Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var (1 Kullanıcı)

Kalb-i selim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ağu 2006
Mesajlar
822
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Hamd ü sena münhasıran Allah'a olsun.
Ve Allah u Teala Peygamberimiz Efendimize ve güzeller güzeli, temizler temizi olan ashabına, ehli beytine Salat u Selam eylesin.

Selamun Aleykum ve Rahmetullah Kalb-i Selim, Müslüman kardeşlerim, abilerim, ablalarım
Bildiğiniz üzere 10 Ağustos (Receb 27) Cuma gecesi Miraç Kandilidir. Kadir Gecesi'nden sonra en mübarek gecedir. Şimdiden Miraç Geceniz Mübarek Olsun İnşAllah.


[big]MİRAÇ GECESİ[/big]

Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur. (İSRA Suresi / 1)

1 - Bir isteyen, olacak azabı istedi.
2 - Kâfirler için onu savacak yok.
3 - O, derece ve makamların sahibi Allah'tandır.
4 - Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.
5 - O halde güzel bir sabır ile sabret.
6 - Çünkü onlar onu uzak görürler.
7 - Biz ise onu yakın görüyoruz. (MEARİC Suresi / 1 - 7)


Mirac Gecesi, Recep ayının 27. gecesidir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yıl önce, 621 yılı başlarında vuku bulmuştur. Olayın iki aşamesaı vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.v) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşüanalamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.v)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis-i şerifde ayrıntılı biçimde anlatılır.

Hadis kitaplarında rivayet edildiği üzere:
Hz. Peygamber (s.a.v) Burak ile Beytü'l Makdis'e vardıktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göğe çıkarıldı. Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüştü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarını gördü, Sidre-i Müntehâ'ya geçti, Allah'ın melekût âleminden bir çok acaib şeyler gördü. Nihayet beş vakit namazın farz kılınması emri ile aynı gecede geri döndü.

Sabahleyin Mescid-i Haram'a çıkıp Kureyş'e haber verdi. Hayret etmek ve kabul etmemekten kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. İman etmiş olanlardan bazıları dönüp dinden çıktı. Birtakım erkekler Ebû Bekir'e koştular.
Ebu Bekir;
"Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur" dedi.
Onlar:
"Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?" dediler.
O da:
"Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum" dedi. Bunun üzerine kendisine Sıddık unvanı verildi.
Kureyşliler içinde Beytü'l-Makdis'i o zamanki haliyle bilenler vardı. Bunlar, onun vasıfları ve durumuyla ilgili sorular sordular, tanımlamasını istediler. Derhal Hz. Peygambere Beytü'l-Makdis gösterildi. Bunun üzerine ona bakıp anlatıyordu.
"Gerçi Beytül-Makdis'i tanımlamada isabet etti." dediler.
Sonra:
"Haydi bakalım bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan bir şeyle karşılaştın mı?" dediler.
Peygamber (s.a.v)
"Evet, falancanın kervanlarıyla karşılaştım, Revhâ'da idi. Bir deve kaybetmişler arıyorlardı. Yüklerinde bir su kadehi vardı. Susadım onu alıp su içtim ve yine eskiden olduğu gibi yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım kadehte suyu bulmuşlar mı?" buyurdu.
"Bu da diğer bir alâmettir" dediler. Sonra sayıların, yüklerini ve görünüşlerini sordular.
Bu defa da kervan olduğu gibi Hz. Peygambere gösterildi ve sorduklarının hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:
"İçlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmiş iki harar olduğu halde falan gün güneşin doğması ile beraber gelirler".
Bunun üzerine:
"Bu da diğer bir âyettir" dediler ve o gün hızla Seniyye'ye doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi:
"Güneş doğdu!" diye haykırdı. Diğer birisi de:
"İşte kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var, tıpkı (Hz. Muhammed'in) dediği gibi" dedi. Böyle olduğu halde yine iman etmediler de:
"Bu apaçık bir büyüdür." dediler.

Bazıları göğe yükselmenin de "Burak" üzerinde meydana geldiğini söylemişler ise de gerçek olan şudur: Mescid-i Aksâ'ya kadar İsrâ (gece yolculuğu) Burak ile olmuş. Ondan sonra Mirac, asansör kurulmuştur.

Ebu Sa'îd-i Hudrî'den rivayet olunduğu üzere Resulullah buyurmuştur ki:
"Beytü'l-Mak-dis'te olanları bitirdiğim zaman Mirac getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim. Ve o, odur ki, ölünüz can çekişme vaktinde gözlerini ona diker. Arkadaşım, beni, onun içinde kapılardan bir kapıya ulaşıncaya kadar çıkardı ki, ona "Koruyucu melekler kapısı" denir. Koruyucular kapısı, gök koruyucularının beklediği dünya göğü kapısıdır.
Nitekim bu konuda
"Ve onu, her kovulmuş şeytandan koruduk" (Hicr, 15/17) buyurulmuştu.

Ve Ebu Sa'îd-i Hüdrî'nin diğer bir rivayetinde şu detaylı açıklama vardır:
"Sonra Mirac getirildi -ki insanların ruhu onda göğe yükselir. Baktım ki, gördüğüm şeylerin en güzeli; görmez misin ölmek üzere olan kimse, ona nasıl gözünü diker? Bunun üzerine dünya göğü kapısına kadar yükseltildik. Cebrail kapının açılmasını istedi.
"O kimdir?" denildi.
"Cibril" dedi.
"Yanındaki kim?" denildi.
"Muhammed" dedi.
"Öyle mi?
O Peygamber olarak gönderildi mi?" denildi.
O, "evet" dedi.
Hemen kapıyı açtılar ve beni selamladılar. Bir de ne bakayım görevli bir melek gördüm ki göğü koruyor ve ona İsmail deniliyor, emrinde yetmişbin melek ve her birinin emrinde yüzbin melek var.

"Burada Resulullah (s.a.v) şu âyeti okudu:

Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.
(Müddessir, 74/31)

ve buyurdu ki:

Derken bir adam ile beraberim ki, şekli Allah'ın yarattığı günkü gibi, ondan hiçbir şey değişmemiş, kendisine soyundan olan insanların ruhu arzediliyor: "Mümin ruhu, hoş ruh, hoş kokuludur. Bunun kitabını (iyilerin defterin)de kılın" diyor. "Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur. Bunun kitabını (kötülerin defterin) de kılın" diyor.
"Ey Cibril! bu kim?" dedim.
"Baban Âdem" dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldı, hayır ile dua etti
"Hoş geldin salih peygamber ve salih evlad" dedi.
Sonra baktım bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar makadlarından çıkıyordu.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
O: "Yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir" dedi.
Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
"Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar." dedi.
Sonra baktım bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeğe başladılar.
"Bunlar kim? Ey Cebrail!" dedim. O:
"Bunlar zinakarlar" dedi. "Allah'ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler."
Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim...
Dedi ki:
"Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. "onların misali kendisini şeytan çarpmış olan kimse gibidir".
Sonra birtakım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar, baş aşağı ayaklarından asılmış.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim. O:
"Bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır" dedi.
Sonra ikinci göğe çıktık. Orada Yusuf ile buluştum. Ümmetinden kendine tabi olanlar da etrafında idi. Yüzü, ayın ondördündeki dolunay gibiydi. Bana selam verdi, hoş geldin dedi.
Sonra üçüncü göğe geçtik. Orada iki teyzeoğlu; Yahya ve İsa ile buluştum. Giyimleri ve saç sakalları birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hoş geldin dediler.
Sonra dördüncü göğe geçtik. İdris ile buluştum. Bana selam verdi, hoşgeldin dedi. Nitekim yüce Allah:

"Biz onu yüce bir yere yükselttik" (Meryem, 19/57) buyurmuştur.
Sonra beşinci göğe geçtik. Orada milletine sevdirilmiş olan Harun ile buluştum. Etrafında ümmetinden birçok tabileri vardı, uzun sakallı idi. Sakalı hemen hemen göbeğine değecekti. Beni selamladı, hoşgeldin dedi.
Sonra altıncı göğe çıktık, Orada Musa b. İmran ile buluştum. Çok kıllı idi. Üzerinde iki gömlek olsaydı kılları onlardan çıkardı. Musa dedi ki:
"İnsanlar beni "Allah katında en şerefli olan yaratık" diye iddia ederler. Bu ise Allah katında benden yalnız daha şerefli olsaydı aldırış etmezdim. Fakat her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir. "
Sonra yedinci göğe geçtik. Ben, orada İbrahim ile buluştum. Sırtını Beyt-i Ma'mur'a dayamıştı. Beni selamladı.
"Salih Peygamber ve Salih evlad hoş geldin" dedi. Bunun üzerine bana denildi ki:
"İşte senin yerin ve ümmetinin yeri."
Sonra Resulullah,

"Gerçekten İbrahim'e insanların en yakını, zamanında ona tabi olanlarla şu Peygamber (Hz. Muhammed) ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin yardımcısıdır." (Al-i İmran, 3/68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:

"Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kıldım. Ona her gün yetmişbin melek girer, Kıyamete kadar geri de dönmezler. Sonra baktım bir ağaç var ki bir yaprağı bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akıyor, iki kola ayrılıyordu.
"Ey Cibril! Bu nedir?" dedim. O:
"Şu rahmet nehri, şu da Allah'ın sana verdiği Kevser'dir" dedi. Bunun üzerine rahmet nehrinde yıkandım, geçmiş ve gelecek günahlarım bağışlandı. Sonra Kevser'in akış istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne bakayım orada hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, insan kalbine gelmeyen şeyler var.




Namaz Emri

Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kıldı. Ondan sonra Musa'ya uğradım.
"Rabbin ne emretti?" dedi.
"Üzerime elli namaz farz kıldı" dedim. O:
"Dön, azaltması için Rabbine yalvar. Çünkü ümmetin bunun altından kalkamaz" dedi.
Rabbime döndüm, azaltması için yalvardım. O benden on vakit namaz indirdi. Sonra Musa'ya döndüm. Bu şekilde Musa'ya uğradıkça Rabbime dönüyordum. Sonunda beş vakit namaz farz kıldı.
Musa, yine:
"Rabbine dön, azaltmasını iste" dedi.
Ben:
"Çok müracaat ettim, artık utandım." dedim.
Bunun üzerine bana denildi ki:
"Sana bu beş vakit namaz, elli namazdır. Bir iyilik on katı iledir. Her kim iyilik yapmaya gayret eder de onu işlemezse, onu bir iyilik yazılır, işleyene de on iyilik yazılır. Her kim de bir günah yapmaya teşebbüs eder de işlemezse bir şey yazılmaz, işlerse bir günah yazılır."

Alâî Tefsiri'nden Âlûsî'nin naklettiğine göre, Resulullah'ın İsra gecesi biniti beş tane idi. Birincisi Beytü'l-Makdis'e kadar Burak. İkincisi dünya göğüne kadar Mi'rac; üçüncüsü yedinci göğe kadar meleklerin kanatları; dördüncüsü Sidre-i Münteha'ya kadar Cibril'in kanadı; beşincisi Kâbe Kavseyn'e (Mirac gecesi iki yay arası kadar Allah'a yaklaşmasına) kadar Refref (manevî bir binek)

Farsça bir şiirde şöyle denilmiştir:

"Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin yürüttük. Bu şekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret değil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmuştur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inişi daha önce olduğuna göre, Peygamber hakkında;

"Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü" (Necm, 53/18)

anlamı daha önce gerçekleşmiştir. Ve o, kendisi Allah'ın âyetlerinden en büyük bir âyettir. Ve İsrâ'nın hikmeti de ona göstermeden çok, onu göstermeye daha uygundur.

Muhakkak ki, ancak o, herşeyi işiten ve herşeyi görendir. Tefsircilerin çoğu, bu zamiri yüce Allah'a işaret etmek üzere tefsir etmişler ve meâlini şöyle açıklamışlardır: O noksan sıfatlardan münezzeh zattır ki, ancak o, kulunun gizli ve açık bütün hallerini gerçek anlamda gören ve haberdar olan ve bundan dolayı, bu yüksek makama ehil ve layık olduğunu bilendir. Onun için bu makamı ona tahsis etmiş ve ona bu şekilde ikramda bulunmuştur. Bu şekilde âyet, gıyabdan (üçüncü şahıstan) birinci şahısa iltifat (çevirme) ile başlamış ve birinci şahıstan üçüncü şahısa iltifat ile son bulmuş olur. Aynı zamanda kâfirlere karşı bir tehdid mânâsını da gerektirir. Ebu'l-Bekâ'nın naklettiğine göre, bazı tefsirciler de zamirin Peygambere işaret ettiğini söylemiş ve âyetin meâlinde demiştir ki: "Gerçekten sözümüzü işiten ve zatımızı gören yalnız o kuldur". Bu şekilde üçüncü şahısa iltifat yoktur. Ve âyet, zahirine göre yorumlanmıştır. Ancak "zatımızı gören" diye tefsir etmek için açık bir ipucu yoktur. "O gösterdiğimiz âyetleri gören" demek daha açıktır. Bununla birlikte Tıybî demiştir ki: "Zamirin böyle iki ayrı yoruma muhtemel olarak gelmesinin sırrı, Hz. Peygamberin yüce Allah'ı görmesi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'ın sözünü işitmesi ve ancak, "Benim yardımımla işitir ve benim yardımımla görür." Hadisi şerifin mânâsı üzere olduğuna işaret olsa gerektir.

Not: "Hadis kitaplarında rivayet edildiği üzere" yazılı yerden itibaren alıntı yapılmıştır. Bilginize sunulur!

Mirac olayının gerçekleştiği gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mirac kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.

Geceyi İhya Etme Programımız

Yatsı namazından sonra 12 rekat "Hacet namazı" kılmak.
Hacet Namazı: her rektte Fatiha'dan sonra 10 İhlas okunur. Niyeat: Allahrızası için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri ve bütün esrarını göstkererek muhabbetin ile müşerref kıldığın sevgili habibin Resullah Efendimiz hürmetine ben aciz kulunu afv-ı ilahine, feyz-i ilahine ve rıza-i ilahine mazhar eyle, Allâhü Ekber.
Nmazadan sonra: 4 Fatiha suresi
100 defa; Subhanellahi velhamdü lillahi vela ilahü illalahü vallahu ekbar. Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyil aziym
100 kere istiğfar edilmeli
100 tana Salvaat-ı Şerif
Miraç gecesinden bir sonraki gün oruç tutulabilir. (mümkünse)
Namazı borcu olanların hiç olmassa bir günlük kaza namazı kılmak makbul olsa gerek.

Rabbim bu geceyi cümlemize ihya ile geçirmeyi nasip eylesin ve daha nice Mübarek gecelere ulaştırmayı nasip eylesin İnşAllah...(Amin) Bu geceyi hakkıyla edea edenlerden olma duası ile... Mirac'ınız (şimdiden) Mübarek Olsun..
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

ALLAH CC RAZI OLSUN KARDEŞİM ÇOK FAYDALI BİR PAYLAŞIM OLDU.SELAM VE DUA İLE KAL ALLAH CC EMANET OL.SELAMETLE İNŞALLAH.
 

Kalb-i selim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ağu 2006
Mesajlar
822
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

KAAN ERDEM yazdı:
ALLAH CC RAZI OLSUN KARDEŞİM ÇOK FAYDALI BİR PAYLAŞIM OLDU.SELAM VE DUA İLE KAL ALLAH CC EMANET OL.SELAMETLE İNŞALLAH.

Amin, ecmain. Rabbim ümmet-i Muhammed'den razı olsun İnşAllah-u Rahman. Rabbim bu geceyi hakkıyla eda edenlerden olmayı nasip eylesin İnşAllah kardeşim. Miraç'ın (şimdiden) Mübarek olsun.


"Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin yürüttük. Bu şekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret değil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmuştur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inişi daha önce olduğuna göre, Peygamber hakkında;

"Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü" (Necm, 53/18)


Allahaısmarladık... B)
 

semen_53

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Tem 2007
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

ALLAH CC razı olsun kardeşim verdiğin bu güzel bilgiler için ALLAH hiç kimseyi yolundan şaşırtmasın
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

S.A.KARDEŞİM.RABBİM CÜMLEMİZE O MÜBAREK GECEYE ERİŞMEYİ VE HAKKIYLA EDA ETMEYİ NASİP ETSİN.A.E.O.
 

Kalb-i selim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ağu 2006
Mesajlar
822
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

semen_53 yazdı:
ALLAH CC razı olsun kardeşim verdiğin bu güzel bilgiler için ALLAH hiç kimseyi yolundan şaşırtmasın

Amin, ecmain. Rabbim ümmet-i Muhammed'den razı olsun İnşAllah-u Rahman. Rabbim bu geceyi hakkıyla eda edenlerden olmayı nasip eylesin İnşAllah kardeşim.Bilgileri beğenmenize sevindim. Bir faydası olduysa ne mutlu bize. programa katılmanızı umuyorum inş. Miraç'ınız (şimdiden) Mübarek olsun.


"Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin yürüttük. Bu şekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret değil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmuştur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inişi daha önce olduğuna göre, Peygamber hakkında;

"Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü" (Necm, 53/18)


Allahaısmarladık... B)
 

Kucukumut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Haz 2007
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

Allah razı olsun kardeş
rabbim salih kullardan eylesin bizleriB)
 

Kalb-i selim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ağu 2006
Mesajlar
822
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

ADALETIMAHZA yazdı:
S.A.KARDEŞİM.RABBİM CÜMLEMİZE O MÜBAREK GECEYE ERİŞMEYİ VE HAKKIYLA EDA ETMEYİ NASİP ETSİN.A.E.O.

Aleykum Selam.
Duana Can-ı gönülden "Amin" diyorum abla. Miraç'ın (şimdiden) Mübarek olsun.


"Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin yürüttük. Bu şekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret değil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmuştur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inişi daha önce olduğuna göre, Peygamber hakkında;

"Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü" (Necm, 53/18)


Allahaısmarladık... B)
 

SUDBUR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Tem 2007
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

SELAMÜN ALEYKÜM. ALLAH RAZI OLSUN. ALLAH EMEĞİNİZİ BOŞA ÇIKARMASIN. İNŞALLAH HEPİMİZ RABBİMİZİN KARŞISINA SALİH BİR KUL OLARAK ÇIKARIZ. 7. KAT EN FAZİLETLİ KAT. İBRAHİM ALEYHİSELAMIN KATI VE PEYGAMBER EFENDİMİZİN VE ÜMMETİNİN YERİ. YÜCE RABBİM BİZE DE NASİP ETSİN. ŞU ANLADIM Kİ PEYGAMBER EFENDİMİZİN ÜMMETİ OLDUĞUMUZ İÇİN ALLAHA NE KADAR ŞÜKRETSEK AZDIR.
 

asil20

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Haz 2007
Mesajlar
195
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

S.A. RABBİM SENDEN RAZI OLSUN KARDEŞİM ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIMDI.SELAM VE DUA İLE ...A.E.O...SENİN DE MİRACIN MÜBAREK OLSUN KARDEŞİM...B)B)B)B)
 

~Elçi~

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2007
Mesajlar
2,893
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
RE: Sırada "MİRAÇ KANDİLİ" Var

Esselamun aleyküm kardeşim Rahman razı olsun gönlünüze sağlık Rabbim bu mübarek ayları ve bu mübarek günleri bizlere bağışlanma ve hidayet vesilesi kılsın inşaallah selam ve dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt