sadece_eda
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Eki 2006
- Mesajlar
- 810
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
B) DİŞ AĞRISININ KARŞILIĞI
Vaktiyle bir âbid (Çok ibâdet eden) vardı. Birgün dişi ağrıdı. Acılar içinde kıvranıp, huzuru kaçtı. Bir doktora gitti. Doktor, salih bir zat idi. Herkese iyilik eder, hidayete kavuşmalarına vesile olurdu. Âbide dedi ki:
- Allahü teâlânın izni ile seni diş ağrısından kurtarırsam, karşılık olarak ne vereceksin?
Âbid düşünmeden dedi ki:
- Ne istersen veririm.
- Bütün ibâdetlerinin sevabını istiyorum.
Kendi kendine, “İyi olunca yine ibâdet eder, tekrar sevap kazanırım.” diyerek vermeye râzı oldu.
Diş tabibi, bir ilâç verince, ağrısı tamamen kesildi. Âbid Allahü teâlâya çok şükretti. Âbidin şükrünü duyan salih doktor şunları söyledi:
- Ey âbid! Senin bütün iyi amellerin, dünyada bir gün sıhhatle yaşamanın bile karşılığı değildir. Bir dişin ağrısı için bütün ibâdetlerinin sevabını verdin. Diğer dişlerinin ağrımaması için, başında ve vücudunun diğer uzuvlarında ağrı sızı bulunmaması için ne vereceksin? Görüyorsun işte, insanoğlu çok âcizdir. Bütün ömrümüzü ibâdetle geçirsek ve yapılan her ibâdet de kabul olsa, acaba rahat bir nefes alıp vermemizin şükrünü ödeyebilir miyiz? O hâlde; ibâdetlerimize karşılık Allahü teâlâdan bir şey beklemek hiç uygun olur mu? Biz kuluz. Kulun vazifesi âciz olduğunu itiraf etmektir.
--------------------------------------------------------------------------------
Vaktiyle bir âbid (Çok ibâdet eden) vardı. Birgün dişi ağrıdı. Acılar içinde kıvranıp, huzuru kaçtı. Bir doktora gitti. Doktor, salih bir zat idi. Herkese iyilik eder, hidayete kavuşmalarına vesile olurdu. Âbide dedi ki:
- Allahü teâlânın izni ile seni diş ağrısından kurtarırsam, karşılık olarak ne vereceksin?
Âbid düşünmeden dedi ki:
- Ne istersen veririm.
- Bütün ibâdetlerinin sevabını istiyorum.
Kendi kendine, “İyi olunca yine ibâdet eder, tekrar sevap kazanırım.” diyerek vermeye râzı oldu.
Diş tabibi, bir ilâç verince, ağrısı tamamen kesildi. Âbid Allahü teâlâya çok şükretti. Âbidin şükrünü duyan salih doktor şunları söyledi:
- Ey âbid! Senin bütün iyi amellerin, dünyada bir gün sıhhatle yaşamanın bile karşılığı değildir. Bir dişin ağrısı için bütün ibâdetlerinin sevabını verdin. Diğer dişlerinin ağrımaması için, başında ve vücudunun diğer uzuvlarında ağrı sızı bulunmaması için ne vereceksin? Görüyorsun işte, insanoğlu çok âcizdir. Bütün ömrümüzü ibâdetle geçirsek ve yapılan her ibâdet de kabul olsa, acaba rahat bir nefes alıp vermemizin şükrünü ödeyebilir miyiz? O hâlde; ibâdetlerimize karşılık Allahü teâlâdan bir şey beklemek hiç uygun olur mu? Biz kuluz. Kulun vazifesi âciz olduğunu itiraf etmektir.
--------------------------------------------------------------------------------