fırtınaya tutulmuş, öyle bir anaforun içine düşmüş savruluyor önümüzde
Adını koymak:
Manevi Boşluk
İşte budur Türkiye'de de, dünyada da, insanın başına musallat edilen bela
Yürekleri boşaltılıyor insanın
Kur'an diyor ki:
"Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene, yanından hiç ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar"
"Sonunda bize gelince arkadaşına: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü bir arkadaşmışsın!" der, pişmanlığın bugün size bir faydası olmaz, zira haksızlık etmişsiniz, şimdi azabda birleşiniz" (Zuhruf, 36 -39)
Bu ayetleri dünya boyutunda da düşünmek mümkün, ebedi hayat boyutunda da Allah'ı anmaktan uzak olanın dostu Şeytan olur Şeytan - ki Allah onu insan düşmanı olarak niteliyor- bir insanın yanı başında fısıldamağa başladığında da, onun bilincini tutsak eder ve onu "Hayvandan daha aşağı"lara, hayvanın yapmayı tasarlayamayacağı vahşetlere sürüklemek için elinden geleni yapar
Aile, okul, sokak, medya
Çocuk kişiliği bu dörtgen içinde oluşuyor
Bu dörtlü içinde aile, en büyük duyarlılık, en büyük sorumluluk sahibi olmalı Eğer anne - baba çocuklarını bir can yangını halinde yüreklerinde hissedebilirlerse, okula da, sokağa da, medyaya da nizam verebilirler Devletin, hükümetlerin, medyanın kafasını toparlamasını da, eğitim sisteminin ve çocuğa taşınan mesajların sağlıklı hale gelmesini de anne - baba hassasiyeti sağlayacaktır Herkesin evinin kapısının önünü süpürmesinin en gerekli olduğu andır bu an Çocuklarımızın soluduğu sokak havasını, okul havasını, medya dalgalarını temizlemek en hayati görev haline gelmiştir
Okulların cezaevi, eğitim kadrolarının gardiyan, çocukların muhtemel suçlu, anne - babaların cezaevi ziyaretçisi haline gelmesini istemiyorsak Hergün çocuklarımızın gözüne korkuyla, endişeyle bakmayı istemiyorsak, bir uyuşturucu tuzağına tutulmasına razı değilsek, ıskartaya çıkarılmış varlıklara dönüşmesinden endişe ediyorsak
Devletin yüreğinin kapısını daha yüksek vuruşlarla çalmalıyız
Bir çocukta bir Fatih de saklıdır, bir cani de
Yonta yonta onun içindeki Fatih'i bulan, tarihe adını yazdıracak Çürüte çürüte çocuğun bir caniye dönüşmesine imkan hazırlayan, utancı, ezikliği, mağlubiyeti, hüsranı, pişmanlığı paylaşacak
Bir gün insana "Bak bugünlere gönderdiğine" diye seslenilecek Bugün gördüklerimiz dünlerden gönderilenlerdir, onlar içine düştükleri çırpınışlarla bize "Yarına ne gönderdiğine bak!" diye sesleniyor
Yazar: Ahmed TAŞGETİREN
Kaynak: Altınoluk
Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi miras bırakamaz (Hadis-i Şerif)
"En kötünüz mescidden çıksın" denilse, benden önce kapıya çıkan olmaz Ancak daha çabuk koşan olursa onu bilmem (Malik bin Dinar)
Başkanlığı seven, iflah olmaz (Fudayl bin İyad)
Her nimet sahibi hased edilir Hased edilmiyen tek nimet, tevazudur (Urve)
Tevazu güzeldir, zenginin tevazuu daha güzeldir Kibir çirkindir, fakirin kibirli olması daha çirkindir (İ Gazalî)
Genç bir toplumuz 70 milyonluk nüfusumuzun 26 milyonu 18 yaşın altında, yarısı da 20 yaşın altında Dörtte üçü 40 ve daha aşağı yaşlarda 65 yaş ve daha üstündekilerin toplam nüfusa oranı ise sadece yüzde 48
Genç bir toplumuz ve gençliğimiz problemli "Suçlu çocuk - Suçlu gençlik" bir problem olarak Türkiye'nin gündeminde İlk öğretimde esrar kullanma yaşı 10-11'e inmiş durumda Bu yaşlarda en az bir kere sarhoş olanların oranı yüzde 131 Sigara, alkol, bally çocukların dünyasında İntiharlar var, cinayetler var, çeteleşme var
Türkiye'nin geleceğinden endişe etmek için her şey var
Oysa böyle bir genç nüfus, her ülke için büyük bir potansiyel olabilir
Haşr Suresi, ayet 18:
"Her insan, geleceğe ne gönderdiğine baksın"
İnfitar Suresi, ayet 5:
"Her insan geleceğe ne gönderdiğini, geride ne bıraktığını bilecek"
Bu ayetlerle Allah Teala insana, dünya hayatı - ebedi hayat uyarısı yaptığı gibi, nesiller açısından "geleceği inşa" uyarısı da yapıyor
Geleceğin taşları bugünden konuyor Geleceğin toplumu bugünden inşa ediliyor, gelecek bugünkü çocukların - gençlerin yüreklerinde saklı
Ne ekersen onu biçeceksin
Bir tuba ağacına da su verebilirsin, bir zakkuma da
Bir Fatih de büyüyebilir çocuklarımızın yüreğinde, bir eşkıya da
Genç nüfus, sağlıklı yetişmezse büyük risk, bir atom bombası, sağlıklı yetişirse büyük imkan, bir rahmet yağmuru
İnsan, bir ülkenin en önemli sermayesi İnsan sermayesi de, onun insanlığa katkısı ile ölçülüyor
Belki tüm dünya gençliği problemli, Ünlü psikolog Jung'un dediği gibi "Çağımızın nevrozu kollektif bir ruh yitimi" halinde
Değerli bilim adamıPsikiyatr Kemal Sayar'ın dediği gibi "Modern şehrin üzerinde melekler dolaşmıyor"
Ama biz, gençliğin yüreğini dokuyacak ışıklara sahip olduğumuz halde problemlerle boğuştuğumuz için bu gerçeklik bizi daha çok yakıyor Tüm dünya gençliğine sağlıklı bir yürek kıvamı sunacak potansiyele sahipken, problemlerle boğuşmak kahredici bir vakıa
İstanbul sokaklarında uygulanan MOBESE sistemi, sokakları tarıyor ve görüntülüyor Aynı uygulama New York'ta da devreye konmuş Sokaklarda, metroda her yerde bir göz Terör, gasb, soygun, elhasıl artan suçluluk, çareyi, bir anlamda her insanın başına bir polis dikme noktasına sürükledi İnsanın insana karşı güvenlik ihtiyacı her geçen gün artıyor
Şöyle bir soru:
-Acaba tüm insanlar çalsaydı, tüm insanlar gücü yettiği oranda şiddet uygulasaydı, tüm insanlar yalan söyleseydi tüm insanlar, Kur'an'ın meleklere atfen bildirdiği endişe içinde "kan dökücü ve fesat çıkarıcı" olsaydı bu sokak gözlemcileri yeterli olur muydu? Ya o kameraların başındaki insanlar fesatçı, kan dökücü olsaydı MOBESE'ye de bir MOBESE lazım olmaz mıydı?
Yüreği ihmal eden yaklaşımlar
İmanı görmezden gelen çareler
Allah'a bağlılığı gözardı eden laik yönelişler
"Tanrısız, öte dünyasız ahlak" üretmeye çalışan seküler zihniyetler
Ve işte geldiğimiz nokta:
Her insana bir gözlemci
İnsanın insandan korkusu bu
"İnsan insanın kurdu" çünkü İlahi ölçülerden koptuğunda
Türkiye'ye döndüğümüzde
Neden "suçlu çocuklar" üretmeye başladı ülkemiz?
Onların doğarken kir düşmemiş yüreklerine ne oldu? Nasıl çalındı, yağmalandı? Biz ne veremedik, anneler - babalar, okullar, sokaklar, ekranlar, balya balya gazeteler
Ya da ne verdik ki, böyle cam kırıkları üzerinde yürümeye başladılar Elleri kirlendi, ayakları çamura battı, yüreklerinde kara lekeler oluştu?
"Kaybolan bir gençlik" sorunu çıktı ortaya, neden?
Belki adını bile koymakta zorlanacağız bu belalı sürecin
Çünkü kendi reçetelerimize karşı savaş açmak gibi bir kısır misyon yüklendi üzerimize, toplum olarak
Yüreğini kurtarmak gerekiyor çocuklarımızın, gençlerimizin?
Ne ile kurtarılacak?
Bunun çaresi fizik bünyeyi imar edecek doktorlarda değil Kir yüklenmiş yüreği kardiyolog tedavi edemiyor, ya da ölçüleri darmadağın olmuş bir dimağa, beyin cerrahının - nörologun bistürisi şifa sunamıyor
Bir başka iksir gerekli
Bir başka kalb doktoru
Bir başka beyin inşacısı
"Din kenarda dursun, biz çocuğun beynini, kalbini dokuruz!"
Yok öyle bir şey
İnsanoğlu'nun yürek ve beyin inşasında kullanacağı malzemeler ya Rahman'dan gelecek ya Şeytan'dan
Güzelliğin kaynağı Rahman, çirkinliğin rehberi Şeytan
Yalan kötü mü?
Cinayet kötü mü?
Hırsızlık kötü mü?
Uyuşturucu kötü mü?
Bir "değer üreticisi" lazım tüm bu değer yargılarını belirleyip insana sunacak
Kim o?
Ben, sen, o değil İnsana kalsa binlerce izafi cümle söyler, birinden ötekine darmadağın edilen Üzeri çizilen
Sonra sorumluluk kime karşı?
MOBESE'yi kuran güce karşı MOBESE görmezse? Orada dilediğin cürmü işle
Oysa "Allah'ı görüyormuş gibi, sen O'nu görmesen de O'nun seni gördüğü"nü yüreklere kazıyan bir bilinç yüklenmek var
MOBESE'siz ama, Rabbin nazarları altında bir hayat
Bu bilinçle örülmüş bir yürek, bir dimağ, bir kişilik
Yüreği manen boşaltılandan erdem beklemek abes
Yüreğine hiçbir nur konmayandan, ışık üretmesini beklemek boş
Eğitim sisteminiz, neyi neden yetiştireceğine karar verememiş ise, ya da ona yüklediğiniz ideolojik misyonla, "Laik profan insan - Kutsalı elinden alınmış, Kutsalla bağı kopmuş, Kutsal'ı referans olmaktan çıkarılmış insan" yetiştirme görevi vermişseniz, rüzgar ekmeye başlamışsınız demektir ki, biçeceğiniz tek şey fırtınadır
İşte çocuklar, öyle bir fırtınaya tutulmuş, öyle bir anaforun içine düşmüş savruluyor önümüzde
Adını koymak:
Manevi Boşluk
İşte budur Türkiye'de de, dünyada da, insanın başına musallat edilen bela
Yürekleri boşaltılıyor insanın
Kur'an diyor ki:
"Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene, yanından hiç ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar"
"Sonunda bize gelince arkadaşına: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü bir arkadaşmışsın!" der, pişmanlığın bugün size bir faydası olmaz, zira haksızlık etmişsiniz, şimdi azabda birleşiniz" (Zuhruf, 36 -39)
Bu ayetleri dünya boyutunda da düşünmek mümkün, ebedi hayat boyutunda da Allah'ı anmaktan uzak olanın dostu Şeytan olur Şeytan - ki Allah onu insan düşmanı olarak niteliyor- bir insanın yanı başında fısıldamağa başladığında da, onun bilincini tutsak eder ve onu "Hayvandan daha aşağı"lara, hayvanın yapmayı tasarlayamayacağı vahşetlere sürüklemek için elinden geleni yapar
Aile, okul, sokak, medya
Çocuk kişiliği bu dörtgen içinde oluşuyor
Bu dörtlü içinde aile, en büyük duyarlılık, en büyük sorumluluk sahibi olmalı Eğer anne - baba çocuklarını bir can yangını halinde yüreklerinde hissedebilirlerse, okula da, sokağa da, medyaya da nizam verebilirler Devletin, hükümetlerin, medyanın kafasını toparlamasını da, eğitim sisteminin ve çocuğa taşınan mesajların sağlıklı hale gelmesini de anne - baba hassasiyeti sağlayacaktır Herkesin evinin kapısının önünü süpürmesinin en gerekli olduğu andır bu an Çocuklarımızın soluduğu sokak havasını, okul havasını, medya dalgalarını temizlemek en hayati görev haline gelmiştir
Okulların cezaevi, eğitim kadrolarının gardiyan, çocukların muhtemel suçlu, anne - babaların cezaevi ziyaretçisi haline gelmesini istemiyorsak Hergün çocuklarımızın gözüne korkuyla, endişeyle bakmayı istemiyorsak, bir uyuşturucu tuzağına tutulmasına razı değilsek, ıskartaya çıkarılmış varlıklara dönüşmesinden endişe ediyorsak
Devletin yüreğinin kapısını daha yüksek vuruşlarla çalmalıyız
Bir çocukta bir Fatih de saklıdır, bir cani de
Yonta yonta onun içindeki Fatih'i bulan, tarihe adını yazdıracak Çürüte çürüte çocuğun bir caniye dönüşmesine imkan hazırlayan, utancı, ezikliği, mağlubiyeti, hüsranı, pişmanlığı paylaşacak
Bir gün insana "Bak bugünlere gönderdiğine" diye seslenilecek Bugün gördüklerimiz dünlerden gönderilenlerdir, onlar içine düştükleri çırpınışlarla bize "Yarına ne gönderdiğine bak!" diye sesleniyor
Yazar: Ahmed TAŞGETİREN
Kaynak: Altınoluk
Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi miras bırakamaz (Hadis-i Şerif)
"En kötünüz mescidden çıksın" denilse, benden önce kapıya çıkan olmaz Ancak daha çabuk koşan olursa onu bilmem (Malik bin Dinar)
Başkanlığı seven, iflah olmaz (Fudayl bin İyad)
Her nimet sahibi hased edilir Hased edilmiyen tek nimet, tevazudur (Urve)
Tevazu güzeldir, zenginin tevazuu daha güzeldir Kibir çirkindir, fakirin kibirli olması daha çirkindir (İ Gazalî)