Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAH'ın (c.c.) varlığına Hem hâkim hem mahkûm olunamaması delili. (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,590
Tepki puanı
954
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[h=2]ALLAH'ın (c.c.) varlığına Hem hâkim hem mahkûm olunamaması delili.[/h]
hakim.jpg


Hem hâkim hem mahkûm olunamaması delili


Allah’ın varlığına iman edilmez ve -hâşâ- Allah inkâr edilirse her bir zerrenin hem hâkim hem de mahkûm olduğu kabul edilmek zorunda kalınır. Hâkimlik ve mahkûmluğun bir zatta bulunması ise mümkün değildir. Şöyle ki:

Nasıl ki bir binayı meydana getiren taşlar bir ustaya is*nat edilmez ve kendiliğinden oluştuğuna itikat edilirse, her bir taşın hem hâkim hem de mahkûm olduğu kabul edilir. Hâkimdir, çünkü bir araya gelerek bir bina yapmaya karar vermiş*lerdir. Hem de mahkûmdur, çünkü bu kararlarından vazgeçip binayı terk edemezler.
Aynen bunu gibi, -eğer bu vücudu Cenab-ı Hak değil de atomlar yaratmışsa- vücuttaki zerreler bu kusursuz organları meydana getirmek için bir araya gelmişler ve bu organları yapmaya karar vererek hâkim ve kanun koyucu vasfını kazanmışlardır.
Evet, bir araya gelmişler ve mesela kalbi yapmaya karar vermişlerdir. Bu karar bir hükümdür, bu kararı veren hâkim olur. Daha sonra da koydukları bu kanuna itaat ederek kendilerini mahkûm etmişlerdir. Zira hiçbir zerre meydana getirdiği organı terk edememektedir. Bu da bir mahkûmiyettir.
Başka bir bakışla: Bir atom diğer atomları emrine itaat ettirip hâkim olmuş. Hem de başka atomların emri altına girerek mahkûm olmuştur.
Hâlbuki hâkimiyet ve mahkûmiyetin bir şahısta toplanması mümkün değildir. Dünyada hem hâkim hem de mahkûm olan kimse gözükmemiştir. O hâlde Allah’ı inkâr edebilmek için, vücuttaki sayısız hücrelerde bu iki sıfatın bulundu*ğunu kabul etmek gerekir? İşte küfrün içinde böyle binlerce batıl fikir bulunur.
Allah’ın varlığına dair delillerin işlendiği “Allah’a İman” isimli eseri burada tamamlıyoruz. Ancak sakın zannedilmesin ki, Allah’ın varlığına ait deliller sadece yirmi beş tanedir. Hayır asla! Allah’ın varlığına ait daha birçok delil vardır. Bazıları şunlardır:
Vicdan delili, nübüvvet (peygamberlik delili), Kuran delili, ehl-i ihtisasın ittifakları delili, mevt (ölüm) delili, ibadet delili, ziynetler delili, mümaselet (birbirine benzeme) delili, tesanüt (birbirine dayanma) delili, inayet delili, rahmet delili, tasarruf delili, tahvil (halden hale girme) delili, zaaf delili, cehl (cehalet) delili, hâkimiyet delili, icatta kolaylık delili, azamet delili, güzellik delili, infial delili ve daha bunlar gibi onlarca delil…

Eserimizin başında da dediğimiz gibi, başta Allah’a iman ve diğer iman hakikatlerinin ispatı hususunda söz hakkı Bediüzzaman Said-i Nursi ve Risale-i Nur külliyatına aittir. Çünkü Kuran’ın feyziyle hiçbir eser iman hakikatlerini Risale-i Nur külliyatı kadar net ve berrak bir şekilde ispat edemez.
Bizim yaptığımız bu çalışmanın hedefleri şunlardır:
1. Risale-i Nur okumayan kardeşlerimizin Allah’ın varlığı hakkındaki şüphelerini yok etmek.

2. Bu kardeşlerimize Allah’ın varlığının delillerini öğreterek, kâfirlerle girdikleri münazaralarda onların galibiyetine bir vesile olmak ve Allah’ın varlığı hakkında şüphe içinde olan Müslümanlara bir ab-ı hayat yetiştirmelerini sağlamak.
3. Bu eserde yazılan hakikatlerin menbaı ve kaynağı olan Risale-i Nur’a dikkatleri çekip onlar ile Risale-i Nur arasında bir köprü olabilmek. Zira “Meyvedeki lezzeti hisseden, ağacını merak eder.” sırrınca, bu eser bir meyve olup Risale-i Nur külliyatı bu meyvenin ağacıdır. Ümidimiz şudur ki: Sizler de bu meyvenin ağacını merak edin ve o ağaca kavuşun.

4. Bu eser Risaleleri okuyan kardeşlerimiz için de istifadelidir. Her ne kadar onlar Risale-i Nur’ları okusalar da, Risalelerde geçen bazı hakikatleri anlayamayabilirler. İşte bu eser onların ufkunu açmak ve anlayışlarını geliştirmek hususunda Risale-i Nur’da anlatılan hakikatlerin şerhleridir.
Netice: Bu eserdeki yirmi beş delil ile ispat ettik ki Allah vardır ve birdir. Değil yirmi beş, bu eserde anlatılan tek bir delil bile Allah’ın varlığını ispat hususunda kâfidir. Eğer Allah’ın varlığı hakkında diğer delilleri ve izahlarını öğrenmek istiyorsanız biz sizleri Bediüzzaman Hazretleri’nin “Âyet-ül Kübra” isimli 7. Şua eserine havale ediyoruz. İnanıyoruz ki o eseri okuduğunuzda bir tek yaprakta bile Allah’ın varlığına dair onlarca delili görebileceksiniz.
Alıntı.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt