delinin biri
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 16 Tem 2009
- Mesajlar
- 135
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
- Web Sitesi
- delininbiriyimiste.tr.gg
--şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır.depremler çoğalacak. (ramuz-el ehadis, 476/11)
--kıyametten önce iki büyük hadise vardır. ve sonra da zelzeleli yıllar. (ramuz-el ehadis,187/2)
--barınacak evler,sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız günler yaklaşmıştır.çünkü evlerinizi depremler yıkacak. (kıyamet alametleri, sayfa 146)
--anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak. (kıyamet alametleri,sayfa 166)
depremler.
17 ağustos 1999. gölcük. saatler gecenin üçüydü ve insanlar can havliyle kendilerini evlerinden dışarıya atarken sanki bir kıyameti yaşıyor gibiydiler. Ali kırca’nın sunduğu siyaset meydanında enkazdan kurtarılan bir bayan şunları söylemişti: ‘’o gece ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki, bu depremdem farklı bir şeydi.’’
depremden hemen önce gölcükten avcılara kadar geniş bir alanda görülen ‘’ateş topu’’ ile ilgili bilimsel açıklama yapılamıyordu.
gölcükten avcılara kadar görülen ateş topu. gölcük’e gelen kara kuvvetleri komutanının, çevik 1’in; o gece okunan kur’anı, okutturmayıp, kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği çevik 1. kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, ezen çevik 1. ALLAH Azze ve Celle’nin kelamını çiğneyen çevik 1. orada bulunan hiç kimsenin sesini çıkartamadığı çevik 1. deprem anından 30 dakika önce oradan ayrılan çevik 1. geride kalan herkesin öldüğü çevik 1.
kendisinden korktuğun ve kendisine ümit beslediğin her şey, senin ilahındır, taptığındır. (abdülkadir geylani, fethur Rabbani)
gölcükten avcılara kadar geniş bir alanda görülen ateş topu.
kimine göre ruslar bomba patlaşmış, kimi ne göre de; yugoslavya ya atılan bombaların yer kabuğunun dengesini bozması sebebiyle deprem gerçekleşmiş. hatta bazılarına göre işi pkk bile yapmış olabilir.
nitekim cnn televizyonu başbakan bülent ecevit ile yaptığı bir röportaj sırasında ‘’depremin arkasında pkk mı var?’’ sorusuna ‘’sanmıyorum’’ cevabını vermişti. oysa bu sorunun doğal cevabı ‘’siz ne saçmalıyorsunuz, depremle pkknın ne alakası var’’ olmalıydı. bu soruya verilen cevab, akıllara pkknın deprem oluştuRabilme ihtimalinin olduğunu düşündürdüğü gibi, yapay depremlerin olabileceği sonucuna da getirmektedir.
future times da yayınlanan araştırma dizisinde yer alan habere göre; silikon vadisinin de bulunduğu kaliforniya daki san andreas fay hattında meydana gelebilecek büyük bir depremin amerikan ekonomisine çok büyük zarar vereceğini bilen abd; yer kabuğundaki değişimleri izleyerek, daha deprem oluşmadan tektonik katmanlar arasında artan basıncı değişik noktalardan patlatıp boşaltarak, beklenen büyük depremi ‘’küçük depremcikler haline dönüştürmenin’’ yolunu bulmuştu.
yıllar önce sırp asıllı amerikalı bir bilimadamı olan ve elektrik mühendisliği konusunda uzun yıllar bazı esrarengiz yüksek gerilim deneyleri gerçekleştirdiği bilinen nicola tesla tarafından geliştirilen ‘’düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli’’ tekniğini, hem ruslar, hem de amerikalılar uzun zamandır bir silah olarak kullanmanın yolunu arıyorlardı. bu yöntemle; çok uzaktan, hatta uzaydan geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi. ancak; pentagon, yani abd savunma bakanlığı yıllardır çok güçlü bir silah geliştirmek amacıyla üzerinde çalıştığı bu projeyi, bir yandan da barışçı amaçlarla ‘’depreme indirgeme’’ sistemine uygulamak suretiyle tepkileri azaltmayı ve bu işe ayrılan fonların devamlılığını sağlamak istiyordu. bu nedenle proje, önce avustralyanın çıplak ve seyrek nüfuslu kırsal bölgelerinde denendi ve geliştirildi. daha sonra bunun deprem bölgelerinde denenmesine sıra geldi. değişik zamanlarda kafkaslar da, okyanus tabanında ve güney amerikadaki and ağlarında tektonik uyarılar verilmek suretiyle ‘’endüktif deprem yaratma’’ konusunda büyük adımlar atıldı.
bu araştırmalar amerikada haarp ve diğer askeri tesislerin kumanda merkezlerinde yürütülüyordu. bu arada, türkiye, japonya ve benzeri deprem bölgelerinde de sismik ağ şebekeleri kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi- saniyesine devasa bilgisayarların kayıtlarına gönderilmeye başlandı. ve gün geldi, bu sistem türkiye de denenmek istendi. çünkü türkiyedeki kuzey anadolu fayı ile kaliforniyadaki san andreas fayı son derece benzer özellikler arzediyordu. ayrıca, bölge zaten yıllardır bu amaçla sismik espiyonaj altındaydı. nitekim gelişmeleri dikkatle takip edenler, depremden hemen sonra türk telekomun türkiyenin sismik bilgilerini pentagona ileten nato üssünün iletişimini aniden kestiğini ufak puntolarla gazetelere düşen haberlerden hatırlayacaklardır. (artık telekomda özelleştirilerek gavurlara satıldı)
abdnin asıl hedefi, kuzey anadolu fay hattındaki deneyden elde edeceği tecrübe ve bulguları, san andreas fay hattına uygulamaktı. bu iş yine çok yüksek askeri gizlilik taşıdığından yürütme işi israilli uzmanlara, yani yahudilere verilmişti. gerekli makina ve donanım ‘’denizlatılarla’’ gölcük üstüne getirilerek, oradaki yeraltı/ denizaltı korunaklarına kuruldu.
türk makamları, yani yöneticilerimiz, başbakan ecevit; cumhurbaşkanı demirel. bu durumdan haberdardılar; ama detayları bilmiyorlardı sadece. deney başarılı olacağından, kimse normal dışı bir şeyin olduğunu fark etmeyecekti.
bu amaçla, ‘’gece şahini tatbikatı’’nın 17 ağustos 1999 gecesi saat 03:00 de başlatılması planlandı. gece saat tam 03:00 de düğmeye basılacak ve gece şahini devreye alınacaktı. 1-2 dakika içinde de oluşturdukları muazzam enerjiyle marmaranın altındaki tektonik tabakayı zayıf yerlerinden kırıp, aylardır oluşan büyük ‘’basıncı’’ dışarı atacaklardı. böylece beklenen büyük bir deprem önlenmiş olacaktı!!
çevik 1 in kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği gece.
45 saniye süren büyük ve tekil bir deprem tasarlananın onbin kat üstünde bir güçle gelmişti. zayıflayan ve titreyen elektrikler geri geldiğinde, gece saat 03:05 geçiyordu. daha bir kaç dakika öncesine kadar korunağın içinde şampanya patlatmayı bekleyenler, şimdi korkudan buz gibi donmuş, hareketsiz ayakta duruyorlardı. kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. on binlerce insan, çoluk çocuk, kundaktaki bebekler, o enkazların altında cansız yatıyordu, can çekişiyordu.
işte o andan itibaren çantalardan çıkan ‘’q planı’’ uygulanmaya başlandı. ilk önce bölgedeki tüm haberleşme ve elektrik enerjisi felç edildi. kimsenin birbiriyle haberleşmesi istenmiyordu. binlerce insanın can verdiği gölcük. can çekişsenlerin olduğu gölcükte. yahudiler, kimsenin birbiriyle haberleşmesini istemiyor. millet can çekişiyor ama, yahudiler istemiyor diye kimse haberleşemiyor.
‘’bismillahir rahmanır rahıym. andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve müşrikleri bulursun. Sadakallahul azıym.’’ (maide suresi 82. ayet)
taa ankarada cumhurbaşkanı demirel, mason demirel bile sabahleyin ‘’benim de telefonum kesikti’’ şeklinde garip bir açıklama yaptı. cumhurbaşkanı ve başbakan şaşkındı. saatlerce ‘’üzgünüz’’ bile diyemediler. on binlerce insanın mezara gömüldüğü gölcük. cumhurbaşkanı ve başbakan birşey diyemiyor.
depremin üzerinden 4 dakika bile geçmeden israil başkanı ehud barak ve birleşik devletler başkanı bill clinton ile irtibat kuruldu.
o anda israil de ben gurion lod askeri havaalanından 4 adet savaş uçağı eşliğinde 2 nakliye uçağı havalanıyordu. 2 dakika sonra da israil deniz kuvvetleri ve nato güney deniz saha komutanlığına bağlı tüm birlikler defcon-4 acil durumuna geçirildi. amerikan 6. filosuna bağlı gemiler de rotalarını istanbula çevirmek için pentagondan emir aldılar. bu arada devreye avrupa ülkelerinin liderleri de giriyor ve belki de onlardan da türkiye için sözler alınıyordu. yunanistan bile harekete geçirilerek türkiyeye karşı olan hasmane tutumuna son vermesi sağlanıyordu.
tüm batı başkentleri hareket halindeydi, ancak panik yoktu. herşey kontrol ve koordinasyon altındaydı. israilli askerler ve üst düzey subaylar o gece gölcükte ne arıyorlardı? deniz kuvvetlerinde bir devir-teslim töreni yapılacaktı, ama bu her yıl yapılan rutin bir ulusal törendi.
uluslar arası bir niteliği yoktu. hiç kimse –bugüne kadar hiç katılmadıkları- bu devir teslim törenine neden katıldıklarını sormadı. enkaz altında kaç israil askerinin öldüğü, kaçının yaralandığını da soran olmadı. o felakette kaç israil askerinin öldüğünü ne genel kurmay yayınladı, ne de israil böyle bir bilgiyi açıklamak nezaketinde bulundu. herkese verdikleri imaj ise oraya yardım için geldikleriydi.
taa ankarada cumhurbaşkanı demirelin, mason demirelin bile sabahleyin ‘’benim de telefonum kesikti’’ şeklinde bir açıklama yaptığı, türk ordusunun bile kendi ülke toprakları üzerinde olan deprem bölgesi gölcük’e sabah saat 5’te ulaşabildiği, bütün iletişim ağının felç edildiği gölcükte. çevik 1 in kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği gecenin sabahında. israil askerlerinin binlerce kilometre mesafeden nasıl geldiğini düşünmedik bile.
hemen bir hastane kurdular. esas amaçları enkaz altındaki askerlerini ve önemli askeri malzemeyi çıkartarak götürmekti.
biz de salak salak ‘’bak şu israile!! helal olsun, hemen yardımımıza koştu’’ diyerek sevindik değilmi? tüm dünyaya düşman olan yahudileri görünce sevindik.
sabah saat 03:05 ile 06:30 arasında batı da bu hareketlilik yaşanırken bölgede çok hızlı ve çok gizli askeri hareketlilik hakimdi.
ancak herkes kendi derdine düşmüş olduğundan bu ‘’olağanüstü gizli operasyondan’’ kimsenin haberi olmuyordu. böylece, bu işi planlayanlar gecenin karanlığından da yararlanıp denizaltından parçaları yüzeye vuran tesla makinesinin kalıntılarını toplayıp, yer altı ve yer üstündeki tüm izleri yok etmeye çalışıyorlardı. ve bölgeye son hızla gelen rus araştırma gemisi sabah saat 06:30 da bölgeye vardığında, havanın aydınlanmasıyla birlikte etrafta delil olabilecek tek bir cisim bile kalmamıştı.
‘’deniz altında oluşan radyasyon anlaşılmasın, dibe çöken kalıntılar araştırılmasın ve patlama sonucu meydana gelen denizaltı krateri ve çukurları ortaya çıkarılmasın’’ diye bu bölge derhal askeri karantinaya alınarak dalışa yasak bölge ilan ediliyordu. ancak bütün bu temizlikler yapıldıktan sonra ecevit ve daha sonra da demirelin bölgeye gitmesine izin verilmişti. bu ülkeyi yönettiklerini zannettiğimiz başbakan ve cumhurbaşkanına izin veriliyor. afet bölgesine, kendi ülkesinin topraklarına girebilmek için izin alan cumhurbaşkanı ve başbakanımız.
amerika tüm imkanlarını seferber etti. clinton amerikan halkından türkiyeye yardım etmesini istedi. yakında türkiye’ye geleceğini ilan etti. başbakan ecevitin de bu arada amerikaya kendini ziyarete geleceğini haber verdi. ecevitte paşa paşa clintonla görüşmeye gitti. clinton depremin ardından kasım ayında türkiye’ye gelmişti. ilginçtir ki, o her zaman bildiğimiz ‘’acaib korunan’’ bir amerikan başkanı olarak değil, bölgede; sanki taşıdığı vicdanı sorumluğu üzerinden atmak ister gibi bir edayla, bölge halkının taa içine kadar giren sıradan bir adam gibi bölgeyi dolaşmıştı. ve yine ilginçtir ki, tarihte ilk kez bir amerikan başkanı türkiye büyük millet meclisinde konuşacak kadar türkiyeyi önemsemişti!! müslüman olmayan clintonın bu konuşması ne şeref bizim için.
enkaz altında kalan 10 binlerce vatandaşımız; sırf kaliforniyadaki johnlar, susanlar ve aliceler yaşasın diye öldürüldürler. binlerce vatandaşımız ölmüştü ama değil mi? onbirlerce değil. 19 bin küsur vatandaşımızı kaybettik değil mi? ilk başlarda 47 bin den fazla olarak açıklanan ölüm sayısı birden 14 binlere düşürüldü. anayasadaki kanunlara göre her hangi bir afet bölgesinde 20 binden fazla can kaybı olduğunda; o bölgeden 5 yıl boyunca vergi alınamaz. böyle bir olayın ardından bu devleti yönetenler sırf para için, kendi ceplerine indirdikleri milyarlarca liranın hesabını bilmezken, gavurlar ölmesin diye öldürülen vatandaşlarımın 3 te biri öldü diye açıklama yaptılar bizlere. 60 binden fazla insanın mezar olduğu gölcük. gavurlar öldürülmesin diye 60 bin insanın ölüdürüldüğü gölcük.
çevik 1 in kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği gece.
ozaman bu konuları nasıl örtbas ettiler, çorap söküğü gibi; hizbullahların öldürüp, gömdüğü iddia edilen toplu mezarlardaki cesedleri çıkardılar. halkın gözünü boyamak için, uyutmak için faili meçhul olan cinayetleri, kime ait olduğu bilinmeyen mezarları ortaya çıkardılar. hizbullah terör örgütü yaptı dediler değilmi birde. okadar mezarın yerini peş peşe ardı ardına açıkladılar, buda daha önceden bildiklerini, fakat bir olay olduğunda halkın ilgisini başka tarafa çekmek için kullanmak için sakladıkları, göz yumduklarının delilidir.
--kıyametten önce iki büyük hadise vardır. ve sonra da zelzeleli yıllar. (ramuz-el ehadis,187/2)
--barınacak evler,sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız günler yaklaşmıştır.çünkü evlerinizi depremler yıkacak. (kıyamet alametleri, sayfa 146)
--anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak. (kıyamet alametleri,sayfa 166)
depremler.
17 ağustos 1999. gölcük. saatler gecenin üçüydü ve insanlar can havliyle kendilerini evlerinden dışarıya atarken sanki bir kıyameti yaşıyor gibiydiler. Ali kırca’nın sunduğu siyaset meydanında enkazdan kurtarılan bir bayan şunları söylemişti: ‘’o gece ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki, bu depremdem farklı bir şeydi.’’
depremden hemen önce gölcükten avcılara kadar geniş bir alanda görülen ‘’ateş topu’’ ile ilgili bilimsel açıklama yapılamıyordu.
gölcükten avcılara kadar görülen ateş topu. gölcük’e gelen kara kuvvetleri komutanının, çevik 1’in; o gece okunan kur’anı, okutturmayıp, kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği çevik 1. kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, ezen çevik 1. ALLAH Azze ve Celle’nin kelamını çiğneyen çevik 1. orada bulunan hiç kimsenin sesini çıkartamadığı çevik 1. deprem anından 30 dakika önce oradan ayrılan çevik 1. geride kalan herkesin öldüğü çevik 1.
kendisinden korktuğun ve kendisine ümit beslediğin her şey, senin ilahındır, taptığındır. (abdülkadir geylani, fethur Rabbani)
gölcükten avcılara kadar geniş bir alanda görülen ateş topu.
kimine göre ruslar bomba patlaşmış, kimi ne göre de; yugoslavya ya atılan bombaların yer kabuğunun dengesini bozması sebebiyle deprem gerçekleşmiş. hatta bazılarına göre işi pkk bile yapmış olabilir.
nitekim cnn televizyonu başbakan bülent ecevit ile yaptığı bir röportaj sırasında ‘’depremin arkasında pkk mı var?’’ sorusuna ‘’sanmıyorum’’ cevabını vermişti. oysa bu sorunun doğal cevabı ‘’siz ne saçmalıyorsunuz, depremle pkknın ne alakası var’’ olmalıydı. bu soruya verilen cevab, akıllara pkknın deprem oluştuRabilme ihtimalinin olduğunu düşündürdüğü gibi, yapay depremlerin olabileceği sonucuna da getirmektedir.
future times da yayınlanan araştırma dizisinde yer alan habere göre; silikon vadisinin de bulunduğu kaliforniya daki san andreas fay hattında meydana gelebilecek büyük bir depremin amerikan ekonomisine çok büyük zarar vereceğini bilen abd; yer kabuğundaki değişimleri izleyerek, daha deprem oluşmadan tektonik katmanlar arasında artan basıncı değişik noktalardan patlatıp boşaltarak, beklenen büyük depremi ‘’küçük depremcikler haline dönüştürmenin’’ yolunu bulmuştu.
yıllar önce sırp asıllı amerikalı bir bilimadamı olan ve elektrik mühendisliği konusunda uzun yıllar bazı esrarengiz yüksek gerilim deneyleri gerçekleştirdiği bilinen nicola tesla tarafından geliştirilen ‘’düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli’’ tekniğini, hem ruslar, hem de amerikalılar uzun zamandır bir silah olarak kullanmanın yolunu arıyorlardı. bu yöntemle; çok uzaktan, hatta uzaydan geniş alanlarda tahribat yapabileceklerdi. ancak; pentagon, yani abd savunma bakanlığı yıllardır çok güçlü bir silah geliştirmek amacıyla üzerinde çalıştığı bu projeyi, bir yandan da barışçı amaçlarla ‘’depreme indirgeme’’ sistemine uygulamak suretiyle tepkileri azaltmayı ve bu işe ayrılan fonların devamlılığını sağlamak istiyordu. bu nedenle proje, önce avustralyanın çıplak ve seyrek nüfuslu kırsal bölgelerinde denendi ve geliştirildi. daha sonra bunun deprem bölgelerinde denenmesine sıra geldi. değişik zamanlarda kafkaslar da, okyanus tabanında ve güney amerikadaki and ağlarında tektonik uyarılar verilmek suretiyle ‘’endüktif deprem yaratma’’ konusunda büyük adımlar atıldı.
bu araştırmalar amerikada haarp ve diğer askeri tesislerin kumanda merkezlerinde yürütülüyordu. bu arada, türkiye, japonya ve benzeri deprem bölgelerinde de sismik ağ şebekeleri kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi- saniyesine devasa bilgisayarların kayıtlarına gönderilmeye başlandı. ve gün geldi, bu sistem türkiye de denenmek istendi. çünkü türkiyedeki kuzey anadolu fayı ile kaliforniyadaki san andreas fayı son derece benzer özellikler arzediyordu. ayrıca, bölge zaten yıllardır bu amaçla sismik espiyonaj altındaydı. nitekim gelişmeleri dikkatle takip edenler, depremden hemen sonra türk telekomun türkiyenin sismik bilgilerini pentagona ileten nato üssünün iletişimini aniden kestiğini ufak puntolarla gazetelere düşen haberlerden hatırlayacaklardır. (artık telekomda özelleştirilerek gavurlara satıldı)
abdnin asıl hedefi, kuzey anadolu fay hattındaki deneyden elde edeceği tecrübe ve bulguları, san andreas fay hattına uygulamaktı. bu iş yine çok yüksek askeri gizlilik taşıdığından yürütme işi israilli uzmanlara, yani yahudilere verilmişti. gerekli makina ve donanım ‘’denizlatılarla’’ gölcük üstüne getirilerek, oradaki yeraltı/ denizaltı korunaklarına kuruldu.
türk makamları, yani yöneticilerimiz, başbakan ecevit; cumhurbaşkanı demirel. bu durumdan haberdardılar; ama detayları bilmiyorlardı sadece. deney başarılı olacağından, kimse normal dışı bir şeyin olduğunu fark etmeyecekti.
bu amaçla, ‘’gece şahini tatbikatı’’nın 17 ağustos 1999 gecesi saat 03:00 de başlatılması planlandı. gece saat tam 03:00 de düğmeye basılacak ve gece şahini devreye alınacaktı. 1-2 dakika içinde de oluşturdukları muazzam enerjiyle marmaranın altındaki tektonik tabakayı zayıf yerlerinden kırıp, aylardır oluşan büyük ‘’basıncı’’ dışarı atacaklardı. böylece beklenen büyük bir deprem önlenmiş olacaktı!!
çevik 1 in kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği gece.
45 saniye süren büyük ve tekil bir deprem tasarlananın onbin kat üstünde bir güçle gelmişti. zayıflayan ve titreyen elektrikler geri geldiğinde, gece saat 03:05 geçiyordu. daha bir kaç dakika öncesine kadar korunağın içinde şampanya patlatmayı bekleyenler, şimdi korkudan buz gibi donmuş, hareketsiz ayakta duruyorlardı. kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. on binlerce insan, çoluk çocuk, kundaktaki bebekler, o enkazların altında cansız yatıyordu, can çekişiyordu.
işte o andan itibaren çantalardan çıkan ‘’q planı’’ uygulanmaya başlandı. ilk önce bölgedeki tüm haberleşme ve elektrik enerjisi felç edildi. kimsenin birbiriyle haberleşmesi istenmiyordu. binlerce insanın can verdiği gölcük. can çekişsenlerin olduğu gölcükte. yahudiler, kimsenin birbiriyle haberleşmesini istemiyor. millet can çekişiyor ama, yahudiler istemiyor diye kimse haberleşemiyor.
‘’bismillahir rahmanır rahıym. andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve müşrikleri bulursun. Sadakallahul azıym.’’ (maide suresi 82. ayet)
taa ankarada cumhurbaşkanı demirel, mason demirel bile sabahleyin ‘’benim de telefonum kesikti’’ şeklinde garip bir açıklama yaptı. cumhurbaşkanı ve başbakan şaşkındı. saatlerce ‘’üzgünüz’’ bile diyemediler. on binlerce insanın mezara gömüldüğü gölcük. cumhurbaşkanı ve başbakan birşey diyemiyor.
depremin üzerinden 4 dakika bile geçmeden israil başkanı ehud barak ve birleşik devletler başkanı bill clinton ile irtibat kuruldu.
o anda israil de ben gurion lod askeri havaalanından 4 adet savaş uçağı eşliğinde 2 nakliye uçağı havalanıyordu. 2 dakika sonra da israil deniz kuvvetleri ve nato güney deniz saha komutanlığına bağlı tüm birlikler defcon-4 acil durumuna geçirildi. amerikan 6. filosuna bağlı gemiler de rotalarını istanbula çevirmek için pentagondan emir aldılar. bu arada devreye avrupa ülkelerinin liderleri de giriyor ve belki de onlardan da türkiye için sözler alınıyordu. yunanistan bile harekete geçirilerek türkiyeye karşı olan hasmane tutumuna son vermesi sağlanıyordu.
tüm batı başkentleri hareket halindeydi, ancak panik yoktu. herşey kontrol ve koordinasyon altındaydı. israilli askerler ve üst düzey subaylar o gece gölcükte ne arıyorlardı? deniz kuvvetlerinde bir devir-teslim töreni yapılacaktı, ama bu her yıl yapılan rutin bir ulusal törendi.
uluslar arası bir niteliği yoktu. hiç kimse –bugüne kadar hiç katılmadıkları- bu devir teslim törenine neden katıldıklarını sormadı. enkaz altında kaç israil askerinin öldüğü, kaçının yaralandığını da soran olmadı. o felakette kaç israil askerinin öldüğünü ne genel kurmay yayınladı, ne de israil böyle bir bilgiyi açıklamak nezaketinde bulundu. herkese verdikleri imaj ise oraya yardım için geldikleriydi.
taa ankarada cumhurbaşkanı demirelin, mason demirelin bile sabahleyin ‘’benim de telefonum kesikti’’ şeklinde bir açıklama yaptığı, türk ordusunun bile kendi ülke toprakları üzerinde olan deprem bölgesi gölcük’e sabah saat 5’te ulaşabildiği, bütün iletişim ağının felç edildiği gölcükte. çevik 1 in kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği gecenin sabahında. israil askerlerinin binlerce kilometre mesafeden nasıl geldiğini düşünmedik bile.
hemen bir hastane kurdular. esas amaçları enkaz altındaki askerlerini ve önemli askeri malzemeyi çıkartarak götürmekti.
biz de salak salak ‘’bak şu israile!! helal olsun, hemen yardımımıza koştu’’ diyerek sevindik değilmi? tüm dünyaya düşman olan yahudileri görünce sevindik.
sabah saat 03:05 ile 06:30 arasında batı da bu hareketlilik yaşanırken bölgede çok hızlı ve çok gizli askeri hareketlilik hakimdi.
ancak herkes kendi derdine düşmüş olduğundan bu ‘’olağanüstü gizli operasyondan’’ kimsenin haberi olmuyordu. böylece, bu işi planlayanlar gecenin karanlığından da yararlanıp denizaltından parçaları yüzeye vuran tesla makinesinin kalıntılarını toplayıp, yer altı ve yer üstündeki tüm izleri yok etmeye çalışıyorlardı. ve bölgeye son hızla gelen rus araştırma gemisi sabah saat 06:30 da bölgeye vardığında, havanın aydınlanmasıyla birlikte etrafta delil olabilecek tek bir cisim bile kalmamıştı.
‘’deniz altında oluşan radyasyon anlaşılmasın, dibe çöken kalıntılar araştırılmasın ve patlama sonucu meydana gelen denizaltı krateri ve çukurları ortaya çıkarılmasın’’ diye bu bölge derhal askeri karantinaya alınarak dalışa yasak bölge ilan ediliyordu. ancak bütün bu temizlikler yapıldıktan sonra ecevit ve daha sonra da demirelin bölgeye gitmesine izin verilmişti. bu ülkeyi yönettiklerini zannettiğimiz başbakan ve cumhurbaşkanına izin veriliyor. afet bölgesine, kendi ülkesinin topraklarına girebilmek için izin alan cumhurbaşkanı ve başbakanımız.
amerika tüm imkanlarını seferber etti. clinton amerikan halkından türkiyeye yardım etmesini istedi. yakında türkiye’ye geleceğini ilan etti. başbakan ecevitin de bu arada amerikaya kendini ziyarete geleceğini haber verdi. ecevitte paşa paşa clintonla görüşmeye gitti. clinton depremin ardından kasım ayında türkiye’ye gelmişti. ilginçtir ki, o her zaman bildiğimiz ‘’acaib korunan’’ bir amerikan başkanı olarak değil, bölgede; sanki taşıdığı vicdanı sorumluğu üzerinden atmak ister gibi bir edayla, bölge halkının taa içine kadar giren sıradan bir adam gibi bölgeyi dolaşmıştı. ve yine ilginçtir ki, tarihte ilk kez bir amerikan başkanı türkiye büyük millet meclisinde konuşacak kadar türkiyeyi önemsemişti!! müslüman olmayan clintonın bu konuşması ne şeref bizim için.
enkaz altında kalan 10 binlerce vatandaşımız; sırf kaliforniyadaki johnlar, susanlar ve aliceler yaşasın diye öldürüldürler. binlerce vatandaşımız ölmüştü ama değil mi? onbirlerce değil. 19 bin küsur vatandaşımızı kaybettik değil mi? ilk başlarda 47 bin den fazla olarak açıklanan ölüm sayısı birden 14 binlere düşürüldü. anayasadaki kanunlara göre her hangi bir afet bölgesinde 20 binden fazla can kaybı olduğunda; o bölgeden 5 yıl boyunca vergi alınamaz. böyle bir olayın ardından bu devleti yönetenler sırf para için, kendi ceplerine indirdikleri milyarlarca liranın hesabını bilmezken, gavurlar ölmesin diye öldürülen vatandaşlarımın 3 te biri öldü diye açıklama yaptılar bizlere. 60 binden fazla insanın mezar olduğu gölcük. gavurlar öldürülmesin diye 60 bin insanın ölüdürüldüğü gölcük.
çevik 1 in kur’an-ı kerim’i ayaklarının altına alıp, çiğnediği. daha sonra gölcük askeri gazinosunda çıplak dansöz oynattırıp, içkiler içirttiği gece.
ozaman bu konuları nasıl örtbas ettiler, çorap söküğü gibi; hizbullahların öldürüp, gömdüğü iddia edilen toplu mezarlardaki cesedleri çıkardılar. halkın gözünü boyamak için, uyutmak için faili meçhul olan cinayetleri, kime ait olduğu bilinmeyen mezarları ortaya çıkardılar. hizbullah terör örgütü yaptı dediler değilmi birde. okadar mezarın yerini peş peşe ardı ardına açıkladılar, buda daha önceden bildiklerini, fakat bir olay olduğunda halkın ilgisini başka tarafa çekmek için kullanmak için sakladıkları, göz yumduklarının delilidir.