Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

AH KARDEŞİM AH... (2 Kullanıcı)

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

SEVGİLİ KARDEŞLERİM BU KONUYU FORMA UTANRAK TAŞISAMDA MALESEF Kİ BAŞKA ÇÖZÜM BULAMADIM....SİZLERDEN YARDIM İSTİYORUM...BENİM 16 YAŞINDA BİR ERKEK KARDEŞİM VAR VE ŞUAN İNANILMAZ ŞEKİLDE KİMLİĞİ DEĞİŞTİ VE İSLAMDAN UZAK YAŞAMAYA BAŞLADI İSLAMLA ÖĞRENDİĞİMİZ HİÇBİRŞEYİ ÖNEMSEMİYOR VE UYGULAMIYOR BUNDAN ÇOK BÜYÜK ÜZÜNTÜ DUYUYORUM .....KARDEŞİM DAHA BİR SENE ÖNCESİNE KADAR AİLESİNE KARŞI ÇIKMAYAN VE CUMA NAMAZLARINA KOŞARAK GİDEN BİR İNSANDI... ÖYLE BİR ARKADAŞLA TANIŞTIGI Kİ ŞİMDİ ONU TANIMAK MÜMKÜN DEİL...ONU KURAN KURSUNA YAZDIRDIM EN UZAK VE EN İYİ EĞİTİM VEREN BİR KURAN KURSU KAÇMASIN VE ARKADAŞLARI ONU GÖRÜP KENDİSNE UYDURMASUN DİYE SERVİSLE GÖNDERİYORUZ...AMA BUGUN GİTMEYECEM DİYE TUTTURDU ÜSTÜNE ÜSTLÜK AİESİNE YANİ BABAMA VE ANNEME KARŞI ÇIKTI...ONLARI ÇOK ÜZDÜ ...BEN BAŞTA OLMAK ÜZERE... HERŞEYİ HER YOLU DENEDİM KARDEŞİM İÇİN BU SENE ÖNCE İSLAMI SONRADA OKULU BIRAKMAYA KARAR VERDİ ŞUAN LİSE 2.YE ÖĞRTMENLERİNİN VE BİZİM GAYRETİYLE GEÇTİ AMA ŞİMDİDE NAMAZ KILMIYOR VE AİLESİNE ŞİDDETLE KARŞI ÇIKIYOR NE YAPCAGIMIZI ŞAŞIRDIK DAYAK İLGİ ALAKA HEDİYELER HİÇBİRİ YOLA GETİRMEDİ ŞUAN ONUN İÇİN YAPABİLECEĞİMİZ TEK ŞEY DUA EDİP RABBİMİN İSLA ETMESİ NE KADAR GÜZEL ŞEYLER ANLATIP FAYDALI YERLER GÖSTERİP GEZDİRSEMDE OMADI YİNE O BATAKLIKTAKİ ARKADAŞLARINA DÖNDÜ YETMEDİ ONUN İÇİN TAŞINIP SEMT DEĞİŞTİRİP KENDİ EVİMİZDEN KİRAYA ÇIKTIK BUNU DA ANLAMADI .... BUGUN DE GÖNDERDİĞİMİZ KURSTAN KAÇMIŞ BİZ ÇOK ÜZÜLÜYORUM ÖZELLİKLE DE BEN KARDEŞİMİN İÇİN KENDİMDEN BİLE VAZGEÇİP ONUN İÇİN ÖZEL BİR ÇABA SARFEDİYORUM ÇÜNKÜ BAŞKA KARDEŞİM YOK VE ONUN AİLEM İÇİN HAYIRLI BİR EVLAT OLMASINI İSTİYORUM ANNEM VE BABMLA İPLERİNİ KOPARMIŞ DURUMDA .... ŞU AN SADECE BENLE BAYLAŞIYOR HERŞEYİNİ VEÇOK FAZLA ONU SIKMAMIZDAN ŞİKAYETÇİ VE SANIRIM SONUNDA BENİMLE BAGINI KOPARACAK İYİCE KÖTÜYE GİDİYOR....SİZDEN RİCAM KARDEŞİM İÇİN DUA EDİN ASLINDA SALAVATI TEFRİCİYE OKUTACAKTIM AMA O BÖLÜMDEN GİRİŞ YAPAMDIM FORMA ÖZEL BİR SAYFA AÇIP BURDAN DA OKUTMAK İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ BAŞKASININ HAKKINA GEÇMİŞ OLMAKTAN DA KORKUYORUM O YUZDEN SİZDEN RİCAM KARDEŞİMİN İSLAH OLMASI O KÖTÜ HUYLU ARKADAŞLRINDAN UZAKLAŞMASI İÇİN DUA EDER MİSİNİZ? ŞU AN GERÇEKTEN NE YAPACAĞIMI ŞAŞIRDIM VE ÇARESİİZM BİR YANDAN ANNEMLE BABAMIMI İDARE EDİYİM YOKSA KARDEŞİMLE Mİ UĞRAŞIYIM.... LÜTFEN DUA EDİN.... SELAM VE DUA İLE....
--------------------------------------------------------------------------------
 

umeyye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2007
Mesajlar
1,936
Tepki puanı
0
Puanları
36
RE: AH KARDEŞİM AH...

:(:( s.a kardeşim ALLAH yar ve yardımcınız olsun MEVLA kareşine ve tüm ümmeti muhammedin evlatlarına bu mübarek gün ve gecelerin hürmetine hidayet eylesin
MEVLA nefsin şeytenın ve şeytan kılıklı insanların şerrinden muhafaza eylesin AMİN :(
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: AH KARDEŞİM AH...

Arkadaş!!!​

Rebâh b. Rebî şöyle anlatıyor: "Peygamber (s.a.s.) ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Resulullah her üç kişiye bir deve vermişti. İki kişi deveye biniyor, üçüncüsü de deveyi çöllerde sürüyordu. Dağları inmekte iken Resulullah yanıma geldi. Ben o sırada yürüyordum. Bana: "Rebâh, yürüyorsun ha" dedi. "Ben deveden henüz indim. Şimdi sıra arkadaşlarımda", diye karşılık verdim. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) arkadaşlarımın yanına geldi. Onlar hemen deveyi çöktürerek indiler. Yanlarına varınca bana: "Şu deveye bin ve geri dönünceye kadar da inme, biz seni takip ederiz," dediler." "Niçin", diye sordum. "Çünkü Resulullah senin için; "Doğrusu salih bir arkadaşınız var. ona iyi davranın," buyurdu" diye cevap verdiler." (Y. Kandehlevî, Hayatü's-Sahabe, III, 1086)

İşte böyle salih arkadaşlar edinmek her insan için çok önemli bir konudur. Resul-u Ekrem: "Mü'min, mü'min kardeşinin aynasıdır. " (Tirmizî, Birr, 18) buyurmuştur. Bir düşünür de: "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" demiştir. Başka bir hadis-i şerifte de: "İnsan sevdiği kişi ile beraberdir" (Buhârî, Fezâilu Ashabi'n-Nebî, 7) buyurulmuştur. Arkadaşlar, sevilen insanlar arasından seçilir. İnsan sevdiğinin kusurunu görmez eksikliklerini farketmez. Onun ahlâkını benimser. Bunun için arkadaş seçerken dikkatli olmak gerekir. Rastgele bir arkadaş seçimi insanı felâketlere sürükleyebilir. Akıllı, Allah'tan korkan güzel ahlâklı insanlarla arkadaş olmaya çalışılmalıdır. Kötü arkadaş, başkalarının bizim için besledikleri iyi duyguları yok eder. Kötülüklerine bizi de bulaştırır. Akılsız dost, akıllı düşmandan daha çok zarar verir.

Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler. Çocukların kimlerle dost ve arkadaş oldukları devamlı kontrol edilmeli, kötü arkadaşın insanı sürükleyeceği kötülükler hakkında uyarılmalıdır. Gerekirse iyi kişilerle arkadaş olmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki iyi arkadaş; bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda ve yalnız kaldığımızda yanımızda olan, düştüğümüzde elimizden tutan kişidir.

Saîd Cubeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: "Ensar'a mensup birisi Resulullah'ın huzuruna geldi. Adam mahzundu. Resulullah buyurdu ki:

"-Seni üzgün görüyorum, neden?"

Adam dedi ki:

"-Ya Resulallah, beni bir şey düşündürüyor . "

"-Nedir? "

"Biz her gün akşam sabah sizin huzurunuza geliyoruz. Yüzünüze bakıyor meclisinizde bulunuyoruz. Yarın siz resuller birlikte olacaksınız. Yücelere varacaksınız. Ama biz, size nasıl vasıl olabiliriz ki?"

Resulullah (s.a.s.) hiç cevap vermedi. Cibril-i Emin Cenâb-ı Hakk'dan Nisâ Suresi'nin 69. ayetini getirdi:

"Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimet verdiği, resuller, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır. "

Kur'an'ın müminlere bu müjdesi, ne engin bir mutluluktur. Dünyada biri birini Allah için sevmiş, biribirine destek verip yardım ederek kardeşlik kurmuş müminler, ahirette, kerim olan Allah'ın huzurunda şerefti bir arkadaşlık içindedirler. Mümin, bu saadeti, Allah'a ve Resulüne itaatle elde etmiştir. Mümin, Allah ve Resulüne itaat edenlerle arkadaşlık kurarak ve onlarla birlikte İslâm toplumunu oluşturarak bu mertebeye ulaşmıştır.

Enes b. Mâlik'den rivayet edilen bir hadîs-i şerif şöyledir:

"Resulullah'a, bir topluluk tarafından sevilip de onlara ulaşamayan kimse hakkında soru sordular. Efendimiz şöyle buyurdu:

"-Kişi sevdiği ile beraberdir. "

Enes b. Mâlik diyor ki: "Müslümanlar bu hadîse sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmemişlerdir.

İslâm toplumu, müminlerin oluşturduğu ve esası iman üzerine kurulu bir kardeşlik ve arkadaşlık toplumudur. Bu arkadaşlıkta bağlar, akide bağıdır, Allah'a itaat ve resulüne itaat bağıdır. Bu cemiyette arkadaşlıklar ve dostluklar, dünya menfaati için kurulmaz. Arkadaşlıklar, ahirette resullerle, sıddîklarla, şehitlerle ve salihlerle beraber olmak ve Allah'ın ahiretteki nimetine nail olmak için kurulur. Bu ulvî gaye için kurulan arkadaşlıkları Allah'u Teâlâ "görülmeyen askerleriyle" desteklemektedir:

"Eğer siz o (Resulullah)'a yardım etmezseniz, iyi bilin ki Allah ona yardım etmişti. Hani yalnız iki kişiden biri olduğu hâlde (Mekke'den) kâfirler tarafından çıkarılmıştı. İkisi de mağarada iken arkadaşına: "Üzülme, Allah bizimle beraberdir." diyordu. Allah ona yardım etti, kalbini yatıştıran huzur ve güvenini indirdi. O'nu sizin görmediğiniz askerlerle destekledi. İnanmayanların sözünü alçalttı. Yüce olan yalnız Allah'ın sözüdür. Allah, daima üstündür ve hikmet sahibidir" (et-Tevbe, 9/40)

Bu ayet-i celilede, İslâm tarihinde meşhur bir olaya, Resulullah (s.a.s.)'ın Mekke'den Medine'ye hicretine işaret vardır. Hatırlanacağı üzere. Ebû Bekr es-Sıddîk ile birlikte Medine-i Münevvere'ye hicret eden Resulullah (s.a.s.)'ı müşrikler yolda yakalamak için çok sıkıştırmışlar, her ikisi de bir mağaraya saklanmışlardı. Hz. Ebû Bekr Sıddîk'ın bu arkadaşlığına ve desteğine Allah Azze ve Celle de görünmez ordularla destek olmuştur. Allah sabredenlerle beraberdir.

Buna karşılık isabetle seçilemeyen arkadaş ve dostlar insanı hem dünyada hem ahirette felâkete sürükler. Felâket gelip çatınca da hemen uzaklaşır giderler. Onları çevrelerindeki insanlara bağlayan şey menfaatleridir. Menfaatlerinin bittiği yerde dostlukları yok olur gider. Halbuki hakiki arkadaş kişinin, "kara gününde", felâket anında yanında bulduğu arkadaş ve dostudur.

Kur'an-ı Kerîm, dünyada sapıklığa düşenlerin ahirette şöyle söyleyeceklerini haber veriyor:

"Orada putları ile çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbına eşit tutmuştuk. Bizi saptıranlar ancak suçlulardır. Şimdi şefâatçımız, yakın bir dostumuz yoktur. Keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak, derler" (eş-Şuarâ, 26/96-102)

Şu halde, bizi hak yoldan ayırarak ahirette pişmanlığa sürükleyecek kötü arkadaşlardan özellikle uzak durmalıyız. Dost ve arkadaşlarımızı mutlaka doğru yoldan ayrılmayan samimi müslümanlardan seçmeliyiz.

Dost ve arkadaşlarını Allah'a kavuşmayı reddeden, arzu, hevâ ve şehvet düşkünü kişilerden seçenlerin dostluklarına şeytan destek olmakta ve onları yalnız bırakmamaktadır. Bunların, Allah'ı anmaktan uzaklaştıkça şeytan ile dostlukları artar. Şeytan devamlı olarak ona fısıldamaktadır. Yaptıkları fenalığı hoş göstermekte, gittikleri yolun doğruluğunu onlara telkin etmektedir. Ama:

"Nihayet bize gelince der ki: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın sen" (ez-Zuhruf, 43/38) hükmü gereğince, kötü arkadaş seçen gerçeği anlayacaktır. Ama şeytan ve kötü arkadaş görevlerini yapmışlar, hakdan onu uzaklaştırmış ve Allah'ın azabına hazırlamışlardır.

'Onlardan bir sõzcü "Benim bir arkadaşım vardı. " dedi. "

"(Alayla) Der ki: "Sen doğrulayanlardan mısın?"

"Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi (diriltilip) cezalandırılacağız?"

"(Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız" dedi. "

"Sonra onu Cehennem'in ortasında gördü. "

"Tallahi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın . "

"Rabbimin nimeti olmasaydı ben de şimdi oraya getirilenlerden olurdum" (es-Saffât, 37/51-57).


Arkadaşını Cehennem'in ortasında görmesi, kendi ve arkadaşları olan ihlâslı kulların sahip olduğu nimetlerin büyüklüğünü hissetmesine vesile olur. Bu nimetleri anmak, devamlılığından emin bulunmak mümin için en büyük mutluluktur. Bu, arkadaşının vesvese ve kandırmasına inanmayıp onunla birlikte uçuruma düşmekten kurtulmanın ve Allah'ın nimetlerine ermenin mutluluğudur. Allah'ın lütfu ile arkadaşının kötülüklerine uymamış, onu dinlememiş, hatta ondan uzaklaşarak Allah'a ve Resulüne gönülden itaat eden ihlâslı kulları arkadaş edinmiş ve bu engin saadete mazhar olmuştur.

Kötü arkadaşına uymuş olsaydı, onun eliyle Cehennem'in ateşini davet etmiş olacaktı. Şeytanın eliyle, ateşlerini yakmış olacaktı. Ama Allah'a hamdolsun ki kötü arkadaştan uzaklaşmış ve azaptan kurtulduğu gibi sonsuz nimetlere de kavuşmuştu. Şimdi, resuller, sıddîkler, şehitler ve salihlerle beraberdir.


Arkadaşlık!!!​


Herkes kendi yaptığından sormludur. Ama böyle bir kişiyle arkadaşlık yapan kişinin amacı onu bu günahlardan kurtarmak olmalıdır. Bunun tersi olupta bu kişinin etkisinde kalıp onun günahlarına meyletme durumu varsa böyle bir arkadaşlık tehlikeli olur.

Ebu Hureyre Radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki: Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin. (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)

AÇIKLAMA: Bu hadis, arkadaşlığın ehemmiyetine dikkat çekmektedir. O kadar ki, arkadaşlar bir birine ciddi tesirlerde bulunabilirler, "din"le ifade edilen itikad, adet, siret, ahlak gibi hususlarda benzemeler husule gelmektedir.

Bu sebeple hadisin devamında, sıkı dostluk kuracağımız kimsenin ahvalini iyice bir tedkik ve teemmülden geçirip ondan sonra dostluğa girmemiz tavsiye buyurulmaktadır. Başka bir hadiste: "Müşriklerle beraber yaşamayın, onlarla cimada bulunmayın. Kim onlarla beraber yaşar veya cimada bulunursa onlardan olur." Buyurulmuştur.

Bu hadis açıklayan başka bir hadistede Resulullah aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Kişi sevdiği ile beraberdir." Yani bir şeye ihtimam gösteren herkes istesede istemesede yaratılış icabı ona tabi olur. Kim bir kavmi veya bir kişiyi ihlasla severse bu onların zümresindendir. Hatta onların amellerini yapmamış bile olsa, çünkü kalben yakınlık sabit olmuş olur. Bu hadisin zımmında peygamberleri, sahabeleri, evliyaları ve Allahın salih kullarını sevmeye teşvik vardır. Ayrıca müslümanların arasındaki kinleşmekten de terhib ve korkutma vardır.

Başka bir hadisi şerifte de Peygember efendimiz şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." İyi arkadaş misk satıcısına benzer, çünkü ondan dünyevi veya uhrevi bir faide, bir nur bulaşacaktır. Hadis böyle kimselerle arkadaşlığa teşvik ettiği gibi uzaktan yakından dünyevi veya uhrevi bir zarar dokunacak kimselerle de arkadaşlık etmemeyi emretmiştir.

Kynak: Prof. Dr. İbrahim Canan Kütüb-i Sitte c. 10
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

umeyye yazdı:
:(:( s.a kardeşim ALLAH yar ve yardımcınız olsun MEVLA kareşine ve tüm ümmeti muhammedin evlatlarına bu mübarek gün ve gecelerin hürmetine hidayet eylesin
MEVLA nefsin şeytenın ve şeytan kılıklı insanların şerrinden muhafaza eylesin AMİN :(

MEVLA nefsin şeytenın ve şeytan kılıklı insanların şerrinden muhafaza eylesin

ve aleyküm selam kardeşim inşallah....amin...
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

aska mecnun yazdı:
Arkadaş!!!​

Rebâh b. Rebî şöyle anlatıyor: "Peygamber (s.a.s.) ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Resulullah her üç kişiye bir deve vermişti. İki kişi deveye biniyor, üçüncüsü de deveyi çöllerde sürüyordu. Dağları inmekte iken Resulullah yanıma geldi. Ben o sırada yürüyordum. Bana: "Rebâh, yürüyorsun ha" dedi. "Ben deveden henüz indim. Şimdi sıra arkadaşlarımda", diye karşılık verdim. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) arkadaşlarımın yanına geldi. Onlar hemen deveyi çöktürerek indiler. Yanlarına varınca bana: "Şu deveye bin ve geri dönünceye kadar da inme, biz seni takip ederiz," dediler." "Niçin", diye sordum. "Çünkü Resulullah senin için; "Doğrusu salih bir arkadaşınız var. ona iyi davranın," buyurdu" diye cevap verdiler." (Y. Kandehlevî, Hayatü's-Sahabe, III, 1086)

İşte böyle salih arkadaşlar edinmek her insan için çok önemli bir konudur. Resul-u Ekrem: "Mü'min, mü'min kardeşinin aynasıdır. " (Tirmizî, Birr, 18) buyurmuştur. Bir düşünür de: "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" demiştir. Başka bir hadis-i şerifte de: "İnsan sevdiği kişi ile beraberdir" (Buhârî, Fezâilu Ashabi'n-Nebî, 7) buyurulmuştur. Arkadaşlar, sevilen insanlar arasından seçilir. İnsan sevdiğinin kusurunu görmez eksikliklerini farketmez. Onun ahlâkını benimser. Bunun için arkadaş seçerken dikkatli olmak gerekir. Rastgele bir arkadaş seçimi insanı felâketlere sürükleyebilir. Akıllı, Allah'tan korkan güzel ahlâklı insanlarla arkadaş olmaya çalışılmalıdır. Kötü arkadaş, başkalarının bizim için besledikleri iyi duyguları yok eder. Kötülüklerine bizi de bulaştırır. Akılsız dost, akıllı düşmandan daha çok zarar verir.

Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler. Çocukların kimlerle dost ve arkadaş oldukları devamlı kontrol edilmeli, kötü arkadaşın insanı sürükleyeceği kötülükler hakkında uyarılmalıdır. Gerekirse iyi kişilerle arkadaş olmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki iyi arkadaş; bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda ve yalnız kaldığımızda yanımızda olan, düştüğümüzde elimizden tutan kişidir.

Saîd Cubeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: "Ensar'a mensup birisi Resulullah'ın huzuruna geldi. Adam mahzundu. Resulullah buyurdu ki:

"-Seni üzgün görüyorum, neden?"

Adam dedi ki:

"-Ya Resulallah, beni bir şey düşündürüyor . "

"-Nedir? "

"Biz her gün akşam sabah sizin huzurunuza geliyoruz. Yüzünüze bakıyor meclisinizde bulunuyoruz. Yarın siz resuller birlikte olacaksınız. Yücelere varacaksınız. Ama biz, size nasıl vasıl olabiliriz ki?"

Resulullah (s.a.s.) hiç cevap vermedi. Cibril-i Emin Cenâb-ı Hakk'dan Nisâ Suresi'nin 69. ayetini getirdi:

"Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimet verdiği, resuller, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır. "

Kur'an'ın müminlere bu müjdesi, ne engin bir mutluluktur. Dünyada biri birini Allah için sevmiş, biribirine destek verip yardım ederek kardeşlik kurmuş müminler, ahirette, kerim olan Allah'ın huzurunda şerefti bir arkadaşlık içindedirler. Mümin, bu saadeti, Allah'a ve Resulüne itaatle elde etmiştir. Mümin, Allah ve Resulüne itaat edenlerle arkadaşlık kurarak ve onlarla birlikte İslâm toplumunu oluşturarak bu mertebeye ulaşmıştır.

Enes b. Mâlik'den rivayet edilen bir hadîs-i şerif şöyledir:

"Resulullah'a, bir topluluk tarafından sevilip de onlara ulaşamayan kimse hakkında soru sordular. Efendimiz şöyle buyurdu:

"-Kişi sevdiği ile beraberdir. "

Enes b. Mâlik diyor ki: "Müslümanlar bu hadîse sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmemişlerdir.

İslâm toplumu, müminlerin oluşturduğu ve esası iman üzerine kurulu bir kardeşlik ve arkadaşlık toplumudur. Bu arkadaşlıkta bağlar, akide bağıdır, Allah'a itaat ve resulüne itaat bağıdır. Bu cemiyette arkadaşlıklar ve dostluklar, dünya menfaati için kurulmaz. Arkadaşlıklar, ahirette resullerle, sıddîklarla, şehitlerle ve salihlerle beraber olmak ve Allah'ın ahiretteki nimetine nail olmak için kurulur. Bu ulvî gaye için kurulan arkadaşlıkları Allah'u Teâlâ "görülmeyen askerleriyle" desteklemektedir:

"Eğer siz o (Resulullah)'a yardım etmezseniz, iyi bilin ki Allah ona yardım etmişti. Hani yalnız iki kişiden biri olduğu hâlde (Mekke'den) kâfirler tarafından çıkarılmıştı. İkisi de mağarada iken arkadaşına: "Üzülme, Allah bizimle beraberdir." diyordu. Allah ona yardım etti, kalbini yatıştıran huzur ve güvenini indirdi. O'nu sizin görmediğiniz askerlerle destekledi. İnanmayanların sözünü alçalttı. Yüce olan yalnız Allah'ın sözüdür. Allah, daima üstündür ve hikmet sahibidir" (et-Tevbe, 9/40)

Bu ayet-i celilede, İslâm tarihinde meşhur bir olaya, Resulullah (s.a.s.)'ın Mekke'den Medine'ye hicretine işaret vardır. Hatırlanacağı üzere. Ebû Bekr es-Sıddîk ile birlikte Medine-i Münevvere'ye hicret eden Resulullah (s.a.s.)'ı müşrikler yolda yakalamak için çok sıkıştırmışlar, her ikisi de bir mağaraya saklanmışlardı. Hz. Ebû Bekr Sıddîk'ın bu arkadaşlığına ve desteğine Allah Azze ve Celle de görünmez ordularla destek olmuştur. Allah sabredenlerle beraberdir.

Buna karşılık isabetle seçilemeyen arkadaş ve dostlar insanı hem dünyada hem ahirette felâkete sürükler. Felâket gelip çatınca da hemen uzaklaşır giderler. Onları çevrelerindeki insanlara bağlayan şey menfaatleridir. Menfaatlerinin bittiği yerde dostlukları yok olur gider. Halbuki hakiki arkadaş kişinin, "kara gününde", felâket anında yanında bulduğu arkadaş ve dostudur.

Kur'an-ı Kerîm, dünyada sapıklığa düşenlerin ahirette şöyle söyleyeceklerini haber veriyor:

"Orada putları ile çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbına eşit tutmuştuk. Bizi saptıranlar ancak suçlulardır. Şimdi şefâatçımız, yakın bir dostumuz yoktur. Keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak, derler" (eş-Şuarâ, 26/96-102)

Şu halde, bizi hak yoldan ayırarak ahirette pişmanlığa sürükleyecek kötü arkadaşlardan özellikle uzak durmalıyız. Dost ve arkadaşlarımızı mutlaka doğru yoldan ayrılmayan samimi müslümanlardan seçmeliyiz.

Dost ve arkadaşlarını Allah'a kavuşmayı reddeden, arzu, hevâ ve şehvet düşkünü kişilerden seçenlerin dostluklarına şeytan destek olmakta ve onları yalnız bırakmamaktadır. Bunların, Allah'ı anmaktan uzaklaştıkça şeytan ile dostlukları artar. Şeytan devamlı olarak ona fısıldamaktadır. Yaptıkları fenalığı hoş göstermekte, gittikleri yolun doğruluğunu onlara telkin etmektedir. Ama:

"Nihayet bize gelince der ki: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın sen" (ez-Zuhruf, 43/38) hükmü gereğince, kötü arkadaş seçen gerçeği anlayacaktır. Ama şeytan ve kötü arkadaş görevlerini yapmışlar, hakdan onu uzaklaştırmış ve Allah'ın azabına hazırlamışlardır.

'Onlardan bir sõzcü "Benim bir arkadaşım vardı. " dedi. "

"(Alayla) Der ki: "Sen doğrulayanlardan mısın?"

"Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi (diriltilip) cezalandırılacağız?"

"(Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız" dedi. "

"Sonra onu Cehennem'in ortasında gördü. "

"Tallahi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın . "

"Rabbimin nimeti olmasaydı ben de şimdi oraya getirilenlerden olurdum" (es-Saffât, 37/51-57).


Arkadaşını Cehennem'in ortasında görmesi, kendi ve arkadaşları olan ihlâslı kulların sahip olduğu nimetlerin büyüklüğünü hissetmesine vesile olur. Bu nimetleri anmak, devamlılığından emin bulunmak mümin için en büyük mutluluktur. Bu, arkadaşının vesvese ve kandırmasına inanmayıp onunla birlikte uçuruma düşmekten kurtulmanın ve Allah'ın nimetlerine ermenin mutluluğudur. Allah'ın lütfu ile arkadaşının kötülüklerine uymamış, onu dinlememiş, hatta ondan uzaklaşarak Allah'a ve Resulüne gönülden itaat eden ihlâslı kulları arkadaş edinmiş ve bu engin saadete mazhar olmuştur.

Kötü arkadaşına uymuş olsaydı, onun eliyle Cehennem'in ateşini davet etmiş olacaktı. Şeytanın eliyle, ateşlerini yakmış olacaktı. Ama Allah'a hamdolsun ki kötü arkadaştan uzaklaşmış ve azaptan kurtulduğu gibi sonsuz nimetlere de kavuşmuştu. Şimdi, resuller, sıddîkler, şehitler ve salihlerle beraberdir.


Arkadaşlık!!!​


Herkes kendi yaptığından sormludur. Ama böyle bir kişiyle arkadaşlık yapan kişinin amacı onu bu günahlardan kurtarmak olmalıdır. Bunun tersi olupta bu kişinin etkisinde kalıp onun günahlarına meyletme durumu varsa böyle bir arkadaşlık tehlikeli olur.

Ebu Hureyre Radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki: Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin. (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)

AÇIKLAMA: Bu hadis, arkadaşlığın ehemmiyetine dikkat çekmektedir. O kadar ki, arkadaşlar bir birine ciddi tesirlerde bulunabilirler, "din"le ifade edilen itikad, adet, siret, ahlak gibi hususlarda benzemeler husule gelmektedir.

Bu sebeple hadisin devamında, sıkı dostluk kuracağımız kimsenin ahvalini iyice bir tedkik ve teemmülden geçirip ondan sonra dostluğa girmemiz tavsiye buyurulmaktadır. Başka bir hadiste: "Müşriklerle beraber yaşamayın, onlarla cimada bulunmayın. Kim onlarla beraber yaşar veya cimada bulunursa onlardan olur." Buyurulmuştur.

Bu hadis açıklayan başka bir hadistede Resulullah aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Kişi sevdiği ile beraberdir." Yani bir şeye ihtimam gösteren herkes istesede istemesede yaratılış icabı ona tabi olur. Kim bir kavmi veya bir kişiyi ihlasla severse bu onların zümresindendir. Hatta onların amellerini yapmamış bile olsa, çünkü kalben yakınlık sabit olmuş olur. Bu hadisin zımmında peygamberleri, sahabeleri, evliyaları ve Allahın salih kullarını sevmeye teşvik vardır. Ayrıca müslümanların arasındaki kinleşmekten de terhib ve korkutma vardır.

Başka bir hadisi şerifte de Peygember efendimiz şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." İyi arkadaş misk satıcısına benzer, çünkü ondan dünyevi veya uhrevi bir faide, bir nur bulaşacaktır. Hadis böyle kimselerle arkadaşlığa teşvik ettiği gibi uzaktan yakından dünyevi veya uhrevi bir zarar dokunacak kimselerle de arkadaşlık etmemeyi emretmiştir.

Kynak: Prof. Dr. İbrahim Canan Kütüb-i Sitte c. 10



Başka bir hadisi şerifte de Peygember efendimiz şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir.


rabbim kardeşimi efendimizin buyurdugu gibi ihlas sahibi kişilerle karşılaştırsın inşallah...
rabbim inşallah dogru yola yöneltir ...ne olur sizde dua edin...rabbim inşallah kabul buyurur dualarımız...

kardeşim tekrar teşekkür ederim rabbim razı olsun bu yazının çıktısını aldım eğer okutabilirsem okumasını sağlıyacam çünkü kitap bile okumuyor artık ve inşallah bu güzel yazıdan etkilenip bir nepze olsun pişmanlık duyar...rabbime emanet olun..
 

Aşkâ Mecnun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
3,521
Tepki puanı
2
Puanları
0
Konum
Fatih - İstanbul
RE: AH KARDEŞİM AH...

MAVI HUZUN yazdı:
aska mecnun yazdı:
Arkadaş!!!​

Rebâh b. Rebî şöyle anlatıyor: "Peygamber (s.a.s.) ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Resulullah her üç kişiye bir deve vermişti. İki kişi deveye biniyor, üçüncüsü de deveyi çöllerde sürüyordu. Dağları inmekte iken Resulullah yanıma geldi. Ben o sırada yürüyordum. Bana: "Rebâh, yürüyorsun ha" dedi. "Ben deveden henüz indim. Şimdi sıra arkadaşlarımda", diye karşılık verdim. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) arkadaşlarımın yanına geldi. Onlar hemen deveyi çöktürerek indiler. Yanlarına varınca bana: "Şu deveye bin ve geri dönünceye kadar da inme, biz seni takip ederiz," dediler." "Niçin", diye sordum. "Çünkü Resulullah senin için; "Doğrusu salih bir arkadaşınız var. ona iyi davranın," buyurdu" diye cevap verdiler." (Y. Kandehlevî, Hayatü's-Sahabe, III, 1086)

İşte böyle salih arkadaşlar edinmek her insan için çok önemli bir konudur. Resul-u Ekrem: "Mü'min, mü'min kardeşinin aynasıdır. " (Tirmizî, Birr, 18) buyurmuştur. Bir düşünür de: "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" demiştir. Başka bir hadis-i şerifte de: "İnsan sevdiği kişi ile beraberdir" (Buhârî, Fezâilu Ashabi'n-Nebî, 7) buyurulmuştur. Arkadaşlar, sevilen insanlar arasından seçilir. İnsan sevdiğinin kusurunu görmez eksikliklerini farketmez. Onun ahlâkını benimser. Bunun için arkadaş seçerken dikkatli olmak gerekir. Rastgele bir arkadaş seçimi insanı felâketlere sürükleyebilir. Akıllı, Allah'tan korkan güzel ahlâklı insanlarla arkadaş olmaya çalışılmalıdır. Kötü arkadaş, başkalarının bizim için besledikleri iyi duyguları yok eder. Kötülüklerine bizi de bulaştırır. Akılsız dost, akıllı düşmandan daha çok zarar verir.

Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler. Çocukların kimlerle dost ve arkadaş oldukları devamlı kontrol edilmeli, kötü arkadaşın insanı sürükleyeceği kötülükler hakkında uyarılmalıdır. Gerekirse iyi kişilerle arkadaş olmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki iyi arkadaş; bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda ve yalnız kaldığımızda yanımızda olan, düştüğümüzde elimizden tutan kişidir.

Saîd Cubeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: "Ensar'a mensup birisi Resulullah'ın huzuruna geldi. Adam mahzundu. Resulullah buyurdu ki:

"-Seni üzgün görüyorum, neden?"

Adam dedi ki:

"-Ya Resulallah, beni bir şey düşündürüyor . "

"-Nedir? "

"Biz her gün akşam sabah sizin huzurunuza geliyoruz. Yüzünüze bakıyor meclisinizde bulunuyoruz. Yarın siz resuller birlikte olacaksınız. Yücelere varacaksınız. Ama biz, size nasıl vasıl olabiliriz ki?"

Resulullah (s.a.s.) hiç cevap vermedi. Cibril-i Emin Cenâb-ı Hakk'dan Nisâ Suresi'nin 69. ayetini getirdi:

"Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimet verdiği, resuller, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır. "

Kur'an'ın müminlere bu müjdesi, ne engin bir mutluluktur. Dünyada biri birini Allah için sevmiş, biribirine destek verip yardım ederek kardeşlik kurmuş müminler, ahirette, kerim olan Allah'ın huzurunda şerefti bir arkadaşlık içindedirler. Mümin, bu saadeti, Allah'a ve Resulüne itaatle elde etmiştir. Mümin, Allah ve Resulüne itaat edenlerle arkadaşlık kurarak ve onlarla birlikte İslâm toplumunu oluşturarak bu mertebeye ulaşmıştır.

Enes b. Mâlik'den rivayet edilen bir hadîs-i şerif şöyledir:

"Resulullah'a, bir topluluk tarafından sevilip de onlara ulaşamayan kimse hakkında soru sordular. Efendimiz şöyle buyurdu:

"-Kişi sevdiği ile beraberdir. "

Enes b. Mâlik diyor ki: "Müslümanlar bu hadîse sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmemişlerdir.

İslâm toplumu, müminlerin oluşturduğu ve esası iman üzerine kurulu bir kardeşlik ve arkadaşlık toplumudur. Bu arkadaşlıkta bağlar, akide bağıdır, Allah'a itaat ve resulüne itaat bağıdır. Bu cemiyette arkadaşlıklar ve dostluklar, dünya menfaati için kurulmaz. Arkadaşlıklar, ahirette resullerle, sıddîklarla, şehitlerle ve salihlerle beraber olmak ve Allah'ın ahiretteki nimetine nail olmak için kurulur. Bu ulvî gaye için kurulan arkadaşlıkları Allah'u Teâlâ "görülmeyen askerleriyle" desteklemektedir:

"Eğer siz o (Resulullah)'a yardım etmezseniz, iyi bilin ki Allah ona yardım etmişti. Hani yalnız iki kişiden biri olduğu hâlde (Mekke'den) kâfirler tarafından çıkarılmıştı. İkisi de mağarada iken arkadaşına: "Üzülme, Allah bizimle beraberdir." diyordu. Allah ona yardım etti, kalbini yatıştıran huzur ve güvenini indirdi. O'nu sizin görmediğiniz askerlerle destekledi. İnanmayanların sözünü alçalttı. Yüce olan yalnız Allah'ın sözüdür. Allah, daima üstündür ve hikmet sahibidir" (et-Tevbe, 9/40)

Bu ayet-i celilede, İslâm tarihinde meşhur bir olaya, Resulullah (s.a.s.)'ın Mekke'den Medine'ye hicretine işaret vardır. Hatırlanacağı üzere. Ebû Bekr es-Sıddîk ile birlikte Medine-i Münevvere'ye hicret eden Resulullah (s.a.s.)'ı müşrikler yolda yakalamak için çok sıkıştırmışlar, her ikisi de bir mağaraya saklanmışlardı. Hz. Ebû Bekr Sıddîk'ın bu arkadaşlığına ve desteğine Allah Azze ve Celle de görünmez ordularla destek olmuştur. Allah sabredenlerle beraberdir.

Buna karşılık isabetle seçilemeyen arkadaş ve dostlar insanı hem dünyada hem ahirette felâkete sürükler. Felâket gelip çatınca da hemen uzaklaşır giderler. Onları çevrelerindeki insanlara bağlayan şey menfaatleridir. Menfaatlerinin bittiği yerde dostlukları yok olur gider. Halbuki hakiki arkadaş kişinin, "kara gününde", felâket anında yanında bulduğu arkadaş ve dostudur.

Kur'an-ı Kerîm, dünyada sapıklığa düşenlerin ahirette şöyle söyleyeceklerini haber veriyor:

"Orada putları ile çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbına eşit tutmuştuk. Bizi saptıranlar ancak suçlulardır. Şimdi şefâatçımız, yakın bir dostumuz yoktur. Keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak, derler" (eş-Şuarâ, 26/96-102)

Şu halde, bizi hak yoldan ayırarak ahirette pişmanlığa sürükleyecek kötü arkadaşlardan özellikle uzak durmalıyız. Dost ve arkadaşlarımızı mutlaka doğru yoldan ayrılmayan samimi müslümanlardan seçmeliyiz.

Dost ve arkadaşlarını Allah'a kavuşmayı reddeden, arzu, hevâ ve şehvet düşkünü kişilerden seçenlerin dostluklarına şeytan destek olmakta ve onları yalnız bırakmamaktadır. Bunların, Allah'ı anmaktan uzaklaştıkça şeytan ile dostlukları artar. Şeytan devamlı olarak ona fısıldamaktadır. Yaptıkları fenalığı hoş göstermekte, gittikleri yolun doğruluğunu onlara telkin etmektedir. Ama:

"Nihayet bize gelince der ki: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın sen" (ez-Zuhruf, 43/38) hükmü gereğince, kötü arkadaş seçen gerçeği anlayacaktır. Ama şeytan ve kötü arkadaş görevlerini yapmışlar, hakdan onu uzaklaştırmış ve Allah'ın azabına hazırlamışlardır.

'Onlardan bir sõzcü "Benim bir arkadaşım vardı. " dedi. "

"(Alayla) Der ki: "Sen doğrulayanlardan mısın?"

"Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi (diriltilip) cezalandırılacağız?"

"(Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız" dedi. "

"Sonra onu Cehennem'in ortasında gördü. "

"Tallahi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın . "

"Rabbimin nimeti olmasaydı ben de şimdi oraya getirilenlerden olurdum" (es-Saffât, 37/51-57).


Arkadaşını Cehennem'in ortasında görmesi, kendi ve arkadaşları olan ihlâslı kulların sahip olduğu nimetlerin büyüklüğünü hissetmesine vesile olur. Bu nimetleri anmak, devamlılığından emin bulunmak mümin için en büyük mutluluktur. Bu, arkadaşının vesvese ve kandırmasına inanmayıp onunla birlikte uçuruma düşmekten kurtulmanın ve Allah'ın nimetlerine ermenin mutluluğudur. Allah'ın lütfu ile arkadaşının kötülüklerine uymamış, onu dinlememiş, hatta ondan uzaklaşarak Allah'a ve Resulüne gönülden itaat eden ihlâslı kulları arkadaş edinmiş ve bu engin saadete mazhar olmuştur.

Kötü arkadaşına uymuş olsaydı, onun eliyle Cehennem'in ateşini davet etmiş olacaktı. Şeytanın eliyle, ateşlerini yakmış olacaktı. Ama Allah'a hamdolsun ki kötü arkadaştan uzaklaşmış ve azaptan kurtulduğu gibi sonsuz nimetlere de kavuşmuştu. Şimdi, resuller, sıddîkler, şehitler ve salihlerle beraberdir.


Arkadaşlık!!!​


Herkes kendi yaptığından sormludur. Ama böyle bir kişiyle arkadaşlık yapan kişinin amacı onu bu günahlardan kurtarmak olmalıdır. Bunun tersi olupta bu kişinin etkisinde kalıp onun günahlarına meyletme durumu varsa böyle bir arkadaşlık tehlikeli olur.

Ebu Hureyre Radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki: Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin. (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)

AÇIKLAMA: Bu hadis, arkadaşlığın ehemmiyetine dikkat çekmektedir. O kadar ki, arkadaşlar bir birine ciddi tesirlerde bulunabilirler, "din"le ifade edilen itikad, adet, siret, ahlak gibi hususlarda benzemeler husule gelmektedir.

Bu sebeple hadisin devamında, sıkı dostluk kuracağımız kimsenin ahvalini iyice bir tedkik ve teemmülden geçirip ondan sonra dostluğa girmemiz tavsiye buyurulmaktadır. Başka bir hadiste: "Müşriklerle beraber yaşamayın, onlarla cimada bulunmayın. Kim onlarla beraber yaşar veya cimada bulunursa onlardan olur." Buyurulmuştur.

Bu hadis açıklayan başka bir hadistede Resulullah aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Kişi sevdiği ile beraberdir." Yani bir şeye ihtimam gösteren herkes istesede istemesede yaratılış icabı ona tabi olur. Kim bir kavmi veya bir kişiyi ihlasla severse bu onların zümresindendir. Hatta onların amellerini yapmamış bile olsa, çünkü kalben yakınlık sabit olmuş olur. Bu hadisin zımmında peygamberleri, sahabeleri, evliyaları ve Allahın salih kullarını sevmeye teşvik vardır. Ayrıca müslümanların arasındaki kinleşmekten de terhib ve korkutma vardır.

Başka bir hadisi şerifte de Peygember efendimiz şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." İyi arkadaş misk satıcısına benzer, çünkü ondan dünyevi veya uhrevi bir faide, bir nur bulaşacaktır. Hadis böyle kimselerle arkadaşlığa teşvik ettiği gibi uzaktan yakından dünyevi veya uhrevi bir zarar dokunacak kimselerle de arkadaşlık etmemeyi emretmiştir.

Kynak: Prof. Dr. İbrahim Canan Kütüb-i Sitte c. 10



Başka bir hadisi şerifte de Peygember efendimiz şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir.


rabbim kardeşimi efendimizin buyurdugu gibi ihlas sahibi kişilerle karşılaştırsın inşallah...
rabbim inşallah dogru yola yöneltir ...ne olur sizde dua edin...rabbim inşallah kabul buyurur dualarımız...

kardeşim tekrar teşekkür ederim rabbim razı olsun bu yazının çıktısını aldım eğer okutabilirsem okumasını sağlıyacam çünkü kitap bile okumuyor artık ve inşallah bu güzel yazıdan etkilenip bir nepze olsun pişmanlık duyar...rabbime emanet olun..



Selamünaleyküm.....

Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler. Çocukların kimlerle dost ve arkadaş oldukları devamlı kontrol edilmeli, kötü arkadaşın insanı sürükleyeceği kötülükler hakkında uyarılmalıdır. Gerekirse iyi kişilerle arkadaş olmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki iyi arkadaş; bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda ve yalnız kaldığımızda yanımızda olan, düştüğümüzde elimizden tutan kişidir.


Allah yar ve yardımcınız olsun Rabbim hidayet versin inşAllah. Tez zamanda yapmış olduğu hataları anlar inşAllah... Yukarıdada belirtildiği gibi biz anne baba abi ablalara çok büyük bir pay düşmekte arkadaş seçme arkadaş bulma hukukunda.. Nacizane akıl vermek değilde ben den bir öneri bir tavsiye olsun isterim diyeceklerim...

Zamanın birinde bir yakınım oğlunun kötü arkadaşlara takıldığını sözlerini dinlemediğini çoğu vakitlerini onalarla geçirdiğini geç saatlerde eve döndüğünü bildirmişti. buna bir çözüm bir neden aramaktaydı nasıl duyarlı olunur, nasıl bir tavsiyede bulunulur, düşüncesiyle çocuk gençlik gelişim devtrelerini anlatan bir kitap okumasını ve ona göre hareket eder pisikolojisinin kontrol altına alınmasını ben tarafımca daha uygun buldum tabiki bir pisikiyatris değilim ama bu taktiğide bir kitaptan okumuştum....

Çoçuklarımız, artık bizi takmıyor, Anneye babaya karşı geliyor ne yapmak gerekli, kötü arkadaşlar ediniyor???

Buluğ çağına ermiş bir genç için geçen zaman onun daha aktif ve zorlu dönemlerden geçmesidir. yakınıma şunu tavsiyde bulunmuştum.. Çocuk kendinden bir takım olumlu yönleri başka insanlarda kötü arkadaşlar diye nitelendirilen kişilerde bulmakta. buda ondaki doğruların iyi yada kötü insanlarda var olması onlarla iyi bir uyum içinde olması algısını uyandırır. onun dilinden anlayabileceği vsvs. "Yakınıma sizin arkadaş olarak uygun gördüğünüz kişiyi karşınıza alın ve onunla konuşun oğlunuzun olumlu yönlerini sizin uygun gördüğünüz güvenli bulduğunuz o kişiye anlatın ve bir müddet sonra oğlunuzu uygun bulduğunuz kişiyle tanıştırın." oldu Aradan bir kaç ay geçtikten sonra oğullarının değiştiğini ve de eskisinden daha düzenli, disiplinle bir arkadaşlık süreci geçirdiğini duymak hoş olmuştu.
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

aska mecnun yazdı:
MAVI HUZUN yazdı:
aska mecnun yazdı:
Arkadaş!!!​

Rebâh b. Rebî şöyle anlatıyor: "Peygamber (s.a.s.) ile birlikte bir savaşa çıkmıştık. Resulullah her üç kişiye bir deve vermişti. İki kişi deveye biniyor, üçüncüsü de deveyi çöllerde sürüyordu. Dağları inmekte iken Resulullah yanıma geldi. Ben o sırada yürüyordum. Bana: "Rebâh, yürüyorsun ha" dedi. "Ben deveden henüz indim. Şimdi sıra arkadaşlarımda", diye karşılık verdim. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) arkadaşlarımın yanına geldi. Onlar hemen deveyi çöktürerek indiler. Yanlarına varınca bana: "Şu deveye bin ve geri dönünceye kadar da inme, biz seni takip ederiz," dediler." "Niçin", diye sordum. "Çünkü Resulullah senin için; "Doğrusu salih bir arkadaşınız var. ona iyi davranın," buyurdu" diye cevap verdiler." (Y. Kandehlevî, Hayatü's-Sahabe, III, 1086)

İşte böyle salih arkadaşlar edinmek her insan için çok önemli bir konudur. Resul-u Ekrem: "Mü'min, mü'min kardeşinin aynasıdır. " (Tirmizî, Birr, 18) buyurmuştur. Bir düşünür de: "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" demiştir. Başka bir hadis-i şerifte de: "İnsan sevdiği kişi ile beraberdir" (Buhârî, Fezâilu Ashabi'n-Nebî, 7) buyurulmuştur. Arkadaşlar, sevilen insanlar arasından seçilir. İnsan sevdiğinin kusurunu görmez eksikliklerini farketmez. Onun ahlâkını benimser. Bunun için arkadaş seçerken dikkatli olmak gerekir. Rastgele bir arkadaş seçimi insanı felâketlere sürükleyebilir. Akıllı, Allah'tan korkan güzel ahlâklı insanlarla arkadaş olmaya çalışılmalıdır. Kötü arkadaş, başkalarının bizim için besledikleri iyi duyguları yok eder. Kötülüklerine bizi de bulaştırır. Akılsız dost, akıllı düşmandan daha çok zarar verir.

Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler. Çocukların kimlerle dost ve arkadaş oldukları devamlı kontrol edilmeli, kötü arkadaşın insanı sürükleyeceği kötülükler hakkında uyarılmalıdır. Gerekirse iyi kişilerle arkadaş olmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki iyi arkadaş; bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda ve yalnız kaldığımızda yanımızda olan, düştüğümüzde elimizden tutan kişidir.

Saîd Cubeyr'den şöyle rivayet edilmiştir: "Ensar'a mensup birisi Resulullah'ın huzuruna geldi. Adam mahzundu. Resulullah buyurdu ki:

"-Seni üzgün görüyorum, neden?"

Adam dedi ki:

"-Ya Resulallah, beni bir şey düşündürüyor . "

"-Nedir? "

"Biz her gün akşam sabah sizin huzurunuza geliyoruz. Yüzünüze bakıyor meclisinizde bulunuyoruz. Yarın siz resuller birlikte olacaksınız. Yücelere varacaksınız. Ama biz, size nasıl vasıl olabiliriz ki?"

Resulullah (s.a.s.) hiç cevap vermedi. Cibril-i Emin Cenâb-ı Hakk'dan Nisâ Suresi'nin 69. ayetini getirdi:

"Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse işte onlar, Allah'ın nimet verdiği, resuller, sıddîklar, şehitler ve salihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştır. "

Kur'an'ın müminlere bu müjdesi, ne engin bir mutluluktur. Dünyada biri birini Allah için sevmiş, biribirine destek verip yardım ederek kardeşlik kurmuş müminler, ahirette, kerim olan Allah'ın huzurunda şerefti bir arkadaşlık içindedirler. Mümin, bu saadeti, Allah'a ve Resulüne itaatle elde etmiştir. Mümin, Allah ve Resulüne itaat edenlerle arkadaşlık kurarak ve onlarla birlikte İslâm toplumunu oluşturarak bu mertebeye ulaşmıştır.

Enes b. Mâlik'den rivayet edilen bir hadîs-i şerif şöyledir:

"Resulullah'a, bir topluluk tarafından sevilip de onlara ulaşamayan kimse hakkında soru sordular. Efendimiz şöyle buyurdu:

"-Kişi sevdiği ile beraberdir. "

Enes b. Mâlik diyor ki: "Müslümanlar bu hadîse sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmemişlerdir.

İslâm toplumu, müminlerin oluşturduğu ve esası iman üzerine kurulu bir kardeşlik ve arkadaşlık toplumudur. Bu arkadaşlıkta bağlar, akide bağıdır, Allah'a itaat ve resulüne itaat bağıdır. Bu cemiyette arkadaşlıklar ve dostluklar, dünya menfaati için kurulmaz. Arkadaşlıklar, ahirette resullerle, sıddîklarla, şehitlerle ve salihlerle beraber olmak ve Allah'ın ahiretteki nimetine nail olmak için kurulur. Bu ulvî gaye için kurulan arkadaşlıkları Allah'u Teâlâ "görülmeyen askerleriyle" desteklemektedir:

"Eğer siz o (Resulullah)'a yardım etmezseniz, iyi bilin ki Allah ona yardım etmişti. Hani yalnız iki kişiden biri olduğu hâlde (Mekke'den) kâfirler tarafından çıkarılmıştı. İkisi de mağarada iken arkadaşına: "Üzülme, Allah bizimle beraberdir." diyordu. Allah ona yardım etti, kalbini yatıştıran huzur ve güvenini indirdi. O'nu sizin görmediğiniz askerlerle destekledi. İnanmayanların sözünü alçalttı. Yüce olan yalnız Allah'ın sözüdür. Allah, daima üstündür ve hikmet sahibidir" (et-Tevbe, 9/40)

Bu ayet-i celilede, İslâm tarihinde meşhur bir olaya, Resulullah (s.a.s.)'ın Mekke'den Medine'ye hicretine işaret vardır. Hatırlanacağı üzere. Ebû Bekr es-Sıddîk ile birlikte Medine-i Münevvere'ye hicret eden Resulullah (s.a.s.)'ı müşrikler yolda yakalamak için çok sıkıştırmışlar, her ikisi de bir mağaraya saklanmışlardı. Hz. Ebû Bekr Sıddîk'ın bu arkadaşlığına ve desteğine Allah Azze ve Celle de görünmez ordularla destek olmuştur. Allah sabredenlerle beraberdir.

Buna karşılık isabetle seçilemeyen arkadaş ve dostlar insanı hem dünyada hem ahirette felâkete sürükler. Felâket gelip çatınca da hemen uzaklaşır giderler. Onları çevrelerindeki insanlara bağlayan şey menfaatleridir. Menfaatlerinin bittiği yerde dostlukları yok olur gider. Halbuki hakiki arkadaş kişinin, "kara gününde", felâket anında yanında bulduğu arkadaş ve dostudur.

Kur'an-ı Kerîm, dünyada sapıklığa düşenlerin ahirette şöyle söyleyeceklerini haber veriyor:

"Orada putları ile çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbına eşit tutmuştuk. Bizi saptıranlar ancak suçlulardır. Şimdi şefâatçımız, yakın bir dostumuz yoktur. Keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak, derler" (eş-Şuarâ, 26/96-102)

Şu halde, bizi hak yoldan ayırarak ahirette pişmanlığa sürükleyecek kötü arkadaşlardan özellikle uzak durmalıyız. Dost ve arkadaşlarımızı mutlaka doğru yoldan ayrılmayan samimi müslümanlardan seçmeliyiz.

Dost ve arkadaşlarını Allah'a kavuşmayı reddeden, arzu, hevâ ve şehvet düşkünü kişilerden seçenlerin dostluklarına şeytan destek olmakta ve onları yalnız bırakmamaktadır. Bunların, Allah'ı anmaktan uzaklaştıkça şeytan ile dostlukları artar. Şeytan devamlı olarak ona fısıldamaktadır. Yaptıkları fenalığı hoş göstermekte, gittikleri yolun doğruluğunu onlara telkin etmektedir. Ama:

"Nihayet bize gelince der ki: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın sen" (ez-Zuhruf, 43/38) hükmü gereğince, kötü arkadaş seçen gerçeği anlayacaktır. Ama şeytan ve kötü arkadaş görevlerini yapmışlar, hakdan onu uzaklaştırmış ve Allah'ın azabına hazırlamışlardır.

'Onlardan bir sõzcü "Benim bir arkadaşım vardı. " dedi. "

"(Alayla) Der ki: "Sen doğrulayanlardan mısın?"

"Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz mi (diriltilip) cezalandırılacağız?"

"(Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız" dedi. "

"Sonra onu Cehennem'in ortasında gördü. "

"Tallahi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın . "

"Rabbimin nimeti olmasaydı ben de şimdi oraya getirilenlerden olurdum" (es-Saffât, 37/51-57).


Arkadaşını Cehennem'in ortasında görmesi, kendi ve arkadaşları olan ihlâslı kulların sahip olduğu nimetlerin büyüklüğünü hissetmesine vesile olur. Bu nimetleri anmak, devamlılığından emin bulunmak mümin için en büyük mutluluktur. Bu, arkadaşının vesvese ve kandırmasına inanmayıp onunla birlikte uçuruma düşmekten kurtulmanın ve Allah'ın nimetlerine ermenin mutluluğudur. Allah'ın lütfu ile arkadaşının kötülüklerine uymamış, onu dinlememiş, hatta ondan uzaklaşarak Allah'a ve Resulüne gönülden itaat eden ihlâslı kulları arkadaş edinmiş ve bu engin saadete mazhar olmuştur.

Kötü arkadaşına uymuş olsaydı, onun eliyle Cehennem'in ateşini davet etmiş olacaktı. Şeytanın eliyle, ateşlerini yakmış olacaktı. Ama Allah'a hamdolsun ki kötü arkadaştan uzaklaşmış ve azaptan kurtulduğu gibi sonsuz nimetlere de kavuşmuştu. Şimdi, resuller, sıddîkler, şehitler ve salihlerle beraberdir.


Arkadaşlık!!!​


Herkes kendi yaptığından sormludur. Ama böyle bir kişiyle arkadaşlık yapan kişinin amacı onu bu günahlardan kurtarmak olmalıdır. Bunun tersi olupta bu kişinin etkisinde kalıp onun günahlarına meyletme durumu varsa böyle bir arkadaşlık tehlikeli olur.

Ebu Hureyre Radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki: Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin. (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)

AÇIKLAMA: Bu hadis, arkadaşlığın ehemmiyetine dikkat çekmektedir. O kadar ki, arkadaşlar bir birine ciddi tesirlerde bulunabilirler, "din"le ifade edilen itikad, adet, siret, ahlak gibi hususlarda benzemeler husule gelmektedir.

Bu sebeple hadisin devamında, sıkı dostluk kuracağımız kimsenin ahvalini iyice bir tedkik ve teemmülden geçirip ondan sonra dostluğa girmemiz tavsiye buyurulmaktadır. Başka bir hadiste: "Müşriklerle beraber yaşamayın, onlarla cimada bulunmayın. Kim onlarla beraber yaşar veya cimada bulunursa onlardan olur." Buyurulmuştur.

Bu hadis açıklayan başka bir hadistede Resulullah aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Kişi sevdiği ile beraberdir." Yani bir şeye ihtimam gösteren herkes istesede istemesede yaratılış icabı ona tabi olur. Kim bir kavmi veya bir kişiyi ihlasla severse bu onların zümresindendir. Hatta onların amellerini yapmamış bile olsa, çünkü kalben yakınlık sabit olmuş olur. Bu hadisin zımmında peygamberleri, sahabeleri, evliyaları ve Allahın salih kullarını sevmeye teşvik vardır. Ayrıca müslümanların arasındaki kinleşmekten de terhib ve korkutma vardır.

Başka bir hadisi şerifte de Peygember efendimiz şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." İyi arkadaş misk satıcısına benzer, çünkü ondan dünyevi veya uhrevi bir faide, bir nur bulaşacaktır. Hadis böyle kimselerle arkadaşlığa teşvik ettiği gibi uzaktan yakından dünyevi veya uhrevi bir zarar dokunacak kimselerle de arkadaşlık etmemeyi emretmiştir.

Kynak: Prof. Dr. İbrahim Canan Kütüb-i Sitte c. 10



Başka bir hadisi şerifte de Peygember efendimiz şöyle buyurmuştur: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir.


rabbim kardeşimi efendimizin buyurdugu gibi ihlas sahibi kişilerle karşılaştırsın inşallah...
rabbim inşallah dogru yola yöneltir ...ne olur sizde dua edin...rabbim inşallah kabul buyurur dualarımız...

kardeşim tekrar teşekkür ederim rabbim razı olsun bu yazının çıktısını aldım eğer okutabilirsem okumasını sağlıyacam çünkü kitap bile okumuyor artık ve inşallah bu güzel yazıdan etkilenip bir nepze olsun pişmanlık duyar...rabbime emanet olun..



Selamünaleyküm.....

Anne ve babalar, arkadaş seçiminde çocuklarına yardımcı olmalı, onlara yol göstermelidirler. Çocukların kimlerle dost ve arkadaş oldukları devamlı kontrol edilmeli, kötü arkadaşın insanı sürükleyeceği kötülükler hakkında uyarılmalıdır. Gerekirse iyi kişilerle arkadaş olmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki iyi arkadaş; bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda ve yalnız kaldığımızda yanımızda olan, düştüğümüzde elimizden tutan kişidir.


Allah yar ve yardımcınız olsun Rabbim hidayet versin inşAllah. Tez zamanda yapmış olduğu hataları anlar inşAllah... Yukarıdada belirtildiği gibi biz anne baba abi ablalara çok büyük bir pay düşmekte arkadaş seçme arkadaş bulma hukukunda.. Nacizane akıl vermek değilde ben den bir öneri bir tavsiye olsun isterim diyeceklerim...

Zamanın birinde bir yakınım oğlunun kötü arkadaşlara takıldığını sözlerini dinlemediğini çoğu vakitlerini onalarla geçirdiğini geç saatlerde eve döndüğünü bildirmişti. buna bir çözüm bir neden aramaktaydı nasıl duyarlı olunur, nasıl bir tavsiyede bulunulur, düşüncesiyle çocuk gençlik gelişim devtrelerini anlatan bir kitap okumasını ve ona göre hareket eder pisikolojisinin kontrol altına alınmasını ben tarafımca daha uygun buldum tabiki bir pisikiyatris değilim ama bu taktiğide bir kitaptan okumuştum....

Çoçuklarımız, artık bizi takmıyor, Anneye babaya karşı geliyor ne yapmak gerekli, kötü arkadaşlar ediniyor???

Buluğ çağına ermiş bir genç için geçen zaman onun daha aktif ve zorlu dönemlerden geçmesidir. yakınıma şunu tavsiyde bulunmuştum.. Çocuk kendinden bir takım olumlu yönleri başka insanlarda kötü arkadaşlar diye nitelendirilen kişilerde bulmakta. buda ondaki doğruların iyi yada kötü insanlarda var olması onlarla iyi bir uyum içinde olması algısını uyandırır. onun dilinden anlayabileceği vsvs. "Yakınıma sizin arkadaş olarak uygun gördüğünüz kişiyi karşınıza alın ve onunla konuşun oğlunuzun olumlu yönlerini sizin uygun gördüğünüz güvenli bulduğunuz o kişiye anlatın ve bir müddet sonra oğlunuzu uygun bulduğunuz kişiyle tanıştırın." oldu Aradan bir kaç ay geçtikten sonra oğullarının değiştiğini ve de eskisinden daha düzenli, disiplinle bir arkadaşlık süreci geçirdiğini duymak hoş olmuştu.



rabbim razı olsun sizden tabikide tavsiyeler ihtiyacım var...ve nasıl davranacağım konusunda düşüncelere....
babam anneme nazaran çok açık görüşlü bir insandır çok düşünerek davranır annem babama göre biraz daha düşüncelerini hemen ortaya koyuveren bagıran bir insandır... kardeşim için biz arkadaşlarından uzaklaşsın diye başka bir semte taşındık ama ne yzaıkkı ev eski eve yakın oldugu için o arkadaşları yine buldu ben elimden geldiğince farklı ortamlar görmesini ve fazla sıkıştırmadan yaşamsını istiyorum annemle babam benden daha az ilgilenirler çünkü babama kardeşimi her yönden takip ettiğiimi bilir şuan kardeşimöi sanırım fazla bunalttık zaten şuan annema tahammül edemiyor sevmiyorum onu diyor babam en zor durumlarda devreye giriyor bense kardeşimi takip etmekten çok yoruldum mesala okuldayken kardeşimin haberi yokken sürekli müdürünü arar okulda olup olmadıgını tavırlarını derslerini hatta bize söylemedği yazlılı tarihlerini alır onu sıkıştırmadan oyunla karışık çalıştırırdım neyse hamd olsun başarılı bir karneyle geldi biraz olsun evden taşınmanın etkisi oldu ve sınıfta kalmasına yarım gün kala devamsızlık yapmayı bıraktı okulalr tatil olunca bu arkadaşlarına evimizi göstermiş ve artık sıkmayın okul biit biraz gezeyim dedi...başta izin veriyorduk çünkü istediğimiz gibi bir karne verdi...ama şimdi gerçekten tanıyamıyoruz asileşti gidip o arkadaşlarının ailesiyle konuştum hiçbiri yardım etmedi zaten bir ikisinin anne ve babalrı ayrı olmadı ona hediyeler alalrak namazına dönmesini istedim abuk sabuk konuşmaya başladı bu kadar değişmesine çok şaşaşırdım ve en son bir tanıdıgım oğluyla tanıştırdım aynı kursa gitmelerini sağladım sadece bir iki gün iyi anlaştı kurstan sonraki vakitleri onla geçirdi ama akşam o arkadaşrının yanına gittiği için yine değiştiremedik kardeşim farklı haddinden fazla olgun aşkam beraber bir yerlere gidiyoruz farklı insan görsün arasındaki farkı arkadaşlarından ayırt etsin diye olmadı şimdide harçlığını kestik bu seferde çalışacam diye tuturdu ....kardeşimle aramızda 6 yaş var ama artık kardeşimle ugraşmak bütün enerjimi tüketiyor... ailemin üzülmesine de dayanamıyorum sabah kalplerini kırıyor ona hadislerden yola çıkarak anne babasına iyi davranmasını yanlış yolda oldugunu söylüyorum pişman olup özür diliyor ama sabah yine değişiyor ve 1 senedir çok fazla yalan söylüyor ...lütfen dua edin...
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

[marq]lütfen dualrınızı eksik etmeyin....[/marq]
 

Tugbis

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Hollanda (Kastamonlu)
RE: AH KARDEŞİM AH...

Insallah bu mubarek ayda kardesin dogru yolu bulur yine. Dualarimiz seninle. Cok uzuldum insallah duzelir kardesin. Arkadas secimi cok onemli, arakdas kotu yolada getirir dogru yolada.

HAYIRLI GUNLER, DUALARDA BULSUMAK UZERE.
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

Tugbis yazdı:
Insallah bu mubarek ayda kardesin dogru yolu bulur yine. Dualarimiz seninle. Cok uzuldum insallah duzelir kardesin. Arkadas secimi cok onemli, arakdas kotu yolada getirir dogru yolada.

HAYIRLI GUNLER, DUALARDA BULSUMAK UZERE.


İNŞALLAH KARDEŞİM İNŞALLAH ...DUALRINIZDA BİZLERİDE UNUTMAYINIZ.... SELAM VE DUA İLE...
 

emine364

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Nis 2007
Mesajlar
318
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
İSTANBUL
RE: AH KARDEŞİM AH...

S.A
BEN DUALAR FORUMUNDA BİR BAŞLIK AÇTIM.SENDE BİLDİKLERİNE OKUTUP BU FORUMA EKLERSEN KISA ZAMANDA BİTER İNŞALLAH.
RABBİME EMANET OL.
HAYIRLI GÜNLER


MAVI HUZUN yazdı:
emine364 yazdı:
RABBİM TEZ ZAMANDA HİDAYETE KENDİ YOLUNA İLETSİN İNŞALLAH.İSTERSEN DUALAR FORMUNA TEFRİCİYE İÇİN BİR FORUM AÇALIM BİLİYORUM Kİ BURDAKİ MÜSLÜMANLAR SANA YARDIM ETMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPACAKLARDIR.
SİZDEN HABER BEKLİYORUM.
HAYIRLI GÜNLER


ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM BEN YAPAMADIM YANİ DUALAR BÖLÜMÜNE SALAVAT ITEFRİCİYE İÇİN....YARDIMCI OLURSAN ÇOK SEVİNİRİM KARDEŞİM...İNŞALLAH RABBİM İZNİYLE İSLAMINI8 BİLEN BİRİ OLUR...
 

emine364

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Nis 2007
Mesajlar
318
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
İSTANBUL
RE: AH KARDEŞİM AH...

S.A
DUALAR BÖLÜMÜNDE KARDEŞİMİZİN DOĞRU YOLA ERMESİ İÇİN VE RABBİMİN DİLEDİĞİ ŞEKİLDE YAŞAMASI İÇİN TEFRİCİYE BAŞLADIK SİZLERİNDE YARDIMLARINI BEKLİYORUZ.

Cenab-ı Rabbül Alemin HZ.Musa ya
ya Musa Bana günahsız bir agızla dua et diye buyurdu
Musa(a.s)
yarabbi bende öyle bir agız yok ki,sana nasıl günahsız bır agızla dua edeyım dedi
Bunun üzerine Allah-u Teala
Baskalrının agzıyla dua et çünkü,sen baskalarının ağzıyla günah işlemiş olmassın ,öyle hareket etki diğer insanlar gece gündüz sana dua etsinler.veya kendi agzını temızle ,Allah'ın (c.c)adı temızdır,onu zıkreden agız temızlenır. buyurdu.

HAYIRLI GÜNLER
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

emine364 yazdı:
S.A
DUALAR BÖLÜMÜNDE KARDEŞİMİZİN DOĞRU YOLA ERMESİ İÇİN VE RABBİMİN DİLEDİĞİ ŞEKİLDE YAŞAMASI İÇİN TEFRİCİYE BAŞLADIK SİZLERİNDE YARDIMLARINI BEKLİYORUZ.

Cenab-ı Rabbül Alemin HZ.Musa ya
ya Musa Bana günahsız bir agızla dua et diye buyurdu
Musa(a.s)
yarabbi bende öyle bir agız yok ki,sana nasıl günahsız bır agızla dua edeyım dedi
Bunun üzerine Allah-u Teala
Baskalrının agzıyla dua et çünkü,sen baskalarının ağzıyla günah işlemiş olmassın ,öyle hareket etki diğer insanlar gece gündüz sana dua etsinler.veya kendi agzını temızle ,Allah'ın (c.c)adı temızdır,onu zıkreden agız temızlenır. buyurdu.

HAYIRLI GÜNLER


saolasın kardeşim rabbim gönlünün muradını versin.......
 

ULUTAS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Tem 2007
Mesajlar
200
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: AH KARDEŞİM AH...

MERHABA CANIM BENDE YARIN SENİN KARDEŞİN İÇİ YASİN OKUYACAĞIMALLAH YARDIMCIN OLSUN KARDEŞİNİDE DOĞRU YOLA ÇEVİRSİN
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

ULUTAS yazdı:
MERHABA CANIM BENDE YARIN SENİN KARDEŞİN İÇİ YASİN OKUYACAĞIMALLAH YARDIMCIN OLSUN KARDEŞİNİDE DOĞRU YOLA ÇEVİRSİN


tşk edeim ablacım saolasın....rabbime emanet ol​
 

sebos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2007
Mesajlar
100
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web Sitesi
www.cilginbiyologlar.com
RE: AH KARDEŞİM AH...

allah kardesının ve ssızın yardımcısı olsun üzücü bır durum kardesın daha onceden ıbadetle mesgul bı ınsanmıs sımdı ıse bole bı durumla karsı karsıya kardesının sınavıda budur belkı ama ne mutlukı senın gıbı bı ablası var...dualarımız sızınle allah yar ve yardımcısı olsun inşallah selametle hayırlı günler..:(:(:(
 

MAVI HUZUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
663
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
RE: AH KARDEŞİM AH...

sebos yazdı:
allah kardesının ve ssızın yardımcısı olsun üzücü bır durum kardesın daha onceden ıbadetle mesgul bı ınsanmıs sımdı ıse bole bı durumla karsı karsıya kardesının sınavıda budur belkı ama ne mutlukı senın gıbı bı ablası var...dualarımız sızınle allah yar ve yardımcısı olsun inşallah selametle hayırlı günler..:(:(:(



inşallah kardşim zaten en çok ta burumu üzüyor bile bile ona öğrettiğim şeye rağman nasıl gaflet uykusudur ki ....bunları uygulamıyor inşallah dualarla düzelecek...dulaınızı eksik etmeyin kardeşim....rabbime emanet olun...
 

ULUTAS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Tem 2007
Mesajlar
200
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: AH KARDEŞİM AH...

CANIM KARDEŞİM ALLAH YARDIMCIN OLSUN BEN 15 TANE ALIYORUM
HAYIRLI GÜNLER B)
 

haticeislam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
407
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
RE: AH KARDEŞİM AH...

zaman kötü allah yardımcımız olsun allaha eminet olunB)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt