MEVLADANIM
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 27 Tem 2011
- Mesajlar
- 88
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
Dede Osman Avni Hz.’leri aslen Urfa’lıdır. Babasının adı Ebdal’dır. Dedesi ise Eyyub Urfevi (k.s Hz.’leridir). Daha evvel Rufai iken, dedesine intis etmiş, böylece Kadiriyye şerefine mazhar olmuştur. Dedesi Eyuub Urfevi Hazretlerinin vefatından sonra abdurrahman-ı Halis Talabani Hz.’lerinin halifelerinden Şeyh Abdulkadir Kamil (k.s) Hz.’lerine intisap etmiş, onun vefatından sonra makım-ı irşada oturmakla müşerref olmuştur.
Dede Osman Avni Hz.’leri Hz. Allah’ın kitabına ve emirlerine sımsıkı sarılmış Rasulullah (s.a.v) Efendimizin sünnet’lerinden zerre kadar ayrılmamış, bu hususta insanoğlu için de fevkalade çok güzel bir örnek olmuştur. İlmi ile etken faktör ve dindar idi. Evliyaullah Efendilerimizin büyüklerinden olup sayısız talebeleri vardı. İnsanlara karşı derin bir merhamet ve engin bir şefkate sahipti. Müminlere zarar gelmesine üzülmelerine tahammül edemezdi.
Dede efendi, ömrü hayatlarında hiç evlenmemişlerdi. Zahiren evlatları yoktu ancak manevi evlatları sayılmayacak kadar çoktur.
Dede Osman Avni (k.s) bu ümmetlerin işlemiş olduğu günahları ve dünyanın çirkefini görmeye dayanamadığından Cenab-ı Hakk’a şöyle bir niyazda (dua) da bulundu.
__ Ey merhameti bol olan Allah’ım! Sen herşeyin hakimisin. Ben ümmet-i Muhammed’in günah işlemesine, bu dünyanın çirkefine tahammül edemiyorum. Gözlerimin ışığını al da onları görmiyeyim.
Cenab-ı Hak, duasını kabul buyurur. Hz.Üstad bu vakitten sonra gözleri açık halde görme hasletini kaybetmiştir. Hizmetinde devamlı birisini bulundurur ve onun rehberliğinde gezip dolaşırlardı.
Bir gün dede Efendi Hz.’lerinin huzurunda bir adam :
__ Bizim memlekette evliyalar şöyle keramet sahibi, böyle kerametleri var diyerek lüzumsuz laflar etmeye başlar. (Rabbim istediği sevdiği kuluna verir kerameti) Bunun üzerine Üstad adama dönüp :
__ Şöyle mi, diye mübarek elini tacına götürerek hafifçe hareket ettirir. Orada bulunanlar şaşkınlık içinde bir bakarlar ki, Urfa’nın dağları sallanıyor.
Adam hemen Dede Osman Avni Hz.’lerinin ellerine kapanarak yaptığı yanlış hareketlerden dolayı af diler. Dede efendinin Allah (c.c) Hz.’lerinin izni ile ne büyük bir veli olduğunu, küçük bir hareketi ile nelere muktedir olduğunu anlayıp mahcub olur.
Hayri Baba (k.s) Hazretleri, Dede Osman Avni Baba Hazretleri abdest alırken birden bire kolunu iki üç defa suya sokup çıkarır. Yanında bulunanlar bu ani manidar hareketinin hikmetini öğrenmek isterler. Ancak lakin Hz. Üstad hiç bir şey söylemezler.
O zamanlar Urfa’da Müslüman olmayan kişiler vardı. Bunlar genellikle ticaretle ve balıkçılıkla uğraşmaktadır.
Hz. Üstadın evine bir gün üç tane müslüman olmayan kişi gelir. Dede Osman Avni Hz.’lerini sorarlar. Talebeleri de :
__ Dede Efendiyi neden soruyorsunuz ki, diyince onlar da:
__ Kendisine bazı hediyeler getirdik. Onları takdim edeceğiz cevabını verirler. Talebeleri bunun sebebini sorarlar. Müslüman olmayan o üç kişi cevaben derler ki :
__ Bizler ticaretle uğraşırız. Geçen gün teknemiz Akdeniz’de fırtınaya tutuldu. Herkes bir köşeye çekilip bu fırtınadan kurtulmak için duaya başladı.
O esnada içimizden birisi :
__ Müslümanların bir dedesi var, Sıkıştıklarında Allah (c.c) Hz.’lerinden bu dedenin yüzü suyu hürmetine yardım isterler. Hadi gelin bizde istiyelim der. Olur ki Selamet buluruz dedi. Bizde Rabbimden O dedenin yüzü suyu hürmetine yardım istedik . Tam o anda tekneyi kurtarmak için Dede efendinin elini uzattığını gördük. Ondan sonra fırtınadan sağ salim kurtulduk ve evlerimize döndük . Bunu üzerine dede efendinin talebeleri :
__ Bu kadar açık bir delil karşısında müslüman olmak için daha ne bekliyorsunuz ? Sizin Hz. Üstada en büyük hediyeniz iman etmek olur, dediler. Onlar da Dede Osman Avni (k.s) Hz.’lerinin huzuruna varıp kelime-i şahadeti söyleyerek iman ile müşerref oldular.
Dede Osman Avni Baba Hz.’lerinin makam-ı alileri, Urfa da Halilü’r Rahman’daki cam-i şerifin avlusunda, demir parmaklıklarla çevrili kabirlerin en önde olanıdır.. Diğerleri ise maddi ve manevi yakınlarına aittir. Mübarek kabirlerinin baş tarafında “Kadiri Hulefasında Dede Osman Avni Baba” diye bir levha asılmıştır.
Cenabı Hak Hz.’leri rütbe-i mübarekelerini daha da aziz ve ali, himmet ve teveccühlerinden de ziyadesiyle faydalananlardan etsin, AMİN…
Dede Osman Avni Hz.’leri Hz. Allah’ın kitabına ve emirlerine sımsıkı sarılmış Rasulullah (s.a.v) Efendimizin sünnet’lerinden zerre kadar ayrılmamış, bu hususta insanoğlu için de fevkalade çok güzel bir örnek olmuştur. İlmi ile etken faktör ve dindar idi. Evliyaullah Efendilerimizin büyüklerinden olup sayısız talebeleri vardı. İnsanlara karşı derin bir merhamet ve engin bir şefkate sahipti. Müminlere zarar gelmesine üzülmelerine tahammül edemezdi.
Dede efendi, ömrü hayatlarında hiç evlenmemişlerdi. Zahiren evlatları yoktu ancak manevi evlatları sayılmayacak kadar çoktur.
Dede Osman Avni (k.s) bu ümmetlerin işlemiş olduğu günahları ve dünyanın çirkefini görmeye dayanamadığından Cenab-ı Hakk’a şöyle bir niyazda (dua) da bulundu.
__ Ey merhameti bol olan Allah’ım! Sen herşeyin hakimisin. Ben ümmet-i Muhammed’in günah işlemesine, bu dünyanın çirkefine tahammül edemiyorum. Gözlerimin ışığını al da onları görmiyeyim.
Cenab-ı Hak, duasını kabul buyurur. Hz.Üstad bu vakitten sonra gözleri açık halde görme hasletini kaybetmiştir. Hizmetinde devamlı birisini bulundurur ve onun rehberliğinde gezip dolaşırlardı.
Bir gün dede Efendi Hz.’lerinin huzurunda bir adam :
__ Bizim memlekette evliyalar şöyle keramet sahibi, böyle kerametleri var diyerek lüzumsuz laflar etmeye başlar. (Rabbim istediği sevdiği kuluna verir kerameti) Bunun üzerine Üstad adama dönüp :
__ Şöyle mi, diye mübarek elini tacına götürerek hafifçe hareket ettirir. Orada bulunanlar şaşkınlık içinde bir bakarlar ki, Urfa’nın dağları sallanıyor.
Adam hemen Dede Osman Avni Hz.’lerinin ellerine kapanarak yaptığı yanlış hareketlerden dolayı af diler. Dede efendinin Allah (c.c) Hz.’lerinin izni ile ne büyük bir veli olduğunu, küçük bir hareketi ile nelere muktedir olduğunu anlayıp mahcub olur.
Hayri Baba (k.s) Hazretleri, Dede Osman Avni Baba Hazretleri abdest alırken birden bire kolunu iki üç defa suya sokup çıkarır. Yanında bulunanlar bu ani manidar hareketinin hikmetini öğrenmek isterler. Ancak lakin Hz. Üstad hiç bir şey söylemezler.
O zamanlar Urfa’da Müslüman olmayan kişiler vardı. Bunlar genellikle ticaretle ve balıkçılıkla uğraşmaktadır.
Hz. Üstadın evine bir gün üç tane müslüman olmayan kişi gelir. Dede Osman Avni Hz.’lerini sorarlar. Talebeleri de :
__ Dede Efendiyi neden soruyorsunuz ki, diyince onlar da:
__ Kendisine bazı hediyeler getirdik. Onları takdim edeceğiz cevabını verirler. Talebeleri bunun sebebini sorarlar. Müslüman olmayan o üç kişi cevaben derler ki :
__ Bizler ticaretle uğraşırız. Geçen gün teknemiz Akdeniz’de fırtınaya tutuldu. Herkes bir köşeye çekilip bu fırtınadan kurtulmak için duaya başladı.
O esnada içimizden birisi :
__ Müslümanların bir dedesi var, Sıkıştıklarında Allah (c.c) Hz.’lerinden bu dedenin yüzü suyu hürmetine yardım isterler. Hadi gelin bizde istiyelim der. Olur ki Selamet buluruz dedi. Bizde Rabbimden O dedenin yüzü suyu hürmetine yardım istedik . Tam o anda tekneyi kurtarmak için Dede efendinin elini uzattığını gördük. Ondan sonra fırtınadan sağ salim kurtulduk ve evlerimize döndük . Bunu üzerine dede efendinin talebeleri :
__ Bu kadar açık bir delil karşısında müslüman olmak için daha ne bekliyorsunuz ? Sizin Hz. Üstada en büyük hediyeniz iman etmek olur, dediler. Onlar da Dede Osman Avni (k.s) Hz.’lerinin huzuruna varıp kelime-i şahadeti söyleyerek iman ile müşerref oldular.
Dede Osman Avni Baba Hz.’lerinin makam-ı alileri, Urfa da Halilü’r Rahman’daki cam-i şerifin avlusunda, demir parmaklıklarla çevrili kabirlerin en önde olanıdır.. Diğerleri ise maddi ve manevi yakınlarına aittir. Mübarek kabirlerinin baş tarafında “Kadiri Hulefasında Dede Osman Avni Baba” diye bir levha asılmıştır.
Cenabı Hak Hz.’leri rütbe-i mübarekelerini daha da aziz ve ali, himmet ve teveccühlerinden de ziyadesiyle faydalananlardan etsin, AMİN…