Hz.Musa,kelimullah (Allah'ın kendisi ile konuştuğu) bir peygamberdi.Peygamberliği boyunca "Tur" dağına çıkar ve orada Cenab-ı Allah'ın kendisine hitabını dinler ve o da sorular sorardı.Daha sonra gelen emirleri ashabına tebliğ ederdi.
Birgün, Allah ile konuşmak üzere Tur dağına çıkmaya hazırlanan Hz.Musa'nın yolunu ashabı keserek Allah'dan bir arzuları olduğunu ve kendisine iletmesini istediler.Hz.Musa :
-" Elçinin vazifesi iletmektir,ne istiyorsanız söyleyin." dedi.
Bunun üzerine ashabı:
-"Ey, Allah'ın nebisi , biz biliriz ki sen hak peygambersin ve Allah senin dua ve arzularını geri çevirmez.Sen Rabb'ına bizim köyümüze misafir olmasını istediğimizi söyle." dediler.
Hz.Musa, bu zor emaneti nasıl ileteceğini kara kara düşünerek yola çıktı ve Tur Dağına vardı.Gereken bütün konuşmalar yapıldıktan sonra,Hz.Musa ashabının isteğini Allah'a iletti.
Allah C.C :
-"Ya Musa,var git ashabına ve onlara falanca gün ve saatte köyünüze geleceğimi bildir."dedi.
Hz.Musa,üzerinden kalkan yükün hafifliği ile sevinerek koşarak köyüne geri döndü.Ashabını meydanda toplanmış kendisini bekler vaziyette buldu.Ashab :
-" Ya Musa,ne oldu?İsteğimizi Rabb'ına bildirdin mi?" dediler.
Hz.Musa:
-" Ben sizin istediğinizi söyledim ve Rabb'ımda şu tarih ve saatte geleceğini bildirdi."dedi.
Bundan sonra memlekette büyük bir seferberlik başlatıldı.Kolay değildi alemlerin Rabb'ı olan Allah C.C belki de ilk defa yeryüzünde bir köye gelecek ve insanlar da onu görecekti.Meydanlar halılar ile kaplanıp kurbanlar kesildi kazanlarla pilavlar,şerbetler kaynatılıp temizlikler yapıldı ve artık neredeyse herşey tamamdı.
Büyük gün gelip çatmıştı,herkes meydanda toplanıp yüce yaratıcının gelişini beklemeye başladı.
Aradan birzaman geçtikten sonra meydanın bir ucundan yaşlı ve hırpani bir ihtiyar belirdi.Tam meydanın ortasına gelerek ashaba hitaben:
-"Ey Allah'ın kulları,uzun bir yoldan geliyorum ve karnım çok aç.Benim karnımı doyurur musunuz? dedi.
Bunun üzerine meydanda bulunan herkes :
-"Çabuk buradan yok ol,biz önemli bir misafir bekliyoruz.Eğer gitmezsen seni mahvederiz." dediler.
Yaşlı adam kovulmanın ve açlığın verdiği eziklikle köyü terkeder.
Aradan saatler geçmiş ne gelen ne de giden vardır.Meydanda toplananlar homurdanmaya başlamışlardır.
İçlerinden birkaçı Hz.Musa'ya gelerek :
-"Ya Musa,sen Allah'ın hak peygamberisin ve biliriz ki yalan söylemezsin.Ancak bizim gibi burada bulunan herkes hayal kırıklığına uğramıştır.Allah köyümüzü neden şereflendirmemiştir?bunun sebebini öğren ve bize bildir." derler.
Hz.Musa,şaşkınlık ve üzüntü içinde Tur Dağına varır ve :
-" Ya Rabbi,senin hikmetinden sual olunmaz.Ancak ashabım ve köylüler senin neden köyümüzü şerflendirmediğini merak ederler." dedi.Bunun üzerine Allah C.C 'dan gereken cevap gelir :
-"Ya Musa, ben sözümü tutarak sizin köyünüze geldim.Ne var ki,siz beni kovdunuz..."
Hz.Musa:
-"Ya Rabbi,böyle birşey nasıl mümkün olur?Bizler saatlerce senin dediğin yerde bekledik ve kimse gelmedi." der.
Allah C.C
-" Ya Musa,hani köyünüze gelen yaşlı bir ihtiyar vardı ve sizden yemek istemişti buna mukabil siz de onu kovmuştunuz işte ben o ihtiyar kulumun kalbindeydim." der
Şimdi ben bu kıssayı okuduktan sonra kendime iki tane soru sordum;
1 Acaba, İslam dininde "kalp kırmak" bu nedenle mi "Kabeyi yıkmak gibidir" diye tanımlanmıştır?
Muhtemelen o kalpte "Allah" bulunuyor olabilir diye düşündüm.Öyle ya, kendisi hadis-i kudsi de buyurmuyor mu ;
rAzametimden yere göğe sığmam ancak sevdiğim müstesna.Benim yerim onun kalbidir bir tek oraya sığarım.r1;
2-Geçmiş zamanda bir peygamber döneminde bir velisinin kalbinde kullarına gelen Allahr17ı C.C acaba ben bugün kimin kalbinde aramalıyım? O şerefe layık olan zat bu zamanda kimdir?
Birgün, Allah ile konuşmak üzere Tur dağına çıkmaya hazırlanan Hz.Musa'nın yolunu ashabı keserek Allah'dan bir arzuları olduğunu ve kendisine iletmesini istediler.Hz.Musa :
-" Elçinin vazifesi iletmektir,ne istiyorsanız söyleyin." dedi.
Bunun üzerine ashabı:
-"Ey, Allah'ın nebisi , biz biliriz ki sen hak peygambersin ve Allah senin dua ve arzularını geri çevirmez.Sen Rabb'ına bizim köyümüze misafir olmasını istediğimizi söyle." dediler.
Hz.Musa, bu zor emaneti nasıl ileteceğini kara kara düşünerek yola çıktı ve Tur Dağına vardı.Gereken bütün konuşmalar yapıldıktan sonra,Hz.Musa ashabının isteğini Allah'a iletti.
Allah C.C :
-"Ya Musa,var git ashabına ve onlara falanca gün ve saatte köyünüze geleceğimi bildir."dedi.
Hz.Musa,üzerinden kalkan yükün hafifliği ile sevinerek koşarak köyüne geri döndü.Ashabını meydanda toplanmış kendisini bekler vaziyette buldu.Ashab :
-" Ya Musa,ne oldu?İsteğimizi Rabb'ına bildirdin mi?" dediler.
Hz.Musa:
-" Ben sizin istediğinizi söyledim ve Rabb'ımda şu tarih ve saatte geleceğini bildirdi."dedi.
Bundan sonra memlekette büyük bir seferberlik başlatıldı.Kolay değildi alemlerin Rabb'ı olan Allah C.C belki de ilk defa yeryüzünde bir köye gelecek ve insanlar da onu görecekti.Meydanlar halılar ile kaplanıp kurbanlar kesildi kazanlarla pilavlar,şerbetler kaynatılıp temizlikler yapıldı ve artık neredeyse herşey tamamdı.
Büyük gün gelip çatmıştı,herkes meydanda toplanıp yüce yaratıcının gelişini beklemeye başladı.
Aradan birzaman geçtikten sonra meydanın bir ucundan yaşlı ve hırpani bir ihtiyar belirdi.Tam meydanın ortasına gelerek ashaba hitaben:
-"Ey Allah'ın kulları,uzun bir yoldan geliyorum ve karnım çok aç.Benim karnımı doyurur musunuz? dedi.
Bunun üzerine meydanda bulunan herkes :
-"Çabuk buradan yok ol,biz önemli bir misafir bekliyoruz.Eğer gitmezsen seni mahvederiz." dediler.
Yaşlı adam kovulmanın ve açlığın verdiği eziklikle köyü terkeder.
Aradan saatler geçmiş ne gelen ne de giden vardır.Meydanda toplananlar homurdanmaya başlamışlardır.
İçlerinden birkaçı Hz.Musa'ya gelerek :
-"Ya Musa,sen Allah'ın hak peygamberisin ve biliriz ki yalan söylemezsin.Ancak bizim gibi burada bulunan herkes hayal kırıklığına uğramıştır.Allah köyümüzü neden şereflendirmemiştir?bunun sebebini öğren ve bize bildir." derler.
Hz.Musa,şaşkınlık ve üzüntü içinde Tur Dağına varır ve :
-" Ya Rabbi,senin hikmetinden sual olunmaz.Ancak ashabım ve köylüler senin neden köyümüzü şerflendirmediğini merak ederler." dedi.Bunun üzerine Allah C.C 'dan gereken cevap gelir :
-"Ya Musa, ben sözümü tutarak sizin köyünüze geldim.Ne var ki,siz beni kovdunuz..."
Hz.Musa:
-"Ya Rabbi,böyle birşey nasıl mümkün olur?Bizler saatlerce senin dediğin yerde bekledik ve kimse gelmedi." der.
Allah C.C
-" Ya Musa,hani köyünüze gelen yaşlı bir ihtiyar vardı ve sizden yemek istemişti buna mukabil siz de onu kovmuştunuz işte ben o ihtiyar kulumun kalbindeydim." der
Şimdi ben bu kıssayı okuduktan sonra kendime iki tane soru sordum;
1 Acaba, İslam dininde "kalp kırmak" bu nedenle mi "Kabeyi yıkmak gibidir" diye tanımlanmıştır?
Muhtemelen o kalpte "Allah" bulunuyor olabilir diye düşündüm.Öyle ya, kendisi hadis-i kudsi de buyurmuyor mu ;
rAzametimden yere göğe sığmam ancak sevdiğim müstesna.Benim yerim onun kalbidir bir tek oraya sığarım.r1;
2-Geçmiş zamanda bir peygamber döneminde bir velisinin kalbinde kullarına gelen Allahr17ı C.C acaba ben bugün kimin kalbinde aramalıyım? O şerefe layık olan zat bu zamanda kimdir?