KURBAN KESMEK
Köyde, çölde, şehrde mukîm olan, âkıl, bâlig, hür ve müslimân erkek ve kadının, ihtiyâcından fazla nisâb mikdârı malı veyâ parası varsa, kurban bayramı için niyyet ederek, belli günlerde, belli bir hayvanı kesmeleri vâcib olur. İhtiyâc eşyâsı, bir ev ve eşyâsı ve üç kat elbisedir. Şeyhayne göre, babasının, zengin çocuğu için de çocuğun malından kesmesi lâzımdır. Etini bu çocukdan başkası yiyemez. Çocukdan artan et satılıp, parası ile çocuğa, elbise gibi, devâmlı kullanılabilecek şeyler alınır. Fekat fetvâ imâm-ı Muhammedin ictihâdıdır. Buna göre, babanın çocuğu için kendi malından da, çocuğun malından da kesmesi vâcib değildir. Kurban nisâbını bundan evvelki maddede, sadaka-i fıtrı anlatırken bildirdik. İbni Âbidîn, zekâtın verileceği yerleri bildirirken buyuruyor ki, tarlasından aldığı mahsûl veyâ tarlanın, evin, dükkânın [atelyenin, kamyonun] bir senelik kirâsı, ne kadar çok olursa olsun, bir yıllık ev ihtiyâcını veyâ aylık geliri ve aldığı maâş ve ücret, aylık ihtiyâcını ve kul borcunu karşılamıyan kimse, imâm-ı Muhammede göre fakîrdir. Fetvâ da böyledir. Şeyhayne göre, ya’nî İmâm-ı a’zamla imâm-ı Ebû Yûsüfe göre zengin sayılır. Çünki, mülkü olan tarlanın ve bu demirbaş malların değeri, ihtiyâcını karşılar ve nisâb kadar da artar. Bunun kirâyı her alışda, bir mikdâr ayırıp, birikdirerek fıtra vermesi ve kurban kesmesi lâzımdır. Ya’nî, büyük sevâba kavuşması lâzımdır. Fıtra vermez ve kurban kesmezse, imâm-ı Muhammede göre, günâhdan kurtulur. Görülüyor ki, her iki ictihâd da yerindedir ve müslimânlara rahmetdir. Bu hâlde olan kimse, fıtra vermezse veyâ kurban kesmezse, imâm-ı Muhammedin ictihâdı, bunu azâbdan kurtarır. Tarlasından hiç mahsûl almıyan, kirâya da veremiyen kimse ve ihtiyâcından fazla malı olup da, parası bulunmayan erkek veyâ kadın, imâm-ı Muhammedin ictihâdına uyarak, fıtra vermez ve kurban kesmez. Verir ve keserse, ikinci ictihâda göre, fıtra ve kurban sevâbına kavuşur. Üzerine vâcib olmıyan ibâdeti yapan, yalnız nâfile ibâdet sevâbı kazanır. Vâcib sevâbı kazanmaz. Etini fakîrlere verirse, sadaka sevâbı da kazanır. Vâcib olan fıtra ve kurban sevâbı ise, nâfile ve sünnet sevâbından katkat dahâ fazladır. Her ibâdet de böyledir. Diğer üç mezhebde sünnet-i müekkede olduğu (Mîzân-ı kübrâ)da ve (Menâhic)de yazılıdır. İslâmiyyetde kurban kesmek yokdur, diyen kâfir olur.
[(Hazânet-ül-müftîn) ve (Eşbâh) kitâblarında diyor ki, (Evleri ve dükkânları olanın, aldığı kirâları, tarlası olanın, tarlasının mahsûlü veyâ kirâsı, çoluk çocuğunu beslemeğe yetişmezse, bu kimse fakîr sayılır. Zekât alması câiz olur). Görülüyor ki, fetvâ imâm-ı Muhammede göre verilmişdir]. İbni Âbidîn buyuruyor ki, (Mudârebe ve şirketde çok malı olup da alamıyanın, kurban kesecek kadar parası, malı varsa, keser).
Aldığı kirâ ile güç geçinen kimse, nisâba mâlik ise, para birikdirip, fıtra vermeli ve kurban kesmelidir. Etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından birikdirerek gelecek yılın fıtra ve kurban parası olarak saklamalıdır. Böylece, fıtra ve kurban sevâbından mahrum kalmamalıdır. Kurban kesen, kendini Cehennemden âzâd etmiş olur. Bir hadîs-i şerîfde, (Hasîslerin en kötüsü, [kesmesi vâcib olduğu hâlde] kurban kesmiyendir) buyuruldu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” iki kurban keserdi. Biri kendisi için, biri de ümmeti için idi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” için de kurban kesmek müstehabdır ve çok sevâbdır.
Kurban, koyun, keçi, sığır, deveden birini, kurban bayramının ilk üç gününde, kurban niyyeti ile kesmek demekdir. Bir sığırı veyâ deveyi, yedi kişiye kadar müslimân, bâlig kimse, ortak olarak da satın alıp kesebilirler. Bunlara adak veyâ akîka kurbanı da ortak edilebilir. Zenginin satın aldığına, sonradan ortak olmak câiz ise de mekrûhdur. Hiçbirinin hissesi yedidebirden az olmamalıdır. Sekiz kişinin yedi sığırı ve iki kişinin iki koyunu ortak satın almaları câiz olmaz. Çünki, herbirinin her hayvanda hissesi vardır. Fâiz olmamak için, eti dartarak, müsâvi ağırlıkda olarak paylaşmaları lâzımdır. Dartmadan bölüşüp halâllaşmak câiz olmaz. Çünki halâllaşmak, hediyye vermekde olur. Taksîmi mümkin olan birşeyde ortak olanların hisselerini ayırmadan önce hiç kimseye hediyye etmeleri câiz değildir. Altı kişiye et ile birlikde deri veyâ bacak da verilirse dartmadan paylaşmaları câiz olur. Başının da, derisi gibi olduğu (Hindiyye)de ve (Mecmû’a-i Zühdîyye)de yazılıdır. 856. cı sahîfede 9. rakama bakınız!
(Hindiyye)de diyor ki, (Bayramdan evvel, Allah rızâsı için bir koyun veyâ şu koyunu kurban edeyim diyen zengin veyâ fakîr kimsenin, kurban bayramında bir koyun kesmesi vâcib olur, nezr olur. Bayram günlerinden evvel nezr yaparken fakîr iken, bayram günlerinde zengin olursa, ayrıca bir de bayram kurbanı kesmesi vâcib olur. Zengin, bunu bayram günlerinde söylerken, bayram kurbanını kesmeği niyyet ederse, bir koyun keser. Bunu bayramdan evvel söyledi ise, muhakkak iki koyun keser. Fakîr mutlaka bir keser. Nezr kurbanını satamazlar. Müsâfirin ve nezri olmayıp kurban niyyeti ile almayan fakîrin bayramda kesdikleri koyun, nâfile kurban olur. Zengin veyâ fakîr, mevcûd koyununu veyâ kurban niyyeti ile satın almadıkları koyunu kurban kesmek niyyet etseler, kesmeleri vâcib olmaz, keserlerse, nâfile olur. Zenginin satın alırken, bayram kurbanı kesmeği niyyet etmeyip, hayâtının ni’metine şükr olarak kesmeği niyyet etdiği kurbanı kesmesi vâcib olur).
Tam İlmihal Seadeti Ebediyye'den
01-TAM LMHL SE'DET- EBEDYYE
Köyde, çölde, şehrde mukîm olan, âkıl, bâlig, hür ve müslimân erkek ve kadının, ihtiyâcından fazla nisâb mikdârı malı veyâ parası varsa, kurban bayramı için niyyet ederek, belli günlerde, belli bir hayvanı kesmeleri vâcib olur. İhtiyâc eşyâsı, bir ev ve eşyâsı ve üç kat elbisedir. Şeyhayne göre, babasının, zengin çocuğu için de çocuğun malından kesmesi lâzımdır. Etini bu çocukdan başkası yiyemez. Çocukdan artan et satılıp, parası ile çocuğa, elbise gibi, devâmlı kullanılabilecek şeyler alınır. Fekat fetvâ imâm-ı Muhammedin ictihâdıdır. Buna göre, babanın çocuğu için kendi malından da, çocuğun malından da kesmesi vâcib değildir. Kurban nisâbını bundan evvelki maddede, sadaka-i fıtrı anlatırken bildirdik. İbni Âbidîn, zekâtın verileceği yerleri bildirirken buyuruyor ki, tarlasından aldığı mahsûl veyâ tarlanın, evin, dükkânın [atelyenin, kamyonun] bir senelik kirâsı, ne kadar çok olursa olsun, bir yıllık ev ihtiyâcını veyâ aylık geliri ve aldığı maâş ve ücret, aylık ihtiyâcını ve kul borcunu karşılamıyan kimse, imâm-ı Muhammede göre fakîrdir. Fetvâ da böyledir. Şeyhayne göre, ya’nî İmâm-ı a’zamla imâm-ı Ebû Yûsüfe göre zengin sayılır. Çünki, mülkü olan tarlanın ve bu demirbaş malların değeri, ihtiyâcını karşılar ve nisâb kadar da artar. Bunun kirâyı her alışda, bir mikdâr ayırıp, birikdirerek fıtra vermesi ve kurban kesmesi lâzımdır. Ya’nî, büyük sevâba kavuşması lâzımdır. Fıtra vermez ve kurban kesmezse, imâm-ı Muhammede göre, günâhdan kurtulur. Görülüyor ki, her iki ictihâd da yerindedir ve müslimânlara rahmetdir. Bu hâlde olan kimse, fıtra vermezse veyâ kurban kesmezse, imâm-ı Muhammedin ictihâdı, bunu azâbdan kurtarır. Tarlasından hiç mahsûl almıyan, kirâya da veremiyen kimse ve ihtiyâcından fazla malı olup da, parası bulunmayan erkek veyâ kadın, imâm-ı Muhammedin ictihâdına uyarak, fıtra vermez ve kurban kesmez. Verir ve keserse, ikinci ictihâda göre, fıtra ve kurban sevâbına kavuşur. Üzerine vâcib olmıyan ibâdeti yapan, yalnız nâfile ibâdet sevâbı kazanır. Vâcib sevâbı kazanmaz. Etini fakîrlere verirse, sadaka sevâbı da kazanır. Vâcib olan fıtra ve kurban sevâbı ise, nâfile ve sünnet sevâbından katkat dahâ fazladır. Her ibâdet de böyledir. Diğer üç mezhebde sünnet-i müekkede olduğu (Mîzân-ı kübrâ)da ve (Menâhic)de yazılıdır. İslâmiyyetde kurban kesmek yokdur, diyen kâfir olur.
[(Hazânet-ül-müftîn) ve (Eşbâh) kitâblarında diyor ki, (Evleri ve dükkânları olanın, aldığı kirâları, tarlası olanın, tarlasının mahsûlü veyâ kirâsı, çoluk çocuğunu beslemeğe yetişmezse, bu kimse fakîr sayılır. Zekât alması câiz olur). Görülüyor ki, fetvâ imâm-ı Muhammede göre verilmişdir]. İbni Âbidîn buyuruyor ki, (Mudârebe ve şirketde çok malı olup da alamıyanın, kurban kesecek kadar parası, malı varsa, keser).
Aldığı kirâ ile güç geçinen kimse, nisâba mâlik ise, para birikdirip, fıtra vermeli ve kurban kesmelidir. Etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından birikdirerek gelecek yılın fıtra ve kurban parası olarak saklamalıdır. Böylece, fıtra ve kurban sevâbından mahrum kalmamalıdır. Kurban kesen, kendini Cehennemden âzâd etmiş olur. Bir hadîs-i şerîfde, (Hasîslerin en kötüsü, [kesmesi vâcib olduğu hâlde] kurban kesmiyendir) buyuruldu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” iki kurban keserdi. Biri kendisi için, biri de ümmeti için idi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” için de kurban kesmek müstehabdır ve çok sevâbdır.
Kurban, koyun, keçi, sığır, deveden birini, kurban bayramının ilk üç gününde, kurban niyyeti ile kesmek demekdir. Bir sığırı veyâ deveyi, yedi kişiye kadar müslimân, bâlig kimse, ortak olarak da satın alıp kesebilirler. Bunlara adak veyâ akîka kurbanı da ortak edilebilir. Zenginin satın aldığına, sonradan ortak olmak câiz ise de mekrûhdur. Hiçbirinin hissesi yedidebirden az olmamalıdır. Sekiz kişinin yedi sığırı ve iki kişinin iki koyunu ortak satın almaları câiz olmaz. Çünki, herbirinin her hayvanda hissesi vardır. Fâiz olmamak için, eti dartarak, müsâvi ağırlıkda olarak paylaşmaları lâzımdır. Dartmadan bölüşüp halâllaşmak câiz olmaz. Çünki halâllaşmak, hediyye vermekde olur. Taksîmi mümkin olan birşeyde ortak olanların hisselerini ayırmadan önce hiç kimseye hediyye etmeleri câiz değildir. Altı kişiye et ile birlikde deri veyâ bacak da verilirse dartmadan paylaşmaları câiz olur. Başının da, derisi gibi olduğu (Hindiyye)de ve (Mecmû’a-i Zühdîyye)de yazılıdır. 856. cı sahîfede 9. rakama bakınız!
(Hindiyye)de diyor ki, (Bayramdan evvel, Allah rızâsı için bir koyun veyâ şu koyunu kurban edeyim diyen zengin veyâ fakîr kimsenin, kurban bayramında bir koyun kesmesi vâcib olur, nezr olur. Bayram günlerinden evvel nezr yaparken fakîr iken, bayram günlerinde zengin olursa, ayrıca bir de bayram kurbanı kesmesi vâcib olur. Zengin, bunu bayram günlerinde söylerken, bayram kurbanını kesmeği niyyet ederse, bir koyun keser. Bunu bayramdan evvel söyledi ise, muhakkak iki koyun keser. Fakîr mutlaka bir keser. Nezr kurbanını satamazlar. Müsâfirin ve nezri olmayıp kurban niyyeti ile almayan fakîrin bayramda kesdikleri koyun, nâfile kurban olur. Zengin veyâ fakîr, mevcûd koyununu veyâ kurban niyyeti ile satın almadıkları koyunu kurban kesmek niyyet etseler, kesmeleri vâcib olmaz, keserlerse, nâfile olur. Zenginin satın alırken, bayram kurbanı kesmeği niyyet etmeyip, hayâtının ni’metine şükr olarak kesmeği niyyet etdiği kurbanı kesmesi vâcib olur).
Tam İlmihal Seadeti Ebediyye'den
01-TAM LMHL SE'DET- EBEDYYE