Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mukaddesat Sebebiyle BİRİ ZELİL OLURKEN DİĞERİ VELİ OLDU... (1 Kullanıcı)

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
Mukaddes kelimesi Kaduse (Kaf, dal, sin) fiilinden türetilmiş bir ism–i mef'uldür. "Kaduse" kelimesi lügatta: temiz, arı; kutsal, mukaddes olmak; "Kaddese": Kutsallaştırmak, kutsamak, takdis etmek; "Tekaddese" ise, kutsal/mukaddes saymak anlamındadır. "Mukaddes" ise Allah Celle Celâluhu tarafından aziz, saygıdeğer kılınmış mânasındadır. Allah Celle Celâluhu dilediği bazı şeyleri saygıdeğer kılmış yani onlara dokunulmazlık tanımıştır. Allah'ın bu dokunulmaz kıldığı mukaddes şeyler peygamberler tarafından insanlara beyan edilmiştir. İnsanlardan bu mukaddes kılınan şeylere karşı edepli olmaları istenmiştir. Şu da çok iyi bilinmeli ki, mukaddes kılma yetkisi Allah'ındır. Allah Teâlâ dilerse bu kutsalı değiştirebilir. Çünkü kutsal kılma yetkisi Allah'ındır.
Allah Teâlâ tarafından mukaddes kılınanlar karşısında insanlar birtakım davranışlar ortaya koymuşlardır. Bu davranış modellerinden bazısı menfi, bazısı da müspettir. Biz bu yazımızda işte bu iki davranış biçimini karşılaştırmalı olarak ortaya koymaya çalışacağız. Menfi davranış biçimi olarak Kur'an–ı Kerim'in 105. sûresi olan Fil sûresine konu olan Ebrehe ve taraftarlarının davranışlarını, bu davranışlarının sebeplerini ve davranışlarının sonucu olarak akıbetlerini beyan etmeye çalışacağız.
Tarih kitaplarında "Fil hâdisesi" diye zikredilen olay şöyle gerçekleşmiştir:
Habeşistan Krallığının Yemen valisi olan 'Ebrehe', kral nezdinde saygınlığının artması için birçok insanın kutsal kabul ettiği Kâbe gibi saygın, kutsal bir mabet inşa etmek istedi. Böylece insanlar Kâbe gibi bu mabedi de ziyaret edecek ve bu sebeple de bu mabedin çevresi önemli bir ticaret merkezi olacaktı. Ebrehe bu düşüncesini mektupla Habeş kralına bildirir. Teklif kral tarafından kabul görür. Çok değerli taş ve altınlardan o devrin en şatafatlı kilisesi San'a'da inşa edilir. Ebrehe'nin bu işinden haberdar olan bedevî Arab'ın biri gizlice bu mabede girer ve oraya pisler ve o pislikleri mabedin içine yayar. Bundan çok öfkelenen Ebrehe, aralarında fillerin de olduğu çok büyük bir ordu ile Mekke'ye gelir. Amacı Kâbe'yi yerle bir etmektir. Böylece herkes Kâbe yerine San'a'da inşa edilen yeni mabede yönelecek, Ebrehe de umduklarına kavuşacaktır. Ordu Kâbe'ye ilerlerken Allah'ın gazabına uğradı ve Allah Teâlâ, o çok güçlü orduyu çok güçsüz mahlûklardan olan Ebabil kuşlarıyla helâk etti. Bu hâdise Hz. Peygamber'in doğumundan kırk gün (bunda ittifak yoktur, farklı rivayetler bulunmaktadır) önce meydana gelmiştir. Allah Celle Celâluhu, bu hâdiseyi, gözleriyle gördükleri hâlde Hz. Peygamber ve mü'minlere çeşitli işkencelerde bulunan Mekke müşriklerine bir ikaz olsun diye Kur'an–ı Kerim'de Fil sûresinde, aradan yıllar geçmesine rağmen Mekke müşriklerine hatırlatmıştır.
Mekke müşriklerine, "Bakın, Kâbe gibi bir kutsala savaş açan çok güçlü bir orduyu helâk eden Allah Teâlâ, Kâbe gibi kutsal olan O'nun Peygamberine ve dinine savaş açan sizleri de helâk eder; dikkatli olun!" mesajı verilmiştir. Ebrehe, halk arasında saygın ve Yemen valiliği gibi önemli bir makamın sahibiyken sırf mukaddes olan Kâbe'ye yapmış olduğu taarruz sebebiyle Allah Teâlâ tarafından helâk edilmiştir.
Mukaddesat karşısında diğer bir davranış şekli de mukaddesata karşı müspet bir davranış ortaya koymaktır. Bunun misali de yüzlerce kez yapmış olduğu tevbesini bozan ve daha sonra Allah Teâlâ'nın velî kullarından olan Bişr–i Hafi'nin çamur içindeki Allah Teâlâ'nın ismi şerifinin yazılı olduğu bir kağıt parçasına saygı göstererek, onu temizleyip güzel kokular sürerek, evinin en güzel köşesine yerleştirmesi olayıdır.
Bişr–i Hafi, devamlı içki içen ve kötü insanlarla arkadaşlık eden birisiydi. İnsanlar onu bu özelliklerinden dolayı sevmiyorlardı. Hatta mahallesinin çocukları bile onu sevmiyor ve taşlıyordu. Bişr, yaptıklarının yanlış olduğunu biliyor; fakat bir türlü nefsini yenemiyordu. Defalarca tevbe ettiği hâlde nefsine ve kötü arkadaşlarına yenik düşüyor ve tevbesini bozuyordu. Yine tevbe etmiş, babasının arkadaşlarından olan demircinin yanında çalışmaya başlamıştı. Arkadaşları boş durmuyor, onu tevbesinden caydırmaya çalışıyorlardı. Bir süre arkadaşlarına direnen Bişr, arkadaşlarının telkinlerine daha fazla karşı koyamadı ve tevbesini yine bozdu. O gün geç vakitlere kadar içti; ama içindeki pişmanlık ateşi onu kavuruyordu. İçki meclisinin dağılmasından sonra eve gelirken, Allah Celle Celâluhu isminin yazılı olduğu çamur içindeki kağıt parçasını alıp temizledi, onu öpüp kokladı, eve getirip güzel kokular sürüp, evinin en güzel köşesine onu yerleştirdi. Bu sebepten dolayı Allah Teâlâ'nın velî kullarından oldu.
Ebrehe ve Bişr–i Hafi, biri insanlar tarafından saygı gösterilen ve makam sahibi olan diğeri ise devamlı içki içen ve insanların kerih (kötü) gördüğü bir insan. İnsanlar nezdinde saygın ve Habeş kralının Yemen valisi olan Ebrehe, mukaddesata karşı takınmış olduğu menfi tutum sebebiyle helâk olurken insanların kötü alışkanlığı sebebiyle kerih gördüğü Bişr, mukaddesata karşı takındığı müspet tutum nedeniyle Allah Teâlâ'nın velî kulu oldu.
İşte yaşanmış iki örnek. Mukaddesat sebebiyle biri zelil olurken diğeri Allah Celle Celâluhu'nun velî kullarından oluverdi.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt