Geçmiş devirlerde insanlarla günahlar arasında aşılması güç duvarlar örülmüş, toplumu tehdit eden kötülükler böylece bir çember içine hapsedilmişti.
Bu yüzden insanlar günün her saatinde günahlarla yüz yüze, göz göze gelmiyor; kalplerinde, gönüllerinde kötü duygular filizlenmiyordu. Tertemiz bir kalp ve gönülle günlük hayatını rahatça sürdürüp gidiyordu.
Zaman içinde durumlar değişmiş, günahlarla insanların arasındaki duvarlar yıkılmış, artık insanlar günün her saatinde günahlarla yüz yüze, göz göze yaşamak zorunda kalmıştır. Hatta toplumun günahlara karşı tepkisi de sıfırlanmış, böylece kötülüklerden koruyacak başka bir engel de kalmamıştır.
Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Sevgili kardesim
Küfür insanlık boyunca (asrı saadet hariç) her zaman günümüzde olduğu gibi fazlasıyla vardı.Bu nedenle Allah'u teala birçok kavimi halak etmiştir.
Peki asrı saadetten sonra neden küfre düştü insanlık?Bunun karşısında ehli iman ne yapmalı?
Yapmadığı takdirde akıbeti ne olur.Allah resulunun (s.a.s) hadisi açık bir şekilde anlatıyor.
Allaha emanet olun
İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İsrailoğulları arasında dinden sapma, ilk defa şöyle başladı:
Bir adam bir başka adama rastlar ve:
Bana baksana! Allah'dan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket. Çünkü bu sana helâl değildir, derdi. Ertesi gün, aynı işi yaparken o adamla tekrar karşılaşır ve kendisini yaptığı kötü işten nehyetmediği gibi, onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah Teâlâ kalblerini birbirine benzetti. Sonra Resûl-i Ekrem şu âyeti okudu:
"İsrâiloğullarından kâfir olanlar Dâvud'un ve Meryem oğlu İsâ'nın diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi, baş kaldırmaları ve aşırı gitmeleriydi. Birbirlerinin yaptıkları fenalıklara mani olmuyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötü idi! Onlardan çoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin onlara âhiret hayatı için hazırladığı şeyler ne kötüdür! Allah onlara gazab etmiştir, onlar azab içinde temelli kalacaklardır. Eğer Allah'a Peygamber'e ve ona indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir" [Mâide sûresi (5), 77-81].
Hz. Peygamber bu âyetleri okuduktan sonra şöyle buyurdu:
"Hayır, Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zâlimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalblerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrâiloğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder. "
Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Tefsîru sûre (5), 6, 7