Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Adını Güzel Söyle.. (1 Kullanıcı)

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Mısralarını duyduğumda çok beğenmiş ve "Kulak Aşık Olurmuş Gözden Evvel" kısmını kitabıma isim yapmıştım. "Göz beğenir, burun aşık olur, kulak da sever."

Göz beğenir; fakat her beğendiğini sevemez. Ve beğendiğinden de çabuk vazgeçebilir.

Burun aldığı kokularla beyin de olmadık işler yapabiliyor. "Aşk kokudur" diyor bilim adamları. Nasıl her insanın parmak izleri farklıysa her insanın vücut kokuları da farklı oluyor.

Kulak ise kalbe giden yoldur. Sevgiyi de aşkı da yaşatan, yeşerten kulaktır. Sesini, sözünü sevmediğiniz birini gerçekten sevmiş olmanız zordur. Sözü sevdiren onun güzelliğidir.

Rabbimiz güzel sözler söylememizi tavsiye ediyor:

"Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.(İsra sûresi 53. âyet-i kerîme)

Allah Resulü: "Güzel söz sadakadır." ve "Sözlerde büyü etkisi vardır."buyuruyor. Kötü sözler insanları birbirinden soğutur, tatlı sözler ise sımsıkı bağlar.

İyi bir iletişim; öncelikle güzel hitapla başlar. Hitap; sözün başladığı yerdir. Sözün gidişatını belirler, çoğu zaman. Hitapta ilk adım karşımızdaki kişinin ismini güzel söylemektir. On yaş altı çocuklara "aşk nedir?" diye sormuşlar; cevapların içinde en çok beğendiğim: "Aşk öyle güzel bir şey ki, o isminizi söylediğinde "Benim ne güzel adım varmış dersiniz."

Sevdiklerimizin ismini nasıl söylüyoruz ya da söylüyor muyuz? Bir evlilik bozulmaya başladığında ilk kaybedilen isimdir. Karı-koca birbirinin isimlerini söylemeyi bırakır "baksana, alo, bizimki, babamız, anneniz..."gibi tuhaf şeyler söylemeye başlarlar. Karı-koca başkalarının yanında eşine hitap etmesi gerektiğinde "bu" demeye başlar. Tanınmış o zamanlar çok iyi bir evlilikleri varmış gibi görünen bir karı kocayı birlikte katıldıkları bir televizyon programında izlemiştim. Erkek karısından bahsedeceği zaman hep "bu" diyordu. "Bitmiş bu evlilik" diye düşünmüştüm ve daha sonra doğru bir öngörü olduğunu gördüm.

Sevgili Peygamberimiz bir gün Hz.Aişe validemize: "Ya Aişe senin bana kızdığın ve benden memnun olduğun zamanları ben bilirim." buyurdu.
Hz. Aişe validemiz sordu; "Nereden bilirsin ey Allah'ın Resulü?" Efendimiz bu soru üzerine şöyle cevap verdi: "Benden memnun olduğun zamanlarda 'Muhammed'in Rabbine' diye yemin ediyorsun. Kızgın olduğun zamanlarda ise 'İbrahim'in Rabbine' demektesin"
Bunun üzerine Hz. Aişe Resulullah'ı memnun edecek bir cevap verdi: "Ey Allah'ın Resulü doğru söylüyorsun. Ancak ben kızdığımda sadece senin ismini dilimden bırakırım; sevgin ise her zaman kalbimde yaşar."

Farkında olmadan pek çoğumuz bunu yapıyoruz. Kızgınlık anında ilk yapılan karşıdakinin ismini terk etmek oluyor. Çocuklarımıza kızdığımız zaman "oğlum, kızım" demek bile içimizden gelmez.
Kızgınlıklar eşler arasındaysa ve sürekli tekrar ediyorsa eşler birbirinin ismini unutacak duruma geliyorlar.
Geçmiş yıllarda bir hanım "Akşam misafirimiz vardı; kocam benden bahsederken yaklaşık yirmiden fazla "bu" dedi. 'Bu dedi ki, geçen gün bununla gitmiştik...gibi" Kadın çok üzülmüş. Konunun önemine binaen "Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz" kitabımda "Bu" diye bir hikaye yazmıştım.

Peygamber efendimiz isim konusuna çok önem vermiştir; devesine, kılıcına bile isim vermiştir. Anlamı güzel olmayan isimleri değiştirmiştir. Sevdiklerine isim dışında tatlı hitaplar bulmuştur. Hz. Aişe'ye Hümeyra, "pembe yanaklım", Ya Uveyş "Aişecik" gibi hoş hitaplarda bulunurmuş. Kızı Fatima ya, Hz. Ali'ye ve sahabeden sevdiklerine onların güzel özelliklerini vurgulayan sıfatlarla hitap etmiş. Toprak babası, Kedicik babası, Allah'ın aslanı, Allah'ın kılıcı... Süt annesi Halime' ye ve çocukken evinde kaldığı amcasının hanımı Fatıma Hanıma "Anneciğim" diye hitap ederdi.
Bizim kültürümüzde saygı önemli olduğu için "anne, teyze, amca, dayı..."gibi yakınlık ifade eden hitapları kan bağımız olmayan kişilere de kullanırız. Bu durumda önemli olan hitaptan bizim değil; karşımızdakinin hoşlanıp hoşlanmadığıdır. Mesela yaşımıza yakın birine abla diyorsak ki kadınlar yaşlı görünmeyi sevmediği için hoşlanmayabilir, baştan kaybetmişizdir. Yaş takıntısı olan bir kadına "teyze" demek o kişi ile aranıza duvar örmek gibidir.

Eski bir adetimizde de (hâlâ devam eden yerler varsa bilmiyorum) karı-kocanın başkalarının yanında özellikle aile büyüklerinin yanında birbirlerinin isimlerini söylemeleri ayıp sayılırdı; bu yüzden söyleyemezlerdi. Tabii isim dışında hitap da kullanılmıyordu. Bu edepten sayılırdı, bunun edeple ne ilgilisi olabilir çözemedim. Hani Allah Resulünü örnek alacaktık? Hatta isim söylememeyi dindarlık saymak bile var. Oysa bu kişiyi yok saymak gibi bir şey. Bu adetler yüzünden ömrü "bakhele" demekle geçen karı-koca çoktur. Allah'tan hacca gitmek gibi bir ibadetimiz var da karı-kocalar belli bir yaştan sonra olsa da "Hacı bey, Hacı Hanım" diyerek birbirlerine hitap etme imkanı bulabiliyorlar.

Bizde sevgili peygamberimizin yaptığı gibi güzel sıfatlarla hitap pek yoktur.
Sıfatlarla hitabı biz genellikle karşımızdakini yermek için, bir eksiğini göstermek için kullanırız. Kilosunu fazla bulduğunuz karınıza "tombişim" diye hitap etmeniz kalbini kırıp size karşı kırgınlık duymasından başka bir işe yaramaz. Kişinin arkasından bile olsa hitap çok önemlidir. Mesela kayınvalidesine "o kadın" diyen gelin ya da damat saygı sınırlarını zorlamışlar ve aralarına buz duvarı örmüşlerdir.

İstanbul'un bir ilçesindeki ailelerin lakaplarını gördüm bir sitede. Lakapların çoğu rencide edici; içlerinden çıksa çıksa beş on tane düzgünü ancak çıkar. Geneli şöyle minvalde gidiyor: "Çürükhacı, bitşükrü, dilki, eşkiya, garafadik, hayta,patlak, pırtıl, tırık, yılankırhan, zımbırık, çöpadil..." İslam ahlakına uyar mı bu lakaplar? Kaç nesil bu lakaplarla anılmak zorunda kalıyor. Bir aileyi hoş olmayacak şekilde anmak İslam terbiyesine, Resululluh'ın sünnetine hiç uyar mı? Allah'ın rızasına uyar mı?
Rabbimiz "Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın." buyuruyor. (Hucurat /11) Söylediğimiz güzel sözlerin iki dünyada mükafatı, kötü sözlerin ise hesabı vardır, azabı vardır. Kötü lakap takmak yasaklanmış.
O halde karşımızdakinin hoşlanmadığı kötü hitaplardan sakınıp, birbirimize güzel hitaplarda bulunmaya gayret etmemiz gerekiyor, sözlerimiz sevgimizi beslesin. Özellikle eşler arasında daha da dikkat etmek gerekiyor. Hitap eşe "seni seviyorum, benim için değerlisin" mesajı vermeli.
Özellikle peygamberimizin yaptığı gibi güzel vasıflara vurgu yapan hitaplar, kişinin o vasıfları korumak istemesine ve geliştirmesine sebep olur. Hataya dikkat çeken kötü hitaplarda o hatanın kalıcı olmasına sebep olabilir. Kullanılan kelimeler hipnoz gibi etkiler.

Sevgiyi ifade eden "aşkım, hayatım, birtanem..." gibi hitaplar ise günümüzde fazla kullanımdan etki kaybına uğradı. Mesela kadın; çocuğuna, kedisine, arkadaşına, kardeşine "aşkım" diyorsa kocasına "aşkım" demesi eşinin ne kadar hoşuna gidebilir.
Hitaplarla ilgili bir hikaye yazarken epeyce araştırmıştım. Karı-koca arasında en beğenilen hitaplar: Kadına; "Sultanım, gülüm, ceylanım, tatlım, kıymetlim,güzelim, sevdiğim...Erkeğe; "evimin güneşi, gönlümün aydınlığı, yiğidim, yarim, sevdalım, huzurum..."
Tabii hitaplarda cinsiyete uygun olarak yapılırsa daha doğru etki bırakır. Bir erkeğe "bebeğim, tatlım, yavrum" demek ya da erkeğin isminde kısaltma yapıp "cik" ekleri getirmek pek hoş etki bırakmasa gerek. Ya da bir kadına "yiğidim, aslanım" demek. İki cins içinde ortak kullanılan hitaplar da var tabii ki. Daha çok klasik hitaplar ortak kullanılıyor. "Canım, hayatım, aşkım...."
Bir de "karıcığım-kocacığım, benim güzel karım" hitapları seviliyor. Çünkü bu hitapları kimse eşi dışında başka birine söyleyemiyor. Sadece eşlere özel bir hitap bu ikisi.

Günümüz gençlerinin eşlerine kullandığı tuhaf hitaplar da var. "minnoşum, böcüğüm, danam, şerefsizim, tosbağam..." gibi. Bu hitapların yapacağı çağrışımlar ne olabilir ki? Ve bu hitapların sevgiyi ne kadar beslediği günümüz aşklarının halinden belli.
Sevgi sözcükleri, tatlı hitaplar özellikle kadınlar için çok değerlidir. Kadınların arada bir sevgi depoları doldurulmalı ki hayat enerjileri tükenmesin. Evlilik ilişkisinde sevgi- saygı dengesinde kadın erkekten saygıyı; erkek kadından sevgiyi eksik etmemeli.
Bu yüzden ismi ya da hitabı söylerken içine duygu katılmalı, hissederek söylenmeli . Hitap ederken ses tonunu iyi ayarlamak, kelimeleri gönülden çıkarmak gerekir. "Hayattan bıktırdın" der gibi "hayatım" demek, "canın çıksın" der gibi "canım" demek kalpte pek iyi bir etki bırakmaz. Sözün etkisini ses belirler. Sesin ayarını da gönül yapar.
Kainattaki her şey sevgi ile güzelleşiyor. Sevmek ibadet hükmündedir. Güzel sözler sadakadır. Sevgi ile suya güzel sözler söylendiğinde içindeki kristaller güzelleşiyor. Suya kötü sözler söylendiğinde kristalleri bozuluyor. Sevgi ile yaptığımız işler bir başka oluyor.

Sevgimizi önce en yakınlarımıza vermek, önce onlarla yaşamak gerek. Sevdiğinizin gönül bahçesini tatlı sözlerle yeşertin, güllerini soldurmayın. Eşinize en son hangi güzel kelime ile hitap ettiniz, bir düşünün? Kadın-erkek iki tarafında eşinin güzel hitabına, tatlı cümlelerine ihtiyacı var. Güzel hitaplarla sevdiklerinizin hayatını güzelleştirin. En önemlisi adını güzel söyleyin. Siz onun adını söylediğinizde "Benim ne güzel adım varmış" diye düşünsün.

Yunus Emre sözün önemini ne güzel anlatır:

Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz,
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz.

Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini,
Bu cihan cehennemini, sekiz cennet ede bir söz.

Yazıyı Rabbimizin tavsiyesi ile bitirelim:

"İnsanlara güzel söz söyleyin." (Bakara sûresi/ 83)

Sema Maraşlı - Haber 7
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Görmeden nasıl aşık olunur?
Kaç tane duyumuz var?? göz, burun kulak , ya dokunmak?? Ya kalp gözü??
Duygular, ya düşünce??? Baktıgını iyi eder, düşünce, gördügünü hayra yorar, düşününce...
En güzel sözü kim eder?
Evreni, yeryüzünü bir güzel hâl eder
Güzel söze gelince kalpleri mest eder
Öğretene hayranım, sevdiklerine gizlice der, kendine çeker
Ne garip şu insan madem her güzellik aşık eder?
Kötülükte niye ısrar eder?
Rabbim harikasın... Bilmeyen ne bilsin, sevgi kadar yakınsın...
Seni seviyorum, aşkım, birtanem (dur dellenme hemen) niye? denmez öyle, eleştiri oklarını yersin midene...
Neden ama, aşıklara söz geçmez, aklı aşkta kalan nasihat kar etmez,
Yürü yoluna, durarak bu yol bitmez...
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
Selamün Aleyküm.
Ellerine Sağlık. Çok severek okudum.
yerlerde kalmış sözde kıymetlerin biçildiği günümüzde ki sevgiye
çok farklı ve güzel bir değinme.
Allah razı olsun sizden ve kaleme alıp zahmet çekenden
Rabbimiz bizleri ders alanlardan eylesin.
Önemsemediğimiz yada söylemeyi unuttuğumuz güzel hitapların üzerindeki tozları alıp
sevdiklerimize sunmak için bir başlangıç yapmalıyız.
ben Başladım bile.

Selam ve dua ile
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Görmeden nasıl aşık olunur?
Kaç tane duyumuz var?? göz, burun kulak , ya dokunmak?? Ya kalp gözü??
Duygular, ya düşünce??? Baktıgını iyi eder, düşünce, gördügünü hayra yorar, düşününce...
En güzel sözü kim eder?
Evreni, yeryüzünü bir güzel hâl eder
Güzel söze gelince kalpleri mest eder
Öğretene hayranım, sevdiklerine gizlice der, kendine çeker
Ne garip şu insan madem her güzellik aşık eder?
Kötülükte niye ısrar eder?
Rabbim harikasın... Bilmeyen ne bilsin, sevgi kadar yakınsın...
Seni seviyorum, aşkım, birtanem (dur dellenme hemen) niye? denmez öyle, eleştiri oklarını yersin midene...
Neden ama, aşıklara söz geçmez, aklı aşkta kalan nasihat kar etmez,
Yürü yoluna, durarak bu yol bitmez...

Maşallah kardeşim gerçekten ço kgüzel yorumlamışsınız.. sizin yazdığınız mesajlar dikkatimi çekiyordu zaten, fakat bu yazdığınızı bi ayrı beğendim.. yüreğinize ve ellerinize sağlık..
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Selamün Aleyküm.
Ellerine Sağlık. Çok severek okudum.
yerlerde kalmış sözde kıymetlerin biçildiği günümüzde ki sevgiye
çok farklı ve güzel bir değinme.
Allah razı olsun sizden ve kaleme alıp zahmet çekenden
Rabbimiz bizleri ders alanlardan eylesin.
Önemsemediğimiz yada söylemeyi unuttuğumuz güzel hitapların üzerindeki tozları alıp
sevdiklerimize sunmak için bir başlangıç yapmalıyız.
ben Başladım bile.

Selam ve dua ile

Allah razı olsun kardeşim, Allah Sema ablamızdan razı olsun asıl.. Haber 7'deki yazılarını her hafta 4 gözle beklemekteyim, ve gerçekten mükemmel yazılar yazıyor, önceki yazılarını da okumanızı tavsiye ederim, haber7 sitesinde onlar da var ;)
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
izninizle bende böyle bir şey paylaşmak istedim...
konuyla bire bir değil ama yazıyı okudumda bu aklıma geldi...


Kur’ân, “İnsanlara, güzel söz söyleyin” der. Herkese, her insana, her konuştuğunuza, bütün insanlara “güzel söz söyleyin!” Hitap genel ve umumi. Herkesi içine alıyor. Hatta inanan, inanmayan, size taraftar olan, karşı gelen her insana.

“Güzel söz” Kur’ân’ın ifadesiyle “hüsnen” kelimesidir. Hani şu dilimizde iyi niyet anlamına gelen “hüsn-ü niyet”, iyi düşünce karşılığı olarak kullandığımız “hüsn-ü zan”, güzel ahlâk demek olan “hüsn-ü ahlâk”, kabul görme ve iyi karşılama manasına gelen “hüsn-ü kabul” deyimlerinde yer alan “hüsün”dür Kur’ân’ın sözünü ettiği kelime...

Kelimenin çok zengin bir anlamı var. Sadece “güzel” anlamına gelmez, “iyi, tatlı, hoş, şirin” gibi anlamları da içerir.
İnsanın hem kulağına hoş gelen, hem gönlünü okşayan, hem de içini açan ve rahatlatan, dolayısıyla onu sevince ve neşeye götüren, heyecanını ve şevkini artıran sözdür “güzel söz.”

“Güzel söz yılanı deliğinden çıkarır” ama, “sözün güzeli”nin bir özelliği bulunmalı. Yine Kur’ân diliyle güzel söz, “gönül alıcı” olmalı, “doğru” olmalı, ama mutlaka “yumuşak” söylenmelidir. Âyette yer aldığı biçimiyle, “Gönül alıcı sözler söyleyin”, “Sözün doğrusunu söyleyin.”
“Yumuşak söz” de Kur’ân sözüdür. Âyetteki ifadesiyle “kavlen leyyinen”dir.

Bu Kur’ân metodu sadece bir tespit ve tavsiyeden ibaret değildir. Bir uygulama şeklidir, tatbik edilmiş bir örnektir.

Bir örnek değil, iki örnektir. Birinci örnek aynı zamanda iki kardeş ve iki peygamber olan Hz. Musa ile Hz. Harun’un hayatında yer alır.

Mısır kralı Firavun (II. Ramses) tanrılık iddiasında bulunur. Mısır halkını toplamış onlara seslenmişti: “Ben sizin en yüce rabbinizim.”

Bunun üzerine Cenabı Hak, Hz. Musa ile Hz. Harun’a tebliğ görevi verir ve emreder:
“Firavun’a gidin. O iyice azdı. Ona yumuşak söz söyleyin, olur ki sizi dinler yahut Allah’tan korkar” diye uyarıda bulunur.

İki kardeş peygamber giderler, Tâhâ Sûresinde uzunca geçtiği üzere Allah’ın varlık ve birliğini anlatırlar, halkına yaptığı baskıdan vazgeçmesini söylerler.

Yumuşak söz tesir etmiştir. Karşılıklı konuşma ve tartışma başlar. Bütün Mısır halkının hazır bulunduğu bir ortamda yapılan mucizesihir gösterilerinde Musa Aleyhisselâm haklı çıkmış, Firavun’un imajı iyice sarsılmış ve akabinde ordusuyla birlikte Kızıl Deniz’de boğulmuştur.

İkinci örnek ise Peygamber Efendimizle (a.s.m.) alâkalıdır.
Uhud Savaşı öncesi Peygamberimiz (a.s.m.), sahabileriyle istişare etmiş, onların fikrini almış, ortak karar sonucu düşmanla Medine’nin dışında Uhud Dağı eteğinde karşılaşmıştı.

Savaş öncesi ve sonrası dava arkadaşları olan sahabilerle yaptığı görüşme ve konuşmalarda Peygamberimiz (a.s.m.) devamlı tatlı dilli, güler yüzlü ve yumuşak sözlü davrandığı için Kur’ân bu davranışını övüyor. Bu şekilde davranmasının da Allah’ın bir lütfu ve ikramı sonucu olduğunu ifade ediyor:
“Allah’ın bir rahmet eseridir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer sen huysuz, katı kalpli birisi olsaydın muhakkak onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.”

İşin aslına bakılırsa, sadece Hz. Musa ile Peygamberimiz (a.s.m.) bu şekilde davranmış değiller, başta Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf başta olmak üzere bütün peygamberler, daha sonraları bütün hak dostları, insanların gönlüne giren, onları hep doğruya, güzele ve hakka çağıran her İslâm bilgini bu yolu takip etmiştir.

Zaten İslâm hiçbir zaman kabalığı, sertliği, kırıp dağıtmayı, öldürüp yok etmeyi, insanları cebren ve kaba kuvvet kullanarak silah zoruyla, baskıyla yola getirmeyi ne tavsiye eder, ne de böyle bir yaklaşıma müsaade eder.
Çünkü İslâmın dili, “nâzikâne, nezîhâne ve kavli leyyindir.” Yani, nezaket, nezih ve tatlı dildir.
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Allah razı olsun kardeşim, çok da uyumlu olmuş bence paylaşımınız konuyla, çok beğendim en çok da aşağıdaki satırı ;) Rabb'im bizleri inş ResulAllah'ın yolundan giden kullarından eylesin..

"Peygamberimiz (a.s.m.) devamlı tatlı dilli, güler yüzlü ve yumuşak sözlü davrandığı için Kur’ân bu davranışını övüyor.."

 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Maşallah kardeşim gerçekten ço kgüzel yorumlamışsınız.. sizin yazdığınız mesajlar dikkatimi çekiyordu zaten, fakat bu yazdığınızı bi ayrı beğendim.. yüreğinize ve ellerinize sağlık..

Teşekkür ederim, yazan benim ama söyleyen ben değilim,
Demek yüreğinizde güzellik var ki hitap etti size.
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Teşekkür ederim, yazan benim ama söyleyen ben değilim,
Demek yüreğinizde güzellik var ki hitap etti size.

Hmm kusura bakmayın kardeşim öyleyse, ama sizin genel yazış stilinize benzettiğim için öyle demiştim..

Est kardeşim, o sizin yüreğinizin güzelliği..
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Ses telleri, bakış, farkındamısın ey aşık bu nerden kaçış???
Hani dökülür binbir türlü hece, sıcaklık yok ise girmez o gönüle
Kalpten dökülen bir hece yeter de artar , yüreği kor etmeye
Canıma, cicime gerek yok
düşündün mü her gece???
Yüzüne baktıgında gözler derse git , yıkıl karşımdan
Canım dese ne cıkar, yüreğe söz diken gibi batar
Yalnız Rabbi seversen, olacak kelimeler candan, yürekten
Kelimeleri koyma yanyana, kalpleri bileni hafife alma
Yanan yürekten çıkanlar bellidir, sımsıcak , kıtır kıtır taze yüreği ısıtır
Çok mu sevdin simidi, eskişehirin simidi bellidir
Yunus çıktı hamurundan, ona biraz su kat, anlama babından(garip anlayan olmaz)
Olmasın bana ne, yanan yürekte ne var, sunduğundan bellidir
Ne güzel de şairdir, kalpleri fetheden Hak eridir
Ey yüceler yücesi utanırım, hiçim ben, herşey senden
Yunus'la çıktım yola Mevlana'da verdim mola
EE garip, hadi artık devam bu yola
Rabbim gayret ver okyanusa varmaya (gecerim sanma, Mevlana ol da anla))
Yan yüregim yan, ne kaldı pişmeye? (sabıra dayan)
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Ses telleri, bakış, farkındamısın ey aşık bu nerden kaçış???
Hani dökülür binbir türlü hece, sıcaklık yok ise girmez o gönüle
Kalpten dökülen bir hece yeter de artar , yüreği kor etmeye
Canıma, cicime gerek yok
düşündün mü her gece???
Yüzüne baktıgında gözler derse git , yıkıl karşımdan
Canım dese ne cıkar, yüreğe söz diken gibi batar
Yalnız Rabbi seversen, olacak kelimeler candan, yürekten
Kelimeleri koyma yanyana, kalpleri bileni hafife alma
Yanan yürekten çıkanlar bellidir, sımsıcak , kıtır kıtır taze yüreği ısıtır
Çok mu sevdin simidi, eskişehirin simidi bellidir
Yunus çıktı hamurundan, ona biraz su kat, anlama babından(garip anlayan olmaz)
Olmasın bana ne, yanan yürekte ne var, sunduğundan bellidir
Ne güzel de şairdir, kalpleri fetheden Hak eridir
Ey yüceler yücesi utanırım, hiçim ben, herşey senden
Yunus'la çıktım yola Mevlana'da verdim mola
EE garip, hadi artık devam bu yola
Rabbim gayret ver okyanusa varmaya (gecerim sanma, Mevlana ol da anla))
Yan yüregim yan, ne kaldı pişmeye? (sabıra dayan)

Yalnız Rabbi seversen, olacak kelimeler candan, yürekten

Kardeşim gönlünüze, ellerinize sağlık, özellikle de bu cümle o kadar hoşuma gitti ki.. Bir kişi, sevdiğini, Rabb'i için sevmezse, gerçekten yürekten, gönülden olur mu ki o sevgi..
 

suda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Kas 2010
Mesajlar
336
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Allah sevgisi her şeyden önde
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt