Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAH'ım İsrail'i Kahhar isminin tecellisi adına kahreyle (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İsrail'den Gazze'ye kara operasyonu

217982.jpg


İsrail Başbakan Yardımcısı Şalom, Gazze'ye kara operasyonu düzenleyebileceklerini söyledi


21 Austos 2011, 20:41
kullanici.png
Anadolu Haber



İsrail, bu kez de roket ve havan saldırılarını bahane ederek Gazze'ye kara operasyonu düzenleyebileceklerini açıkladı. Şimdilik ihtimalde olsa kararı kamuoyuna açıklayan İsrail Başbakan Yardımcılarından Silvan Şalom, Gazze'yi terör olaylarının merkezi ilan etti.

Gazze Şeridi boyunca, Filistinliler de İsrail'in yeni bir kara operasyonu düzenleyebileceği korkusunu dile getiriyorlar.

Dün atılan onlarca Grad ve Kassam roketi, bir İsrailli'nin ölmesi, 10'dan fazla kişinin de yaralanmasına rağmen, gece İsrail uçakları Gazze Şeridi'nde herhangi bir bombardımanda bulunmamıştı.

GAZZE'DEN İSRAİL'E 22 ROKET

Kassam roketleri ve Grad füzeleri, bugün de İsrail'in güneyine inmeye devam etti. İsrail ordu sözcüsü, Gazze'den İsrail'e bugün 22 roket atıldığını belirtti. İsrail uçakları ise öğleden sonra bölgenin kuzeyinde Hamas'a ait bir askeri tesisi bombaladı.

Filistinli kaynaklar, atılan iki füzenin 3'ü çocuk 7 kişinin yaralanmasına neden olduğunu, patlamanın Gazze kentinden de hissedildiğini belirttiler.

Bu arada İsrail Ordu Sözcülüğü de saldırıyı doğruladı ve İsrail uçaklarının roket saldırılarına bölgenin kuzeyinde ve güneyinde "terör faaliyet alanlarını" bombalayarak karşılık verdiğini duyurdu.

Ordu sözcülüğü, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki Erez sınır kapısının da açıldığını ve 50 kadar Gazzeli'nin tedavi için İsrail'e giriş yaptıklarını belirtirken, ayrıca Kerem Şalom geçişi de bir kaç saatliğine açılarak, bölgeye 263 kamyon dolusu ihtiyaç maddeleri gönderildiğini bildirdi.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İsrail:Özür dilenecek hiçbir sebep yok

israil-dani-ayalon-israil-ozur-mavimarmara-119014h.jpg


İsrail hükümeti, Türkiye'nin "özür dileme" şartını reddetmeye devam ederken konuyla ilgili son açıklama İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'dan geldi.

Ayalon, bugün devlet radyosuna yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Mavi Marmara baskınında ölenler için "özür" isteğini "kapris" olarak nitelendiren bir konuşma yaptı.


Mayıs 2010'da, Filistin'e yardım götürmek için yola çıkan Mavi Marmara gemisine yaptığı baskınla dokuz Türk vatandaşının ölümünü sebep olan İsrail hükümeti, Türkiye'nin "özür dileme" şartını reddetmeye devam ediyor.

AFP kaynaklı haberde, Ayalon'un radyodan yapılan yayında "Ne politik ne de etik açıdan haklılık payı olan Türk kaprislerine boyun eğmeyeceğiz" açıklamasında bulduğu, "Bu komedi bitmeli, özür dilenecek hiçbir sebep yok" dediği bildirildi.

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "özür dilenmediği taktirde İsrail ile diplomatik ilişkilerin bitme noktasına gelebileceği" yönündeki açıklamaları için ne düşündüğü sorusuna Ayalon, "Tehditle bir şey yapacak değiliz. Umarım kulağımıza gelen bu haberler yanlıştır" diye cevap verdi. İlişkilerde "karşılıklılık" prensibine göre hareket edeceklerini de belirten Bakan Yardımcısı, "İsrail'de Türk büyükelçi olmazsa, Ankara'da da İsrailli büyükelçi olmayacaktır, ama temennimiz böylesi bir durum değildir" dedi.

RAPOR HALA BEKLENİYOR

İsrail'in Türk yardım gemisine yaptığı baskında yaşananlarla ilgili olarak Birleşmiş Milletler'in (BM) yayımlayacağı rapor halen bekleniyor. Üç kez ertelenen raporun gecikmesinden, İsrailli yetkililer Türkiye'yi, Türk yetkililer de İsrail'i sorumlu tutuyor. Son olarak, BM Sözcü Yardımcısı Ferhan Hak, BM Soruşturma Komisyonunun Mavi Marmara raporunun henüz tamamlanmadığını söyledi.

Sözcü Yardımcısı Hak, raporun BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a ne zaman sunulacağına yönelik sorular üzerine, Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlanmakta olan raporun henüz tamamlanmadığını belirtti. Hak, Genel Sekreter Ban'ın, komisyon üyelerinin çalışmalarını uzlaşmayla tamamlamalarını umduğunu da kaydetti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal, dün AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mavi Marmara raporunun açıklanmasının ertelendiğini, erteleme talebinin İsrail tarafından yapıldığını söylemişti.

Genel Sekreter Ban, başkanlığını Yeni Zelanda'nın eski başbakanı Geoffrey Palmer'ın, başkan yardımcılığını Kolombiya'nın eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe'nin yaptığı, İsrail'den Joseph Ciechanove ve Türkiye'den emekli büyükelçi Özdem Sanberk'in yer aldığı Soruşturma Komisyonu'nu 2 Ağustos 2010 tarihinde kurmuştu.

BM kulislerinde raporun genel sekretere 10 gün sonra sunulmasının beklendiği konuşuluyor
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İsrail'in Gazze saldırısı devam ediyor

israil-in-gazze-saldirisi-devam-ediyor_m.jpg


Filistinli gruplar barış anlaşmasını tekrar uzatmalarına rağmen, İsrail bu gece Gazze'ye saldırdı. Saldırıda 1 Filistinli şehid oldu, birici çocuk üç kişi de yaralandı.

İsrail uçaklarının, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlediği hava saldırısında, İslami Cihad'ın askeri kanadı Saraya El Kuds üyelerinden bir kişi öldü, üç kişi de yaralandı. Öldürülen Filistinlinin İsmail el-Esmer olduğu belirtildi. Yaralılardan birinin Esmerin arabasında bulunda küçük çocuğu olduğu bildirildi.

Filistinli kaynaklara göre, saldırı sabah erken saatlerde gerçekleşti ve bir Saraya El Kuds üyesi, insansız hava araçlarından atılan füzenin hedefi oldu, üç kişinin de yaralandığı belirtildi. Esmer'in arabasının paramparça olduğu kaydedildi.

Saldırının Filistinli grupların, barış antlaşmasını uzattığı bir dönemde meydana geldi.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Mısır: İsrail'in Özür Dilemesi Yeterli Değil!

24781.jpg


İsrail'in Elyat kenti yakınlarında meydana gelen saldırının ardından İsrail ordusunun, Mısırlı 1 subay ile 4 askeri öldürmesi ile iki ülke arasında başlayan gerginlik devam ediyor.

Mısır medyasına göre, İsrail'in sözlü olarak yaptığı ''Üzgünüz'' açıklaması ve olayın araştırılacağı yönünde niyet belirtmesi Mısır sokaklarındaki öfkeyi dindirmeye yetmedi.

Yarı resmi El Ahram Gazetesi, Mısır'ın İsrail'den özürden öteye çok şey beklediğini, sadece özür dilemenin yetmeyeceğini, Mısır askerlerine saldırı ile ilgili araştırmanın ve sorumlular hakkında yapılacak işlemin daha çok önem taşıdığını yazdı.

Konu ile ilgili resmi Nil televizyonuna açıklamalarda bulunan Mısır Yüksek Askeri Konsey Üyesi Tümgeneral Ahmet Yusuf Abdul Nabi, İsrail'in yaptığı eylemin sadece özür ile geçiştirilecek bir olay olmadığını söyledi.

Mısır İsrail sınırında 1979 yılından beri görev yapan ve tarafların Camp David Antlaşması'na uyup uymadıklarını kontrol etmekle görevli Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün, geçen hafta yaşanan olay ile ilgili hazırladığı ön raporda, İsrail'in, Camp David'i iki kez ihlal ettiğini belirlediği ileri sürüldü.

Nil televizyonu, BM Barış Gücü'nün raporunda, İsrail askerlerinin sınırın Mısır tarafına geçmekle ve iki ülke sınırını belirleyen noktadan Mısır askerlerine ateş açmak sureti ile Camp David Antlaşması'nın yükümlülüklerini iki defa ihlal ettiği bilgilerinin yer aldığını iddia etti.

Kahire'deki İsrail Büyükelçiliği önünde gösteriler aralıksız sürerken, Mısır polisinin elçilik çevresindeki güvenlik önlemlerini artırdığı kaydedildi.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Hamas Türkiye'nin İsrail kararından memnun

28391.jpg


Gazze Şeridi'nde yönetimi elinde bulunduran Hamas Hareketi, Türkiye'nin İsrail'le diplomatik ilişkilerin düzeyini indirme kararını memnunlukla karşıladı.

Gazze Şeridi'nde yönetimi elinde bulunduran Hamas Hareketi, Türkiye'nin İsrail'le diplomatik ilişkilerin düzeyini indirme kararını memnunlukla karşıladı.

Hamas sözcülerinden Sami Ebu Zühri, yaptığı açıklamada, bu kararın "İsrail'in filoya karşı işlediği suç ve Gazze Şeridi'nde uyguladığı ablukayı kaldırmamadaki ısrarı karşısında normal bir karşılık olduğunu" belirtti.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
katil ve zalim olan yahudulere ettiğiniz bütün beddualara

Siz beddua ederken önünüze bir melek inip Amin demekte

bende Amin diyorum.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Cinkü mümin dua ettiğinde Göklerden bir melek süzülür gelir.

Amin der gider.

Mesela bu beddular

Yada evladınıza Allah belanı versin dersin Melekte gelip amin der.

Neye beddua etmemizi bilmeliyiz.

İsaile beddua edebilirsiniz

Allah belalarını versin

A.MİN
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
49
bekleyin ey siyonist kafirler
KAHRAMAN TüRK ORDUSU yakinda karsiniza çikacak...
ALLAHU EKBER
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İsrail'in Barış Sınırı Çöktü

13178.jpg


Türkiye'nin yaptırımlarıyla birlikte İsrail'in barış sınırı, çeperi ve duvarı yıkılmıştır. Camp David anlaşması Sina saldırısından sonra büyük bir sarsıntı geçirmiştir.


Barış sınırı çöktü / Mustafa Özcan

Türkiye ile İsrail arasında alttan alta kaynayan kırılma hali nihayet alenileşti.

Türkiye-İsrail ilişkileri net bir kırılma hali yaşıyor. Türkiye 1981 yılından sonra ilk kez İsrail ile diplomatik ilişkilerini en alt seviyeye indirdi. 1980 ve 1981 yılında İsrail’in başkentini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıması ve Kudüs’ü ebedi başkent ilan etmesi üzerine Türkiye tepki gösterdi ve ilişkileri büyükelçilikten ikinci katiplik seviyesine düşürdü. İlişkiler düşük yaptı. Bu işi 12 Eylül idaresi nasıl yaptı diye hayrete düşenler olabilir. Gerçekten de bu, dehşetengiz ve hayret verici bir gelişmedir. O dönemki konjonktür buna müsaitti ve 12 Eylül rejimi esasında ideolojik kayma olmadan teknik olarak ilişkilerin seviyesini düşürdü. Bunun değişik nedenleri vardı. Darbe Avrupalıların tepkisini çekmişti. ABD ise darbe yükünü tek başına sırtlamak istemiyordu. Bundan dolayı darbecilerin Arap dünyasına açılması ve yalnızlığını kırması gerekiyordu. Ve tavsiye üzerine de Türkiye elçilik seviyesindeki ilişkileri katiplik düzeyine indirdi. Arapların sempatisi kazanıldı. Hatırlayanlar bilir, Kenan Evren de o yıllarda hac veya umre ziyaretine de gitmişti. Lakin yine de İsrailliler bundan alınmışlar ve dönemin İsrail Başbakanı veya Dışişleri Bakanı İzak Şamir Türkiye’ye yönelik tehdit dolu açıklamalar yapmıştı. Türkiye sınırlarının İsrail füzelerinin menzili içinde olduğunu iddia etmişti. 30-31 yıl sonra Mavi Marmara olayından sonra yeniden ilişkiler eski seviyesine geri düşüyor. Maalesef Evren döneminde düşen bu ilişkilerin seviyesi Cengiz Çandar gibilerin sürekli yüklenmeleri ve meseleyi kurcalamaları sonucu ve 1988 yılında yeniden büyükelçilik seviyesine çıkartıldı. Elbette ‘büyük patron’ ABD’nin de bunda payı vardı. Türkiye dengeleme politikasına geri dönmüştü.

*

İsrail Mavi Marmara baskınıyla birlikte tarihi hamakatlerinden bir diğerini daha irtikap etti. Sadece tarihi bir hamakat daha irtikap etmekle kalmadı aynı zamanda bu hamakatini sonuna kadar sürdürdü. Şayet ilk günlerde manevra yapsa ve tazminat ve özür dilemeye razı olsaydı ilişkiler bu çapta gerilmeyebilir ve gerilemeyebilirdi. İsrail Mavi Marmara baskınıyla ve ardından Palmer raporuyla belki de kendine göre bir zafer daha kazandı. Lakin bu zafer tamamen yüzeyseldir ve zahiridir. Derin de ise Türkiye ile tarihi bir kırılma anı yaşamıştır. Bundan böyle ilişkilerin tamiri ve eski seviyesine getirilmesi zordur. Bir daha herhangi bir İsrail sefiri Ankara yüzünü göremeyebilir. Rapor kamuoyuna sızmadan ve yansımadan önce sızıntılarla birlikte el Kuds el Arabi gibi gazeteler başyazılar döşenmişler ve Türkiye’nin Tel Aviv’den elçisini geri çekmesini istemişlerdi. Türkiye de bu doğrultuda hareket etti ve İsrail’e müeyyide kararı aldı. 5 maddede özetlenen bu yaptırımların ruhu ilişkilerin net gerilemesini temsil etmektedir. Diplomatik ilişkiler ikinci katiplik seviyesine düşürülüyor ve büyükelçi Ankara’da tart ediliyor. Mesele Adalet Divanına taşınıyor ve İsrail’le askeri ilişkiler kesiliyor. Türkiye Gazze’ye ambargonun kaldırılması konusunda seferber olacağını ve uluslararası mahfilleri zorlayacağını taahhüt ediyor. İsrail raporu kazandı ama Türkiye’yi kaybetti. Türkiye’yi kaybederek acaba gerçekte ne kazandı? Belki de habersiz ölüm fermanını imzaladı. Araplar şimdi bayram ediyor ve ‘şu dünyada şimdi Türk olmak varmış’ diyorlar.

*

Türkiye’nin yaptırımlarıyla birlikte İsrail’in barış sınırı, çeperi ve duvarı yıkılmıştır. Camp David anlaşması Sina saldırısından sonra büyük bir sarsıntı geçirmiştir. İptali ile tadili arasında gidip gelen istekler ve zorlamalar var. Ve Al Misruyyun gibi Mısır gazeteleri ‘İsrail’in barış sınırı çöküyor’ diye yazıyorlar. Gerçekten de İsrail’in 1979 yılından beri inşa etmeye çalıştığı barış çeperi yıkılırken elinde kala kala Filistinliler için inşa ettiği utanç duvarı kalıyor. İsrail sadece bu utanç duvarıyla kendisini Filistinlilerden ayırmıyor ve tecrit etmiyor aynı zamanda bugüne kadar tırnaklarıyla kazıdığı barış çeperini ve duvarını da kaybediyor. Türkiye İsrail’den uzaklaştıkça Arapları daha fazla kazanıyor. 12 Eylül sonrasında da böyle olmuştu. Bir farkla ki, o dönemde pragmatik nedenlerden dolayı bu eğilimi ABD de anlayışla karşılamış ve el altından desteklemiştir. Lakin bugün Türkiye-İsrail ilişkilerinin gerilemesi pragmatik boyutta değil ontolojik yani varlık boyutludur. Bu ticari partner kazanma meselesi değil kamp tercihi meselesidir. Türkiye olayların sürüklemesiyle birlikte istikametini buluyor ve asli mecrasına ve eksenine yeniden kavuşuyor. Bu bir sevk-i ilahidir. Kim Mavi Marmara’nın bu kadar velveleye yol açabileceğini tahmin edebilirdi? Hiç kimse. Yolcular bile... Ve küdiye’l emru ve kana emrullahi makdiyya.

YENİ AKİT
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İsrail'den Türk Tusitlere Görülmemiş Eziyet

497147.jpg


Türkiye ile İsrail arasında ipler geriliyor ! İsrail'e giden Türk turistler iç çamaşırlarına kadar soyuldu..

İsrail'e, Ramazan Bayramı tatili nedeniyle giden Türk turist kafilesi, Tel Aviv Havaalanı'ndaki arama noktalarında özellikle Türk turistlere yönelik yapılan rahatsız edici aramalardan şikayetçi oldu.

Turist kafilesi, bir Türk yolcunun yolcunun rahatsızlanması nedeniyle Antalya'ya acil inişin ardından aktarmalı olarak İstanbul'a geldi.

Atatürk Havalimanı'nda, Tel Aviv'de gördükleri muameleye ilişkin gazetecilere bilgi veren Teke, bayramın 3. günü bir Kudüs ziyareti yapmak istediklerini bu nedenle İsrail'e gittiklerini söyledi.

Teke, güzel bir niyetle gittiklerini ancak Tel Aviv Havaalanı'na geldiklerinde alışık olmadıkları bir tutumla karşılaştıklarını belirterek, şöyle konuştu:

''Beni ve birkaç arkadaşımı ayırarak, uzun bir süre beklettiler. Mail adresimiz, cep telefonlarımız, ailemiz, evli olup olmadığımız, kaç çocuğumuz olduğuna kadar bütün bilgileri istediler. 19.45 uçağına binmek üzere havaalanına gittik. Saat 17.00'de sıraya girerek, valizlerimizi verdik. Valizlerimiz en ince noktasına kadar defalarca arandı. Sonra 'içeri girin' dediler. İki özel güvenlik odasına girdik. Bu odada bir polis üzerimdeki her şeyi çıkarmamı istedi. Hem elle hem de dedektörle aramaya başladılar. Üzerimdeki pantolonumu da çıkarmamı istediler. Ben de itiraz ettim. 'Dedektör sinyal veriyor, çıkar' diye ısrar ettiler. Ben de bir tercüman istedim. Bana elle dokunduklarında ben de onları ittim. Bu sırada havaalanında ne kadar sivil polis varsa benim odaya girdiler. Perdeyi çektiler. 'Neden çıkarmıyorsun pantolonu' dediler. Bende 'Müslümanım ve pantolonumu çıkarmam' dedim. 'O zaman uçamazsın' dediler. Ben de 'hiç sorun değil benim ülkem beni buradan alır ama bu haksızlığı ve terörist muamelesini biz hak etmiyoruz' dedim. Daha sonra zorla pantolonumu açtırdılar.

Ben sinirli bir şekilde dışarı çıkarken Türk bayanların da aynı şekilde bu soyunma odalarına alındığını gördük. Bu bizi daha da üzdü. Bunu sadece Türklere yaptılar. Özel odaya sadece Türkleri aldılar. Bize karşı dünyada hiçbir ülkenin yapamayacağı şekilde küstahça bir tavır içinde terörist muamelesi dahi diyemeyeceğimiz daha kötü bir muameleyle davrandılar. Biz Türkiye olarak bunu kabul edemeyiz.''

Teke, bu gördükleri kötü muameleyi bütün yetkililere iletmek istediğini ifade ederek, ''Biz burada Yahudi düşmanlığı yapmıyoruz. Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Bindiğimiz uçak bir kardeşimizin sağlık durumundaki ciddiyet nedeniyle Antalya'ya acil iniş yaptı. Antalya'ya indiğimizde arkadaşlarla bunu müzakere ederken, Yahudi asıllı iki Türk vatandaşı tarafından sözlü tacize uğradık. Bu havaalanına kadar devam etti. Biz onlara dedik ki Türk vatandaşları bunu hak etmiyor. İsrail bu şekilde davranarak siyonist bir tavır sergiliyor, bunu onaylayanlar da Türk pasaportunu hak etmiyor.''

''ARAMALAR NEDENİYLE UÇAĞIMIZ YARIM SAAT RÖTARLI KALKTI''

Kafilenin rehberi Eyüp Ensar Uğur da bayram vesilesiyle 5 günlük Kudüs-Ürdün ziyareti yapmak istediklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Türk turistlere belirgin şekilde farklı uygulamalar vardı geçiş noktalarında. Mesela, 'biz Türküz' dediğimiz halde Fatiha okutuyorlardı. Bu aramalar nedeniyle uçağımız yarım saat rötarlı kalktı. Üç tane bayan misafirimiz az daha uçağı kaçıracaktı ki biz direttik onlar gelmeden gitmeyiz dedik. Uçağın rötarlı kalkmasının nedeni, çok fazla aradılar, didik didik ettiler. Sırıtan, çok yapmacık kontroller vardı. Benim bir selpak mendilimi üç kez aradılar. Paçamın elli kere üzerinden geçtiler, özel odalara aldılar. Kimisinin ayakkabısını defalarca deldiler içinde bir şey var mı diye. Kirli çamaşırlarımıza kadar her şeyi ortaya döktüler.''

Uğur, bu durumun gündemle alakalı olduğunu ileri sürerek, ''Aramaların uzun sürmesi nedeniyle uçağa son anda yetişen Türk vatandaşlarından bir bayan uçakta fenalaştı çok koşarak geldiği için. Bu arkadaşımızın fenalaşması üzerine uçak, Antalya'ya acil iniş yaptı'' dedi.

Bu olayların ardından uçakta gerginliğin hat safhaya yükseldiğini anlatan Uğur, ''Uçağın içinde 'bizim hükümet de onlara yapmalı' gibi bağrışmalar oldu. Bu sırada uçak içinden bazıları itiraz etti 'bu her ülkede oluyor' dedi. Bu da ciddi tartışmalara neden oldu'' diye konuştu.

Turist kafilesinden Arif Çınar ise diğer ülke vatandaşlarına yapılan muamelelerden farklı bir muamele gördüklerini ifade ederek, ''Bizim grubun adının 'İstanbul' olduğunu öğrenince 'niye geldiniz, neden geldiniz?' diye sordular. Ama Bükreş'ten gelen gruba ise hemen 'geçin' dediler. Soyunma odalarına aldılar hepimizi. Genç bayanların soyunma odalarında taciz edildiğini düşünüyorum. Bu odalarda elbiseler, ayakkabılar çıkarıldı. Elle vücut arandıktan sonra bir de dedektör ile arandık. Vücudumuzu patlayıcı madde var mı diye defalarca arandılar. Benim ayakkabılarım iki defa X-Ray cihazından geçirildi. Ayakkabının 5-6 noktasından numune alındı. Hediye aldığım hurma kutuları delindi ve numune alındı.''

Çınar, uçağın içinde de bir gerginlik olduğunu dile getirerek, ''Biz uçağın arkasında oturuyorduk, Yahudi asıllı bir Türk vatandaşı geldi yanımıza. Bağırarak 'neden böyle yapıyorsunuz' dedi. Sonra sarhoş olduğunu anladık. Bu beyin tavrı inince de devam edince pasaport kuyruğunda gerilim daha da yükseldi ve bir arbede yaşandı. Polisler müdahale etti'' diye konuştu.
 
أ

أحمد

‎4-Biz İsrailoğulların'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz"

5-Birincisinin zamanı gelince, üzerinize çok güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaat idi.

‎6-Sonra sizi tekrar o istilacılar üzerine galip kıldık ve mallarla ve oğullarla yardım ettik. Toplum olarak sizin sayınızı artırdık.

7-Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer fesadınızın zamanız gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve ilk kez girdikleri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeleri, ele geçirdikleri yerleri mahvetmeleri için onları tekrar göndereceğiz.
(İsra Suresi 4/5/6/7)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Fethullah Hocaya Gönlümüz Buruk

930720110923102138635.jpg


Nursel Tozkoparan'ın İHH Başkanı Bülent Yıldırm'la yaptığı röportaj:


Fethullah Gülen’in Mavi Marmara baskını ile ilgili açıklamaları çok konuşuldu, çok tartışıldı. Fethullah Gülen’e kırgın mısınız?

Yani gönlümüz buruk. Şehit ailelerinin de gönlü kırık onu söylemek isterim. Çok anlamlı bir açıklama değildi. Biz toplumun tüm kesimleriyle bu işin altından kalkacağımıza inanıyoruz. Çünkü eğer İsrail’e bir dur denilmezse İsrail Mescidi Aksa’yı da yıkmaktan tutun Gazze’de katliam yapacaktı ve Ortadoğu’da büyük bir savaş başlatacaktı. Ve bu da Türkiye’yi de içine çekecekti. Aslında bugün bizim aleyhimize yazanlar kolay kalem oynatabiliyorlarsa bu savaşın ötelenmesinden dolayıdır. Fethullah hoca bu açıklamayı yaptı, biz üzüldük ama bence kendi taraftarları daha çok üzüldü. Çünkü toplum kabul etmedi "Kan dökülmesin, savaş olmasın" diye barışçıl bir niyetle böyle bir açıklama yaptığı söylendi.

Siz O’nun bu yorumunu nasıl okuyorsunuz?

Ben okulları var diye düşünüyorum. İsrail’de, Amerika’da okulları var. Belki bu açıklamayı ondan dolayı yapmıştır. Yani ben kendisinin kalbinin bizden yana olduğuna inanıyorum.

Peki, gemide hareketten kimse var mıydı?

Cemaatten kimse yoktu fakat giderken cemaatle de görüşmüştük.

Destek verdiler mi size?

Desteklemişlerdi. Yanınızdayız demişlerdi.

Görüştüğünüz isim cemaatte önde gelen yetkili biri miydi?

Tabiî ki…Tüm bunları biz bu güne kadar özellikle açıklamak istemedik ama kraldan çok kralcılar var. Şu anda bu bir milli mesele olmuştur. O nedenle ben tekrar söylüyorum Fethullah hocanın kalbi bizden yanadır tabanı da bu konuda aynı düşünüyordur bizimle beraber ama bir takım fanatikler bu işi kaşıyor. Onlar da kaşımasın çünkü ‘ayrı düşünmede rahmet vardır’. Çeşitli şekillerde ayrı düşünebiliriz ama biz iyilik hareketleriyiz, iyilik hareketleri hedefe giderken farklı yollardan gidebilir.

Kimse Yok mu Derneği ile İHH arasında bir rekabet söz konusu mu?

Rekabet söz konusu değil. Türkiye’nin ilk yardım kuruluşu biziz Kızılay’dan sonra sivil toplum kuruluşu olarak. Biz bütün kuruluşların hepsine örneklik teşkil ettik. Bir yardım kuruluşu nasıl kurulur, sistem nasıl oluşturulur konusunda da destek aldılar bizden. Eğer bizim rekabetçimiz olmuş olsalardı bu kuruluşlara bütün bu yolları kapatırdık. Kimse Yok Mu’ya da desteğimiz oldu. Bunu rekabet olarak görmüyorum.

Peki, Fethullah Gülen’in bu açıklamasından sonra kendisini ziyaret etmeyi hiç düşündünüz mü?

Hayır, mağdur olan biziz. Ve o açıklamaların üzerine zaten gidilmez. O açıklamalar da dili belki öyle diyor ama kalbinin başka dediğine inanıyorum. Onun için onun üzerini kapatmak lazım. Zannediyorum Fethullah Hoca bu konunun Türkiye’nin gücünü aştığını, Türkiye’nin kendisinden daha büyük bir serüvene yöneldiğini düşünerek, kızgın demirin üzerine bir su dökmek istedi. Ama bu değişik çevrelerde bazen kendi tabanında yanlış algılandı ama bizim cenahı da üzdü.

‘Arap baharı Mavi Marmara’dan sonra esmeye başladı.’ diyebilir miyiz?

Ben biraz daha öteye götürüyorum Fehmi Hüveydi özellikle Mısır’daki bu devrim hareketinin sebebini Gazze karayolu konvoyuna bağlıyor. Diyor ki; Dünyanın dört bir yanından gelip bizim bir parçamız olan, bizim gibi yaşayan insanlar için Mısır polisinden taş ve sopa yiyen insanları halkımız gördüğü gün onuru zedelendi. Dikkat edin Mısır devrimini isteyenler iş, aş ve onur dediler. İş ve aş evvelden beri yoktur ama o araba konvoyundan sonra bütün evlerde, sokaklarda, kahvelerde bu konu konuşuldu. Mavi Marmara ile beraber de gerekirse korkmadan silahın üzerine bile silahsız gidilebileceğini öğrendiler gibi açıklamalar yaptı. Nitekim Tahrir Meydanı’nda Mavi Marmara’dan arkadaşlar vardı. Tahrir Meydanı’nda o dünyaya sesi duyuranlar hep Mavi Marmara katılımcılarıydı. El Cezire’den arkadaşlar vardı, Mısır’dan milletvekili arkadaşlar vardı. Aynısı Suriye’de de oldu Mavi Marmara katılımcıları elbette ki tetiklemiştir. Bu da şu demek değildir; tek sebebi bu demek Arap halkına hakaret olur. Çünkü bu insanlar yıllardır işkence gördüler kendi otoriter rejimleri tarafından ve hapislere girdiler çıktılar, aç kaldılar ama sonuçta da, araba konvoyu, Mavi Marmara, One minute derken halk yeter artık demeyi öğrendi.

Mavi Marmara’dan sonra gelişen olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz olaydan önce İsrail’e canlı televizyon yayınlarına girdik Mavi Marmara gemisinden seslendik “yöneticilerinize söyleyin sakın Mavi Marmara’ya dokunmasınlar çünkü eğer böyle bir şey yaparlarsa bütün dünyada size ambargo uygulanır”. Bakın biz geçmişte, siz İspanya’dan kaçtığınızda size destek verdik, ikinci dünya savaşında bizim büyükelçilerimiz sizi korumak için Türkiye’ye getirdiler ve büyükelçiliğimiz bombalandı. Sonuçta Yahudilerle Müslümanlar arasındaki en önemli bağlardan biri Osmanlı’dır, sakın böyle bir yanlışlık yapmayın. Yaparsanız bir yıla kalmadan çok pişman olursunuz. Ama dedik krizi akıllıca yönetirseniz, bize izin verirseniz gider malzemelerimizi boşaltırız üç dört gün sonra da gündemden düşer fakat bizi vurmaya kalkarsanız bütün dünyada bu duyulur ve bu filonun adını siz yükseltmiş olursunuz yani siz bizi dünyaya duyurmuş olursunuz diye bunları açıkça konuştuk. Fakat bizi vurdular ve sonuçta da geldiğimiz noktada hani derler ya ‘kör ister bir göz Allah verdi iki göz’ şimdi bütün dünyada tartışma oldu. İsrail’e karşı olan korku ortadan kalktı ki basın toplantımızda biz açıkça söyledik dedik ki biz ‘kral çıplak’ demeye gidiyoruz. Her dinden insan yeryüzünün her tarafından Siyonizm tehlikesinin farkına vardı hatta Yahudi halkı da bu tehlikenin farkına vardı çünkü bizim gemide birçok Yahudi vardı. Bunlar da meseleyi iyice algılamış oldular.
 

firdes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2007
Mesajlar
1,974
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
16
Konum
½ $@K@RY@'dannn:D *1984*
Allahım senin herşeye gücün yeter.başbakanımız ve diğer mücahit kullarına sen yardım et.israil kahrolsun.dünya gözüyle bizere göster.belasını savaşsız afetlerle yaşat onlara Rabim(amin)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Hamas Hedefimiz Bütün Esirleri Kurtarmaktır

filistinli-esirler-aclik-grevine-basladi-548192.jpg


İslamî Direniş Hareketi (Hamas), Siyonist işgal rejiminin zindanlardaki eli kolu bağlı esirlere baskı ve şiddeti sürdürmesinin esirlerin direniş azmini bileyeceğini, onlara karşı cellâtlığa soyunan canilerin yargı ve cezadan kurtulamayacağını ifade etti.



06 Ekim 2011, 19:04
kullanici.png
Anadolu Haber

Esirlerin direnişiyle ilgili dün (5 Ekim Çarşamba) bir açıklama yapan Hamas, “Sabır ve direnişi kendilerinden öğrendiğimiz kahraman esirlerimizi selamlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada ayrıca şunlar ifade edildi: “Esirlerimize vefalı olacağımıza dair sözümüzü burada yineliyoruz. Onların sorunu bizim önceliklerimiz arasında yer alacaktır. Onların özgürlüğe kavuşması için çabalarımızı sürdüreceğiz. Hem onlara hem de bütün dünyaya, esirlerimiz gün yüzünü görmeden Gilat Şalit’in de görmeyeceğini duyurmak istiyoruz.”

Filistin içinde ve dışındaki Filistinlileri esirleri savunmaya ve onlara destek vermeye çağıran Hamas, hukuk merkezlerinden ve karar mercilerinden de esirleri Siyonistlerin barbar ve vahşi saldırılarından korumalarını istedi.


İsrail Askerleri, Hapishanedeki Esirlere Saldırdı


Ofer cezaevini basan işgal askerlerinin, altı günden beri açlık grevinde olan Filistinli esirlere saldırdıkları belirtildi.
Esirlerin yakınları yaptıkları açıklamada, yakınlarını ziyaret ederken işgal güçlerinin vahşi saldırılarına maruz kalan esirlerin yüzlerinde darp izleri gördüklerini belirttiler.
Siyonist işgal zindanlarında bulunan Filistinli esirlerin, keyfi aramalara son verilmesi, tecrit cezası verilen esirlerin tek kişilik hücrelerden çıkarılması, ziyaretlerin mutat şekilde gerçekleşmesine izin verilmesi, eğitim haklarının iade edilmesi ve esirlere yapılan baskı ve şiddete son verilmesi gibi haklar için yaklaşık bir haftadır başlattıkları açlık grevi dalga dalga yayılıyor.
Esir hareketi talepleri yerine gelinceye kadar grevi sürdüreceklerini belirtirken, Siyonist cezaevi idaresi ve işgal güçleri ise esirleri tehdit etmeyi sürdürüyor.
Siyonist işgal zindanlarında bulunan yedi bine yakın Filistinli esir insanlık dışı uygulamalara maruz kalıyor.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
esir1.jpg


Siyonist İsrail Zındanındaki Müslüman Esirler...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt