Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

29.Mektub İmâm-ı Rabbânî (1 Kullanıcı)

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Bu mektûb, Seyh Nizâmeddîn-i Tehânîserîye yazılmısdır. Farzları kılmaga ve sünnetleri, edebleri gözetmege tesvîk etmekde ve farzların yanında nâfileleri yapmanın kıymetinin az oldugu ve yatsı nemâzını gece yarısından sonra kılmamagı ve abdestde kullanılan suyu içmemegi ve mürîdlerin secde etmelerinin câiz olmadıgını bildirmekdedir:

Allahü teâlâ, bizi ve sizi te’assubdan, ya’nî baskasını çekememekden ve dogru yoldan ayrılmakdan korusu ve insanların en üstünü o temiz Peygamberi hürmetine “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ” pismân olacak, üzülecek seyleri yapmakdan kurtarsın!
Insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavusduracak isler, farzlar ve nâfileler olmak üzere ikiye ayrılır. Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymeti yokdur. Bir farzı vaktinde yapmak [vakti geçmis ise, hemen kazâ etmek],bin sene nâfile ibâdet yapmakdan dahâ çok fâidelidir. Hangi nâfile olursa olsun, ne kadar hâlis niyyet edilirse edilsin, ister nemâz, oruc, zikr, fikr olsun, ister baska nâfileler olsun, hep böyledir. Hatta, farzları yaparken, bu farzın sünnetlerinden bir sünneti ve edeblerinden bir edebi gözetmek de, böyle çok fâidelidir.(Ögrendigimize göre, Emîr-il-mü’minîn Ömer Fârûk “radıyallahü anh” hazretleri sabâh nemâzını cemâ’at ile kıldıkdan sonra, cemâ’ate bakdı, eshâbından birini bulamadı. (Filân kimse cemâ’atde yokdur) buyurdu. Orada bulunanlar, o kimse gecenin çok sâatlerinde uyumaz.
[Nâfile ibâdet yapar.] Belki simdi uykuya dalmısdır, dediler. Halîfe, (Eger bütün gece uyuyup da sabâh nemâzını cemâ’at ile kılsaydı dahâ iyi olurdu) buyurdu.) Bundan anlasılıyor ki: Bir edebi gözetmek ve tenzîhî olsa bile, bir mekrûhdan sakınmak, zikrden ve fikrden ve murâkabeden ve teveccühden dahâ fâidelidir. Tahrîmî olanmekrûhdan sakınmanın fâidesini, artık düsünmelidir. Evet, bu nâfile isler, farzları gözetmek ile ve harâmlardan, mekrûhlardan sakınmak ile birlikde yapılırsa, elbette dahâ güzel, çok güzel olur. Fekat böyle olmazsa, pek zararlı olur. Meselâ zekât olarak bir dank [ya’nî bir dirhemin dörtde birini ki, bir gram gümüs demekdir] bir müslimân fakîre vermek, nâfile olarak daglar kadar altun sadaka vermekden ve hayrât, hasenât ve yardımlar yapmakdan kat kat dahâ iyidir, kat kat dahâ çok sevâbdır. Bu bir dank zekâtı verirken, bir edebi gözetmek, meselâ, akrabâdan bir fakîre vermek de, nâfile iyiliklerden kat kat dahâ fâidelidir. Bundan anlasılıyor ki, yatsı nemâzını gece yarısından sonra kılmak ve böylece gece nemâzı sevâbını da kazanmayı düsünmek, çok yanlısdır. Çünki, hanefî mezhebindeki imâmlara göre “radıyallahü teâlâ anhüm” yatsı nemâzını gece yarısından sonra kılmak mekrûhdur.
Sözlerinden de, (Kerâhet-i tahrîmiyye) oldugu anlasılmakdadır. Çünki, yatsı nemâzını gece yarısına kadar kılmak mubâh demislerdir. Gece yarısından sonra kılmak mekrûh olur buyurmuslardır. Mubâhın karsılıgı olan mekrûh ise, tahrîmen mekrûhdur. Sâfi’î mezhebinde gece yarısından sonra yatsıyı kılmak câiz degildir. Bunun içindir ki, gece nemâzı kılmıs olmak için ve bu vaktde zevk ve cem’ıyyet elde etmek için, yatsıyı gece yarısından sonraya bırakmak çok çirkindir. Böyle düsünen bir kimsenin, yalnız vitr nemâzını gece yarısından sonraya bırakması yetisir. Vitr nemâzını gece yarısından sonra kılmak müstehabdır. Böylece, hem vitr nemâzım üstehab olan vaktinde kılınmıs olur, hem de gece nemâzı kılmak ve seher vaktinde uyanık bulunmak ni’metlerine kavusulmus olur. O hâlde bu isden vaz geçmek ve geçmis nemâzları kazâ etmek lâzımdır. Imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe Kûfî “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri, nemâz abdestinin
edeblerinden bir edebi terk etdigi için kırk senelik nemâzı kazâ etmisdir.
Sunu da söyliyelim ki, abdestsizligi gidermek için veyâ sevâb kazanmak için abdest almakda kullanılmıs olan suya (Müsta’mel su) denir. Bu suyun içilmesi için kimseye izin vermeyiniz! Çünki, Imâm-ı a’zama göre müsta’mel su, kaba necsdir. Fıkh âlimleri bu suyun içilmesini yasak etmislerdir. Bu suyu içmenin mekrûh oldugunu bildirmislerdir. Evet, abdest aldıkdan sonra ibrikde kalan kullanılmamıs sudan içmek sifâ olur demislerdir.
Eger böyle olduguna inanan bir kimse isterse, bu kullanılmamıs sudan
veririz. Bu fakîr, Dehli sehrine son gitdigim zemân bu is basıma gelmisdi.
Sevdiklerimizden birkaçına rü’yâda, bu fakîrin abdestde kullandıgı müsta’mel sudan içmelerinin lâzım oldugu, içmezlerse büyük zarar görecekleri bildirilmis. Böyle sey olmaz diye çok karsı geldi isem de, fâidesi olmadı.Fıkh kitâblarına bakdım. Kurtulus yolunu söyle buldum ki, üç kerre yıkadıkdan sonra, (Kurbet) ya’nî sevâb kazanmak niyyet etmeden, dördüncü yıkamak ile kullanılan su müsta’mel olmuyor. Bu sevdiklerimizin yalvarması üzerine niyyet etmeden dördüncü yıkamakda kullanılan suyu içmek için kendilerine verdim:
Sunu da bildirelim ki, güvenilir birkaç kimsenin bildirdiklerine göre, halîfelerinizden birkaçına mürîdleri secde ediyorlarmıs, yeri öpmekle kalmıyarak kendilerine karsı secde yapıyorlarmıs. Bu isin kötülügü günesden dahâ çok meydândadır. Bu isi yasak ediniz! Hem de çok sıkı yasak ediniz! Böyle islerden herkesin sakınması lâzımdır. Hele baskalarına önderlik eden bir kimsenin böyle islerden sakınması dahâ çok lâzımdır.Çünki, onun yolunda bulunanlar, onun yapdıklarını yaparlar ve bu belâya düserler.
[Allah için yapılan secde, kıbleye karsı yapılır. Baska tarafa yapılan secde hiçbir zemân câiz degildir.]
Sunu da bildirelim ki, tesavvuf yolunda ilerliyenlerin bilgileri, hâl ile kavusulan bilgilerdir. Hâller de, amellerden hâsıl olur. Amelleri dürüst olan ve ibâdetleri hakkı ile yapan kimselerde hâller hâsıl olur. Bu hâller, birçok seyleri ögrenmelerine sebeb olur. Amellerin, ibâdetlerin düzgün olabilmesi için, bunları tanımak, herbirinin nasıl yapılacagını bilmek lâzımdır. Bu bilgiler, islâmiyyetin ahkâmını ya’nî emrlerini ve yasaklarını, meselâ, nemâzın, orucun ve bunlardan baska farzların ve alıs verislerin ve nikâh, talâk gibi mu’âmelâtın bilgileridir. Kısaca, Allahü teâlânın insana emr etdigi seylerin bilgileridir. Bu bilgiler, ögrenilmekle elde edilir. Bunları ögrenmek, her müslimâna elbette lâzımdır. Herseyi ögrenmeden önce ve ögrendikden sonra birer cihâd vardır. Birincisi, ilmi aramak, bulmak ve elde etmek için çalısmak cihâddır. Ikincisi, ilmi elde etdikden sonra yerinde kullanabilmek
için yapılan cihâddır. Bunun için, kıymetli toplantılarınızda, tesavvuf
kitâbları okunuldugu gibi, fıkh kitâblarının da okunulması ve ögrenilmesi lâzımdır. Fârisî dilinde yazılmıs fıkh kitâbları çokdur. (Mecmû’a- i hânî) ve (Umde-tül-islâm) ve (Kenz-i fârisî) fıkh kitâbları çok kıymetlidir.
Hattâ tesavvuf kitâbları okunmasa da, zararı olmaz; çünki, tesavvuf
bilgileri hâl ile, zevk ile, tadını tadarak elde edilir. Okumakla, dinlemekle anlasılmaz. Fıkh kitâblarını okumamak ise, zararlı olabilir. Bundan çok yazmak, sıkıntı verebilir. Az yazmak, çok seyleri gösterir. Fârisî beyttercemesi:

Az söyledim, dikkat etdim kalbini kırmamaga,
Bilirim üzülürsün, yoksa sözüm çokdur sana.

Allahü teâlâ bizi ve sizi, sevgili Peygamberine “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” tam olarak uymakla sereflendirsin!
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
'' Bir edebi gözetmek ve tenzîhî olsa bile, bir mekrûhdan sakınmak, zikrden ve fikrden ve murâkabeden ve teveccühden dahâ fâidelidir. ''
 

Werda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 May 2008
Mesajlar
226
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Esselamu aleykum

Esselamu aleykum

'' Bir edebi gözetmek ve tenzîhî olsa bile, bir mekrûhdan sakınmak, zikrden ve fikrden ve murâkabeden ve teveccühden dahâ fâidelidir. ''

Allah Celle Celaluhu râzi olsun....

Selam ile, dua ile ve yine dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt