Esselamu aleykum kardeslerim..
Bugun sizlerle, bilgisayardaki ozel dosyamin birkac notu paylasacagim. Bildiginiz gibi Haydar Hatipoglu (k.s.) hocamiz, hala dinimize ve ulkemize hizmet eden Sevgili Prof.Dr. Nihat Hatipoglu'nun babasi, nurlu soyun guzel delikanlisi ve ornek Muhammed Said Hatipoglu'nun da dedesidir. Onunla ilgili birkac aniyi paylasmak istedigim sizlerle...
Buyrun okuyalim, ve bir Fatiha'da bu can hocamiza okuyalim. Allah ondan ebeden razi olsun.
Bir müderris anlatıyor ..
Ben doğuda medrese talebesiydim.. Sarf, nahiv ilimlerini bitirmiştim. Diyarbakırdaydım. Diyarbakır ulu cami'nin önüne geldiğimde müthiş bir kalabalık vardı. Arkadaşlarıma dedim ki '' Nedir bu kalabalık? '' Bana dediler ki '' Şarkın büyük Âlimi gelmiş. Sünen-i ibn mace'nin şarihi Haydar Hatipoğlu hoca gelmiş ''
Uzaktan kendisini izledim. Kim yanına gelirse tebessüm ediyordu. Elini öpmek isteyenlere elini öptürmüyordu. Çok mütevazı bir yapısı vardı. Hal ve hareketleri, yürüyüşü bile Sünnet'e uygundu. Her hali ile Sünnet'i ihya ediyordu. Bakışları çok tesirli idi. Ulu cami tıklım tıklımdı. Fakat kendisinin ilmini duyduğum gibi aklıma akılen bir fıkhı konuyu danışmak istedim. Ama sorulacak bir ortam yoktu. Her taraftan insan hoca efendinin etrafındaydı.
Sonra biran öyle bir şey oldu, benim olduğum tarafa doğru yürüyordu. Bana yaklaştıkça, bir titreme aldı beni. Çok tesirli bir bakışı vardı. Yanımdan geçerken ellerini başıma sürdü bana tebessüm etti ve '' Aklına takılan soru Şafii mezhebine göre şöyledir, hanefiye göre şöyle diğer mezheplere göre şöyledir '' dedi. Ben o an sadece hayretler içerisinde kendisine bakıyordum. KİMSE NE OLDUĞUNU ANLAMADI AMA BEN ÇOK İYİ ANLADIM. Verdiği cevabı daha önce hiçbir kimse verememişti. Ben daha soruyu kendisine sormamıştım bile... BEN ÖMRÜMDE ONUN GİBİSİNİ DAHA GÖRMEDİM. Hayatım boyu unutamadığım tek Âlim Haydar Hocadır. Öylesine Bir ilmi vardı ki , Sanki fıkıh bir bedene bürünmüştü.
Bir başkası Müderris anlatıyor :
Talebelerime ders veriyordum. Hadis terimleri ile ilgili bir mesele idi. Altından kalkamadım. Çok zor bir konuydu. Talebelerime dedim ki, siz bugünlük bununla istifade edin. Ben size bu konuyu araştırıp anlatacağım. Gece Rüyamda Resullullah ( A.s.) gördüm. Bana şöyle dedi: Sen bu konuyu Haydar'a anlat. Onun Altından kalkamayacağı bir ilim yoktur. Biz her ilmi ona verdik. Ben dedim ki: Ya Resulallah haydar kimdir? Bana tebessüm etti: O seni bulur. O zaman tanırsın , dedi ..
Vallahi ertesi gün ben ders vereceğim zaman içeriye Bir zat girdi. Çok Mütevazi bir yapısı vardı.. Bana yanaştı ve : ''ALLAH'ın selameti üzerine olsun kardeşim. Merhabalar. Resulullah beni sana gönderdi. Ben haydarım. Bilemediğini bana sor '' dedi..
O an titredim.. O an kendimden geçtim .. Resulullah ile mana aleminde görüşen Bir Alim beni ziyaret geldi .. Vallahi onun gibisini görmedim ben..
Bir başkası anlatıyor :
Medine'deydik.. Haydar Hocanın yanındaydım. Her gece teheccüd için Ravza'ya giderdi. Ravza'nın içerisinde 2 rekatta hatim indirirdi. Bu tarifi olmayan bir keramet. İzahı zor. 2 rekatta hatim indiriyordu. Bu ALLAH'ın haydar hocaya ihsan ettiği hallerden biriydi..Namazı kılarken gözlerinden akan yaşlar mübarek sakalını ıslatıyordu.. Bir ara namazda başını kaldırdı Ravza'daki zata ( s.a.v.) baktı öylesine ağladı ki , namazı zorla bitirdi..
Sabah namazında herkes Resulullah'ı ziyaret ettiğinde Haydar Hocanın yanındaydım. Onu izliyor , takip ediyordum.. Resulullah'ın mübarek kapısına gelince başını öylesine aşşağıya eğdi ki başı göbeğine değecekti sanki. Öylesine edeple duruyordu. Uzun uzun salat-u selam getirdikten sonra dudakları titrerken şöyle diyordu : '' Ruhum sana hayrandır benim. Keşke kapının eşiği olsaydım ben. Ya Resulallah çok yoruldum artık. Dayanamıyorum ben. Gücüm kalmadı, hasretin içimi yakıyor. Ne olur Ya Resulallah .. Ne olur yanında kalmama müsade et artık. Takatim kalmadı. '' Sonra başını kaldırdı öylesine gülümsedi ki, öylesine ağlıyor öylesine güzel tebessümü hayatım boyunca görmedim. Sanki bir haber almıştı o an... Ertesi gün Haydar Hocayı baki'ye Hz.osmanın yanına defnettik..
Vefaat edeceği gün baki mezarlığına girdi.. Çok sessizdi. Çok dalgın yürüyordu.. Sürekli Rabbin Merhameti ile ilgili ayetleri okuyordu.. Boş bir mezarın başına geldi. Mezarın başında sükut etti. Uzun uzun mezarı baktı. Çok garip şöyler söyledi o an : Şunu söyledi : Ya Rabbi burada defnedilecek kula merhamet et. Buna yakın bir söz söyledi... Biz anlamıyorduk o an. Ama haydar hoca ne söylediğini çok iyi biliyordu. Ertesi sabah Haydar Hocayı o mezara defnettik. Sanki kalbine bir keşif geldi ve nereye defnedileceği ona söylendi.. Ben onun gibisini görmedim ..
SIMDI ISE, KADER YA...
RABBIM YA ISTE...
HZ.OSMAN (radiyallahu anh) 'IN AYAK UCUNDA YATIYOR HOCAMIZ,MEDINEDE...
ALLAH ONDAN EBEDEN RAZI OLSUN.
ALLAH BIZI ONLARLA HASREYLESIN INSALLAH.
Bugun sizlerle, bilgisayardaki ozel dosyamin birkac notu paylasacagim. Bildiginiz gibi Haydar Hatipoglu (k.s.) hocamiz, hala dinimize ve ulkemize hizmet eden Sevgili Prof.Dr. Nihat Hatipoglu'nun babasi, nurlu soyun guzel delikanlisi ve ornek Muhammed Said Hatipoglu'nun da dedesidir. Onunla ilgili birkac aniyi paylasmak istedigim sizlerle...
Buyrun okuyalim, ve bir Fatiha'da bu can hocamiza okuyalim. Allah ondan ebeden razi olsun.
Bir müderris anlatıyor ..
Ben doğuda medrese talebesiydim.. Sarf, nahiv ilimlerini bitirmiştim. Diyarbakırdaydım. Diyarbakır ulu cami'nin önüne geldiğimde müthiş bir kalabalık vardı. Arkadaşlarıma dedim ki '' Nedir bu kalabalık? '' Bana dediler ki '' Şarkın büyük Âlimi gelmiş. Sünen-i ibn mace'nin şarihi Haydar Hatipoğlu hoca gelmiş ''
Uzaktan kendisini izledim. Kim yanına gelirse tebessüm ediyordu. Elini öpmek isteyenlere elini öptürmüyordu. Çok mütevazı bir yapısı vardı. Hal ve hareketleri, yürüyüşü bile Sünnet'e uygundu. Her hali ile Sünnet'i ihya ediyordu. Bakışları çok tesirli idi. Ulu cami tıklım tıklımdı. Fakat kendisinin ilmini duyduğum gibi aklıma akılen bir fıkhı konuyu danışmak istedim. Ama sorulacak bir ortam yoktu. Her taraftan insan hoca efendinin etrafındaydı.
Sonra biran öyle bir şey oldu, benim olduğum tarafa doğru yürüyordu. Bana yaklaştıkça, bir titreme aldı beni. Çok tesirli bir bakışı vardı. Yanımdan geçerken ellerini başıma sürdü bana tebessüm etti ve '' Aklına takılan soru Şafii mezhebine göre şöyledir, hanefiye göre şöyle diğer mezheplere göre şöyledir '' dedi. Ben o an sadece hayretler içerisinde kendisine bakıyordum. KİMSE NE OLDUĞUNU ANLAMADI AMA BEN ÇOK İYİ ANLADIM. Verdiği cevabı daha önce hiçbir kimse verememişti. Ben daha soruyu kendisine sormamıştım bile... BEN ÖMRÜMDE ONUN GİBİSİNİ DAHA GÖRMEDİM. Hayatım boyu unutamadığım tek Âlim Haydar Hocadır. Öylesine Bir ilmi vardı ki , Sanki fıkıh bir bedene bürünmüştü.
Bir başkası Müderris anlatıyor :
Talebelerime ders veriyordum. Hadis terimleri ile ilgili bir mesele idi. Altından kalkamadım. Çok zor bir konuydu. Talebelerime dedim ki, siz bugünlük bununla istifade edin. Ben size bu konuyu araştırıp anlatacağım. Gece Rüyamda Resullullah ( A.s.) gördüm. Bana şöyle dedi: Sen bu konuyu Haydar'a anlat. Onun Altından kalkamayacağı bir ilim yoktur. Biz her ilmi ona verdik. Ben dedim ki: Ya Resulallah haydar kimdir? Bana tebessüm etti: O seni bulur. O zaman tanırsın , dedi ..
Vallahi ertesi gün ben ders vereceğim zaman içeriye Bir zat girdi. Çok Mütevazi bir yapısı vardı.. Bana yanaştı ve : ''ALLAH'ın selameti üzerine olsun kardeşim. Merhabalar. Resulullah beni sana gönderdi. Ben haydarım. Bilemediğini bana sor '' dedi..
O an titredim.. O an kendimden geçtim .. Resulullah ile mana aleminde görüşen Bir Alim beni ziyaret geldi .. Vallahi onun gibisini görmedim ben..
Bir başkası anlatıyor :
Medine'deydik.. Haydar Hocanın yanındaydım. Her gece teheccüd için Ravza'ya giderdi. Ravza'nın içerisinde 2 rekatta hatim indirirdi. Bu tarifi olmayan bir keramet. İzahı zor. 2 rekatta hatim indiriyordu. Bu ALLAH'ın haydar hocaya ihsan ettiği hallerden biriydi..Namazı kılarken gözlerinden akan yaşlar mübarek sakalını ıslatıyordu.. Bir ara namazda başını kaldırdı Ravza'daki zata ( s.a.v.) baktı öylesine ağladı ki , namazı zorla bitirdi..
Sabah namazında herkes Resulullah'ı ziyaret ettiğinde Haydar Hocanın yanındaydım. Onu izliyor , takip ediyordum.. Resulullah'ın mübarek kapısına gelince başını öylesine aşşağıya eğdi ki başı göbeğine değecekti sanki. Öylesine edeple duruyordu. Uzun uzun salat-u selam getirdikten sonra dudakları titrerken şöyle diyordu : '' Ruhum sana hayrandır benim. Keşke kapının eşiği olsaydım ben. Ya Resulallah çok yoruldum artık. Dayanamıyorum ben. Gücüm kalmadı, hasretin içimi yakıyor. Ne olur Ya Resulallah .. Ne olur yanında kalmama müsade et artık. Takatim kalmadı. '' Sonra başını kaldırdı öylesine gülümsedi ki, öylesine ağlıyor öylesine güzel tebessümü hayatım boyunca görmedim. Sanki bir haber almıştı o an... Ertesi gün Haydar Hocayı baki'ye Hz.osmanın yanına defnettik..
Vefaat edeceği gün baki mezarlığına girdi.. Çok sessizdi. Çok dalgın yürüyordu.. Sürekli Rabbin Merhameti ile ilgili ayetleri okuyordu.. Boş bir mezarın başına geldi. Mezarın başında sükut etti. Uzun uzun mezarı baktı. Çok garip şöyler söyledi o an : Şunu söyledi : Ya Rabbi burada defnedilecek kula merhamet et. Buna yakın bir söz söyledi... Biz anlamıyorduk o an. Ama haydar hoca ne söylediğini çok iyi biliyordu. Ertesi sabah Haydar Hocayı o mezara defnettik. Sanki kalbine bir keşif geldi ve nereye defnedileceği ona söylendi.. Ben onun gibisini görmedim ..
SIMDI ISE, KADER YA...
RABBIM YA ISTE...
HZ.OSMAN (radiyallahu anh) 'IN AYAK UCUNDA YATIYOR HOCAMIZ,MEDINEDE...
ALLAH ONDAN EBEDEN RAZI OLSUN.
ALLAH BIZI ONLARLA HASREYLESIN INSALLAH.