Allah'ın selamı üzerinize olsun. Allah kesin bilgi edinmek isteyenler için ayetlerini apaçık açıklamıştır. Sen böyle bir durumda bütün alemlerin Rabbi, yardım edenlerin en hayırlısı olan Allah'tan yardım iste. Eğer O sana bir yardım edecek olursa daha kimse seni yenemez,yanıltamaz. Ama yardımını bir çekerse daha kim yardım edebilir. Bu yüzden inananlar yalnız Allah'a güvenip dayansınlar. Çünkü şeytanın, Allah'a inanıp sığınanların üzerinde hiç bir etkisi kalmaz.Eğer Allah'ın varlığına kanıt arıyorsan,doğrusu kesin inanacak kimseler için kendi nefislerinde ve yeryüzünde nice ayetler vardır.Yok eğer şüphen Allah görünmediği içinse bilmelisin ki gözler O'nu görmez ama O bütün gözleri görür. Yüzünü nereye çevirirsen çevir doğuların ve batıların sahibi olan Allah'ın yüzü ordadır.İnananlar Allah'a görmeden inanırlar. İşte müminlerin en önemli özelliği de budur. Eğer kuşkudan kurtulmak istiyorsan Allah'ın izniyle Rabbinden sana gelen şerefli Kuranı anlayacağın şekilde oku. Çünkü şüphesiz o kesin gerçektir.
Kovulmuş şeytanın şerrinden,vesvesesinden ve yanımda bulunmasından Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
2/2. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.
2/3. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah
yolunda harcarlar.
2/4. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
2/5. İşte onlar Rab’lerinden bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
2/258. Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı
görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir,
öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu
batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
2/260. Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?”
deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları
kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları
çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
7/143. Mûsâ, belirlediğimiz yere gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster,
sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o
yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince19 onu darmadağın ediverdi.
Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben
inananların ilkiyim” dedi.
22/52. Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
22/53. Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Hiç şüphesiz ki o zalimler, derin bir ayrılık içindedirler.
22/54. Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler, böylece ona iman etsinler ve sonuçta da kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah, iman edenleri doğru yola iletir.
16/99. Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.
16/100. Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.
41/36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
76/1. İnsan anılır bir şey değilken üzerinden uzunca bir zaman geçti.
76/2. Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu
sebeple onu işitir ve görür kıldık.
76/3. Şüphesiz biz onu yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük
ederek kat eder.
76/4. Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.
76/5. İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.
82/1. Gök yarıldığı zaman,
82/2. Yıldızlar saçıldığı zaman,
82/3. Denizler kaynayıp fışkırtıldığı zaman,
82/4. Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman,
82/5. Herkes yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecek.
82/6,7,8. Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine
karşı seni ne aldattı?
30/8. Onlar, kendi nefisleri hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah, gökler ile yeri
ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır. Şüphesiz
insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkâr ediyorlar.
30/30. Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı
tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu
bilmezler.
22/77. Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.
22/78. Allah uğrunda hakkıyla mücadele edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız
İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi
ki, Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız.Artık namazı
dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel
yardımcıdır!
10/57. Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.
10/58. De ki: “Ancak Allah’ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.”
3/95. De ki: “Allah, doğru söylemiştir. Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi