Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAH KAİNATI NİÇİN YARATMISTIR? (1 Kullanıcı)

cemil cemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Mar 2007
Mesajlar
304
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah’u Teala insanları sevdiği için yaratmıştır.Allah insanları seviyor çünkü nefes alsın diye Oksijeni yarattı, içsin diye suyu, yesinler diye bitkilere emretti , toprağı meyve sebzeye hayvanlara bitkileri et, süt, yumurta, bala dönüştürmektedir.Bütün kainat insanlara hizmet etsin diye yaratılıştır.Allah insanları sevdiği için cenneti yaratmış ,cennete gidebilelim diye Allah Kur’an’ı göndermiş , Kur’an’daki ibadetleri ( Allah’ın tüm emirleri , ibadetleri , insanların yararına , hep insanlar için , tüm yasaklarıda insanların zararına olduğu için yasaklanan haramlardır. ) yaparak , dünyada mutlu olmamızı , sonuçta cenneti kazanmamızı istemistir.

Güzel bir manzara resmini ressam neden yapar ? Çünkü hosuna gitmis , sevmistir. Önceden o resim yokken sonradan yapılmış olur. Tıpkı bunun gibi Allah’ta evreni ve insanlari sevdigi için , güzellik için , önceden yokken , yoktan var etmiş , dünyada insanlar , cenneti yaşasın diye ibadetleri ( insanlara yararlı olan şeyleri ) emretmiş , bu ibadetleri yapıp dünyayı cennete çevirenlere ahirette cenneti vaad etmiştir.

Insana hizmet için evreni ( su ,agaç , hayvan , bitki...) yaratan Allah , dünyada huzur , barış içinde yaşaması için emir-yasaklar ( ibadeti ) insanlara bildirmiş , bunlar yapanlarada cenneti vermistir.

Insan üç nedenle yaratılmıştır : Allah sevdigi için insanı yaratt , insana hizmet etsin diye evreni yarattı , cennete gidelim diyede , cennetin anahtarı olan Kur’an’ı indirdi. Ibadet dünyayı cennete çevirir, ahirettede cenneti garantiler...yaratılmasaydık , cennete gitme ihtimalimiz olmazdı.

NOT :Agrı ,sızı , ateş , diş ve karın ağrısı ...Allah’ın insanlara verdiği bir ceza degil , bir hediye , bir iyilik , bir lutüftur. Çünkü karın ağrısı olmasa karnımızdaki hastalıktan haberimiz olmazdı , dişimiz ağrımasa , dişimizi kaybedebilirdik ve bizim haberimiz bile olmazdı ...O ağrı , sızılar... bizim hastalıklara karşı alarm sistemimizdir ve iyi ki onlar vardır.

O halde ağrı , sızı ...bir ceza değil , bir mükafaat , bir hediye ‘dir.
 

Tugbis

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Hollanda (Kastamonlu)
RE: ALLAH KAİNATI NİÇİN YARATMISTIR?

cemil cemil yazdı:
Allah’u Teala insanları sevdiği için yaratmıştır.Allah insanları seviyor çünkü nefes alsın diye Oksijeni yarattı, içsin diye suyu, yesinler diye bitkilere emretti , toprağı meyve sebzeye hayvanlara bitkileri et, süt, yumurta, bala dönüştürmektedir.Bütün kainat insanlara hizmet etsin diye yaratılıştır.Allah insanları sevdiği için cenneti yaratmış ,cennete gidebilelim diye Allah Kur’an’ı göndermiş , Kur’an’daki ibadetleri ( Allah’ın tüm emirleri , ibadetleri , insanların yararına , hep insanlar için , tüm yasaklarıda insanların zararına olduğu için yasaklanan haramlardır. ) yaparak , dünyada mutlu olmamızı , sonuçta cenneti kazanmamızı istemistir.

Güzel bir manzara resmini ressam neden yapar ? Çünkü hosuna gitmis , sevmistir. Önceden o resim yokken sonradan yapılmış olur. Tıpkı bunun gibi Allah’ta evreni ve insanlari sevdigi için , güzellik için , önceden yokken , yoktan var etmiş , dünyada insanlar , cenneti yaşasın diye ibadetleri ( insanlara yararlı olan şeyleri ) emretmiş , bu ibadetleri yapıp dünyayı cennete çevirenlere ahirette cenneti vaad etmiştir.

Insana hizmet için evreni ( su ,agaç , hayvan , bitki...) yaratan Allah , dünyada huzur , barış içinde yaşaması için emir-yasaklar ( ibadeti ) insanlara bildirmiş , bunlar yapanlarada cenneti vermistir.

Insan üç nedenle yaratılmıştır : Allah sevdigi için insanı yaratt , insana hizmet etsin diye evreni yarattı , cennete gidelim diyede , cennetin anahtarı olan Kur’an’ı indirdi. Ibadet dünyayı cennete çevirir, ahirettede cenneti garantiler...yaratılmasaydık , cennete gitme ihtimalimiz olmazdı.

NOT :Agrı ,sızı , ateş , diş ve karın ağrısı ...Allah’ın insanlara verdiği bir ceza degil , bir hediye , bir iyilik , bir lutüftur. Çünkü karın ağrısı olmasa karnımızdaki hastalıktan haberimiz olmazdı , dişimiz ağrımasa , dişimizi kaybedebilirdik ve bizim haberimiz bile olmazdı ...O ağrı , sızılar... bizim hastalıklara karşı alarm sistemimizdir ve iyi ki onlar vardır.

O halde ağrı , sızı ...bir ceza değil , bir mükafaat , bir hediye ‘dir.

S.A ALLAH RAZI OLSUN GUZEL BIR PAYLASIM.
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: ALLAH KAİNATI NİÇİN YARATMISTIR?

"Sen olmasaydın habibim, kainatı yaratmazdım" kutsi hadisini açıklar mısınız?



Kainattaki bütün kemalatın menşei ve esası nur-u Muhammedidir. Her şey, kemalini ve cemalini O’nunla buldu. Meseleye iki şekilde cevap verilebilir:

1- Anlaşılmaz bir kitap muallimsiz olsa manasız bir kağıttan ibaret kalır. Allah bu dünyayı ve içindekileri, kendi cemalini ve kemalini görmek ve göstermek için yarattı. Cemalini ve kemalini göstermek istediği şuur sahibi mahlukatın başında da, insan gelmektedir. Kendisi kendine layık bir şekilde cemal ve kemalini tefekkür etmektedir. Fakat insan dediğimiz mahlukun, Allah’ın istediklerini kendi başına anlaması mümkün değildir.

Madem kainat insan için yaratılmış, ve madem insan yalnız başına İlahî hakikati anlaması mümkün değildir. Öyleyse insanların nazarını mahlukattan ve masivadan çekecek peygamberler olacaktır. Bu peygamberlik makamı, Allah’ın en çok sevdiği insanlardan oluşacaktır. Bu peygamber dediğimiz seçkin insanların arasında da vahiyde belirtildiği gibi, en sevgili kul ve en şerefli kişi Hz. Muhammed’dir (a.s.m).

2- Hz. Muhammed'in (a.s.m) duası, bu kainatın yaratılması için bir sebeptir. Bediüzzaman Said Nursi’nin ifadesiye “Allah, ezeli ilmiyle Peygamberimizin, kainatın ve cennetin yaratılması hususundaki ısrarlı ve ihlaslı duasını kabul etti ve bu kainatı halk etti.”
İşte O’nun bu duası olmasaydı Allah kainatı ve içindekileri yaratmazdı. Çünkü O zat (a.s.m) bütün enbiyanın seyyididir, bütün evliyanın reisidir. O geldikten sonra dünya rahata kavuştu. Bu noktadan O’na olan sevgi, başka bir sevgidir. Fakat madem Allah’ın zatı mahlukatın zatına benzemez. Ve hadsiz derecede mükemmel ve alidir. Elbette sıfatları da benzemez. Yani ilmi, iradesi, kudreti ve muhabbeti de mahlukatın sıfatlarına benzemez. Allah’ın Peygamberimize olan muhabbetini aklımızla anlamamız mümkün değildir. Çünkü Allah’ın ne sıfatlarını, ne zatını ne de fiillerini aklımız almıyor. Elbette muhabbet-i ilahiyeyi de anlamamız iktidarımız haricindedir.

www.sorularlarisaleinur.com

S.A.BEN DE KATKI KOYAYIM DEDİM.A.E.O.
 

Nikko

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Nis 2007
Mesajlar
370
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
RE: ALLAH KAİNATI NİÇİN YARATMISTIR?

Sağol cemil kardeşim, bu bilgini bizimle paylaştığın için, çok güzeldi.
Cennet'e ulaşmak bu kadar kolayken insanlar neden kötüye yönelir acaba.
Halbuki dünya iki kapılı bir han;
bir kapısından girdik dün, bugün içindeyiz, yarın çıkacağız.

Bu kadar önemli bir özelliği Allah insana bahşetmişken (akılı), kötü amaçla kullanmak, cahilliğin, kötü niyetliliğin, yarını düşünmemenin delilidir.
 

bedirhan_bedir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Ara 2006
Mesajlar
74
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ALLAH KAİNATI NİÇİN YARATMISTIR?

paylasımın ıcın tesekkurler.

Allah Senden razı olsun.

Allah kainatı neden yaratmıştır sorusuna herkes kendince bir yanıt bulabilir diye düşünüyorum. Bence Allah kainatı bizim ona kulluk ederek sonsuz saadete ulaşmamız için yaratmıştır.

Allah'ın esenliği üzerinize olsun.


BENİ SADECE ALLAH'IM YARGILAYABİLİR.
 

Tugbis

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Hollanda (Kastamonlu)
RE: ALLAH KAİNATI NİÇİN YARATMISTIR?

ADALETIMAHZA yazdı:
"Sen olmasaydın habibim, kainatı yaratmazdım" kutsi hadisini açıklar mısınız?



Kainattaki bütün kemalatın menşei ve esası nur-u Muhammedidir. Her şey, kemalini ve cemalini O’nunla buldu. Meseleye iki şekilde cevap verilebilir:

1- Anlaşılmaz bir kitap muallimsiz olsa manasız bir kağıttan ibaret kalır. Allah bu dünyayı ve içindekileri, kendi cemalini ve kemalini görmek ve göstermek için yarattı. Cemalini ve kemalini göstermek istediği şuur sahibi mahlukatın başında da, insan gelmektedir. Kendisi kendine layık bir şekilde cemal ve kemalini tefekkür etmektedir. Fakat insan dediğimiz mahlukun, Allah’ın istediklerini kendi başına anlaması mümkün değildir.

Madem kainat insan için yaratılmış, ve madem insan yalnız başına İlahî hakikati anlaması mümkün değildir. Öyleyse insanların nazarını mahlukattan ve masivadan çekecek peygamberler olacaktır. Bu peygamberlik makamı, Allah’ın en çok sevdiği insanlardan oluşacaktır. Bu peygamber dediğimiz seçkin insanların arasında da vahiyde belirtildiği gibi, en sevgili kul ve en şerefli kişi Hz. Muhammed’dir (a.s.m).

2- Hz. Muhammed'in (a.s.m) duası, bu kainatın yaratılması için bir sebeptir. Bediüzzaman Said Nursi’nin ifadesiye “Allah, ezeli ilmiyle Peygamberimizin, kainatın ve cennetin yaratılması hususundaki ısrarlı ve ihlaslı duasını kabul etti ve bu kainatı halk etti.”
İşte O’nun bu duası olmasaydı Allah kainatı ve içindekileri yaratmazdı. Çünkü O zat (a.s.m) bütün enbiyanın seyyididir, bütün evliyanın reisidir. O geldikten sonra dünya rahata kavuştu. Bu noktadan O’na olan sevgi, başka bir sevgidir. Fakat madem Allah’ın zatı mahlukatın zatına benzemez. Ve hadsiz derecede mükemmel ve alidir. Elbette sıfatları da benzemez. Yani ilmi, iradesi, kudreti ve muhabbeti de mahlukatın sıfatlarına benzemez. Allah’ın Peygamberimize olan muhabbetini aklımızla anlamamız mümkün değildir. Çünkü Allah’ın ne sıfatlarını, ne zatını ne de fiillerini aklımız almıyor. Elbette muhabbet-i ilahiyeyi de anlamamız iktidarımız haricindedir.

www.sorularlarisaleinur.com

S.A.BEN DE KATKI KOYAYIM DEDİM.A.E.O.

A.S ALLAH RAZI OLSUN.
 

kilicaslan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 May 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
cevap

cevap

tamam ALLAH C.C insanlar icin yaratmis olabilir.
Ama hic bir sey yokken sadece ALLAH vardi. Hic bir Insan hicbir , varlik yoktu.
Olmayan bir sey icin dünya yi yaratmasi söz konusu olamaz. (Yine en dogrusunu Allah bilir tabii)
Baska bir cevabi olan varsa, lütfen yazsin. Yukardaki cevap pek tatmin edici degil.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
tamam ALLAH C.C insanlar icin yaratmis olabilir.
Ama hic bir sey yokken sadece ALLAH vardi. Hic bir Insan hicbir , varlik yoktu.
Olmayan bir sey icin dünya yi yaratmasi söz konusu olamaz. (Yine en dogrusunu Allah bilir tabii)
Baska bir cevabi olan varsa, lütfen yazsin. Yukardaki cevap pek tatmin edici degil.

İlk olarak Allahü Teala kendi nurundan bir nur var etti ismi Muhammed. (sav)
Sonra bütün insanların canlarını yarattı. daha o zamanlar kainat da yoktu, hiç bir varlık yoktu..
yanlış hatırlamıyorsam, ruhların dünyaya gelmeden önceki alemin ismi Berzahtır .
Mirac insan içindir..Kainat insan içindir. İnsan kainatın zübdesidir. Cennet de insan içindir.
İnsanda ruh denilen gizli hazine vardır. Ruhun tarifi yoktur. Allah bizlere bu konuda bilgi vermemiştir. Tek bildiğimiz Kurandan "Sana ruhtan soruyorlar deki : ruh Rabbimin emrindendir. Size bu konuda az bir şey dışında bilgi verilmemiştir"
başka Kuranda ruh nefhai İlahi olarak tanımlanıyor : "Ademe kendi ruhumdan üflediğim zaman ..." Allahü Teala ruhu nefhai ilahi olarak bildiriyor ,biz de onu böyle biliriz, ne bir eksik ne bir fazla, akıl bu konuda fikir sahibi değildir. akıl o zamanlar yaratılmış bile değildi. Onun için Allahü Teala Kuranda "kalbler ancak Allahın zikriyle yatışır" buyurdu. ruhun insanın vucudundaki tasarrufuna "hayat" denir. ruhun beden ayrılmasıyla birlikte hayat sona eriyor. ruh için bu beden bir kafestir. Ruhun tek bir sevdası vardır : Rabbi.
Hristiyanlar İsayı ruh yüzünden putlaştırdı, halbuki bu ruh her kulda var ,her insanda var. Zikirden, ibadetten mahrum kalan bir insan kendine en büyük zülmü yapıyor ,çünkü o çamur hayatını yaşarken içindeki hazineyi unuttu...hatta ehli zikir Kuranda ehli ilm olarak tanımlanıyor : "Zikir ehline sorun bilmiyorsanız" Zikir ruh içindir. çünkü sadece bilen hatırlayabilir. Ruh ise Allahtandır.
burda okuyabilirsiniz bunun hakkında :

Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr

Allahı billme akıl işi değildir - Islamiyet.gen.tr
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
نعىمة;656620' Alıntı:
İlk olarak Allahü Teala kendi nurundan bir nur var etti ismi Muhammed. (sav)
Sonra bütün insanların canlarını yarattı. daha o zamanlar kainat da yoktu, hiç bir varlık yoktu..
yanlış hatırlamıyorsam, ruhların dünyaya gelmeden önceki alemin ismi Berzahtır .
Mirac insan içindir..Kainat insan içindir. İnsan kainatın zübdesidir. Cennet de insan içindir.
İnsanda ruh denilen gizli hazine vardır. Ruhun tarifi yoktur. Allah bizlere bu konuda bilgi vermemiştir. Tek bildiğimiz Kurandan "Sana ruhtan soruyorlar deki : ruh Rabbimin emrindendir. Size bu konuda az bir şey dışında bilgi verilmemiştir"
başka Kuranda ruh nefhai İlahi olarak tanımlanıyor : "Ademe kendi ruhumdan üflediğim zaman ..." Allahü Teala ruhu nefhai ilahi olarak bildiriyor ,biz de onu böyle biliriz, ne bir eksik ne bir fazla, akıl bu konuda fikir sahibi değildir. akıl o zamanlar yaratılmış bile değildi. Onun için Allahü Teala Kuranda "kalbler ancak Allahın zikriyle yatışır" buyurdu. ruhun insanın vucudundaki tasarrufuna "hayat" denir. ruhun beden ayrılmasıyla birlikte hayat sona eriyor. ruh için bu beden bir kafestir. Ruhun tek bir sevdası vardır : Rabbi.
Hristiyanlar İsayı ruh yüzünden putlaştırdı, halbuki bu ruh her kulda var ,her insanda var. Zikirden, ibadetten mahrum kalan bir insan kendine en büyük zülmü yapıyor ,çünkü o çamur hayatını yaşarken içindeki hazineyi unuttu...hatta ehli zikir Kuranda ehli ilm olarak tanımlanıyor : "Zikir ehline sorun bilmiyorsanız" Zikir ruh içindir. çünkü sadece bilen hatırlayabilir. Ruh ise Allahtandır.
burda okuyabilirsiniz bunun hakkında :

Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr

Allahı billme akıl işi değildir - Islamiyet.gen.tr

Naime hanım, [ url=http://www.forum.islamiyet.gen.tr/tasavvuf/55369-ruh-neyi-ariyor-2.html#post654190 ]Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr[ /url ]

link verirken "www." yi url kismindan temizleyip editlerseniz , linklere sorunsuz güzelce ulaşılabilir sanıyorum.

şu halde "hata oluştu ,ulaşılamıyor" diyor.

:)

Yani ;
[ url=http://forum.islamiyet.gen.tr/tasavvuf/55369-ruh-neyi-ariyor-2.html#post654190 ]Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr[ /url ]

şeklinde,ve uygulamasi aşagida...
Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr

:)



Selamlar,saygılarımla...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Naime hanım, [ url=http://www.forum.islamiyet.gen.tr/tasavvuf/55369-ruh-neyi-ariyor-2.html#post654190 ]Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr[ /url ]

link verirken "www." yi url kismindan temizleyip editlerseniz , linklere sorunsuz güzelce ulaşılabilir sanıyorum.

şu halde "hata oluştu ,ulaşılamıyor" diyor.

:)

Yani ;
[ url=http://forum.islamiyet.gen.tr/tasavvuf/55369-ruh-neyi-ariyor-2.html#post654190 ]Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr[ /url ]

şeklinde,ve uygulamasi aşagida...
Ruh Neyi Ariyor? - Sayfa 2 - Islamiyet.gen.tr

:)



Selamlar,saygılarımla...

aleyküm selamlar, uyardığınız için teşekkür edrim :)
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Selamun aleykum'ler

Yazilari teftiş ediyordum da :)

Linkler de düzgün. Tamam :)
 

artu

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
5 May 2008
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bence Allah insanları güzelliğinin ve nurunun yarattıkları tarafından görülmesi ve bunları bir şekilde yansıtmak için insanları yarattı. Allah c.c. Kuran'ı Kerim'de "Ona biçim verip içine kendi ruhumdan bir soluk üflediğini" söyler. Bu nur hepimizin içinde kardeşlerim.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Bence Allah insanları güzelliğinin ve nurunun yarattıkları tarafından görülmesi ve bunları bir şekilde yansıtmak için insanları yarattı. Allah c.c. Kuran'ı Kerim'de "Ona biçim verip içine kendi ruhumdan bir soluk üflediğini" söyler. Bu nur hepimizin içinde kardeşlerim.


Bence kitab okumak lazım, Arifi billah neler yazdıklarını bilmek.
içimizdeki ruh nefhai ilahi. gönül ise bir aynadır. önce o aynayı temizlemek lazım çamurdan.
insanın yoluculuğu gönüldedir.o yol ruhtur.
nefsin mertebeleri denilen vadilerden geçer. Gönlün nurla dolması için ibadet etmesi, gönlünü istiğfarla temizlemesi lazım insanın. gönlü eğitmek lazım. nefse ,hevaya karşı koymak.
Abdülkadir Geylani (ks) şöyle dedi : bir hadisi kudside Allahü Teala şöyle buyurdu : "Ben gizli bir hazine idim bilinmeyi murad eyledim onun için alemleri var ettim" ayette ise "Biz insanları ve cinleri ancak ibadet etsinler diye yarattım" ibadetin tefsiri marifettir. bilmektir. marifetullah bütün ilimlerin esasıdır, tevhidtir.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,120
Tepki puanı
8,195
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
...

...

Şu kainatın ve içindeki varlıkların Sanii olan Cenabı Hak, şu kainatı çok ciddi gayeler için yaratmıştır. Kuran bunu şöyle bildirir:

"Biz göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları oyun olsun diye yaratmadık."
(Enbiya suresi, 16)

"Göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları boşuna yaratmadık."
(Sad suresi, 27)

Bütün varlıklar kendilerine mahsus dillerle yüce yaratıcıyı tesbih ve takdis ederler. Kendilerine tevdi edilen görevleri büyük bir zevk ve şevkle yerine getirirler. Mesela güneş bir saniye bile geri kalmadan kendine çizilen yörüngede yoluna devam eder. Irmaklar bir cuş u huruşla denizlere doğru akar. İnsanın emrine verilen hayvanlar tam bir itaatle ona hizmet eder.

