Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

_..._Bir söz söyle ibret olsun hepimize_..._ (1 Kullanıcı)

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
SİZCE âlim kimdir ve insanların ne kadarı ilim sahibidir? Bilmenin yolu nedir? Yüzlerce ve binlerce kitabı okumak yoluyla edindiğimiz bilgiler, ‘asıl gerçekleri’ bilmemize yeter mi? İnsanlığa yön veren binlerce bilim adamı gerçekten de bilim adamı mı? Nerede hata yapıyoruz?

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bir araştırmaya göre, insanların yüzde 90’ı hiç kitap satın almıyormuş. Alanların yüzde 90’ı da kitaplarını okumaksızın kütüphanelerinin bir köşesine atıveriyorlarmış. Artık kaç kişinin okuduğunu siz tahmin edin. Peki acaba bunlardan kaçı, bir de öğrendiklerini sorgulama zahmetine katlanıyor?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Siz ve biz, okuyan şanslı azınlık arasındayız. Ama biz, kütüphanemizde kimbilir kaç tane birkaç sayfası okunmuş veya sadece içindekiler bölümüne bakılmış kitap saklıyoruz.
Okuma konusunda yeterince azimli olmadığımız anlaşılıyor. Peki ama, bizi evrenin sırlarına ulaştıran, hayatta iz bırakıcı başarılara taşıyan tek önemli yol, tek başına bol bol okumak mıdır? Eğer öyleyse, binlerce kitap okumuş pek çok bilim adamının insanlığı sürüklediği bu sapmalar nereden kaynaklanıyor?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Biyolojinin her bir keşfiyle çürümeye devam eden evrim teorisini Charles Darwin hangi bilime dayanarak ileri sürmüştü? Sosyolog Auguste Comte, evrenin yaratıcısız bir mekanizma olduğunu hangi bilime kapılarak sanmıştı? Freud, tüm psikolojiyi yalnızca cinselliğe nasıl bağlayabilmişti? Bunlar gibi pek çok müthiş(!) bilim adamı, nasıl bu kadar cahil kalabilmişti?
Aslında bu hepimizin sorunu. Yarın sabah doğu ufkunda iki güneş görsek, korkudan patır patır bayılıp düşerdik. Ama her sabah bir güneş, her gece bir ay ve sayısız yıldız nedense bize heyecan vermez. Sonra, annelerin vücudunda yaratılan binlerce bebek her gün çığlıklarla dünyaya gözlerini açar. Bunlar sıradan gelir de, bir ağacın dalında bir bebeğin yaratıldığını görsek, nutkumuz kesilir. Neden?
Çünkü, biz gerçekleri öğrenmiyoruz. Gerçeklere bilim adamlarının giydirdikleri kalıpları öğreniyoruz. Gökte gördüğümüz, gerçek güneş değil, bilim adamlarının veya büyüklerimizin yorumladığı güneştir. Bu yüzden herşeyin arkasına gizlenmiş olağanüstü gerçekler bizden kaçıyorlar. Öğreniyoruz; ama düşünmüyoruz. Ezberliyoruz; ama anlamıyoruz. Bildiğimizi sanıyoruz; ama öğrendiklerimizi artırarak cehaletimizi besliyoruz. Zira yanlışı öğrenmek, cehaleti artırmaktır.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Einstein der ki, “İnsan, aklının sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.” Aynı fikri Konfüçyus şu sözüyle destekler: “Düşünmeden öğrenmek, zaman kaybetmektir.” Biz düşünerek mi öğreniyoruz; düşünmeden mi? İlkokuldan üniversiteye uzanan çizgide okuduğumuz yüzlerce kitabın hangisi, bizi gerçekten düşünmeye ve sorgulamaya sevk ediyordu?
Düşünmeksizin öğrendiğimizde, bilgileri zihinlerine yığan, ama hiçbir şeyin aslını ve özünü kavrayamayan, ‘bilgili’ görüntüsündeki cahillere dönüşüyoruz. Sadece sınav için, diploma için veya daha iyisi, eğlenmek, zaman geçirmek veya bildiklerimizle büyüklenmek için öğreniyoruz. Bu yolla öğrendiklerimiz de, bize kalıcı heyecan ve mutluluk vermediği için, evrenin olağanüstü boyutlarına hayranlık duyamıyoruz. Öğrenme zevkini ve coşkusunu yitiriyoruz.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Dimmet der ki, “Sistemli düşünceyi alışkanlık hâline getirmedikçe, öğrenimin hiçbir kıymeti yoktur.” Bilgilerimiz düşünme sürecinde kullanacağımız işaret taşlarıdır. Onlar, sonsuz bilinmeyenlerin yüze çıkan zerrecik uçlarından ibarettir. Düşünerek keşfedeceklerimiz, okuyarak öğrendiklerimizden yüzlerce kat daha derin içerikler taşıyacaktır.
Okuyarak bildiğiyle yetinen, yediklerini kursağında bekleten kuşa benzeyecektir. Bilgi ancak düşünce yoluyla içselleştirilebilir. Öğrendikleri üzerinde düşünenler, yediklerini süte dönüştüren koyunlar gibi, nezih eserler üretmeye hazırlanıyorlar.

Gözleriniz üzerinde neden kaşlarınız var? Gözkapaklarınızın, kirpiklerinizin işi ne? Başka türlü olsaydı neler olurdu? Nasıl oluyor da bütün gözler birbirine hem benziyor, hem de her biri birbirinden farklı oluyor? Gören kimdir?
Okuyarak bulacağınız cevaplarla, düşünerek bulacağınız cevaplar arasında uçurumlar göreceksiniz. Keşfetmenin yolu, düşünmek ve sorgulamaktır. Düşünmek, bilgi labirentinde sürekli çıkış yolları aramaya benzer.

Düşünmek, insanın en büyük ibadetleri arasında yer alır. Peygamber (a.s.m.) düşüncenin önemini, “Bir saat düşünce, bir sene (nafile) ibadetten hayırlıdır” sözüyle vurguluyor. Düşünce insan zekasının en temel geliştiricisidir. Zekanın bir boyutunda daha çok bilgi, diğer boyutunda da, bilgiler arasında daha çok ilişki ve bağlantı yer alır. Bilgilerimiz arasında bağlantılar kurmanın ve geliştirmenin, diğer deyişle dahileşmenin tek yolu, kişisel tefekkürden ve sorgulamaktan geçiyor.

Şu halde, işte önerilerimiz:
Öncelikle, düşünceye dayanmayan, düşünceyle içselleştirilmeyen bilginin kolaylıkla kaybolacağını, pratik hayatta kullanılamayacağını, yeni keşiflere zemin hazırlayamayacağını kabul etmeliyiz.
İkinci kural: Bir bilgi öğrendiğimizde, onun üzerinde yüzlerce ve binlerce kez zihin egzersizi yapabilmeliyiz. Onu alabildiğince farklı açılardan ve farklı ilişkiler içerisinde görebilmeliyiz. Parolamız şu olmalıdır: “Bir öğren, bin düşün.”
Üçüncü kural: Sahiplenmeye karar verdiğimiz her yeni bilgiyi şu sorularla kuşatmalıyız: Niçin böyle? Bunu kim böyle yaptı? Hangi faydaları ve özellikleri içeriyor? Böyle olmasaydı ne olurdu veya başka türlü nasıl olabilirdi? Bu başka ne ile ilişkili? Bu hangi sistemin parçası?
Diğer kural: Bilgilerimizi yalnızca kitaplardan veya okullardan edinebileceğimiz saplantısından kurtulmalıyız. Hayatın her sahnesinde bir karatahta ve bizi eğiten bir öğretmen vardır. Sıradışı başarılara ulaşanların çoğunluğu, eğitimlerini ve başarılarını okullarından çok, tefekkürlerine borçludurlar. Kimse üniversitede okuyamadığına üzülmesin. Hayatımızın kendisi, doğarken kaydedildiğimiz en büyük üniversitedir. Biz, sonsuzluğa hazırlanıyoruz; diplomamızı öldüğümüz gün alacağız.

Delirircesine okumak çare değil. Kütüphaneleri sırtımızda taşısak ne çıkar. Öğrendiğimiz kadar âlim değiliz. Düşüncelerle yoğurduğumuz bilgilerimiz kadar bilgiliyiz.
Kısaca, zekanın ve dehanın bir boyutu okuyup öğrenmek, ama diğer boyutu bol bol düşünmektir. Yaratıcımızdan öncelikle, “Yaratan Rabbinin adıyla oku” emrini aldık. Zira okumadan ve öğrenmeden düşünemezdik. Ama bize okumayı bir kez emretmişse, düşünmeyi defalarca emretmiştir. Israrla şöyle sormuştur: “Düşünmez misiniz? Akıl etmez misiniz?”
Muhammed Bozdağ​
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,584
Tepki puanı
940
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Bugün, hayatınızın geri kalanının ilk günüdür..

saat.jpg
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Geleceginizi dusunmekle, bugununuzu unutmayin...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Oğlum! Hayatta her şey Allâh'ın taksîmi iledir. Allâh; kimini zengin, kimini yoksul, kimini sağlam, kimini sakat, kimini âlim ve kimini câhil kılmıştır. Dünyanın düzeni ancak böyle sağlanır. Kendinden düşük kimseleri gördüğün vakit, böbürlenip onları hakîr görme! Sen onların yerinde, onlar da senin yerinde olabilirdi. İşte bunu düşünerek yoksullar ile arkadaş ol! Onlara karşı dâima alçak gönüllü olmaya çalış! İnsanlık ve İslâmlık vakârını koru! Saadet ancak böyle elde edilir. Dünya ve âhirette huzur istersen, kimseyi incitme! Senden gencini gördüğün vakit; "Bunun günahı benden az", senden yaşlısını gördüğün vakit; "Bunun sevabı benden çok, bilmediğim tarafları ile benden daha fazîletlidir" düşüncesi ile onlara bak! Bir âlim gördüğünde; "Bunun ilmi var, kendisini kurtarır", senden câhilini gördüğünde; "Bu bilmez, Allâh onu bağışlar", diye düşün! Hattâ bir kâfir gördüğün vakit, son nefes belli olmadığından; "Allâh Teâlâ buna hidâyet nasip ederse, bütün günahları bağışlanmış ve tertemiz olarak ilâhî huzûra çıkabilir. Acaba benim son nefesim ne olur?" diye âkıbetini düşün! Kendini ne kadar tanır ve ne kadar düşük görürsen, Allâh katında o nisbette mevkî kazanırsın.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Her gördüğünü, her okudugunu bilmesende bilgisayar gibi beynin kayıt eder.
Lazımsa kullanırsın, lazım değilse yada kullanmazsan bir kenarda bekler durur.
Birgün lazım olunca bakarsın 'ya ben bunu öğrenmiştim, okumuştum, biliyordum ama tecrübe etmek , kullanmak, üzerinde düşünme olmadan neye yarar?
Uzun etme, felsefede ne işin var?
Lafın kısası, lazım olanı al, yüreğinde harmanla kalbine sal
Lazım değilse, kafana takma yüreğine alıp boşuna yük alma!
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Oğlum! Elinden geldiği kadar din kardeşlerinin ihtiyaçlarını karşıla! Zîrâ Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Kim mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allâh Teâlâ da onun bir ihtiyacını giderir." (Buhârî, Mezâlim, 3)
Diğer bir hadîs-i şerîfte Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:
"Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allâh Teâlâ da dünya ve âhirette onun ayıbını örter." (Müslim, Birr, 72)
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
- Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermâyem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu sermâye, o kadar kıymetlidir ki, verilen her nefes, artık hiçbir şekilde ele geçmez. Nefesler sayılıdır ve azalmaktadır. O hâlde, nefeslerini iyi değerlendir ve bu fânî dünyâya yarın ölecekmiş gibi nazar et. Bütün azâlarını haramdan koru ve takvâya sarıl.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Allâh'ım! Ömrümüzü saadetle sona erdir. Rızâ-yı ilâhiyyene ve Cemâlullâha nâiliyet nasîb eyle! Sabah-akşam bizi âfiyetten ayırma! Takvâyı bize azık kıl, tevekkül ve güvenimizi sana yönelt! Bizi hak yolda sâbit kıl! İbâdete lâyık ancak Sen'sin. Sen'i noksan sıfatlardan tenzîh ederim. Sana lâyıkıyla kulluk edemediğim için zâlimlerden oldum.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,584
Tepki puanı
940
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Leyla değilim dost, lakin çağırırsan çöllere gelirim..
Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü yalın halde gelirim..
Kapıyı çaldığımda kim o dersen, ben olmam kapında sen olur gelirim..
Sen gel de yeter ki, yola yük olmam, yol olur gelirim..
Mevlana
 

hudavendigar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Kas 2006
Mesajlar
735
Tepki puanı
1
Puanları
0
Dişisini kıskanan tek hayvan horozdur.Eşini kıskanmayan kimse gitsin horozlardan ibret alsın.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,584
Tepki puanı
940
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Kim bir iyilikle gelirse, artık kendisine ondan daha hayırlısı vardır ve onlar, o günün korkusuna karşı güvenlik içindedirler. Kim de bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara ): «Yapmakta olduklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?» (denir) .
Neml 89-90
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt