Selamün Aleyküm.
2
NİSAN
2012
PAZARTESİ
Hicrî Kamerî : 11 CEMÂZİL-EVVEL 1433
146- Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
147- Onların sözleri ancak: "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı diret, Kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!" demekten ibaretti.
148- Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah güzel davrananları sever.
149- Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız, sizi topuklarınız üstünde gerisin geriye çevirirler. O zaman büsbütün kaybedersiniz.
150- Hayır! Sizin mevlanız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.
GÜNÜN SÖZÜ
Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını zannedenler;
babalarının yemesiyle kendi karınlarının doyacağını,
onların içmesiyle susuzluklarının gideceğini,
onların okumasıyla bilgili olacağını sananlara benzerler.
İmam Gazali
GÜNÜN NASİHATİ
*Komsudan gördügün ayiplari, emanet bil; sakla, kimsenin sirrini kimseye söyleme. Seninle istisare edene dogruyu söyle. Cimrilikten sakin. Tamahkâr olan mürüvvetsiz olur. Her iste mürüvveti gözet. Ihtiyacin olsa da, kimseden bir sey isteme. Dünya ehline ragbet etme.
.*
SOHBET - ÖLÜM ACISI ÇOK ŞİDDETLİDİR
Ölüm acısı, dünya acılarının hepsinden daha acıdır. Bir kâfir, uyku hapı içerek veya narkozla her tarafı uyuşturulduktan sonra da ölse, çok şiddetli olan ölüm acısını duyar. Fakat salih mümin, kurşun yağmuruna tutulsa, şehit olur, bu acıyı duymaz.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Allahü teâlâya yemin ederim ki, ölüm meleğini görmek, bin kılıç darbesinden daha şiddetlidir. Yine Allahü teâlâya yemin ederim ki, mümin bir kulun her damarı ölüm acısını duymadıkça, canı çıkmaz.” [Ebu Nuaym]
“Şehit ölüm acısını duymaz.” [Beyheki]
Ölüm acısı 70 kere kılıçla doğranmaktan fazladır; ama Allahü teâlâ, sevdiği kullarına bu acıyı duyurmaz. Ölüm acısı, kabir azabı yanında hiç kalır. Kabir azabı mahşer azabı yanında hiçtir. Mahşer azabı da, Cehennem azabının yanında hiçtir. Salih mümin, ne ölüm acısını, ne kabir azabını, ne de Cehennem ateşini duymaz.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“İyi kötü herkes [Cehennem üzerine kurulmuş Sırat’tan] geçer. Yalnız mümine, serin ve selâmet olur. İbrahim aleyhisselâma ateşin serin olduğu gibi. Öyle ki müminlerin soğukluğundan Cehennem, “Müminin nuru narımı söndürüyor” diye bağırır. Bundan sonra Allahü teâlâ, takva ehlini kurtarır; zalimleri ise orada yüzüstü bırakır.”[İbni Mace]
Salih mümin, ruhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini ve Resûlullah efendimizi görüp, can verme acısını duymaz. Bu şaşılacak bir şey değildir. Nitekim Mısır kadınları, Yusuf aleyhisselâmın güzelliğine hayran olup, kendilerini öyle unutmuşlardı ki, ellerini kestiklerinden haberleri bile olmamıştı
KISSADAN HİSSE
2
NİSAN
2012
PAZARTESİ
|




![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
Hicrî Kamerî : 11 CEMÂZİL-EVVEL 1433

|

PAZARTESİ |
Van'ın kurtuluşu (1918) - Ahmet Vefik Paşanın vefâtı (1891) - Çiçeklerin açma ve bülbüllerin ötme zamanı |
AYET Âl-i İmrân Sûresi ![]() Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. İmrân, Hz.Mûsâ ile Hz.Hârûn’un babasıdır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir. ![]() |
- وَكَأَيِّن مِّن نَّبِيٍّ قَاتَلَ مَعَهُ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ فَمَا وَهَنُواْ لِمَا أَصَابَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَمَا ضَعُفُواْ وَمَا اسْتَكَانُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ
- وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
- فَآتَاهُمُ اللّهُ ثَوَابَ الدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ الآخِرَةِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
- يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوَاْ إِن تُطِيعُواْ الَّذِينَ كَفَرُواْ يَرُدُّوكُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ فَتَنقَلِبُواْ خَاسِرِينَ
- بَلِ اللّهُ مَوْلاَكُمْ وَهُوَ خَيْرُ النَّاصِرِينَ
146- Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
147- Onların sözleri ancak: "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı diret, Kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!" demekten ibaretti.
148- Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah güzel davrananları sever.
149- Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız, sizi topuklarınız üstünde gerisin geriye çevirirler. O zaman büsbütün kaybedersiniz.
150- Hayır! Sizin mevlanız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.

BİR HADİS |
![]() Hz.Peygamber (s.a.v.) : '' Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız.Oraları kabirlere çevirmeyiniz.'' buyurmuştur. |

Günün Duası |
Sabah Namazına Kalkmak İçin Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: Abdullah bin Mes'ud -radıyallahu anh-dan gelen rivayette ise Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in huzurunda geceden uykuya dalarak tâ güneş doğuncaya kadar uyuyup sabah namazına kalkmayan kimse zikredilse: "O kimsenin kulağına şeytan işemişdir" buyururlardı." (33) Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz: ![]() (32) Buharı, Teheccüd, 12 Müslim, Müsâfirîn, 207; Ebû Dâvud, Tatavvu', 18. (33)-Buharî, Teheccüd,13. (34) Ibn Hanbel, Müsned, 1/73. |

GÜNÜN SÖZÜ
Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını zannedenler;
babalarının yemesiyle kendi karınlarının doyacağını,
onların içmesiyle susuzluklarının gideceğini,
onların okumasıyla bilgili olacağını sananlara benzerler.
İmam Gazali

*Komsudan gördügün ayiplari, emanet bil; sakla, kimsenin sirrini kimseye söyleme. Seninle istisare edene dogruyu söyle. Cimrilikten sakin. Tamahkâr olan mürüvvetsiz olur. Her iste mürüvveti gözet. Ihtiyacin olsa da, kimseden bir sey isteme. Dünya ehline ragbet etme.
.*

SOHBET - ÖLÜM ACISI ÇOK ŞİDDETLİDİR
Ölüm acısı, dünya acılarının hepsinden daha acıdır. Bir kâfir, uyku hapı içerek veya narkozla her tarafı uyuşturulduktan sonra da ölse, çok şiddetli olan ölüm acısını duyar. Fakat salih mümin, kurşun yağmuruna tutulsa, şehit olur, bu acıyı duymaz.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Allahü teâlâya yemin ederim ki, ölüm meleğini görmek, bin kılıç darbesinden daha şiddetlidir. Yine Allahü teâlâya yemin ederim ki, mümin bir kulun her damarı ölüm acısını duymadıkça, canı çıkmaz.” [Ebu Nuaym]
“Şehit ölüm acısını duymaz.” [Beyheki]
Ölüm acısı 70 kere kılıçla doğranmaktan fazladır; ama Allahü teâlâ, sevdiği kullarına bu acıyı duyurmaz. Ölüm acısı, kabir azabı yanında hiç kalır. Kabir azabı mahşer azabı yanında hiçtir. Mahşer azabı da, Cehennem azabının yanında hiçtir. Salih mümin, ne ölüm acısını, ne kabir azabını, ne de Cehennem ateşini duymaz.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“İyi kötü herkes [Cehennem üzerine kurulmuş Sırat’tan] geçer. Yalnız mümine, serin ve selâmet olur. İbrahim aleyhisselâma ateşin serin olduğu gibi. Öyle ki müminlerin soğukluğundan Cehennem, “Müminin nuru narımı söndürüyor” diye bağırır. Bundan sonra Allahü teâlâ, takva ehlini kurtarır; zalimleri ise orada yüzüstü bırakır.”[İbni Mace]
Salih mümin, ruhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini ve Resûlullah efendimizi görüp, can verme acısını duymaz. Bu şaşılacak bir şey değildir. Nitekim Mısır kadınları, Yusuf aleyhisselâmın güzelliğine hayran olup, kendilerini öyle unutmuşlardı ki, ellerini kestiklerinden haberleri bile olmamıştı

KISSADAN HİSSE
HİKÂYE - KÖY AĞASI |
Köyün ağasıydı. Malları da namı da ata yadigârıydı. Ağa demek bir bakıma köyün padişahı demekti. Sözünün üstüne söz gelmezdi. Önünde yürüyen de olmazdı, ardından konuşan da. “Ağa”ydı bugüne bugün. Köy küçüktü gerçi, ama ağa büyük adamdı.Herşey iyi hoştu da, ağanın ağzının tadını kaçıran bir problem vardı. O da hallolsa hiçbir mesele kalmayacaktı. Ağa köyün imamından yana dertliydi. Gerçi kendisinin namaz-niyazla fazlaca işi yoktu Allahını bildiğini, çok sevdiğini söyler; “Yalnız Allahla kul arasına girmeye gerek yok.” diye eklerdi. Namaz onunla Allahı arasında bir meseleydi.Yine de köyün câmisine hiç uğramamak olmazdı. “Gavur değiliz herhâlde.” derdi. Ağa her Cuma günü en yeni elbiselerini giyer, abdestini alır, etrafına toplananların önüne düşer, câminin yolunu tutardı. Yolda beride görenler selâm verir, câmi kapısında ise köylüler ona yol açarlardı. O da selâmları karşılar, kendisine açılan yoldan gururlu bir edâ ile ilerler ve en ön safa kurulurdu. Bu arada kendi safındakilerden bir adım ileride durmayı da unutmazdı.Hutbesini bitirir bitirmez minberden inen imam kalabalığı yara yara öne doğru ilerler, tam da ağanın önüne yerleşirdi. Her Cuma tekrar tekrar yaşanan bu durum ağayı elbette memnun etmiyordu. Ağalık otoritesini rencide eden bu durum, ağa kadar oğlunun da canını sıkıyor olmalıydı ki; bir keresinde; “Niye babamın önüne geçiyorsun?” diye çıkışmıştı imama. İmam oğlunun bu densizliğini ağaya açınca, ağa da ağzındaki baklayı çıkarmadan rahat etmemişti. “Oğlan yanlış yapmış imam efendi ama, sen de fazla önümde duruyorsun. Bu işi düzeltmek lâzım.”Bu görüşmenin üstünden çok zaman geçmeden mesele hiçbir problem çıkmadan çözülüverdi. Ağa birgün en sonunda muradına erdi. Artık en öndeydi, üstelik hiç itiraz eden de yoktu. İmam dahil.İmam; “Er kişi niyetine!” diyerek cenaze namazına çoktan başlamıştı bile... |
Bediüzzaman'dan VECİZE SÖZ.
Allah mâliktir, sendeki mülkünü senin için saklamak üzere alıyor. Mesnevi - 130
Hakikat Damlaları
***
İnsan nefsiyle hesaplaşırken –ye’se düşmemek şartıyla– kendini yerden yere vurmalı fakat başkaları hakkında hep hüsn-ü zanda bulunmalıdır.
***
ÇOCUKLARINIZA İSİMLER
Erkek : MÜNİF- Kız : MERVE
Yemek :
Et suyu çorba, Fırında Köfte, Pilav, Hoşaf
KOMŞU
Aynı apartmanda oturan iki komşu karşılaşınca, aralarında şöyle bir konuşma geçer:
- Komşu, sen de tanırsın. Sokağın köşesindeki berber var ya, benden bin lira borç para istiyor, versem mi?
- Evet ver ver. Çünkü sen vermezsen, bu sefer de benden ister.
Allah mâliktir, sendeki mülkünü senin için saklamak üzere alıyor. Mesnevi - 130

Hakikat Damlaları
***
İnsan nefsiyle hesaplaşırken –ye’se düşmemek şartıyla– kendini yerden yere vurmalı fakat başkaları hakkında hep hüsn-ü zanda bulunmalıdır.
***

ÇOCUKLARINIZA İSİMLER
Erkek : MÜNİF- Kız : MERVE

Yemek :
Et suyu çorba, Fırında Köfte, Pilav, Hoşaf
KOMŞU
Aynı apartmanda oturan iki komşu karşılaşınca, aralarında şöyle bir konuşma geçer:
- Komşu, sen de tanırsın. Sokağın köşesindeki berber var ya, benden bin lira borç para istiyor, versem mi?
- Evet ver ver. Çünkü sen vermezsen, bu sefer de benden ister.
