Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAHCC VAR..Mesele yok... (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
"Tenimizi ezebilirsiniz… Ama, ruhumuzu asla… Onu ne işkence zapteder, ne kelepçe, ne pranga… Gülümser durur inancımız, hürriyet buudunda sonsuzca… Bizi edebilirsiniz, evimizden, tenimizden… Ama dinimizden? Çok şükür, pişmanlık uğramadı semtimizden… Ya siz? Ezeli pis hayvancıklar… Neye yaradı işkenceniz? Dünyanız kara, ahiretiniz zift… Sizi bekliyor cehenneminiz!.." salih MİRZABEYOĞLU...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53

"Telegram" Hakkında (İlk Notlar)

*İbda Mimarı bu eserinde "efsanevi", "olağanüstü", "inanılmaz" gibi kelimelerle ifade edilebilecek çok yönlü birşey yapıyor...
* O güne kadar Türkiye'de bilinmeyen bir teknikle, hem akıl ve ruh sağlığına ve hem de canına yöneltilmiş bir suikastın üzerineki sır perdesini kaldırıyor... Bu vahşi suikast ve işkence tekniğini dayandığı ilmi ve fikri alt yapısından başlayarak açığa çıkartıyor...
İnasanı robotlaştırmanın da ötesinde doğrudan robot insan üretme ve bu yolla yeryüzüne hakim olma şeytani planını adım adım deşifre ediyor...
* Bu plan içinde hedef seçilmiş bir kişi olarak, çektiği dayanılmaz acılar içinde bile ayakta kalabilmesinin sırrını " insan ruhu"nun maddeden üstün ve maddeya hakim ilahi kuvvetinin,bizzat kendi kobaylığında ve bu ölüm kalım mücadelesini labaratuar kılarak ispatlıyor.
* Suikastçıların O'nun şahsında bütün müslümanlara göstermek isteikleri şey şuydu: "Biz sizin maddenize hakim olduk mu ruhunuza da oluruz! Beyninizi ele geçirdik mi, fikrinizi de zikrinizi de, imanınızı da ele geçiririz.! Bu güç bizde var! Bu Güç maddenin gücü! Bu güç Şeytan'ın gücü! Ruh, din, iman hepsi palavra! Bakın Mirzabeyoğlu'na ve gücümüzün nelere kaadir olduğunu kendi gözlerinizle görün! Görün ve boyun eğin! Görün ve teslim olun! "
* O, Bundan on yıl evvel Gayrettepe İşkencehanesinde, bugünküne nispetle çok kaba tekniklerle bedeni acılara boğulmasını anlattığı işkence kitabında şöyle diyordu "TENİMİZİ EZEBİLİRSİNİZ... AMA... RUHUMUZU ASLA... ONU NE İŞKENCE ZAPTEDER, NE KELEPÇE, NE PRANGA... GÜLÜMSER DURUR İNANCIMIZ, HÜRRİYET BUUDUNDA SONSUZCA... BİZİ EDEBİLİRSİNİZ, EVİMİZDEN, TENİMİZDEN... AMA DİNİMİZDEN? ÇOK ŞÜKÜR PİŞMANLIK UĞRAMADI SEMTİMİZDEN.. YA SİZ? EZELİ PİS, HAYVANCIKLAR... NEYE YARADI İŞKENCENİZ? DÜNYANIZ KARA AHİRETİNİZ ZİFT... SİZİ BEKLİYOR CEHENNEMİNİZ"
* On yıl önce bildikleri bütün işkence tekniklerini onun üzerinde uyguladıkları halde onu teslim alamayanlar. On yıl sonra daha karmaşık, daha rafine, daha şeytani tekniklerle doğrudan onun ruhunu teslim almaya geldiler özel dizayn edilmiş tek kişilik tecrit hücresine...
* İbda Mimarı yukarıda İşkence Kitabı'nın arka kapağından iktibas ettiğimiz sözlerinin boş sözler olmadığını Bu hücrede hem işkencecilerine hem de cümle aleme canıyla kanıyla direnerek gösterdi...
* O'nun bu olağünüstü mücadelesinin hikayesini de içinde barındıran "Telegram"ı normal ruhi hassasiyetlerini yitirmemiş insanların acılara garkolmadan okuyabileceklerini sanmıyorum...
* Müslüman nasıl olunurmuş... Her şartta müslüman nasıl kalınırmış... ilk zorlukta kıvırtanların, teslim olanların, şeytanın hizmetkarlığına kendini adayanların encamı ne olurmuş... Lider nasıl olurmuş, kime denirmiş, gerçek liderler hangi bedelleri ödermiş bu kitapta mevcut... Tabii anlayana...
* Bu kitap İbda Mimarı'nın diğer eserleri gibi çok yönlü bir eser: Hem Telegram denen ve insan ruhuna bugüne kadar yapılmış en doğrudan, en kapsamlı, en vahşi, en pervasız, en girift saldırının mahiyetini tahlil ve deşifre ediyor... Hem bu saldırının sebep ve sonuçlarını değerlendiriyor... Hem de bizzat yaşadığı bu saldırıdan kurtulmanın yollarını işaretliyor, İbda Fikriyat'ının temel tezlerinden biri olan "ruhçuluk-ruhun üstünlüğü" davasını kendi bedeni ve ruhu üzerinde, kurulan dünya cehenneminde büyük azab içinde bile ispatlama gayretini bir an olsun kaybetmeden , gerçek fikir çilesinin manasını da dosta düşmana gösteriyor! "Gördüm ki ateşte demirde yokmuş,/Fikir çilesinden büyük işkence."
* "Fikir çilesi"nin edebiyatını yaparak prim sağlamaya çalışanlarla, bedeni işkencesini fikir çilesine katık yaparak, fikrinin ispatçısı kılan er yürekli fikir adamının ne demek olduğu da bu eserde açıkça görünüyor...
* Bütün bu kızılca kıyamet içinde "HAFİYE" karakteri de devreye girerek bu işkenceyi yaptıranlardan başlayarak, alet rolü oynayan tosuncuklara kadar bir bir yakalanıp teşhis ve teşhir edilmesi ise ayrı bir fasıl... Bunu o şartlarda yapabilen bir insanın şu söylediklerini de yapacağından emin olmaz mısınız: "Nefes aldığımız her saniyede, cümlesinin, bütün uzantısı köpekleriyle canına okumaya yeminliyiz."
* Kitabın kapağında ve iç kapağındaki -büyük ihtimalle O'na ait çizgiler- yaşadıklarının anlaşılabilmesi bakımından kitabın kendisi kadar mühim...
*İbda Mimarı'nın son eseri "Telegram"ı okumaya başladığımda... Eseri sonuna kadar okuyup okuyacağımı (buna dayanıp dayanamıyacağımı), kestiremediğim için ilk intibalarımı not edip dostlarla paylaşmak istedim.
Selamlar.05.09.03
http://www.rasat.com/forum
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İşkence
-Hukuk ve Hûk-

Takdim | İçindekiler | Fragmanlar
es26.jpg
Eser no: 26 136 Sayfa1. Baskı1991

"Tenimizi ezebilirsiniz… Ama, ruhumuzu asla…
Onu ne işkence zapteder, ne kelepçe, ne pranga…
Gülümser durur inancımız, hürriyet buudunda sonsuzca…
Bizi edebilirsiniz, evimizden, tenimizden… Ama dinimizden?
Çok şükür, pişmanlık uğramadı semtimizden… Ya siz?
Ezeli pis hayvancıklar… Neye yaradı işkenceniz?
Dünyanız kara, ahiretiniz zift… Sizi bekliyor cehenneminiz!.." (Arka Kapak)
Fragmanlar
Çok yakın mesafede birbirini takip eden arabalar... Arkamdaki gri-siyah bir araba, birkaç keredir beni sollamaya çalışıyor... Oysa, mecburi istikamet olarak asıl ana caddeye çıkacağımız yolun köşe yerinden dolayı, zaten dur-kalk ilerliyoruz ve beni sollamasının bir manası yok... "Salak herif!" diye düşünüyorum... Nihayet beni solladı ve muradına erdi... Yanımdan geçerken, salak herifin arabasında kendinden başka iki kişi daha olduğunu gördüm... Hissimin tercümanı halinde, belli belirsiz bir düdük sesiyle protesto ediyorum... Araba önüme geçer geçmez, şoförün yanındaki hızla kapıdan fırladı ve silahını çekerek 4-5 metre mesafede, ayakları nişan alma vaziyetinde yana açık, sol eliyle silah bulunan sağ elinin bileğini kavramış, tam karşımda dikildi... Hiddetten çok, korku ve heyecan taşıyan bir insanın telaşeli suratı... İlk anda aklıma gelen şey, benim düdük çalmamın kabadayılığına dokunduğu bir tip olması... Beni vurmak isteyen bir örgüt elemanı da olabilir... Kuzu kuzu vurulmaktansa, onu ezmek için şansımı deneyeyim mi?.. Hafif sakallı, meşin ceketli, şişmanca iri ve yuvarlakça suratlı tip, bir yandan "in aşağı!" diye bağırırken, öte yandan elindeki silahla işaret ediyor... Acaba bu, protestom cakasına dokunan bir sivil polis mi?.. Belki 5-10 saniye içinde cereyan eden bu sahneye, birden arabamın kapısının açılması, arkadan gelmiş üç dört adamın beni arabadan dışarı çekmesi ekleniyor... Müthiş bir telaş içindeler. "Kimsiniz siz?" diyorum ve yarı mukavemet ediyorum... "Yakasını tut, paçasını tut!" gibi bir heyecan içinde, üstümde silah araması yapıyorlar... O arada "Silah ihbarı var!" diye bir laf... Demek bunlar polis... "Polis misiniz siz?"... İçlerinden biri "polis!" deyip kimlik gösterse, mesele tamam. Oysa benle güreşir gibi bir halleri var ve o anda korkudan beni vurabileceklerini düşünüyorum... "Kim olduğumuzu görürsün!" diye bir söz sırıtıyor gürültü arasında... "Beni kaçırmak isteyen bir örgüt olmasın?.." Kafamdan şimşek gibi geçen bu ihtimal üzerine, "kimsiniz ulan siz ****** çocukları!" diye bir küfürle ümitsiz bir mücadeleye giriyorum... Biri benim altımda ve arabanın kaportasının üstünde... Kafama inen tabanca kabzası... "Polise mukavemet ha!" diye sesler... Karga tulumba, evin orada gördüğüm arabanın içine sokulurken, birkaç kişi de benim arabamın arkasındaki bu arabanın arkasındaki arabaya binmek üzere koşuyor... "Demek bunlar polis!"... Arabanın arka koltuğundayım; sağımda ve solumda, silahlarını kafama dayamış iki kişi... Sırtımdaki paltoyu kafama geçirdiler ve öndeki iki koltuk arasına doğru eğdiler... İçimde bir kurt; bunlar gerçekten polis mi?... Arabayı kullanana saldırıp, bir yere çarpmasını sağlamak veya en azından arabanın yalpalamasından çevrenin dikkatini çekeceğini düşünüyorum; çünkü, eğer kaçırılıyorsam, nasıl olsa beni öldürecekler... "Polisseniz kimlik gösterin!" diyorum. Şoför telsizi gösteriyor ve açıp konuşmaya başlıyor;
—"Emaneti aldık, tamam!"
Hududunu aşan her şeyin tersine inkilap etmesi gibi, hadise boyunca duyduğum korku ve heyecan, yerini "her şey olacağına varır!" ve "inceldiği yerden kopsun" hissinin umursamazlığına bırakıyor... O anda kendimi değil de evdeki eşimin bana ne olduğunu bilmemesinin telaşesini, kendisini karşılayacağım misafirlerin yanında bizim evin adresinin olup olmadığını düşünüyorum... Acaba içlerinde insani bir duygu kıvılcımı var mı ümidiyle, yaralı kekliğin kendini yakalayan köpeklerin merhametine hitabetmesi şeklinde sesleniyorum:
—"Şuradan eve bir telefon edin, sonra nereye götürürseniz götürün!"
—"Merak etme, kolay iş!"
Arabanın içine kafamdan kan damlıyor... Dilimde, düşüncemde ve kalbimde, "La havle"den başka bir mana mevcut değil... Allah'tan başka davranış ve kuvvet sahibi yoktur!.. (s.12, 13, 14)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
logo.jpg
logo2.jpg
Tr | En
header_r.jpg
menu_bg.jpg

kulliyat_s.jpg
Bütün Fikrin Gerekliliği
Aydınlık Savaşçıları
İdeolocya ve İhtilal
Yaşamayı Deneme
Münşeat
Tarihten Bir Yaprak
Kültür Davamız
Damlaya Damlaya
anafor
Necip Fazıl'la Başbaşa
Müjdelerin Müjdesi
İslâm'a Muhatap Anlayış
Kayan yıldız Sırrı
İstikbâl İslâmındır
Gölgeler
İbda diyalektiği
Dil ve Anlayış
Kökler
Marifetname
Kavgam I
Kavgam II
İktisat ve Ahlâk
Hikemiyât
Şiir ve Sanat Hikemiyâtı
Hukuk Edebiyatı
İşkence
Tilki Günlüğü I - VI
Hakikat-i Ferdiyye
Sahâbîlerin Rolü ve Mânâsı
Başyücelik Devleti
Yağmurcu
Üç Işık
Adımlar
Parakutâ'
Hırka-i Tecrîd
Büyük Muztaribler I
Sefine
Telegram
Büyük Muztaribler II
Elif
Büyük Muztaribler III
Furkan
Berzah
Büyük Muztaribler IV
Erkam
Madde Nedir?
İman ve tefekkür
Üç Işık
"Sohbet • Konferans"

Takdim | İçindekiler | Fragmanlar
es37.jpg
Eser no: 37 160 Sayfa1. BaskıAralık 1996

TAKDİM

Fikrin eşya ve hâdiseler üzerinde sistemli şekilde uygulanması cümlesinden olarak, değişik vesilelerle gerçekleştirilmiş sohbet ve konferanslarımı, aynı zamanda sahici fikir ve mücadele çizgisinin ne olduğuna bir misâl diye kitaplaştırmış bulunuyorum: ÜÇ IŞIK!

Esere isim olan “Üç Işık”, aynı zamanda, bir konferansımın ismi... Diğerleri: “Cemaat ve Aksiyon”, “Nasıl Birlik?” ve “İşkence ve Filistin Meselesi”... ÜÇ IŞIK-ÜÇIŞIK’ın mânâlandırılması, bütün sohbet konferanslarda, hususiyle “Üç Işık” konferansında, aslında ise BÜYÜK DOĞU-İBDA külliyatının tamamında nakışlı olduğu için, takdim sırasında gereksiz... Malûmu ilâma hacet yoktur!..

Fikir, sanat ve aksiyon nefesiyle, ne zaman ne söylemişiz, ne yapmışız... Ne yapmaktayız... Kırılmaz, bükülmez, sökülmez, dökülmez, pörsümez çizgimizin dünü ve bugününü birbirine şahit kılıcı görüntüsünü, toplayıcı hüküm hâlinde Üstadım’ın şu mısraına tercüme ettirebiliriz:
-“Duranlar görecektir yürüyeni!”
Bu kadar!
İşte şehitlerimiz, işte gazilerimiz, işte zındanda bile bayrağı yüksekte tutan bayraklaşmış –sahici insan- kardeşlerimiz!..
1996
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Said AYKUT’un kaleminden Mirzabeyoğlu

Hayatı, Üstadı tanıdıktan sonra bir avuç ateş!...Temel hedefi "zıtlar arası muvazenenin üstün nizamı olan İslamı hakim kılmak!...Kuşkusuz bu davada oldugunu iddia eden pek çok kişi var. Ama Mirzabeyoğlunun usûlü farklı. Bir kere en üstte "ehli Sünnet" kimliği var. Ve tabii "Evliya Kelamı" ...Şeriat, -külli istikametlendiricilik vasfı ile iç içe- yamukluk nerede olursa olsun düzelten, öpülesi kılıçtır onda!...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Mirzabeyoğlunun hayatı, fikir ve eylemin içiçe geçtigi bir yumak... Şöyle; önce en doğrusunu tasarlayış ve eksiksiz bir şekilde belirtiş... Sonra, hareket... Ve hareket içinde güzelliği ve cevvalliği artan fikir... Artık eylem ve fikir öyle sıkı sarılır ki birbirine, öylesine meczolur ki; "bu adam ne diyorsa yapar" yahut "ne yapıyorsa mutlaka düşünmüştür" dersiniz Mirzabeyoğlu için. Onun sisteminde, tasavvufun derin kelimelerinden bir "kıyam ve inkılap"usulü, bir diger tabirle, bu işin ideolojisi üretilmiştir. şunun da bilinmesi elzemdir ki: O, direnmek için direnmez. Güce sahip olduktan sonra,ne yapacağını ve nasıl yapacağını da belirtir
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Kitaplarında; Platona, Hegele ve Sartrea rastlayabilirsiniz. Fakat, asla kuru ve kabuledici tarzda degil!... Mevzû edilen fikrin can damarını yakalayıp, mümkün olan en büyük faydayı teminden sonra, posayı kenara atıştır onunki. Ve Batı tefekkürünü incelerken, İslam tasavvufunun derin ölçüleri vardir elinde!... Üslubu kimi zaman giyotin kadar keskin, kimi zamansa "bulut" gibi; yağmur dolu ve yumuşacık... Asla kuru örgütçü değil...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Şair, lakin şiir anlayışı farklı; şiiri "sır avcılığı" onun. Kitapları "ortalama" değil; iyi bir zihin eğitimi almış insanlara bile ağır gelebiliyor. Yalnız bu "ağırlık" şişirme olmayıp; bilakis, ele aldığı mevzuların derinliğinden kaynaklanıyor. Nasıl "ağır" olmasın ki? Toplumu, tarihi, varlığı ve insan ruhunu ele almakla kalmayıp; teferruatı da belirterek, hepsinin "ana prensipler" le ilişkisini işaretliyor. Dolayısıyla sürekli bir "gel-git" var eserlerinde. Üstelik üslubu, gerektiğinde çok açık... "Normal" ve "sıradan" biri değil...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Kızgın bir dahi!... Bu yüzden hakkında birbirinden farklı sözler duyabilirsiniz: "Çok sert", "Çok yumuşak ve merhametli", "Şiiri sır gibi", Destan şairi mi ne; çekinmese kesin boyunlarini diyecek. "Sözleri muğlak, genel kitle için faydasız", "Cümleleri slogan gibi gayet açık", "Bak,bak; Hegeli nasıl da kullanıyor" "Bu adam derviş yahu,her yerde menkibe", "Adamın, ölüm kalım endişesi yok herhal", "Güce karşı ne kadar da ihtirasli", "Şuna bak, nefs cihadından bahsediyor!", "bu sayılar da neyin nesi?" ...Uzayıp gidiyor... Bu cümleler kurgulama değil; sevenlerinin veya muhaliflerinin de duyup bildiği üzere, onun hakkında -bilhassa entellektüel ilgi sahibi çevrelerde-yapılan değerlendirmelerden aynen naklettiğimiz birkaçı.
Herkes kendi aynasından bakar ya!..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
SALİH MİRZABEYOĞLU VE İBDA
Said Aykut
TAKDİM
