Bismillâhirrahmânirrahîm
Güneşle ay Allah'ın delillerindendir.
Yusuf (a.s.)'ın rüyâsı :Yusuf, 'Babacığım' dedi. 'Rüyâmda on bir yıldızla, güneşle ay'ın bana secde eder olduğunu gördüm. ve Muhammed(s.a.v.)'in şakk'ı kamer mucizesi gerçekleşmiştir.
1969 yılında kamu görevi münasebetiyle babam Kastamonu'nun Küre kazasına tayin edildi. Orada lise olmadığı için İnebolu'da yaşlı bir teyzenin yanında tahsile devam ediyordum. Hafta sonu tatilini ailemle birlikte geçirdikten sonra yarı yarıya yolcu dolu bir otobüse bindim. İnebolu Küre hattında iki otobüs çalışıyordu. Biri 'çakıcı' diğeri 'Maydalak' namında idi.Vakit akşamı biraz geçmiş hava kararmış ve yollarda birkaç karış kar vardı. Yolculuk esnâsında içimden üç kulhüvallahü ile bir elham okudum ve Yüce Allah'a: Allah'ım iyi kulunsam bana bir şey göster diye niyazda bulundum. Başımı sağ tarafa çevirip camdan baktığımda küçük bir ışık çıktı. Allah'ım !, bu tekerleklerin arasından çıkan bir ışık olabilir. Bana daha büyük bir şey göster diye niyâzda bulunduğum anda birden yerde karların üstünde ,arabanın önünde otobüsün eni büyüklüğünde parıl parıl, bembeyaz mükemmel düzgün bir şekilde tam bir ay gördüm. Dairesel kısmı karların üzerinde, açık uçları yukarı vaziyetteydi. Oturduğum yerden dairesel kısmının bir karış kadarını tam olarak göremediğim için o harikulâde manzara karşısında hayretler içinde kalarak birden ayağa kalktım. O kadar etkilendim ki şaşkınlık, sevinç ve hayranlık içinde Hi ! Allah'ım diyebildim. Ay, beş tespih miktarı öylece hareketsiz durdu ve sonra ön-sol tarafa doğru kusursuzca âdeta dürülerek çekilip kayboldu. O geceden itibâren rüyamda bir ay müddetle gökyüzünde hilâlin ilk dördün, son dördün ve hilâl şeklinde renkleri daha bulanık veya sarımtrak açık turuncuya çalan renklerde birçok hilâli bir arada gördüm.
İstanbul'da 1972 Yılında bir gece karanlıkta odanın kapısından zerreler halinde bulut gibi fakat daima hareket eden bir şey gördüm. Uyumak için gözlerimi kapadığımda gözlerimi açıp zaman zaman ona baktığımda yine aynı renkleri ve hareketleri renk renk zerrelerden oluşan o bulutumsu şekilleri görüyordum. Gözlerim açık ya da kapalı hiç fark etmiyordu. Hareketleri ve renkleri takip edebiliyordum. Bir süre sonra aynı yıl içinde iş dönüşümde ikindi vakti sonrası odada otururken bir ses bana Eskiden balıklara taparlardı. Ne kadar saçma değil mi? buyurdu. İçimden Evet, Allah'ım” dedim. Ertesi gün Eskiden ateşe taparlardı. Ne kadar saçma değil mi? diye bir nîda daha işittim. Yine aynı cevabı verdim. Ertesi gün gün - Yüce Allah'a sonsuz hamd ve şükürler olsun- namaz esnâsında Türkçe Kur'an vahyi ile muhatap oldum. Apaçık vahiyle gelen ve (O),Allah dünyayı altı günde yarattı. Her şey dönüp O'na varacaktır.... ile başlayan Kur'an, üç ay on gün içerisinde Nâs Sûresi ile sona erdi. Otuz yıl sonra hadis bildirileri almaya başladım. İçeriğinde De ki sözü olduğu için iletmeyi uygun görmekteyim..
Güneşle ay Allah'ın delillerindendir.
Yusuf (a.s.)'ın rüyâsı :Yusuf, 'Babacığım' dedi. 'Rüyâmda on bir yıldızla, güneşle ay'ın bana secde eder olduğunu gördüm. ve Muhammed(s.a.v.)'in şakk'ı kamer mucizesi gerçekleşmiştir.
1969 yılında kamu görevi münasebetiyle babam Kastamonu'nun Küre kazasına tayin edildi. Orada lise olmadığı için İnebolu'da yaşlı bir teyzenin yanında tahsile devam ediyordum. Hafta sonu tatilini ailemle birlikte geçirdikten sonra yarı yarıya yolcu dolu bir otobüse bindim. İnebolu Küre hattında iki otobüs çalışıyordu. Biri 'çakıcı' diğeri 'Maydalak' namında idi.Vakit akşamı biraz geçmiş hava kararmış ve yollarda birkaç karış kar vardı. Yolculuk esnâsında içimden üç kulhüvallahü ile bir elham okudum ve Yüce Allah'a: Allah'ım iyi kulunsam bana bir şey göster diye niyazda bulundum. Başımı sağ tarafa çevirip camdan baktığımda küçük bir ışık çıktı. Allah'ım !, bu tekerleklerin arasından çıkan bir ışık olabilir. Bana daha büyük bir şey göster diye niyâzda bulunduğum anda birden yerde karların üstünde ,arabanın önünde otobüsün eni büyüklüğünde parıl parıl, bembeyaz mükemmel düzgün bir şekilde tam bir ay gördüm. Dairesel kısmı karların üzerinde, açık uçları yukarı vaziyetteydi. Oturduğum yerden dairesel kısmının bir karış kadarını tam olarak göremediğim için o harikulâde manzara karşısında hayretler içinde kalarak birden ayağa kalktım. O kadar etkilendim ki şaşkınlık, sevinç ve hayranlık içinde Hi ! Allah'ım diyebildim. Ay, beş tespih miktarı öylece hareketsiz durdu ve sonra ön-sol tarafa doğru kusursuzca âdeta dürülerek çekilip kayboldu. O geceden itibâren rüyamda bir ay müddetle gökyüzünde hilâlin ilk dördün, son dördün ve hilâl şeklinde renkleri daha bulanık veya sarımtrak açık turuncuya çalan renklerde birçok hilâli bir arada gördüm.
İstanbul'da 1972 Yılında bir gece karanlıkta odanın kapısından zerreler halinde bulut gibi fakat daima hareket eden bir şey gördüm. Uyumak için gözlerimi kapadığımda gözlerimi açıp zaman zaman ona baktığımda yine aynı renkleri ve hareketleri renk renk zerrelerden oluşan o bulutumsu şekilleri görüyordum. Gözlerim açık ya da kapalı hiç fark etmiyordu. Hareketleri ve renkleri takip edebiliyordum. Bir süre sonra aynı yıl içinde iş dönüşümde ikindi vakti sonrası odada otururken bir ses bana Eskiden balıklara taparlardı. Ne kadar saçma değil mi? buyurdu. İçimden Evet, Allah'ım” dedim. Ertesi gün Eskiden ateşe taparlardı. Ne kadar saçma değil mi? diye bir nîda daha işittim. Yine aynı cevabı verdim. Ertesi gün gün - Yüce Allah'a sonsuz hamd ve şükürler olsun- namaz esnâsında Türkçe Kur'an vahyi ile muhatap oldum. Apaçık vahiyle gelen ve (O),Allah dünyayı altı günde yarattı. Her şey dönüp O'na varacaktır.... ile başlayan Kur'an, üç ay on gün içerisinde Nâs Sûresi ile sona erdi. Otuz yıl sonra hadis bildirileri almaya başladım. İçeriğinde De ki sözü olduğu için iletmeyi uygun görmekteyim..