T
tevbekarım
İran'dan, Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında bir doktor gelmiş, Medine-i Münevvere'ye yerleşmiş. Bir ay geçmiş, iki ay geçmiş, üç ay geçmiş hiç müracaat eden yok! Hiç hastalanan yok! Yani hasta olup da doktora müracaat eden hiç çıkmamış!
Bakmış, yani geçim sağlayamamış orada, hiç kendisine müracaat eden yok! Ona demişler ki:
"Burada hiç böyle hastalanma olmaz."
"Neden?"
"Kişi acıkmadan yemek yemez burada. Acıkır o kadar yer. Karnını da tıka basa doldurmaz, daha karnında yer varken kalkar."
Biz öyle yapamıyoruz işte! Şu Ramazan geldi geçti, hepimiz birbirimizi biliyoruz. Sofraya oturduk mu; of, şu güzel olmuş, bu güzel olmuş derken ondan sonra namaz olmasa helak olacak hale geliyoruz. Bereket arkasından teravih namazı yetişiyor da eritiyoruz yani! Teravihten sonra rahatlıyoruz. Halbuki tutabilmesi lazım insanın kendisini!
M.Esad Çoşan Hocaefendi
Bakmış, yani geçim sağlayamamış orada, hiç kendisine müracaat eden yok! Ona demişler ki:
"Burada hiç böyle hastalanma olmaz."
"Neden?"
"Kişi acıkmadan yemek yemez burada. Acıkır o kadar yer. Karnını da tıka basa doldurmaz, daha karnında yer varken kalkar."
Biz öyle yapamıyoruz işte! Şu Ramazan geldi geçti, hepimiz birbirimizi biliyoruz. Sofraya oturduk mu; of, şu güzel olmuş, bu güzel olmuş derken ondan sonra namaz olmasa helak olacak hale geliyoruz. Bereket arkasından teravih namazı yetişiyor da eritiyoruz yani! Teravihten sonra rahatlıyoruz. Halbuki tutabilmesi lazım insanın kendisini!
M.Esad Çoşan Hocaefendi