Ayrıca, kâinat yaratılmasaydı Allahın sıfatlarının ve isimlerin o sonsuz kemali ve güzelliği bilinmeyecekti. Bu bilgi sadece Allaha mahsus kalacaktı. Cenab-ı Hak isim ve sıfatlarının manevi güzelliklerini tecelli ettirmekle, kendi cemal ve kemalini bu eserlerinde kendisi bizzat müşahede buyurduğu gibi, melekleri, insanları ve cinleri de bu şereften, bu lütuftan hissedar etmek diledi.

Mahlukatı yaratıp yaratmama hususunda Allah, İlahi tercihini yaratma şeklinde yapmış ve bu tercih mahlukat için sonsuz bir rahmet olmuştur. Yoksa, bir ismi Samed (Her şey ona muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değil) olan Allahın bu alemi yaratmasının, haşa!, bir ihtiyaçtan geldiği düşünülemez.



Madem Cenâb-ı Hak Hiçbir Şeye Muhtaç Değildir, O Hâlde Kâinatı Niçin Yaratmıştır?



Allah'ı bilmek ve gerçeği bulmak maksadiyle, samimî düşünülse, bu alemleri yaratan Zatın mahlûkatına hiçbir cihetle muhtaç olmadığı kolayca anlaşılır. Böyle asılsız ve vehmî sorular, Allah’ı, Kur'ân-ı Kerîm'in tarif ettiği gibi bilememekten, sathî bakmaktan ve yanlış bir kıyas ile O Vâcibü'l-Vücûd'un zâtını ve sıfatlarını, mahlûkatınki ile karıştırmaktan kaynaklanmaktadır. Biz bu soruya önce bir misâlin ışığında kısaca cevap verecek, daha sonra açıklamaya geçeceğiz.

Güneşin aynalarda tecellisinde, onları ışıklandırmasında, ışığıyla onları feyizlendirmesinde, ne zâtı için, ne de sıfatları hükmündeki ısısı, ışığı, renkleri için bir ihtiyaç düşünülemez. Yani, güneş aynalarda tecelli etse de, etmese de kemâli, güzelliği zâtında ne ise odur. Âynalar olmasa onun kemâlinde bir noksanlık olmayacağı, gibi, âynaların olması da, onun cemâl ve kemâlini artırmaz.

Güneşin ısı ve ışığını tecelli ettirmesindeki bütün fayda ve menfaat ancak aynalara aittir. Onlar karanlıktan kurtulup, nura kavuşmakta güneşe muhtaçtırlar. Yoksa güneş için onların karanlıkta kalmalarıyla, aydınlanmaları arasında bir fark yoktur. Yani, onların karanlıkta kalması, güneşin kemâli için bir noksanlık olmadığı gibi, aydınlanmaları da onun kemâline bir fazlalık getirmez.

Aynalar akıl ve şuur sahibi olsalar, onlar güneşi tanımakla, sevmekle ve onu sena etmekle güneşin kemâline ne katabilirler; onun hangi ihtiyacını görebilirler? Yahut güneşe isyan ile onun şânına ne noksanlık getirebilirler. Meselâ, güneşin bitkilere ve hayvanlara ışık vermesinde kendisinin ne menfaati olabilir? Vermemesinde onun için ne noksanlık düşünülebilir? Elbette zarar da, menfaat de onlara aittir.

Ganiyy-i Mutlak olan Cenâb-ı Hakk'ın da bu kâinatı ve içindeki varlıkları yaratması, hâşâ, ihtiyacından değildir. Bunları yaratmakla O'nun zât ve sıfatlarının kemâlinde bir fazlalaşma olduğu düşünülemez; yaratmasaydı da sonsuz kemâlinde hiçbir noksanlık olmazdı. Evet, mahlûkatın yaratılması ile ortaya çıkan bütün kemâller, cemâller, fayda ve güzellikler o mahluklara aittir. Meselâ, hadsiz yıldızlarla yaldızlanmış şu gök kubbenin üzerimize çatılmasında ve yeryüzünün rengârenk çiçeklerle bezetilip ayağımızın altına serilmesindeki bütün faydalar bizlere aittir.

Hak Teâlâ, ne mevcudatın yokluktan varlığa çıkmalarına, ne meleklerin medh ü senasına, ne de insanların ibâdet ve itaatlerine muhtaç değildir. Bunlar olsun veya olmasın. O, zâtında hamd ü senaya lâyık, eşi, misâli, dengi olmayan bir Mâbud-u Mutlak'tır.

Şimdi cevabımızın tafsilâtına geçelim:
Hemen ifade edelim ki, sorunun başında Cenâb-ı Hakk'm hiçbir şeye muhtaç olmadığı kabul edilirken, daha sonra "O halde kâinatı niçin yarattı?" denilmekle Allah’a bir ihtiyaç izafe edilmektedir. Bu sebeple biz önce Cenâb-ı Hakk'ın hiçbir şeye muhtaç olmayıp, herşeyden müstağni olduğunu izah edecek, daha sonra bu kâinatın yaratılış hikmetleri üzerinde kısaca duracağız.
Allah, hem zâtı, hem de sıfatları ile herşeyden müstağnidir; hiçbir şeye muhtaç değildir. Mahlûkatı yaratmasıyla O'nun azamet ve kibriyâsında bir fazlalık olmamıştır; yaratmasaydı da izzet ve kemâlinde hiçbir noksanlık olmazdı.

"Şüphesiz ki Allah âlemlerden müstağnidir." (Âl-i İmrân: 97) ayetinin bildirdiği gibi, Cenâb-ı Hak âlemlerin hiçbir şeyine muhtaç değildir. Zâtındaki sonsuz kemâlinin, izzet ve azametinin daha üstünde bir derece, bir mertebe yoktur ki âlemleri yaratmakla -hâşâ- kemâlini artırarak o dereceye varmış olsun.

Ezelde mutlak varlık da mutlak kemâl de O'na mahsustur. Madem ezelde O'nun kemâli sonsuzdur, ebedde de sonsuz olacaktır. Ezelî ve mutlak kemâlin ne noksanlaşması, ne de artış göstermesi düşünülemez. Cenab-ı Hakk’ın, Kendi yarattığı ve yaratacağı mahlûklarından kemâl alması ve onlara muhtaç olması elbette muhaldir; mevcudatı yaratmaktan da, yaratmamaktan da müstağnidir. Yaratılan her mevcud kemâlini O'ndan almaktadır. Mahlûkatın kemâli O'nun zâtının kemâline nisbeten zayıf bir gölgedir.

Bediüzzaman Hazretleri'nin buyurduğu gibi, "Sâni'-i Zülcelâl ve Fâtır-ı Zülcemâl ve Hâlik-ı Zülkemâl'in bütün kemâlâtı hakikiyedir, zâtiyedir. Gayr ve masiva O'na tesir etmez. Yalnız mezahir olabilirler."

Evet, bütün âlemler O'nun icadıyla var olduğu gibi, bütün ihtiyaçlarını da O'nun tükenmez hazinelerinden tedarik etmektedirler ve bütün kemâlâtlarını O'nun mukaddes ve ezelî kemâlinden almaktadırlar.

Bu soruyu soranlar şu hakikatten de gafildirler:
"Allahü Teâlâ'nın kudsî mâhiyeti, mümkinatın mahiyeti cinsinden değildir."
Cenâb-ı Hakk'ın varlığı vâcibdir ve zatîdir, yokluğu muhaldir. Mahlûkatın vücudu ise mümkindir, olup olmaması olasılık dahilindedir; O’nun icadiyle yokluktan kurtulup varlık âlemine kavuşmuşlardır. Öyle ise, tam istiğna, ancak Allah'a mahsustur, ihtiyaç ise mahlûkların tarafındadır.

Bu hakikat Risâle-i Nur'da beliğ ve veciz bir üslûb ile beyan edilmiştir.
"...O'nun vücudu; zatîdir, ezelîdir, ebedîdir, ademi mümtenidir, zevali muhaldir ve tabakat-ı vücudun en rasihi, en esaslısı, en kuvvetlisi, en mükemmelidir. Sair tabakat-ı vücud, O'nun vücuduna nisbeten gayet zaif bir gölge hükmündedir. Ve o derece Vücûd-u Vâcib, rasih ve hakikatli ve Vücud-u Mümkinat o derece hafif ve zaiftir ki, Muhyiddin-i Arabî gibi çok ehl-i tahkik sair tabakat-ı vücudu, evham ve hayal derecesine indirmişler; "lâ mevcûde illâ hu" demişler. Yâni: Vücûd-u Vacibe nisbeten başka şeylere vücud denmemeli; onlar vücud unvanına lâyık değillerdir diye hükmetmiştir."

Allah’ın zâtı gibi, sıfatları da herşeyden müstağnidir ve her türlü ihtiyaçtan münezzehtir. Zira O’nun bütün sıfatları zatîdir, sonsuz kemâldedir, mutlaktır. Mahlûkatı yaratmakla bu sıfatlarının kemâlinde bir artma düşünülemeyeceği gibi, yaratmamakla da bir noksanlık tevehhüm edilemez.
Allahü Teâlâ'nın sıfatlarından biri hayattır. O Zât-ı Akdes'in kudsî hayatı daimîdir, ezelî ve ebedîdir. Ezelde hayatı ne ise, şimdi de, ebedde de odur. Bütün hayat tabakaları O'nun kudsî hayatının cilvesi ile ortaya çıkar. Elbette o Hayy-ı Kayyûmun kendi yarattığı ve bütün ihtiyaçlarını gördüğü, kemâle erdirdiği hayat sahiplerine muhtaç olması hiçbir cihetle düşünülemez.
Allah’ın diğer sıfatı da ilimdir. O Alîm-i Külli Şey'in ilmi sonsuzdur, mutlaktır. Kâinatı yaratmakla olgunlaşmış değildir. O Hâkim-i Zülcelâl'in ilmi ezelde ne ise ebedde de odur. Bu âlemdeki bütün plân ve programlar, hikmet ve faydalar, hayır ve bereketler hep o ezelî ilmin tecellileridir. O ezelî ilmin, bu tezahürlere muhtaç olması elbette düşünülemez.

Cenâb-ı Allah'ın sıfatlarından biri de Kudrettir. O Kadir-i Külli Şey'in kudreti sonsuz kemâldedir. Her şey varlığında, devam ve bekasında o ezelî kudrete muhtaçtır. Mahlûkatın yaratılması veya yaratılmaması, O'nun mutlak kudretinde hiçbir değişiklik meydana getirmez. Yaratılan bütün varlıklar, O'nun kudretine mahkûm ve muhtaç, O ise her şeye hâkim ve her şeye kadirdir.
İrâde, Sem’, Basar gibi diğer sıfatlar da bunlara kıyas edilebilir ve Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları itibariyle de her türlü ihtiyaçtan münezzeh olduğu açıkça anlaşılır.

Bu noktaya kadarki açıklamalarımızda her şeyin Cenâb-ı Hakk'a muhtaç olduğunu ve O’nun hiçbir şeye muhtaç olmadığını bir derece açıkladık.
Şimdi de "O halde bu kâinatı niçin yarattı?" sorusuna cevap verelim:
Kâinatın yaratılışındaki hikmetler, esrarlar sonsuzdur. Öncelikle şunu belirtelim ki:
Cenâb-ı Hak herşeyden müstağnidir; kâinatın varlığı ile yokluğu o’nun için eşittir, müsavidir. Lâkin mahlûkat için, adem ile vücud yani yoklukta kalmakla var olmak bir değildir. Yâni mümkinatın varlık âlemine çıkması, yoklukta kalmalarından kendileri için sonsuz derecede daha hayırlıdır. Zira yokluk sırf şerdir; varlık ise sırf hayırdır, şereftir, kemâldir. O halde mahlûkatın yaratılmasındaki bütün hayırlar, faydalar, menfaatler onlara aittir. Allahü Teâlâ mahlûkata bakan bu maslahat ve faydalar için onları yoklukta bırakmamış, lütuf ve keremi ile varlık sahasına çıkarmıştır. Yani, onlar için şer olan yokluğu değil, hayır olan vücudu, varlığı irâde etmiştir.

Kâinatın yaratılış hikmetlerine gelince, bunlar iki cihette düşünülür:
Birincisi; Cenâb-ı Hakk'a, ikincisi ise hayat sahiplerine, özellikle şuur ve akıl sahiplerine bakar.

Birinci Hikmet:
Bu kâinatın yaratılmasındaki en önemli hikmet, Allahü Teâlâ'nın kendi manevî cemâl ve kemâlini, yâni kudretinin harikalarını, zenginliğinin genişliğini, ihsanının meyvelerini, şefkat ve merhametinin tecellilerini kainattaki varlık âynalarında bizzat görmek istemesidir.

Evet... "Nihayet kemâlde bir Cemâl ve nihayet cemâlde bir Kemâl, elbette kendini görmek ve göstermek, teşhir etmek istemesi en esaslı bir kaidedir." hakikatince Cenab-ı Hak sonsuz cemâl ve kemâlini mevcudat âynalarında bizzat seyretmek, sonsuz sıfatlarını ve Esmâ-i Hüsnâ'sını tecelli ettirmek istemiş ve bu âlemi yaratmayı irâde etmiştir.

Cenâb-ı Hakk'ın sıfatları tecelli etsin veya etmesin, nihayet kemâldedirler. Ancak Esmâ-i Hüsnâ'sının kemâli mevcudatın yaratılması ile kendini gösterir.
Evet, madem Cenâb-ı Hak sonsuz bir kudret sahibidir, bu kudret-i Ezeliyesi tezahür için böyle muhteşem, muazzam bir alem ister. Hem madem O Zât-ı Zülcelâl'in sonsuz ilmi vardır. Bu ilim, her harfinde, satırında, sayfasında binler hikmet ve maslahatlar bulunan bu kâinat kitabının telifini iktiza eder. Bütün İlâhî sıfatlar bu kâinatın yaratılmasını gerektirdiği gibi, bütün esmâ-i Hüsnâ da ayrı ayrı güzellikte, değişik mahiyette, farklı suretlerdeki şu mevcudatın yaratılmasını iktiza ederler. Meselâ, Hâlık ismi mahlûkatın yaratılmasını, Muhyi ismi canlıların icadını, Rezzâk ismi rızık vermeyi, Kerîm ismi, ikramı, Lâtif ismi lütuf etmeyi isterler.

Cenâb-ı Hak, sonsuz kemâldeki Zâtını, kudsî sıfatlarını ve Esmâ-i Hüsnâsını sevdiği gibi, o esmanın tezahürünü de yani varlıklar üzerinde tecelli etmesini de sever. Bu ise kâinatın yaratılmasını gerektirir. Cenâb-ı Hakk'ın kendi zât sıfat ve esmasını sevmesi hak olduğu gibi, o esmânm tezahürünü istemesi de haktır. Elbette kâinatı yaratmakla lûtfunu, keremini, ihsanını, ikramını onda göstermesi, kainatı yaratmamasından daha güzeldir. Meselâ, bir padişahın hazinelerinde bulunan çeşit çeşit cevherleri, türlü türlü nimetleri emri altındaki halkına ihsan etmesi, onları hazinesinde saklamasından daha hayırlıdır. Keza, bir âlimin ilim ve maharetinden başkalarını faydalandırması, hiçbir eser yazmamasından daha hayırlıdır. Aynen öyle de, Allahü Azîmüşşan'ın sonsuz hazinelerini ilim dâiresinden kudret dâiresine çıkarması, mahlûkatına ikram ve ihsanda bulunması, böylece cemâl ve kemâlini seyr ve temaşa ettirmesi, mahlûkatını yoklukta bırakmasından elbette daha hayırlıdır.
İşte, Allahü Teâlâ Hazretleri bu kâinat sarayını ve onda misafir olan insan nev'ini ve bu nev'in en mükemmel fertleri olan evliya ve enbiyâyı, bilhassa risalet görevini en mükemmel surette yerine getiren Resûl-i Ekrem (asm.) Efendimizi bu hikmetlere binâen halketmiştir.



Alıntı: Sorularla İslamiyet
 

artu

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
5 May 2008
Mesajlar
95
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
نعىمة;657398' Alıntı:
Bence kitab okumak lazım, Arifi billah neler yazdıklarını bilmek.
içimizdeki ruh nefhai ilahi. gönül ise bir aynadır. önce o aynayı temizlemek lazım çamurdan.
insanın yoluculuğu gönüldedir.o yol ruhtur.
nefsin mertebeleri denilen vadilerden geçer. Gönlün nurla dolması için ibadet etmesi, gönlünü istiğfarla temizlemesi lazım insanın. gönlü eğitmek lazım. nefse ,hevaya karşı koymak.
Abdülkadir Geylani (ks) şöyle dedi : bir hadisi kudside Allahü Teala şöyle buyurdu : "Ben gizli bir hazine idim bilinmeyi murad eyledim onun için alemleri var ettim" ayette ise "Biz insanları ve cinleri ancak ibadet etsinler diye yarattım" ibadetin tefsiri marifettir. bilmektir. marifetullah bütün ilimlerin esasıdır, tevhidtir.

Ben neler yazdığımı biliyorum kardeşim ve Allaha şükür her tür (felsefeden,marxa, siyasete) kitapta (kitab değil!) okurum. Öğüt için sağol. Kuranda Allah'ın insanları ibadet için yarattığı yazar bu doğru. Fakat bu tek bir nedeni olduğunu göstermez yaratılışımızın yada ben öyle düşünüyorum, bizde bilemeyiz zaten bunları. Sonuçta bir konu açılmış ise kendi görüşlerimizide söylemeliyiz ve unutmamalıyızki tek bir İSLAM yorumu bu topraklarda ve dünyada hiç bir zaman olmadı! Yoksa bu site sadece bir alıntı ve karşılığında teşekkür yazılan bir yermi? Yoksa fikir paylaşım yerimi? İnsanın fikrinin olması güzel bir şeydir dostum, sadece alıntı yaparak konuyu noktalarsak Allah'ın bize verdiği bu beyni kullanmamış atıl bırakmış oluruz sanırım. Allah esirgesin düşünmezsek beyin hücrelerimiz azalıverir. Selametle kalın.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Ben neler yazdığımı biliyorum kardeşim ve Allaha şükür her tür (felsefeden,marxa, siyasete) kitapta (kitab değil!) okurum. Öğüt için sağol. Kuranda Allah'ın insanları ibadet için yarattığı yazar bu doğru. Fakat bu tek bir nedeni olduğunu göstermez yaratılışımızın yada ben öyle düşünüyorum, bizde bilemeyiz zaten bunları. Sonuçta bir konu açılmış ise kendi görüşlerimizide söylemeliyiz ve unutmamalıyızki tek bir İSLAM yorumu bu topraklarda ve dünyada hiç bir zaman olmadı! Yoksa bu site sadece bir alıntı ve karşılığında teşekkür yazılan bir yermi? Yoksa fikir paylaşım yerimi? İnsanın fikrinin olması güzel bir şeydir dostum, sadece alıntı yaparak konuyu noktalarsak Allah'ın bize verdiği bu beyni kullanmamış atıl bırakmış oluruz sanırım. Allah esirgesin düşünmezsek beyin hücrelerimiz azalıverir. Selametle kalın.

tek nedeni olduğu söylenemez ne demek? -haşa tövbe de- Allahü Teala öyle dedi, ayette de ancak, sadece ibadet etsinler diye yarattım buyuruluyor.

İslamda fikir yürütme yoktur. İslam Allaha kul olma yoludur.İslamda esas nefis evhamları değil, VAHİYDİR.

sence bence gibi şahsi görüşler hakim değill. bu bir kuraldır.
bu sitede olsun başka yerde olsun bu kural değişmezdir. zaten burada insanlar birinden birşeyler öğreniyor.

düşünüyoruz baksana, ilim öğreniyoruz, tefekkür ediyoruz..
ama bu demek değilki her önüne gelen dini easlarıyla oynayacak..istediği gibi yorum getirecek...
 

ahnef

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2008
Mesajlar
191
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
allah bizi bu dünyaya kulluk etmemiz için gönderdi kafanıza göre konuşmyın konuştuunuz zaman kaynaklı konuşun olurmu?
Bence Allah insanları güzelliğinin ve nurunun yarattıkları tarafından görülmesi ve bunları bir şekilde yansıtmak için insanları yarattı. Allah c.c. Kuran'ı Kerim'de "Ona biçim verip içine kendi ruhumdan bir soluk üflediğini" söyler. Bu nur hepimizin içinde kardeşlerim.
 

kilicaslan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 May 2008
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
نعىمة;656620' Alıntı:
İlk olarak Allahü Teala kendi nurundan bir nur var etti ismi Muhammed. (sav)
Sonra bütün insanların canlarını yarattı. daha o zamanlar kainat da yoktu, hiç bir varlık yoktu..
yanlış hatırlamıyorsam, ruhların dünyaya gelmeden önceki alemin ismi Berzahtır .
[/B]

Iyi de o zaman soru degisiyor. Hz. Muhammedi yani ruhunu niye var eyledi diye?
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Iyi de o zaman soru degisiyor. Hz. Muhammedi yani ruhunu niye var eyledi diye?

"habibim, sen olmazsaydın, sen olmazsaydım ,bu alemleri yaratmazdım"
buyurdu Allahü Teala , insanları ve cinleri ibadet için yarattı. yukarda yazmıştım ayeti.

yani ruhunu değil !
nurundan nur var etti .ruhu değil. Ruh hakkında da yazmıştım yukarda.
Ruhun tarifi yoktur . ruhun tek tarifi Kuranda : "nefha-i ilahi" ..
 

garib_yolcu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 May 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
ARKADAŞLAR HEPİNİZİN ELİNE YÜREĞİNE SAĞLIK....ALLAH HEPİNİZDEN RAZI OLSUN.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt