Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İNKAR EDENLER DE “İNSANLAR İÇİN İYİLİK İSTEDİKLERİ” (1 Kullanıcı)

sahin bey

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
273
Tepki puanı
0
Puanları
0
İNKAR EDENLER DE “İNSANLAR İÇİN İYİLİK İSTEDİKLERİ”
İDDİASIYLA ORTAYA ÇIKARLAR

İnsan gün içinde pekçok hata yapar. Yanlış bir tavırda bulunur, ağzından yanlış bir kelime çıkar, yanlış bir karar alır. Ancak insanın önünde hatalarını en aza indirecek, doğruları bulmasına ve yanlış kararlar almasına engel olacak bir rehber vardır. Bu rehber, Allah’ın kendi katından indirdiği, hakkı batıldan ayıran kitabı Kuran'dır. Eğer insan vicdanını tam anlamıyla kullanıp, Kuran ahlakını yaşama konusunda titiz davranırsa dosdoğru bir yola uymuş olur.

Kuran insanlara, doğruyla yanlışı nasıl ayırt edeceklerini, neyin iyi ve neyin kötü olduğunu, Allah katında neyin güzel, neyin çirkin karşılandığını bildirir. İnsanlara en doğru şekilde nasıl yaşayacaklarının yolunu gösterir. Ancak çoğu kişi, ellerinde böyle büyük bir nimet olduğu halde bu imkanı değerlendiremez ve Kuran ayetlerini gözardı ederek, toplumda kabul gören ölçüler çerçevesinde bir hayat kurar. Bu çok sıkıntılı, kurallarla dolu, karanlık ve bereketsiz bir hayattır. Çünkü ölçüsü Kuran olmayan insan yanlışı doğru, iyiyi kötü, güzeli çirkin karşılar. Kendisine yarar ve fayda sağlayacak birşeyi kötülük ve zarar getirecek bir şey iyilik zanneder. Bu nedenle de aldığı kararlar isabetli olmaz.

İnsanların doğru ve yanlış ölçülerinde aldıkları en büyük kıstas çevrelerinden öğrenegeldikleri değerler ve diğer insanların kendilerine verdiği tavsiyelerdir. Çevrelerindeki insanların doğru kabul ettiğini doğru, kötü kabul ettiğini kötü görürler. Oysa her insan doğruyu ve yanlışı çevresindeki insanlara göre değil, Kuran'a göre değerlendirmekle yükümlüdür. Eğer öğüdüne uyduğu insan yanlış yoldaysa ve doğru bilgi sahibi değilse, hiç değerlendirmeden onun yaptığını yapmak, dediğini uygulamak insanı umulmadık zararlarla karşılaştırabilir. Zira hiçbir insan öğüt verirken kendisinin yanlış yolda olduğunu söylemez, her insan en doğruyu kendisinin uyguladığı iddiası ile ortaya çıkar. Bu nedenle akıl ve vicdan sahibi müslümanların her olayı, her gelişmeyi, her tavsiyeyi Kuran'a göre değerlendirmeleri ve hayatlarını Kuran ahlakına göre kurmaları gerekir. Nitekim değerli İslam alimi Said Nursi de bu konuya dikkat çekmiş ve Müslümanları bu yönden gelebilecek tehlikelere karşı uyarmıştır:

“Hiçbir bozguncu ben bozguncuyum demez. Daima hak taraftan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mehenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de bozguncuyum veya bilmediğim halde bozgunculuk ediyorum. Öyle ise her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mehenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde saklayınız. Bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz gönderiniz..."

Üstad’ın dikkat çektiği gibi hiç bir fitneci, hiçbir bozguncu ben fitneciyim, ben bozguncuyum diye ortaya çıkmaz. Veya hiç bir münafık, kendisinin ikiyüzlü olduğunu itiraf etmez. Hiç bir müşrik ben şirk koşuyorum demez. Münafık, fitneci veya inkarcı her insan “biz iyilikten başka bir şey istemiyoruz” iddiasıyla ortaya çıkar. İnsanların hayrı için öğütler verdiğini ve kendisine uyulduğunda mutlu olunacağını iddia eder. Bu nedenle insanların sözleri ve tavsiyelerini “ölçü” alarak, doğrulara veya yanlışlara çevresindekilerin ortak kanaatine göre karar veren biri çok büyük bir hataya düşmüş olur.

Samimi olarak Allah rızasını arayan kişi ise hayatının her anını Kuran'a göre değerlendirir. Her duyduğuna körü körüne inanıp, hayatını kulaktan dolma bilgilerle yönlendirmeye kalkışmaz. Etrafındaki insanların niyetlerinden ancak onların sözlerini ve tavırlarını Kuran'a ve sünnetlere göre değerlendirerek emin olur. Duyduğu her sözün kalbine gitmesine izin vermez. Önce Kuran'a ve sünnetlere göre ölçüp değerine bakar. Eğer mutabıksa bunu alıp, ömrünün sonuna kadar sımsıkı sarılır. Ancak Kuran'a ve perygamberimizin ahlakına ters gördüğü bir şeyi alıp uygulamaz ve bundan şiddetle sakınır. Üstad’ın da belirttiği gibi her sözü elekten geçirir gibi eler, sonda kalan değerli sözleri kendine saklar.

Öte yandan unutmamak gerekir ki, Kuran'ı ve Peygamberimizin sünnetlerini bir kenara bırakıp, kendisine başka rehberler edinen kişi içine düştüğü sıkıntıları kendi eliyle oluşturmuş olur. Çünkü önünde kendisine doğru yolu gösteren bir rehber olduğu halde, bunu görmezden gelmekte ve bilerek kendi kendine ihanet etmektedir. Aslında böyle bir insanın başına gelen sıkıntılardan dolayı hiç bir şekilde şikayet etmeye hakkı yoktur. Ancak Allah’ın sözünü bırakarak insanların sözlerine kulak vermenin ne derece büyük bir akılsızlık olduğunun şuurunda olmayan insanlar hayatlarından sürekli şikayet ederler.

Vicdanını dinleyeceği yerde sırf insanları dinlediği için hayatı boyunca sayısız hata yapan ve birgün ölüm geldiğinde büyük bir korku ve pişmanlık içinde ruhunu teslim eden insanlar olduğunu Kuran'da bildirilmiştir. Bu nedenle insanın yaşamını yönlendirirken tek ölçüsünün Kuran ve peygamberimizin sünneti olması son derece önemlidir. Hem dünyada, hem de ahirette mutlu ve rahat bir hayat yaşamak ancak bu şekilde mümkün olabilir.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Allah (cc) Aziz olan kitabında şöyle buyurdu:
"Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "biz ancak ıslah edicileriz" derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lakin anlamazlar." (Bakara 11-12)

Şüphesiz Rasul (sav)'e açıktan açığa İslâm'a davet etme emri indiği andan itibaren İslâm ile küfür arasında ilan edilmiş alevli bir savaş başlamıştır. Bu savaşın fikrî yada amelî bazda yapılıyor olması arasında bir fark yoktur. Bu fikrî ve amelî savaş İslâm ve küfür yeryüzünde bulundukları sürece devam edecektir. Küfür, silinip- süpürülüp yerine hakkı ikame edene kadar İslâm'ın kılıcı küfrün tepesinde kınından sıyrılmış olarak duracaktır. Rabbimizin dediği gibi;
"Bilakis biz, hakkı batılın tepesine bindiririz de o, batılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, batıl yok olup gitmiştir." (Enbiya 18)




Selamün Aleyküm.. Rahman c.c razı olsun paylaşımınız için..
Bakara Suresi'nin 11. ayet-i kerimesinin bir tefsiri niteliğindeki bu açıklamalar; çağımızdaki küresel güçlerin ve fert bazında kimselerin de bürünmüş oldukları ''ıslah edici'' kimliğinin, berisinde birtakım fitneleri gizlediğini, bu iddia ile ortaya çıkanların ancak münafıklar ve kafirler olduğunu güzel bir şekilde Rahman c.c'nin lütfu ile bizlere bildiren bir ayet.. Bunlar ile mücadelede de Rahman c.c Enbiya 18'de mü'min kullarına zafer vaad ederek; batıl'ın muhakkak Hakk'a üstün geleceğini bildiriyor.. Basit bir misal ile ABD ve İsrail'in yıkım gayesiyle, ''hak-barış-özgürlük'' getirecekleri nidası fakat bu iddiların altındaki bozgunculuk bugün tüm dünyaca gözler önündedir..

Rahman c.c, bu yolda cihad eden tüm kardeşlerimizin yardımcısı olsun; Nurunu tamamlayacağını vaad ettiği demlere kadar sebat ve tevekkül üzere eylesin inşallah.
Selam ve Dua ile.

 

yasarnazli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Uyan müslüman kardeşim

Uyan müslüman kardeşim

Bu gün yeryüzünde fitne hat safaya ulaşmıştır. kafirler,münafıklar,fasıklar ve müşrikler hakka saldırmaya devam ediyorlar. zulumlerini her geçen gün biraz daha artırıyorlar. sözde demokrasi ve insan hakları altında yaptıkları curum ortadadır. müslümanlar çalışmıyor, müslümanlar uyuyor. artık uyanmanın zamanı gelmedimi? bunun hasabı bütün müslümanlara ahirette sorulduğunda cevabımız ne olacak? yüzde 99 nun müslüman olduğu söylenen ülkemizde müslümanlık sadece nüfus cüzdanında bir sembol olarak kalmıştır. müslüman çalışmıyor, müslüman okumuyor, müslüman Kur'an'a sünnete göre yaşamıyor. müslüman sözde batılılaşma adı altında uyutuluyor ve kafirlere uşaklık ediyor. Mehmet Akif Ersoyun istiklal marşındaki şu dizeleri çok manidardır: Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal.
hani hakka tapan milletimiz. hani hakla yöneten yöneticilerimiz. Bu vatanı bize emanet eden ecdadımızın kemiklerini sızlatmayalım. Haktan ayrılmayalım. HAKKA SIMSIKI SARILALIM Kİ KURTULUŞA ERELİM.
ABD ve diğer kafir devletler emellerine ulaşmak için sözde insani yardım altında pakistan, somali, ırak gibi ülkelerde halka bomba yağdırdılar. Bu mu insani yuardım. UYANIN MÜSLÜMAN KARDEŞLERİM! UYANIN!
Kafirler emellerine ulaşmak için başta yöneticilerimizi ve aramızda ki sözde müslümanları kullanıyor. Biz uyumaya devam ediyoruz.
ALLAH İÇİN PEYGAMBERİMİZ(S.A.S) VE SAHABENİN HAYATINI VE ÇEKTİKLERİ SIKINTILARI OKUYALIM. VE ŞUAN YAŞADIKLARIMIZ İLE SAHABENİN YAŞANTISINI KIYASLAYALIM. VE KENDİMİZE ŞU SORUYU SORALIM. BİZ NE ÜZERE YÖNETİLİYORUZ?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt