Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah için bu yazı okunmalı!.. (1 Kullanıcı)

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah için bu yazı okunmalı!..

SAHTEKÂRLAR GÖREVLERİNİ YAPARKEN BİZ NE YAPIYORUZ?



Rahman ve Rahim olan Rabbimizin adı ile…
Bundan birkaç yıl önceydi. Yılını tam olarak hatırlayamıyorum; ama dergimizin otuzuncu sayılarında olsa gerek. Bir editör yazımızda şöyle demiştik: "Bundan böyle bir daha yazmayacağım." Bir iki sayı yazmadık. Çok eleştiri aldık, ciddi ciddi eleştiriye uğradık. O günlerde niçin yazmama kararı almıştık? Hiç şüphesiz, bizi yazmamaya götüren haklı gerekçelerimiz yok değildi. Aynı konuya bir daha girmek istemiyoruz. Özetle şöyle demiştik: Yazdık olmadı, bir daha yazdık, yine olmadı. "Allah için bir ses verin!" dedik, ses veren olmadı. Mademki yazdıklarımız dikkate alınmıyor, yazdıklarımızı kimse önemsemiyor, o hâlde yazmanın bir mânası yok demiştik. Bunun ardından çok eleştiri aldık. Bu eleştirilerden şunu anladık ki, yazmamakla hata yapmışız. Biz yazarak görevimizi yerine getirelim, yazdıklarımızın etkili olup olmaması, sonuç alınıp alınmaması bizim işimiz değil.


Bugünlerde yine çok ama çok zor zamanlardan birini yaşıyoruz. Mübarek ramazan ayının içinde bulunuyoruz. Hoca, ilim adamı sıfatıyla bir sürü soytarı meydanı işgal etmiş. İsimlerinin önünde bir sürü sıfat bulunan bu hokkabazlar, milleti dininden imanından etmek için var güçleri ile faaliyetlerini sürdürmektedirler.


Gelişmiş iletişim araçlarının verdiği imkânları en iyi şekilde kullanarak, milleti zehirliyorlar. Bizler de bu manzarayı seyrediyoruz.


Geçenlerde bir haber programına bir Hıristiyan katılıyor ve Kâinatın Efendisi'ne ve İslâmiyet'e dil uzatma terbiyesizliğinde bulunuyordu. Biz de onun bu tavrını dergimizde proteste etmiş, akabinde de "Bu Sese Kulak Ver–Hıristiyanlara Sevindirici Haber" isimli bir kitap hazırlamıştık. Bu kitaptan ülkemizde faaliyette bulunan kiliselerin adreslerine üçer beşer adet gönderdik. Ayrıca misyoner faaliyetlerin yoğun olduğu bölgelerdeki kardeşlerimize gönderdik. Onlar orada bu kitabı dağıttılar. Kitap iki baskı yaptı. Ne yazık ki beklediğimiz ilgiyi görmedi. İnternet sitesinden reklâmını yaptık ve dedik ki: "Bu kitap ücretsizdir. Her talep edene ücretsiz olarak gönderilecektir." Ücretsiz diyoruz, yine isteyen yok. Bu şartlarda bizden kitabı talep edenlerin sayısı onu geçmedi.


Bu ne ilgisizlik, bu ne alâkasızlık! Yahu kardeşim, bu kitapta açık seçik bir şekilde "İslâm dininin hak din olduğu anlatılıyor ve Hıristiyanlıkla kıyas yapılarak, gerçekte Hıristiyanlık gibi bir din olmadığı ve Hıristiyanlık inancının akla, mantığa ve ilme uymayan, tamamen saçmalıklarla dolu bir inanç sistemi olduğu delileri ile ortaya konuluyor… diyoruz; ama ilgi yok…

Yüzyıllar öncesinden
tesbit edilen sahtekârlar
Bakın size ne anlatacağım… Bir büyük şahsiyet, dev insan, ilimde zirve, tam mânasıyla ikinci binin müceddidi. Şu anda da hicri ikinci binin içinde bulunduğumuzdan bizim binin müceddidi, İmam Rabbânî Kuddise Sırruhu Hazretleri…
Mübarek insan, sanki bugün yaşanacakları bir filimde seyretmiş de mektuplarını bu günümüze ışık tutsun diye yazmış. Bakın ne diyor. Burada onun mektuplarını birebir aynen yazmayacağız. Anlatmak istediğini, anladığımız kadarıyla size anlatacağım.


Kur'an–ı Kerim'den kimler anlar?
Kur'an'dan kimler mâna çıkarır, tevil edebilir?
Kur'an'ı kimler tefsir edebilir? Bu ve benzeri soruların cevabını veriyor.
Kur'an–ı Kerim iki kısımdır, bir kısmı muhkem âyetlerdir, bir diğer kısmı da müteşabih âyetledir. Muhkem âyetlerden maksat; anlatmak istediği mânalar, açık seçik, anlaşılır olup, hiçbir yorum ve tevile mahal bırakmayacak derecede net olan âyetlerdir. Bu âyet–i kerimeler daha çok mü'minlerin, uymakla yükümlü oldukları hükümleri ifade etmektedir.


Müteşabih âyetlere gelince, İslâm âlimleri bu âyetleri kendi içinde de birkaç gruba ayırmışlardır. Bir kısmı, sûrelerin başında geçen elif, lam, mim gibi harflerdir. Kur'an'da geçen el, yüz gibi ifadeler Allah'ın kudret eli olarak ifade edilse de, sadece kudret eli olarak tevil etmek yeterli değildir. Bunlardan başka mânalar da çıkarılmıştır. Bir de tevile açık âyet–i kerimeler vardır. Kur'an'daki müteşabih âyetleri kim tevil eder sorusuna İmam Rabbânî Hazretleri şöyle cevap vermektedir:


"O âlimler ki, onlar rüsuh sahibidirler, seçkinlerin içinden de seçilenlerdir. Müteşabihi ancak seçkin âlimlerin, içinden seçilenler tevil edip anlayabilir. Bir kısım âlim çıkıyor, kendi işine geldiği şekilde bu âyetleri tevil ediyorlar. Bunlar sahtekârların, yalancıların ta kendileridir. Müteşabihi tevil etmenin ilk basamağı, Kur'an'daki muhkem âyetleri iyi bilmek ve o âyetlerle hakkıyla amel etmektir. Biri çıkar da, yüzlerce muhkem âyetten bir tanesinin hükmüne uymaz, onu nefsinde uygulamazsa, bu gibilerin müteşabihi tevil etmeleri mümkün değildir. Çünkü muhkem âyetler, bu dünya ile ilgili olup, insanın doğumundan ölünme kadar, dünya hayatında uygulayacağı hükümlerdir. Ölüm ile bu âyetlerin hükmü de biter ve büyük hesap gününde nihayete erer. Ancak müteşabih âyetler, doğumla başlar, anlatmak istedikleri ölümden sonra da devam eder. Böyle derin ve büyük mânaları taşıyan âyetleri tevil edip sırlarına ermek için Kur'an şeriatını gerçek mânasıyla yaşamak gerekir."


İmam Rabbânî Hazretleri'nin bildirdiği yalancı ve sahtekâr âlimlerden günümüzde oldukça fazla bulunmaktadır.


Din sahtekârı ,
yalancı hokkabazlar
Bu sahtekârların yazdığı ya mealleri ya da tefsirleri var. Bu yazıyı yazarken bir tanesini dinledim. İsminin başında Prof. unvanı da var. Diyor ki:
"Orucu isteyen tutar istemeyen tutmaz. Oruç tutmak, istemiyorsun, tutmazsın. Şimdi şu sunucu kardeşim, dese ki bana oruç tutmak zor geliyor, tutmayabilir. Tutmasın; her gün için 3 milyon lirayı bir fakire versin. Otuz günde 90 milyon eder, oruç tutmuş gibi olur." Bak din hırsızına bak! Nasıl da iftirada bulunuyor.


Değerli okuyucu kardeşim, ikinci binin müceddidi bunlar için aynen şöyle diyor:
"Din sahtekârı, yalancı hokkabazlar".
Bunlardan o kadar çok var ki, her biri bir yayın kuruluşunu eline geçirmiş, milleti dinden, imandan etmek için var güçleri ile çalışıyorlar. Büyük İmam bunlar için bir tespitte daha bulunuyor ve diyor ki:
"Bunlar kendilerinin gerçekte âlim olduklarını zannederler; aslında sahtekâr olduklarını bilmezler." Aynen öyle…
Sanki cennetin anahtarı bu sahtekârlara verilmiş, bütün Yahudi ve Hıristiyanları cennete sokuyorlar.
Namazı hafife alırlar, biri de çıkar "Kur'an'da namaz üç vakittir", der ve ekler:
"Biz Hz. Peygamber'e mi bakacağız yoksa Kur'an'a mı? Elbette Kur'an'a bakacağız. Öyleyse Kur'an'da namaz üç vakittir."


Bu ve benzeri bir sürü saçmalıklarıyla milleti zehirliyorlar. Hem de hepimizin gözleri önünde meydana geliyor bu hâdiseler.


Açıkça dine düşman olan kişi ya da kurumlar bunlar kadar tehlikeli değil. Netice olarak, adam diyor ki: "Ben din düşmanıyım." Biz de biliyoruz ki, bu adam din düşmanıdır; ona göre tavır alıyoruz. Fakat bu sahtekârların isimlerinin başında hem unvan, hem de İslâmî yazar, İslâm âlimi gibi sıfatlar var. Bu sıfatlarla takdim edildikleri için cahil vatandaş da bunları bir şey zannederek, "Falan İslâm âlimi, falan prof. şöyle dedi." diyerek söylediği ile amel ediyor.


Değerli okuyucu kardeşlerim, bunlar bizlerin gözleri önünde meydana geliyor. Yüz binlerin hatta milyonların imanı ile oynanıyor. Buna nasıl sessiz kalabiliriz?! Buna nasıl duyarsız kalabiliriz?! Birçoğumuz dünyalık peşine düşmüşüz, gözümüz dünyalıktan başka bir şey görmez olmuş. Allah aşkına, gözünüzü açın! İnsanlık hızla uçuruma doğru gidiyor.


"Bir insan kurtarmak", ne demektir? Kurtulmayı bekleyen nice insanlar var, düşünün.
Bu durumda biz ne yapıyoruz? Bir kısmımız dünyalık peşinde koşarken, diğer kısmımız da birbirimizi yemekle meşgulüz.


Bakın, ne diyeceğim: "Bu Sese Kulak Ver–Hıristiyanlara Sevindirici Haber" isimli kitabı kiliselere göndermiştik. Bir papaz aradı, dedi ki: "Kitaplar kilisemize ulaştı, arkadaşlar kitapları aldı, bize bir daha gönderir misiniz?" Papaz bizden kitap talep ediyor. Müslüman kardeşlerimiz de…


Biz bu yola çıkmış bulunuyoruz. Bizim eserlerimiz insanlara hizmet için hazırlanmış olup, mü'minlerin ortak malıdır, ortak malın kullanma hakkı ne ise, bizim eserlerimiz de öyledir. Başlatmış bulunduğumuz bir çalışma var. "GERÇEKLER GİZLİ KALMAYACAK" adı ile dört değişik kitap hazırlıyoruz. Bu kitaplarda, günümüzde insanların kafalarını karıştıran ve soru işareti bırakan her konu cevaplandırılacaktır. Bu kitaplar hizmet amacıyla hazırlanmıştır. Bu kitaplara destek olun, bol miktarda ülke geneline dağıtalım.


Değerli kardeşlerim, Allah şahittir ki, yaptığımız bu hizmetlerden dünyalık elde edelim gibi bir niyetimiz yok. Bunun tespiti için şöyle bir öneride bulunabiliriz. Biz kitabı baskıya hazır hâle getirelim. Hayrına bastırıp dağıtacak bir kardeşimiz varsa, ona teslim edelim. Hatta kitabı isteyen kardeşimizin ismi ile de yayınlayabiliriz.


Amaç Allah rızası ve insana hizmet olduktan sonra biz her yola varız. Biz bu çağrıyı yaptık. Allah bizim şahidimizdir. Biz en azından sorumluluktan kurtulduk.


Değerli okuyucu kardeşlerim, bir konuya daha açıklık getireceğim. Bu konu ile ilgili olarak da kulağımıza bazı sözler geliyor. Yayıncılık özellikle de süreli yayıncılık zor iştir. Bunun zorluklarını bizzat yaşıyoruz. Ekonomik olarak çok zorlanıyoruz, çarkı bazen döndüremiyoruz. Malûm; günlük hayatımızda borç alışverişi yapıyoruz. Zaman zaman borçlarımızı ödeyemiyoruz. Hatta bazen icra takibine de uğradığımız oluyor. Bunları şikayet olsun diye de yazmıyoruz. Bir kısım kardeşlerimizin bunu suiistimal ederek, dedikodu yapmaları ağırımıza gidiyor. Kimseden yardım falan istemiyoruz. Allah izin verdiği sürece biz dergi yayıncılığını yapacağız.


Bizim istediğimiz şu:
Bu dergi, bu ülkede yüz bin adet basılıp, yüz bin ayrı insana ulaşmalıdır. Desteği bu noktada istiyoruz. Bazı dergilerde şu tutum görünüyor; dergi hatır için alınıyor, ve sonra çöpe atılıyor. Bu şekilde yüz bin tiraj yapan bir iki dergi var. Bu da doğru değil; niçin okumazsınız? İlk vahiyle gelen âyette ne buyruluyor: OKU… OKU… OKU… Bizim millet de ısrar ediyor: OKUMAM… OKUMAM… OKUMAM…

Gariplere ne mutlu
Muhterem okuyucu kardeşlerim,
Dergi almaya imkânı olanlar okumuyor, imkânı olmayanların da okumaya karşı derin bir ilgileri var. Bu konuda çok mektup alıyoruz. "Okumak istiyorum; ama dergi ve kitap almak için maddi gücüm yok." diyorlar.


Elimizdeki imkânlar dâhilinde bu kardeşlerimize dergimizi ve elimizdeki kitaplardan göndermeye çalışıyoruz. Zaten zor şartlar altında faaliyet sürdürüyoruz, bu yüzden gelen taleplerin hepsine de yetişemiyoruz.


Biz buradan şunu söylüyoruz:
Maddî durumu yerinde olan kardeşlerimiz, durumu iyi olmayanlara destek olsunlar… Bari sen okumuyorsun bir başkasının okumasına yardımcı olsan olmaz mı? Bu sadece bizim dergi için geçerli değil… Bu sayıda yeni bir yazı dizisine başladık. Ne kadar güzel dergiler var; okumaya doyamazsınız. Her birinden sizin için konu seçimleri yaptık. Bundan sonra inşallah bu yazı dizisi devam edecek.


Bu dergiler zorlukla ayakta duruyorlar. Ne olur maddî durumu iyi olan kardeşlerimiz bu dergilerden, üçer beşer âdet alıp dağıtsa ya da çevresinde maddî durumu yerinde olmayan insanları abone yapsalar.


Bir dergi yayınına son verse senin eline ne geçecek? Rahmetli bir yazarın dediği gibi, "Her dergi bir kaledir, sakın kaleleri düşürmeyin." "Kaleleri düşürmeyin"den maksat, "Dergileri ayakta tutun, kapanmasınlar."dır.


Şimdi bu yazımızdan sonra olacakları az çok tahmin edebiliyorum. O garip kardeşlerim var ya… O kalbimin derinliklerinden muhabbet duyduğum gönül dostlarım… Onlar bu yazı neticesinde bize destek mahiyetinde bir kısım işler yapacaklar. Sizlere sesleniyorum ey garip kardeşlerim! "Garip" diyorum; çünkü Kâinatın Efendisi şöyle buyurmuştur sizin için: "O gariplere ne mutlu!" Siz o "ne mutlu" olan gariplerdensiniz. Yine böyle bir yazı sonrası orta Anadolu'dan bir hanım kardeşim, bir zarfın içinde 500 bin lira göndermişti. O gönderdiği para bizi o kadar duygulandırdı ki. İnanın, Allah şahittir ki, o para nedeniyle birçok sıkıntıyı aştık. Onların duaları neticesinde her taraf günlük gülistanlık olacaktır inşallah. Bize mektup yazan kardeşlerime isimleri ile dua ediyoruz ve isimlerini bilmediğimiz kardeşlerimize de dua ediyoruz. Siz de bize dua edin…


Gelecek ay buluşmak üzere her birinizi en kalbî duygu ve muhabbetlerimle selâmlıyorum.
Rabbimizin mağfireti, bereketi, rahmeti üzerinize olsun...

Beyan Dergisi 2004 Kasım sayısından alınmıştır...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt