EİNSTEİN’LA SOHBET
Ölümüne yakın bir dönemde Einstein’la yapılan sohbeti Habertürk’te Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu Banes köşesine almış… Birkaçına bakalım:
“-Dünya nereye gidiyor?
-3. Dünya Savaşı doğal kaynak eksikliğinden çıkacaktır. O savaşta hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşında taş ve sopalar olacağını biliyorum.”
Ne demişler; teknoloji zaaflarıyla büyür! Üstad Necib Fazıl da meâlen şöyle diyor; en akıllı makine, en ahmak insandan daha ahmaktır…
Önemli bir işaret fişeği de şu olsa gerek bu konuda; Mehdi Aleyhisselâm zamanında, Tekbirlerle Fetih, Kılıçlarla savaş kaynaklarda bildirilen hâkikatlerden… İster kaynaklara inanın, ister Einstein’a fark etmiyor.
Anlayana ne ibret.
“-Ne zaman dünyanın sırrına ereceğiz?
-Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk.”
Bu bizde şunu tedai ettirdi; Hazret-i Ali Radıyallahu Anh 1400 sene önce şöyle diyordu: “İlim bir nokta idi, insanlar onu çoğalttı”…
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinde (CERN) yapılan son deneyi de biliyorsunuzdur. Notrino olarak isimlendirilen partiküllerin ışıktan daha hızlı hareket ettiğini açıkladılar. Kuantum fiziği ile Nevton fiziği çökmüştü, şimdide Kuantum fiziğinin efsaneleri yıkılıyor…
Dünya Allah Rasülü’nün şu duasının sırrına doğru yürüyor: “Ya Rabbi, eşyanın hakikatini bana olduğu gibi göster”… Bu duadır ki, Peygamberlik tavrının tabiî seyri içinde beş duyu aşılmış olarak gerçekleşmiş ve eşyanın hakikati Kâinatın Efendisine zâhir olmuştur.
Dolayısıyla, insanlık her gün doğru zannettikleri bir bilgiyi tedavülden kaldıra kaldıra gitmek yerine, aklın ötesindeki tavrı temsil eden Peygamberi buyruğa tabi olsa her şey kolaylaşır.
CERN’dekilerin araştırmalarına duyulmayan sesimizle şöyle mukabele ediyorduk; BULDUKLARINIZ SİZİ ŞOK EDECEK.
Etti de… Bundan sonra da olacaklar... Ve bu gidiş nihayetinde onları teslim olmaya zorlayacak. Tabiî, “kader sırrı” çerçevesinde… Anlayana!
“-Tüm dünyaya tek bir mesaj vermek isterseniz o mesaj ne olurdu?
-Yeryüzündeki şartların düzelmesi, sadece bilimsel buluşlara değil çok ahlâklı bir yaşama düzeninin gerçekleşmesine bağlıdır.”
Uzun söze ne hacet; “Ben ahlâkî mekarimleri tamamlamak için gönderildim” buyuruyor Allah Rasülü. Einstein bu mânâyı biraz sezmiş gibi.
Bu minvalden olmak üzere de şöyle demiş:
“Fizik kuramlarım geçerli olduğu sürece Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Gün olup da kuramlarım geçerliliğini yitirdiği gün Fransa bir Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise çılgın ve dengesiz bir Yahudi olduğumu açıklayacaktır.”
Avrupa’nın sadece ilim nokta-i nazarından ilerlediğini gören Einstein ne kadar ahlâksız olduklarını hissettirmiş o dönem. Bugün batıyor olmalarının sebebi bu değil mi? İlimleri mi yok? Paraları mı yok? Neleri eksik?
Ahlâkları yok; bu sebeble batıyorlar.
Bir noktada yanılmış gibi duruyor Einstein. Bize öyle geliyor ki, 4. Değil, 3. Dünya savaşı kılıçlarla yapılacak gibi sanki… Göreceğiz.
Ölümüne yakın bir dönemde Einstein’la yapılan sohbeti Habertürk’te Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu Banes köşesine almış… Birkaçına bakalım:
“-Dünya nereye gidiyor?
-3. Dünya Savaşı doğal kaynak eksikliğinden çıkacaktır. O savaşta hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşında taş ve sopalar olacağını biliyorum.”
Ne demişler; teknoloji zaaflarıyla büyür! Üstad Necib Fazıl da meâlen şöyle diyor; en akıllı makine, en ahmak insandan daha ahmaktır…
Önemli bir işaret fişeği de şu olsa gerek bu konuda; Mehdi Aleyhisselâm zamanında, Tekbirlerle Fetih, Kılıçlarla savaş kaynaklarda bildirilen hâkikatlerden… İster kaynaklara inanın, ister Einstein’a fark etmiyor.
Anlayana ne ibret.
“-Ne zaman dünyanın sırrına ereceğiz?
-Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk.”
Bu bizde şunu tedai ettirdi; Hazret-i Ali Radıyallahu Anh 1400 sene önce şöyle diyordu: “İlim bir nokta idi, insanlar onu çoğalttı”…
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezinde (CERN) yapılan son deneyi de biliyorsunuzdur. Notrino olarak isimlendirilen partiküllerin ışıktan daha hızlı hareket ettiğini açıkladılar. Kuantum fiziği ile Nevton fiziği çökmüştü, şimdide Kuantum fiziğinin efsaneleri yıkılıyor…
Dünya Allah Rasülü’nün şu duasının sırrına doğru yürüyor: “Ya Rabbi, eşyanın hakikatini bana olduğu gibi göster”… Bu duadır ki, Peygamberlik tavrının tabiî seyri içinde beş duyu aşılmış olarak gerçekleşmiş ve eşyanın hakikati Kâinatın Efendisine zâhir olmuştur.
Dolayısıyla, insanlık her gün doğru zannettikleri bir bilgiyi tedavülden kaldıra kaldıra gitmek yerine, aklın ötesindeki tavrı temsil eden Peygamberi buyruğa tabi olsa her şey kolaylaşır.
CERN’dekilerin araştırmalarına duyulmayan sesimizle şöyle mukabele ediyorduk; BULDUKLARINIZ SİZİ ŞOK EDECEK.
Etti de… Bundan sonra da olacaklar... Ve bu gidiş nihayetinde onları teslim olmaya zorlayacak. Tabiî, “kader sırrı” çerçevesinde… Anlayana!
“-Tüm dünyaya tek bir mesaj vermek isterseniz o mesaj ne olurdu?
-Yeryüzündeki şartların düzelmesi, sadece bilimsel buluşlara değil çok ahlâklı bir yaşama düzeninin gerçekleşmesine bağlıdır.”
Uzun söze ne hacet; “Ben ahlâkî mekarimleri tamamlamak için gönderildim” buyuruyor Allah Rasülü. Einstein bu mânâyı biraz sezmiş gibi.
Bu minvalden olmak üzere de şöyle demiş:
“Fizik kuramlarım geçerli olduğu sürece Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Gün olup da kuramlarım geçerliliğini yitirdiği gün Fransa bir Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise çılgın ve dengesiz bir Yahudi olduğumu açıklayacaktır.”
Avrupa’nın sadece ilim nokta-i nazarından ilerlediğini gören Einstein ne kadar ahlâksız olduklarını hissettirmiş o dönem. Bugün batıyor olmalarının sebebi bu değil mi? İlimleri mi yok? Paraları mı yok? Neleri eksik?
Ahlâkları yok; bu sebeble batıyorlar.
Bir noktada yanılmış gibi duruyor Einstein. Bize öyle geliyor ki, 4. Değil, 3. Dünya savaşı kılıçlarla yapılacak gibi sanki… Göreceğiz.