Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

__Filistin Elinde Bir Taş Olsam__ (1 Kullanıcı)

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Filistin elinde bir taş olsam; metâl yığınlara çarpan. Sonra bir rüzgâr sektirse bedenimi Gazze sahillerine doğru. Oradan okyanuslara adım atsam ve balıklara fısıldasam sevdâlarımı. Enkaz altında kalan yüreğime bir duvar diksem. Tecrit etsem nedâmetli yaralarımı gönlümden. Kapansa solungaçlarım ve ölümün soğuk yüzünü hissetsem Kudüs sokaklarındaki gibi.

Elimi kolumu gersem dürreleşen hezeyânlarıma. Korusam onu serseri kurşunların çığlıklarından. Sağa sola savrulan öldürücülerin ortasında, toz duman içinde kalsa her yanım. Bir kameranın camekanında unutulmaz, vazgeçilmez bir poz olarak, ölümü kutsayan dünyalılar tarafından çekilmiş kalmasam.

Sultânı olmasam bir kerecikte dünyanın. Bir kerecikte isyan etsem altından ördüğüm kafesime. Bülbülü kıskandırsam güller ötesinden.
Kömürleşmiş gözlerimi yakan, acı sulara bir alev çaksam ve mumum döküldüğünde, oracıkta duygularımla donmasam.

Semâyı kıskanıyor ve orada durmadan adımlamak istiyorum daraldığım vâkitlerde. Gökyüzü neden mavidir diye kendime sorsam; cevabını vahalardan doldurduğum kandan alsam ansızın: Gökyüzü hırsızların, arsızların, kansızların basamadıkları için mavidir!..

Filistin elinde bir taş olsam; yeşilimsi bir inşaâta tuğla olarak eklenen. Yükselsem kat kat, tümseksiz duygularımın üzerine inşâ etsem sadrımı ve sabrıma bir asrı sığdırsam o yapıda. Sıvamı umuttan yoğursalar ve kirpiklerimden yapılmış bir kürekle atsalar üzerime varlığımı. Çiseleyen ilk cemrenin asırlara haykıran dokunuşuyla yıkasalar bedenimi. Ellerimi örümcek ağlarında değil, beyazları görülecek dağlarda ovalasam.

Serap siluetleriyle doldurulmuş bir vadide, son rol oyuncusu olmak zor. Başrolünü üstlenememişken hecelerimin, milyonlarca kelime sarf etmesem. Kelimelerimi anlamasalar da, anlamlandırsalar zulümden nâsibini almışlar.

Yaşamı anlamlandırsa milyonlar neler değişmez ki! Süpürülen kapı önlerine bırakılan gümrah karartılarda gölge olmasam. Eğer, illahaki gölge olacaksam, güneşin doğmaya en yakın zamanındaki gölgesi olsam mor bir kalemle çizilen.

Dört bir yanımdan esen kuru ayazlara atmosferde bir siper kazsam. Çağın her saldırısında oraya sığınsam. Sâğânâğın biteceği güne dek eğsem başımı ve yüreğimden geçen kurşunlara bir bir çentik atsam. Sonra tükense zulmün kurşunları, attığım çentikleri saysam, ibret alsam. O günden sonra, hâyâtın ibresini günahlara değil, varlıklara doğru çevirsem.

Filistin elinde bir taş olsam; toprağın bağrına saplanan. Devşirme insancıklar takılsa vücuduma, düşürsem kalelerini teker teker. Özgür Kudüs düşleri kursam ay ışığının tenime baktığı gecelerde. Kapasam gözlerimi ve retinama samimiyet dolu bir medeniyet tâhâyyülü yaşatsam. Gurbetlere bir kez daha taş olup yağsam. Çiseleyen cemreyi kıskandırsam, yağdığım kâplarda tatlı sulardan göletler açsam.

Elbet cennete çeviremeyeceğim dünyamı, cehenneme çevirmek isteyenlere izin vermesem. Gül eksem yol kenarlarına, şebnemi olmasa da, ırmaklara girintiler kazsam. Kâlbimi tırnaklasam, kanını akıtsam. Hâyâtta olduğunu anlayabilsem, hâyâtta değilse eğer, sıksam damarlarını da suizan anjuyolar yaptırsam.

Gırnata’nın perdelerini çeksem, Kurtuba’ya selam versem. Kilometrelerce uzunluktaki kandillerle aydınlatılmış caddelerinde yol alsam Endülüs’ün. Bir tutam gaz yağı da ben damlatsam lambalarına. Yakılan gemilerin enkazını değil, ruhunu söküp çıkarsam denizin dibinden. Bir ibrik neşe akıtsam ektiğim güllere, bir ibrik dolusu şefkâtle sulasam mevsimlerimin tütsülü güzlerini.

Filistin elinde bir taş olsam; dokuz taş oyununda üstüste dizilen. Diriliş için konulsam, beni yıkmaya gelenlere karşı sapasağlam dursam. Kendimi pamuk gibi hissetmesem de, taşlığımı, duruşumu idrâk etsem.

Filistin ellerinde taş olamadım; bari insan olmasam da, amazon ormanında bir taş olsam. Nehir üzerimden aksa ve ben öylece dursam...

Alıntı..
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
ben ölürsem beni filistin topraklarina gömün
varsin geçsin üzerimden tonluk tanklar
havan mermisi yesin bedenimi

toprakla üzerimi örtmeyin hemen ha!
Belki de bir kurşun daha atarlar,
ölmemiş sanarak bedenime
bir kurşunlari daha azalir belki de

ben şehid olursam beni filistin topraklarina gömün
kimse korkakti kaçti demesin

kanlarimi filistinli çocuklarin göz yaşiyla
islanmiş mendillerle silin
mescid-i aksadan uzak olmasin kanli elbiselerim
davamdan koparmasin beni cansiz bedenim

ben şehid olursam beni filistinli annelerin kalbine gömün
gömüm ki yeniden yeşersin davam

ben şehid olursam beni filistinli bebeklerin
avuçlarina gömün
onlarin dualariyla yücelsin davam
onlara güç versin
lanetlemiş milletlere karşi

ben ölürsem beni filistin halkinin
göz yaşlarina gömün
onlarla yaşasin bedenim...
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
ben ölürsem beni filistin topraklarina gömün
varsin geçsin üzerimden tonluk tanklar
havan mermisi yesin bedenimi

toprakla üzerimi örtmeyin hemen ha!
Belki de bir kurşun daha atarlar,
ölmemiş sanarak bedenime
bir kurşunlari daha azalir belki de

ben şehid olursam beni filistin topraklarina gömün
kimse korkakti kaçti demesin

kanlarimi filistinli çocuklarin göz yaşiyla
islanmiş mendillerle silin
mescid-i aksadan uzak olmasin kanli elbiselerim
davamdan koparmasin beni cansiz bedenim

ben şehid olursam beni filistinli annelerin kalbine gömün
gömüm ki yeniden yeşersin davam

ben şehid olursam beni filistinli bebeklerin
avuçlarina gömün
onlarin dualariyla yücelsin davam
onlara güç versin
lanetlemiş milletlere karşi

ben ölürsem beni filistin halkinin
göz yaşlarina gömün
onlarla yaşasin bedenim...

selamun aleyküm kardeşim.Allah razı olsun..
 

hanzala44

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2009
Mesajlar
268
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
SELAMINALEKÜM. BİR AYET VE TEVSİRİDE BENDEN
TEVBE SURESİ:24 Ö.NASUHİ BİLMEN

24. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardaşlarınız, eşleriniz, kabileleriniz ve kazanmış olduğunuz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve hoşnut olduğunuz ikametgâhınız sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevgili ise artık Allah Teâlâ'nın emri gelinceye kadar bekleyiniz!. Ve Allah Teâlâ fasıklar olan kavmi hidayete erdirmez.

24. Resulüm!. Öyle yurtlarındaki alâkalarından dolayı hicreti, hak yolunda cihadı bırakan müslümanlara (De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardaşlarınız, eşleriniz, kabileleriniz) akrabanız (ve kazanmış olduğunuz mallar) ve sizin ayrılacağınızdan dolayı revacını, gelişmesini kaybederek (durgunluğa uğramasından korktuğunuz bir ticaret) bir iktisadî muamele (ve hoşnut olduğunuz) içinde seve seve oturduğunuz (ikametgâhınız sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resûlündan) onların rızaları için hicret etmekten (ve Allah yolundan cihatdan daha sevgili ise) böyle dünyevî alâkalar, menfaatler, sizin gözünüzde Allah Teâlâya ve Resulüne itaatten ve hak yolunda cihaddan daha iyi görünüyorsa (artık Allah Teâlâ'nın emri) mukadder olan azabı, kahır ve cezası (gelinceye kadar bekleyiniz!.) elbette lâyık olduğunuz âkibete kavuşursunuz. (Ve Allah Teâlâ fasıklar olan kavmi hidayete erdirmez.) Öyle Cenâb-ı Hak'kın emirlerine itaatten kaçınan kimselerin kalplerini hidâyet nurlariyle aydınlatmaz. Binaenaleyh Yüce Allah'ın emirlerine daima riâyet etmelidir ki, insan hidâyet nurundan mahrum kalmasın.

§ Bu âyeti kerime bizlere bildirmiş oluyor ki: Dünyevî menfaatler ile dinî menfaat ler arasında bir çatışma bir aykırılık bulunursa her müslüman için icabeder ki, dinî menfaatleri, dünyevî menfaatler üzerine tercih etsin.

Vakıa baba, ana, çoluk çocuk sevgisi, yaratılıştandır, bunlardan kalplerin alâkasını tamamen kesmek, imkânsızdır. Fakat düşünmelidir ki: Bunlar insanın manevî helâkina sebep olacak bir halde bulunurlarsa artık ne kıymetleri olabilir?. Özellikle bütün varlığımız, bütün nail olduğumuz nimetler Cenâb-ı Hak'kın birer ihsanıdır ve ebedî saadetimizi sağlamaya vâsıta olan zat da Rasülü Ekrem Efendimizdir. Artık Cenâb-ı Hak ile Rasûlü Ekreme olan muhabbetimiz her türlü muhabbetlerin üstünde olmalı değil midir?. Artık bizleri yaratanımıza Peygamberimize isyana sevk etmek isteyen saptırıcı kimselere karşı nasıl bağlılık gösterebilir de kendimizi ebedî hüsrana düşürmeye cesaret edebiliriz?. Cenâb-ı Hak cümlemize güzelce düşünceler, hareketler nasip buyursun Amin!
 

hanzala44

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2009
Mesajlar
268
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
SELAMINALEKÜM. BİR AYET VE TEVSİRİDE BENDEN
TEVBE SURESİ:24 Ö.NASUHİ BİLMEN

24. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardaşlarınız, eşleriniz, kabileleriniz ve kazanmış olduğunuz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve hoşnut olduğunuz ikametgâhınız sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevgili ise artık Allah Teâlâ'nın emri gelinceye kadar bekleyiniz!. Ve Allah Teâlâ fasıklar olan kavmi hidayete erdirmez.

24. Resulüm!. Öyle yurtlarındaki alâkalarından dolayı hicreti, hak yolunda cihadı bırakan müslümanlara (De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardaşlarınız, eşleriniz, kabileleriniz) akrabanız (ve kazanmış olduğunuz mallar) ve sizin ayrılacağınızdan dolayı revacını, gelişmesini kaybederek (durgunluğa uğramasından korktuğunuz bir ticaret) bir iktisadî muamele (ve hoşnut olduğunuz) içinde seve seve oturduğunuz (ikametgâhınız sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resûlündan) onların rızaları için hicret etmekten (ve Allah yolundan cihatdan daha sevgili ise) böyle dünyevî alâkalar, menfaatler, sizin gözünüzde Allah Teâlâya ve Resulüne itaatten ve hak yolunda cihaddan daha iyi görünüyorsa (artık Allah Teâlâ'nın emri) mukadder olan azabı, kahır ve cezası (gelinceye kadar bekleyiniz!.) elbette lâyık olduğunuz âkibete kavuşursunuz. (Ve Allah Teâlâ fasıklar olan kavmi hidayete erdirmez.) Öyle Cenâb-ı Hak'kın emirlerine itaatten kaçınan kimselerin kalplerini hidâyet nurlariyle aydınlatmaz. Binaenaleyh Yüce Allah'ın emirlerine daima riâyet etmelidir ki, insan hidâyet nurundan mahrum kalmasın.

§ Bu âyeti kerime bizlere bildirmiş oluyor ki: Dünyevî menfaatler ile dinî menfaat ler arasında bir çatışma bir aykırılık bulunursa her müslüman için icabeder ki, dinî menfaatleri, dünyevî menfaatler üzerine tercih etsin.

Vakıa baba, ana, çoluk çocuk sevgisi, yaratılıştandır, bunlardan kalplerin alâkasını tamamen kesmek, imkânsızdır. Fakat düşünmelidir ki: Bunlar insanın manevî helâkina sebep olacak bir halde bulunurlarsa artık ne kıymetleri olabilir?. Özellikle bütün varlığımız, bütün nail olduğumuz nimetler Cenâb-ı Hak'kın birer ihsanıdır ve ebedî saadetimizi sağlamaya vâsıta olan zat da Rasülü Ekrem Efendimizdir. Artık Cenâb-ı Hak ile Rasûlü Ekreme olan muhabbetimiz her türlü muhabbetlerin üstünde olmalı değil midir?. Artık bizleri yaratanımıza Peygamberimize isyana sevk etmek isteyen saptırıcı kimselere karşı nasıl bağlılık gösterebilir de kendimizi ebedî hüsrana düşürmeye cesaret edebiliriz?. Cenâb-ı Hak cümlemize güzelce düşünceler, hareketler nasip buyursun Amin!

Nerede olursan ol, Allah'tan kork! Günahın arkasından hemen iyilik yap onu siliversin İnsanlarla muamelende güzel ahlaktan ayrılma!
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
SELAMINALEKÜM. BİR AYET VE TEVSİRİDE BENDEN
TEVBE SURESİ:24 Ö.NASUHİ BİLMEN

24. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardaşlarınız, eşleriniz, kabileleriniz ve kazanmış olduğunuz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve hoşnut olduğunuz ikametgâhınız sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevgili ise artık Allah Teâlâ'nın emri gelinceye kadar bekleyiniz!. Ve Allah Teâlâ fasıklar olan kavmi hidayete erdirmez.

24. Resulüm!. Öyle yurtlarındaki alâkalarından dolayı hicreti, hak yolunda cihadı bırakan müslümanlara (De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardaşlarınız, eşleriniz, kabileleriniz) akrabanız (ve kazanmış olduğunuz mallar) ve sizin ayrılacağınızdan dolayı revacını, gelişmesini kaybederek (durgunluğa uğramasından korktuğunuz bir ticaret) bir iktisadî muamele (ve hoşnut olduğunuz) içinde seve seve oturduğunuz (ikametgâhınız sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resûlündan) onların rızaları için hicret etmekten (ve Allah yolundan cihatdan daha sevgili ise) böyle dünyevî alâkalar, menfaatler, sizin gözünüzde Allah Teâlâya ve Resulüne itaatten ve hak yolunda cihaddan daha iyi görünüyorsa (artık Allah Teâlâ'nın emri) mukadder olan azabı, kahır ve cezası (gelinceye kadar bekleyiniz!.) elbette lâyık olduğunuz âkibete kavuşursunuz. (Ve Allah Teâlâ fasıklar olan kavmi hidayete erdirmez.) Öyle Cenâb-ı Hak'kın emirlerine itaatten kaçınan kimselerin kalplerini hidâyet nurlariyle aydınlatmaz. Binaenaleyh Yüce Allah'ın emirlerine daima riâyet etmelidir ki, insan hidâyet nurundan mahrum kalmasın.

§ Bu âyeti kerime bizlere bildirmiş oluyor ki: Dünyevî menfaatler ile dinî menfaat ler arasında bir çatışma bir aykırılık bulunursa her müslüman için icabeder ki, dinî menfaatleri, dünyevî menfaatler üzerine tercih etsin.

Vakıa baba, ana, çoluk çocuk sevgisi, yaratılıştandır, bunlardan kalplerin alâkasını tamamen kesmek, imkânsızdır. Fakat düşünmelidir ki: Bunlar insanın manevî helâkina sebep olacak bir halde bulunurlarsa artık ne kıymetleri olabilir?. Özellikle bütün varlığımız, bütün nail olduğumuz nimetler Cenâb-ı Hak'kın birer ihsanıdır ve ebedî saadetimizi sağlamaya vâsıta olan zat da Rasülü Ekrem Efendimizdir. Artık Cenâb-ı Hak ile Rasûlü Ekreme olan muhabbetimiz her türlü muhabbetlerin üstünde olmalı değil midir?. Artık bizleri yaratanımıza Peygamberimize isyana sevk etmek isteyen saptırıcı kimselere karşı nasıl bağlılık gösterebilir de kendimizi ebedî hüsrana düşürmeye cesaret edebiliriz?. Cenâb-ı Hak cümlemize güzelce düşünceler, hareketler nasip buyursun Amin!

Aleyküm selam kardeşim.Allah razı olsn..
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Filistin elinde bir taş olsam; yeşilimsi bir inşaâta tuğla olarak eklenen. Yükselsem kat kat, tümseksiz duygularımın üzerine inşâ etsem sadrımı ve sabrıma bir asrı sığdırsam o yapıda. Sıvamı umuttan yoğursalar ve kirpiklerimden yapılmış bir kürekle atsalar üzerime varlığımı. Çiseleyen ilk cemrenin asırlara haykıran dokunuşuyla yıkasalar bedenimi. Ellerimi örümcek ağlarında değil, beyazları görülecek dağlarda ovalasam.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt