fırka-i naciye
Allah resulu (saa) bir hadislerinde uzunca bir izahatten sonra; ken di ümmetinin de yetmisüç firkaya ayrilacagini ve bunlardan sadece bir tanesinin firkayi naciye, yani kurtulusa eren yol olacagini bildirir. O mübarek peygamber ömrü boyunca da firkayi naciyenin Kur'an-i kerim'e ve Ehli beytine sikica sarilanlar oldugunu anlatir. Yine yüce Mevla kitabinda Allahin ipine sikica sarilmadikça kurtulusa eremiyecegimize dikkati çeker. Ayati celilelerde Sünneti seniyeye simsiki sarilmaktan baska yol gözükmüyor. Mevla kitabinda Resulune (saa) iteati kendisine iteat olarak gösteriyor. Ve
''O kendinde bir sey söylemez.'' diye bizi uyariyor. Nebi-i Muhterem (saa) hazretleride kurtulus yolu olarak defalarca Ehli beytini isaret buyuruyor.
Kur'an-i azimin ve Allah Resulünün sünnetlerinin açiklayicilari ve yasayanlarida Ehli beyt-i Muhammedi.Bu gerçegi bulmam uzun senelerimi aldi. Yinede Rabbima son nefesimi vermeden Ehlibeyt mektebini tanimayi nasip ettigi için defaatlerce sükr ediyorum. Gerçek islami, firkayi naciyeyi bulmak nasip oldu sonunda, elhamdülillah Seyh Sadi'nin ifadesi ne güzeldir; '' Çöllerde yapilmis sarniç ve havuzlari çölde yolunu kaybeden kervan halkina sor. Sen Firat'in kiyisinda suyun kiymetini ne bilirsin? ''
Onlarca Islâm yolu var. Muhakkak ki hepsinde de Mevlanin rizasini talep gayreti var. Hepsinden Allah rahmetini esirgemesin. Hepsinin Alah rizasi için güzel gayretleri var. Ne ki bunlarin içerisinde en dogru ve Allah Resulünün (saa) en yakin olani hatta Muhammedi yolun kendisi olarak Sia-i Imamiyeyi kabul etmek firkayi naciyeye kavusmak demekti.
Sadi yine diyor ki, ''gördügünüzde size Allah'i hatirlatan insan velidir, Allah dostudur.'' Bu baglamda her ehli tarik kendi mürsidini ve seyhini Allah dostu diye bagrina basiyor. Allah muhabbetlerini eksiltmesin. Ne var ki, bu insanlar, seyhler, hoca efendiler, yek digeririni bagirlarina basiyorlar mi? Kendi gönüllerinde ve takipçi kardeslerimizin gönüllerinde vahdet atesini yakiyorlar mi? Öyle ise ne mutlu bu mübarek zevata. Birisi yek digerinin kusurlarini degil de iyiliklerinden bahseder ve kusuru her daim kendisinde görürse ne mutlu.
Bir cemaat önderi alimler arasinda münakasa edilecek meseleleri kendi cemaatine açarsa, siradan bir vaazinda avam halka su taife söyledir, bunlar fasiktir,bunlar ehli küfürdür derse eyvah ki ne eyvah. meyhane ehlini günahkar görüp Islam dairesindedir der, ki yaptiginin haram oldugunu kabul ediyorsa dogrudur. Kible ehlinden bir cemaatide kafir adlederse eyvah ki ne eyvah.
Sia-i Imamiye'yi taniyip bu yolun huzurunu tadana degin sunu müsahede ettim ki, ne acidir, Sunni ilim erbabi siayi tanimiyor. Din görevlileri cemaat önderleri siayi bilmiyor, bilmediklerini de itiraf etmiyorlar. Sonrada içlerinden bir kismi asirlarin hurafelerini malumat diye anlatirsa avam halkin tavri nice olur?
Her dem Hak bana gel diye çagriyor. Insan kulak kisiyor duymak istemiyor.Sanki kaçinmak için çirpiniyor. Fakat çirpinip çirpinip akibete teslim olmaktan baska ne yapiyor?Halbuki sevmedigine teslim olmakla sevdigine teslim olmak arasinda ne büyük fark vardir! Demek ki insan için Hakki sevmek, Hakka hizmet etmek ve akibeti Hakka ermekten daha büyük bir saadet yoktur.Lakin Hakkin zevkine eremeyen hayaline mahküm olur.Hakikati bilmeyen de taklide mecbur olur. Allahi bilmeyen dünyaya sarilir. Dünyayi bilmeyen hülyaya sarilir, hülyalara sarilan da hakikate darilir (Muhammed Hamdi Yazir)
Tarihin yakindan taniklik ettigi gibi Sia nekadar sukut ettiyse ve gerçekleri dile getirmekten sakindiysa bazi çevreler bir o kadar cesaretlenerek ilmi, edebi ve medeni olmayi bir kenara birakarak siddetle dili ve kalemi ile Sii müslümanlara saldirmislardir.
Kur'an ayetleri, Peygamber'in (saa) emirleri ve Ehlibeytin tavsiyeleri dogrultusunda müslümanlarin birlik ve beraberligi tesis edilmelidir. Zira Islam ümmetinin saadeti, büyüklügü ve ihtisami müslümanlarin birligindedir. Elbette bunun gerçeklesmesi ve müslümanlarin kardesliginin saglanmasi için her iki tarafinda bu hususa dikkat etmesi gerekmektedir.
Sunni ve Sii ulemanin dostluk ve samimiyet içerisinde bulunmalari, Islam firkalari arasinda güzel iliskilerin kurulmasi ve dostluk anlayisinin hakim olmasi için gayretkar olunmasi elzemdir. Islamin ve müslümanlari saadeti ve maslahati da bundadir
Allah resulu (saa) bir hadislerinde uzunca bir izahatten sonra; ken di ümmetinin de yetmisüç firkaya ayrilacagini ve bunlardan sadece bir tanesinin firkayi naciye, yani kurtulusa eren yol olacagini bildirir. O mübarek peygamber ömrü boyunca da firkayi naciyenin Kur'an-i kerim'e ve Ehli beytine sikica sarilanlar oldugunu anlatir. Yine yüce Mevla kitabinda Allahin ipine sikica sarilmadikça kurtulusa eremiyecegimize dikkati çeker. Ayati celilelerde Sünneti seniyeye simsiki sarilmaktan baska yol gözükmüyor. Mevla kitabinda Resulune (saa) iteati kendisine iteat olarak gösteriyor. Ve
''O kendinde bir sey söylemez.'' diye bizi uyariyor. Nebi-i Muhterem (saa) hazretleride kurtulus yolu olarak defalarca Ehli beytini isaret buyuruyor.
Kur'an-i azimin ve Allah Resulünün sünnetlerinin açiklayicilari ve yasayanlarida Ehli beyt-i Muhammedi.Bu gerçegi bulmam uzun senelerimi aldi. Yinede Rabbima son nefesimi vermeden Ehlibeyt mektebini tanimayi nasip ettigi için defaatlerce sükr ediyorum. Gerçek islami, firkayi naciyeyi bulmak nasip oldu sonunda, elhamdülillah Seyh Sadi'nin ifadesi ne güzeldir; '' Çöllerde yapilmis sarniç ve havuzlari çölde yolunu kaybeden kervan halkina sor. Sen Firat'in kiyisinda suyun kiymetini ne bilirsin? ''
Onlarca Islâm yolu var. Muhakkak ki hepsinde de Mevlanin rizasini talep gayreti var. Hepsinden Allah rahmetini esirgemesin. Hepsinin Alah rizasi için güzel gayretleri var. Ne ki bunlarin içerisinde en dogru ve Allah Resulünün (saa) en yakin olani hatta Muhammedi yolun kendisi olarak Sia-i Imamiyeyi kabul etmek firkayi naciyeye kavusmak demekti.
Sadi yine diyor ki, ''gördügünüzde size Allah'i hatirlatan insan velidir, Allah dostudur.'' Bu baglamda her ehli tarik kendi mürsidini ve seyhini Allah dostu diye bagrina basiyor. Allah muhabbetlerini eksiltmesin. Ne var ki, bu insanlar, seyhler, hoca efendiler, yek digeririni bagirlarina basiyorlar mi? Kendi gönüllerinde ve takipçi kardeslerimizin gönüllerinde vahdet atesini yakiyorlar mi? Öyle ise ne mutlu bu mübarek zevata. Birisi yek digerinin kusurlarini degil de iyiliklerinden bahseder ve kusuru her daim kendisinde görürse ne mutlu.
Bir cemaat önderi alimler arasinda münakasa edilecek meseleleri kendi cemaatine açarsa, siradan bir vaazinda avam halka su taife söyledir, bunlar fasiktir,bunlar ehli küfürdür derse eyvah ki ne eyvah. meyhane ehlini günahkar görüp Islam dairesindedir der, ki yaptiginin haram oldugunu kabul ediyorsa dogrudur. Kible ehlinden bir cemaatide kafir adlederse eyvah ki ne eyvah.
Sia-i Imamiye'yi taniyip bu yolun huzurunu tadana degin sunu müsahede ettim ki, ne acidir, Sunni ilim erbabi siayi tanimiyor. Din görevlileri cemaat önderleri siayi bilmiyor, bilmediklerini de itiraf etmiyorlar. Sonrada içlerinden bir kismi asirlarin hurafelerini malumat diye anlatirsa avam halkin tavri nice olur?
Her dem Hak bana gel diye çagriyor. Insan kulak kisiyor duymak istemiyor.Sanki kaçinmak için çirpiniyor. Fakat çirpinip çirpinip akibete teslim olmaktan baska ne yapiyor?Halbuki sevmedigine teslim olmakla sevdigine teslim olmak arasinda ne büyük fark vardir! Demek ki insan için Hakki sevmek, Hakka hizmet etmek ve akibeti Hakka ermekten daha büyük bir saadet yoktur.Lakin Hakkin zevkine eremeyen hayaline mahküm olur.Hakikati bilmeyen de taklide mecbur olur. Allahi bilmeyen dünyaya sarilir. Dünyayi bilmeyen hülyaya sarilir, hülyalara sarilan da hakikate darilir (Muhammed Hamdi Yazir)
Tarihin yakindan taniklik ettigi gibi Sia nekadar sukut ettiyse ve gerçekleri dile getirmekten sakindiysa bazi çevreler bir o kadar cesaretlenerek ilmi, edebi ve medeni olmayi bir kenara birakarak siddetle dili ve kalemi ile Sii müslümanlara saldirmislardir.
Kur'an ayetleri, Peygamber'in (saa) emirleri ve Ehlibeytin tavsiyeleri dogrultusunda müslümanlarin birlik ve beraberligi tesis edilmelidir. Zira Islam ümmetinin saadeti, büyüklügü ve ihtisami müslümanlarin birligindedir. Elbette bunun gerçeklesmesi ve müslümanlarin kardesliginin saglanmasi için her iki tarafinda bu hususa dikkat etmesi gerekmektedir.
Sunni ve Sii ulemanin dostluk ve samimiyet içerisinde bulunmalari, Islam firkalari arasinda güzel iliskilerin kurulmasi ve dostluk anlayisinin hakim olmasi için gayretkar olunmasi elzemdir. Islamin ve müslümanlari saadeti ve maslahati da bundadir