Said Aykut, İBDA külliyatıyla geçtiğimiz yıllarda tanışmış bir isim. Akademik eğitiminin bir bölümünü Arab ülkelerinde tamamladıktan sonra yurda dönen, bir yandan akademisyenliğini sürdürürken diğer yandan entelektüel etkinliklerini bir araştirmaci, filolog, tercüman ve müellif olarak yürüten bir fikir işçisi. Aykut, özellikle Arab dili ve kültürüne vukufiyetiyle sahasinda temayüz etmiş ve bu dilden çok sayida tercüme eseri yayinlanmiş olmasi yaninda; kendisine ilgi alanı olarak seçtiği İslam ve Batı tefekkürünün tarihî mimarları, Doğu ve Batının siyaset öncüleri, Arab ülkelerindeki son dönem fikir hareketleri, ayrıca, modern veya klasik Batı dilleri üzerinde de hayranlık uyandırıcı bir birikimin sahibi. Ona getirilebilecek tenkid de bu noktada belki: Çapsızlıklarını müthiş bir pazarlama ve üslûb gözbağcılığıyla örten "reklamcı" entelektüeller vasatında, bu değerli birikimini pazarlayabileceği bir üslûb gayretkeşliğine tevessül etmeden, ilim çilehanesindeki "mütevazi" üslûbunu koruması. Gerçi onun seçkinliği de burada galiba: . Said Aykut, aşağıda okuyacağınız yazıyı, aslında "ortalama" bir Arabın anlayabileceği form özellikleri dahilinde "Arabça" olarak kaleme aldı.
AKADEMYA
Salih Mirzabeyoğlu; şair ve mütefekkir!.. Necip Fazıldan devraldığı "Büyük Doğu" fikir sistemini, "İbda" keyfiyetiyle yaşatan "genç adam"... Üstad, onun âleminde, varlık ve fikir dünyasına açılan "ana pencere"...
İbda fikir sisteminin mimarı olan Mirzabeyoğlu, 1950 doğumlu. Hayatı, Üstadı tanıdığından beri, bir avuç ateş!..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Onun düşüncesinde, sonu gelmez bir hareket -ve dinamizm- var. Sürekli canlilik! Ve Ibda Sistemi, teferruat konusunda hâlâ oluşum içinde; devam ediyor. Çünkü, mimari yaşiyor. Şayet ögrencileri de gerekli cehdi gösterebilirse, bu gelenek, sürekli yenilenen ve özünü paslanmaktan koruyan bir "mektep" olmaya devam edecek!..
Hemen söyleyelim; fikirleri öyle yaygın, "moda" kavramlarla pek uyuşmaz. Zira, şu -sönüp giden- ısmarlama akımların yaşattığı gibi, kullanılıp atılan "zamana uymayı" değil; Mutlakın peşinde, öteleri hedefler. Alternatifini sunarak, çağı değiştirmek ister!..
Edebî eserlerinde, kaosla düzenin birbirine yaslandığı görülür. Uzaktan bakan için Tilki Günlüğü, gerçek bir kar fırtınasıdır. Oysa, usûlünü bilme cehdine girenlerin ellerinden düşüremedigi bir "kâinat kitabı" olur ki; işte o ân okuyucu, o uğultulu fırtınadaki her kar tanesinin, birbirinden farklı bir desen taşıdığını görür. Kimileri için "rüya tâbiri", kimileri için "içte kopan" fırtınalar, kimi
leri için "lûgat kitabı", kimileri içinse "sihir"... Bu kitabı anlamak için -galiba en başta-, "yazandan önce yazdırana bakmak" ilkesi geçerli!..
İbda Sisteminde "akıl", hakkı yenemez bir âlet. Ama yalnızca âlet!.. "Kalp" ve "sır idrâkı" ise, asıl. Sonsuza açılan penceresini, böylece muhatabına gösterir İbda!..
Kısaca; hayat ve kâinat, nerede ne kadar karmaşık veya zor anlaşılır bir renge bürünmüşse, İbda Sistemi de işte orada "zor anlaşılır" bir üslûba sahip. Ve yine nerede bir mânâyı bedihî olarak anlıyorsanız, işte orada "bedihî" olarak anlaşılır İbda. Muhteşem bir Kaos ve Muhteşem bir Düzen!..said AYKUT
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bir döneme damgasını vuran "İbda-C"lerden tamamen ayrı bulunmasına ve illegal hiçbir eylemde rolü olmadığı ifade edilen, fikir-sanat-aksiyon mihrakı "İbda"yı temsil eden Mirzabeyoğlu, engizisyon mahkemelerini geçen bir barbarlıkla idamla yargılanmıştır. Bir grup arkadaşiyla birlikte Bolu F Tipi Cezaevi'nde ömür boyu hapse mahkum.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
BÜYÜK DOĞU OKULU

"İdeali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun "oluş" ıstırabını, İslâmın hakikatine nisbetle heykelleştiren adam!.." S.M.
N F KISAKÜREK İÇİN BÖYLE Der...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İBDA OKULU

"Nasıl ki doyurulmayan açlık bir müddet sonra, açlık hissinin iptali ve neticede ölüme yol açıyorsa, okuma ve fikretme davası için de aynı şeyler sözkonusu. Açlık bir yana, hiç olmazsa böyle olabilmenin özencinde olsa gençler. İnsan olma özenci." S.M.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
"İslâm dünyasının bugün derece derece benimsemesi, benimsetmesi ve kavgasını yapması gereken husus, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nı reddetmek; bizim için de buna ek olarak Avrupa Ortak Pazarı’na girilmesine şiddetle karşı çıkmaktır... Bunun, başkasının “ol!” dediği şeye sadece “olmam!” demekten ibaret aciz bir tavır belirtmemesi için tek tezi de, bizim “Başyücelik Devleti” modelimizdir.....
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
KÜLTÜR-İRFAN

"Hikmet planındaki düşünce, hakikatin sürekli hizmetine adanmış olan bir hizmet türüdür." S.M.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
KADIN-AŞK-AİLE

"Kadın ve Erkek “insan”ın temsilcileri olarak, kadın ve erkek olma keyfiyetinin istidadına sahib olarak, bunun gerektirdiği vücut biçimiyle dünyaya gelir; ve, KADIN ve ERKEK OLUNUR." S.M.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
DEVLET VE TOPLUM

"İslâm'da devlet, Hakk'ın fertlere biçtiği hakları dağıtmak bakımından kölelerin en zayıfı, yine Hakk'ın fert üzerindeki haklarını toplamak bakımından da ağaların en kuvvetlisidir." S.M.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
FELSEFE

"Düşüncenin, insanlara, yaşamaya başlarken de, ölüme doğru giderken de söyleyecekleri vardır." S.M.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt