Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

๑๑ EVLERİN ŞİMDİKİ Kâbesi :T√ (1 Kullanıcı)

Sefine-i Hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
987
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
eS SELAMU ALEYKÜM,GÖNLÜ GÜL ALİYE'M...B)

HAYATIMIZDA YERİ VE ÖNEMİ OLMAMASI GEREKEN BİR UNSURUN GÜNDEME GELMESİ BİZLER İÇİN ÇOK ÜZÜCÜ KARDEŞİM.NE KADAR İSTEMESEKTE EVLERİMİZİN EN GÜZEL YERLERİNDE AĞIRLIYORUZ ONLARI,OTURMA DÜZENİNİDE ONA GÖRE KURUYORUZ HERŞEY HERKES ONA ODAKLANIYOR OLMAZSA OLMAZ SANKİ.AÇILDIĞI ANDA TÜM HERŞEY DURUYOR SAYGIDA KUSUR ETMİYORUZ HANİ...
ÇOK DEĞİL AMA HİÇ SEYRETMEMEYE ÇALIŞIYORUZ KARDEŞİM.ALLAH C.C. EBEDİYEN RAZI OLSUN CAN ALİYE'M.PAYLAŞIMIN DİKKAT ETMEMİZE VE GEREKMEYEN ÖNEMİ DE GÖSTERMEMEMİZE VESİLE OLUR İNŞAALLAH.
UMARIM İYİSİNDİR KARDEŞİM.RAB'BİM C.C. HERŞEYİ O NUR GÖNLÜNE GÖRE VERSİN.YÜCE RAB'BİM E C.C. EMANET OLASIN.SELAM,DAİMİ DUAM ÜZERİNEDİR.BAKİ MUHABBETLERE KARDEŞİM...B)​
 

hazal34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
43
Tepki puanı
0
Puanları
6
Yaş
42
selamunaleykum prensesim
emegine saglik.yine harika bir paylasimdi..allah senden razi olsun ins canim benim.yine harikaydi.bu guzel paylasimalrinin sevabini rabbim kat katversin sana ins.
canim kardesim allaha eamnet ol ins. selam ve icten dua ile.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Televizyonun düğmesini kapat, hayatın düğmesini aç

Yan yana, iç içe, yüzyüze bulunduğumuz bir canavar.

Bu canavarı hepimiz tanıyoruz. Biliyoruz.

Ama…

Evimizin baş köşesine koyuyoruz.

Bu canavar bizi aynı çatı altında, hattâ aynı odada bulunduğunuz anne-babamızdan, çoluk-çocuğumuzdan koparıyor. En yakınlarımıza karşı ilgi ve alâka fakiri iken, onun için en değerli sermayemizi, zamanımızı sınırsız bir cömertlikle ona feda ediyoruz. Önüne hayatımızı seriyoruz.

Bu canavar bizi, arkadaşlarımızdan, dostlarımızda koparıyor. Dostlukların, komşulukların, arkadaşlıkların tesisi için biraraya gelsek de, farkına varmadan o canavara bütün bu güzellikleri hibe ediyoruz.

Bu canavar bizi, birer robota dönüştürüyor. Hayatımızı o şekillendiriyor. Yememizi- içmemizi, evimizi eşyalarımızı, alışverişimizi, gezilerimizi, dilimizi, beynimizi, kalbimizi daha pek çok yönümüzü o belirliyor.

Kısaca, onsuz yapamıyoruz. Onsuz yaşayamaz hale geldik. Onsuz bir hayatı hayal bile edemiyoruz.

Tek kelimeyle televizyon “HER ŞEYİMİZ!”

Fazla mı abarttık?

Kesinlikle hayır.

RTÜK tarafından yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, ülkemizde günlük ortalama TV izleme süremiz 4 saat. Bu ortalamayı esas alırsak bir yılda tam 1460 saatimizi, toplam olarak 60 günümüzü televizyona ayırıyoruz.

Bugün ülkemizde televizyon olmayan ev neredeyse yok gibi. Sanki televizyonla bütünleşmiş bir yapımız var. Bu durumdaki bir insandan veya aileden televizyonunu kapatmasını istemek, bebekten sütü esirgemek gibi algılanıyor. Çünkü artık televizyonsuz eğlenemez, televizyonsuz gülemez, televizyonsuz yemeğini dahi yiyemez, kısacası televizyonsuz yaşayamaz hale geldik.

Televizyona bu derece bağımlılığın altında yatan sebeplerin başında tembellik var. Aslında tembellik televizyon seyretmenin hem sebebi, hem sonucu. Bir kere televizyonun başına geçince gerisi geliyor. Gönüllü olarak karşısına geçiyor, gözümüzü ona dikip, adetâ hipnotize oluyoruz.

Televizyonun boy hedeflerinden birisi kitap okumak. Televizyon seyretmekle kitap okumak arasında ters orantı bulunuyor. İbre televizyona kaydıkça, kitap hayatımızdan çıkıyor. Televizyon seyretmedikçe kitap okuma oranı hızla artıyor.

Televizyona karşı belki en savunmasız durumda olanlar, çocuklar. Hele bir de televizyonu bebeklik çağından itibaren bir tür çocuk bakıcısı olarak kullanan anne-babalar, en değerli varlıklarını kendi elleriyle canavara teslim ediyorlar. Çocukların hemen her türlü programı kontrolsüzce seyretmeleri, ruh dünyalarında tamir edilmez yaralar açıyor.

Televizyon seyretmeyen çocuklar, hayal güçlerini daha rahat geliştirebiliyorlar.. Çünkü televizyon bağımlısı çocuklar izledikleri filmlerden, çizgi filmlerden herşeyi hazır olarak alıyorlar ve zihinleri gün geçtikçe tembelleşiyor.

Diğer yandan haberlerden filmlere, dizilerden çizgi filmlere kadar neredeyse bütün programlarda şiddet unsuru gözlemlenebiliyor. Uzmanlara göre bu kadar sıklıkla şiddet sahnesini takip eden çocuklar için, şiddet âdetâ sıradanlaşıyor. Böyle çocuklar hem yetişme dönemlerinde, hem de ileriki yaşlarda büyük çaplı psikolojik bunalımlar yaşıyorlar. Diğer insanlarla uyum sağlamada zorlanıyorlar. Daha da kötüsü, toplum için sürekli bir tehdit unsuru haline gelebiliyorlar.

Televizyondan kurtulan insan tüketim hastalığından kurtulma yolunda da önemli bir adım atmış oluyor. Çünkü televizyon, kendisine bağımlı olan insanları birer tüketim canavarı haline getiriyor. Reklamlarla estirilen tüketim fırtınası, çeşitli filmler, diziler, eğlence ve magazin programlarıyla devam ediyor. Neticede ortaya televizyonda seyrettiklerini uygulamak için birbirleriyle yarışan insan tipleri çıkıyor.

Televizyon dilimizi de olumsuz yönde etkiliyor. Gerek yabancı ve gerekse yerli programlarda Türkçenin sıkça yanlış, kötü ve yabancı özentili kullanılması, argoya her fırsatta yer verilmesi, çocukları ileriki yaşlara kadar etkileyecek seviyede olumsuz yönde etkiliyor.

Televizyona niçin bağlanıyoruz?
Hayatta kalma savaşındaki dikkate değer çelişkilerden biri, organizmaların, kendi arzuladıkları şeyler tarafından kolayca zarar görebilmeleri. Tıpkı balıkların oltanın ucundaki yemle, farelerinse peynirle avlanmaları gibi. Ancak bu yaratıkların, aldanışları için en azından uygun bir mazeretleri var: Yem ve peynir, hayatta kalmalarını sağlayan besin maddeleri. İnsanlarınsa, çoğu bağımlılıkları için bu türden tesellileri yok denecek kadar az.
İnsanların hayatı düşkünlüklerine bağlı olarak altüst olabiliyor. Yaşamını sürdürmek için kimse alkol içmek, kumar oynamak zorunda değil. Bu yüzden, eğlence ya da oyalanma amaçlı yapılan bir şeyin ne zaman kontrolden çıktığını anlamak, yaşamın önemli dönüm noktalarından olsa gerek. Düşkünlüklerin ille de fiziksel maddelerle ilgili olması gerekmiyor. Televizyon, ünü ve her yerde bulunabilirliğiyle, dünyanın en popüler boşa zaman geçirme makinesi olarak karşımıza çıkıyor. Çoğu insan, televizyonla arasında sevmekle nefret etmek arası bir bağ olduğunu itiraf ediyor. Ondan şikayet edenler, şikayetleri bittikten belki de hemen sonra koltuklarına kurulup, uzaktan kumandalarına sarılıveriyorlar. Anne babalar, çocuklarının televizyon seyretmeleri konusunda endişelerini dile getiriyorlar. Ama aslında bu endişe, kendilerinin çok fazla televizyon seyretmesinden kaynaklanmıyor mu? Dost sohbetlerinde, aile toplantılarında, söyleyeceğimiz şeyler tükendiğinde... Çoğumuz onunla olabilmek için bir kitap okumadan, ailemizle, arkadaşlarımızla konuşmadan, bir yakınımızın sesini duymadan, çocuğumuzla bir oyun oynamadan, gönlümüzce bir gezintiye çıkmadan, çocuklarımız için kurabiye pişirmeden geçiriyoruz günlerimizi.
Endüstriyel dünyada bireyler günde ortalama üç saatlerini plansız olarak televizyon seyretmeye ayırıyorlar. Bu saatler, bir gün içinde çalışma ve uyuma dışında tek bir faaliyet için ayrılan en büyük zaman dilimini oluşturuyor. Düşünün, 75 yaşına geldiğinizde, her gün yalnızca üç saat televizyon seyrettiyseniz, yaklaşık 9 yılınızı televizyon karşısında geçirmiş oluyorsunuz. Rakam gerçekten çok çarpıcı. Bazı yorumculara göre bu bağlılık basitçe şu anlama geliyor: İnsanlar televizyon seyretmekten hoşlanıyor ve onu seyretmek için bilinçli bir karar alıyorlar. Eğer herşey bundan ibaretse, o halde neden bu kadar çok insan, fazla televizyon seyrettiği endişesine kapılıyor? Neden 5 yetişkinden 2'si, 10 gençten 7'si televizyon karşısında çok fazla zaman geçirdiğini düşünüyor? Neden yetişkinlerin yaklaşık % 10'u kendini TV bağımlısı olarak tanımlıyor?.
Televizyon seyreden insanların davranışlarını ve duygularını günlük yaşam sırasında takip etmek için yapılan bir çalışmada, katılımcılara üzerlerinde taşımaları için birer cihaz verilmiş. Katılımcılara, günde 6-8 kez gelişigüzel olarak bu cihaz aracılığıyla sinyal gönderilmiş. Sinyali aldıkları anda katılımcılar ne yaptıklarını ve ne hissettiklerini not etmişler. O anda televizyon seyreden kişilerin kendilerini rahatlamış ve pasif hissettikleri belirlenmiş. Benzer şekilde, EEG çalışmaları da televizyon seyrederken kitap okumaya oranla daha az zihinsel uyarılma olduğunu göstermiş. İlginç olan, televizyon kapatıldığında rahatlama duygusunun sona ermesi, ancak pasiflik ve düşük uyarılma durumunun devam etmesi. Araştırmaya katılanlar, televizyonun bir şekilde enerjilerini çekip aldığını ve kendilerini tükenmiş, bitkin hissettirdiğini yansıtmışlar. Bu kişiler, televizyon seyrettikten sonra, öncesine oranla herhangi birşeye daha zor yoğunlaştıklarını da söylemişler. Ancak bu durumun aksine, kitap okuduktan sonra, çok nadir olarak bu tür problemlerle karşılamışlar. Spor yaptıktan ya da hobilerle uğraştıktan sonra da ruh hallerinde düzelmeler, iyileşmeler kaydetmişler. Ancak bu çalışmada ortaya çıkan bir başka sonuç, çok fazla televizyon seyredenlerin (günde 4 saatten fazla) az televizyon seyredenlerden (günde 2 saatten az) çok daha az zevk aldıkları. Bazıları fazla zevk almamanın yanı sıra, daha üretken, daha yararlı bir iş yapmadıkları için suçluluk ve rahatsızlık da duyuyorlar. Japonya, İngiltere ve ABD'de yapılan araştırmalar, bu suçluluk duygusunun, gelir düzeyi düşük gruplarda daha fazla oluştuğunu göstermiş.
Televizyon karşısında rahatlama duygusu çok çabuk geliştiğinden, insanlar televizyon izlemeyi rahatlamakla, dinlenmekle bir tutmaya şartlanmış durumdalar. Bu ilişki, izleme süresi boyunca kendini gösterdiğinden, zamanla kuvvetleniyor. Televizyon bozulduğunda ya da elektrik kesildiğinde oluşan stres de, bu ilişkiyi destekleyen başka bir etken. Bağımlılık yapan ilaçlar da aynı şekilde çalışıyor. Vücudu hızla terkeden bir uyuşturucunun bağımlılık yaratma olasılığı, vücudu daha yavaş terkedenlere oranla daha az. Çünkü kullanıcı, ilacın etkilerinin yavaş yavaş azaldığının farkına varıyor ve bütünüyle geçmeden yeniden alma çabasına giriyor. Benzer şekilde, bireylerin, televizyon izlemeyi bırakırlarsa kendilerini daha az rahatlamış hissedeceklerini bilmeleri, televizyonu kapatmamalarında önemli bir etken olabiliyor. Böylece izleme, sürekli daha fazla izlemeye neden oluyor. TV Onların Bir Parçası.
Acaba çok fazla televizyon seyrederek vakit geçirenler diğer insanlara göre hayatı daha farklı mı yaşıyorlar? İnsanlarla beraber olmaktan hoşlanmıyorlar mı? Bu tür sorulara cevap aramak için yapılan araştırmaların verdiği sonuç şu: Aşırı derecede televizyon seyredenler az televizyon seyredenlere göre kendilerini belirgin bir şekilde daha huzursuz, sinirli, sabırsız ve daha az hoşgörülü, yaratıcı, mutlu hissediyorlar. Özellikle de, hiçbir şey yapmadan durduklarında. İzleyici tek başına olduğunda fark daha da büyüyor. Kendilerini televizyon bağımlısı olarak tanımlayan kişilerle yapılan çalışmada, bu kişilerin çok daha kolay sıkıldıkları, kendilerini kontrol etme yeteneklerinin az olduğu ve dikkatlerinin çok kolay dağıldığı da gözlenmiş. Yıllardır yapılan çalışmaların gösterdiği diğer sonuçlarsa, televizyonla çok fazla zaman geçirenlerin, hiç seyretmeyen ya da az seyredenlere oranla toplum içine daha az karıştıkları, sosyal etkinliklerinin daha az olduğu, fazla ya da hiç spor yapmadıkları, aşırı şişmanlığa daha yatkın oldukları.
Doğal olarak ortaya çıkan soru şu: Karşılıklı ilişki hangi yönde ilerliyor? İnsanlar sıkıntı ve yalnızlıktan mı TV'ye yöneliyor, yoksa TV seyretmek mi insanları sıkıntı ve yalnızlığa itiyor? Genelde ilk görüş benimsense de, ikincisini destekleyen araştırmacılar da var. Ya da her ikisinin de, bir kısır döngü şeklinde birbirini tetiklediğini...
Evlerde yalnızca bir televizyonun olduğu yıllarda yapılan bir araştırmada TV'nin bozulduğu zamanlar için aile bireyleri "Korkunçtu. Hiçbir şey yapmadık. Kocam ve ben konuşarak vakit geçirmeye çalıştık", "Çocuklarımı değişik oyunlarla oyalamaya çalıştım ama imkansızdı. TV onların da bir parçası olmuştu" gibi çarpıcı açıklamalar yapmışlar. Eğer bir aile boş zamanının aslan payını televizyon seyretmeye ayırıyorsa, bu ailenin boş zamanlarını yeni bir etkinliğe bağlı olacak şekilde yeniden düzenlemesi gerçekten kolay değil. Bu yüzden de, araştırmalar için bir hafta ya da bir aylığına televizyon seyretmeyi bırakmaya gönüllü olmuş ailelerin pek çoğu, bu yokluk dönemini tamamlamayı başaramamış. Çoğu kişi için ilk üç, dört gün en kötüsüymüş. Hatta çok az televizyon izlenen, başka etkinliklerin de sıklıkla yaşandığı evlerde bile. Bu ilk birkaç gün boyunca tüm ev işlerinin yarısından çoğunun düzeni bozulmuş, aksamış. Aile bireyleri televizyon izlemekten boşalan bu yeni zaman diliminde ne yapacaklarını şaşırmışlar ve ancak ikinci haftada bu duruma alışmaya başlamışlar. Aslında araştırmacıların söylediği, televizyon seyretmeyi tümüyle bırakmak gerektiği değil. Asıl sorunlar, çok fazla ve uzun süreli seyirle birlikte geliyor. Ancak, bir kişinin medya alışkanlıkları üzerinde kontrol sağlayabilmek bugün, daha önce olmadığı kadar cesaret gerektiriyor. TV setleri her yere yayılmış durumda ve bu küçük ekranlar -ki aslında artık dev boyutluları tercih ediliyor- kişilerin hayatının geri kalanının kalitesiyle, niteliğiyle pek ilgilenmiyorlar.
 

yalniz_yolcu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2008
Mesajlar
634
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
selamun aleykum ablacim bu konu benimde kafami çok karistirdi çok üzülüyorum televizyon esiri insanlara.. bu konuda kulda münazara düzenlemistik bende zararli oldugunu savunmus konuyu derinlemesine incelemistim..gecenlerde bir seyahat programi izliyordu ailem benim de ilgimi çekti bir yahudinin evine konun olan programci evde tv göremeyince soruyor..niçin tv yok diye adam gayet net...benim aile yap1m1 bozuyor ve ben buna izin veremem dedi...bilinçli yahudinin 8 tane çocugu var ve ne kadar kizsakta onlara nasil yükseleceklerini biliyorlar bu gün ise türk evlerinde nerdeyse 2 tv bulunuyor rabbim akil fikir versin bizlere....
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleykum ablacim bu konu benimde kafami çok karistirdi çok üzülüyorum televizyon esiri insanlara.. bu konuda kulda münazara düzenlemistik bende zararli oldugunu savunmus konuyu derinlemesine incelemistim..gecenlerde bir seyahat programi izliyordu ailem benim de ilgimi çekti bir yahudinin evine konun olan programci evde tv göremeyince soruyor..niçin tv yok diye adam gayet net...benim aile yap1m1 bozuyor ve ben buna izin veremem dedi...bilinçli yahudinin 8 tane çocugu var ve ne kadar kizsakta onlara nasil yükseleceklerini biliyorlar bu gün ise türk evlerinde nerdeyse 2 tv bulunuyor rabbim akil fikir versin bizlere....



Ve aleyküm Selam güzel kardeşim.. İbretlik yorumunuz için Rabbimiz c.c razı olsun inşallah..Bir yahudi icadı olan TV; aslında Ümmet-i Muhammed'in hedef alınarak tüm insanlığı narkozlama adına, kimilerinin ''Deccal'' diye nitelendirdiği uyuşturucu bir alet.. Yahudiler bugün kendi ürettikleri hiçbir şeyi kullanmamaktalar.. Örneğin kozmetik devi tüm firmalar, istisnasız onların tekelindedir ama; ürettikleri ürünleri kendilerinin bile kullanmadıklarını itiraf etmeleri, ne kadar korkunç değil mi? Hepsi İsrail'e hizmet ve gelir adı altında oluşturulmuş bir sürü yapay ve tehlikeli ürünler.. Bunda da şüphesiz ki onların plan ve desiseleri vardır.. Zira TV fırtınasına kapılan yüzdenin çoğunluğu yine Müslümanlar.. Rabbimiz c.c bu tuzaklardan uyandırsın bizleri güzel kardeşim.. Duyarlılık dolu yorumunuza gönülden teşekkür ederimB)..Rabbimize emanetimsiniz inşallah.. Muhabbetle güzel kardeşim.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
eS SELAMU ALEYKÜM,GÖNLÜ GÜL ALİYE'M...B)

HAYATIMIZDA YERİ VE ÖNEMİ OLMAMASI GEREKEN BİR UNSURUN GÜNDEME GELMESİ BİZLER İÇİN ÇOK ÜZÜCÜ KARDEŞİM.NE KADAR İSTEMESEKTE EVLERİMİZİN EN GÜZEL YERLERİNDE AĞIRLIYORUZ ONLARI,OTURMA DÜZENİNİDE ONA GÖRE KURUYORUZ HERŞEY HERKES ONA ODAKLANIYOR OLMAZSA OLMAZ SANKİ.AÇILDIĞI ANDA TÜM HERŞEY DURUYOR SAYGIDA KUSUR ETMİYORUZ HANİ...
ÇOK DEĞİL AMA HİÇ SEYRETMEMEYE ÇALIŞIYORUZ KARDEŞİM.ALLAH C.C. EBEDİYEN RAZI OLSUN CAN ALİYE'M.PAYLAŞIMIN DİKKAT ETMEMİZE VE GEREKMEYEN ÖNEMİ DE GÖSTERMEMEMİZE VESİLE OLUR İNŞAALLAH.
UMARIM İYİSİNDİR KARDEŞİM.RAB'BİM C.C. HERŞEYİ O NUR GÖNLÜNE GÖRE VERSİN.YÜCE RAB'BİM E C.C. EMANET OLASIN.SELAM,DAİMİ DUAM ÜZERİNEDİR.BAKİ MUHABBETLERE KARDEŞİM...B)​


Ve aleyküm Selam Gül Yürekli kardeşim.B)
Bu güzel tespitlerle dolu yorumun için çok teşekkür ederim Can.. Rabbimiz c.c senden de ebediyette razı olsun, güzel ve sevgi dolu gönlünce kılsın her şeyi inşallah.. Hamd olsun iyiyim güzel kardeşim.. Yabancı dil dersleri veriyorum şimdi büyüklere, İstanbul'dayım.. Diğer konundaki yorumunu okudum, Rabbimiz c.c sıhhatini, afiyetini daimi eylesin inşallah can kardeşim. Dualarımdasın her daim..
Rahman c.c, bizleri razı olacağı amellerde muvaffak eylesin, zira üzerine meşgul olduğumuz her şey, bizlerin Rab katındaki değerini gösteriyor aslında.. ''Kulumun benim katımdaki değeri, onu meşgul ettiğim, zamanını harcattığım işlerin, eylemlerin değeri kadardır.'' buyuruyor Rabbimiz.. İnananlar için, üzerinde düşünülmesi gereken bir söz bu. Ve kendimizi sürekli sorguda tutan, teyakkuzda bulunduran bir söz..
Hak yolundaki her çabamızın ve işimizin, birer cihad sevabı ile ecirlenmesi duasıyla inşallah Can.. Rabbimiz c.c, BOŞ'luklarla muhatap ettirmesin bizleri.. Rabbimize emanetimsin inşallah.. Selam, Sevgi ve Dualarımla kalasın güzel kardeşim.B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamunaleykum prensesim
emegine saglik.yine harika bir paylasimdi..allah senden razi olsun ins canim benim.yine harikaydi.bu guzel paylasimalrinin sevabini rabbim kat katversin sana ins.
canim kardesim allaha eamnet ol ins. selam ve icten dua ile.

Ve aleyküm Selam değerli ablacım..
Sizin de gönlünüze sağlık.. Teşekkür ederim.. Cümlemizin ecrini versin inşallah, Rabbimiz.. Amin.. Beğendiğinize sevindim ablacım.. Rabbimize emanetimsiniz inşallah.. Selam ve Dua ile..B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Televizyon:

Kitle iletişim araçlarından televizyon bütün insanlığı etkileyen ve yönlendiren en güçlü yayın araçlarının başında gelmektedir. Televizyondan yetişkinlere oranla çocuklar daha çok etkilenmektedirler. Yapılan bir ankette “Babanızı mı daha çok seviyorsunuz, televizyonu mu?” sorusuna, ankete katılan çocuklardan %44’ü “televizyon” demiştir. “Annenizi mi daha çok seviyorsunuz, televizyonu mu?”şeklindeki diğer bir soruya “televizyon” diyenlerin sayısı %20’dir. Televizyon sadece bir eğlence aracı değil, çocukların dünya görüşlerinin büyük bir çoğunluğunu kaptıkları bir iletişim aracıdır.

Televizyonun çocuklar üzerindeki zararlı etkilerinden bazıları, yorgunluk, şiddet, saldırganlık ve zamanın boşa geçirilmesidir. Televizyon tutsaklığının, okuma ve özgür düşünme yeteneğini kısıtlayıp, beğenileri köreltmek gibi de sakıncaları vardır. Ayrıca reklâmlar, özentiye sebep olmakta, çocuklar kanaatsizliğe sürüklenmekte ve para, lüks, şöhret tutkusu artmaktadır. Çocukların göreceği filmler anne babalar tarafından kontrol edilmelidir.

Bazı film ve dizilerde çocuklar, kötü alışkanlıklara ve şiddete özendirilmektedir. Şiddet dolu film seyreden çocukların tepkileri zamanla değişir, arkadaşlarına ve çevrelerine daha fazla şiddet uygularlar. Küçük bir anlaşmazlıkta, itme ve tekme atma gibi davranışlar sergilerler. Buna aşağıdaki hâdiseler misal verilebilir: “Şiddet unsuru taşıyan filmler izleyen üç buçuk yaşındaki bir çocuk, belli bir süre sonra TV’de gördüğünü uygulamaya geçirip kardeşini bıçaklayarak öldürmüştür. Kendini çizgi film kahramanı zanneden bir çocuk ise, uçmak niyetiyle yedinci kattan kendini aşağıya atmıştır. Fransa'da bilgisayar oyunlarında başarılı olamayan bir çocuk, sık ve aşırı sinirlenmeler neticesinde sara olmuştur.”

Yukarıda bilgisayar, televizyon ve filmler için geçerli hususlar diğer iletişim araçları için de geçerlidir. Anne baba çocuğun ahlâkî eğitimi için bu konuda titizlikle durmalıdır. Burada zararlı yayınları yasaklamaktan daha çok alternatif olumlu yayınlara yönlendirme önemlidir. Televizyon, radyo, film, gazete, dergi vb. araçlar, iki tarafı keskin bıçak gibidir. İyiye kullanıldığında iyi sonuçlar, kötüye kullanıldığında kötü sonuçlar elde edilir. İşte bu durum gereği, anne babalar mümkün olduğu ölçüde çocuklarının bu tür araç gereçlerle geçirdiği zamanda birlikte olmalıdır. Böylece onları hem kontrol etmiş hem de birlikte zaman geçirmiş olurlar.




alıntı


 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
MÜSLÜMAN TOPLUMUNUN DÖNÜŞÜMÜ VE TV DİZİLERİ

Sosyal problem bulma konusunda hiç sıkıntı çekilmeyecek güzide ülkelerden biridir Türkiye. Her türlü sosyal problemi dahası adı konulmamış bir çok sosyo-psikotik rahatsızlıkları bile kolaylıkla bulabilirsiniz bu topraklarda. Tüm sosyologlar için bulunmaz bir çalışma sahasıdır bu yüzden ülkemiz. Ancak ülkemiz sosyologlarının pek gündeminde değildir yurdum insanının problemleri ve bu problemlerin nedenleri. Çünkü inanan insanların inançlarının temelinde problem aramak, toplumu içten içe kemiren sosyal yaralardan daha önemlidir sapkın batılı pozitivistlerin fikirleriyle beslenen sosyologlar için.Aslında normal olan budur onlar açısından. Her şeye madde planından bakan birinin, vahyi olanı anlamasını beklemek abesle iştigal olur kanaatindeyim. Ancak bir durum tespiti yapmak açısından bu konuya değinilmeden geçilmesi bir eksiklik olurdu zannımca.





Toplumlarda dönüşüm bazen topyekun bir devrimle bazense belli bir sürecin sonunda gerçekleşir. Eğer bizde olduğu gibi toplumlar devrimleri içselleştiremiyorsa (içselleştirilmeside beklenemez) genelde ikinci şık uygulamaya konulur. Tabi bu sürecin sağlıklı işlemesi bir takım dönüştürme metotlarının istikrarlı bir şekilde yürütülmesiyle sağlanır. İşte bu metotların en etkili olanı özele indirgersek ülkemiz açısından görsel yayınlardır. Ülkemiz toplumunun dönüşüm başlangıç tarihide 1968’e yani televizyonun ülkemize girişiyle başlar. Her ne kadar devrimler toplumda travmalar meydana getirsede amaçlanan dönüşümü sağlayamamıştır. İşte tam bu noktada devreye televizyonlar girmiştir.
Daha önceleri toplumun eğlence yöntemleri sınırlıyken her ne kadar renksizde olsa hareket eden o resimler toplumu adeta büyülemiştir. Sonrasında ilk diziler ve ilk uykusuz geceler. İlk dönüşüm toplumun ibadetlerinde yaşanmaya başlamıştır. Gecenin ikisinde yayınlanan diziler ilk önce sabah namazlarının aksamasına sonrasında ise terk edilmesine sebep olmuştur. Dizilerin toplum üzerindeki etkisi bir takım şer mihraklar tarafından dikkatlice izlenmiş ve sinsi planlar günümüze kadar sürdürülmüştür. Bugün gelinen nokta ise tam bir faciadır. Türk televizyonlarında bugün haftada tam iki yüz yetmiş yedi yerli dizi oynamaktadır. Toplumu oluşturan bireyler tamamen mankurtlaştırılmış, bireyler adeta dizi kahramanlarının hayattaki versiyonları haline dönüştürülmüştür. İnsanların konuşmaları samimiyetsiz dizi repliklerine dönüşmüş, esprilerimiz bile onların birer bir kopyası haline gelmiştir. Gecemiz gündüzümüz birbiri haline sıralanan dizilerle doldurulmuştur.
Artık insanımız gerçekten kopuk bir hayat sürmeye başlamıştır. Hangi ruh halinde, hangi iş kolunda hatta hangi yaşta olduğunun hiç bir önemi yok. Çünkü kendilerine hitab eden mutlaka bir dizi vardır. İnsanımız için hayatı tecrübe etmenin de hiç bir mantığı yok artık. Çünkü dizilerde onun yerine yaşayan birileri zaten mevcut. Ya da kendine özgü bir kişilik geliştirme derdi de yok. Çünkü kendisine dizilerden bir kişilik beğenmesi yeterli. Şefkatli bir anne mi olacak, ya da hırçın bir delikanlı, soytarı bir liseli, züppe bir üniversiteli yada ülke kurtaran bir çete lideri… Sadece televizyon kanallarını karıştırması ve onlardan birisini seçmesi kafi.


Tabi tüm bu taklit yaşamların sonucu olarak tam bir toplumsal facia yaşanmaktadır. Kadın, erkek ve çocuk toplum mühendislerinin kendilerine biçtikleri rolü en güzel şekilde oynamakta ve toplumun dönüşümü hızla sağlanmaktadır. Geçmişimiz, değerlerimiz hızla unutturulmakta hayat diye batının tüm hastalıklı yaşayışı Müslüman halklara dayatılmaktadır. Örnek almamız gereken binlerce İslam büyüğü varken nesiller dizilerdeki uyduruk karakterleri taklit etmektedir. Bu menfi tesirler sadece Türkiye’de değil, Türkiye’nin geçmişinden getirdiği İslam ülkelerine liderlik rolü kullanılarak diğer İslam ülkelerinin halkalarının dönüştürülmesi çabasında da etkili olmaktadır. ALLAH’a şükürler olsun ki Türkiye’de stötukodan beslenen çağdaş bel’amların aksine bu ülkelerde insaf sahibi kanaat önderlerinin olması bir çok Müslümanı bu dizilerden uzak tutmaktadır. Mısır ve Suudi Arabistan’dakiler başta olmak üzere onlarca İslam alimi Türk dizilerinin ülkedeki aile düzenini sarstığını, ailede büyük yıkımlara sebep olduğunu bunun neticesinde bu dizileri seyredenler arasında boşanmaların hızla arttığından bahsederek, Müslümanların bu dizilerden uzak kalmasını tavsiye ediyor. Tabi ki bu durum sevindirici. Ancak gelecek adına ne kadar ümit verici olabilir ki?
İşte bu noktada var olan şuurlu Müslümanlara çok büyük görevler düşmektedir. Müslümanların realite adına hızla dönüştüğü, değerlerin dahası vahyin feda edildiği günümüzde, insanların gözlerindeki büyüyü kaldırmak bizlerin omuzlarında ağır bir vebaldir. Müslümanların sahte kimliklerden kurtulması, yeniden vahyin ışığında kimlik inşa etmesi gerekmektedir. Bunun için Kur’an’ı ve sünneti tüm insanlığın gündemine getirmeli tüm batıl propagandalara siper olunmalı, batıl nasıl küfrünü yaymak için organize oluyorsa şuurlu Müslümanlar da basit ayrılıkları bırakıp Kur’an merkezli ülke ve dünya çapında bir birlik kurmalı ve tüm batıl olana karşı topyekün mücadele etmelidirler. Bir an önce Müslümanlar yeniden gerçek dünyaya uyandırılmalıdırlar. Tüm küresel müstekbirlerin karşımızda olması bizlerin gözünü korkutmamalıdır. İlahi hakikatler insanların gündemine girdiğinde batıl hiçbir şekilde tutunamayacaktır. Çünkü ALLAH şöyle vaat ediyor: Hayır biz hakkı bâtılın tepesine indiririz de o, (batılın) beynini paramparça eder, bir de bakarsın ki –batıl- o anda yok olup gitmiştir” (Enbiya 18). Ne kadar şatafatlı görünüp süsü püsü ile övünse de batıl zayıftır, cılızdır… Ne kadar güçlü ve fethedilemez gibi görünse de andolsun ki yerin ve göğün Rabbi “Cebbar” olan Allah’ın indinde sineklerden bile hakirdirler.


İbn-i Kayyim’in (Rahimehullah) dediği gibi:“Çoklukları sizi korkutmasın…Onlar insanların ayak takımıdırlar. Sinekler misali…Hiç sineklerden korkulur mu?”.

 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
TELEVİZYONU EVDEN ATTIRACAK 10 YÖNTEM



1-) Televizyondan kurtulun!

Hayır, radikal bir karar değil bu. Araştırmalara göre ailelerin %73´ü çocuklarının televizyon izlemelerini sınırlamak istiyor.. Bir baba uzun süreli bir İslâmi programa gittiklerinde ailecek televizyon izlemediklerini, dönüşlerinde de televizyonu kaldırdıklarını ve 16 ay geçmesine rağmen hala televizyonu aramadıklarını söylüyor..


2-) İSLAMi programları destekleyin!

Müslüman çocuklar ve gençler için piyasaya İslâmi program çıkaran firmalar var. Dünya televizyonu kapattırmaktan ibaret değil! Televizyonun kendisi kötü değil, içerisindeki programlar. Ve fakat bu zamanımızda tamamını kaplamış vaziyette..

Milyonlarca televizyonun, kablolu kanalın, yayıncıların hayatınıza, fikirlerinize çocuklarınıza zarar vermesine izin vermemelisiniz. Müslümanlar kendi hayat tarzlarına uyan hayat tarzlarını oluşturup desteklemekle mecbur ve mükellefir! İSLAMi ürünleri alıp, destekleyerek, yatırım yaparak onların büyümelerine daha güzel çalışmalar yapmalarına yardımcı olmalısınız!


3-) İSLAMi "program"ları geliştirin:

Yayıncılık, optik ağlar, sıkıştırılmış yayınlara milyarlarca dolar yatırılıyor. TV yayını yapmak gelişen bu teknoloji ile internet sitesi yayını yapmak kadar kolay olacak. Peki bu imkânları kim kullanacak? Haram yayın yapan, para derdinden dolayı devamlı taviz veren dindarlıkta zor duran televizyonlar mı?

4-) Spor ve çalışma televizyondan iyidir:

Ailenizi oyunlara, bahçe işlerine, çalışmalara teşvik edin. Dışarıda üstünü başını kirletip, heyecanla oyun oynamaları gereken çocuklar saatlerce sadece göz kapaklarını kapatıp açarak oturuyorlar. Araştırmalar televizyonun yeni fikir üretme kabiliyetini söndürdüğünü söylüyor. Televizyon izlemek, gerekli fiziksel oyun aktiviteleri yerine pasif aktivite yaptırıyor. Bu Efendimiz (sav)´in de oyunlara teşvik ettiğini ve Kendisinin de bizzat katıldıklarının sebeplerinden biridir.

5-) Hiç kamp yaptınız mı?

Bizim kültürümüze çok yerleşmeyen kamp anlayışı aslında faydalı ve zevklidir. Yanınıza oğullarınızı, kitaplarınızı, ihtiyaçlarınızı ve çadırınızı alıp tabiata açılabilirsiniz. Uludağ gibi çoğu yerde çok uygun fiyatlara suyu, ihtiyaç yerleri olan kamp alanları var; buralara bütün aileyle beraber bile gidebilirsiniz!

Dışarı faaliyetleri aile içerisindeki bağlarınızı kuvvetlendirmek için çok iyi bir fırsattır. İşte bu televizyonun elinizden aldığı bir şeydir. Bir araştırmaya göre 5 yaşındaki bir çocuk babası ile haftada ortalama 25 dk. geçirirken, televizyonla 25 saat geçiriyor. Bu çocuk sizce kime benzer, babasına mı, kara kutuya mı?

6-) VCD alternatifi de var..

VCD en azından televizyondaki yayının ve zamanın kontrolünü size verir. Çoğu aile normal TV izlemek yerine artık VCD tercih ediyor. Şüphesiz çocuklarımız için, değerlerimizi, kültürümüzü düşünerek yayınlanmış çizgi filmler de mevcut. Çocuklarınıza bunları satın alırken, kimin hazırladığına bakın, en fazla Ramazanda çağrı yayınlayacak kadar dindar(!) kanalların çizgi filmlerinden sakının!

Zararsız batı filmi yoktur.Hollywood ve Batı kültürünün size İSLAMiyeti sevdirecek filmler, çizgi filmler yapmalarını beklemeyin lütfen! Bir şekilde kendi filmlerimizi çizgi filmlerimiz artık üretmeliyiz.

7-) Cami ziyaretinde bulunun, eski memleketinizi gezin:

Dışarda çocuklar için keşfedilecek kocaman bir dünya var. Çocuklarımızın Müslüman ümmetindeki iyileri ve kötüleri bilerek büyümelerin isteriz. Bazı tarihi mekanları gezdirip, yakın ve uzak tarihimizi onlara öğretin! Çok masraflı olur mu diyorsunuz? Keyif için gezmeleriniz, televizyona, telefona verdiğiniz taksitleri düşünün. Ve onların sizden aldıklarıyla, bunların size vereceklerini düşünün! Bizce hiç de pahalı değil!

Ayrıca her ay bulunduğunuz ildeki, yakın ilçenizdeki bir camiiyi, türbeyi ziyaret edebilirsiniz. Buradaki ana fikir televizyona "öldürecek zaman" bırakmamaktır..

:cool: "Televizyona Hayır!" planınız olsun..

Televizyon izleme zamanınızı yavaş yavaş azaltan bir program belirleyin. Mesela önümüzdeki yaz hiç televizyon açmamak üzere şimdiden anlaşın!

9-) Gönüllü olma zamanı!

Memlekette gönüllü olarak yapılacak o kadar çok şey var ki! Yardım kuruluşlarına gidip konuşun. Paketleme, taşıma, ulaştırma gibi herkesin yapabileceği işlerden müsait olduğunuz vakitleri belirterek yapmak istediğinizi söyleyin. Milyonlarca dolar harcayıp muhtaç insanlara yardım eden Hıristiyan misyonerleri düşünün.

Memleketimizde de bulunmaktalar! Bulunduğunuz yerdeki yardıma muhtaç ailelere yardımcı olun. İlle para vermeniz gerekmez. Gidip siz sobalarının bacalarını temizlerken, eşinizi evlerini düzenleyebilir. Çocuklarınız kapılarının bozulmuş kilitlerini değiştirebilir. Bereketini göreceksiniz!

Bunlar size hayali gibi gelebilir. Çünkü hiç birimiz yapmıyoruz. Hâlbuki çevremizde görmediğimiz o kadar muhtaç var ki..

Geçtiğimiz yıllarda yabancı bir kanalın Hacc ile alakalı bir belgeselinde izlemiştik. Mekke de merkeze uzak yaşayan aslen Mekkeli fakir insanlar varmış. Bunlardan kimsenin haberi yok. Afrikalı bir hacı bunlardan haberdar oluyor ve orada onlara yiyecek giyecek götürüyor.. Ve söyledikleri de çok acı, yıllarca kimsenin gelmediği olabiliyormuş..

10-) Bir kitaba başlattırın!

Çocuklarınıza bir kitap yazmalarını ve yazdıkları kitabı sizin bastıracağınızı söyleyin. Ucuz masaüstü yayıncılıkla ufak bir kitaptan 30-40 tane bastırabilirsiniz!

Netice:

Bugün televizyon tam olarak sizinle çocuklarınız arasında duruyor. Ve bazen de ALLAH ile aranıza girebiliyor! Televizyonkoliklik sadece çocuklara has bir şey değil, ebeveynlerde de sıklıkla görülen bir şey. Kendinizi kontrol etmediğiniz sürece, çocukları kontrol etmeye çalışmanız boşunadır.


Siyah nur - Alıntı

 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
5208553yb3.jpg
 

AFRA_NUR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ocak 2007
Mesajlar
2,128
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
55
esselamu aleyküm B) Aliyem
emeklerine gönlüne sağlık.
bugün odamın şeklini değişmişler.yatağımın yönü değişmiş.beni arayıp söylediler babamlar böyle yaptık diye.sonra baktım değişen şekil kıbleye ters.tarif ettim olması gereken şekli,tekrar çevirdiler sağolsunlar.bunun üstüne şimdi senin bu değerli paylaşımını okudum.nezamandır okumak istiyorum fakat uzun yazıları okumakta zorlanıyorum bugün bu yatak mevzusuyla okudum şükür.şimdi eşyaların yönü kıblede evet,ama malesef diğer kıble yönü hakikaten esir almış durumda.kendi adıma düşünüyorum da tv olmadan uykuya bile dalamıyorum.bu aslında bişeylere vakit ayırmamak yada kaytarmak değilde belki yalnız hissetmemek adına yada bi ses olması için evde bana.illa izlemesemde o orda açık olucak.ama gerçekten de tv olmasaydı eskiden olduğu gibi aile içi olsun dost çevresi olsun ibadetlerimiz olsun daha çok meşkul olurduk...şimdi diziler filmler yarışmalar saplantı halini almış durumda.bu hayatımıza girmiş ve yok sayamıyoruz maalesef.var çünki.inşallah bizim için faydalı olucak halde kullanıyoruzdur demekten başka söylicek bişey bulamıyorum tv siz yapamayan biri olarak nediyim.hayırlısı olsun.bu arada aliyem,3 hafta sonra yiğenim dünyaya gelicek Rabbim izin verirse ve ben çok heycanlıyım,kaybettiğimiz yiğenimden sonra bunu kucağımıza sağlıkla alana kadar da çarpıntılarım artarak devam edicek.acizane dualarını istiyorum bu konuda:a03:inşAllah Rabbim korktuğumuza uğratmaz bizide cümlesinide...yalnız uzun yazı okumaktan sıkılan ben uzun yazı yazmaktan alamadım kendimi:a12:helal et hakkını..selametle ve baki duam ile EN EMİNE emanetsin aliyem,hayırlı geceler
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
esselamu aleyküm B) Aliyem
emeklerine gönlüne sağlık.
bugün odamın şeklini değişmişler.yatağımın yönü değişmiş.beni arayıp söylediler babamlar böyle yaptık diye.sonra baktım değişen şekil kıbleye ters.tarif ettim olması gereken şekli,tekrar çevirdiler sağolsunlar.bunun üstüne şimdi senin bu değerli paylaşımını okudum.nezamandır okumak istiyorum fakat uzun yazıları okumakta zorlanıyorum bugün bu yatak mevzusuyla okudum şükür.şimdi eşyaların yönü kıblede evet,ama malesef diğer kıble yönü hakikaten esir almış durumda.kendi adıma düşünüyorum da tv olmadan uykuya bile dalamıyorum.bu aslında bişeylere vakit ayırmamak yada kaytarmak değilde belki yalnız hissetmemek adına yada bi ses olması için evde bana.illa izlemesemde o orda açık olucak.ama gerçekten de tv olmasaydı eskiden olduğu gibi aile içi olsun dost çevresi olsun ibadetlerimiz olsun daha çok meşkul olurduk...şimdi diziler filmler yarışmalar saplantı halini almış durumda.bu hayatımıza girmiş ve yok sayamıyoruz maalesef.var çünki.inşallah bizim için faydalı olucak halde kullanıyoruzdur demekten başka söylicek bişey bulamıyorum tv siz yapamayan biri olarak nediyim.hayırlısı olsun.bu arada aliyem,3 hafta sonra yiğenim dünyaya gelicek Rabbim izin verirse ve ben çok heycanlıyım,kaybettiğimiz yiğenimden sonra bunu kucağımıza sağlıkla alana kadar da çarpıntılarım artarak devam edicek.acizane dualarını istiyorum bu konudainşAllah Rabbim korktuğumuza uğratmaz bizide cümlesinide...yalnız uzun yazı okumaktan sıkılan ben uzun yazı yazmaktan alamadım kendimihelal et hakkını..selametle ve baki duam ile EN EMİNE emanetsin aliyem,hayırlı geceler


Ve Aleyküm Selam B) Ablacım;)
Bu güzel ve içten yorumunuz için çok teşekkür ederim.. Maşallah ablam, doğallığınızın bir neticesi ve güzelliği olan bu yorumunuzu da okumaktan keyif duydum..Allah c.c, sizden ebeden razı olsun, gönlünüze zeval vermesin; hakkınızda hayırlı olacak tüm kalbi dualarınıza hayırlısıyla icabet buyursun, dünyada da, ahirette hakkınızda hayırlı olanı versin inşallah.. Amin.
Duanıza ben de ''inşallah'' diyorum.. Rahman c.c, her şeyi O'nun yolunda hizmet ve rızasına ulaşma vesilesi olarak kullanmamızı nasip etsin bizlere.. Amin.. Değerli ablacım, Rabbimiz c.c doğacak olan yeğeninize İslam, Kur'an yolunda; sağlık, huzur ve mutluluk dolu bir ömür nasip etsin.. Sizlere bağışlasın inşallah.. Çok sevindim:).. Hayırlı haberlerinizi paylaşırsınız inşallah.. Acizane dualarım, minik yeğeniniz için olacak, kendi aramızda da okuruz inşallah... Est. hakkım yoktur, ama helal hoş olsun var ise.. Duaları Çok Kabul Eden'e emanet olasınız değerli ablacım.. Allah c.c her daim yar ve yardımcınız olsun.. Baki Dua ile inşallah.Nurlu Geceler..

 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Televizyonun zararlarından bahsedildiği zaman genellikle televizyonda yapılan programların çocuklar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerden bahsedilir. Zararlı programlardan çocuklarımızı nasıl koruyacağımızın yol ve yöntemleri konu edilir.

Doğrudur. Televizyon programlarından bazılarının çocuklar üzerinde olan olumsuz etkileri mevcuttur ve çocukları bunlardan korumak gerekmektedir. Ancak televizyonun anne-baba üzerinde de olumsuz etkilerinden fazlaca bahsedilmez. Buna sebep belki de zararlı olduğu düşünülen programların anne-baba üzerinde fazlaca olumsuz etkisi olmadığı düşünülmesidir. Elbette çocuk üzerinde olumsuz etkisi olan bir program anne-baba üzerinde o derece bir etki oluşturmaz. Fakat televizyon programlarından daha çok televizyonun kullanım şekli anne-baba üzerinde olumsuz etki oluşturmaktadır.

Toplum olarak henüz bir televizyon izleme tutumu geliştiremedik. Sayıları yüzleri bulan kanal arasında dolaşılıp durulmaktadır. Ev içerisinde televizyon kumandasını kim eline alırsa baştan aşağı tüm kanallara bir göz atar, bazılarına bir kaça dakika bakılır sonunda bir kanaldaki karar kılınır. İzlenen programda reklama geçildiğinde tekrar kanal taramasına geçilir. Ev içerisinde kumandaya hakim olma mücadelesi sonucunda artık bir çok evde ikinci hatta üçüncü televizyona yer verilmektedir. Hatta bazılarına bu sayı da yetersiz gelmekte, her odada bir televizyon bulundurulmaktadır. Bu tip ailelerde hane bireyleri ayrı ayrı mekânlarda çoğu zaman tek başlarına istediği programı izlemektedirler.

Televizyon izleme konusunda olumlu bir tutum geliştirememiş olan anne ve babaların televizyon karşısında geçirdikleri zaman diliminde etraflarında neler olup bitmektedir?

Anne-babalar dikkatini çeken bir programa yoğunlaştıkları zaman çevrelerinde olanlardan uzaklaşmaktadır. Birçok babanın özellikle spor karşılaşmaları ve programları izlerken yaşadıkları bu durumu, ev hanımı olan annelerin kadınlara yönelik sabah programlarında ve dizi izlerken yaşadıkları tahmin edilmektedir. Bu durumun aile bireyleri arasında iletişimi aksatmaması mümkün değildir. Eşler arasında iletişim ve diyalog kopmaktadır.

Aile bireyleri birbirlerinin sorunları ile ilgilenememekte, bunların çözümü için ortak çaba gösterilememekte, sevinç ve mutluluklar paylaşılamamaktadır. Bir babayı taraftarı olduğu takımın galibiyeti mutlu ederken, çocuğunun okul başarısından haberi olmadığı için sevindirmemektedir. Bir anne izlediği dizideki karakter oyuncusunun sorunlarının çözümüne ilişkin harcadığı zihinsel çabayı çocuğunun sorunlarının çözümüne harcayamamaktadır, çünkü çocuğunun sorunlarından habersiz bir annelik yapmaktadır.

Sonuçta aile fertleri birbirlerinin sorunlarından, sevinçlerinden habersiz aynı mekânda ama kendi dünyalarında yaşamaktadırlar. Aile içerisinde yalnızlaşan bireylerin belli bir dönem sonra birbirlerine yabancılaşmaları kaçınılmaz olacaktır. Çocuklarda madde bağımlılığı, okul başarısında düşme, psikolojik sorunlar yaşanmasının zemini hazırlanırken, eşler arasında da anlaşmazlıklar, tartışma ve kavgalar ve sonuçta boşanmaya kadar uzanan bir süreç başlatılmış olunacaktır.

Ailedeki her birey, televizyondan daha çok ailesindeki bireylerin önemli olduğu bilinciyle aile fertlerine karşı gereken ilgiyi gösterdiğinde bu sorunlar daha az görülmesi mümkün olacaktır.




Milli Gazete
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
503
Puanları
83
Yaş
44
...
....sizin yazıyı okurken eskiden taa bu güne kadar güzümde bir yandan canlandı herşey...
ne muhabbetler vardı da şimdi herkeste bir entellektülleiktir almış başını gidiyor..
konuda kişlerin magazinsel haytları son çıkanlar, en yeni diziler...
ne bir kitap okunur nede bir bilgi alış verişi
bunu evdeki kıbleden tutun ta ki gelişen yeni nesile kadar...
aslınd o kadar korkunçki..
inşallah bu emek verip paylaştıklarınızı okuruzda inşallah bir yerden başlarız
bir an önce gerrksizken düğmesini kaparız
o kadrda önemli olmadığını anlarızda evin en önemli yerine koymayız...
ben 5 ay önce bunu başardım eskiden zordu diziyi kapayıp namaza kalkmak ama şimdi
çok daha kolay yapabiliyorum...
hatta haber saatleri dışında açmayı aklımdan bile geçitmiyorum..

Allah celle Cellalüh razı olsun..gerçekten de yine aynı şekil yine okurken şapkamızı önümüze alıp bir kez daha düşünmemiz gerrekn bir konu..
ellerine sağlık...
selam ve dua ile
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Allahcc razı olsun...Allahcc e emanet olasınız gönüldaş-kardeşimiz...BESMELE...SELAM...DUA...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
...
....sizin yazıyı okurken eskiden taa bu güne kadar güzümde bir yandan canlandı herşey...
ne muhabbetler vardı da şimdi herkeste bir entellektülleiktir almış başını gidiyor..
konuda kişlerin magazinsel haytları son çıkanlar, en yeni diziler...
ne bir kitap okunur nede bir bilgi alış verişi
bunu evdeki kıbleden tutun ta ki gelişen yeni nesile kadar...
aslınd o kadar korkunçki..
inşallah bu emek verip paylaştıklarınızı okuruzda inşallah bir yerden başlarız
bir an önce gerrksizken düğmesini kaparız
o kadrda önemli olmadığını anlarızda evin en önemli yerine koymayız...
ben 5 ay önce bunu başardım eskiden zordu diziyi kapayıp namaza kalkmak ama şimdi
çok daha kolay yapabiliyorum...
hatta haber saatleri dışında açmayı aklımdan bile geçitmiyorum..

Allah celle Cellalüh razı olsun..gerçekten de yine aynı şekil yine okurken şapkamızı önümüze alıp bir kez daha düşünmemiz gerrekn bir konu..
ellerine sağlık...
selam ve dua ile


Selamün Aleyküm Değerli Abimiz.
Uyarıcı, faydalı yorumunuz için çok teşekkür ederim. Rabbimiz razı olsun, sizden de inşallah.. Yazdıklarınız, yazık ki son yüzyılın acı bir gerçeği.. İletişim konusunda büyük bir dinamit oldu şüphesiz, TV'ler.. Kitap okuma, bilgi alışverişinde bulunma, sohbet gibi birçok güzellikleri baltaladı.. Zararlı yayınları ile, onun belki minik yüreklere, tertemiz körpecik akıllara hükmetmesine izin verdik.. Ona verdiğimiz değer bu kadar da kalmadı; o, evlerimizin Kabe'si oldu; namazgah yolunda bir ''diken'' eyledik onu..

Rahman, razı olacağı hayatla, razı olacağı yönelişlerle şereflendirsin inşallah..
Rabbimiz yar ve yardımcınız olsun, Rabbimize emanet olunuz.
Selam ve Dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt