Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ameli Ve Ahlaki Tavsiyeler (1 Kullanıcı)

sena_şeyma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2007
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
selamun aleykum damlanın degerli talip amcası damla sizleri çok seviyor beni bu güzel siteye üye yaptı ilk mesajlarımı beni üye yaptıgı için damlamı anmak istedim bir nevi teşekkür etmek istedim ve sizleri ne kadar sevdiğini göstermek için
ellerinize yüreğinize saglık rabbim razı olsun çok güzel yazılar sunmuşsunuz
allah'a emanet olun
dua ile
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
selamun aleykum damlanın degerli talip amcası damla sizleri çok seviyor beni bu güzel siteye üye yaptı ilk mesajlarımı beni üye yaptıgı için damlamı anmak istedim bir nevi teşekkür etmek istedim ve sizleri ne kadar sevdiğini göstermek için
ellerinize yüreğinize saglık rabbim razı olsun çok güzel yazılar sunmuşsunuz
allah'a emanet olun
dua ile
Vealeykümselam Sena (çok özür dileyerek) öncelikle aramıza hoşgeldiniz diyorum..eksik olmasın..Ve gösterdiğiniz incelik için asıl biz size teşekkür ederiz..çok sağolun..Bizde bu yuvadaki her bir kardeşimizi Allah(CC) için seviyoruz..Amin hepimizden inşaAllah..
Hayırlı geceler diliyorum.. Selam ve dua ile Allah(CC)'a emanet olunuz.
 

ysmnkaos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1,327
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
16
Konum
kaosşehristanbul
39.Alış-veriş merkezlerinde daima "şeytanlar" dolaşır.Şeytanların sizi aldatmasına ve ayağınızı kaydırıp HARAM işletmelerine fırsat vermeyiniz.

selamünaleyküm talipamca.....

dikkat edildiği halde hayatımızı tümden düzene sokacak olan tavsiyelerin için teşekkürler.....

ama yukarıdaki maddeyi tam anlamı ile kavrayamadım ve manasını cidden merak ettim..

teşekkürler
ALLAHA EMANET OLUNUZ
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
selamünaleyküm talipamca.....




dikkat edildiği halde hayatımızı tümden düzene sokacak olan tavsiyelerin için teşekkürler.....

ama yukarıdaki maddeyi tam anlamı ile kavrayamadım ve manasını cidden merak ettim..

teşekkürler

ALLAHA EMANET OLUNUZ
Vealeykümselam..Estağfirullah..Hepimiz için dinimizin tavsiyeleri..
İlginiz için ben de Size teşekkür ederim..

39."Alışveriş merkezlerinde daima şeytanlar dolaşır.Şeytanların sizi aldatmasına ve ayağınızı kaydırıp haram işletmelerine fırsat vermeyiniz."

Ebu Hureyre(r.a.)'den Resul-i Ekrem(SAV)'den rivayet ederek;
"Beldelerin Allah(CC)'a en sevimlisi O'nun mescidleridir,en sevimsizi de "Çarşılardır"(Oralardaki:Hile-hurda-aldatma-oyun..)
(Riyazüs-salihin Cilt III-Sh.344-Hadis No:1873-MÜSLİM)

Selman-ı Farisi(r.a.)'den Resulullah(SAV) şöyle buyurmuştur;
"Gücünüz yeterse,çarşıya ilk girenlerden ve oradan da en son çıkanlardan olmayın.Çünkü Çarşı,ma'reke-i şeytandır.Şeytan bayrağını orada diker."(Ma'reke-i Şeytan:şeytanın savaş alanı)
(Riyazüs-salihin Cilt III-Sh.345-Hadis No:1874-MÜSLİM)

Berkani,bu hadisi,Sahih'inde,Selman-ı Farisi(r.a.)'den rivayetle
Resulullah(SAV) buyurdu ki;
"Sakın çarşıya ilk girenlerden ve oradan da en son çıkandan olma!Şeytan orada yumurtlar."(Orası:hile-hurda-aldatma-yalan yere yemin gibi günah mahalli olmasından "kinayedir" ki,şeytanın arzu ettiği şeylerdir.)

Bu Hadis-i Şeriflerin ışığında değerlendirme yapılmıştır.
Çarşı=Alışveriş merkezi(günümüzün çarşıları olarak..)

Umarım sorunuza gerekli cevab verilebilmiştir..Tekrar teşekkür eder.. selam ve dua ile Allah(CC)'a emanet olmanızı dilerim..
 

kibaraggul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Tem 2007
Mesajlar
210
Tepki puanı
0
Puanları
0
ALLAH razı olsun çok güzel bir paylaşımdı.Bazen unutuyoruz bunları.
 
A

Arzu_76

Rabbim razı olsun yazıcıdan çıktısını aldım. Hakkınızı helal edin.

Dua ile inşallah
 

ysmnkaos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1,327
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
16
Konum
kaosşehristanbul
Allah razı olsun talipamca...
heryerde varolan aldatmacaların yaşandığı en büyük yer olan çarşıların durumunu anladım....

o zaman yapılması gereken şey, özellikle biz bayanların hobisi olan!:!
çarşı pazar gezme zevkinden!:G taviz vermeleri..

doğrusu buna sevindim:H......
ALLAHA EMANET OLUNUZ



Vealeykümselam..Estağfirullah..Hepimiz için dinimizin tavsiyeleri..
İlginiz için ben de Size teşekkür ederim..

39."Alışveriş merkezlerinde daima şeytanlar dolaşır.Şeytanların sizi aldatmasına ve ayağınızı kaydırıp haram işletmelerine fırsat vermeyiniz."

Ebu Hureyre(r.a.)'den Resul-i Ekrem(SAV)'den rivayet ederek;
"Beldelerin Allah(CC)'a en sevimlisi O'nun mescidleridir,en sevimsizi de "Çarşılardır"(Oralardaki:Hile-hurda-aldatma-oyun..)
(Riyazüs-salihin Cilt III-Sh.344-Hadis No:1873-MÜSLİM)

Selman-ı Farisi(r.a.)'den Resulullah(SAV) şöyle buyurmuştur;
"Gücünüz yeterse,çarşıya ilk girenlerden ve oradan da en son çıkanlardan olmayın.Çünkü Çarşı,ma'reke-i şeytandır.Şeytan bayrağını orada diker."(Ma'reke-i Şeytan:şeytanın savaş alanı)
(Riyazüs-salihin Cilt III-Sh.345-Hadis No:1874-MÜSLİM)

Berkani,bu hadisi,Sahih'inde,Selman-ı Farisi(r.a.)'den rivayetle
Resulullah(SAV) buyurdu ki;
"Sakın çarşıya ilk girenlerden ve oradan da en son çıkandan olma!Şeytan orada yumurtlar."(Orası:hile-hurda-aldatma-yalan yere yemin gibi günah mahalli olmasından "kinayedir" ki,şeytanın arzu ettiği şeylerdir.)

Bu Hadis-i Şeriflerin ışığında değerlendirme yapılmıştır.
Çarşı=Alışveriş merkezi(günümüzün çarşıları olarak..)

Umarım sorunuza gerekli cevab verilebilmiştir..Tekrar teşekkür eder.. selam ve dua ile Allah(CC)'a emanet olmanızı dilerim..
 

Tugbis

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Hollanda (Kastamonlu)
Emegine saglik, Allah razi olsun. Guzel bir paylasim. Insallah bunlari hatiyimizda yapariz ve caba gosteririz. Allah'a bir hayirli kul oluruz.

Hayirli aksamlar, dualarda bulusmak uzere.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
es selamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu can Talip amcam. Emeğinize, yüreğinize sağlık olsun amcam. Allah razı olsun..Çok güzel bir paylaşımdı..Mevla Teala ecrinizi en hayırlı şekilde, firdevs ve adnleriyle versin değerli amcam inşaAllah..

Arefenizi ve mübarek kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor, Rabbimiz c.c den hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını temenni ediyorum can amcam B) Rabbul alemin ailenizle, sevdiklerinizle nice bayramları hayırlısıyla görmenizi nasip eylesin inşaAllah. mübarek ellerinizden öperim can Talip amcam. Rabbimize c.c. emanet olun inşaAllah..Selam, baki dualar ve saygılarım ile..B)B)


004.jpg
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
ESSELAMINALEYKÜMVERAHMETULLAHVE BERAKATÜHÜ.. Herkes kendi adına birşeyler öğrenir ama herkes herşeyi öğrenemez.Bilgi paylaşımı ( Müslüman Müslümanın kardeşidir) HZ.MUHAMMET S.A.S. hadisi şerifi ışığında bende bir katkıda bulunmak istedim.İnşallah bu sayfalarda RABBİM paylaşmayı ve gerçek ulaşmayı nasip eder inşallah..
Benim bu gün paylaşmak istediğim konu NAFİLE NAMAZLAR..

Nafile Namazlar
Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve selem-'in hayâtı Allâh'a ibâdetin ve en güzel kulluğun binbir nev'iyle lebâleb doludur. Günün hemen her ânına tekâbül eden bir nâfile namazı mevcuttur. Nâfile ibadetler kulu Allah'a daha çok yaklaştırır ve cennetteki mertebesini de yükseltir. Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve selem-:

"Müslüman bir kimse, farzların dışında nâfile olarak her gün Allah rızası için on iki rek`at namaz kılarsa, Allah Teâlâ ona cennette bir köşk yapar" (Müslim, Müsâfirîn 103. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 1) buyurmuştur. Nâfile namazların, kıyâmet gününün dehşetli ânında hesâb verirken zor durumda kalan sâhibinin imdâdına yetişeceğini de yine Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve selem- haber vermiştir:

"Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb'i:

- Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir." (Tirmizî, Salât, 188)

Farz namazları cemaatle kılmaya âzamî derecede gayret eden Efendimiz -sallallahu aleyhi ve selem- nâfile namazlarını daha çok evinde kılmayı tercih eder ve şöyle buyururdu:

"Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbûlü, insanın evinde kıldığı namazdır." (Buhârî, Ezân 81; Müslim, Müsâfirîn 213)

Farz namaz, her müslümanın yerine getirmesi zarûrî bir ibâdet olduğu için açıktan kılınması ve insanların bu ibadete daha sağlam bir şekilde yöneltilmesi gerekmektedir. Bu nedenle açıktan ve büyük bir cemaat şuuru içinde edâsı daha uygundur. Nâfile namazlar ise insanların irâdesine bırakılmış ihtiyârî ibâdetler olduğundan, Allâh'a vuslat yolunda yarışan kimselerin riyâ ve süm'a hendikaplarını daha kolay yenebilmeleri, evlerinde gizli olarak ibâdet etmelerine bağlıdır. Bu hususta diğer bir nokta da, evlerin namazla şereflenmesi ve bereketlenmesidir. Cemaatle namaza çok önem veren Müslümanların, evlerini namaz kılınmayan yerler hâline getirmemeleri de istenmektedir. Bu konuda mü'minleri uyaran Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve selem- şöyle buyurmuşlardır:

"Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz." (Buhârî, Salât 52; Müslim, Müsâfirîn 208)

1. Teheccüd Namazı (Gece Namazı): Yatsı namazından sonra , daha uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra, kılınacak nafile namaza "gece namazı"denir. Bir miktar uyuduktan sonra kalkılıp kılınırsa "Teheccüd" adını alır. Teheccüd namazı iki rekettan on iki rekata kadardır. İki rekatta bir selam verilmesi daha faziletlidir. (Muhammed Bin Abdullah Hanî, Âdâb, s. 264)

Teheccüd namazı, Rasul-i Ekrem -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimize vacip yani farz hükmündeydi. Bu namaz O'nun ümmeti için sünnet-i müekkededir.

"Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah'a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır." (Tirmizi, Deavât, 101)

Allâh Teâlâ çok sevdiği ve kâinâtı hürmetine yarattığı Habîb-i Edîb'ne daha fazla lütuflarda bulunmak için teheccüd namazını ona farz kılmıştı.

"Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere uykudan kalk, Kur'ân ile teheccüd namazı kıl, Yakındır ki Rabbin seni bir makam-ı mahmuda eriştire." (el-İsrâ/17, 79)

Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve selem- Efendimiz gece namazını hiç terk etmezdi. Öyle ki hastalanacak veya ağırlık hissedecek olsa oturarak kılardı. (Ebû Dâvûd, Tatavvu', 18) "Sabah namazından önce kılınan iki rek'at nâfile namaz dünyanın tamamından daha hayırlıdır." (Müslim, Salâtu'l-Müsâfirîn, 96) buyururdu. Gözümün nûru diye tavsif ettiği namazı geceleri daha bir iştiyak ve arzû ile kılardı. Ayakları şişecek kadar kendinde geçerek kıldığı teheccüd namazına olan iştihâsını şöyle dile getirmişti:

"Allâh her peygamberde belirli birşeye karşı aşırı bir istek yaratmıştır. Benim en çok hoşlandığım şey de gece ibâdetidir..." (Heysemî, Mecmau'z-zevâid, II, 271)

Allâh'a yaklaştıran en mühim ibâdet olması hasebiyle ümmetinin de bu nimetten nasiblenmelerini arzû ederlerdi. Öncelikle yakın akrabasından tebliğe başlayan Efendimiz, bir gece Ali ile Fâtımâ -radıyallâhu anhümâ-'nın kapısını çalmış ve onlara:

- "Namaz kılmayacak mısınız?" (Buhârî, Teheccüd, 5) buyurarak geceyi boş geçirmemelerini istemişti.

Diğer ashâbına da:

"Aman gece kalkmaya gayret edin! Çünkü o sizden önceki sâlih kimselerin âdeti ve Allah'a yakınlıktır. (Bu ibâdet) günahlardan alı kor, hatalara kefâret olur ve bedenden dertleri giderir." (Tirmizî, De'avât, 101) buyurarak onları huzûrun kaynağına yöneltmek istemişti.

Âile içinde kadın ve erkeğin Allâh'a ibâdet ve sâlih ameller işleme husûsunda birbirlerine destek olmalarının önemine dikkat çeken Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- bilhassa gece namazına kalkmada bu yardımlaşmanın daha da önemli neticeler hâsıl edeceğini şöyle ifâde etmiştir:

"Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah rahmet etsin." (Ebû Dâvud, Tatavvu, 18, Vitir, 13)

2. İşrak Namazı: İşrak namazı, Güneş bir iki mızrak boyu yükseldikten, yani güneş doğduktan kırk-elli dakikalı zaman geçtikten sonra kılınır.

Saati olmayan bir kimse, çenesini göğsüne yapıştırarak güneşe bakar, şayet güneşi bu vaziyetteyken göremiyorsa, kerahat vakti çıkmıştır. Bundan sonra artık İşrak namazı kılınabilir.

İşrak namazı iki rekatır. Bu namazın fazileti hakkında Fahr-ı Kainat -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurur.

"Bir kimse sabah namazını cemâatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olsa, güneş doğunca da iki rekat (İşrak) namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail olur." (İhyâ, I. 336)

3. Duhâ (Kuşluk) Namazı: Kuşluk vaktinde kılınır. Kuşluk vakti, güneşin doğmasından itibaren şer'î günün dörtte biri kadarki bir zamanın geçmesiyle başlayan vakte denir. Şer'î gün, Fecr-i sadığın doğmasından (imsaktan) başlayıp güneşin batmasına kadar devam eden güne denir. Örfî gün ise, güneşin doğmasından başlayıp batmasına kadar devam eden gündür. Şer'î gün, imsaktan başladığı için örf'î günden bir saat kırk beş dakika daha uzundur. Kuşluk namazı için en uygun zaman, günün yükselmeye başladığı, deve yavrularının artık sıcaktan gezemez olduğu zamandır. (Şah Veliyullah Dihlevi, Hüccetulâhi'l Bâliga c. 2, s. 53.) Niteki bir hadîs-i Şerîfte:

"Kuşlu namazı, deve yavrusunun ayakları sıcaktan kızdığı zamandır." Buyurulur. (Müslim, Misâfirîn, 143)

Duhâ (kuşluk) namazı dediğimiz nafile namaz bu andan itibaren kılınır. Zeval vaktine yarım saat kalıncaya kadar devam eder. İki rekattan on rekata kadar kılınır.

Kuşluk namazının üç derecesi vardır:

Birinci Derecesi: Kuşluk namazının en az miktarı, iki rekattır ve insanoğlunun her bir eklemine karşılık, vermesi gereken sadakanın yerini tutar. Allah Teala'nın, her organı, her eklemi sağlıklı kılması, büyük bir nimettir. Ve ona hamd edilmesini gerektirir. Ebû Zer-radıyallahü Anhâ-'den rivayete göre Rasul-i Ekrem -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurur:

"Bir kimse kuşluk namazının iki rekatına devam etse, günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affolunur." (Tirmizi, Vitr, 15)

İkinci Derecesi: Kuşluk namazını dört rekat olarak kılmaktır. Bu konuyla ilgili olarak bir kutsi hadiste şöyle buyurur:

"Ey Ademoğlu! Günün evvelinde benim için dört rekat namaz kıl ki, ben de günün sonunda seni kollayayım" (et-Terğip ve't-terhib, c. 1, s. 464)

Üçüncü Derecesi: Kuşluk namazını sekiz veya on iki rekat olarak kılmaktır. (Şah Veliyullah Dihlevi, Hüccetulâhi'l Bâliga c. 2, s. 53.)

Hazret-i Aişe -radıyallahü Anhâ-'den rivayete göre Rasul-i Ekrem -sallallahü aleyhi ve sellem-', Kuşluk namazını ikişer ikişer dört rekat olarak kılar, (bazen) dilediğince de arttırırdı. (Müslim. Müsafirin, 78)

4. Evvabin Namazı

Evvabin, evvab kelimesinin çoğulu olup, tevbe ve istiğfar ederek Allah Teala'ya çokça yönelen kişi demektir. Evvabi namazı, Akşam namazının sünnetinden hemen sonra, iki rekattan altı rekata kadar kılınır. Fahr-ı Kainat -sallallahü aleyhi ve sellem-Efendimiz şöyle buyuruyor:

"Bir kimse Akşam namazından sonra hiç konuşmadan altı rekat namaz kılsa, o namaz (sevap bakımından) on iki senelik ibadete denk olur." (Tirmizi, Mevakit, 204)

5. Abdest Şükür Namazı

Abdest veya gusül alındıktan sonra vakit müsaitse, yaşlık kuruyacak kadar bir zaman geçmeden iki rekat namaz kılınması menduptur. Bu, abdest veya gusül nimetine kavuşmanın bir şükür ifadesidir. Çünkü abdest almak Allah'a yaklaştırıcı bir ibadettir, hedefi ise namazdır. Fahr-ı Kainat -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Her kim şu benim aldığım gibi abdest alır ve aklından bir şey geçirmeyerek iki rekat namaz kılarsa geçmiş günahları af olunur." (Buhari, Vudû, 14)

6
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
.

Tahiyyetü'l Mescid NamazıTahiyye; selam vermek demektir. tahiyyetü'l mescid, mescidi yani camiyi selamlamak demektir. Kuranı kerimde mescitlere "Allah'ın Evleri" denilmiştir. Bir eve giren kimsenin, önce ev sahibini selamlaması kadar tabi bir şey olamaz. Bu halde Allah'ın Evine girenin de Onu selamlaması gerekir. Selamlamanın en mükemmel ve en güzel şekli namazla olur. Camiye giren kimsenin tahiyyetü'l mescid kılmak suretiyle Allah Teala'yı bir nevi selamlamış, ona bağlılığını saygısını ve kulluğunu sunmuş olur. Bir mescide sadece ziyaret için veya öğretmek veya öğrenmek gibi bir maksatla giren kimse orada nafile olarak iki rekat namaz kılar. Dileyen daha fazla kılabilir. Mescide günde birkaç defa bu şekilde girilse , bir defasında böyle namaz kılınması yeterlidir.

Tahiyyetü'l mescid namazı, mescide girildiğinde daha oturmadan kılınmalıdır. Faziletli olan da budur. Oturulduktan sonra da kılınır. Bazıları; oturmadan kılınırsa eda, oturduktan sonra kılınırsa kaza olur, demişlerdir.

Ebû Katade -radıyallahu anh- 'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah -sallallahü aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: "Sizden her kim mescide girerse iki rekat namaz kılmadan oturmasın" (Buhari, Salat, 59)

7. Yolculuk Namazı

Sefere çıkan kimseye, abdest alıp iki rekat namaz kılmak menduptur. Fahr-ı Kainat -sallallahü aleyhi ve sellem- Efendimiz sefere çıkarken abdest alır, iki rekat namaz kılar, aynı şekilde de seferden dönüşünde eve uğramadan mescide girip iki rekat namaz kılardı. Ümmetine yolda tembihte bulunarak şöyle buyurmuştur:

"Bir kimse sefere çıkmayı isterken çoluk çocuğunun yanında kılacağı iki rekat namazdan daha üstün bir şey bırakmış olmaz. -Namaz onun yerine hayru'l Halef olur.-" (Tebarâni)

Kâ'b bin Mâlik -radıyallahü Anh- diyor ki:

Hazret-i Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem- seferden dönüşünde (Medine'ye) gündüz kuşluk vakti girer, önce mescide uğrar, orada iki rekat namaz kıldıktan sonra evine giderdi. Bazen de eve gitmeyip mescitte otururdu.

8. Küsûf ve Husuf Namazı

Abdullah bin Amr -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:

Peygamber Efendimiz'in zamân-ı saâdetlerinde güneş tutulmuştu. Zât-ı Risâletleri kalkıp insanlara namaz kıldırdılar. Kıyâmda o kadar çok kaldılar ki, âdetâ rükûa varmayacak da hep ayakta duracak zannedildi. Sonra rükûa vardılar ve uzun müddet başlarını kaldırmadılar. Arkasından doğruldular, fakat mûtadın üzerinde ayakta durdukları için secde etmeyecekleri intibâını verdi. Nihâyet birinci secdeye vardılar. Lakin başlarını secdeden hiç kaldırmayacakları zannediliyordu. Daha sonra doğrulup oturdular. Bu oturuşları da uzun sürdü. Mübârek başlarını kaldırmayacakmışcasına kapandıkları ikinci secdeye vardıklarında, acı acı nefes alıp veriyor ve göz yaşları dökerek ağlıyordu:

"Yâ Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğini bana vâdetmedin mi?! Yâ Rabbî! Onlar sana tevbe ve istiğfâredip yalvardıkları müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğin husûsunda bana söz vermedin mi?! Işte bizler kapına geldik senden affımızı diliyor ve sana yalvarıyoruz!"

Bu minval üzere iki rek'at namaz kılıp bitirince güneş bütün parlaklığıyla gözüktü. Arkasından Hz. Peygamber minbere çıkarak ashâbına vecîz bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allâh Teâlâ'ya hamd ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdular:

"Güneş ve ay Allâh'ın varlık ve birliğine delâlet eden alâmetlerden sâdece ikisidir. Şâyet bunlar tutulursa, duâ edin, Cenâb-ı Hakk'a yönelip ona ilticâ edin, Allâh'ın büyüklüğünü hatırlayın, namaza durup Allâh'ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin..." (Bkz. Buhârî, Küsûf, 2, 4)

Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve selem-, göneş ve ayı Allâh'ın âyetlerinden bir âyet olarak görür ve onların tutulmalarını her hangi bir kimsenin ölümü veya doğumu sebebiyle olmadığını ashâbına bildirirdi. Ancak gaybı ve kaderi bilmek Allâh'a mahsus olduğundan, her an kıyâmetin vukû bulabileceğini veyâ kendi ecelinin gelmiş olabileceğini düşünerek devâmlı olarak Allâh'a iltca hâlinde bulunmayı isterdi. Hava kararmaya başlayınca, yağmur yağarken, gök gürlerken ve güneş veya ay tutulurken hep bu duygularla hareket eder ve huzûr-ı ilâhîde durarak ümmetinin selâmeti için yalvarırdı.

İbn-i Hibban'da bulunan bir rivayete göre Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve selem- ayın tutukluğu geçinceye kadar, müslümanlara ay tutulması namazı kıldırmıştır. (A. Köksal, XI, 220)

Güneş ve ay tutulması namazı sünnettir. İki rek'attır. Güneş açılıncaya kadar duâ ile meşgul olunur. İmam'ın güneş tutulması namazını cemaatla kıldırmasında bir mahzur yoktur. Ay tutulma namazı ise cemaatsız kılınır. Bu namazların mescidde kılınması da sünnettir. Ezan ve kamet okunmaz. Sadece güneş tutulması namazı için es-Salâtü câmiatün, namaz için cem olunuz diye seslenilir. (A. Köksal, XI, 221)

9. Şükür Namazı

Allâh Teâlâ'nın ihsân etmiş olduğu sayısız nimetlere şükretmek bütün insanların yerine getirmesi gereken bir borçtur. Şükür, verilen nimeti artırdığı gibi, şükürsüzlük de onun zevâline ve hatta sâhibinin şiddetli bir azâba mâruz kalmasına sebeb olur. Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve selem- sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığı zaman Allâh'a şükretmek için secdeye kapanır ve namaz kılardı. Nitekim İslam'ın azılı düşmanı Ebû Cehil'in başının kesildiği kendisine müjdelendiği zaman iki rek'at şükür namazı kılmıştı (İbn-i Mâce, İkâmetü's-salât, 192)

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- de şöyle anlatmaktadır: "Nebiyy-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve selem-, bir ihtiyacının görüldüğü hususunda müjdelenmişti, bunun üzerine hemen secdeye kapandı." (İbn-i Mâce, İkâmetü's-salât, 192)

10. Tesbih Namazı

İbn-i Abbâs ve Ebû Râfî -radıyallâhu anhüm- anlatıyor: Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve selem- Abbâs bin Abdülmuttalib'e dediler ki:

"Ey Abbâs, ey amcacığım! Sana bir iyilik yapayım mı? Sana bağışta bulunayım mı? Sana ikram edeyim mi? Sana on hasleti nasıl yapacağını bildireyim mi? Eğer sen bunu yaparsan Allâh senin bütün günahlarını; önceki-sonraki, eski-yeni, hatâen yapılan, kasden yapılan, küçük-büyük, gizli-açık yani hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır: dört rek'at namaz kılarsın. Her bir rek'atte Fâtiha sûresi ve bir sûre okursun. Birinci rek'atte kıraati tamamlayınca, ayakta olduğun hâlde on beş kere 'sübhânellâhi ve'l-hamdü li'llâhi ve lâ ilâhe illallâhü va'llâhu ekber' dersin. Sonra rükû yapıp orada aynı tesbihi on kere söylersin, rukûdan başını kaldırır on kere daha söylersin. Daha sonra secde yapıp aynı tesbihi on kere söylersin. Secdeden başını kaldırınca da on kere tekrarlarsın. Tekrar secdeye varıp yine on kere aynı tesbihi söylersin. İkinci secdeden başını kaldırınca da on kere söylersin. Böylece bir rekatte bunları yetmiş beş defâ söylemiş olursun.

Aynı şeyleri dört rek'atte de yaparsın. Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere, haftada yapamazsan ayda bir kere, o da olmazsa yılda bir kere yap. Yılda bir kere de kılamazsan hiç olmazsa ömründe bir kere yap." (Ebû Dâvud, Tatavvu', 14; Tirmizî, Vitr, 19)

11. İstihâre Namazı

Bir şeyin kendisi hakkında hayırlı olup olmadığına dair. Manevi bir işarete kavuşmak için kılınan iki rekatlık bir namazdır. Birinci rekatta "Kafirun Suresini" İkinci rekatta "İhlâs Suresini" okumak mustahaptır. Namazdan sonra İstihâre Duası okunur (İstihare duası için bakınız: Delilleriyle İslam İlmihali, Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, s. 350), sonra da abdestli olarak kıbleye yönelip yatılır. Rüyada beyaz veya yeşil görülmesi hayır ve iyiliğe; siyah veya kırmızı görülmesi ise şerre işarettir.

12. Tevbe Namazı

Allâh'a karşı bir gaflet eseri olarak veya nefse uyarak günah işlendiğinde onun kefâreti olarak büyük bir nedâmet içerisinde O'na teveccüh etmek gerekmektedir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

"Şeytan seni bir kötülüğe sevketme girişiminde bulunursa, hemen Allah'a sığın." (Fussilet (41), 36)

Kötülük yapan bir kimsenin bunun yerine iyilik yapması, kötülüğü iyilikle defetmesi istenmektedir.

Bir sabah Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem müezzini Bilâl'i çağırdı ve ona:

-"Bilâl! Hangi ameli yaparak benden önce cennete girdin? Dün gece cennette, senin ayakkabılarının tıkırtısını önümde duydum" diye sordu. Bilâl -radıyallâhu anh- de:

- Yâ Rasûlallâh! Ne zaman bir günah işlesem arkasından hemen kalkıp iki rek'at namaz kılarım, abdestim bozulduğunda da vakit geçirmeden hemen abdest alırım. (Her abdest aldığımda da Allâh'ın üzerimde iki rek'ât namaz hakkı olduğunu düşünürüm ve kılarım. ) dedi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -aleyhi's-salâtü ve's-selâm-:

- "İşre bunun sâyesinde" buyurdular. (İbn Huzeyme, Sahîh, II, 213 (1209)

13. Hâcet Namazı

Her ihtiyâcını Allâh'a arzeden ve her fırsatta O'nu zikredip yücelten Rasûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve selem- her hangi bir ihtiyacı olan kimselere iki rek'at namaz kılmalarını tavsiye etmiştir:

"Kimin Allâh'a veya her hangi bir insana ihtiyâcı hâsıl olursa önce abdest alsın, abdestini de güzelce alsın, iki rek'at namaz kılsın, sonra Allâh Teâlâ Hazretlerine senâda bulunsun, Rasûlullâh -aleyhi's-salâtü ve's-selâm-'a salât okusun, daha sonra da şu duâyı yapsın:

'Halîm ve kerim olan Allâh'tan başka ilâh yoktur. Arş-ı A'zam'ın rabbi noksan sıfatlardan münezzehtir. Âlemlerin Rabbi'ne hamd olsun. Allâhım! Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek esbâbı taleb ediyor, her çeşit günahtan koruman için yalvarıyorum. Her çeşit iyilikten zenginlik, her çeşit günahtan selâmet diliyorum. Rabbim! Affetmediğin hiçbir günâhımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Rızâna uygun olan her türlü dileğimi yerine getir! Hangi amelden râzı isen onu ver, ey Rahîm olan, bana en ziyâde rahmet gösteren Rabbim!' bundan sonra dünyevî veya uhrevî her ne dilerse taleb eder, çünkü o dilek takdir edilir." (İbn-i Mâce, İkâme, 189; Tirmizî, Vitr, 17)

Allâh Rasûlü'nün hâcet namazı tavsiyesine sıkıca sarılan ashâbı, herhangi bir ihtiyaçları olduğunda Allâh'a ilticâ eder ve murâdlarına nâil olurlardı. Bir yaz günü bahçıvanı Enes -radıyallâhu anh-'e gelerek yağmur yağmadığından ve bahçenin kuruduğundan yakındı. Hz. Enes su getirterek abdest alıp namaza durdu. Selâm verdikten sonra bahçıvanına:

- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sordu. Bahçıvan:

- Göremiyorum, dedi. Enes -radıyallâhu anh- tekrar içeri girip namaz kıldı. Üçüncü yahut dördüncü kez bahçıvanına:

- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sorunca adam:

- Kuş kanadı gibi bir bulut görüyorum, dedi. Bunun üzerine Enes -radıyallâhu anh- namazını ve duâsını sürdürdü. Az sonra adam yanına girdi ve:

- Gök bulutla kaplandı ve yağmur yağdı, dedi. Hz. Enes:

-Haydi Bişr bin Şegaf'ın gönderdiği ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığını araştır, dedi.

Bahçivan ata binip etrâfı dolaştığında yağmurun Müseyyerîn köşkleriyle Gadbân sarayından öteye geçmediğini gördü ki Enes -radıyallâhu anh-'ın bahçesi de bu sınırlar dâhilindeydi. (İbn-i Sa'd, et-Tabakâtü'l-kübrâ, VII, 21-22)

Ashâb-ı kirâm'ın hâcet namazı ile Allâh'a yönelip yalvarmalarına bir başka misâli de Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve selem-'in ashâbından Ebû Mı'lâk adında biri vardı. Bu zat başkaları ile ortaklık kurarak ticaret yapardı. Dürüst ve takvâ sâhibi biri idi. Bir defasında yine yola çıkmıştı.

Karşısına çıkan silahlı bir hırsız:

- Neyin varsa çıkar seni öldüreceğim, dedi. Ebu Mı'lâk:

- Maksadın mal almaksa al, dedi. Hırsız:

-Ben sâdece senin canını istiyorum, dedi. Ebu Mı'lâk:

- Öyleyse bana müsaade et de namaz kılayım dedi. Hırsız:

- İstediğin kadar namaz kıl, dedi. Ebu Mı'lâk namaz kıldıktan sonra üç defa şöyle duâ etti:

- Ey gönüllerin sevgilisi (Yâ Vedûd), ey yüce arşın sâhibi, ey dilediğini yapan Allâhım! Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan saltanatın ve arşını kaplayan nûrun için beni şu hırsızın şerrinden korumanı istiyorum! Ey imdâda koşan Allâhım! Yetiş imdâdıma.

Ebu Mı'lâk duasını bitirir bitirmez, elindeki kargıyı kulakları hizâsında tutan bir süvârî peydâ oldu! Süvâri mızrağı hırsıza saplayıp onu öldürdü. Sonra da tâcire döndü. Tacir:

- Kimsin sen? Kimsin sen? Allâh seni vasıta kılarak bana yardım etti, diye sorunca süvari:

- Ben dördüncü kat semâ ehlindenim. İlk duânı yapınca semânın kapılarının çatırdadığını işittim. İkinci defa duâ edince gök ehlinin gürültüsünü işittim. Üçüncü defa dua edince, zorda kalan biri dua ediyor, denildi. Bunu duyunca Allâh'tan, onu öldürmeye beni memur etmesini istedim. Allâh Teâlâ da kabul etti ve geldim. Şunu bil ki, abdest alıp dört rek'at namaz kılan ve bu duayı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duası kabul edilir, dedi. (İbn-i Hacer, el-İsabe, IV, 182)

14. Zelzele Namazı

Hicretin beşinci yılında Medine'de zelzele olmuştu. Kalbi her an Allâh ile berâber olan Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

"Rabbiniz sizi, hoşnut olacağı duruma döndürmek istiyor. Öyle olunca siz de onun hoşnutluğunu dileyiniz!" buyurdu.

İbn-i Abbas -radıyallâhu anh-'ın zelzele dolayısıyla altı rükû ve dört secde ile namaz kıldırdığı, rivâyet edilmektedir. (A. Köksal, XI, 222; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, II, 472)
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
SELAMIN ALEYKÜM ....
Uyarı
Ahmet Bin Zeyni Dahlan
Makalenin yazarı Ahmet Bin Zeyni Dahlan kimdir?

Makalenin yazarı Ahmet Bin Zeyni Dahlan 19.y.y.'da Mekke'de yaşayan büyük bir islam alimidir. "Şeyh-ül Ulema" sıfatını kazanmıştır. İslam alemine sayısız eser kazandıran Zeyni Dahlan Mekke Şâfî müftülüğü görevini de bir dönem yürütmüştür.

Bismillahirrahmanirrahim

O rahman, O rahim olan Allah'ın adıyla. Hamd, âlemlerin rabbı olan Allah'adır. Salatü selam, peygamberlerin en şereflisi Efendimiz Hz. Muhammet ve Onun âl ve ashabına olsun.

Biliniz ki ey din kardeşlerim, Allah (c.c.) bizi ve sizi dinde fakih kılsın, bize rüştümüzü ilham etsin ve bizi nefislerimizin şerrinden korusun:

"Şüphesiz namaz, dinin direğidir. Kim onu dosdoğru kılarsa dinini ayakta tutmuş ve kim onu terk ederse dinini yıkmış olur." musibetlerin en büyüğü, kabahatlerin ve ayıpların en kötüsü, namazı hafife almak, cuma namazını ve cemaati terk etmektir. Öyle ki, Allah (c.c.) namaz ile dereceleri yükseltmiş. kötülükleri örtmüştür. Yer ve gök ehli o namazla Allah'a kulluk ederler. Namazı hiç bir Müslüman terk etmez ve dünyası onu namazdan alıkoymaz. Ancak şekavet'i çok olan, günahı büyük olan, ticaretinde zarar eden ve bu zarardan pişmanlık duymayanlar müstesnâ... Namazı ter eden kimse Allah'ın gazabına uğramıştır ve (inkar ederek terk eden) İslam'ın dışında ölür. Cehennem onun barınağı kızgın ateş onun azap yeri ve son durağıdır. O, Allah katında lanetlenmiştir. Onun yerinden ve göğünden kovulmuştur.

Hz. Ali (r.a.) rivayet olunmuştur: Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini işittim:"Namazı terk eden, onu kılmayan mü'min kullar için Allah (c.c.) alnına -Bu Allah'ın rahmetinden çıkmıştır- yazar. Ben ondan beriyim. Kul bir farzı terk ederse ismi cehennem kapısına yazılır."

Hz. Ömer b. Hattab ve Ebû Hureyre'den (r.a.) rivayet edilen başka bir hadis-i Şerifte; sonunda buyurdu ki: Cibril bana geldi ve oku dedi. Ne okuyayım? dedim. Dedi ki: (Kur'an'dan şu ayeti oku): "sonra bu peygamberlerle salih kimselerin arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki , namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. Bunlar cehennemdeki 'gayya' vadisini boylayacaklardır. (Meryem Suresi, 59) Ya Cibril dedim, benden sonra ümmetim namazı terk mi edecek? Evet dedi. Ahir zamanda ümmetinden bir kısım insanlar gelecek. Namazı terk ederler, vakitleri tehir ederler, şehvete tabi olurlar, para onların yanında namazdan daha hayırlıdır. "Çok esirgeyici nezdinde ahd edilmiş olanlardan başkaları şefaat -hakkına- mâlik olamayacaklardır. (Meryem suresi, 87.) Ayetinin tefsirinde Rasulullah'ın (s.a.v.) buyurdu ki: O ahidden murat beş vakit namazdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: Cenabı hak kulları üzerine tevhidden sonra namazdan daha sevgili hiçbir şeyi farz kılmadı. Eğer namazdan başka Allah'a daha sevgili bir şey olsaydı, melekler kendisine onunla ibadet ederlerdi. Onların kimi rükuda kimi secdede, kimi de kıyamdadır. Denilir ki: semada namaz kılan melekler rahmanın hizmetkarı diye isimlendirilirler. Ve bununla diğer meleklere övünürler.

Ebü'd-Derda (r.a.) dedi: Allah'ın hayırlı kulları güneşi, ayı ve gölgeyi Allah'ı anmak -yani namaz- için gözetirler. Rivayet edilir ki: kıyamet gününde kula ilk sorulacak şey namazdır. Eğer namazı tam bulunursa diğer amelleri kabul edilecek, eğer eksik bulunursa diğer amelleri de reddedilecektir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ebû Hüreyre'ye buyurdu ki: "Ey Eba Hüreyre, ehline namazı emret. Şüphesiz Allah (c.c.) beklemediğin bir cihetten sana rızık gönderir. "Bunun delili şu ayet-i kerimedir: "Ey Resulüm, ehline ve ümmetine namazı emret. Kendin de ona sebat ile devam eyle. Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel akıbet takva sahiplerinindir." (Sure-i Taha, 132) Ata el-Horasani der ki: yeryüzünün her hangi bir bölgesinde Allah'a secde eden hiçbir kul yoktur ki; kıyamet gününde, o yer , ona şehadet etmesin ve öldüğü gün ağlamasın.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: "kim kasdet namazı terk ederse, Muhammed'in (s.a.v.) zimmeti ondan uzak olur. " ve yine (s.a.v.) buyurdu ki: "Beş vakit namazı Allah (c.c.) kullarına farz kıldı. Kim onları vaktinde eda ederse kıyamet gününde kendisi için nur ve (burhan) olur. Kim onları terk ederse Firavun ve Hâmân ile haşr olunur."

Uzun bir hadiste: Cebrail (a.s.) Peygamber Efendimize (a.s.v.) geldi ve dedi: "Ey muhammed! Allah, namazı terk edenin orucunu, sadakasını, haccını, amelini ve zekatını kabul etmiyor. Namazı kasten terk eden Tevrat'ta, İncil'de, Zebur'da ve Kuran'da lanetlenmiştir. Namazı terk edenin üzerine her gün ve gece bin lanet ve gazap iner. Melekler onu yedi kat semadan lanetler. Ya Muhammed namazı terk edenin senden yana nasibi yoktur, şefaatine nail olamaz. O senin ümmetinden de değildir. Ya Muhammed! Namazı terk eden kimse hastalandığında ziyaret olunmaz, cenazesine gidilmez, selam verilmez, onunla yenilmez-içilmez, arkadaşlık edilmez oturulmaz, onun dini de yoktur. Ona emanet olunmaz, onun Allah'ın rahmetinden nasibi de yoktur. O cehennemin dibinde münafıklarla beraberdir. Namazı terk edenin azabı iki misli arttırılır. Kıyamet güne elleri boynunda kelepçeli olarak gelir. Melekler ona vururlar, cehennemin kapıları açılır, ok gibi oradan içeri girer de cehennemin dibinde Karun ve Haman'ın yanına tepesi üstü düşer. Namazı terk eden kimseye, ağzına kaldırdığı lokma der ki: Allah sana lanet etsin, ey Allah'ın düşmanı! Onun rızkını yiyorsun da farzlarını eda etmiyorsun. Namazı terk eden kimseden vücudundaki elbise kurtulmak ister ve der ki: Şayet rabbim beni senin emrinin altına vermeseydi senden kaçardım. Namazı terk eden, evinden çıkınca ev der ki: Allah sana seferinde dost olmasın, senin izinden kimse gelmesin ve ehline de sağ salim meyesin. Namazı terk eden, hayatında da öldükten sonra lanetlenmiştir. Namazı (inkaren) terk eden Yahudi olarak ölür, Hıristiyan olarak haşrolur (yargılanır)."

Sahih bir hadiste varid olduğu üzere:"muhakkak sen bilen ve ilmiyle amel etmeyen kimselere dahilsin çünkü şeriat ahkamından bir şey bilen fakat onunla amel etmeyen ve onu başkalarına öğretmeyen herkes, ilmiyle amel etmeyenler grubuna dahildir. "

Zira namaz kazananların ganimetidir. Cennetle müjdelenenlerin zaferidir. Salih zahitlerin rahatıdır. Hidayete eren bahtiyarın adetidir. Aşıkların en iyi teselli kaynağıdır. Yüce ariflerin ganimetidir. İlmiyle amil olanların merhemidir. Onları hiçbir meşguliyet namazdan alıkoymaz.

Salatü selam, peygamberlerin en şereflisi Efendimiz Hz. Muhammet ve Onun âl ve ashabına olsun. Hamd, âlemlerin rabbı olan Allah'adır.

* Ahmet Bin Zeyni Dahlan'ın "Namaz Dinin Direğidir" adlı kitabından özetlenerek alınmıştır.
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Genişlik arzulayıp darlığa kurban gitmek.. ahiretin enginliğini düşünüp ebed için yaşamak varken dünyayı yeterli bulup onun bir parçasında boğulmak.. işte insanın çelişkisi!..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt