“O takva sahipleri, gayba inanırlar, namazlarını dosdoğru kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah yolunda infak ederler.”
"Namaz kılan bir insanın sevabı günahından çok olur." gibi bir yaklaşım doğru değildir. Bazen çok küçük bir günah bile manevi dünyamızda büyük tahribatlara sebep olabilir. Bu bakımdan günahı küçümsemek doğru değildir.
İşlenen her günah insanın ibadetlerini iptal etmese de sevabını azaltır. Allahu Teala Kur'an-ı Kerim'de takva ehli olan müminleri övmüştür. Takvanın birinci esası ise günahları terketmektir. Takvada ilk akla gelen, haramları terktir. Bunlar kesinlikle yasaklanmıştır.
Bunu, mekruhlardan sakınma takip eder. Mekruh, çirkin bulunan, hoş karşılanmayan fiil, söz ve hâllere denir. Bunların terk edilmeleri de takvadandır.
Daha sonra şüpheliler karşımıza çıkar. Bunların da mekruhlar gibi haramla bir başka komşulukları vardır. Hakkında kesin bir hüküm olmayan işlerde, takvaya uygun olan, haram olma ihtimalini ön plana alıp o fiilleri terk etmektir.
Sonra mübah ve helâl olanlar gelir. Bunlardan yetesiye istifade edip israftan sakınmak da takvadandır.