Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
3 MİLYON MÜSLÜMANIN KATİLİ ABD-Defol... (1 Kullanıcı)
- Konuyu başlatan kimkimdir
- Başlangıç tarihi
tohum çatladı çürümeden
kıvılcım tutuştu sönmeden
-bakış aşka döndü-
inanç eyleme döndü
mindanao adasından
-basladı ölümsüzlük sınavımız-
geç kalmıslığımız olmayacak
ne yaldızlı tasmalar; kul sistemleri
-ne doğrusu doğru ne iyisi iyi
ne güzel güzeli
köstebek tünelleri-olmayacak
geleceğe mirasımız...
onlar yükselecekler
eylem birikimimizden
kıvılcım tutuştu sönmeden
-bakış aşka döndü-
inanç eyleme döndü
mindanao adasından
-basladı ölümsüzlük sınavımız-
geç kalmıslığımız olmayacak
ne yaldızlı tasmalar; kul sistemleri
-ne doğrusu doğru ne iyisi iyi
ne güzel güzeli
köstebek tünelleri-olmayacak
geleceğe mirasımız...
onlar yükselecekler
eylem birikimimizden
BARAN'dan - 117
Kâim ve Dâim
“Yeni Dönem”in simgesi olarak pazarlanan bebek katili Amerikan’ın yeni Başkanı Obama, birtakım şebeklikler yaptıktan sonra Türkiye’yi terketti.Kâim ve Dâim
Obama’nın karşılanmasına ve etrafında estirilen havaya bakıldığında karşımıza çıkan fotoğraf, bir imparator ve onun etrafında da sümüklü çocuklar gibi kendini ‘imparator’a göstermeye çalışan yağdanlıklar… Yazılı medyanın manşetlerine bakmak dahi hadisenin anlaşılması açısından kâfi…
Hürriyet: Artık hepimiz değişmeliyiz… Haber Türk: Kıvırmadı… Cumhuriyet: Laik Demokrasi vurgusu… Milliyet: Türkiye’yle yola çıkıyor… Akşam: Yurda mesaj dünyaya mesaj… Posta: İlle de Türkiye… Radikal: Ortaklığımız model olsun… Sözcü: Obama’dan laiklik dersi… Takvim: Ankara mesajı… Bugün: Yeni Dünya mesajı… Sabah: Obama’nın Ankara manifestosu… Star: İslâm’la asla savaşmam… Taraf: İslâm’la savaşmayız… Tercüman: Bir endişe sekiz mesaj… Türkiye: Müslümanların düşmanı değiliz… Vakit: ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama: İslâm ile savaşımız olmaz… Yeni Şafak: Ailemde müslüman var… Vatan: Obama gönülleri fethetti. Mecliste Türkiye’ye çağrı yaptı: Siz de değişin… Zaman: Tarihî ve sıcak mesajlar
Dikkat edilirse “İslâmcı”takılan veya İslâmcı olmayan medyanın kullandığı dil hep aynı.
Mesele Amerikancılık olduğu zaman hepsi aynı saftalar.
Aralarındaki kavga, “hangimiz Amerika’ya daha iyi hizmet ederiz” kavgası.
Sadece şu başlıklara bakıp da insanın midesinin bulanmaması mümkün değil!
Bu medya ne gerçek İslâmcıdır, ne gerçek Türk’tür, ne de gerçek Kürt’tür.
Saydığımız bu isimler altında Amerika’nın ve yahudinin ...... öpmek için birbiriyle kıran kırana yarışanlar din, millet ve vatan düşmanı bir avuç işbirlikçi haindir.
Ne Amerika’da ne Avrupa’da ne de Ortadoğu’da Obama’ya atfen asla “Hüseyin” ismi kullanılmazken, burada siyasetçisi, işadamı, laiki anti-laiki, Türk’ü Kürt’ü velhasıl bütün kesimlerin haini insanımıza “bu da bizden!” demek maksadıyla özellikle “Hüseyin” ismini kullanıyorlar.
Medya tamamen yabancılaşıp işgal medyası durumuna geldiğinden dolayı insanımıza dinimize ve vatanımıza yapamayacağı hiçbir kötülük yok. Medyayı elinde tutan zihniyeti yabancılaşmış bir avuç azınlık, insanımızı da kendisine benzetmek için elindeki bütün imkânlarla saldırının her türlüsünü yapmakta…
Bu hain zihniyetin ne kadar ileri gidebileceğini Obama’nın geldiği gün Hürriyet’in attığı ‘Welcome Mr. President’ manşetine bakarak anlayabilirsiniz.
Sadece şu başlıklara bakıp da insanın midesinin bulanmaması mümkün değil!
Bu medya ne gerçek İslâmcıdır, ne gerçek Türk’tür, ne de gerçek Kürt’tür.
Saydığımız bu isimler altında Amerika’nın ve yahudinin ...... öpmek için birbiriyle kıran kırana yarışanlar din, millet ve vatan düşmanı bir avuç işbirlikçi haindir.
Ne Amerika’da ne Avrupa’da ne de Ortadoğu’da Obama’ya atfen asla “Hüseyin” ismi kullanılmazken, burada siyasetçisi, işadamı, laiki anti-laiki, Türk’ü Kürt’ü velhasıl bütün kesimlerin haini insanımıza “bu da bizden!” demek maksadıyla özellikle “Hüseyin” ismini kullanıyorlar.
Medya tamamen yabancılaşıp işgal medyası durumuna geldiğinden dolayı insanımıza dinimize ve vatanımıza yapamayacağı hiçbir kötülük yok. Medyayı elinde tutan zihniyeti yabancılaşmış bir avuç azınlık, insanımızı da kendisine benzetmek için elindeki bütün imkânlarla saldırının her türlüsünü yapmakta…
Bu hain zihniyetin ne kadar ileri gidebileceğini Obama’nın geldiği gün Hürriyet’in attığı ‘Welcome Mr. President’ manşetine bakarak anlayabilirsiniz.
Batıcı laikler, Obama laikliğe vurgu yaptı diye göbek atarken, Amerikancı laik sözde İslâmcılar da İslâm hakkında söylediklerini manşete taşımaktalar.
Ama ne gariptir ki, laikler de anti laikler de Amerikancılıklarından oldukça memnunlar!
Konuştukları tek mevzu “Amerika ne diyor?”…
“Obama Türkiye çok önemli dedi. Obama, Türkiye bölgesinde çok önemli bir model dedi. Obama Türkiye’nin liderliğine saygı duyduğunu söyledi.”
Bu tavır, “bana oran şöyle, buran böyle dedi” diye dolaşan fahişe psikolojisi değil de nedir?
Peki siz, bu Türk’e Amerikan propagandası yapan, anasından çıktığı günden beri halk ve Hak düşmanı olan bu medya içinde bir tane adamdan şöyle bir şey duydunuz mu?:
“Türkiye Amerika için şunu düşünüyor, Amerika Türkiye için önemli veya önemsiz” yani Türkiye’yi, merkeze alarak bir değerlendirme yapıldığına şahit misiniz?
Hayır değilsiniz.
‘Ben duygusu’nu yitirmiş, zihni iğfal ve işgal edilmiş, bu dinsiz ve vatansız güruhtan böyle şeyler duyamazsınız.
Obama Anıtkabir’de M. Kemal’e, “yurtta sulh cihanda sulh” sözünü basamak yaparak övgüler düzüyor. “Tam bağımsızlık”tan söz eden ise yok!
Peki ‘Tam bağımsızlık benim karakterimdir’ sözü de ona ait değil mi?
Obama, bağımsızlığı iç eden sözlerini Anıtkabir defterine çiziktirirken ertesi gün, M. Kemal’e sözde düşman olanlar da, sözde dost olanlar da manşetlerde Amerika’yı ayakta alkışlıyor. Anıtkabir’de defter imzalanıp “diktatör”e övgüler düzülürken, birileri hâlâ “Kemalizm tasfiye ediliyor” türküsünü söylüyor, birileri de ‘gördünüz mü bakın Obama laiklik dedi’ diyor.
Evet; ortada tasfiye edilen bir şey var, doğru ama bu birçok kişinin anladığı mânâda Kemalizm değil. Görülüyor ki, Amerika Kemalizm’i tasfiye stratejisi içerisine kendi stratejisini yerleştirmiş. Batıcı laik düzen sadece kabuk değiştiriyor, AKP ile de ilk defa meşruiyet kazanıyor.
Bütün bunlardan ayrı olarak şunu da ifade edelim ki, Amerikan başkanının hem Avrupa’da hem de Türkiye’de yaptığı şebeklikler, Amerika’nın ne kadar zor durumda olduğunun göstergesidir.
Ama ne gariptir ki, laikler de anti laikler de Amerikancılıklarından oldukça memnunlar!
Konuştukları tek mevzu “Amerika ne diyor?”…
“Obama Türkiye çok önemli dedi. Obama, Türkiye bölgesinde çok önemli bir model dedi. Obama Türkiye’nin liderliğine saygı duyduğunu söyledi.”
Bu tavır, “bana oran şöyle, buran böyle dedi” diye dolaşan fahişe psikolojisi değil de nedir?
Peki siz, bu Türk’e Amerikan propagandası yapan, anasından çıktığı günden beri halk ve Hak düşmanı olan bu medya içinde bir tane adamdan şöyle bir şey duydunuz mu?:
“Türkiye Amerika için şunu düşünüyor, Amerika Türkiye için önemli veya önemsiz” yani Türkiye’yi, merkeze alarak bir değerlendirme yapıldığına şahit misiniz?
Hayır değilsiniz.
‘Ben duygusu’nu yitirmiş, zihni iğfal ve işgal edilmiş, bu dinsiz ve vatansız güruhtan böyle şeyler duyamazsınız.
Obama Anıtkabir’de M. Kemal’e, “yurtta sulh cihanda sulh” sözünü basamak yaparak övgüler düzüyor. “Tam bağımsızlık”tan söz eden ise yok!
Peki ‘Tam bağımsızlık benim karakterimdir’ sözü de ona ait değil mi?
Obama, bağımsızlığı iç eden sözlerini Anıtkabir defterine çiziktirirken ertesi gün, M. Kemal’e sözde düşman olanlar da, sözde dost olanlar da manşetlerde Amerika’yı ayakta alkışlıyor. Anıtkabir’de defter imzalanıp “diktatör”e övgüler düzülürken, birileri hâlâ “Kemalizm tasfiye ediliyor” türküsünü söylüyor, birileri de ‘gördünüz mü bakın Obama laiklik dedi’ diyor.
Evet; ortada tasfiye edilen bir şey var, doğru ama bu birçok kişinin anladığı mânâda Kemalizm değil. Görülüyor ki, Amerika Kemalizm’i tasfiye stratejisi içerisine kendi stratejisini yerleştirmiş. Batıcı laik düzen sadece kabuk değiştiriyor, AKP ile de ilk defa meşruiyet kazanıyor.
Bütün bunlardan ayrı olarak şunu da ifade edelim ki, Amerikan başkanının hem Avrupa’da hem de Türkiye’de yaptığı şebeklikler, Amerika’nın ne kadar zor durumda olduğunun göstergesidir.
İşin doğrusu, eskiye nazaran bir dengeden söz etmemiz de mümkün. Bu da Amerika’nın ne kadar güç kaybettiğinin ve zor durumda olduğunun göstergesidir.
Anıtkabir’de ‘tam bağımsızlık’ı güme götürerek bir silahsızlandırma operasyonuyla bir ‘diktatör’ etrafında demokrasi dersi verilmesi, Amerika’nın hiçbir piyonundan vazgeçmediğinin de anlaşılması için önemli bir işarettir.
‘Yeni Dönem’ diye, pazarlanan şeyin ne olduğunu daha önceki sayılarımızda ifade ettik. Bu dönemin gerçek adı Amerika’yı çöküşten ve dağılıştan kurtarmaktır.
‘Bu bir haçlı savaşıdır’ diyerek Afganistan’a ve Irak’a saldıran Amerika, bugün ‘Biz İslâm’la savaşmıyoruz’ diyor.
Peki dünle bugün arasında değişen ne?
Dün ‘Bu bir haçlı savaşıdır’ diyerek İslâm coğrafyasına saldırdı ve Müslümanları katletti. Bugün ise aynı saldırısına ve katliamlarına ‘İslâm’la savaşmıyoruz’ diyerek devam ediyor. ‘İslâm’la savaşmıyoruz’ diyor ama NATO’nun (North Atlantic Terör Örgütü) Afganistan’da Müslümanlara karşı giriştiği işgalde ve katliamda kuvvet toplama gayreti devam ediyor.
Bizim için baş düşmanı tespitte “din” ve buna bağlı olarak “ev” başta gelir.
Dinimiz İslâm, vatanımız ise Anadolu’dan başlayarak bütün İslâm coğrafyası…
Anıtkabir’de ‘tam bağımsızlık’ı güme götürerek bir silahsızlandırma operasyonuyla bir ‘diktatör’ etrafında demokrasi dersi verilmesi, Amerika’nın hiçbir piyonundan vazgeçmediğinin de anlaşılması için önemli bir işarettir.
‘Yeni Dönem’ diye, pazarlanan şeyin ne olduğunu daha önceki sayılarımızda ifade ettik. Bu dönemin gerçek adı Amerika’yı çöküşten ve dağılıştan kurtarmaktır.
‘Bu bir haçlı savaşıdır’ diyerek Afganistan’a ve Irak’a saldıran Amerika, bugün ‘Biz İslâm’la savaşmıyoruz’ diyor.
Peki dünle bugün arasında değişen ne?
Dün ‘Bu bir haçlı savaşıdır’ diyerek İslâm coğrafyasına saldırdı ve Müslümanları katletti. Bugün ise aynı saldırısına ve katliamlarına ‘İslâm’la savaşmıyoruz’ diyerek devam ediyor. ‘İslâm’la savaşmıyoruz’ diyor ama NATO’nun (North Atlantic Terör Örgütü) Afganistan’da Müslümanlara karşı giriştiği işgalde ve katliamda kuvvet toplama gayreti devam ediyor.
Bizim için baş düşmanı tespitte “din” ve buna bağlı olarak “ev” başta gelir.
Dinimiz İslâm, vatanımız ise Anadolu’dan başlayarak bütün İslâm coğrafyası…
Dinimize ve vatanımıza kim saldırıyorsa baş düşman da odur.
Evimiz içinde, dinimizin emrettiği şekilde kendi kararlarımızı kendimiz alırız.
Bizim tam bağımsızlıktan anladığımız da budur.
Bu mânâda da dinsiz bir tam bağımsızlığın Batı’ya karşı durması bir yana, ilanihaye Batı’nın pençesinden kurtulamayacağına inanmaktayız.
Bunun böyle olduğunu anlamak için 85 yıllık pratiğe bakmak yeterli.
Son gelişmeler ışığında şunu açıkça ifade etmemiz gerekir: Evin içindekiler, artık gözünü açmalı! Dine sahip çıkmadan eve sahip çıkılamayacağını görmeli!
İslâm coğrafyasında verilen din temelli antiemperyalist mücadelenin dinin bir emri gereği yapıldığını idrak etmeli!
Son tahlilde, antiamerikancılığın ve antiemperyalizmin İslâm temelli olması gerektiği anlaşılmalı.
Çünkü emperyalizm, İslâm coğrafyasına BATI HAYAT TARZINI dayatmaktadır.
Buna karşı direnen mücahidler de bu hayat tarzını reddetmektedirler.
Bunun böyle olduğunun bolca ifadesini Batı’dan bulabiliriz. Haliyle İslâmî bir HAYAT TARZI PROJESİ kafalarda netleşmedikten sonra gerçek bir antiemperyalist mücadeleden bahsetmek mümkün değil.
Yani din temelli bir hayat tarzı!..
Evin içinde, her köşe başında kazanlar kaynamakta… Kaynayan kazanlar içinde de başköşede “silahlı kuvvetler” bulunmakta…
İstiklâl Savaşı vermiş ve şu kadar tarihi olan bir ordu, geçmişini hatırlayıp Mücahid vasfını kazanarak ya Batı emperyalizmine ve onun ileri karakolu Amerikan işgaline dur diyecek, yada İslâm coğrafyasındaki Amerika işgaline erketelik yapmaya devam edecek.
Şunu açıkça ifade edelim ki, silahlı kuvvetler kendi içinde yapacağı bir şahlanışla hak ve halk yörüngesine girerek “tarihî misyon”unu icra etme yoluna girmezse eğer, müslüman Anadolu ahalisi ondan ümidini kesmiş olarak ordulaşma yoluna girecektir.
İşgalcinin topraklarımızda cirit attığı ve hatta Irak’tan çekilme bahanesiyle Anadolu’yu fiîlî işgale hazırlandığı şu günlerde, dini ve vatanı savunmak için harekete geçmeyecek vatan savunucuları, sadece kendi sonlarını hızlandırmış olacaklardır.
Bu tarihî fırsat değerlendirilemezse, kumdan yapılan kalelerin laiklik siperinde talime devam edersiniz.
Hristiyan-yahudi Batı emperyalizminin gemisi batıyor. O gemiye halatlarla bağlı olanlar da batacak!
Gerçekten bu batıştan kurtulmak isteyenin yapacağı en önemli hamle, kendisini o gemiye bağlayan halatı kesmektir!
GENEL YAYIN
Evimiz içinde, dinimizin emrettiği şekilde kendi kararlarımızı kendimiz alırız.
Bizim tam bağımsızlıktan anladığımız da budur.
Bu mânâda da dinsiz bir tam bağımsızlığın Batı’ya karşı durması bir yana, ilanihaye Batı’nın pençesinden kurtulamayacağına inanmaktayız.
Bunun böyle olduğunu anlamak için 85 yıllık pratiğe bakmak yeterli.
Son gelişmeler ışığında şunu açıkça ifade etmemiz gerekir: Evin içindekiler, artık gözünü açmalı! Dine sahip çıkmadan eve sahip çıkılamayacağını görmeli!
İslâm coğrafyasında verilen din temelli antiemperyalist mücadelenin dinin bir emri gereği yapıldığını idrak etmeli!
Son tahlilde, antiamerikancılığın ve antiemperyalizmin İslâm temelli olması gerektiği anlaşılmalı.
Çünkü emperyalizm, İslâm coğrafyasına BATI HAYAT TARZINI dayatmaktadır.
Buna karşı direnen mücahidler de bu hayat tarzını reddetmektedirler.
Bunun böyle olduğunun bolca ifadesini Batı’dan bulabiliriz. Haliyle İslâmî bir HAYAT TARZI PROJESİ kafalarda netleşmedikten sonra gerçek bir antiemperyalist mücadeleden bahsetmek mümkün değil.
Yani din temelli bir hayat tarzı!..
Evin içinde, her köşe başında kazanlar kaynamakta… Kaynayan kazanlar içinde de başköşede “silahlı kuvvetler” bulunmakta…
İstiklâl Savaşı vermiş ve şu kadar tarihi olan bir ordu, geçmişini hatırlayıp Mücahid vasfını kazanarak ya Batı emperyalizmine ve onun ileri karakolu Amerikan işgaline dur diyecek, yada İslâm coğrafyasındaki Amerika işgaline erketelik yapmaya devam edecek.
Şunu açıkça ifade edelim ki, silahlı kuvvetler kendi içinde yapacağı bir şahlanışla hak ve halk yörüngesine girerek “tarihî misyon”unu icra etme yoluna girmezse eğer, müslüman Anadolu ahalisi ondan ümidini kesmiş olarak ordulaşma yoluna girecektir.
İşgalcinin topraklarımızda cirit attığı ve hatta Irak’tan çekilme bahanesiyle Anadolu’yu fiîlî işgale hazırlandığı şu günlerde, dini ve vatanı savunmak için harekete geçmeyecek vatan savunucuları, sadece kendi sonlarını hızlandırmış olacaklardır.
Bu tarihî fırsat değerlendirilemezse, kumdan yapılan kalelerin laiklik siperinde talime devam edersiniz.
Hristiyan-yahudi Batı emperyalizminin gemisi batıyor. O gemiye halatlarla bağlı olanlar da batacak!
Gerçekten bu batıştan kurtulmak isteyenin yapacağı en önemli hamle, kendisini o gemiye bağlayan halatı kesmektir!
GENEL YAYIN
117. Sayımızdan Başlıklar
‘Yeni Dönem’in Gerçek Belirleyeni
BÜYÜK DOĞU/ASYA’da Belli Olacak
Cumali Dalkılıç
*
KIRGIZİSTAN NOTLARI - 3
Ali Osman Zor
*
TAZA DİN Lideri Albay SUYUNALİYEV:
‘En Önemli Gündem Maddemiz
Salih Mirzabeyoğlu’nun Özgür Kalmasıdır.
Çünkü Biz Onsuz Birşey Yapamayız!’
*
TAZA DİN’den Eylem ve Ültimatom
BARAN
*
DÜZENCİ KAFA İle DEVRİMCİ KAFA Farkı
Kâzım Gökbayrak
*
TELE-RÖPORTAJ...
Kumandan CARLOS:
'Dünyada İki Taraf Var; Onların Tarafı ve Bizim Tarafımız!'
*
RÖPORTAJ
DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahaddin DEMİRTAŞ:
'Amerika Sömürü Ve Baskıyı ‘İncitmeden’ Sürdürecek!'
*
RÖPORTAJ
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Hasan KÖNİ:
'Bitti Artık O Devir!'
*
RÖPORTAJ
Gazeteci - Yazar Avni ÖZGÜREL:
'Herkesin Ağzına Bir Parmak Bal Çaldı'
*
RÖPORTAJ
Gazeteci - Yazar Mustafa ÖZCAN:
'Obama Bush’un Politikasını Sürdürmek Durumunda'
*
RÖPORTAJ
Usta Yönetmen Halit REFİĞ:
'Türkiye NATO’dan Çıkmalıdır!'
*
Taliban Amerika’yı Evinde Vurdu
BARAN
*
Büyük Birlik Partisi MKYK Üyesi Av. Kemal YAVUZ:
'Muhsin Yazıcıoğlu’nun Emperyalizme Karşı Duruşu Bellidir!'
*
RÖPORTAJ
‘Şiir Günü’nde konuşan BBP Eski Danışmanı Muzaffer DOĞAN:
'Muhsin Yazıcıoğlu Demokrasi Şehidi(!) Değil İslâm Şehididir!'
*
AB-D’nin ÇÖKÜŞ GÜNLÜĞÜ
Cüneyt Karan
*
Anadolu’nun Emperyalist Sömürüsü Üzerine...
Tahir Başarıcı
*
Şiî İRAN’ın TÜRKİSTAN Yayılmacılığı
Tuncay Aksoy
*
Doğan Medya-Ilımlı Diyologçular= Yahudi...
BARAN, Kirli İttifakı Yazmıştı
BARAN
*
SİNİR SİTEMİ
Dr. Hakkı Açıkalın
*
KÜRD’ÜN İZZET VE ONURU İSLÂMDIR EHLİSÜNNET V’EL CEMAATTIR
ANTİEMPERYALİZMDİR-ANTİ SİYONİZMDİR
Sezai Kırlangıç
*
PANORAMA TÜRKİYE - PANORAMA DÜNYA
BARAN
*
Kültür - Sanat
ANİMASYON’dan MASALLAR
Gülçin Şenel
‘Yeni Dönem’in Gerçek Belirleyeni
BÜYÜK DOĞU/ASYA’da Belli Olacak
Cumali Dalkılıç
*
KIRGIZİSTAN NOTLARI - 3
Ali Osman Zor
*
TAZA DİN Lideri Albay SUYUNALİYEV:
‘En Önemli Gündem Maddemiz
Salih Mirzabeyoğlu’nun Özgür Kalmasıdır.
Çünkü Biz Onsuz Birşey Yapamayız!’
*
TAZA DİN’den Eylem ve Ültimatom
BARAN
*
DÜZENCİ KAFA İle DEVRİMCİ KAFA Farkı
Kâzım Gökbayrak
*
TELE-RÖPORTAJ...
Kumandan CARLOS:
'Dünyada İki Taraf Var; Onların Tarafı ve Bizim Tarafımız!'
*
RÖPORTAJ
DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahaddin DEMİRTAŞ:
'Amerika Sömürü Ve Baskıyı ‘İncitmeden’ Sürdürecek!'
*
RÖPORTAJ
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Hasan KÖNİ:
'Bitti Artık O Devir!'
*
RÖPORTAJ
Gazeteci - Yazar Avni ÖZGÜREL:
'Herkesin Ağzına Bir Parmak Bal Çaldı'
*
RÖPORTAJ
Gazeteci - Yazar Mustafa ÖZCAN:
'Obama Bush’un Politikasını Sürdürmek Durumunda'
*
RÖPORTAJ
Usta Yönetmen Halit REFİĞ:
'Türkiye NATO’dan Çıkmalıdır!'
*
Taliban Amerika’yı Evinde Vurdu
BARAN
*
Büyük Birlik Partisi MKYK Üyesi Av. Kemal YAVUZ:
'Muhsin Yazıcıoğlu’nun Emperyalizme Karşı Duruşu Bellidir!'
*
RÖPORTAJ
‘Şiir Günü’nde konuşan BBP Eski Danışmanı Muzaffer DOĞAN:
'Muhsin Yazıcıoğlu Demokrasi Şehidi(!) Değil İslâm Şehididir!'
*
AB-D’nin ÇÖKÜŞ GÜNLÜĞÜ
Cüneyt Karan
*
Anadolu’nun Emperyalist Sömürüsü Üzerine...
Tahir Başarıcı
*
Şiî İRAN’ın TÜRKİSTAN Yayılmacılığı
Tuncay Aksoy
*
Doğan Medya-Ilımlı Diyologçular= Yahudi...
BARAN, Kirli İttifakı Yazmıştı
BARAN
*
SİNİR SİTEMİ
Dr. Hakkı Açıkalın
*
KÜRD’ÜN İZZET VE ONURU İSLÂMDIR EHLİSÜNNET V’EL CEMAATTIR
ANTİEMPERYALİZMDİR-ANTİ SİYONİZMDİR
Sezai Kırlangıç
*
PANORAMA TÜRKİYE - PANORAMA DÜNYA
BARAN
*
Kültür - Sanat
ANİMASYON’dan MASALLAR
Gülçin Şenel
BÜYÜK DOĞU İSLAM GENÇLİĞİNDEN TÜM ANADOLUYA VE İNSANLIĞA ÇAĞRI
Özgürlüğü özleyen ve onu öz yurtlarında müdafaaya hazır olan bizler; dünyadaki herkese, İslâm âlemine ve bütün insanlığa sesleniyoruz:
Rahmân ve Rahîm olan ALLAH’ın adıyla!..
Son 100 yılın Siyonist karanlığı tasfiye edilecektir!
Militarist-Faşist düzenden, bütün emperyalist tiranlıklara kadar; kaba milliyetçiliğin gerici çağından parsializme ve ihanete dek hepsi tasfiye olacak!
Tiranlar ve tiranlaşma olmayacak!
Efendiler ve hizmetkârlar olmayacak!
Barış ve adalet toplumunda insanca yaşayacağız!..
Dünyanın temiz insanları; ellerinizi bize uzatın ve yüreklerinizi bize açın!!!
Kinlerinizi unutun ve İslâm ve insanlığın ve Anadolu insanının düşmanlarına karşı bizimle birlikte olun!
Ki, düşmanlarımız onurumuzu kırdılar ve mukaddeslerimizi yıktılar!..
Gasp edilmiş haklarımızı geri alacağız ve kırılmış onurumuzu yükselteceğiz!
Beraberce zaferimizi inşa edeceğiz ve mirasımızı yeniden yaşatacağız!..
Ve sizler, Anadolu’nun en ücra mezralarındaki ve metropollerin varoşlarındaki temiz vatan evlatları; size sesleniyoruz:
Başkaldırı saati geldi çattı; haydi hayatî bir adım atın!!!
Özgürlüğü özleyen ve onu öz yurtlarında müdafaaya hazır olan bizler; dünyadaki herkese, İslâm âlemine ve bütün insanlığa sesleniyoruz:
Rahmân ve Rahîm olan ALLAH’ın adıyla!..
Son 100 yılın Siyonist karanlığı tasfiye edilecektir!
Militarist-Faşist düzenden, bütün emperyalist tiranlıklara kadar; kaba milliyetçiliğin gerici çağından parsializme ve ihanete dek hepsi tasfiye olacak!
Tiranlar ve tiranlaşma olmayacak!
Efendiler ve hizmetkârlar olmayacak!
Barış ve adalet toplumunda insanca yaşayacağız!..
Dünyanın temiz insanları; ellerinizi bize uzatın ve yüreklerinizi bize açın!!!
Kinlerinizi unutun ve İslâm ve insanlığın ve Anadolu insanının düşmanlarına karşı bizimle birlikte olun!
Ki, düşmanlarımız onurumuzu kırdılar ve mukaddeslerimizi yıktılar!..
Gasp edilmiş haklarımızı geri alacağız ve kırılmış onurumuzu yükselteceğiz!
Beraberce zaferimizi inşa edeceğiz ve mirasımızı yeniden yaşatacağız!..
Ve sizler, Anadolu’nun en ücra mezralarındaki ve metropollerin varoşlarındaki temiz vatan evlatları; size sesleniyoruz:
Başkaldırı saati geldi çattı; haydi hayatî bir adım atın!!!
Ya Resulallah biz Seni çok seviyoruz!
Kâfirler kudursa da, müşrikler salyalarını akıtsa da,
Sarhoşlar, ahlâksızlar tepin tepin tepinse de,
Biz Seni çok seviyoruz Ya Resulallah!
Senin Hicretin bizim Hicretimizdir,
Senin Yolun bizim Yolumuzdur,
Senin Cihadın, bizim Cihadımızdır.
Ve zafer İslamın oluncaya kadar biz Senin emrindeyiz!
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA RESULALLAH,
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA HABIBALLAH,
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA SEYYIDEN EVVELİNE VEL AHİRİN, VELHAMDULİLLAHİ RABBİLALEMİN
Kâfirler kudursa da, müşrikler salyalarını akıtsa da,
Sarhoşlar, ahlâksızlar tepin tepin tepinse de,
Biz Seni çok seviyoruz Ya Resulallah!
Senin Hicretin bizim Hicretimizdir,
Senin Yolun bizim Yolumuzdur,
Senin Cihadın, bizim Cihadımızdır.
Ve zafer İslamın oluncaya kadar biz Senin emrindeyiz!
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA RESULALLAH,
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA HABIBALLAH,
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA SEYYIDEN EVVELİNE VEL AHİRİN, VELHAMDULİLLAHİ RABBİLALEMİN
YA RAB! SEN ÜMİTLERİMİZİ KAYIR.
YA MUNTAKİM ALLAH BİZİ İNTİKAMINI ALMAYA MEMUR ET.
YA MUNTAKİM ALLAH BİZİ İNTİKAMINI ALMAYA MEMUR ET.
ABD işgal etmiş durumda Türk askeride giderse işgale gidecek. Taleban'da aa Türkler geliyor bunlar bizim kardeşimiz direniş bitmiştir demeyeceğine göre. Haliyle vatanını işgale gelen Türk askeri ile savaşacağına göre Türk askeri ölürse şehit mi olur...
Daha dün ulaşamdığı yerde adaletinin gölgesini hissettiren bir imparatorluğun torunları bu gün ABD'nin yedeğinde kardeşlerinin toprağını işgale gidecek ve onlarla savaşacak.
"nerde o dağ gibi insanlar
nasıl doğdu bu fareler
uçan köprüler nesiller arası
uçan köprüler ülkeler arası
uçan köprüler..." (S.M)
11 Nisan 2009 Cumartesi
Daha dün ulaşamdığı yerde adaletinin gölgesini hissettiren bir imparatorluğun torunları bu gün ABD'nin yedeğinde kardeşlerinin toprağını işgale gidecek ve onlarla savaşacak.
"nerde o dağ gibi insanlar
nasıl doğdu bu fareler
uçan köprüler nesiller arası
uçan köprüler ülkeler arası
uçan köprüler..." (S.M)
11 Nisan 2009 Cumartesi
Pakistan üzerinden yeni terör dalgası
ABeDe'ye bel bağlayanlara ve Obama Barack'lı yeni dönemi olumlu karşılayanlara şaşıyorum.
ABeDe Irak'ı istediği düzleme çekti sayılır. Milyonları bulan insan ölümleri ve sürekliliği, bastırılmış bir toplum psikolojisi, korku ve dehşet içinde yaşayan insanlar. Kimyasal silahların etkisiyle sakat kalacak olan milyonlar, manevi tahribat, kültür tarihinin imhası... Bütün bunlar bir plan üzere yapıldı. Öncesi de Batı'nın bir uygulamasıydı.
Terör dalgasının Pakistan üzerine kayması, orada sürekli olarak kundaklamalar, toplu katliamlar ve cinayetler işleniyor. Şu sıra, ABeDe bütün dikkatini o bölgeye vermiş durumda. Bu süreçte insanların psikolojik kabarmalarını doruğa çıkaracak eylemler yapılıyor. Ürkütücü bir durum söz konusu. Bu hengâmede insanların olaylara sağlıklı bakması düşünülemez. Ayran kabardıkça ekşir, ekşidikçe durum kontrol edilemez.
Türkiye üzerinden geçmiş zamanı düşünürsek olayların nasıl kontrolden çıktığını, genç katliamının nasıl yıllarca sürdüğünü, binleri bulan gençlerin itlafı.
Barack Obama Türkiye'den ayrıldıktan sonra Türkiye'nin Afganistan'a asker göndermesi, orada fiili olarak savaşa katılmasını arzulamaktadır.
Günümüz insanı, ne yazık ki reklâm güdüsüyle yaşıyor. Medyadaki haber tarzı da bir reklâmdır. Sansasyonel haberler, provokatif olaylar, cami kundaklamaları da reklâm amaçlıdır bir yanıyla. İnsanların ölümü en acı olanıdır. Artık insan denetimi yiter, ne yapılırsa yapılsın akılla değil duyguyla yaşanır. O andan itibaren bütün duygular, bakışlar sağlıklı olmaktan çıkıyor. Zaten amaç da budur.
Koşullarla birlikte gerekçeler hazırlamak. 12 Eylül öncesi olaylar tırmanmasaydı darbe yapılabilecek miydi? Türkiye darbelerinin öncesini iyi incelemek gerekiyor. 28 Şubat öncesi senaryoların, olayların, oyunların işlenişi ve süreci haksız bir darbe ortamı oluşturdu. O andan itibaren insanlara hiçbir şey anlatmak olası olamazdı, olamadı. Bugün hâlâ bu konuda sağlıklı düşünülmediği düşüncesindeyim. Bir kere insanların sağlıklı düşünmesini engelleyen bütün edimler ortaya kondu. İnsanlar o bakış açısıyla yaşayaduruyorlar maalesef.
Bu işi plânlayanlar acımasızdır. Düşünün ki, bir delikanlıyı, yaşı tutmuyor diye yaşını büyütüp ondan sonra da idam ediyorlar.
Çıkar dünyası acımasızdır. Sürekli yazılarımda vurguluyorum: Mafya mantığı diye. ABeDe'nin mantığı mafya mantığıdır. Acımasızdır.
Barack Obama olayının üzerinde dikkatle durmak gerekiyor. Türkiye üzerinden İslâm dünyasına mesaj vermek. Saf batıcıları rahatsız eden kimi durumlar söz konusu. Özellikle, "ılımlı İslâm" adıyla sahneye sürülen sürece dikkat etmek gerekiyor. ABeDe'nin çıkarlarına bu tarz uygundur. Yoksa onların tabii ki hedefi, İslâmî olmayan, tamamen din dışı bir yönetim tarzıdır. Orta Doğu insanını dönüştürmek o kadar da kolay olmasa gerek. Olmadığı için mevcut üzerinden yeni bir uygulamaya geçildi.
Bir yanıyla kimi ülkeleri Türkiyeleştirmek, ardından da kendi çıkar düzlemlerine taşımak. Türkiye gibi bir Pakistan mı, yoksa saf İslâm'a bağlı bir Türkiye mi ABeDe'nin işine gelir.
Stratejistlerin çeşitli planları var. Bunların üzerinde yürüyorlar. Bir ara "İslâmsız İslâm" tasarıları gündeme geldi. Fakat bu zamana bırakılmış durumda. Sanırım ki, söz konusu durum zaman içinde gerçekleştirilecek.
Bu kadar cinayet işlenen bir toplumda İslâmî bir durum olabilir mi? İnsan kanının aktığı bir süreç. Kardeşin kardeşe düşman olduğu bir süreç. Pakistan Irak ve Filistin konumuna sürükleniyor. Kardeş kavgası içinde bir Pakistan. Elbette ki bu, ABeDe'nin işine gelir.
ABeDe Irak'tan askerini çekmeye hazırlanırken, Müslüman'ı Müslüman'la savaştırmak daha çok işine gelir. Hem maliyeti düşük, kazancı büyük olur. Mafya kazanacaklarına bakar.
ABeDe de öyle.
Haydi Türk askeri Afganistan'a marş marş!
Tuhaf değil mi?
ALİ HAYDAR HAKSAL
ABeDe'ye bel bağlayanlara ve Obama Barack'lı yeni dönemi olumlu karşılayanlara şaşıyorum.
ABeDe Irak'ı istediği düzleme çekti sayılır. Milyonları bulan insan ölümleri ve sürekliliği, bastırılmış bir toplum psikolojisi, korku ve dehşet içinde yaşayan insanlar. Kimyasal silahların etkisiyle sakat kalacak olan milyonlar, manevi tahribat, kültür tarihinin imhası... Bütün bunlar bir plan üzere yapıldı. Öncesi de Batı'nın bir uygulamasıydı.
Terör dalgasının Pakistan üzerine kayması, orada sürekli olarak kundaklamalar, toplu katliamlar ve cinayetler işleniyor. Şu sıra, ABeDe bütün dikkatini o bölgeye vermiş durumda. Bu süreçte insanların psikolojik kabarmalarını doruğa çıkaracak eylemler yapılıyor. Ürkütücü bir durum söz konusu. Bu hengâmede insanların olaylara sağlıklı bakması düşünülemez. Ayran kabardıkça ekşir, ekşidikçe durum kontrol edilemez.
Türkiye üzerinden geçmiş zamanı düşünürsek olayların nasıl kontrolden çıktığını, genç katliamının nasıl yıllarca sürdüğünü, binleri bulan gençlerin itlafı.
Barack Obama Türkiye'den ayrıldıktan sonra Türkiye'nin Afganistan'a asker göndermesi, orada fiili olarak savaşa katılmasını arzulamaktadır.
Günümüz insanı, ne yazık ki reklâm güdüsüyle yaşıyor. Medyadaki haber tarzı da bir reklâmdır. Sansasyonel haberler, provokatif olaylar, cami kundaklamaları da reklâm amaçlıdır bir yanıyla. İnsanların ölümü en acı olanıdır. Artık insan denetimi yiter, ne yapılırsa yapılsın akılla değil duyguyla yaşanır. O andan itibaren bütün duygular, bakışlar sağlıklı olmaktan çıkıyor. Zaten amaç da budur.
Koşullarla birlikte gerekçeler hazırlamak. 12 Eylül öncesi olaylar tırmanmasaydı darbe yapılabilecek miydi? Türkiye darbelerinin öncesini iyi incelemek gerekiyor. 28 Şubat öncesi senaryoların, olayların, oyunların işlenişi ve süreci haksız bir darbe ortamı oluşturdu. O andan itibaren insanlara hiçbir şey anlatmak olası olamazdı, olamadı. Bugün hâlâ bu konuda sağlıklı düşünülmediği düşüncesindeyim. Bir kere insanların sağlıklı düşünmesini engelleyen bütün edimler ortaya kondu. İnsanlar o bakış açısıyla yaşayaduruyorlar maalesef.
Bu işi plânlayanlar acımasızdır. Düşünün ki, bir delikanlıyı, yaşı tutmuyor diye yaşını büyütüp ondan sonra da idam ediyorlar.
Çıkar dünyası acımasızdır. Sürekli yazılarımda vurguluyorum: Mafya mantığı diye. ABeDe'nin mantığı mafya mantığıdır. Acımasızdır.
Barack Obama olayının üzerinde dikkatle durmak gerekiyor. Türkiye üzerinden İslâm dünyasına mesaj vermek. Saf batıcıları rahatsız eden kimi durumlar söz konusu. Özellikle, "ılımlı İslâm" adıyla sahneye sürülen sürece dikkat etmek gerekiyor. ABeDe'nin çıkarlarına bu tarz uygundur. Yoksa onların tabii ki hedefi, İslâmî olmayan, tamamen din dışı bir yönetim tarzıdır. Orta Doğu insanını dönüştürmek o kadar da kolay olmasa gerek. Olmadığı için mevcut üzerinden yeni bir uygulamaya geçildi.
Bir yanıyla kimi ülkeleri Türkiyeleştirmek, ardından da kendi çıkar düzlemlerine taşımak. Türkiye gibi bir Pakistan mı, yoksa saf İslâm'a bağlı bir Türkiye mi ABeDe'nin işine gelir.
Stratejistlerin çeşitli planları var. Bunların üzerinde yürüyorlar. Bir ara "İslâmsız İslâm" tasarıları gündeme geldi. Fakat bu zamana bırakılmış durumda. Sanırım ki, söz konusu durum zaman içinde gerçekleştirilecek.
Bu kadar cinayet işlenen bir toplumda İslâmî bir durum olabilir mi? İnsan kanının aktığı bir süreç. Kardeşin kardeşe düşman olduğu bir süreç. Pakistan Irak ve Filistin konumuna sürükleniyor. Kardeş kavgası içinde bir Pakistan. Elbette ki bu, ABeDe'nin işine gelir.
ABeDe Irak'tan askerini çekmeye hazırlanırken, Müslüman'ı Müslüman'la savaştırmak daha çok işine gelir. Hem maliyeti düşük, kazancı büyük olur. Mafya kazanacaklarına bakar.
ABeDe de öyle.
Haydi Türk askeri Afganistan'a marş marş!
Tuhaf değil mi?
ALİ HAYDAR HAKSAL
...ABD işgal etmiş durumda Türk askeride giderse işgale gidecek. Taleban'da aa Türkler geliyor bunlar bizim kardeşimiz direniş bitmiştir demeyeceğine göre. Haliyle vatanını işgale gelen Türk askeri ile savaşacağına göre Türk askeri ölürse şehit mi olur...
Daha dün ulaşamdığı yerde adaletinin gölgesini hissettiren bir imparatorluğun torunları bu gün ABD'nin yedeğinde kardeşlerinin toprağını işgale gidecek ve onlarla savaşacak.
"nerde o dağ gibi insanlar
nasıl doğdu bu fareler
uçan köprüler nesiller arası
uçan köprüler ülkeler arası
uçan köprüler..." (S.M)
Daha dün ulaşamdığı yerde adaletinin gölgesini hissettiren bir imparatorluğun torunları bu gün ABD'nin yedeğinde kardeşlerinin toprağını işgale gidecek ve onlarla savaşacak.
"nerde o dağ gibi insanlar
nasıl doğdu bu fareler
uçan köprüler nesiller arası
uçan köprüler ülkeler arası
uçan köprüler..." (S.M)
...AFGANİSTANI ABD işgal etmiş durumda Türk askeride giderse işgale gidecek. Taleban'da aa Türkler geliyor bunlar bizim kardeşimiz direniş bitmiştir demeyeceğine göre. Haliyle vatanını işgale gelen Türk askeri ile savaşacağına göre Türk askeri ölürse şehit mi olur...
Daha dün ulaşamdığı yerde adaletinin gölgesini hissettiren bir imparatorluğun torunları bu gün ABD'nin yedeğinde kardeşlerinin toprağını işgale gidecek ve onlarla savaşacak.
"nerde o dağ gibi insanlar
nasıl doğdu bu fareler
uçan köprüler nesiller arası
uçan köprüler ülkeler arası
uçan köprüler..." (S.M)
Daha dün ulaşamdığı yerde adaletinin gölgesini hissettiren bir imparatorluğun torunları bu gün ABD'nin yedeğinde kardeşlerinin toprağını işgale gidecek ve onlarla savaşacak.
"nerde o dağ gibi insanlar
nasıl doğdu bu fareler
uçan köprüler nesiller arası
uçan köprüler ülkeler arası
uçan köprüler..." (S.M)
Saldırı, bomba yüklü bir araçla, Irak polis merkezinin hemen önünde gerçekleştirildi. Amerikan ordusu, saldırı sırasında 5 askerinin de öldüğünü itiraf etti. Irak kaynakları saldırıda, 30 Iraklının da yaralandığını bildirdi.
Irak kaynakları, Amerika ordusunun 30 Haziran'a kadar Irak'taki kentlerden çekileceği, Musul ve Bakuba gibi şiddet olaylarının devam ettiği yerlerde varlığını sürdürebileceği belirtmişlerdi.
Irak'taki Amerikan güçlerinin komutanı Orgeneral Ray Odierno, yabancı askerlerin, 30 Haziran'a kadar kent merkezlerinden çekilmesini öngören güvenlik anlaşmasına uyacaklarını söyledi ancak, özellikle Musul ve Bakuba'daki duruma dikkat çekmişti.
Orgenaral Odierno, bu iki kentte güvenlik sorunları bulunduğu ve buralarda farklı bir uygulamaya gidilebileceğini söylemiş, önümüzdeki günlerde Iraklı yetkililerle bu konuyu görüşeceğini belirten Amerikalı komutan, bu iki kentteki Amerikan askerlerinin sayısının daha da artırılabileceğini belirtmişti.
Dinimize ve vatanımıza kim saldırıyorsa baş düşman da odur.
Evimiz içinde, dinimizin emrettiği şekilde kendi kararlarımızı kendimiz alırız.
Bizim tam bağımsızlıktan anladığımız da budur.
Bu mânâda da dinsiz bir tam bağımsızlığın Batı’ya karşı durması bir yana, ilanihaye Batı’nın pençesinden kurtulamayacağına inanmaktayız.
Bunun böyle olduğunu anlamak için 85 yıllık pratiğe bakmak yeterli.
Son gelişmeler ışığında şunu açıkça ifade etmemiz gerekir: Evin içindekiler, artık gözünü açmalı! Dine sahip çıkmadan eve sahip çıkılamayacağını görmeli!
İslâm coğrafyasında verilen din temelli antiemperyalist mücadelenin dinin bir emri gereği yapıldığını idrak etmeli!
Son tahlilde, antiamerikancılığın ve antiemperyalizmin İslâm temelli olması gerektiği anlaşılmalı.
Çünkü emperyalizm, İslâm coğrafyasına BATI HAYAT TARZINI dayatmaktadır.
Buna karşı direnen mücahidler de bu hayat tarzını reddetmektedirler.
Bunun böyle olduğunun bolca ifadesini Batı’dan bulabiliriz. Haliyle İslâmî bir HAYAT TARZI PROJESİ kafalarda netleşmedikten sonra gerçek bir antiemperyalist mücadeleden bahsetmek mümkün değil.
Yani din temelli bir hayat tarzı!..
Evimiz içinde, dinimizin emrettiği şekilde kendi kararlarımızı kendimiz alırız.
Bizim tam bağımsızlıktan anladığımız da budur.
Bu mânâda da dinsiz bir tam bağımsızlığın Batı’ya karşı durması bir yana, ilanihaye Batı’nın pençesinden kurtulamayacağına inanmaktayız.
Bunun böyle olduğunu anlamak için 85 yıllık pratiğe bakmak yeterli.
Son gelişmeler ışığında şunu açıkça ifade etmemiz gerekir: Evin içindekiler, artık gözünü açmalı! Dine sahip çıkmadan eve sahip çıkılamayacağını görmeli!
İslâm coğrafyasında verilen din temelli antiemperyalist mücadelenin dinin bir emri gereği yapıldığını idrak etmeli!
Son tahlilde, antiamerikancılığın ve antiemperyalizmin İslâm temelli olması gerektiği anlaşılmalı.
Çünkü emperyalizm, İslâm coğrafyasına BATI HAYAT TARZINI dayatmaktadır.
Buna karşı direnen mücahidler de bu hayat tarzını reddetmektedirler.
Bunun böyle olduğunun bolca ifadesini Batı’dan bulabiliriz. Haliyle İslâmî bir HAYAT TARZI PROJESİ kafalarda netleşmedikten sonra gerçek bir antiemperyalist mücadeleden bahsetmek mümkün değil.
Yani din temelli bir hayat tarzı!..
tohum çatladı çürümeden
kıvılcım tutuştu sönmeden
-bakış aşka döndü-
inanç eyleme döndü
mindanao adasından
-basladı ölümsüzlük sınavımız-
geç kalmıslığımız olmayacak
ne yaldızlı tasmalar; kul sistemleri
-ne doğrusu doğru ne iyisi iyi
ne güzel güzeli
köstebek tünelleri-olmayacak
geleceğe mirasımız...
onlar yükselecekler
eylem birikimimizden
kıvılcım tutuştu sönmeden
-bakış aşka döndü-
inanç eyleme döndü
mindanao adasından
-basladı ölümsüzlük sınavımız-
geç kalmıslığımız olmayacak
ne yaldızlı tasmalar; kul sistemleri
-ne doğrusu doğru ne iyisi iyi
ne güzel güzeli
köstebek tünelleri-olmayacak
geleceğe mirasımız...
onlar yükselecekler
eylem birikimimizden
Amerikancı Türkiyeliler
Türkiyeli İslâmcıların bu kadar Amerikancı olacağını hiç hayal edemezdim. Barack Obama karşısındaki tutumları, duruşları irkiltici. Yazılarında, konuşmalarında Hüseyin vurgusu ile sanki onun gizli bir Müslüman olduğu duygusu oluşturulmuyor mu?
Tuhaf bir durum var ortada. Sağlıklı durup ortama bakmak mümkün değil. Bir kenarda durup olaylara, olanlara bakınca durumun vahameti daha bir belirginleşiyor. Zihni bozulma, karmaşa, karışıklık bütün kesimleri bir alabora gibi içine almış kasıp kavuruyor. Bu durumda kim Amerikancı, kim değil tartışması bile anlamsız kalıyor.
Yıllar önce Kadıköy'de bir sahafta düzenlenen bir panele katılmıştım. Orada solun birkaç önemli ismi de vardı. Türkiye'nin durumu, Amerikancılık olayı gibi durumlar konuşuluyordu. Konuşmacılardan biri de bendim. Solun önemli yazarlarından biri 1960 darbesi, Anayasa, Türkiye'nin önünün açılması gibi durumlar konuşuluyordu. O sırada Hürriyet gazetesinde bir haber çıkmıştı. CIA bilgilerinde 1960 darbesinin arkasında ABeDe 'nin olduğuna dairdi. Buradan yola çıkarak, Türkiye'deki akımların, ideolojik hareketlerin dozunun alçalıp yükselmesini ABeDe' nin iradesiyle gerçekleştiğini, 1960 darbesinin de, sonuçlarının da buna bağlı olduğunu söylemiştim. Birden irkilmiş, bir süre bocalamış, sonra da "Erbakan'ın da Amerikancı olduğunu" söyleyerek ortamı bulandırmak istemişti. Dünyada herkes bilir ki en Amerikancı olmayan kişi Erbakan Hocadır. Zaten, bugüne değin ona karşı yapılan müdahalelerin tamamının arkasında ABeDe vardır. Dönemin anı kitaplarına bakılırsa nasıl olduğu görülür. Bunun en somut örneği 12 Mart dönemi başbakanlarından Nihat Erim'in anılarıdır. Birçok akımın arkasında ABeDe var.
28 Şubat Süreci ile ilgili belgeler yakın zamanda piyasaya dökülür. Şimdi henüz sıcaklığını koruduğu için duruyor. Kimi şeyler yazılıp çiziliyor.
Bu dönemde beni en çok düşündüren, üzen şey İslâmcıların -buna radikaller de dahildir- Amerikancılaşmasıdır. Bunun en somut örneği Irak işgali sırasında ses çıkarmayan, yutkunan, susan, bütün günahı Saddam'a yükleyerek kendini kurtarmaya çalışanların durumudur. Oysa Saddam ABeDe' nin çok iyi bir kuklasıydı, bir tetikçisiydi. Yıllar yılı orada tuttu, Iraklı Müslümanlara zulmetti. Peki ne oldu, o gitti, onun yerine yenileri geldi. Zulüm durdu mu? Ölen 1.5 milyon insanın durumu, kimyasal silahların etkisini taşıyanların durumu, sakatlar ve hâlâ toplu kıyamlar sürmüyor mu?
Kürtler, PKK buna dahildir, Kürt kavmiyetçileri bütün güçlerini ABeDe 'den almıyor mu? ABeDe bağlılığı, hayranlığı, durumların gelişmesine göre artıp azalıyor.
Türkiyeli İslâmcıların bu kadar Amerikancı olacağını hiç hayal edemezdim. Barack Obama karşısındaki tutumları, duruşları irkiltici. Yazılarında, konuşmalarında Hüseyin vurgusu ile sanki onun gizli bir Müslüman olduğu duygusu oluşturulmuyor mu?
Ergenekon olayı da bunun bir sonucudur. Aylardır Ergenekon ile yatıp kalkanlar, kurtuluşu Ergenekon örgütünün çöküşüne bağlayanlar bir şeyin farkında değildirler. Bu, bir rol değişimidir, bir görev değişimidir. Aylardır bunu dile getiriyoruz. Hemen karşımıza 28 Şubat sürecinde yapılan zulümler anımsatılıyor. İyi de, o zulmü gene aynı merkez yapmıyor muydu? 28 Şubat süreci sonrasında kurulan üçlü koalisyonun arkasındaki güç kimse, daha sonra Millî Görüş hareketinin parçalanmasının arkasında da aynı güç var. İşte bu bir dönüm noktasıdır. O zamandan beri İslâmcıların, cemaat gruplarının ABeDeye bakışındaki değişim nasıl izah edilecek? Irak işgalini nasıl hazmedebiliyorlar? Orada yıkılan kültür tarihini, 1500 yıllık bir birikimi olan müzenin, kütüphanenin talanını nasıl algılıyorlar? Hülefa-i Raşidin Camii içinde başlarına kurşun sıkılan Müslümanların halleri içlerini hiç mi acıtmadı? Acıtmadı çünkü, iktidarda olmanın bir bedeli, bir mihnetiydi bu. Bunun karşılığında, aman iktidarımıza zeval gelmesin duygusuydu.
Aylarca seçim meydanlarında bir biriyle kavga edenlerin, Mecliste Obama karşısında nasıl bir bütünlük içindeydi dersiniz? Ne fark var: ABeDe CHP'nin iktidar olma potansiyelini bir görse diğer Amerikancılarını hemen saf dışı bırakır. Mafya örgüt örneğini verişim boşa değil.
Ergenekon olayında, kimi derneklerin ve kurumların ABeDeli misyoner örgütlerden beslendikleri çıkıyor ortaya. Aynı örgütün içinde bir başka ayak ise Malatya Zirve yayınevinde katliam yapılıyor. Bu nasıl bir açmaz?
Kafa karıştırıcı bir durum. Türkiye insanı önce sekülelerleştirilecek, sonra laikleştirilecek, sonra Amerikancılaştırlacak, sonra da Hıristiyanlaştırılacak. İslâmcısı da Amerikancı, Çağdaş Yaşam Dernekçisi de? İşin ilginç yanı burası.
ALİ HAYDAR HAKSAL
Türkiyeli İslâmcıların bu kadar Amerikancı olacağını hiç hayal edemezdim. Barack Obama karşısındaki tutumları, duruşları irkiltici. Yazılarında, konuşmalarında Hüseyin vurgusu ile sanki onun gizli bir Müslüman olduğu duygusu oluşturulmuyor mu?
Tuhaf bir durum var ortada. Sağlıklı durup ortama bakmak mümkün değil. Bir kenarda durup olaylara, olanlara bakınca durumun vahameti daha bir belirginleşiyor. Zihni bozulma, karmaşa, karışıklık bütün kesimleri bir alabora gibi içine almış kasıp kavuruyor. Bu durumda kim Amerikancı, kim değil tartışması bile anlamsız kalıyor.
Yıllar önce Kadıköy'de bir sahafta düzenlenen bir panele katılmıştım. Orada solun birkaç önemli ismi de vardı. Türkiye'nin durumu, Amerikancılık olayı gibi durumlar konuşuluyordu. Konuşmacılardan biri de bendim. Solun önemli yazarlarından biri 1960 darbesi, Anayasa, Türkiye'nin önünün açılması gibi durumlar konuşuluyordu. O sırada Hürriyet gazetesinde bir haber çıkmıştı. CIA bilgilerinde 1960 darbesinin arkasında ABeDe 'nin olduğuna dairdi. Buradan yola çıkarak, Türkiye'deki akımların, ideolojik hareketlerin dozunun alçalıp yükselmesini ABeDe' nin iradesiyle gerçekleştiğini, 1960 darbesinin de, sonuçlarının da buna bağlı olduğunu söylemiştim. Birden irkilmiş, bir süre bocalamış, sonra da "Erbakan'ın da Amerikancı olduğunu" söyleyerek ortamı bulandırmak istemişti. Dünyada herkes bilir ki en Amerikancı olmayan kişi Erbakan Hocadır. Zaten, bugüne değin ona karşı yapılan müdahalelerin tamamının arkasında ABeDe vardır. Dönemin anı kitaplarına bakılırsa nasıl olduğu görülür. Bunun en somut örneği 12 Mart dönemi başbakanlarından Nihat Erim'in anılarıdır. Birçok akımın arkasında ABeDe var.
28 Şubat Süreci ile ilgili belgeler yakın zamanda piyasaya dökülür. Şimdi henüz sıcaklığını koruduğu için duruyor. Kimi şeyler yazılıp çiziliyor.
Bu dönemde beni en çok düşündüren, üzen şey İslâmcıların -buna radikaller de dahildir- Amerikancılaşmasıdır. Bunun en somut örneği Irak işgali sırasında ses çıkarmayan, yutkunan, susan, bütün günahı Saddam'a yükleyerek kendini kurtarmaya çalışanların durumudur. Oysa Saddam ABeDe' nin çok iyi bir kuklasıydı, bir tetikçisiydi. Yıllar yılı orada tuttu, Iraklı Müslümanlara zulmetti. Peki ne oldu, o gitti, onun yerine yenileri geldi. Zulüm durdu mu? Ölen 1.5 milyon insanın durumu, kimyasal silahların etkisini taşıyanların durumu, sakatlar ve hâlâ toplu kıyamlar sürmüyor mu?
Kürtler, PKK buna dahildir, Kürt kavmiyetçileri bütün güçlerini ABeDe 'den almıyor mu? ABeDe bağlılığı, hayranlığı, durumların gelişmesine göre artıp azalıyor.
Türkiyeli İslâmcıların bu kadar Amerikancı olacağını hiç hayal edemezdim. Barack Obama karşısındaki tutumları, duruşları irkiltici. Yazılarında, konuşmalarında Hüseyin vurgusu ile sanki onun gizli bir Müslüman olduğu duygusu oluşturulmuyor mu?
Ergenekon olayı da bunun bir sonucudur. Aylardır Ergenekon ile yatıp kalkanlar, kurtuluşu Ergenekon örgütünün çöküşüne bağlayanlar bir şeyin farkında değildirler. Bu, bir rol değişimidir, bir görev değişimidir. Aylardır bunu dile getiriyoruz. Hemen karşımıza 28 Şubat sürecinde yapılan zulümler anımsatılıyor. İyi de, o zulmü gene aynı merkez yapmıyor muydu? 28 Şubat süreci sonrasında kurulan üçlü koalisyonun arkasındaki güç kimse, daha sonra Millî Görüş hareketinin parçalanmasının arkasında da aynı güç var. İşte bu bir dönüm noktasıdır. O zamandan beri İslâmcıların, cemaat gruplarının ABeDeye bakışındaki değişim nasıl izah edilecek? Irak işgalini nasıl hazmedebiliyorlar? Orada yıkılan kültür tarihini, 1500 yıllık bir birikimi olan müzenin, kütüphanenin talanını nasıl algılıyorlar? Hülefa-i Raşidin Camii içinde başlarına kurşun sıkılan Müslümanların halleri içlerini hiç mi acıtmadı? Acıtmadı çünkü, iktidarda olmanın bir bedeli, bir mihnetiydi bu. Bunun karşılığında, aman iktidarımıza zeval gelmesin duygusuydu.
Aylarca seçim meydanlarında bir biriyle kavga edenlerin, Mecliste Obama karşısında nasıl bir bütünlük içindeydi dersiniz? Ne fark var: ABeDe CHP'nin iktidar olma potansiyelini bir görse diğer Amerikancılarını hemen saf dışı bırakır. Mafya örgüt örneğini verişim boşa değil.
Ergenekon olayında, kimi derneklerin ve kurumların ABeDeli misyoner örgütlerden beslendikleri çıkıyor ortaya. Aynı örgütün içinde bir başka ayak ise Malatya Zirve yayınevinde katliam yapılıyor. Bu nasıl bir açmaz?
Kafa karıştırıcı bir durum. Türkiye insanı önce sekülelerleştirilecek, sonra laikleştirilecek, sonra Amerikancılaştırlacak, sonra da Hıristiyanlaştırılacak. İslâmcısı da Amerikancı, Çağdaş Yaşam Dernekçisi de? İşin ilginç yanı burası.
ALİ HAYDAR HAKSAL
Dün ‘Bu bir haçlı savaşıdır’ diyerek İslâm coğrafyasına saldırdı ve Müslümanları katletti. Bugün ise aynı saldırısına ve katliamlarına ‘İslâm’la savaşmıyoruz’ diyerek devam ediyor. ‘İslâm’la savaşmıyoruz’ diyor ama NATO’nun (North Atlantic Terör Örgütü) Afganistan’da Müslümanlara karşı giriştiği işgalde ve katliamda kuvvet toplama gayreti devam ediyor.
Bizim için baş düşmanı tespitte “din” ve buna bağlı olarak “ev” başta gelir.
Dinimiz İslâm, vatanımız ise Anadolu’dan başlayarak bütün İslâm coğrafyası…
Bizim için baş düşmanı tespitte “din” ve buna bağlı olarak “ev” başta gelir.
Dinimiz İslâm, vatanımız ise Anadolu’dan başlayarak bütün İslâm coğrafyası…
BÜYÜK DOĞU İSLAM GENÇLİĞİNDEN TÜM ANADOLUYA VE İNSANLIĞA ÇAĞRI
Özgürlüğü özleyen ve onu öz yurtlarında müdafaaya hazır olan bizler; dünyadaki herkese, İslâm âlemine ve bütün insanlığa sesleniyoruz:
Rahmân ve Rahîm olan ALLAH’ın adıyla!..
Son 100 yılın Siyonist karanlığı tasfiye edilecektir!
Militarist-Faşist düzenden, bütün emperyalist tiranlıklara kadar; kaba milliyetçiliğin gerici çağından parsializme ve ihanete dek hepsi tasfiye olacak!
Tiranlar ve tiranlaşma olmayacak!
Efendiler ve hizmetkârlar olmayacak!
Barış ve adalet toplumunda insanca yaşayacağız!..
Dünyanın temiz insanları; ellerinizi bize uzatın ve yüreklerinizi bize açın!!!
Kinlerinizi unutun ve İslâm ve insanlığın ve Anadolu insanının düşmanlarına karşı bizimle birlikte olun!
Ki, düşmanlarımız onurumuzu kırdılar ve mukaddeslerimizi yıktılar!..
Gasp edilmiş haklarımızı geri alacağız ve kırılmış onurumuzu yükselteceğiz!
Beraberce zaferimizi inşa edeceğiz ve mirasımızı yeniden yaşatacağız!..
Ve sizler, Anadolu’nun en ücra mezralarındaki ve metropollerin varoşlarındaki temiz vatan evlatları; size sesleniyoruz:
Başkaldırı saati geldi çattı; haydi hayatî bir adım atın!!!
Özgürlüğü özleyen ve onu öz yurtlarında müdafaaya hazır olan bizler; dünyadaki herkese, İslâm âlemine ve bütün insanlığa sesleniyoruz:
Rahmân ve Rahîm olan ALLAH’ın adıyla!..
Son 100 yılın Siyonist karanlığı tasfiye edilecektir!
Militarist-Faşist düzenden, bütün emperyalist tiranlıklara kadar; kaba milliyetçiliğin gerici çağından parsializme ve ihanete dek hepsi tasfiye olacak!
Tiranlar ve tiranlaşma olmayacak!
Efendiler ve hizmetkârlar olmayacak!
Barış ve adalet toplumunda insanca yaşayacağız!..
Dünyanın temiz insanları; ellerinizi bize uzatın ve yüreklerinizi bize açın!!!
Kinlerinizi unutun ve İslâm ve insanlığın ve Anadolu insanının düşmanlarına karşı bizimle birlikte olun!
Ki, düşmanlarımız onurumuzu kırdılar ve mukaddeslerimizi yıktılar!..
Gasp edilmiş haklarımızı geri alacağız ve kırılmış onurumuzu yükselteceğiz!
Beraberce zaferimizi inşa edeceğiz ve mirasımızı yeniden yaşatacağız!..
Ve sizler, Anadolu’nun en ücra mezralarındaki ve metropollerin varoşlarındaki temiz vatan evlatları; size sesleniyoruz:
Başkaldırı saati geldi çattı; haydi hayatî bir adım atın!!!