Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Aczimendiler'in Muhteşem Dönüşü (2 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Müslüm Gündüz Efendi,
Mahkemede yargılanıyor...
Haykırıyor,
EEEEY KEMALİZMİN AZAT OLMAZ KÖLELERİ,
ÇIKIN KARŞIMA....
İşte bu tavır ona düşmanlığa sebep olmuştur...
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
velevki bizim adaletimizde ;

Bu adamın müslüman olmasıda adaletimizin şaşmasınasebeb olamaz.

Bir yahudının evi basılsa ben gene bunları söylerdim.

Haksız belgesiz tecavüzdür bu.

Adaleten dönmeyiz.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
ALLAH Ve RESUL YOLUNDA,
Kelle koltukta İslam Fedaileri,
Her Daim Saldırı Altındadır...
Düşman hasmını tanıdı...
Sıra dostların tanımasına geldi de geçti bile...
GÖZ DOSDUNU DA TANIR,DÜŞMANIDA.
ALLAHIN FERASET NİMETİ NEGÜNE VAR...
MÜSLÜMAN ALLAHIN NURUYLA NAZAR EDER BUYRULUYOR...
Kafirlere deniliyorki,
MÜSLÜMANIN FERASETİNDEN KORKUNUZ.....

Ferasetle nimetlenmeyenlere ne dersen boş...
Allahcc,dostlarını dost,
Düşmanlarını düşman belleyenlerden eylesin...
KİM ALLAH VE RESUL DİYORSA BİZ ONDANIZ,ODA BİZDEN.
ALLAHIN SELAMI ALLAH VE RESUL YOLUNDA MÜCADELE EDEN MÜSLÜMANLARIN ÜZERİNE OLSUN...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
velevki bizim adaletimizde ;

Bu adamın müslüman olmasıda adaletimizin şaşmasınasebeb olamaz.

Bir yahudının evi basılsa ben gene bunları söylerdim.

Haksız belgesiz tecavüzdür bu.

Adaleten dönmeyiz.

Vay diline bereket gönüldaş...
Bana tedai ettirdinizki,
HANELERİN GİZLİSİ ARAŞTIRILMAZ...
YASAKTIR,YASAK...
ADAM HANESİNDE MUTLAK BİR ÖZGÜRLÜK VE KORUMA ALTINDADIR...
TOPLUMA,ALENİYETE DÖKMEDİĞİNİ KİMSE ARAŞTIRAMAZ...
İSLAMIN BİR KURALIDIR BU...
BEN İSLAMIN KURALLARININ KÖLESİ OLSAM...
 

tuts@k

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eki 2007
Mesajlar
124
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Web Sitesi
www.zulmekarsiyiz.tr.cx
Müslümana alçakça saldırmakmıdır Müslümanlık...
ZORUNAMI GİTTİ ADAMIN SARIĞI,CÜBBESİ,SAKALI,ŞALVARI...
Yoksa beceremediğin işe su katmakmıdır maharetin...

Oyun oynamayi sevmem, Oyun Oynayanlarida sevmem, Oyunlarin farkina varmadan gecelerin gündüzlerin arkasina kuyruk olanlara acirim...

Verdigin Resme bak Araba Resmine, Karanlik...

Kurana, Hadisi Seriflere Zahiren bille bakamayan, Aldanmaya mahkumdurlar...
Gündüzün Bir Tek Elbisesi Cakma degil, Lakin Elbisenin icindeki herseyi ile cakma...
 

tuts@k

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eki 2007
Mesajlar
124
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Web Sitesi
www.zulmekarsiyiz.tr.cx
Chevrolet-Logo-articleOpeningImage-6aeeeba3-422941.jpg


"Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır." (Ebu Davud, libas 4)
Ebu Davud Libas ( elbise ) bölümünde bunu kategorilestirdigi icin hemen Elbiseye cekmeyin,, Geneldir bu hadis...

Cahilin Bagirmasi Topluma Zarardir,.. Sizinle Fazla Muhattab olmayacagim kardesim, Eger bir derdiniz varsa seyhinizi getirin bir Seyhinizle, Hadisi Serif, Tefsir, Fikh meselelerini konusalim ( Kaynaklari ile beraber )...

Benden sana ögüt, her sarikliyi Alim, Her bagirani Mücahid zannetme aldanirsin, Aldatmaya calisanlarin kucagina düsersin, böylece hem sen hem seni sevenler perisan olur... !

Selametle
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Oyun oynamayi sevmem, Oyun Oynayanlarida sevmem, Oyunlarin farkina varmadan gecelerin gündüzlerin arkasina kuyruk olanlara acirim...

Verdigin Resme bak Araba Resmine, Karanlik...

Kurana, Hadisi Seriflere Zahiren bille bakamayan, Aldanmaya mahkumdurlar...
Gündüzün Bir Tek Elbisesi Cakma degil, Lakin Elbisenin icindeki herseyi ile cakma...
Çakma senin bu kendinden menkul tavrında...
Açık konuş,ne diyorsun...
Suizandan hayır çıkmaz...
Çamur at izi kalsıncılardanmısın...
Adamın arabasının markasındanmı medet umarsın...
KURANIN VE HADİSLERİN ZAHİRİNE GÖRE NE ÇIKARMALIYIZ MEVZUUDAN...
KAFİR HASMINI TANIDI,
HOCAYI SÜRÜM SÜRÜM SÜRÜNDÜRDÜLER...
SEN NEYİN PEŞİNDESİN...
Çakma çakma yazmışsın...
Açık ol,mert ol...
Buyur söz sende...
Açık açık yaz da anlaşılsın...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Chevrolet-Logo-articleOpeningImage-6aeeeba3-422941.jpg


"Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır." (Ebu Davud, libas 4)
Ebu Davud Libas ( elbise ) bölümünde bunu kategorilestirdigi icin hemen Elbiseye cekmeyin,, Geneldir bu hadis...

Cahilin Bagirmasi Topluma Zarardir,.. Sizinle Fazla Muhattab olmayacagim kardesim, Eger bir derdiniz varsa seyhinizi getirin bir Seyhinizle, Hadisi Serif, Tefsir, Fikh meselelerini konusalim ( Kaynaklari ile beraber )...

Benden sana ögüt, her sarikliyi Alim, Her bagirani Mücahid zannetme aldanirsin, Aldatmaya calisanlarin kucagina düsersin, böylece hem sen hem seni sevenler perisan olur... !

Selametle
Ya amma kafa adamsın...
Seninle bir derdim olduğunu ben söylemedim.
Konuya balıklama dalan sensin...
Şeyhime,hocama gerek yok...
Burdayım...
Anlat meramını,merak ettim bak...
BİR MÜSLÜMAN EDEBİYLE OLURSAN SONUNA KADAR VARIM...
Her bağıranı mücahid bellemem,hiiiç kafanı zorlama...
Sen açık ol,mert ol yeter...
Gel ne diyorsan,neyi kasdediyorsan anlat..
Adamakıllı...
Burdayım...
İftira ve suizan mahsuli olmasın yeter...
 

tuts@k

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eki 2007
Mesajlar
124
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Web Sitesi
www.zulmekarsiyiz.tr.cx
:)

sizce o adam efendimi ? Hazret nerden veyahut nicin efendi oldu ? Icraati nedir, Ilmi nedir, Kimligi nedir ?
Artistce bagirmaktan ziyade :).. Kuran, Hadisi Serif, Fikh ile ne kadar alakasi var ? Kimlerden almistir bunu..
Kücüklügü nasildi ? Kim Bagirtti onu ?

(lütfen onun veyahut onun adamlarinin sitelerinden degilde, birebir kaynakca veriniz..zira herkes kendisini istedigi gibi anlatabillir, lakin akli selim insan kisinin agzindaki lafa degil, kisinin aklindaki imaja bakarlar )

Bunlari cevaplarsaniz sevinirim..

selametle
 

aklion

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2010
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Kimsenin sakala cübbeye bişey dediği yok konuyu çarpıtıp seviyeyi düşürmeyelim. ancak bu adam yüzünden islama çok saldırıldı ve alay konusu yapıldı. Müslüm Gündüz samimi müslümanmıydı, jitemin piyonumuydu, münafıkmıydı onu bilemem, "la ilahe illallah" dediği için konuyu Rabbime bırakırım, Ne güzel hesap görücüdür O. Samimiyim diyorsa gitsin bir konuda, bir köşede islamiyete güzel güzel hizmet etsin bizde görüp takdir edelim.
 

imamhatipli123

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Tam da başörtüsü sorunun çözümüne bu kadar yaklaşmışken ardı ardına yaşanan şu gelişmeler sizce rastlantı olabilir mi?

*Geçtiğimiz haftalarda birisi çıkmış ilköğretim çağındaki kızını başörtüsü ile okula sokmaya çalışıyor, üstelik bu kişi hem bir radikal örgütün mensubu hem de kızını başörtüsü ile sınıfa sokmaya çalışmadan önce CHP'lilerle iletişime geçmiş.

*YeniŞafak Gazetesi'nin bomba etkisi yapan manşeti! Cübbeli provokasyon! Cübbeli Ahmet Hoca'nın sarıklı cübbeli ödül töreni...

*Derken yine Jet Fadıl... Üstelik sarıklı cübbeli... Boy boy gazetelerde manşet...

*Ve 'Elit NTV'nin bombası... Aczimendi lideri Müslüm Gündüz NTV'de canlı yayında...

Müslüm Gündüz; Türkiye'nin 28 Şubat'tan tanıdığı provokasyonların kalbindeki isim; yani Aczimendilerin Lideri...

NTV'de Ruşen Çakır ve Mirgün Cabas, Hanefi Avcı'nın ardından şimdi de Müslüm Gündüz'ü ekrana çıkarttı.

Muhafazakar insanlara bile mesafeli yaklaşan ve mümkün olduğunca konuk etmemeye çalışan “elit” NTV'nin cübbeli şalvarlı Müslüm Gündüz'e kapılarını aniden açması garip değil de ne!

Müslüm Gündüz, 28 Şubat'ta sayısız provokasyonların başaktörüydü. Gündüz, Türkiye'nin ismini hiçbir zaman unutamadığı Fadime Şahin'le, Aralık 1996'da yarı çıplak vaziyette basılmıştı. Senaryo öyle başarılı yazılmıştı ki Türkiye günlerce bu konuyu konuşmuş ve bu olay sonrasında adı tarihe geçen Post Modern darbe yaşanmıştı.

***

Referandumun hemen sonrasında başörtüsü tartışmalarının alevlenmesi ile ''adeta bir el düğmeye basmışcasına'' ard arda yaşanan bu gelişmeler, 28 Şubat sürecinde yaşanan senaryonun yeniden uygulanmaya çalışıldığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

*Ancak bu kez durum farklı. 28 Şubat sürecinde oyuna gelen, oyunu bozamayan bu millet, şimdi ne oyuna geliyor, ne de oynanan oyuna seyirci kalıyor!

Cübbeli'nin farkında ya da farkında olmadan alet olduğu oyunu deşifre eden (bu ayrıntı çok önemli) muhafazakar medyanın en önemli yayın organlarından biri olan Yenişafak Gazetesi... Malum medyanın eline koz bu sefer geçmedi.

İlköğretim çağındaki kızını başörtüsü ile okula sokmak isteyen şahsın kirli geçmişi ve bağlantıları anında deşifre olurken, hükümet buram buram provokasyon kokan bu eylem karşısında çok net bir duruş sergiledi. Öyleki Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül açık bir dille uyardı: 'Bu iş daha ileriye giderse, aile çocuğu baskı altına alırsa, çocuk aileden alınır. Bu yetkiler devletin elindedir.'

*Postmedya.com sitesinin haberine göre Diyarbakır'da bir türban mitingi hazırlığı var. Mitingi düzenleyenlerin başında ise Hizbullah var! Dur dur sen şimdi eylem yap! Garip değil mi?

Birbirini izleyen bu gelişmelerin vermek istediği mesaj çok açık;

'Yüzde 58'i gören hükümetin gizli ajandası deşifre oldu. Rejim tehlikede... Laiklik elden gidiyor... Tehlikenin farkında mısınız?.. Asker göreve...'

Ancak bu sefer bu oyunun tutma şansı yok.

Yukarıda da belirttiğim gibi; artık ne oyuna gelen var, ne de oyunu izleyen!
 

imamhatipli123

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Tam da başörtüsü sorunun çözümüne bu kadar yaklaşmışken ardı ardına yaşanan şu gelişmeler sizce rastlantı olabilir mi?

*Geçtiğimiz haftalarda birisi çıkmış ilköğretim çağındaki kızını başörtüsü ile okula sokmaya çalışıyor, üstelik bu kişi hem bir radikal örgütün mensubu hem de kızını başörtüsü ile sınıfa sokmaya çalışmadan önce CHP'lilerle iletişime geçmiş.

*YeniŞafak Gazetesi'nin bomba etkisi yapan manşeti! Cübbeli provokasyon! Cübbeli Ahmet Hoca'nın sarıklı cübbeli ödül töreni...

*Derken yine Jet Fadıl... Üstelik sarıklı cübbeli... Boy boy gazetelerde manşet...

*Ve 'Elit NTV'nin bombası... Aczimendi lideri Müslüm Gündüz NTV'de canlı yayında...

Müslüm Gündüz; Türkiye'nin 28 Şubat'tan tanıdığı provokasyonların kalbindeki isim; yani Aczimendilerin Lideri...

NTV'de Ruşen Çakır ve Mirgün Cabas, Hanefi Avcı'nın ardından şimdi de Müslüm Gündüz'ü ekrana çıkarttı.

Muhafazakar insanlara bile mesafeli yaklaşan ve mümkün olduğunca konuk etmemeye çalışan “elit” NTV'nin cübbeli şalvarlı Müslüm Gündüz'e kapılarını aniden açması garip değil de ne!

Müslüm Gündüz, 28 Şubat'ta sayısız provokasyonların başaktörüydü. Gündüz, Türkiye'nin ismini hiçbir zaman unutamadığı Fadime Şahin'le, Aralık 1996'da yarı çıplak vaziyette basılmıştı. Senaryo öyle başarılı yazılmıştı ki Türkiye günlerce bu konuyu konuşmuş ve bu olay sonrasında adı tarihe geçen Post Modern darbe yaşanmıştı.

***

Referandumun hemen sonrasında başörtüsü tartışmalarının alevlenmesi ile ''adeta bir el düğmeye basmışcasına'' ard arda yaşanan bu gelişmeler, 28 Şubat sürecinde yaşanan senaryonun yeniden uygulanmaya çalışıldığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

*Ancak bu kez durum farklı. 28 Şubat sürecinde oyuna gelen, oyunu bozamayan bu millet, şimdi ne oyuna geliyor, ne de oynanan oyuna seyirci kalıyor!

Cübbeli'nin farkında ya da farkında olmadan alet olduğu oyunu deşifre eden (bu ayrıntı çok önemli) muhafazakar medyanın en önemli yayın organlarından biri olan Yenişafak Gazetesi... Malum medyanın eline koz bu sefer geçmedi.

İlköğretim çağındaki kızını başörtüsü ile okula sokmak isteyen şahsın kirli geçmişi ve bağlantıları anında deşifre olurken, hükümet buram buram provokasyon kokan bu eylem karşısında çok net bir duruş sergiledi. Öyleki Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül açık bir dille uyardı: 'Bu iş daha ileriye giderse, aile çocuğu baskı altına alırsa, çocuk aileden alınır. Bu yetkiler devletin elindedir.'

*Postmedya.com sitesinin haberine göre Diyarbakır'da bir türban mitingi hazırlığı var. Mitingi düzenleyenlerin başında ise Hizbullah var! Dur dur sen şimdi eylem yap! Garip değil mi?

Birbirini izleyen bu gelişmelerin vermek istediği mesaj çok açık;

'Yüzde 58'i gören hükümetin gizli ajandası deşifre oldu. Rejim tehlikede... Laiklik elden gidiyor... Tehlikenin farkında mısınız?.. Asker göreve...'

Ancak bu sefer bu oyunun tutma şansı yok.

Yukarıda da belirttiğim gibi; artık ne oyuna gelen var, ne de oyunu izleyen!
 

imamhatipli123

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
madem bu hadisi elbiseye yoruyorlar o zaman arabaya cep telefonuna vs aletlere de yorsunlar ve dünyadan bağımsız bir devri yaşasınlar çünkü onları da müslümanlar üretmemiştir elbiseleri olduğu gibi... ayrıca neden şimdi çıkıyorlar ortaya kardeşim geçenlerde tokatta gazi osman paşa üniverstesinde eylem yaptılar biz bu kıyafetle okula alınamıyoruz diye. Ne zaman alındınız ki? neden şimdi yapıyorsunuz bunu. neden tam başörtüsü yasağının kalktığı, imam hatiplerin önünün açıldığı, rahat bir nefes alabildiğimiz zaman.. bu ve bunun gibi olaylarla tekrar bir karışıklık tekrar bir kaos ortamı ve tekrar bi 28 şubat süreci yaşamak mı istiyosunuz... ve yine bizim başımızın örtüsüne el atacaklar yine bizim önümüzü kapayacaklar.. yanlış anlamayın bunları böyle olacak diye söylemiyorum ama gerekten bazı şeyler bunları düşündürüyor. kafam karışıyor. evet şu zamanda böyle insanların olması peygamberimizin sünnetine riayet eden müslümanların bulunması çok güzel.. ama yaptıklarının yeni bir kaosun çıkmasının eşiğinde olduğunu göremeyecek kadar kör olduklarını düşünmüyorum.... ve eğer yine aynı süreç yaşanır da onların sünnetleri için benim farz olan örtüm yine yasaklanırsa hakkımı ne onlara ne yasaklayanlara helal ederim.. kesinlikle onlara bir suçlama yapamam çünkü gözümün önünde iki tane pırlanta gibi örneği var (müslüm gündüzü saymıyorum kalbi temiz nur talebelerini söylüyorum) ama eğer bir oyun peşindeyseler Rabbim ayaklarına dolasın diyorum.. eğer öyle bir şey yoksa da Allah yollarını açık etsin.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bartelemeos'a Açılan Kapılar Fatih'e Kapalı!

TBMM_engeli.jpg


Bartelemeos'un sorunsuz olarak girdiği meclise ,kendi inancına göre giyinen ve Aczmendi kıyafeti ile giden bir müslümanın yaşadıkları....

Bu Kıyafetimle serbest dolaşmam uğruna, dedelerim hayatlarıyla; Ben ise, iki yıllık bir hapis ile bedel ödedim.
Ve nihayetinde çıkan mahkeme kararından da anlaşılacağı üzere kamusal alanlar da dahil hukuksal serbestiyet elde edildi.
Tüm bunlara rağmen varsa ilave bir bedel onu da ödemeye hazırım. Bu münasebetle Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu ile yapmayı düşündüğüm görüşmeyi bu kıyafetimle yapmak hakkımı kullanmak istiyorum.

AİHM 'in kıyafet serbestiyetine dair 41135_98 sayı numaralı kararını, TBMM'ine elden götürerek, mer'i kanunların bu karara münasip tarzda düzenlenmesi ve keyfi tutumlarıyla AİHM'e rağmen vatandaşı mağdur edenlerin, önüne geçilmesi taleplerini vicahen iletmek isteyen Abdulmetin kardeşle söyleşi yaptık.

ACZMENDİ.NET: Meclise gitmek gayeniz neydi? Ne zaman gittiniz?
Abdulmetin: Gaye ve niyetimin anlaşılması için biraz geriye gitmekte fayda var.
1996 ‘ın Ekim ayında Aczmendilerin Kocatepe Camii avlusundan toplanarak 1 Nolu DGM’ye sevk edilmeleriyle başlayan mahkeme süreci, 2 yıl mevkuf olarak sürmüş ve esaret serüvenimiz, 1998'de iç hukuk yollarının tükenmesiyle AİHM’ e intikal etmişti.
AİHM Şubat 2010 da vermiş olduğu kararla “kıyafetimiz sebebiyle tevkif edilmemizin ve hüküm giymemizin”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğuna karar vererek, "kendi vatanımızda istediğimiz gibi giyinmek hakkını bizlere teslim etmemekte direnen Demokratik (!) Laik rejimi mahkum etmişti."
Bu kararla DEVRİM YASALARI İPTAL OLMUŞTU.
Yani bu karardan sonra, memleketimizde kamusal alanlar da dahil, vatandaş için “kıyafet problemi” kalmamıştı. Yada kalmamalıydı.
Fakat 17 Şubat 2012'de Tokat GOP Üniversitesinde Abdulbaki TEKEŞ kardeşimiz kıyafetinden sebep okula alınmayınca, keyfi muamelelerin de ucunun açık olduğu görüldü.
Üniversite Yönetimine Yargıtay’ın resmi sitesinde de yayınlanan AİHM kararı hakkında bilgi verildiği halde yasakçı tavır devam etti.
Bizler kardeşimize destek vermek amaçlı üniversite kapısı önünde konu ile ilgili bir basın açıklaması yaparak, Rektör Mustafa Şahin hakkında Cumhuriyet başsavcılığına şikayet dilekçesi verdik.
AİHM kararı tek başına hüküm ifade ediyordu. Lakin 20 Ekim 2010 tarihinde TBMM’ine 55320 kayıt numarasıyla mer’i kanunlarda yapılması gereken değişikliklerin de bugüne kadar tamamlanmış olması ve bu keyfi muameleye müsaade edilmemesi gerekiyordu.
Bu düşünceyle durumu araştırmaya koyulduk. Görüldü ki dilekçe sümen altı edilmişti.
Bu bir suçtu… Tabii demokratik laik rejimin 85 yıllık tarihinde sümen-altı edilen cinayet ve zorbalıklara kıyasen, hafif(!) hatta yok sayılabilecek derecede basit(!) ve sıradan(!) bir suçtu.
Durum böyle olunca kendi adıma yapılması gerekenin kesinleşmiş AİHM kararındaki isimlerin bizatihi TBMM ‘ine müracaatta bulunması olduğunu düşündüm.
Ve 05/03/2012 tarihinde İstanbul'dan biletimi alıp meclis yoluna koyuldum.
ACMENDİ.NET: Nasıl karşılandınız?
Abdulmetin: Meclisin Dikmen Kapısı denilen mevkiinden içeri girdim. İlk güvenlik mahallinde görevli arkadaşlar nezaketle ve ilgili bir tarzda karşıladılar. Niçin geldiğime dair bilgileri aldıktan sonra asayı yanımda götüremeyeceğimi söylediler. Israr ettim. Kırmadılar, anlayış gösterdiler. Yanıma bir memur verip meclis misafir giriş kısmına yönlendirdiler.
İkinci güvenlik kısmına, yani bekleme salonuna ve ziyaretçi kabul kısmına gelmiştik.
Oradaki memurların kısa bir şaşkınlığı sonrası yine asamı güvenlik kısmında bırakmamı teklif ettiler. Kabul etmeyince X-ray cihazından geçirip teslim ettiler.
En nihayet talebimi ileteceğim kısma ulaşmıştım. Durumu izah ettim. Hakkımda verilmiş bir mahkeme kararının tatbiki için BAŞKANLIĞA ve MECLİS ANAYASA KOMİSYONUNA dilekçe vermek talebinde olduğumu belirttim.
Önceki dilekçe, kayıt numarası üzerinden; yenileri ise muhteviyatı üzerinden incelendi.
20 Ekim 2010 tarihli eski dilekçeye cevap çıkmadığı fark edildi.
Elimdeki dilekçeler için ise;
-- Siz burada oturun. Arkadaşlar Evrak-kayda verip kayıt numarasını size getirsinler dedi.
-- Hayır. Önceki dilekçenin akıbetini gördükten sonra bunu kabul edemeyeceğimi, evraklarımı bizzat elden teslim etmek istediğimi söyledim. Kabul etmek durumunda kaldılar.
Başkanlığa verilecek dilekçeyi evrak kayda yanımdaki refakatçi bir memur arkadaşla beraber teslim ettik.
-- İkinci dilekçeyi üst yazıyla, Meclis Uzlaşma Komisyonu'na biz sevk edelim. Dediler.
-- Hayır, elden teslim etmek ve vicahen görüşmek istiyorum. Dedim.
-- Dilekçenizde bu hususu belirtmiş değilsiniz. Dediler.
-- Problemse kağıt kalem var çok şükür. Yenisini yazayım. Deyince işin rengi anlaşıldı.
Meğerki Komisyon, vekillerin bulunduğu kısımdaymış.
-- Sizi bu kıyafetle oraya alamayız dediler. Elimdeki AİHM Kararının kamusal alanlardaki yönetmeliklerin de üzerinde olduğunu ve Bartelemous’un asası da dahil hiçbir kıyafet kısıtlaması olmadan kabul edildiğini hatırlattım.
-- Bizans torunu azınlıklara tanınan bir hakkın, vatan-ı aslimizde bizlere reva görülmeyişinin gerekçesini ve Fatih kıyafetindeki bir vatan evladına bu tavrı göstermekten haya edip etmediklerini sordum.
Ziyade mahcup oldular. Ne diyeceklerini şaşırdılar. Haklısın deseler olmuyor. Haksızsın demeye dilleri varmıyordu.
--Oradan bir memur bir bardak çay ikram etti. Sinirlenmiştim.
--Madem hakkımı teslim etmiyorsunuz, bende ikramınızı kabul etmiyorum. dedim (İyi mi ettim bilmiyorum, zira ikram reddedilmez diye biliyoruz)
-- Hocam “onu komisyon davet etmişti” dediler.
-- Beni davet etmemiş olmalarını sorun etmeyeceğimi söyledim.
Meclis Güvenlik Şube Amiri'ne durumu ilettiler. Geldi.
-- Bu kıyafetle kabulün, ancak Meclis İdare Amiri'nin iznine veya herhangi bir mebusun talebiyle gerçekleşebileceğini anlattı.
-- Bu kıyafetimle serbest dolaşmak uğruna iki yıllık bir hapis bedeli ödediğimi. Ve nihayetinde çıkan mahkeme kararından da anlaşılacağı üzere kamusal alanlar da dahil serbestiyetin elde edildiğini, tüm bunlara rağmen varsa ilave bir bedel onu da ödemeye hazır olduğumu, ama illaki Meclis uzlaşma komisyonuna iletmeyi düşündüğüm dilekçe ve yapmayı düşündüğüm görüşmeyi kıyafetli yapmak istediğimi güvenlik amirine izah ettim.
-- O halde Meclis İdare Amiri'yle görüşülsün denildi.
Yanımda İdari Amirlik'le üç telefon görüşmesi yapıldı. İlk görüşme sonrası tavır belirsizdi… İkinci telefon görüşmesi sonrası, tavır müspetti. Hatta Güvenlik Amiri refakat etmesi için iki memur çağırttırdı.
Tam iş "tamam, problem yok" diyecekken, üçüncü telefon görüşmesi gerçekleşti.
Güvenlik Amiri'nin ses tonu ve ifadeleri sertleşmişti.
-- ”Zaten bu arkadaşın niyeti
eylem, ben de girmesi taraftarı değilim. Asasını da bırakmıyorki, hiç müsaade etmemeyi düşünüyorum” gibi kelimeler telaffuz etmeye başladı. Telefonu bana uzatmasını rica ettim. Beni görüştürmedi.
Telefonu kapattı. Kararı netleşmişti.
--Sizi alamayacağız dedi.
Evvela, “
eylem yapıyor” ifadeleriyle bana karşı haksızlık yaptığını belirttim.
-- Benim 20 yıldır kıyafetim budur. Kıyafet ve tavrım, bu güne has olsaydı, "bu bir
eylemdir" denilebilirdi. Ayrıca bir eylem niyetinde olsaydım, AİHM kararında ismi bulunan diğer 126 arkadaşımla beraber ve hatta yakın vilayetlerdeki 300/500 arkadaşla beraber gelmemin çok daha münasip olacağını hatta bu yasakçı tavırların, beni bu eylem
tarzını düşünmeye sevk ettiğini söyledim.
Hakkınızda şikayet dilekçesi veririm, üç cihetle suç işliyorsunuz dedim. Devamında;
"AİHM kararına muhalefet,
Dilekçe ve bilgi edinme yasasına muhalefet,
Emsal teşkil eden Bartelemous itibariyle de Anayasadaki eşitlik ilkesine muhalefet"
Ettiklerini beyan ve tespit eden bir şikayet dilekçesi yazarak, AİHM kararını da iliştirip sorumlular hakkında açılacak soruşturmanın sonucunun ve yapılan muamelenin gerekçesinin tarafıma yazılı olarak belirtilmesini istedim.
Şikayet dilekçemi evrak kayda bırakarak "kayıt numaramı alıp" ayrıldım.

ACZMENDİ.NET: Allah(c.c.) Razı olsun. Cenab-ı Hak tesirini halketsin (amin)

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
28 Şubat Sendromu Yaşayanlara “REÇETE”


M%C3%9CSl%C3%BCmhoca1.png



KUKLA Değil Allah’ın KULU
.
İsa Çobanoğlu
.
28 Şubat Post-modern darbesiyle Türkiye kamuoyu devlet içindeki çetenin klasik oyunlarına bir kez daha şahit olmuştu. Bu dönemde, Anadolu tarihinin bütünleştiği kadim medeniyetin doğru bilinenleri bir kenara atılmakla kalmayıp, aşağılandı.
.
Böyle bir dönemi millete yaşatan zihniyetin tezgahlarından ‘kutlu-mutlu-ulusal’ nakaratlarıyla geçen bir nesil’e yüz naklinden öte; RUH NAKLİgerçekleştirildiği aşikardır.
.
O günkü medya hakim- savcı kesilip, insanları daha mahkeme kapılarına gitmeden infaz edişleri hatıralarımızda çok tazeyken, bu nasıl bir sendromdur ki mağdurum diyen insanlar bugün “kukla” ilan edilebiliyor.
.
Bu şuur algısı ‘nasıl’ tedavi edilir.
.
İnsanların Kılık ve kıyafet tarzları ‘kukla’ olduklarını değil, dünya görüşlerini yansıtan unsurlardır. İslama muhatab olan her müslüman ise naif bir ahlak vasfı taşır. Dolayısyla bir müslüman, karşısında muhatab olduğu insalara (marksizmin-komünizmin-kapitalizmin-ateizmin vs. aşısını yiyen ve darbe süreçlerinde şuuru ütü’lenenler bilemez) hüsn-ü zan ile mukabe eder.
.
İşte bu nokta ahlakın nüvesidir ve istismarcılar için bulunmaz bir fırsattır. Dolayısıyla 28 Şubat Sürecinde hedef seçilen Müslüm Gündüz, Darbeci zihniyet tarafından maddi ve manevi istismar edilmiştir.
.
28 Şubat sürecinin mağduru olarak , Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği tarafından yürütülen soruşturmaya müdahil olmak isteyen Müslüm Gündüz, Adliyeye girişine polis izin vermeyince tepkisini dile getirerek şöyle demiştir:
.
“28 Şubat’ı anlamak için o süreçte Aczimendi grubunun yaşadıklarını iyi anlamak lazım. Dönemin mağdurları biziz. Müdahil olmak isitiyoruz. Savcı gönderdiğimiz dilekçeyi kabul etmiyor. Kimin savcısı ve kimden maaş alıyor? Demek ki süreç devam ediyor. Biz buradan adliyeye giderek müdahil olmak için dilekçemizi sunacaktık. Ancak izin verilmedi. Bir hafta buradayız”
.
Müslüm Gündüz’ün avukatı Bülent Demir ise şu açıklamayı yaptı:
.
“Burada bir zulüm söz konusudur. Adliyede savcıyla görüşerek mağduriyetini ifade etmek üzere buraya gelmiş olan müvekkilim Müslüm Gündüz ve Aczimendilerin, adliye sarayı önündeki basın açıklamasına müsaade edilmemiş, dilekçesinin verilmesi önlenmiştir. Biz buna karşı oturma eylemi yapıyoruz. Bu anayasal hakkımız verilene kadar buradayız. Provokasyon yapma, yürüyüş yapma derdinde değiliz. Bu mudur özgürlük, bu mudur ileri demokrasi? 28 Şubat’ın en büyük mağduru müvekkilim Müslüm Gündüz’dür”
.
15 yıl sonra bugün ”kuklalar sahnede” başlıklarını atanlar hastalıklı ruhlarını yine sergilemişlerdir. 28 şubat’tan ders çıkarmayanlar tabiki Çevik bir’in içeri tıkılmasından da ders çıkaramayacaklardır. Bu tür bir hastalığın tedavi reçetesini ise bir büyüğün hayatından misallendirelim:
.
Van valisi Tâhir Paşa zamanında Van’a tabiiyyecilerden rûh nakline (reenkarnasyon) inanan bir adam gelir. Vali konağına müsâfîr edilir. Geliş sebebini Tâhir Paşa’ya anlatır. Tahir Paşa ile bir müddet münâkaşadan sonra Tâhir Paşa, Seyyid Muhammed Sıddîk hazretlerini çağırır. Konağı teşrif eder.
.
Tâhir Paşa:
“Buraya enteresan bir adam geldi. Bozuk fikrini yayarsa, zararlı olur. Ne dersin, ne edelim?” Der.
Cevâbında: “Onu bir ânda ilzam edemem, konuşma çok uzar. Onu birkaç kelime ile ancak Efendi hazretleri mağlûb eder” der.
Başkale’ye telgraf çekilir. “Muhammed Sıddîk ağır hastadır, hemen teşrifinizi dilemektedir” denir. Efendi hazretleri telgrafı alır almaz, atına atlayıp Van’a gelir. Muhammed Sıddîk Efendi’yi bulur. Hastayım, hastalığım şudur, deyip tabiiyyeciden ve maksadından bahseder.
.
Efendi hazretleri:
“Altı yaşında bir eşeği bahçeye bağlatın ve aç ve susuz bırakın. O kimse ile bahçede görüşüceğiz. Yer hazırlatın” buyurur. Bahçeye gelirler.
.
Konuya geçmeden Efendi hazretleri ,tabiiyyeciye:
.
Hoş geldiniz, nerelisiniz, evli misiniz, babanız öleli kaç sene oldu? Diye sorar ve sormağa devam eder.
.
Tabiiyyeci: “Siz Kürd hocalar birisi ile karşılaşınca böyle fuzûli sorular mı sorarsanız, sizin buraya getirilmeniz ne için ise, onun hakkında konuşalım” der.
.
Efendi Hazretleri:
“İddianızı duymuşum. Yalnız, siz çok insafsız bir kimsesiniz. İnsafsızlarla ilmî münazara yapmamağı tercih ederim” buyurur.
.
Neden insafsız imişim, der.
.
“İfâdenize göre babanız altı yıl önce ölmüş ve aynı zamanda, şuracıkta deminden beri anırıp duran şu eşek dünyaya gelmiş ve babanızın ruhu ona geçmiş. Ben böyle iddia ediyorum. Aksini isbât edebilir misin?Buyurur.
Tabiiyyeci cevâb veremez, mağlûb olur ve Efendi hazretlerinin büyüklüğünü kabul eder. Efendi hazretleri de ona ilmî olarak gayet genişçe, rûh naklinin imkânsızlığını anlatır. İtikadını düzelttikten sonra Tahir Paşa’ya götürür ve: “İşte bir iddia ile buraya kadar gelmiş bir adamı, bir eşekten misâl vererek Müslüman ettim” buyurur. Sonra ifsâd ettiği kimseleri düzeltmede Tâhir Paşa’dan yardım ister.(*)
.
Darbe Sürecinin 15. yılında ”28 Şubat Sendromu” olarak tesbit ettiğimiz hastalığın tedavisi, İslam Ahlakıyla bezenmiş ‘İlahi Mana Erleri’ne teslim olmakla mümkün. Teslim olup kurtuluşa Erenlere ne mutlu.
.

.
(*) (Süleyman Kuku-Son Halkalar ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsî’nin Külliyatı-1.Cilt- S.274)
 

ecthelion

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2008
Mesajlar
531
Tepki puanı
0
Puanları
0
biz bu zihniyetten daha çoookkk çekeriz...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Böyle bir dönemi millete yaşatan zihniyetin tezgahlarından ‘kutlu-mutlu-ulusal’ nakaratlarıyla geçen bir nesil’e yüz naklinden öte;RUH NAKLİgerçekleştirildiği aşikardır.
.
O günkü medya hakim- savcı kesilip, insanları daha mahkeme kapılarına gitmeden infaz edişleri hatıralarımızda çok tazeyken, bu nasıl bir sendromdur ki mağdurum diyen insanlar bugün “kukla” ilan edilebiliyor.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
.
İnsanların Kılık ve kıyafet tarzları ‘kukla’ olduklarını değil, dünya görüşlerini yansıtan unsurlardır. İslama muhatab olan her müslüman ise naif bir ahlak vasfı taşır. Dolayısyla bir müslüman, karşısında muhatab olduğu insalara (marksizmin-komünizmin-kapitalizmin-ateizmin vs. aşısını yiyen ve darbe süreçlerinde şuuru ütü’lenenler bilemez) hüsn-ü zan ile mukabe eder.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
.
15 yıl sonra bugün ”kuklalar sahnede” başlıklarını atanlar hastalıklı ruhlarını yine sergilemişlerdir. 28 şubat’tan ders çıkarmayanlar tabiki Çevik bir’in içeri tıkılmasından da ders çıkaramayacaklardır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt