Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çığ Gibi Büyüyen Virüs AHLAKSIZLIK! (1 Kullanıcı)

Seyren

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2012
Mesajlar
1,036
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
illa-edep-illa-edep.jpg


“Öyle garip kalmışız ki dünyada, şimdi bizi görenler deli diyorlar. Kapatıp bekliyorum öylece, bütün delilerin olduğu bir dünyaya açmak için gözlerimi!” (Cahide S.)

Bütün eksiklerine zaman zaman duyduğum çeşitli rahatsızlıklarına rağmen yaşadığım yerin sevdiğim yanlarıda var. Daha önce ikamet ettiğimiz yerlerde yaz mevsimi edepsiz giyimli kişiler yüzünden bizim için işkenceye dönüşürdü. Bugün birçok şehirde dışarı çıktığımız vakit insanlardaki ahlaki dejenerasyonu üzülerek temaşa ediyoruz. Bu bozulmada giyim sektörünün, tekstil firmalarının, tasarımcıların payı azımsanmayacak kadar çok…
Yaz başında kendime ve kızıma yazlık bir iki kıyafet almak için dışarı çıktım. Burada özellikle bir caddede kaliteli ürünler satan mağazalar var. Almayı tasarladığım kıyafetler için her bir mağazayı tek tek dolaştım. Çocuk kıyafetleri içinde, çocuksu, sevimli, rahat ve edepli kıyafetler bulmak neredeyse imkânsız. Omzunun yarısı açık, her iki omuz ve sırt açık boyundan iple bağlı, önünde kocaman dudak resmi, tam göğüs kısmında iki adet el resmi, gayri ahlaki giyimli barbie, bratz resimleri, etekler kısacık… Af buyurun ama bence birçoğu paçavradan farksız bizlere kıyafet diye sunulmuş çaput parçaları…
Son yıllarda kadın ve kız çocukları için olan kıyafetlerin bu derece edepsizce hazırlanması, “Bu sistemli bir çalışma mı?” sorusunu aklıma getiriyor. Çok açık giyinmeyen en fazla kısa kollu giyinen bir hanım bile kendisine normal kısa kollu t-şört veya gömlek bulmakta zorluk çekiyor. Kısa kollu denilen kıyafetler bile japone kol dediğimiz iki parmak uzunluğunda kollara sahip…
Birde anne kıyafeti denen kıyafetler var. Anne kazağı, anne buluzü gibi. Özellikle geniş ve uzun kıyafetler sadece annelere yani yaşını başını almış hanımlara uygunmuş gibi yaftalanıp, genç kızların bu tarz kıyafetleri giymesinin utanç verici olduğu bilinçaltımıza dayatılıyor…
Teşhircilik Ahlaksızlığı Körüklüyor!
Eskiden halk içinde japone kol giyen hanımlar bile azınlıktayken, kadınlar kızlar şimdi omzu, sırtı, göbeği tamamen açık bir şekilde sokakta dolaşabiliyorlar. Hanımlarını, kızlarını bu şekilde gururla! Yanında taşıyan adam (!) lara söylemek için ise halk içinde söylenen meşhuuur sözden başkası aklıma gelmiyor…
Örneğin gelinler eskiden nasıl saklanır, korunurlardı. Duvakları öyle ulu orta açılmazdı. Şimdi öyle mi ya? Dekolteli gelinlik giymeyen, düğününde iyi kıvırtamayan gelinler dışlanıyor, ayıplanıyor…
Düğünler sanki bir et pazarı! Herkes “kendimi nasıl daha iyi teşhir ederim?” çabasında gibi. İnsanlar utanma duygularını kaybettikçe ahlaksızlığın da alabildiğine önü açılıyor. Malesef teşhircilik, hayasızlığı ve tacizi körüklüyor…
Küçük Kızlara Giydirilen yüz kızartıcı Kıyafetler!
Gördükçe içimi acıtan bir konu da kız çocuklarına açık saçık kıyafetler giydirilmesi. Parkta, sokakta oynayan kız çocuklarına bakıyorum. Sanki değersiz bir et parçası gibi, sıradan kıymetsiz bir varlıkmış gibi sokağa bırakılan, özensiz yetiştirilen çocuklar.
Giydirdiğimiz kıyafetler, çocuğun ilerde nasıl giyinmesi gerektiğine dair bir öğreti niteliğinde. Çocuk nasıl bir giyim tarzına alışıyorsa ilerde de o tarzı benimsiyor, aksini kabul etmiyor. Seyrettirdiğiniz diziler, açık saçık klipler, aldığınız dekolteli kıyafetler çocuğun kodlarına işleniyor.
Kız çocuğunun erkek kardeşlerine, babasına karşı bile edepli olması gerekirken, bu zavallı çocuklar saçma sapan, korumasız kıyafetlerle dışarı çıkarılıyor. Sokaklar, okullar, parklar, apartman araları güvenli değil artık! Yarı çıplak dışarı saldığınız çocuğun, çocuk olduğunu unutan kötü niyetli bir sürü hayvan var sokaklarda. Sizin giyemeyeceğiniz giysileri çocuklarınıza giydirirken “ben ne yapıyorum” diye bir kere daha sorun kendinize!
Nesil Bozuluyor!
Bu şekilde giyim tarzına alışan çocuklar, buluğ çağına girdiklerinde ne tesettürü, ne de edepli kıyafetleri kabul etmiyorlar. Sonra anormalleşen çoğunluklar, doğruyu yapan normalleri dışlıyor ötekileştiriyorlar.
Müslüman olmanın verdiği ağır ve önemli sorumlulukla hareket ederek çocuklarımı yetiştirmeye çalışıyorum. Kızıma altına tayt giydirmeden etek giydirmiyorum. Kısa kollular için ise bu yıl son diye karar aldık. Çünkü kız çocuğu korunası, kollanası bir varlıktır. Narindir, çabuk incitilir. Benim bunca çabama rağmen, beraber oynadığı komşu kızı, hava sıcak diye neredeyse çıplak geziyor. Çocuk bir kendine bakıyor, bir arkadaşına bakıyor. Küçücük aklıyla bu duruma anlam veremiyor. Hele “sen neden böyle kapalı giyiniyorsun” diye soran arkadaşlarına masumca ve şaşırarak bakıyor.

“Ben giyemedim kızım giysin”, “Hayatını yaşasın”, “Dünyaya bir daha mı gelecek?” “Daha küçük ilerde yapar” diyen Müslüman anneler; bilin ki sizler çocuklarınızı cehennem yakıtı olarak hazırlıyorsunuz. Ve bu umarsız davranışlarınızla, çocuklarını İslam çizgisinde tutmaya çalışan anneleri ve çocuklarını incitiyor, ahlaksızlık virüsünün yayılmasına, bir neslin bozulmasına yardımcı oluyorsunuz. Evet, çocuğunuz bir daha dünyaya gelmeyecek ama ebedi hayatı kazanmak için de tek fırsatı bu dünya…

“Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem…” N.F.K
CAHİDE SULTAN
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Selamunaleykum,

Hayirli ve hakikat icerikli,okuyup idrak ettigimizde tesiri ahir olan bu paylasimi istifademize sunmaniz ve vesile olmanizdan dolayi mevlam razi ve hosnut olsun insaALLAH.

Selametle kaliniz.
 

Seyren

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2012
Mesajlar
1,036
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Bu güzel dilek ve duanız için teşekkür ederim.Rabbim cümlemizden razı ve hoşnut olsun inşallah.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Toplumlar bireylerin uyumu ile devamlılığını sağlar.Bozulan bir toplum yapısı ise çöküşe geçen bir milletin simgesidir.
Bugün toplumumuzu uzun uzun incelemeye kaktığımızda var olan değerlerin korunmadığı bunun tam aksine kendi kültürümüz içersinde yer almayan değerlerin bizzat bize ait gibi kullanılmaya çalışılması ise tamamen çelişkidir.
Geçmişimize dönüp baktığımızda kurulan Türk devletlerinde toplumsal ahlak ön planda tutulmuştur.Çünkü bir ülkenin milli değerini ayakta tutan toplumsal ahlaktır.Eğer bir ülkenin içten yıkılışa geçmesi bazı çıkarcı ülkeler tarafından hedefleniyorsa,bu ülkelerin hedeflaerine ulaşmaları için yıkmaları gereken ilk duvar toplumsal ahlak duvarıdır.
Peki toplumsal ahlaktan ne anlıyoruz?Bu soruya yetmiş milyon insanımızın vereceği cevap toplumsal ahlakı oluşturmaktadır.Ülkenin her bireyinde var olan düşünce yapısında bu sorunun cevabı farklıdır.İşte bu farklılıklar bir araya getirilip bir bütün oluşturulunca toplumsal ahlak kavramının ne olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bozulan toplum yapısı öncelikle milletin en küçük biriminden yani bireylerin düşünce yapılarından başlar.Nasıl ki halkadan bir çember yapılmak istendiğinde işe en küçük halkaları birleştirerek başlanılıyorsa aynı şekilde bireyin kişisel ahlakında olan bozukluk zaman içerisinde toplumsal bozukluğa neden olmaktadır.Bireyin mutlu ve huzurlu bir toplum dileyebilmesi için öncelikle kendisini topluma faydalı birey haline getirmelidir.
Ülkelerin içten çöküşüne ortam hazırlamak için toplumsal ahlakın bozulmasının hedef alındığını yukarıda bahsetmiştim.Peki bunu nasıl gerçekleştirebilirler?Bugün değişen dünya yapısına baktığımızda maddesel yani fiziki gücün kullanıldığı savaşların aksine psikolojik savaşlar halinde toplumlar yıpratılmaya çalışılıyor.Toplum bireylerini kendi kültüründen,kendi ahlakından kısacası kendi özünden uzaklaştırmaya çalışarak psikolojik savaşların nimetlerinden faydalanılmaya çalışılıyor.Özünden kopan,milli değer ve kültürüne bağlı olmayan yahut bunlardan koparılmış bir birey kendi toplumundan uzaklaşır.Var olduğu toplumda huzursuz olur ve zamanla etrafındakileri daha sonra ise toplumu huzursuz etmeye başlar.Bu da toplumsal bir huzursuzluğa yol açar.Bugün belki bir bireyin toplum içerisinde huzursuzluk ve ahlaksızlık yapması belki aşırı dikkat çekmeyebilir peki bu birey sayısı zamanla katlanarak çoğalırsa…İşte o zaman psikolojik savaşı toplum üzerinde uygulamaya çalışan güçlerin ekmeğine yağ sürülmüş olur.
Peki toplumsal çöküşün engellenebilmesi için ne yapılmalı? Burada yapılması gereken,öncelikle her bireyin kendi özüne sadık kalması gerekmektedir.Karakterini olgun bir şekilde tamamlayan kişiler bunu zaten yaparlar.Eğer bir hiç uğruna,ortam merakı yahut özentilik peşinde koşarak kendi kültüründen kopan,kendi ahlakını ve milli değerini koruyamayan bir insan için olgunluğu geçin karakterden bile söz edilemez.Boyunduruk altına girdiklerinin farkına bile varmadan hayatlarını bir hiç uğruna köle olarak devam ettirmek zorunda kalırlar.Ne yazık ki bu tercihte onların şahsi meyilleri sonucunda ortaya çıkmıştır.
İşte bu gibi sebeplerden dolayı toplum içerisinde vagon olarak değil de lokomotif olarak var olmak isteyen bilinçli bireyler milli değerlerinden,ahlaklarından kopmayarak toplumsal ahlaksızlığa sebebiyet vermemelidirler.Unutulmamalı ki toplumsal bozukluk her zaman çöküşün habercisidir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt