Semerkand gönüllüleri, Semerkand'ın bilinirliğinin artırılması için gün geçmiyor ki yeni bir proje üretmesin. Geçtiğimiz Pazar günü, Güzelyalı'daki gönüllülerimiz tatil tadında bir etkinlikle iş başındaydı...
Hayat bir yolculuksa şayet, hayaller de bu yolculuğun azığıdır. Uzakları yakın eden, olmazları olduran, özlemleri bitiren... Mutluluk, azığına sahip çıkmaktır bir yönüyle, bir yönüyle azığını paylaşmak... Yoldaşınla, haldaşınla, kardeşinle...
Semerkand'a gönül vermek de böylesi bir yolculuktur. Yolculuğun mutlu geçmesi adınadır kanat çırpmalar ve meşhur "vızıldamalar..."
Geçtiğimiz Pazar günü, bir arı telaşıyla hazırlanılmış bir projeye şahit olduk. İstanbul Güzelyalı semtindeki gönüllüler "her eve bir Semerkand" sloganıyla iş başındaydı.
Projeye günler öncesinden karar verilmiş ve hazırlıklara başlanılmıştı. Karınca kararınca, mütevazı ama "gönülden kopan" hediye paketleri hazırlanmıştı. Proje basitti : Kapısı çalınan her eve sıcak bir merhaba ve bir de Semerkand götürmek... Zira biliniyordu ki bu zamanda sıcak bir "merhaba"nın değeri paha biçilmezdi...
Nihayet büyük gün gelip çatmıştı. Dağıtım ekibi son hazırlıkları yapmak üzere bir araya geldi. Önce hediyeler paketlendi. Sonra yolculuk başladı. Güzelyalı sahil şeridinden bir mahalleye konuk olunacaktı bu kez. Dörder kişiden oluşan iki ekip mahallenin iki başından kapıları tıklatmaya başladı.
"Tık tık...", "Kim o", "Semerkand" konuşmalarıyla ya da tıklatılan kapıların ardında kimse olmadığı anlaşıldığında "Madem onlar Semerkand'ı karşılayamadı, Semerkand onları karşılasın!" denilerek kapı tokmağına asılan hediye paketleriyle başlayan yolculuk iki saat içinde sona ermişti bile... Geriye yedi yüz elli hane ve onlarca anı kalmıştı.
Yolculuk bittiğinde herkeste tatlı bir yorgunluk ve "şaşkınlık" vardı. Yedi yüz elli hane yalnızca iki saatte bitmişti!
Bu tatlı yorgunluğu muhabbet dolu bir yemekle süslemek isteyen gönüllüler, yemek boyunca anılarını paylaştı. Mesela, on yedi yaşlarında bir genç Semerkand'ı görür görmez gönüllülerimizi yolda karşılamıştı. Az sonra, "Semerkand Çocuk"un bundan sonraki müdavimleriyle tanışılmıştı. Onlarca anının içinde hem fikir olunan gerçekse "Semerkand denince kapıların ardına kadar açıldığı"ydı.