Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

CUMA (1 Kullanıcı)

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
- Cuma Gününün Fazîieti
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyorlar:
'Cum'a günü, ibâdet ve ezkâr ile mü'minlerin kalplerinin mesrur olacağı bir bayram günüdür.' (duâlar ve Zikirler s: m)
Keşşaf tefsirinde, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'den şöyle bir rivayet nakledilmiştir:
'Bana Cibril geldi, avucunda beyaz bir ayna vardı. Dedi ki:
«-Bu Cum'a'dır. Rabbin bunu sana arz ediyor ki, senin ve senden sonra ümmetin için bir bayram olsun. O, bizim yanımızda günlerin efendisidir. Biz ona âhiret'e kadar yevmü'l-mezîd [bereketli gün) deriz.» buyurdu. (Hak Dîni Kur'an Dili, 8/28)
Mezkûr hadîs-i şerîf'in İhyâ'da mevcut, diğer bir rivayetinde ilâve olarak:
'Cum'a günü Cennet halkının Cemâl-i İlâhî'yi seyredeceği
gündür.' buyurulmaktadir. (ihya Tercemesi 1 /485)
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yine buyuruyorlar: 56
'Cum'a günü, günlerin efendisidir ve Allâh Teâlâ'nın yanında Ramazan ve Kurban bayramlarından daha büyüktür.' (Hak Dîni Kur'an Dili 8 / 28)
Yine buyuruyorlar:
'Cum'a gününden daha değerli olan bir gün üzerine güneş ne doğar, ne batar.'(Hak Dîni Kur'an Dili, 8 / 28)
Yine buyuruyorlar:
'Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı Cum'a günüdür: Âdem -aleyhisselâm- o gün yaratıldı, o gün Cennet'e konuldu, yine o gün Cennet'ten çıkarıldı. Bir de kıyamet Cuma'dan başka bir günde kopmayacaktır.' (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi 3 / 4)
Müslîm sarihlerinden Übbî'nin nakline göre, Mûsâ -aleyhisselâm- Yahûdîlere ibâdet günü olarak Cuma'yı tâyin etmiş ve onun son derece fazîletli bir gün olduğunu kendilerine haber vermiş, fakat Yahûdîler:
-Cumartesi günü daha fazîletlidir, diye itirazda bulunmuşlardır. Bunun üzerine Allâh Teâlâ, Hazret-i Musa'ya:
«-Onları seçtikleri günle başbaşa bırak.» diye vahiy buyurmuştur. (Sahîh-i Müslîm Tercemesi ve Şerhi, Cum'a Kitabı C: 4)
Nevevî'nin beyânına göre, senenin günlerine nisbetle en hayırlı gün Arefe günüdür. (Sahîh-i Müslîm Tercemesi ve Şerhi, Cum'a Kitabı C: 4)
Aliyyü'l-Kârî:
'Cum'a günü Arefe'ye tesadüf ederse mutlak surette günlerin en faziletlisi olur. O günde işlenen amel de en fazîletli ve makbul olur, Hacc-l Ekber bundandır.'(Sahîh-i Müslîm Tercemesi ve Şerhi, Cum'a Kitabı C: 4) diyor.
Bu bilgiler ışığında, Cum'a gününün, Arefe gününden sonra en fazîletii gün olduğunu söyleyebiliriz.
Ka'b -radıyallâhu anh- da şunu nakleder:
Allâh Teâlâ beldelerden Mekke'yi, aylardan Ramazan'ı, günlerden Cuma'yı fazîletii kılmıştır." (Hak Dîni Kur'an Dili, Cum'a Sûresi Tefsiri C: 8)


Cuma Günü ve İhya Edilmesi

* Cum'a günü, mü'minlerin haftalık bayram günüdür.
* Cum'a günü, Arefe gününden sonra yılın en fazîletii günüdür.
* Cum'a günü, Cennet halkının Cemâl-i llâhî'yi seyredecekleri gündür.
* Cum'a günü vefat eden kabir azabından korunur
.



- Cuma Günü Neler Yapmalıyız? (Özet) "
* Cum'agünü tırnakları kesmeli, bıyıkları kısaltmalı, vücuttaki ziyâde tüyleri gidermeli,
* Boy abdesti almalı, misvakianmalı, güzel koku sürünmeli,
* En iyi ve temiz elbiseleri giymeli,
* Cum'a namazına erken vakitte gitmeli,
* Namaza giderken mümkünse yaya olarak, vakar ve sekînetle gitmeli,
* Camide kimseyi rahatsız etmemeli,
* Hutbeyi sessizce ve dikkatlice dinlemeli,
* Cum'a namazına önem vererek, onu mutlaka vaktinde edâ etmeli,
* Cum'a namazı bitince yerimizden kalkmadan yedişer defa
İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okumalı,
Yine yerimizden kalkmadan 'Sübhânallâhi ve bihamdihî, sübhanellahil azîmi ve bihamdihî' tesbîhini yüz defa okumalı, * Cum'a günü duâların kabul olduğu gizli bir saat vardır. Bu sebeple günün her vaktinde istiğfar ve duâ dilimizden düşmemeli,
* Cum'a gün Kehf sûresini okumalı,
* Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize bol bol salât ü selâm getirmeli,
* Özellikle Cum'a günü kusurdan, hatâdan ve günahtan sakınmalıyız,
* Diğer günlerden farklı ve daha fazla olarak hayır ve iyilik yapmalıyız.
* Cum'a namazını cemâatle kıldığımız gibi, İkindi namazını da cemâatle kılmalıyız,
* Mümkünse kabir ziyareti yapmalıyız. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyorlar:
'Her gün zevalden önce, güneş ortalandığı vakit Cehennemin ateşini yakar ve onu hazırlarlar. Bu saatlerde namaz kılmayın. Bundan yalnız Cum'a müstesnadır. Cum'a gününün hepsi namazdır. O günde Cehennem hazırlanmaz.'(ihya Tercemesi 1 /487)
Bazı kalp gözü açık kimselerin hatıratından anlaşıldığına göre, diğer günlerden çok Cum'a günü, ölülerin ruhları, kabirleriyle ir-«bat kurmakta, yapılan duâlar, verilen selâmlar ve ziyaretlerden haberdâr Olmaktadırlar, (islam'ın Işığında Günün Meseleleri 1 / 25)
Denildi ki: Kuşlar ve yer haşereleri Cum'a günlerinde buluşur ve yekdiğeri ile selâmlaşarak:
«Bu gün, iyi gündür» derler (ihya Tercemesi 1 /487)
Ebû Mûsâ el-Eş'arî -radıyallâhu anh-, Nebiyy-i Zîşân -sal-lâllâhu aleyhi ve sellem-'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
'Allâh Teâlâ kıyamet gününde günleri eski hey'etleri üzere yaratır. Cum'a gününü aydınlık ve nurlu olarak yaratır. Cuma gününü güzel olarak değerlendirenler onun çevresini sararlar. O, gelin gibidir. Cumanın aydınlığında yürürler. Yüzleri kar gibi beyaz, kokuları misk gibidir. Kâfur dağlarında gezinirler. Cuma gününe hürmet eden bu kimseler, Cennet'e girinceye kadar insanlar ve cinler onlara bakakalırlar. Bunlara ancak, Allâh'ın rızâsını kazanmak için müezzinlik edenler katılırlar.'(Gunye 2 / 60)
Cum'a Günü Melekler
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyorlar:
'Cum'a günü melekler cami kapılarında durup, imâm minbere çıkıncaya kadar gelenleri yazarlar. İmâm minbere çıktığında defterler dürülüp, kalemler kaldırılır.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz devamla şöyle buyurur:
'Bu esnada melekler, birbirlerine:
«-Filan kimse neden gelmedi? Filan kimse neden yok ? Acaba ne gibi manîleri çıktı?» diye sorarlar.
Sonra Allâh Teâlâ'ya yalvarıp: 62
'Allâhım, o kimse hasta ise Sen ona şifâ ihsan eyle! Doğru yoldan ayrılmış ise hidâyet ver! Kaybolmuş ise yardımcı ol! diye duâ ederler.' (Gunye 2/59)
Cafer, Sâbit'in kendisine şöyle anlattığını söylemiştir:
'Bana ulaştı ki, Allâh Teâlâ'nın birtakım melekleri vardır. Ellerinde gümüş levhalar, altın kalemler bulunur. Cum'a gecesinde ve gündüzünde cemâatle namaz kılanları yazarlar.' (Gunye 2/59)
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: CUMA

ALLAH RAZI OLSUN.CUMA GÜNÜMÜZ TEKRAR MÜBAREK OLSUN.RABBİM CÜMLEMİZİ CUMA GÜNÜNÜN TÜM HAYIRLARINA ULAŞTIRSIN.AMİN,AMİN,AMİN.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: CUMA

Esselamunaleykum ablam,
Allah c.c. razı olsun, emeğine sağlık, çok güzel izah etmişsin.
Evet bizim için bayram gibi geçmesi gereken Cuma günlerimiz, maalesef hak ettiği değeri bulamıyor ve yine maaleswef ki, yahudi ve hıristiyanların mübarek gün olarak tayin ettikleri c.tesi, Pazar kadar bile kıymet vermiyoruz.
Ey müslüman gençliği uyaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan, bu gün senin bayramın, bayramları bayram gibi kutlamanın zamanı gelmedimi, yoksa biz bayram kültürünüdemi unuttuk.
Ne oluyor bize arkadaşlar, bizi biz yapan değerlerimizi birer birer conilere, tonilere, lizlere, bilmem kimlere peşkeş çeke çeke elimizde kutsalımız kalmadı. Kutsallarımız olmazsa biz niye yaşıyoruz ki, kime hizmet ediyoruz.
Artık bu vurdumduymazlığa bir son verip, şööööyle bir silkinip bizlerin Hz. Muhammed s.a.v. in ümmeti, Osman gazi, Fatih sultan Mehmet'in torunu olduğumuzu hatırlayalım ve onların şanına şerefine yakışır br gençlik olalım ki, yarın bizim çocuklarımız bizim için küfür edeceği yerde, ne mükemmel insanlardı desinler. Yoksa yarın onların olmayacak.
k.s.e.o.
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: CUMA

Cuma Gününün Değerlendirilmesi

1-Cum'agünü gusül abdesti almak
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar: '-Herbiriniz Cum'a namazına geldiğinde yıkansın!..' (Sahîh-i Buhârî veTercemesi, Cuma Kitabı, C: 2)
2- Özellikle Cum'a günü misvak kullanmak
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-buyuruyoriar:
'-Her baliğ olan kimseye, Cum'a günü yıkanmak ve imkân bulursa hem misvaklanmak, hem de hoş koku sürmek vaciptir.' (Sahîh-i Buhârî veTercemesi, Cuma Kitabı C: 2)
3- Gücümüz nisbetinde en iyi ve temiz elbise giymek
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
'-Bir müslümanın Cum'a günü olunca misvaklanmak, elbisesinin güzellerinden birini giymek, bir de varsa güzel koku ile kokulanmak, üzerine borç olan haklarındandır.' buyuruyor. (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 3 / 33) 64
4- Güzel koku sürünmek
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
'-Her baliğ olan kimseye Cum'a günü yıkanmak ve imkan bulursa hem misvaklanmak, hem de hoş koku sürünmek vaciptir.' (Sahîh-i Buhârî ve Tercemesi, Cum'a Kitabı)
5- Cum'a namazına erken vakitte gitmek
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
'Her kim Cum'a günü cenabet guslü ile boy abdesti aldıktan sonra, ilk saatte Cum'a namazına giderse bir deve, ikinci saatte giderse bir sığır, üçüncü saatte giderse (sağlam) boynuzlu bir koç, dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta kurban etmiş gibi (sevaba nail) olur. imam hutbeye çıkınca da melekler zikri (hutbeyi) dinlemek için (mecliste) hazır bulunurlar.' (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi 3 /13)
'Burada, «tavuk ve yumurta kurban etmiş olur.» demekten maksat; tavuk ve yumurta sadaka veren gibidir, manasındadır..' denilmiştir.
6- Mescide mümkünse yaya gitmek
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
Her kim Cum'a günü ehliyle muvâkaa edip (cinsel ilişkide ulunup), iğtisâl eder (gusül abdesti alır), sonra mescide gitmeğe davranıp hutbenin evveline yetişir ve yaya gidip hayvana bin-ez ve imâma yakın oturup dinler ve hutbenin sonuna kadar agv etmez, yani lakırdı etmez veya dinlemekten başka bir işle meşgul olmaz ise attığı her adıma mukabil sıyâm ve kıyamı dâ-'arak bir senelik ecre nail olur.'(Tecrîd-i Sarîh Tercemesi , 3/14)
7- Vakar ve sekîneti takınarak yürümek
Buhârî Tecrîd-i Sarîh'inin 481 numaralı hadîsinin Ebû Eyyûb el-Ensârî -radıyallâhu anh- rivayetinde, Cum'a namazına gidişte, 'Sonra vakar ve sekînetini takınarak yürüsün.' buyurulmuştur. (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi 3 / 24)
8- Camide kimseye ezâ vermemek
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
'Hiçbir kimse yoktur ki, Cum'a günü gusül abdesti alıp, elinden geldiği kadar paklandıktan ve yağından yağlandıktan veya evindeki kokudan süründükten sonra (hanesinden mescide) çıksın, yanyana oturan iki kimsenin arasını açmasın, daha sonra (Hak Teâlâ tarafından) ona takdîr edildiği kadar namaz kılsın, da-j ha sonra da imâm söze başlayınca, namaz bitinceye kadar sesini kessin de, o Cum'a ile öteki Cum'a arasındaki günahları mağfur Olmasın.' (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 3/17)
'iki kimsenin arasını açmasın"dan maksad; yanyana oturan iki kimseyi sıkıştırıp ortalarına girmek veya üzerlerinden atlayıp ileriye geçmektir.
9- Dört rek'at Cum'a namazının ilk sünneti kılınır
10- Hutbeyi sessizce ve dikkatlice dinlemek I
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
'Cum'a günü imam hutbe îrâd ederken, sen (yanındaki) al kadaşına "Sus! (Dinle!)" desen, yine lağv etmiş olursun.' (Sahîrl Buhâri ve Tercemesi, Cum'a Kitabı, 2 / 894)
Hatibi dinlemekten insanı men eden her söz ve fiil lağvdn
66

11- Cum'a namazını kılmaya önem vermek
Cum'a namazı, şartlarını taşıyan müslümana farz bir ibâdettir. Hutbe îrâd edildikten ve dinlendikten sonra, Cum'anın iki rek'at farzı cemâatle aşikâre okuyuşla kılınır. Farzdan sonra Cumanın son dört rek'at sünneti kılınır. Bundan sonra 'Zuhr-ı Âhir'diye dört rek'at, daha sonra 'vaktin sünneti'niyeti ile iki rek'at namaz kılınır. (Büyük islâm ilmihali, Ö.Nasûhi Bilmen, Cuma Namazı, s: 164)
Abdullah bin Ömer ile Ebû Hüreyre -radıyallâhu anhümâ-, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'i minberin basamakları üzerinde şöyle buyururken işitmişlerdir:
'Ya bir takım adamlar Cum'a namazlarını terk etmekten vazgeçerler veya Allâh, onların kalplerine muhakkak surette mühür vurur da, bir daha gafillerden olurlar.' (Sahih-i Müslim Tere. ve Şerhi, Cum'a Kitabı, s: 2413)
12- Cum'a namazını şartlarına uyarak edâ edenin iki
Cum'a arasındaki günahları bağışlanır
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
'Kim Cum'a günü elbisesini temizler, yıkanır, erkenden camiye gider, imama yakın oturur ve imamı dinlerse; iki Cum'a arasındaki günahlarına, hatta üç gün de ziyadesiyle keffâret olur.'
Diğer bir ifâde ile:'Gelecek Cumaya kadarki günahlarını Allâh mağfiret eder.'(ihya Tercemesi, Cum'a Kitabı, 1 / 499)
13- Cum'a namazını kılıp, edâ ettikten sonra, konuşma dan ve yerimizden kalkmadan okunacaklar:
3) Ihlâs, Felak ve Nâs sûrelerini yedişer kere okumak
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
Kim Cum'a namazından sonra -konuşmadan ve kalkmadan- Ihlâs, Felak ve Nâs sûrelerini yedişer defa okursa, Allâh Teâlâ, onu gelecek Cumaya kadar, zarar verici şeylerden muhafaza eder. (duâlar ve Zikirler, s: 114)
b) «Subhânallâhi ve bihamdihî, sübhânallâhilazîymi ve bi-, hamdihî, estağfirullah» tesbîhini 100 defa söylemek,
Nebî -saliâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
'Cum'a namazından sonra daha oturduğu yerden kalkmadan yüz defa; diyen kimsenin yüz bin günahını, ana ve babasının da yirmi dört bin günahını Allâh mağfiret eder.' (duâlar ve Zikirler, s: n3)
14- Bu gün herhangi bir saatte edilecek duâ Rasûl-i Ekrem -saliâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
'Şu duâ ile Cum'a günü herhangi bir saatte duâ edilirse, sahibine muhakkak icabet Olunur: (duâlar ve Zikirler, s: 113)
Lâ ilahe illâ ente, Yâ Hannânu, Yâ Mennânu, Ya bedîa's-Se-mâvâti vel-ardi, Yâ ze'l-Celâli ve'l-İkrâm.
15- duâların kabul edildiği saat (Saat-i İcabet)
Ebû Hureyre -radıyallâhu anh- şöyle demiştir:
Rasûlullâh -saliâllâhu aleyhi ve sellem- (bir gün) Cumadan bahsediyordu (da):
'Onda bir saat vardır ki, hiçbir müslim kul namazda bulunup ve o saate rast getirip, Allâh Teâlâ'dan bir şey dilemez ki, Allan -azze ve celle- ona (dileğini) bahşetmesin.' buyurdu. Sonra da mübarek küçük parmağının ucuna işaret buyurdular.
(Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, Cum'a Kitabı, 3/105)
Bu konuda on bir tahminden en kuvvetli olanı ikisidir:
a- İmâmın minbere çıkmasından, namazın kılınmasına kadar olan zaman,
b- İkindi namazından SOnra (islâmın Işığında Günün Meseleleri, 1/23)
Nitekim Ashâb-ı Kiram: «Bu saat, hangi saattir, ya Rasûlâl-lâh?» dediklerinde:
'-İkindi namazı ile güneş batması arasındaki vakittir.'buyurdular. (duâlar ve Zikirler, s: 113)
16- Cum'a günü Kehf sûresini okumak
Rasûlullâh -saliâllâhu aleyhi ve sellem-:
'Cum'a gecesi veya günü, kim Kehf sûresini okursa, okudu-9u yerden tâ Mekke'ye kadar olan mesafeyi aydınlatacak şekilde kendisine bir nûr verilir. Gelecek Cumaya kadar, hatta üçgün fazlasıyla günahları bağışlanır. Sabaha kadar yetmiş bin melek onun için istiğfar eder. Dert, sıkıntı, zâtülcenb, alalık ve cüzzâm ustalıkları ile Deccal'in fitnesinden muafiyet kazanır.' buyuranadır, (ihya Tercemesi 1/509)
17- Cum'a günü Rasûlüllah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-

Efendimize salât ü selâm getirmek:
Nebiyy-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyorlar:
'Cum'a gününde benim üzerime seksen salavât-ı şerîfe getirenin Allâh Teâlâ seksen senelik günahını mağfiret eder.' (ihya Tercemesi, 1 / 507)
18- Cum'a günü yapılan iyiliklerin sevabı kat kattır
Nebiyy-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyorlar:
'Cum'a gününe müsadif (rastlayan) hasenatın ecri mudaaf-tir (kat kattır).'(Kenzü'l-İrfân s: 221 Heysemî'nin Mecmâü'z-Zevâid'inden)
19- Cum'a günü tırnak kesmek İbn-i Mes'ûd:
'Cum'a günü tırnaklarını kesen kimseden, Allâh Teâlâ hastalığı kaldırır ve ona şifâ ihsan eder.'(ihya Tercemesi 1 /493)
20- Cum'a günü günah işlenmezse, diğer günler muâhazeden salimdir
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
'Cuma günü günah işlenmezse, diğer günler muâhazeden
Salimdir.'buyurdular, (ihya Tercemesi, 1 /486)
21- Cum'a günü vefat eden mümin, kabir azabından korunur
Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar: 'Cum'a günü vefat eden mümin, azâb-ı kabirden hıfz buyu-rulur. (korunur)(Kenzü'l-irfân s: 221 Tirmîzî, Ahmed bin Hanbel'den) 70
22- Her Cum'a, Cehennemden altıyüz bin kişi âzâd edilir
Haberde:
'Şüphesiz Allâh Teâlâ'nın her Cum'a günü, Cehennem'den altıyüz bin âzâdlısı vardır.' diye vârid olmuştur, (ihya Tercemesi 1 / 486)
23- Cum'a günü kabir ziyareti yapılması
tazı kalp gözü açık olan sâlih kimselerin, hatıratından anlaşıldığına göre, diğer günlerden çok Cum'a günü, ölülerin ruhları, kabirleriyle irtibat kurmakta, yapılan duâlar, verilen selâmlar ve ziyaretlerden haberdâr olmaktadırlar, (islâmın Işığında Günün Meseleleri, 1 / 25)
24- Cum'a günü vefat eden kimseye şehît mükâfatı vardır
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
'Cum'a günü vefat eden kimseye, Allâh Teâlâ şehîd mükâfatı yazar ve onu kabir fitnesinden korur.' (Hak Dîni Kur'an Dili, Cum'aSuresi Tefsiri, C: 8)
25- Sadece Cum'a günü oruç tutulmaz
Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-'den rivayet edildiğine göre, Sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
'Sizden hiç bir kimse, (diğer günler tutmayıp da, sâdece) Cuma günü oruç tutmasın. Ancak, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutarsa, Cum'a günü tutabilir.' (Tâc Tercemesi 2/144)
26- Hac ve Umre sevabı verilir
Ebu'd-Derdâ -radıyallâhu anh-, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ! sellem- Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
'Cum'a günü, Cum'a namazını cemâatle kılana makbul bir hac sevabı yazılır, ikindi namazını da cemâatle kılarsa, ona umre sevabı da verilir. Oturduğu yerde akşamlarsa (akşama kadar zikir, tesbîh ve Kur'ân okumakla meşgul olsa) Allâh Teâlâ istediğini verir.' (Gunye 2 / 60)
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CUMA

selamünaleyküm sevvalmina,

Bu mübarek günün önemini tekrar hatırlattığın için ALLAH-Ü TEALA senden razı olsun bu vesile ile senin ve diğer kardeşlerimizin cuması mübarek olsunB)B)B)

selamünaleyküm
 

kabei serif

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
140
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CUMA

şevval mina kardeşim çok sağolasın cumanın güzelliklerini bizlere yansıtmışın hepsi çok çok güzel allah seninden ve senin gibi güzel kardeşlerimden razı olsun.... saygılarımla
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: CUMA

selamünaleyküm hayırlı cumalar rabbim cümlemizden razı olsun bizi yolundan ayırmasın her günümüzü lağiyle ibadet edebilmeyi nasip etsin.ben şimdi yetişen naesilden çok korkuyorum çünkü biliçsizce yetişiyolar m.tetik abiminde dediği gibi UYANMAK lazım bu gaflet uykusundan.

dua ile selamünaleyküm
 

adviye_34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Kas 2006
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CUMA

evindar yazdı:
selamünaleyküm sevvalmina,

Bu mübarek günün önemini tekrar hatırlattığın için ALLAH-Ü TEALA senden razı olsun bu vesile ile senin ve diğer kardeşlerimizin cuması mübarek olsunB)B)B)

selamünaleyküm
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: CUMA

velcome yazdı:
şevval mina kardeşim çok sağolasın cumanın güzelliklerini bizlere yansıtmışın hepsi çok çok güzel allah seninden ve senin gibi güzel kardeşlerimden razı olsun.... saygılarımla

hoş geldiniz hayırlı cumular rabbim razı olsun.
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CUMA

SelamünAleyküm
Ablacım Yüreğine Sağlık...Çok güzel hazırlamışsın...ALLAH (C.C) RAZI OLSUN...

Evet Uyanalım Artık.....
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: CUMA

Cuma Günü Namazı
(Hazret-i Ali -kerremallâhu vecheh-'den)
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
'Cuma gününün tamamı namaz ve ibâdettir. Bir mümin kul, güneş bir mızrak boyu veya bundan daha fazla yükselince, güzelce abdest alsa, sevabına inanarak ve Aliâh'dan bekleyerek iki rek'at kuşluk namazı kılsa, Allâh Teâlâ ve Tekaddes hazretleri ona iki yüz sevap yazar, iki yüz günâhını siler. Dört rek'at kılarsa Cennette dört yüz derece, sekiz rek'at kılarsa Cennet'te sekiz yüz derece verir ve bütün günahlarını mağfiret eder. On iki rekat kılarsa bin iki yüz sevap verir ve bin iki yüz günâhını siler, Cennet'teki derecesini bin iki yüz derece yükseltir..'(Gunye 2/141, ihya Tercemesi 1 /541)
Cum'a Gününün Gecesi Kılınacak Namaz
Câbir bin Abdillah -radıyallâhu anhümâ-'dan, Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
'Bir kimse, Cum'a gecesi akşam ile yatsı arası on iki rek'at namaz kılsa, her rekatta bir Fatiha sûresini ve on defa İhlâs sûresini okusa, on iki sene gecelerini namazla, gündüzlerini oruçla geçirerek ibâdet eden kimse gibi sayılır. (Gunye 2/143, ihya Tercemesi 1 /
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CUMA

Allah razı olsun kardeşim verdiğin güzel bilgiler için.Emeğine sağlık
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: CUMA

ferit yazdı:
SelamünAleyküm
Ablacım Yüreğine Sağlık...Çok güzel hazırlamışsın...ALLAH (C.C) RAZI OLSUN...

Evet Uyanalım Artık.....

ve aleyna ve aleykümselam güzel kardeşim ALLAH(cc) cümlemizden razı olur inşallah.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CUMA

buraya yazayım dedim..form acmamak için ..hakkınızı helal edin..

De ki: Haberiniz olsun, o sizin kaçıp durduğunuz ölüm her halde size gelip çatacaktır. Kaçmakla ondan kurtulamayacağınız gibi ölmekle de kurtulacak değilsiniz. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. İlkin sizi yaratmış bütün varlığınıza sahipken, sizler firarî köleler gibi O'nun mülkünden, emir ve hükmünden kaçmak isteyerek gizli ve açık isyanlar yaptığınız gerçek mevlanız olup, bütün görünmeyen ve görünenleri bilen ve kendisine hiçbir şeyin gizli kalmasına imkan bulunmayan Allah Teâlâ'nın huzuruna döndürüleceksiniz, o size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Kitabından ve verdiği ilimlerden neleri tahrif ettiğinizi, neler gizleyip neleri açıkladığınızı yüzünüze vuracak ve ona göre cezanızı verecektir. Ölümle bedenin yok olmasından sonra şuur ve temyiz ruhu olan nefs-i natıka (insanın özü, cevheri) Zümer Sûresi'nde bulunan "Allah, öldükleri sırada canları alır.." (Zümer, 39/42) âyetinde ifade edildiği üzere doğrudan doğruya Allah Teâlâ'nın kudret elinde kalacaktır ki, ölümden sonra ruhun ebedi kalacağını ileri sürenlerin maksadı da budur. Burada bilhassa "Âlimu'l-ğaybi ve'ş-şehâde" ismiyle ilim sıfatına döndürme açıkça belirtilmiş olmasına nazaran bir insanın özünün şehadet âleminden gayb âlemine intikâli demek olan bu dönüşün "vücûd-ı ilmî" ile Hakk'ın huzurunda gerçekleşeceğine işaret edilmiş demektir. Buna göre bilinmeyen âlemden bilinen âleme gelmiş olan bir insan, ölümle yine bilinmeyen âleme döndüğü zaman bütün hakikatı, dünyadaki ömrünün başından sonuna kadar içinde ve dışında meydana gelen iyi veya kötü bütün fiil ve işleri, gayb ve şehadeti bilen Allah Teâlâ'nın ilminde hiçbir noktası kaybolmaksızın hazır bulacak ve ona göre ceza veya mükafatını görecektir. Gerçi bir insan öldüğü zaman onun ruh ve beden itibariyle çevresinde bırakmış olduğu iz ve izlenimlerin bir kısmı onu tanıyan ve onunla ilgilenen insanların hafızalarında, daha geniş bir kısmı da "Kirâmen kâtibîn" (şerefli kâtibler) denilen meleklerin kaydetmiş oldukları amel defterleri ile bilgi ve ezberlerinde kalır ise de, bunların ikisi de onun bütün insanlık hakikatini ihata edici değil, az çok açığa çıkmış olanlara aittir. Kaf Sûresi'nde yer alan "Biz ona şah damarından daha yakınız." (Kaf, 50/16) âyetinde geçtiği şekilde insan nefsinin derinliklerinde cereyan eden gizli vesveseler gibi nice sırları vardır ki onları yalnız "insana şah damarından daha yakın" olan, gayb ve şehadeti bilen zatın ilmi kuşatır. Onun içindir ki, insanın bütün hakikatiyle dönüşü yalnız Allah'adır. İşte bu suretle insanlar Hak Teâlâ'nın huzuruna bütün hakikatleriyle toplanarak hesaba çekilecekler ve ömürlerinin kazançları olan ruhanî ve cismanî bütün amellerin tartısına göre ceza ve mükafat göreceklerdir.

Bunun için bu beyandan sonra müminlere hitaben buyuruluyor ki:

Meâl-i Şerifi

9- Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

10- Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.

11- Bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona gittiler ve seni ayakta bıraktılar. De ki: "Allah'ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten de hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

9. Cuma günü namaz için çağrıda bulunulduğu vakit yı tefsirdir mânâsına olduğu da söylenmiştir. Yani Cuma günü Cuma namazı vakti ezan okunduğunda Keşşâf ve diğer bazı tefsirlerde zikredildiğine göre bir kısım âlimler demişlerdir ki, buradaki çağrıdan maksat, imamın minbere oturduğu sıradaki ezandır. Resulullah'ın bir müezzini bulunurdu. Minbere oturduğu zaman mescidin kapısı üzerinde şöyle ezan okunurdu. "Allah büyüktür, Allah büyüktür, Allah büyüktür, Allah büyüktür; ben şehadet ederim ki, O'ndan başka tanrı yoktur, ben şehadet ederim ki, O'ndan başta tanrı yoktur; ben şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın Resulüdür, ben şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın Resulüdür; haydi namaza haydi namaza; haydi felaha haydi felaha; Allah büyüktür, Allah büyüktür; O'ndan başka tanrı yoktur." Resulullah minberden indiğinde de müezzin namaza ikâmet getirirdi. Bu, Ebu Bekr ve Ömer (r.a) zamanında da böyle idi. Ta ki Hz. Osman devri gelince, insanlar çoğaldı, Medine büyüyüp evlerin mesafeleri uzaklaştı. O vakit Hz. Osman müezzinlerin sayısını ikiye çıkardı. Birinci ezanın Zevrâ denilen evi üzerinde okunmasını emretti. İkinci ezan da minbere oturduğu zaman, ikinci müezzin tarafından okunur, sonra minberden indiğinde namaz için ikâmet getirilirdi. Bu durum hiç kimse tarafından kınanmadı. Böylece Cuma namazı için iki ezan bir ikâmet üzerine icma meydana gelmiş oldu. O zamandan beri uygulama bu şekildedir. Buharî, Zühri yoluyla Said b. Yezid'den şunları rivayet etmiştir:

1- Hz. Peygamber (s.a.v), Ebu Bekr ve Ömer zamanında Cuma günü birinci çağrı imam minbere oturduğunda olurdu. Vakta ki Osman (r.a) zamanı geldi ve insanlar çoğaldı, o vakit Hz. Osman Zevrâ üzerinde üçüncü çağırıyı (ezanı) emretti.

2- Cuma günü üçüncü ezanı ziyade eden Hz. Osman oldu ki bu, Medine halkının çoğaldığında idi. Hz. Peygamber (s.a.v) zamanında ise bir müezzinden başka yoktu ve Cuma günü ezan, imam minbere oturduğu sırada okunurdu.

3- Cuma günü üçüncü te'zini (ezanın okunmasını) mescid halkı çoğaldığı vakit Hz. Osman emretti. Daha önce Cuma ezanı, imam minbere oturduğu zaman okunurdu.

4- Resulullah (s.a.v), Ebu Bekr ve Ömer (r.a) zamanında Cuma günü ilk ezan imam minbere oturduğu sırada idi. Vakta ki Hz. Osman döneminde insanlar çoğaldı, o zaman Hz. Osman üçüncü ezanı emretti de o da Zevrâ'da okundu. Binaenaleyh söz konusu emir bu şekilde sabit olmuştu." Bu rivâyetlerin birinde ikinci te'zin, diğerlerinde üçüncü nidâ, üçüncü te'zin, üçüncü ezan denilmesi hep aynı mânâyadır. Bundan maksat, Hz. Osman zamanında emredilen ilk ezandır ki, biz buna dış ezan deriz. Bundan sonra hâtibin minbere oturduğu zaman da bir ezan okunur ki, bu ikinci ezâna da iç ezan denir. Üçüncüsü de namaza başlarken okunan kamettir. Ezan ile kamete nidaeyn ve ezaneyn (iki çağrı) da denilmektedir. Bu itibarla tarih nokta-i nazarından, sonra başlamış olan dış ezana üçüncü nidâ ya da üçüncü ezan denildiği gibi, kamet ezan sayılmayarak, buna ikinci ezan da denilmiştir. Kısacası, Hz. Peygamber devrinde Cuma için birinci çağrı, hâtib minbere oturduğu zaman mescidin kapısı üstünde okunan ezan, ikincisi de hâtib minberden aşağı inerken okunan ikametti. Hz. Osman döneminden beri tekrar etmiş olan icma ve uygulamaya nazaran da birinci çağrı, Cuma vaktinin girmesiyle okunan dış ezan ikincisi, hâtib minbere oturduğunda okunan iç ezan, üçüncüsü de, namaz için okunan kamettir. Bu âyetteki nidasından muradın da, ilk okunan ezan olduğu açıktır. Çünkü birinci ezan okununca nidâ, yani Allah'ı anmaya koşmanın şartı olan çağrılma, vuku bulmuş olur. Fakat ilk ezan hangisi itibar edilmelidir? Yukarıda naklettiğimiz gibi bazıları yalnız Peygamber zamanındaki birinci ezanı dikkate alarak koşmanın vücubunun, hatibin minbere oturduğu vakit okunan ezan ile başlayacağına kanaat getirmişlerdir. İlk bakışta bu görüş uygun gibi görünmektedir. Ancak Kenz Şerhi "Bahr-i Raik" ve "Tenviru'l-Ebsâr" ve diğer kaynaklarda beyan edildiği üzere Hanefilerce en doğru kabul edilen, vücubun ilk okunan dış ezanla başlamasıdır. Çünkü Cuma'ya davet çağrısı, bu ezanladır. Fetâva-yı Hindiyye'de de şöyle denilmektedir: "Koşmak ve alış verişi terketmek ilk ezan ile vacib olur." Tahavi de demiştir ki: "Minber ezanı sırasında koşmak vacib, alışveriş mekruh olur." Hasan b. Ziyâd'a göre de muteber olan minaredeki ezandır. Doğrusu şudur ki: Zeval vaktinden önce ezan muteber değildir. Muteber olan zevalden sonraki ezandır. Bu, ister minber üzerinde, ister Zevrâ üzerinde okunan ezan olsun sonuç aynıdır. el-Kâfi'de de bu şekilde beyan edilmiştir. Gerçekte âyette ifade edilen çağrıdan murad, Cuma'ya davet için okunan ezandır. Genel davet için okunan ezan da, zevalden sonra vaktin girmesiyle dışarda okunan ilk ezandır. İçerde okunan ikinci ezan ise, dışardakilere duyurmak mahiyyetinde değil, içerdekilere karşı hutbeye başlamayı ilân suretiyle Peygamber'in sünnetini yaşatmak mânâsınadır. Resulullah zamanında minbere oturulduktan sonra mescidin kapısı üzerinde okunan ezan da, hem dışarıya karşı davet, hem de hutbeye başlamayı ilân maksatlarını ifade edebiliyordu. Fakat memleket büyüyüp cemaat çoğaldıktan sonra arzu edilen bu iki mânâ ve maksadın yerine getirilmesi için yalnız bir ezanın yetmediği görüldüğü zaman yukarıda anlatılan iki ezanda karar kılınıp icma yoluyla uygulama bunun üzerine cereyan etmiş olmakla âyetteki umumi davet mânâsının, dışarıda okunan birinci ezana uygun olacağı anlaşılmış olmaktadır. İşte bu suretle fıkıh yönüyle bizce de sahih olan budur. O halde Cuma günü güneşin zevaliyle öğle vaktinin girmesinden itibaren Cuma'ya çağıran ilk ezan okunduğu vakit hemen Allah'ın zikrine koşun! Çağrıdan önce ne kadar erken gidilirse o kadar efdal olmakla beraber koşmanın vücubu ezanın okunmasından itibaren başlar. Denilmiştir ki, burada koşmaktan maksat, meşgul olduğu işi hemen bırakıp vakit geçirmeksizin hutbeye yetişmeye çalışmaktır. Telaş ile koşarak gitmek demek değildir. Hz. Ömer, İbnü Mes'ud, İbnü Abbas ve diğerlerinden yani hemen gidiniz mânâsına olduğu da nakledilmiştir. Çünkü âyette koşma anlamını ifade eden "sa'y" kelimesi, "İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur." (Necm, 53/39), "Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince..." (Saffât, 37/102) âyetlerinde olduğu gibi çalışmak mânâsına da gelir. Onun için sa'y burada koşmak değil kasd, yani doğru gitmek anlamındadır. Ve sa'y her işte tasarruf demektir. Hasan'dan da "ayaklar üzerinde değil, niyyet ve kalbler üzerinde "sa'y" mânâsına olduğu nakledilmiştir. Bununla beraber İmam Muhammed b. Hasan "Muvatta"ında demiştir ki:" İbnü Ömer (r.a) Bâki Kabristanı'nda iken kameti işitmiş ve süratle yürümüştü.
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: CUMA

helal olsun ne demak sevindim forma güzellik katdığınız için rabbim razı olsun bugünün feyz-i sizin ve tüm kardeşlerimizin üzerine olsun inşallah.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CUMA

sevvalmina yazdı:
helal olsun ne demak sevindim forma güzellik katdığınız için rabbim razı olsun bugünün feyz-i sizin ve tüm kardeşlerimizin üzerine olsun inşallah.


amin ecmain..inş..allah razı olsun..
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: CUMA

inşallah cümlemiz rabbimin razı olduğu kullardan oluruz.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt