Prensibimiz şu âyettir: Hoşunuza gitmeyen bir şey, hakkınızda hayırlı olabilir. Hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şerli olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.1
Biz sadece çocuk isteğimizde değil; istediğimiz her şeyde genel Kur’ânî prensibimiz şudur: Hoşumuza gideni isteyeceğiz. Ama bize verilenin hayırlısı olduğunu teslim edeceğiz. Unutmayacağız ki, Allah bizim için hayırsız bir şey yaratmıyor. Fakat bizim duâ ve niyazlarımızda hayırsız istekler bulunabilir. Allah bilir, biz bilmeyiz.
Bizim vazifemiz duâ ile bitiyor. duâdan sonra, Allahın bize verdiğini hayırlısı bileceğiz. Hayırsız bilmek kulluğumuza zarar verir. Tevekkül inancımızı zedeler. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, mesela, birisi kendine bir erkek evlát ister. Cenabı Hak, Hazreti Meryem gibi bir kız evlát veriyor. Bu durumda adama duâsı kabul olmadı denilmez. “Daha evla bir surette kabul edildi denilir. Hem bazen kul kendi dünyasının saadeti için duâ eder. duâsı ahiret için kabul olunur. duâsı reddedildi denilmez. Bilakis, Daha faydalı bir surette kabul edildi denilir.
Çünkü Cenabı Hak Hakîmdir. Biz Ondan isteriz. O da bize cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Öyle ki, hasta, tabibin bilgisini yok saymamalı, hikmetini görmezlikten gelmemeli. Hasta bal ister; uzman ve güvenilir tabip sıtması için sulfato verir. Tabip beni dinlemedi denilmez. Gerçek şu ki tabip hastanın ahını, vahını, sancısını, derdini dinledi, işitti, cevap da verdi hastanın maksadının en iyisini de yerine getirdi.2
Allahtan evlát isterken erkek veya kız istemek yerine, hayırlısını istemek daha önemli ve kulluk nezaketine daha uygundur. Kulluk nezaketini sarsmamalıyız. Malum, Kurânda Hazret-i Zekeriya Aleyhisselam, Cenabı Allahtan kendi yalnızlığını giderecek hayırlı bir zürriyet ve temiz bir nesil istiyor.3 Erkek veya kız olmasını Cenabı Allahın takdirine bırakıyor. Bu tarz, bizim de duâ adabımız olmalıdır.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 216
2- Mektubat, s. 507
3-Âl-i İmran Sûresi: 38 KAYNAK:www.fıkıh.info
Biz sadece çocuk isteğimizde değil; istediğimiz her şeyde genel Kur’ânî prensibimiz şudur: Hoşumuza gideni isteyeceğiz. Ama bize verilenin hayırlısı olduğunu teslim edeceğiz. Unutmayacağız ki, Allah bizim için hayırsız bir şey yaratmıyor. Fakat bizim duâ ve niyazlarımızda hayırsız istekler bulunabilir. Allah bilir, biz bilmeyiz.
Bizim vazifemiz duâ ile bitiyor. duâdan sonra, Allahın bize verdiğini hayırlısı bileceğiz. Hayırsız bilmek kulluğumuza zarar verir. Tevekkül inancımızı zedeler. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, mesela, birisi kendine bir erkek evlát ister. Cenabı Hak, Hazreti Meryem gibi bir kız evlát veriyor. Bu durumda adama duâsı kabul olmadı denilmez. “Daha evla bir surette kabul edildi denilir. Hem bazen kul kendi dünyasının saadeti için duâ eder. duâsı ahiret için kabul olunur. duâsı reddedildi denilmez. Bilakis, Daha faydalı bir surette kabul edildi denilir.
Çünkü Cenabı Hak Hakîmdir. Biz Ondan isteriz. O da bize cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Öyle ki, hasta, tabibin bilgisini yok saymamalı, hikmetini görmezlikten gelmemeli. Hasta bal ister; uzman ve güvenilir tabip sıtması için sulfato verir. Tabip beni dinlemedi denilmez. Gerçek şu ki tabip hastanın ahını, vahını, sancısını, derdini dinledi, işitti, cevap da verdi hastanın maksadının en iyisini de yerine getirdi.2
Allahtan evlát isterken erkek veya kız istemek yerine, hayırlısını istemek daha önemli ve kulluk nezaketine daha uygundur. Kulluk nezaketini sarsmamalıyız. Malum, Kurânda Hazret-i Zekeriya Aleyhisselam, Cenabı Allahtan kendi yalnızlığını giderecek hayırlı bir zürriyet ve temiz bir nesil istiyor.3 Erkek veya kız olmasını Cenabı Allahın takdirine bırakıyor. Bu tarz, bizim de duâ adabımız olmalıdır.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 216
2- Mektubat, s. 507
3-Âl-i İmran Sûresi: 38 KAYNAK:www.fıkıh.info