Tevhid Davası
Yasaklı Kullanıcı
Değerli müslümanlar ! bilindiği üzere ötedenberi Ehlü’s-sünnet dışındaki bir takım dalle mezhepler tarafından bazı sebeplerden dolayı, başta Kütüb-i Sitte ve diğer hadis kaynaklarında bol bol hadisleri bulunan Ebu Hureyre r.a hakkında ileri geri konuşmalar yapılmaktadır.
Ne yazık ki dün olduğu gibi son zamanlarda da memleketimizde bazı asabi ruhlar arasında onun Peygamber s.a.v’in ağzından yalan hadis uydurmuş bir sahabi olarak tanıtılmağa başlandığını görmüş olmamızdan dolayı bu küçük hacimli çalışmayı ele almayı gerekli gördük.
İnanan kardeşlerimize faidesi olur açısından bu küçük çalışmamızda inşaallah , Ebu Hureyre’nin hayatını hadis tahammülünü ve hadis rivayeti ile alakalı ilmi faaliyetini, ayrıca kendisine yöneltilen acımasız ve batıl tenkitleri ele alıp, konuyla ilgili aydınlatıcı bilgiler vermeye çalışacağız.
Müslüman olmadan önce adı, Abdüşşems olan Ebu Hureyre’ye bu ismin verilmesini kendisi bir rivayette şöyle anlatır :
“ … Ailemin koyunlarını güderdim. Benim küçük bir kediciğim vardı. Geceleyin onu bir ağaca koyar ve gündüz olunca da onu yanıma alır götürürdüm. Onunla oynardım. Bu yüzden bana Ebu Hureyre künyesi verildi. “
Ebu Hureyre aslen Yemen’li olup Ezd’in bir kolu olan Devs Kabile sindendir. Hicri 7, miladi 629 tarihinde Yemenli Müslümanlarla birlikte Medine’ye gelmiş ve Hayber’de bulunan Resulullah’ın huzuruna giderek İslamiyeti kabul etmiştir.Yetim olarak büyüyen Ebu Hureyre iman ettiği sıralarda otuz yaşlarında bulunuyordu.
Müslüman olduktan sonra takriben üç seneden fazla bir süre içerisinde Resulullah s.a.v’den hemen - hemen hiç ayrılmayan Ebu Hureyre r.a, Mescidu’n Nebevi’deki Suffe’de kalan ; vakitlerini ilim ve ibadetle geçiren Ashabu’s-suffe arasında barınıyordu.
Ömer r.a zamanında Bahreyn, Muaviye r.a zamanında da Medine valiliği yapmış olan Ebu Hureyre r.a hicri 58 tarihinde vefat etmiştir.
Ebu Hureyre r.a genel olarak şu iki yönden tenkit konusu edilmiştir :
Birinci olarak :Denilmiştir ki ; Mahammed s.a.v peygamberlik görevini üzerine aldığı andan itibaren kendisine iman eden, sürekli yanında ve yardımında bulunan Sahabe büyükleri değil de, neden Ebu Hureyre kısa bir zaman dilimini içerisinde bu kadar çok hadisin sahibi olabilmiştir ?..
İkinci olarak :Denilmiştir ki ; Ebu hureyre, çeşitli nedenlerden dolayı Peygamber s.a.v’in söylemediği sözleri O’nun ağzından hadis diye uydurmuştur.
Bu tip iddialarda bulunan asrımızın azılı simalarından birisi ; Mahmud Ebu Reyye’dir… Şeyhu’l Madira Ebu Hureyre ed-Devsi, 2. baskı Mısır.
Yine ayni yazarın, Edva’ alas’sünneti’l-Muhammediyye ve difa’un ‘anil’Hadis 2. baskı, Kahire isimli eseri say. 194 …. Ve …. Şerefuddin el-Amili, Ebu Hureyre 1.baskı, Sayda.
Bahsi edilen bu üç eser de, Ebu Hureyre’yi ilmi bir kudretle tedkik ve tenkidden ziyade, rivayetleri hakkında Şüphe uyandırmak ve onu gözden düşürmek gayesi ile Şia ve Mutezile zihniyetini ve kaynaklarını esas alarak yazılmış kitaplardır.
Hatta bu kitablara dikkat edenler şu zalimliği açıkça göreceklerdir ki, bu da ; Ebu Hureyre’nin yalancılığını tesbit edebilmek için kasıtlı olarak bazı rivayetlerin tahrifine gayret sarfetmeleridir.
Hatta aynı kervana katılan Ayetullah Humeyni denilen şahsiyet dahi, Ebu Hureyre hakkında ileri geri konuşanlardandır. İslam Fıkhında Devlet, çev. Hüseyin Hatemi, İst.1979.s.180
Değerli Müslümanlar ! bu şekildeki ilim ve isbattan yoksun zalimce tenkitlere maruz kalan Ebu Hureyre, gerçekten bu asabi ruhların dediği gibi bir insan mı idi acaba ?. Yoksa, hadislerin inkarı için önce bu güzide sahabi’den başlanırsa iş daha da kolaylaşıp ve yüzlerce hadisin toptan ortadan kalkması için daha mı güzel şeytani bir metodtur bu yöntem, gelin hep beraber bunun üzerinde durmaya çalışalım.
Hicri 7, miladi 629 tarihinde Yemen’den Medine’ye gelerek müslüman olan Ebu Hureyre r.a derhal ilim ve ibadetle meşgul olan, bir nevi Peygamber s.a.v’in yatılı talebelerinin bulunduğu Ehlu’s-Suffe arasına yerleşen ve o andan itibaren hadis tahammül ve rivayetinden başka hiç bir şey düşünmeyen değerli bir şahsiyettir.
Çünkü onun hertürlü ihtiyacı Peygamber s.a.v tarafından karşılanıyordu. Bu Resulullah s.a.v’in vefatına kadar aralıksız hep böyle devam etti. O bu durumu arkadaşları tarafından kendisine yöneltilen eleştirilerden birine verdiği cevapda şöyle açıklar :
“ … Siz niçin “ …. Ebu Hureyre, Muhacir ve En’sar’dan farklı olarak Resulullah’dan, daha çok hadis rivayet ediyor ? … “ diyorsunuz. Muhacir kardeşlerim pazarlarda alış-veriş, Ensar’dan olan kardeşlerim ise ziraatle meşgul olurlarken ben karın tokluğuna Resulullah’ın yanından ayrılmıyor, O’nun hadislerini ezberliyordum. Ehl-i Suffe arasında ikamet eden yoksul bir kimse idim. Onlar bulunamazken ben daima Resulullah’ın yanında bulunuyor, onlar unuturlarken ben O’nun hadislerini ezberleyip duruyordum. “
Onun kişisel olarak ilme ve hadis öğrenmeğe karşı fevkalade bir merakı vardı. Başkaları gibi hareket etmediğini gören Peygamber s.a.v birgün ona : “ Sen arkadaşların gibi ganimet istemeyecek misin ? “ sorusuna 0 : “ Ben senden Allah’ın sana öğrettiklerinden bana da öğretmeni istiyorum “ şeklinde cevap vermiştir.
Ebu Hureyre r.a İslam’a olan sevgisinden dolayıdır ki ; Resulullah s.a.v’e ait her türlü bilgiye sahip olma isteği onda adeta tek gaye haline gelmiştir. Bunun içindir ki, Bir gün Mecid-i Nebevi’de Peygamber s.a.v’in huzurunda etmiş olduğu duada arkadaşlarından farklı olarak :
“ Allah’ım ! senden arkadaşlarımın dileklerine ilaveten unutulmayan bir ilim istiyorum “ diye niyazda bulunmuş ve Resulullah s.a.v de : Amin demiştir. Orada bulunan Sahabilerin : “ Ya Resulallah ! unutulmayan ilmi biz de isteriz “ dileklerine karşı Resulü Ekrem : Devs’li gulam sizi geçti, buyurmuştur.
Ve yine ; daha önce hiç kimseden duymadığı bir soruyu kendisine sorması üzerine Peygamber s.a.v, bu durumu Ebu Hureyre’nin hadise karşı olan iştiyakına bağlamıştır.
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle demiştir : Bir kere : Yâ Rasûlâllâh ! Kıyâmet gününde senin şefâatine en ziyâde kim hak sahibi olacak ? , diye sordum. Buyurdu ki : Yâ Ebâ Hureyre, hadîs öğrenmek için sende gördüğüm hırstan dolayı bu hadîsi senden evvel hiç kimsenin bana sormayacağını zâten tahmîn ediyordum. Kıyâmet gününde halk içinde şefâatime en ziyâde mazhar olacak kimse, kalbinden hâlis olarak Lâ ilâhe illâ`llâh diyendir."
Allah Resulü s.a.v’den sadır olan birçok şeyi kısa zamanda öğrenip ezberleme faaliyeti onda ara sıra unutkanlıklar meydana getirdiği için bir gün Peygamber s.a.v’e, kendisinden dinlediği hadisleri unutmamak için dua etmesini söyleyerek şöyle buyurur :
“ … Bir kere Resulullah s.a.v’e dedim ki : Yâ Rasûlâllâh ! senden bir çok şeyler işitiyorum, fakat onları hafızamda tutamıyorum. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Ridanı çıkar ve yay. Bunun üzerine ridamı çıkarıp yaydım. Daha sonra Allah resulü s.a.v bir çok hadisler anlattı ve ben anlattığı bu hadisleri asla unutmadım. “
“ … Müslim’deki rivayet de ise şöyle geçer : “ ………. Allah resulü s.a.v bir gün : Kim elbisesini yayacak ki, bir daha benden işittiği bir şeyi kat'iyyen unutmasın ! , buyurdu. Ben hemen elbisemi yaydım. Tâ ki, sözünü bitirdi. Sonra onu kendime topladım. Bir daha ondan işittiğim bir şeyi unutmadım. “
Görüldüğü gibi kendi ifadesine göre Ebu Hureyre r.a o günden sonra hiç bir hadisi unutmamıştır. Şüphesiz ki bu, Resulullah’ın bir mücizesi idi.
Dolayısıyla bilinen bir gerçeği göz ardı etmemek gerekir ki o da : bir işte insanı başarıya götüren en önemli sebeplerin başında, o işe karşı sevgi, iştiyak ve istek gelir. Bu bakımdan Ebu Hureyre’nin yukarıdaki hadislerde belgelenen özelliğini gözardı etmek mümkün değildir.
Ebu Hureyre r.a hakkında tartışma konularından bir diğeri de ; Allah resulü s.a.v’e yakınlıkları ile tanınan Raşit Halifeler ve diğer bir çok güzide sahabiler neden bu kadar çok hadis rivayet etmemiş olmalarıdır.
Ancak bu husus adilene bir şekilde araştırıldığı zaman, hadis tahammül ve rivayet konusunda Ebu Hureyre ile diğer güzide sahabilerin sahip oldukları imkanların oldukça farklı olduğu görülecektir.
Mesela, Ebu Bekir, Ömer İbnu’l-Hatab, Osman İbn Aff, Ali İbn ebu Talib, Talha, Zübeyr ve diğer Sahabe büyükleri daha çok idari işler ve savaşlarla meşgul oldukları için hadis öğrenme ve nakletme işine fazla vakit ayıramamışlardır.
Yine bu zevatın çoğu Resulullah s.a.v ile uzun süre sohbet etme imkanına sahip olduğu ; sulh ve harb zamanlarında hemen hemen O’ndan hiç ayrılmamış bulundukları halde Peygamber s.a.v’in vefatından sonra fazla da yaşamamışlardır. Halbuki hicri 58 tarihinde vefat eden Ebu Hureyre, peygamber s.a.v’in vafatından aşağı yukarı yarım asır sonra vafat etmiştir.
Eğer ; Resulullah hayatta iken onunla beraberliği çok az olmuştur, dolayısıyla bu kadar hadis kısa bir zaman dilimi içerisinde nasıl öğrenilir denilir ise, buna cevap olarak söylenecek sözlerden biri de şudur : Ebu Hureyre r.a bu kadar hadisi peygamber s.a.v’in sağlığında bizatihi ondan öğrendiği gibi, Onun vefatından sonraki çalışmalarında da elde etmiştir. Çünkü Sahabe arasında yalan denilen olay olmadığından dolayı, onlar rahatlıkla birbirlerinden duydukları metinleri resulullah s.a.v şöyle dedi, şöyle yaptı şeklinde anlatabilmekteydiler.
“ … Enes ibn Malik r.a dan. O diyor ki : Vallahi size anlattığımız bütün şeyleri - doğrudan - Allah resulü s.a.v’den duymuş değiliz ; fakat biz birbirimize hiç yalan söylemezdik. “
Unutmamak gerekir ki Hadis rivayeti konusunda bir diğer avantaj da ; hadis öğretimi ve hocalığıdır. Ebu Hureyre’nin bu bakımdan da sahip olduğu imkanlar diğerlerinden çok farklıydı. Çünkü o, dört seneye yakın bir zaman içerisinde geceyi gündüze katarak elde ettiği hadis malumatını Peygamber s.a.v’in vefatından sonra da büyük bir aşk ve heyecanla 47 sene boyunca rivayet etmiştir. Hatta inanın sahabiler ve Tabiiler için ilim kaynaklığı vazifesi dahi görmüştür. Yani bir çok meselede kendisine başvurulur olmuştur.
Resullullah s.a.v’in vefatından sonra ölümüne kadar Medine’den ayrılmayan Ebu Hureyre, Mescid-i Nebevi’de oturarak cuma namazlarından önce hatib minbere çıkıncaya kadar Allah Rasulünden rivayetlerde bulunmak suretiyle dinini merak eden samimi müslümanlara hadis dersleri yapmıştır.
Yine aynı Mescid’de özel olarak kurduğu hadis dersleri halkası da meşhurdur. 0 burada sadece hadis rivayeti ile meşgul olmamış aynı zamanda gerektiğinde ve kendisine sorulduğunda fetvalar dahi vermiştir.
Nitekim adı, fetva yönünden « orto grub » diye adlandırılan onüç fıkıh bilgini Sahasında kaydedilmektedir.
Ve yine Hadis yazma ve yazdırma konusu da onun fazla rivayet sahibi olma sebeplerinden bir diğeridir.
Ebu Hureyre r.a Peygamber s.a.v zamanında yazma işi üzerinde fazla durmamış ama sürekli ezber işinde bulunmuştur.
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle der : Peygamber s.a.v'den çok hadîs öğrenme hususunda Abdullah İbnu Amr hâriç, bana yetişen kimse yoktur. O, beni geçer, zira o yazardı, ben ise yazmazdım ".
Ebu Hureyre daha sonra yazmaya da başlamıştır.
Nitekim yazdığı hadisleri ihtiva eden bir çok kitabını bir defasında Amr ibn Umeyye ed-Damri’ye göstermiştir.
Bununla beraber Beşir ibn Nehike’de hadis yazdırmıştır. Beşir hadis yazma işi bitip ayrılacağı zaman, yazdıklarını getirip kendisine okur, onun tasvibini alır ve öyle giderdi.
Ebu Hureyre r.a’nun hadis okutarak ve yazdırarak yetiştirdiği en önemli talebesi hiç şüphesiz ki Hemmam İbn Münebbih’tir. Tabiun büyüklerinden olan Hemmam ondan bir isnadla 140 hadis işitmiştir.
Ebu Hureyre bu hadisleri bizzat ona yazdırmıştır. Hemmam İbn Münebbih’in bu sahifesi “ Sahifetu Hemmam “ diye meşhurdur. Muhammed Hamidullah bu sahifeyi birbirinin ayni olan Berlin ve Şam’da keşfettiği iki el yazmasından neşretmiştir.
Değerli Müslümanlar ! şunu da asla unutmamak gerekir ki ; bir muhaddis ve ilim adamının sahip olduğu müktesebatının yaygın hale gelmesi, öğretim halkasını teşkil eden talebe sayısı ile yakından alakalı olan bir şeydir. Ebu Hureyre’den hadis öğrenen ve rivayet eden Sahabe ve Tabiin hadiscilerinin sayısının sekiz yüzden fazla olduğu anlatılmaktadır.
Dolayısıyle bu kadar rakam göz önünde bulundurulursa, onun muassırları arasındaki ilmi değeri ve hadis kaynaklarını dolduran binlerce rivayetin sahibi olmasının sebep ve sırları kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Ne yazık ki dün olduğu gibi son zamanlarda da memleketimizde bazı asabi ruhlar arasında onun Peygamber s.a.v’in ağzından yalan hadis uydurmuş bir sahabi olarak tanıtılmağa başlandığını görmüş olmamızdan dolayı bu küçük hacimli çalışmayı ele almayı gerekli gördük.
İnanan kardeşlerimize faidesi olur açısından bu küçük çalışmamızda inşaallah , Ebu Hureyre’nin hayatını hadis tahammülünü ve hadis rivayeti ile alakalı ilmi faaliyetini, ayrıca kendisine yöneltilen acımasız ve batıl tenkitleri ele alıp, konuyla ilgili aydınlatıcı bilgiler vermeye çalışacağız.
Müslüman olmadan önce adı, Abdüşşems olan Ebu Hureyre’ye bu ismin verilmesini kendisi bir rivayette şöyle anlatır :
“ … Ailemin koyunlarını güderdim. Benim küçük bir kediciğim vardı. Geceleyin onu bir ağaca koyar ve gündüz olunca da onu yanıma alır götürürdüm. Onunla oynardım. Bu yüzden bana Ebu Hureyre künyesi verildi. “
Tirmizi : 6.C.4091.n
Ebu Hureyre aslen Yemen’li olup Ezd’in bir kolu olan Devs Kabile sindendir. Hicri 7, miladi 629 tarihinde Yemenli Müslümanlarla birlikte Medine’ye gelmiş ve Hayber’de bulunan Resulullah’ın huzuruna giderek İslamiyeti kabul etmiştir.Yetim olarak büyüyen Ebu Hureyre iman ettiği sıralarda otuz yaşlarında bulunuyordu.
Müslüman olduktan sonra takriben üç seneden fazla bir süre içerisinde Resulullah s.a.v’den hemen - hemen hiç ayrılmayan Ebu Hureyre r.a, Mescidu’n Nebevi’deki Suffe’de kalan ; vakitlerini ilim ve ibadetle geçiren Ashabu’s-suffe arasında barınıyordu.
Ömer r.a zamanında Bahreyn, Muaviye r.a zamanında da Medine valiliği yapmış olan Ebu Hureyre r.a hicri 58 tarihinde vefat etmiştir.
Ebu Hureyre r.a genel olarak şu iki yönden tenkit konusu edilmiştir :
Birinci olarak :Denilmiştir ki ; Mahammed s.a.v peygamberlik görevini üzerine aldığı andan itibaren kendisine iman eden, sürekli yanında ve yardımında bulunan Sahabe büyükleri değil de, neden Ebu Hureyre kısa bir zaman dilimini içerisinde bu kadar çok hadisin sahibi olabilmiştir ?..
İkinci olarak :Denilmiştir ki ; Ebu hureyre, çeşitli nedenlerden dolayı Peygamber s.a.v’in söylemediği sözleri O’nun ağzından hadis diye uydurmuştur.
Bu tip iddialarda bulunan asrımızın azılı simalarından birisi ; Mahmud Ebu Reyye’dir… Şeyhu’l Madira Ebu Hureyre ed-Devsi, 2. baskı Mısır.
Yine ayni yazarın, Edva’ alas’sünneti’l-Muhammediyye ve difa’un ‘anil’Hadis 2. baskı, Kahire isimli eseri say. 194 …. Ve …. Şerefuddin el-Amili, Ebu Hureyre 1.baskı, Sayda.
Bahsi edilen bu üç eser de, Ebu Hureyre’yi ilmi bir kudretle tedkik ve tenkidden ziyade, rivayetleri hakkında Şüphe uyandırmak ve onu gözden düşürmek gayesi ile Şia ve Mutezile zihniyetini ve kaynaklarını esas alarak yazılmış kitaplardır.
Hatta bu kitablara dikkat edenler şu zalimliği açıkça göreceklerdir ki, bu da ; Ebu Hureyre’nin yalancılığını tesbit edebilmek için kasıtlı olarak bazı rivayetlerin tahrifine gayret sarfetmeleridir.
Hatta aynı kervana katılan Ayetullah Humeyni denilen şahsiyet dahi, Ebu Hureyre hakkında ileri geri konuşanlardandır. İslam Fıkhında Devlet, çev. Hüseyin Hatemi, İst.1979.s.180
Değerli Müslümanlar ! bu şekildeki ilim ve isbattan yoksun zalimce tenkitlere maruz kalan Ebu Hureyre, gerçekten bu asabi ruhların dediği gibi bir insan mı idi acaba ?. Yoksa, hadislerin inkarı için önce bu güzide sahabi’den başlanırsa iş daha da kolaylaşıp ve yüzlerce hadisin toptan ortadan kalkması için daha mı güzel şeytani bir metodtur bu yöntem, gelin hep beraber bunun üzerinde durmaya çalışalım.
EBU HUREYRE’NİN İLME OLAN İŞTİYAKI VE GAYRETİ
Çünkü onun hertürlü ihtiyacı Peygamber s.a.v tarafından karşılanıyordu. Bu Resulullah s.a.v’in vefatına kadar aralıksız hep böyle devam etti. O bu durumu arkadaşları tarafından kendisine yöneltilen eleştirilerden birine verdiği cevapda şöyle açıklar :
“ … Siz niçin “ …. Ebu Hureyre, Muhacir ve En’sar’dan farklı olarak Resulullah’dan, daha çok hadis rivayet ediyor ? … “ diyorsunuz. Muhacir kardeşlerim pazarlarda alış-veriş, Ensar’dan olan kardeşlerim ise ziraatle meşgul olurlarken ben karın tokluğuna Resulullah’ın yanından ayrılmıyor, O’nun hadislerini ezberliyordum. Ehl-i Suffe arasında ikamet eden yoksul bir kimse idim. Onlar bulunamazken ben daima Resulullah’ın yanında bulunuyor, onlar unuturlarken ben O’nun hadislerini ezberleyip duruyordum. “
İbn Sa’d : IV, 330-331 – Buhari : 34 Buyu 1, 111, 2-3 - Tehzib, VII / 265 – el-İsa- be : IV, 207.
Onun kişisel olarak ilme ve hadis öğrenmeğe karşı fevkalade bir merakı vardı. Başkaları gibi hareket etmediğini gören Peygamber s.a.v birgün ona : “ Sen arkadaşların gibi ganimet istemeyecek misin ? “ sorusuna 0 : “ Ben senden Allah’ın sana öğrettiklerinden bana da öğretmeni istiyorum “ şeklinde cevap vermiştir.
Bidaye : VIlI / 111 - İsabe : IV / 207 – Siyeru A’lamu’n Nubela : 2 / 593
Ebu Hureyre r.a İslam’a olan sevgisinden dolayıdır ki ; Resulullah s.a.v’e ait her türlü bilgiye sahip olma isteği onda adeta tek gaye haline gelmiştir. Bunun içindir ki, Bir gün Mecid-i Nebevi’de Peygamber s.a.v’in huzurunda etmiş olduğu duada arkadaşlarından farklı olarak :
“ Allah’ım ! senden arkadaşlarımın dileklerine ilaveten unutulmayan bir ilim istiyorum “ diye niyazda bulunmuş ve Resulullah s.a.v de : Amin demiştir. Orada bulunan Sahabilerin : “ Ya Resulallah ! unutulmayan ilmi biz de isteriz “ dileklerine karşı Resulü Ekrem : Devs’li gulam sizi geçti, buyurmuştur.
Tehzib : XII, 266.
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle demiştir : Bir kere : Yâ Rasûlâllâh ! Kıyâmet gününde senin şefâatine en ziyâde kim hak sahibi olacak ? , diye sordum. Buyurdu ki : Yâ Ebâ Hureyre, hadîs öğrenmek için sende gördüğüm hırstan dolayı bu hadîsi senden evvel hiç kimsenin bana sormayacağını zâten tahmîn ediyordum. Kıyâmet gününde halk içinde şefâatime en ziyâde mazhar olacak kimse, kalbinden hâlis olarak Lâ ilâhe illâ`llâh diyendir."
Buhari : 1.c.255.s
“ … Bir kere Resulullah s.a.v’e dedim ki : Yâ Rasûlâllâh ! senden bir çok şeyler işitiyorum, fakat onları hafızamda tutamıyorum. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Ridanı çıkar ve yay. Bunun üzerine ridamı çıkarıp yaydım. Daha sonra Allah resulü s.a.v bir çok hadisler anlattı ve ben anlattığı bu hadisleri asla unutmadım. “
Tirmizi : 6.c.4085.n
Müslim : 7.c.2492.n
Görüldüğü gibi kendi ifadesine göre Ebu Hureyre r.a o günden sonra hiç bir hadisi unutmamıştır. Şüphesiz ki bu, Resulullah’ın bir mücizesi idi.
Dolayısıyla bilinen bir gerçeği göz ardı etmemek gerekir ki o da : bir işte insanı başarıya götüren en önemli sebeplerin başında, o işe karşı sevgi, iştiyak ve istek gelir. Bu bakımdan Ebu Hureyre’nin yukarıdaki hadislerde belgelenen özelliğini gözardı etmek mümkün değildir.
Ebu Hureyre r.a hakkında tartışma konularından bir diğeri de ; Allah resulü s.a.v’e yakınlıkları ile tanınan Raşit Halifeler ve diğer bir çok güzide sahabiler neden bu kadar çok hadis rivayet etmemiş olmalarıdır.
Ancak bu husus adilene bir şekilde araştırıldığı zaman, hadis tahammül ve rivayet konusunda Ebu Hureyre ile diğer güzide sahabilerin sahip oldukları imkanların oldukça farklı olduğu görülecektir.
Mesela, Ebu Bekir, Ömer İbnu’l-Hatab, Osman İbn Aff, Ali İbn ebu Talib, Talha, Zübeyr ve diğer Sahabe büyükleri daha çok idari işler ve savaşlarla meşgul oldukları için hadis öğrenme ve nakletme işine fazla vakit ayıramamışlardır.
Yine bu zevatın çoğu Resulullah s.a.v ile uzun süre sohbet etme imkanına sahip olduğu ; sulh ve harb zamanlarında hemen hemen O’ndan hiç ayrılmamış bulundukları halde Peygamber s.a.v’in vefatından sonra fazla da yaşamamışlardır. Halbuki hicri 58 tarihinde vefat eden Ebu Hureyre, peygamber s.a.v’in vafatından aşağı yukarı yarım asır sonra vafat etmiştir.
Eğer ; Resulullah hayatta iken onunla beraberliği çok az olmuştur, dolayısıyla bu kadar hadis kısa bir zaman dilimi içerisinde nasıl öğrenilir denilir ise, buna cevap olarak söylenecek sözlerden biri de şudur : Ebu Hureyre r.a bu kadar hadisi peygamber s.a.v’in sağlığında bizatihi ondan öğrendiği gibi, Onun vefatından sonraki çalışmalarında da elde etmiştir. Çünkü Sahabe arasında yalan denilen olay olmadığından dolayı, onlar rahatlıkla birbirlerinden duydukları metinleri resulullah s.a.v şöyle dedi, şöyle yaptı şeklinde anlatabilmekteydiler.
“ … Enes ibn Malik r.a dan. O diyor ki : Vallahi size anlattığımız bütün şeyleri - doğrudan - Allah resulü s.a.v’den duymuş değiliz ; fakat biz birbirimize hiç yalan söylemezdik. “
Hakim : 3 / 575 – Mecmau’z Zevaid : 1.c.690.n
Unutmamak gerekir ki Hadis rivayeti konusunda bir diğer avantaj da ; hadis öğretimi ve hocalığıdır. Ebu Hureyre’nin bu bakımdan da sahip olduğu imkanlar diğerlerinden çok farklıydı. Çünkü o, dört seneye yakın bir zaman içerisinde geceyi gündüze katarak elde ettiği hadis malumatını Peygamber s.a.v’in vefatından sonra da büyük bir aşk ve heyecanla 47 sene boyunca rivayet etmiştir. Hatta inanın sahabiler ve Tabiiler için ilim kaynaklığı vazifesi dahi görmüştür. Yani bir çok meselede kendisine başvurulur olmuştur.
Resullullah s.a.v’in vefatından sonra ölümüne kadar Medine’den ayrılmayan Ebu Hureyre, Mescid-i Nebevi’de oturarak cuma namazlarından önce hatib minbere çıkıncaya kadar Allah Rasulünden rivayetlerde bulunmak suretiyle dinini merak eden samimi müslümanlara hadis dersleri yapmıştır.
Fethu’l Bari : 1 / 173
Nitekim adı, fetva yönünden « orto grub » diye adlandırılan onüç fıkıh bilgini Sahasında kaydedilmektedir.
Nubela : 2 / 440 – İ’lam : 1 / 12
Ebu Hureyre r.a Peygamber s.a.v zamanında yazma işi üzerinde fazla durmamış ama sürekli ezber işinde bulunmuştur.
“ … Ebu Hureyre r.a şöyle der : Peygamber s.a.v'den çok hadîs öğrenme hususunda Abdullah İbnu Amr hâriç, bana yetişen kimse yoktur. O, beni geçer, zira o yazardı, ben ise yazmazdım ".
Buhari : 1.C.267.s – Tirmizi : 4.C.2805.n – Darimi : 1.C.489.n
Ebu Hureyre daha sonra yazmaya da başlamıştır.
Fethu’l Bari : 1 / 217 – Teratib : 2 / 246
Nitekim yazdığı hadisleri ihtiva eden bir çok kitabını bir defasında Amr ibn Umeyye ed-Damri’ye göstermiştir.
Fethu’l Bari : 1 / 217 – Camiu Beyan : 1 / 74
Bununla beraber Beşir ibn Nehike’de hadis yazdırmıştır. Beşir hadis yazma işi bitip ayrılacağı zaman, yazdıklarını getirip kendisine okur, onun tasvibini alır ve öyle giderdi.
Darimi : 1 / 27 – el- Muhadisu’l Fasıl : 538.s.702.n
Ebu Hureyre r.a’nun hadis okutarak ve yazdırarak yetiştirdiği en önemli talebesi hiç şüphesiz ki Hemmam İbn Münebbih’tir. Tabiun büyüklerinden olan Hemmam ondan bir isnadla 140 hadis işitmiştir.
Tehzib : 11 / 67.106.n
Ebu Hureyre bu hadisleri bizzat ona yazdırmıştır. Hemmam İbn Münebbih’in bu sahifesi “ Sahifetu Hemmam “ diye meşhurdur. Muhammed Hamidullah bu sahifeyi birbirinin ayni olan Berlin ve Şam’da keşfettiği iki el yazmasından neşretmiştir.
Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam İbn Münebbih terc.. K. Kuşçu İst. 1967.
Değerli Müslümanlar ! şunu da asla unutmamak gerekir ki ; bir muhaddis ve ilim adamının sahip olduğu müktesebatının yaygın hale gelmesi, öğretim halkasını teşkil eden talebe sayısı ile yakından alakalı olan bir şeydir. Ebu Hureyre’den hadis öğrenen ve rivayet eden Sahabe ve Tabiin hadiscilerinin sayısının sekiz yüzden fazla olduğu anlatılmaktadır.
İsabe : 4 / 205 – Bidaye : 8 / 103