Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

4 Asır Önce Çizilen Proje (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
4 Asır Önce Çizilen Proje


Türkiye’nin en önemli projelerinden biri olan Marmaray’da 1.400 metrelik güzergâha 11 tüp tünelin tamamı indirildi. Sultan Abdülmecid’in 148 yıl önce yapmayı düşündüğü ve Tünel-i Bahri’nin üzerinden geçen hat dört asırdır ‘Hüdayi Yolu’ olarak anılıyor. En coşkulu dalgalarda bile sütliman olan yol, balıkçılar tarafından yüzyıllardır kullanılıyor.

Asya’yla Avrupa kıtası arasında kesintisiz tren yolu projesinin önemli kısmı tamamlandı ve geçtiğimiz hafta atılan tarihî adımla Boğaz’ın iki yakası bir araya geldi. Marmaray projesi kapsamında inşa edilen ve Boğaz’ın 60 metre altına batırılan 11 adet tüp tünelle, Cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden biri olarak gösterilen inşaatın en zor kısmı tamamlanmış oldu. Tüp geçidin yapımına 2004 yılında başlansa da tarihi aslında 148 yıl öncesine dayanıyor. Osmanlı Devleti’nin otuz ikinci padişahı olan Sultan Abdülmecid Han döneminde de benzer bir tüp geçit projesi bir buçuk asır önce de gündeme gelmiş yine aynı güzergâh üzerinde bir tüp geçit yapılması ve trenlerin iki kıta arasında seyahat etmesi amaçlanmıştı. Bu projeye göre tıpkı bugünkü gibi bir tüp geçit Boğaz’ın altına döşenecek, Boğaz’ın derinleştiği yerlerde de tüp geçit, inşa edilecek kolonlar üstüne oturtulacaktı. Tren Sirkeci’den tünele girecek Boğaz’ın altından geçerek Üsküdar’a ulaşacaktı. İmparatorluğun zor dönemlerinde yapımına bir türlü başlanamayan ve ‘Tünel-i Bahri’ adıyla anılan projenin tüm planı, Jaggues Perraut adındaki bir mühendis tarafından hazırlanmıştı. Ancak padişahın onayına takdim edilen proje heyecan uyandırsa da bilindiği kadarıyla, devletin içinde bulunduğu zorlu koşullar ve ekonomik sorunların yanı sıra güvenlik sebebiyle de askıya alındı. Bugünün şartlarında dahi ekonomiyi sarsacak bu dev projeyi gerçekleştirmek isteyen Sultan Abdülmecid Han, 1861′de vefat edince proje uygulaması yapılamadı. Kendisinden sonra tahta çıkan Sultan Abdülaziz Han da demiryollarına önem veriyordu.

Hatta Sultan Abdülaziz’in, demiryolları hatlarının yapımına tarihî anıtlar yüzünden karşı çıkanlara cevaben, “Geçecek olan trenler geçsin de isterse göğsümden geçsin.” dediği rivayet ediliyor. Ancak geçidin yapımına engel durumlar devam ettiği için onun devrinde de proje gerçekleştirilemedi. İnşası çok zor olan tüp geçit planı da Sultan Abdülhamid Han döneminde Hicaz Demiryolu Projesi olarak değiştirildi.
Yaklaşık 1.400 metrelik tüp geçidin deniz altındaki kısmının tamamlandığı gün bir konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, işte bu tarihî gerçeğe vurgu yaparak bir buçuk asırlık hayalin gerçekleştiğini ifade etti. Erdoğan, bu anı, “Osmanlı’nın 1860 yılında, 148 yıl önce planladığı projeyi hayata geçirmek bugüne nasip oldu.” sözleriyle ifade etti.
Güzergâhın işareti 4 asır önce verildi!

Geçidin işareti yaklaşık 4 asır önce, dönemin en meşhur âlimi Aziz Mahmud Hüdayi tarafından verilmişti. Sultan 1. Ahmed Han’ın yaptırmak istediği büyük bir caminin temeline 1609 yılında, sultanın ricasıyla ilk kazmayı vuran da Aziz Mahmud Hüdayi’ydi. Sultan Ahmed Han’ın son derece bağlı olduğu hocası Aziz Mahmud Hüdayi, temelini attığı ve 7 yılda tamamlanan Sultanahmet Camii’nin hem açılışını yapmak hem de ilk cuma hutbesini vermek üzere padişah tarafından davet edildi. Ancak rivayete göre; o gün başlayan yağmur dalgaları coşturmuş, çıkan lodosun etkisiyle deniz hiddetlenmişti. Bu şartlar altında Üsküdar’dan Sarayburnu’na geçmek imkânsız hale gelmişti. Bütün bu hava muhalefetine karşı da Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin camiye geleceğine dair hünkâra verdiği bir söz vardı. Bu sebeple Üsküdar iskelesinden bir kayığa binerek sadık talebeleriyle birlikte Sarayburnu’na doğru yola koyuldular. İşte o anda beklenmedik bir şey daha oldu ve azgın deniz kayığın geçtiği güzergâhta duruldu. Kimselerin denize açılamadığı, çıkamadığı o gün Aziz Mahmud Hüdayi ve yanındakiler karşıya geçip, kendilerini bekleyen Sultan Ahmed Han ile buluştu. Bu olay üzerine Üsküdar ile Sarayburnu arasındaki bu yola ‘Hüdayi Yolu’ dendi. Bazı kayıkçılar uzun yıllar fırtınadan uzak, selametle gidilen bir deniz geçidi olarak kabul ettikleri ‘Hüdayi Yolu’nu, fırtınalı günlerde kullandı. Hüdayi Yolu’nun aşağı yukarı şimdiki tüp geçidin güzergâhı olduğu, kabul gören tahmin.

İstanbul’un önde gelen evliyaları arasındaki Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin halen Üsküdar’da bulunan makamını ziyaret edenlere ettiği dua, “Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde Fatiha okuyanlar bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın; ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin.” şeklinde. Kim bilir; belki de, ‘Bizi sevenler denizde boğulmasın’ ifadesi 4 asır önce edilen bir duanın tahakkukudur.
Tüp geçide, ‘Hüdayi Yolu’ adı verilebilir!
Kadim şehirlerin en önemli hususiyetlerinden biri de tarihin izlerinin dört yana sinmiş olmasıdır. İstanbul gibi üç medeniyete yüzyıllarca ev sahipliği yapan bir şehirde nereye baksanız tarihî bir vaka gözünüzde canlanıverir. Yapımı bitirilen ve adı konulmayan, tarihin teknolojiyle buluştuğu bu geçide de belki dört asırdır anıldığı adıyla ‘Hüdayi Yolu’ yahut da ‘Hüdayi Geçidi’ adı verilmesi de gündeme gelebilir. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz da bu tarihî vurguya dikkat çekiyor. Kendilerinin bu konuda bir girişimde bulunmadıklarını ancak bir dostları vasıtasıyla gündeme getirilen bu adın, tarihî bir vakadan ilhamla pekâlâ verilebileceğini söylüyor. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin coğrafî bilgisiyle ve kerametiyle öğrettiği bu yolun halen balıkçılar tarafından kullanıldığı malum. Bu geçide padişaha hocalık yapmış bir alimin adı verilse, tarihî bir nosyon canlanmış; maneviyatla teknoloji, geçmişle günümüz buluşmuş olur. Tarihe saygı açısından da güzel bir jest olur. Bunu biz de destekliyoruz. Nasıl köprüye Fatih Sultan Mehmet adı verildiyse, dört asırdır bu isimle anılan bir yola da ‘Hüdayi Yolu’, ‘Hüdayi Geçidi’ denilebilir.” şeklinde konuşuyor.
Aziz Mahmud Hüdayi Türbesi ziyaretçi akınına uğruyor
Miladi 1541 ve 1628 yılları arasında yaşayan Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin kabri Üsküdar’da bulunuyor. Her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği türbede, yaşadığı dönemde söylediği “Edeple gelen lütufla gider.” sözü bir levha üzerinde yazıyor. Boğularak ölmek istemeyenlerin, duasına nail olmak üzere ziyaret ettiği Hüdayi Hazretleri’nin, ziyaretçileri ve yolundan gidenler için şu meşhur duayı ettiği biliniyor: “Sağlığımızda bizi, vefatımızdan sonra kabrimizi ziyaret edenler ve türbemizin önünden geçtiğinde fatiha okuyanlar, bizimdir. Bizi sevenler denizde boğulmasın, ahir ömürlerinde fakirlik çekmesin, imanlarını kurtarmadıkça göçmesin.”

M. Rıfat Yörük
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt