Hicretin 1. senesi. Milâdi 622.
Resûl-i Ekrem Medine`ye teşrif buyurduklarında içinde cemaatle namaz kılabilecekleri gerektiğinde toplanıp meselelerini konuşabilecekleri bir yerden mahrum bulunuyorlardı. Bu mühim vazifeler için merkez teşkil edecek bir mescid gerekiyordu.
Efendimiz Medine`de ilk olarak bu mescidi inşâ etmekle işe başladı.
Şehre ilk girdiklerinde devesi Neccaroğullarından Sehl ve Süheyl adında iki yetimin üzerinde hurma kuruttukları arsalarına çökmüştü. Bu iki yetim Medineli Müslümanlardan Muaz bin Afra`nın (r.a.) himâyesinde bulunuyorlardı. Resûl-i Ekrem bu arsayı satın almak istediğini Muaz Hazretlerine bildirdi. Ancak bu fedakâr Sahabî arsanın bedelini himâyesindeki iki yetime vererek bu büyük şeref ve ücrete nail olmak için bağışlamak istediğini söyledi. Fakat Peygamberimiz kabul etmedi. Sonra da arsa sahibi iki yetimi çağırarak arsalarının bedelini ödemek istedi. İki genç yetim de "Yâ Resûlallah! Biz onun bedelini ancak Allah`tan bekleriz. Sana onu Allah rızası için bağışlarız" dediler.
Resûl-i Ekrem gençlerin bu tekliflerini de kabul etmedi ve bedeli olan 10 miskal altına arsayı satın aldı. Bu miktarı Resûl-i Ekrem Efendimizin emriyle Hz. Ebû Bekir onlara hemen ödedi.413
Fedakâr Sahabîler tarafından arsa kısa zamanda ter temiz hale getirildi ve Resûlullahın emriyle kerpiçler kesilip hazırlandı.
Peygamberimiz mescidin temelini atacağı sırada yanında Hz.Ebû Bekir Hz. Ömer Hz. Osman ve Hz. Ali bulunuyordu. Müslümanlardan oraya uğrayan biri "Yâ Resûlallah! Yanında sadece şu birkaç kişi mi var?" diye sordu.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz cevaben "Onlar benden sonra işi yönetecek olanlardır" buyurdu. Onu takiben sırasıyla Hz. Ebû Bekir Hz. Ömer Hz. Osman ve Hz. Ali temele birer taş koydular. Böylece Mescid-i Nebevî`nin temelleriyle birlikte Dört Halife devrinin manevi temelleri de atılmış oluyordu.
Mescidin inşasında Peygamber Efendimiz; bilfiil durmadan dinlenmeden çalıştı. Bir taraftan mübârek elleriyle kerpiçler taşırken diğer taraftan Müslümanları şevk ve gayrete getirici şu sözleri söylüyordu:
"Taşıdığımız şu yük ey Rabbimiz!
"Hayber`in yükünden daha hayırlı daha temiz
"Yâ Rab! Hayır ancak âhiret hayrı!
"Sen Muhacirle Ensar`a acı!"414
Durup dinlenmeden yapılan çalışma neticesinde Mescid-i Nebevînin inşâsı kısa zamanda tamamlandı. Her türlü süsten uzak dört duvarı kerpiçten olan bu kudsî mâbedin tavanı yoktu. Henüz Kâbe kıble olarak tayin edilmemiş bulunduğundan kıblesi Kudüs`e doğru idi. Dörtgen şeklinde idi ve üç kapısı ile bir de mihrabı vardı. Mihrab yerine sıra halinde hurma gövdeleri dizilmişti. Minberi yoktu. Sadece Resûlullahın hutbe irâd buyururlarken dayanmaları için bir hurma kütüğü bulunuyordu. Sonraları Sahabîlerin arzusu üzerine üç basamaklı bir minber yapıldı.415 Mescid-i Nebevî değişik tarihlerde tâdilatlar görerek bugünkü şeklini almıştır.
Mescid-i Nebevî sadece cemâatle namaz kılmak için kullanılmıyordu. Bunun yanında Müslüman nüfusun dinî ihtiyaçları da burada karşılanıyordu. Ayrıca burada öğretim yapılıyor elçi ve kabile temsilcileri de ilerde görüleceği gibi kabul ediliyordu.
Mescid-i Nebevînin yanına Ayrıca kerpiçten önce biri Hz. Sevde diğeri Hz. Âişe`ye mahsus olmak üzere iki oda yapıldı. Odaların üzerleri hurma kütüğü ve dalları ile örtüldü. Sonraları Resûl-i Ekrem başka zevceler alınca odalar arttırıldı. Dördü kerpiçten olan odaların beşi ise taştandı. Hepsinin üzeri hurma dallarıyla tavanlanmıştı.
Mescid-i Nebevî`ye bitişik odalar yapılınca Peygamber Efendimiz Ebû Eyyûb el-Ensârî`nin evinden oraya taşındı.416
Resûl-i Ekrem Medine`ye teşrif buyurduklarında içinde cemaatle namaz kılabilecekleri gerektiğinde toplanıp meselelerini konuşabilecekleri bir yerden mahrum bulunuyorlardı. Bu mühim vazifeler için merkez teşkil edecek bir mescid gerekiyordu.
Efendimiz Medine`de ilk olarak bu mescidi inşâ etmekle işe başladı.
Şehre ilk girdiklerinde devesi Neccaroğullarından Sehl ve Süheyl adında iki yetimin üzerinde hurma kuruttukları arsalarına çökmüştü. Bu iki yetim Medineli Müslümanlardan Muaz bin Afra`nın (r.a.) himâyesinde bulunuyorlardı. Resûl-i Ekrem bu arsayı satın almak istediğini Muaz Hazretlerine bildirdi. Ancak bu fedakâr Sahabî arsanın bedelini himâyesindeki iki yetime vererek bu büyük şeref ve ücrete nail olmak için bağışlamak istediğini söyledi. Fakat Peygamberimiz kabul etmedi. Sonra da arsa sahibi iki yetimi çağırarak arsalarının bedelini ödemek istedi. İki genç yetim de "Yâ Resûlallah! Biz onun bedelini ancak Allah`tan bekleriz. Sana onu Allah rızası için bağışlarız" dediler.
Resûl-i Ekrem gençlerin bu tekliflerini de kabul etmedi ve bedeli olan 10 miskal altına arsayı satın aldı. Bu miktarı Resûl-i Ekrem Efendimizin emriyle Hz. Ebû Bekir onlara hemen ödedi.413
Fedakâr Sahabîler tarafından arsa kısa zamanda ter temiz hale getirildi ve Resûlullahın emriyle kerpiçler kesilip hazırlandı.
Peygamberimiz mescidin temelini atacağı sırada yanında Hz.Ebû Bekir Hz. Ömer Hz. Osman ve Hz. Ali bulunuyordu. Müslümanlardan oraya uğrayan biri "Yâ Resûlallah! Yanında sadece şu birkaç kişi mi var?" diye sordu.
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz cevaben "Onlar benden sonra işi yönetecek olanlardır" buyurdu. Onu takiben sırasıyla Hz. Ebû Bekir Hz. Ömer Hz. Osman ve Hz. Ali temele birer taş koydular. Böylece Mescid-i Nebevî`nin temelleriyle birlikte Dört Halife devrinin manevi temelleri de atılmış oluyordu.
Mescidin inşasında Peygamber Efendimiz; bilfiil durmadan dinlenmeden çalıştı. Bir taraftan mübârek elleriyle kerpiçler taşırken diğer taraftan Müslümanları şevk ve gayrete getirici şu sözleri söylüyordu:
"Taşıdığımız şu yük ey Rabbimiz!
"Hayber`in yükünden daha hayırlı daha temiz
"Yâ Rab! Hayır ancak âhiret hayrı!
"Sen Muhacirle Ensar`a acı!"414
Durup dinlenmeden yapılan çalışma neticesinde Mescid-i Nebevînin inşâsı kısa zamanda tamamlandı. Her türlü süsten uzak dört duvarı kerpiçten olan bu kudsî mâbedin tavanı yoktu. Henüz Kâbe kıble olarak tayin edilmemiş bulunduğundan kıblesi Kudüs`e doğru idi. Dörtgen şeklinde idi ve üç kapısı ile bir de mihrabı vardı. Mihrab yerine sıra halinde hurma gövdeleri dizilmişti. Minberi yoktu. Sadece Resûlullahın hutbe irâd buyururlarken dayanmaları için bir hurma kütüğü bulunuyordu. Sonraları Sahabîlerin arzusu üzerine üç basamaklı bir minber yapıldı.415 Mescid-i Nebevî değişik tarihlerde tâdilatlar görerek bugünkü şeklini almıştır.
Mescid-i Nebevî sadece cemâatle namaz kılmak için kullanılmıyordu. Bunun yanında Müslüman nüfusun dinî ihtiyaçları da burada karşılanıyordu. Ayrıca burada öğretim yapılıyor elçi ve kabile temsilcileri de ilerde görüleceği gibi kabul ediliyordu.
Mescid-i Nebevînin yanına Ayrıca kerpiçten önce biri Hz. Sevde diğeri Hz. Âişe`ye mahsus olmak üzere iki oda yapıldı. Odaların üzerleri hurma kütüğü ve dalları ile örtüldü. Sonraları Resûl-i Ekrem başka zevceler alınca odalar arttırıldı. Dördü kerpiçten olan odaların beşi ise taştandı. Hepsinin üzeri hurma dallarıyla tavanlanmıştı.
Mescid-i Nebevî`ye bitişik odalar yapılınca Peygamber Efendimiz Ebû Eyyûb el-Ensârî`nin evinden oraya taşındı.416