Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

66.Mektub İmâm-ı Rabbânî (1 Kullanıcı)

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Bu mektûb, yine Hân-ı a’zama “rahmetullahi aleyh” yazılmışdır. Bu yolu medh etmekde ve Eshâb-ı kirâmın büyüklüğünü bildirmekdedir:
Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçdiği, sevdiği kimselere selâm olsun! Büyüklerimizin yolunda, nihâyet, başda yerleşdirilmişdir. Hâce-i Nakşibend [Behâeddîn-i Buhârî] “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki: (Nihâyeti, bidâyetde yerleşdirdik.) Bu yol, tam Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” yoludur. Çünki, o büyükler, o Serverin “aleyhisselâm” sohbetinde, dahâ birinci günde, öyle şeylere kavuşdu ki, sonra gelen en büyük Evliyâ, en nihâyetde, ancak, bundan bir parçaya kavuşabilmişdir. İşte bunun içindir ki, Vahşî, hazret-i Hamzayı “radıyallahü anhümâ” şehîd etmiş iken, müslimân olunca, bir kerrecik, Seyyid-il-evvelîn vel-âhirînin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” sohbeti ile şereflendiği için, Tâbi’înin en üstünü olan, Veysel Karânîden dahâ yukarı oldu. Hayr-ül-beşerin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” sohbetinin başlangıcında Vahşîye “radıyallahü anh” nasîb olanlara, Veysel Karânî, o kadar yüksek olduğu hâlde, en nihâyetde bile kavuşamadı. Demek ki, zemânların, asrların en iyisi, Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” asrıdır. Sonra gelenler, (Sonra) kelimesinden dolayı çok geride kaldı. Dereceleri de, hep sona kaldı. Abdüllah ibni Mubârekden birisi sordu ki, (Mu’âviye mi dahâ yüksekdir, Ömer bin Abdül’azîz mi?). Cevâbında buyurdu ki, (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yanında giderken, hazret-i Mu’âviyenin “radıyallahü anh” bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdül’azîzden, birkaç kerre dahâ hayrlıdır).
İşte büyüklerimizin yolu, (Silsiletüzzeheb)dir. Bu yolun, başka yollardan üstünlüğü, Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” zemânının, sonraki zemânlardan üstünlüğü gibidir. Bu yolun büyükleri, öyle kimselerdir ki, Allahü teâlâ, bunlara fadl ve merhameti ile, dahâ başlangıcda, nihâyetin tadını tatdırmışdır. Bunların derecelerini, başkaları anlıyamaz. Bunların vardığı makâmlar, başkalarının vardıkları makâmların çok üstündedir. Fârisî mısra’ tercemesi:
Gül bağçemi gör de, behârımı anla!
Fârisî mısra’ tercemesi:
Senenin bereketi, behârından belli olur.
Bu ni’met, çok büyükdür. Allahü teâlâ, bunu ancak dilediğine nasîb eder. Onun ni’metleri pek çokdur. Hâce Nakşibend “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki: (Biz, cenâb-ı Hakkın fadlına, ihsânına kavuşduk). Allahü teâlâ, bizi ve sizi, bu büyükleri sevmekle şereflendirsin ve yollarında bulundursun! Âmîn.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Bu yol, tam Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” yoludur. Çünki, o büyükler, o Serverin “aleyhisselâm” sohbetinde, dahâ birinci günde, öyle şeylere kavuşdu ki, sonra gelen en büyük Evliyâ, en nihâyetde, ancak, bundan bir parçaya kavuşabilmişdir. İşte bunun içindir ki, Vahşî, hazret-i Hamzayı “radıyallahü anhümâ” şehîd etmiş iken, müslimân olunca, bir kerrecik, Seyyid-il-evvelîn vel-âhirînin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” sohbeti ile şereflendiği için, Tâbi’înin en üstünü olan, Veysel Karânîden dahâ yukarı oldu. Hayr-ül-beşerin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” sohbetinin başlangıcında Vahşîye “radıyallahü anh” nasîb olanlara, Veysel Karânî, o kadar yüksek olduğu hâlde, en nihâyetde bile kavuşamadı. Demek ki, zemânların, asrların en iyisi, Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” asrıdır. Sonra gelenler, (Sonra) kelimesinden dolayı çok geride kaldı. Dereceleri de, hep sona kaldı. Abdüllah ibni Mubârekden birisi sordu ki, (Mu’âviye mi dahâ yüksekdir, Ömer bin Abdül’azîz mi?). Cevâbında buyurdu ki, (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yanında giderken, hazret-i Mu’âviyenin “radıyallahü anh” bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdül’azîzden, birkaç kerre dahâ hayrlıdır).

Fârisî mısra’ tercemesi:
Gül bağçemi gör de, behârımı anla!
Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!
NFK
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt