Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

HER GÜN OKUNACAK DUÂLAR (1 Kullanıcı)

muazzez35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2008
Mesajlar
153
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
63
rabbim binlerce kez razı olsun çok güzel bir paylaşımdı
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Cevşen'i elinizden bırakmayın

Cevşen'i elinizden bırakmayın

Bedir Savaşı'nda yaşadıkları hezimet Mekke müşriklerinin gayz ve kinlerini iyice körüklemişti. Bu gayz ve kin sadece kaybedilen bir savaştan kaynaklanmıyordu.

Daha dün işkence edip yurtlarında yaşama fırsatı vermedikleri ve parya muamelesi yaptıkları insanlar her geçen gün daha da güçleniyor ve kendi varlıklarına tehdit oluşturacak bir noktaya geliyorlardı. Bu endişelere o zamanın Mekke'sindeki yaygaracı grupların çığırtkanlıkları da eklenince hava iyiden iyiye Müslümanların aleyhine dönüyordu. Bilhassa Bedir'de yakınları ölenler bunların başını çekiyor ve intikam naraları atıyorlardı. Ebu Süfyan da Mekke'nin en büyüğü olarak işaret fişeğini yakınca hemen savaş hazırlıkları başladı. Sadece Mekke'den değil, Müslümanların varlığından rahatsızlık duyan bütün çevrelerden hatta Medine'den bile katılımlarla üç bin kişilik bir ordu bütün hazırlıklarını tamamladıktan sonra Medine üzerine yürüdü.

Her konuda arkadaşlarının fikrini alan ve onlarla istişare eden Nebiler Sultanı, ashabını toplayıp yapılacakları kararlaştırdı. Medine dışına çıkılacak ve düşmanla orada karşılaşılacaktı. Savaş daha sonra adı hiç unutulmayacak olan Uhud Dağı'nın eteklerinde cereyan edecekti. Bu savaş mü'minin münafıktan ayrıldığı, vefalının vefasızdan, yiğidin korkak ve kalleşten ayırt edildiği bir er meydanıydı. Uhud, Nebi'ye gerçekten bağlı olanlarla yarı yolda bırakıp dönenlerin ayrıştığı, Nesibe'lerin bir tayfun gibi düşman saflarını yardığı anın adıdır. Bağrında Hz. Hamza, Mus'ab, İbn-i Cahş ve Enes b. Nadr gibi yetmişten fazla yiğidi barındıran Uhud için Efendimiz, "Uhud bir dağdır; biz onu severiz, o da bizi." diyecektir.

Allah Resûlü, o gün çift zırh giymişti. Bu, savaşın ne kadar çetin geçeceğinin de bir işaretiydi. O, savaş meydanına doğru yürürken, gözlerini semaya dikti. Mevla'sından meded diledi. O esnada göklerin kapıları açıldı ve Cebrail (as) nurlarla kuşanmış bir vaziyette yanına geldi. Efendimiz'e: Allah sana selam söylüyor ve buyuruyor ki; bu zırhı çıkar da bu duayı oku. Bunu okuduğun ve yanında taşıdığın zaman bilesin ki bu dua zırhtan daha tesirli ve faydalıdır, dedi. Allah Resûlü: 'Kardeşim Cibril! Bu sadece bana mı yoksa hem bana hem de ümmetime midir?' diye sordu. Cibril dedi ki: Ya Resulallah! Bu dua, Yüce Allah'tan sana ve ümmetine bir hediyedir.

Cenab-ı Allah, şu anda elimizde bulunan "Cevşen" isimli bu duayı göndererek o çetin ve dehşetli günde ve ona benzer bütün günlerde sebeplere riayet etmek kadar Sebeplerin Sahibi'ne yönelmenin de lüzumunu bize göstermişti. En büyük cihadın nefisle yapılan cihad olduğu düşünüldüğünde dua ve zikrin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır.

Cevşen, manası itibarıyla Efendimiz'e vahiy veya ilham yoluyla gelmiştir. Daha sonra Ehl-i Beyt kanalıyla günümüze kadar ulaşmıştır. Cevşen'i başta İmam Gazali, İmam Gümüşhanevî ve Bediüzzaman gibi devasa kametler sürekli okumuşlar ve etraflarına da tavsiye etmişlerdir. Cevşen'in değerine ve Allah katındaki kıymetine başka hiçbir delil olmasa, isimlerini verdiğimiz mana büyüklerinin bu kabullenişleri ve milyonlarca insanın Cevşen'e gönülden bağlanıp değer vermeleri delil olarak yeter.

Bugün Türkiye'de de hemen her kesimden insanın Cevşen okuduğunu veya üzerlerinde taşıdıklarını biliyoruz. Cevşen çok feyizli, nurlu, sevaplı ve faziletli bir duadır. Onu taşımak elbette çok önemlidir. Ancak asıl olan, onu okumak ve manasındaki feyizden yararlanma yoluna gitmektir. Maddî-manevî musîbetlerin ve belaların def edilmesi, ihtiyaçlarımızın ve sıkıntılarımızın giderilmesi, hastalıklardan şifa bulup sıhhat ve afiyete kavuşmamız için bu müstesna duaya dört elle sarılmalıyız. Ancak o takdirde Cevşen, başta nefsimiz olmak üzere her türlü düşmanımıza karşı bir zırh ve kale, yaralarımız için de bir reçete olur.

Cevşen, halisâne yapılmış bir duadır. Onun hangi kelimesi alınırsa alınsın damla damla ihlâs ve samimiyet görülür. Onu okumakta en birinci maksadımız Rabb-i Rahiîmimiz'e kulluğumuzu arz etmek, O'nu tanıyıp rızasını ve yakınlığını talep etmek olmalıdır. Çünkü Cevşen'de Yüce Allah kendisini bize binbir ismi ve sıfatıyla tanıtmakta ve bu isim ve sıfatların her birini kendisine ulaşacağımız yollar olarak önümüze koymaktadır. Rabb'ini tanıyıp sevmek isteyen, kalbine marifet ve muhabbet nurlarının dolmasını arzu eden, Cevşen'i elinden bırakmamalıdır.

Kaynak: Zaman
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Sual: Cevşenü'l-Kebîr duâsının kaynakları hakkında bilgi verir misiniz. Bu duânın Hadis kaynaklarında geçmediği söyleniyor ve ilişilmek isteniyor. Doğru mu?

Cevşenü'l-Kebîr "Amelî hüküm" içeren bir metin değil; feyizli bir münâcâttır. Vahye dayanan eşsiz bir tefekkür ve zikir kaynağıdır. Allah'ın bin bir ism-i şerifiyle Cehennemden, ateşten, azaptan, gazap ve kahr-ı İlâhî'den, âfetlerden, musîbetlerden Allah'a (cc) sığınma mânâsını ifâde eden tevhid cümlelerinden müteşekkildir.

Hazret-i Cebrâil (as) tarafından Peygamber Efendimiz'e (asm) "vahy-i zımnî" tarzında tâlim ve tebliğ edilen ve "zırhı çıkar, onun yerine bu Cevşeni oku!" buyurulan (1) bu kuvvetli münâcâtı—Cevşenin, kelime mânâsı da "zırh" demektir.— Hazret-i Ali (ra), bizzat Peygamber Efendimiz'in (asm) mübârek dilinden yazmış ve rivâyet etmiştir. Böylece Peygamber Efendimiz (asm) vahiyle aldığı bu mânevî zırhı, ümmete hediye bırakmıştır.

Hadis kitaplarının her birinin, bütün sahih hadislerin ve sıhhatli rivayetlerin hepsine yer vermesi teknik olarak mümkün değildir. Zaten hiçbir Muhaddisin, kitabında her sahih hadise yer verdiği şeklinde bir iddiası da yoktur. Böyle bir iddiâ gerçekçi de ollmaz. Peygamber Efendimiz'in (asm) dâr-ı bekâya irtihalinden sonra ümmet haklı olarak topyekûn hadis toplama seferberliğine girişmiş, genelde "amelî hüküm" içeren ve kaybolmak tehlikesi arz eden hadislerin rivayetine ehemmiyet verilmiş ve kitaplarda toplanmış; Cevşen gibi veya Peygamber Efendimiz'in (asm) mağarada Hazret-i Ebu Bekir'e (ra) talim buyurduğu hafi zikir gibi ya da buna benzer muhtelif duâ ve münâcâtlar ise zaten büyük kutupların ve güvenilir evliyanın uhdesinde mevsuk bir şekilde bulunmakta ve tâlim edilmekte olduğundan, ayrıca rivayet edilmesine ve meşhur kitaplara alınmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Hazret-i Ali'ye (ra) hususî bir emanet olarak bırakılan Cevşen ise o esnada, evlâd-ı Resûl'ün (asm), yani ehl-i beytin elinde bulunuyordu ve mütevâtir hükmündeydi.

Bununla beraber Cevşen'de geçen duâlar, hadis kitaplarında elbette vardır. Et-Terğîb ve't-Terhîb'de, Kenzü'l-Ummal'da, Mecmû'atü'd-Daavât'da ve Mecmû'atü'l-Ahzâb'ta bu rivayetlerin bir kısmı veya tamamı yer almaktadır. Kenzü'l-Ummal'da İbn-i Abbas (ra) ve Ubey İbn-i Ka'b (ra) rivâyetleri ile Peygamber Efendimiz'in (asm): "Cebrail geldi ve bana dedi ki: Ya Muhammed! Sana birkaç kelime getirdim. Bunları senden önce hiçbir Nebi'ye getirmedim" sözüyle birlikte Cevşen'deki münâcâtın bir kısmı zikredilmiştir. (2) Ayrıca yine Kenzü'l-Ummâl'da Enes Bin Mâlik (ra) rivayetiyle Cevşenin bir kısmı daha rivayet edilmiştir. Ahmed Ziyâeddin Gümüş hânevî Hazretlerinin Mecmû'atü'l-Ahzab'ında ise Hazret-i Zeyne'l-Abidin'den (ra) Hazret-i Ali'ye (ra) dayanan sağlam bir senetle Cevşenü'l-Kebir'in tamamı rivayet edilmiştir. (3)

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin gayet kesin ve net ifadelerle Cevşenü'l-Kebîr'in Resûl-i Ekrem Efendimiz'in (asm) kudsî bir münâcâtı olduğunu (4), Kur'ân'dan sonra eşsiz ve misilsiz bir eser olduğunu (5) ve Kur'ân'ın bir çeşit özü ve hülasası bulunduğunu (6) beyan etmesi ve Cevşeni kendisine mühim bir vird kabul ederek her gün okuması, ondan feyiz, nur ve bereket alması Cevşenin sıhhati konusunda en son ve en sahih şahidimizdir. Bediüzzaman gibi bir allâmeye feyiz veren bir münâcât-ı Resûl (asm), kanaat ettiğimiz takdirde her halde bize de kifayet edecektir.

Binâenaleyh, Cevşenü'l-Kebîr'in sıhhati konusunda münakaşaya girmek gayet lüzumsuzdur, hatta zararlıdır.

Uhuvvet bağlarını veya îmânın halâvetini rencide edecek tartışmalardan uzak durmak daha isabetli olur. Nihayet, Cevşenü'l-Kebir'i okuyan feyizdâr olur, okumayan feyzinden mahrum kalır ve kendisi bilir.
 

Nazar57

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ağu 2008
Mesajlar
1,308
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Allah razı olsun.. not defterime aldım.
 

muhammed25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Kas 2008
Mesajlar
879
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Her günün sabahında ve her gecenin akşamında okunacak dua

Her günün sabahında ve her gecenin akşamında okunacak dua

"Her günün sabahında ve her gecenin akşamında:

68_1.gif


(Bismillahillezi la yedurru measmihi şey'un fil erdi vela fissemai ve huvessemiul alim...)

"Allah'ın adiyle ki, O'nun adı sâyesinde ne semâda, ne yeryüzünde, hiç bir şey zarar veremez. O her şeyi işiden, her şeyi hakkıyle bilendir" diyen ve bunu üç defa tekrarlayan kimseye hiç bir şey zarar veremez'
alıntı
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
27
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
"selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu"
allah razi olsun.emeğinize sağlik.selametle kalin.
 

didem fatih

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ara 2009
Mesajlar
63
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
yeni konu açtım 3 aylık beray bebek için oraya dualarınız bekliyorum
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Her gün okunacak Dua'lar!!!!

Her gün okunacak Dua'lar!!!!

Hadis-i seriflerde bildirilen dualardan bazilari söyle:
(Sabah-aksam 7 defa "Allahümme ecirni minennâr" diyen Cehennemden kurtulur.) [E.Davud]

(Sabah-aksam, 3 defa, "Bismillahillezi lâ yedurru maasmihi seyün fil erdi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim" okuyan, büyücü ve zalimden emin olur.) [Ibni Mace]

(Sabah 3 defa, "Eûzü billahis-semiil alim-i minesseytânirracim" diyerek Hasr suresinin son üç âyetini okuyana, 70 bin melek, aksama kadar dua eder. O gün ölürse sehid olur. Aksam okursa yine ayni seylere kavusur.) [Tirmizi]

(Sabah namazindan sonra 11 ihlas okuyana, Cennette bir kösk verilir.) [Haraiti]

(Sabah namazindan sonra on defa, "La ilahe illallahü vahdehü la-serikeleh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyi ve yümit ve hüve ala külli seyin kadir" okuyan, aksama kadar her çesit zarardan korunur, hiçbir günah ona zarar vermez.) [Nesai] ("Günah zarar vermez" demek, günah islemez veya isledigi günaha tevbe eder, o günah ona zarar vermemis olur demektir.)

(Aksam namazindan sonra [yukaridaki tesbihi] okuyan, sabaha kadar seytandan korunur. On sevaba kavusur, on günahi affolur ve on köle azat etmis gibi sevap verilir.) [Tirmizi]

(Sabah namazlarindan sonra üç defa Sübhanallah-il azim ve bi hamdihi diyen körlük, cüzzam ve felçten korunur.) [I. Ahmed]

(Sirkten korunmak için "Allahümme inni eûzübike min en-üsrike bike sey-en ve ene a’lemü ve estagfiruke li-mâ lâ a’lemü inneke ente allâmülguyub" okuyun!) [I. Ahmed]

(Sabah-aksam 7 defa "Hasbiyallahü la ilahe illâ hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arsil-azim" okuyanin dünya ve ahiret isine Allahü teâlâ kâfi gelir.) [Beyheki]

("Allahümme ma esbaha bi min nimetin ev bi ehadin min halkike, fe minke vahdeke lâ serike leke, felekel hamdü ve lekessükür" duasini, gündüz okuyan o günün, aksam okuyan o gecenin sükrünü ifa etmis olur.) [Aksam esbaha yerine emsâ denir. Mekt. C.3, m.17]

(Bir kimse, sabah-aksam yüz defa "Sübhânallahi ve bihamdihi" derse, o gün ve o gece hiç kimse onun kadar sevap kazanamaz.) [Deylemi]

(Evden çikarken "Bismillahi, tevekkeltü alallahi, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" diyen, tehlikelerden korunur ve seytan ondan uzaklasir.) [Tirmizi]

(Lâ havle... okumak, 99 derde devadir. Bunlarin en hafifi sikintidan kurtulmaktir.) [E.Nuaym]

[Imam-i Rabbani hazretleri, din ve dünya zararlarindan kurtulmak için her gün 500 defa "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah" okurdu. Okumaya baslarken, okuyunca yüzer defa salevat getirirdi.(T.Mazheri)]

(Her gün yüz defa salevat getiren, münafikliktan ve Cehennem atesinden uzaklasir ve kiyamette sehidlerle beraber olur.) [Taberani]

(Günde 25 defa "Allahümme bârikli fil mevt ve fi mâ ba’delmevt" okuyan sehid olur.) [R.Muhtar]

(Gece Âmenerrasulüyü okuyana, bu iki âyet, her sey için yeterlidir. Bu iki âyeti yatsidan sonra okuyana, geceyi ibadetle geçirmis sevabi verilir.) [Sir’a]

(Eve girerken Ihlas suresini okuyan, yoksulluk görmez.) [T. Kurtubi]

(Evden çikarken Âyet-el kürsi okuyana melekler, eve gelene kadar dua eder.)

(Istigfara devam eden, her sikintidan kurtulur, ummadigi yerden riziklanir.) [Ibni Mace]

[Istigfar olarak (Estagfirullah el azim ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh) demeli.

(Günde yüz kere "La ilahe illallah diyenin, kiyamet gününde yüzü ay gibi parlar.) [Taberani]

(Bir yere gelen, "Euzü bikelimâtillahittammâti min serri ma haleka" okursa, o yerden kalkincaya kadar, ona hiçbir sey zarar veremez.) [Müslim]

(Sikintili veya borçlu, bin kere "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim" derse, Allahü teâlâ isini kolaylastirir.) [Sir’a]

Günde yüz defa salevat (Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala âli seyyidina Muhammed) okuyan Cehennemden kurtulur ve sehidlerle beraber olur.
 

muazzez35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2008
Mesajlar
153
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
63
allah binkere razı olsun kardeşim paylaşımın için selam ve dua ile allaha emanet ol
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
allah binkere razı olsun kardeşim paylaşımın için selam ve dua ile allaha emanet ol

allah cümlemizden razı olsun ben garip bir kulum ALLAH izin verdigi sürece vesile olup bu güzel duaları hayatımıza yansıtmamız gerekir ben okudum ve cok begendim ve sizinle paylaştım inş faydalı olur insanları iyiyi ve güzeli öğüt vermek hepimizi dogru yola ALLAHA KAVUŞTURUR İNŞ..
SELAM VE DUA İLE..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt