Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah Korkusu İle Gözünden Yaş Akana (1 Kullanıcı)

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Hz Mevlâna'nın buyurduğu gibi, susuz ve aciz kişinin ağlayışı manevidir, doğrudur,

İçten gelmeden soğuk ağlayışsa, o azgının yalanından ibarettir. Kimi yaşlar, timsah gözyaşı gibi acımasızdır. Kimi yaşlar yalan ve hileden ibarettir.

Yusuf'un kardeşlerinin ağlamaları gibi illetle doludur Kimi yaşlar, günahlara karşı içinde bir ürperti, iç murakabe, sevgi ve sadakat taşımayan kimselerin başka şeylere döktüğü gözyaşlarıdır, bunlar makbul ve meşru değildir.

Kalp katılığının ilacı Allah dostlarını sık ziyaret etmek, onların sohbetini yapmak, kalbî bir rabıtayla onlara bağlanmak ve Allah'ı zikretmektir. Bunların yanı sıra, ölümü düşünüp, tûl-i emel denilen dünyayla ilgili ardı arkası kesilmeyen hayallerden uzaklaşmak, eşya ve hadiselere ibret nazarıyla bakmak icab eder.


Allah Rasulü buyuruyor: “İki göz cehennem ateşi görmez: Düşmana karşı nöbet bekleyen ve Allah korkusundan ağlayan gözler”
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Aşkı bedenlerimize, çiçekleri parfümlere kurban ettik... Rüzgarın yerini pervane aldı... Sevgi şehvetin tuzağı oldu... Gözyaşlarımızın kalbimizle bağlantısını koparttık... Ruhumuzu yitirdiğimizin farkına bile varamadık... Gönlümüz gözümüze esir düştü... Ağlamayı unuttuk çünkü kalplerimiz öldü... Ölmekten kaçıyoruz çünkü yasamayı unuttuk... Kimseyle konuşamıyoruz, kimseyi dinlemiyoruz çünkü kendimizle kavgalıyız... Sözler kalbimize inmiyor çünkü kalplerimize giden yolları kapatmışız...
Tenlerimiz kalplerimizi esir etti... Aşkından verem olanlar şimdi bir hayal... Artık kıskançlık krizleri geçiriyoruz...

Bulut nasıl ağlar, nar çiçeğini kim boyar, bilmiyoruz, anlamıyoruz..

Semaların dilini çözememissen, sevgi kalbine klavuz olmamıssa, hala meyveyi ağaçtan, suyu buluttan biliyorsan, Allah korkusu ile gözünden bir damla dahi yaş akmıyorsa, nasıl yaşayabiliyorsun bu dünyada? Dar gelmiyor mu bu mekan sana? Yüreğini kanatmıyor mu zaman?..
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Nerede akarsu varsa orada yeşillik vardır.
Akan gözyaşının olduğu yere de rahmet gelir.
Sende iyi olan ne varsa dostuna onu ver.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
ALLAH korkusu ile gözünden bir damla dahi yaş akmıyorsa, nasıl yaşayabiliyorsun bu dünyada? Dar gelmiyor mu bu mekan sana? Yüreğini kanatmıyor mu zaman?..
 

h_aKKoC

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
14
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Alah azze ve celle razı olsun..
 

Zeynep..

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2009
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Selamün Aleyküm .
çok güzel bir paylasim .
Allah günahlarimizi affetsin.
Onun korkusu ile aglayanlardan eylesin.
Allah razi olsun.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Selamün Aleyküm .
çok güzel bir paylasim .
Allah günahlarimizi affetsin.
Onun korkusu ile aglayanlardan eylesin.
Allah razi olsun.

Ve aleyküm selam kardeşim.
Duanıza yürekten amin.
Sizden de Allah razı olsun.
Allah'a emanet olun.
 

EL Ra'uf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eki 2009
Mesajlar
78
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
allah razı olsun içim ürperdi.rabbim bizleri cehennem ateşinden korusun..
 

NDYZLF

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2009
Mesajlar
960
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
44
Selamün Aleyküm
Paylaşımınız için Allah razı olsun...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
allah razı olsun içim ürperdi.rabbim bizleri cehennem ateşinden korusun..



Selamün Aleyküm
Paylaşımınız için Allah razı olsun...


Ve aleyküm selam, Sizlerden de Allah razı olsun,
Amin, Allah'a emanet olun.



Fudayl bin İyâd hazretleri şöyle buyurdu: “Her şeyin bir zekâtı vardır, aklın zekâtı da uzun uzadıya hüzünlenmek ve derin derin düşünmektir. Bu yüzdendir ki, Resûlullah efendimizin hüznü aralıksız ve kesintisizdi.”


“Allah korkusu, dilin lüzumsuz şey söylemesine mâni olur. Allahü teâlâdan korkanın dili söylemez olur.”
“Allahü teâlâdan korkandan, her şey korkar olur. Allah’tan korkmayan, her şeyden korkar.”
“Tevekkül, Allahü teâlâdan başkasına güvenmemek ve O’ndan başkasından korkmamaktır.”
“Akıllılarla kavga etmek, akılsızlarla oturup tatlı yemekten kolaydır.”
“Bir kimsenin kalbine Allah korkusu yerleşti mi, dilinde işe yaramaz bir söz bulunmaz. Bu korku dünyâ sevgisini ve arzusunu yakar, dünyâya rağbet etme hâlini gönülden dışarı atar.”
“Her kim dünyâyı dost edinse, iki cihânın şerrini, kötülüğünü başına alır. Zîrâ iki cihânın saâdeti dünyâyı sevmemekte, felâketi de dünyâyı sevip tapmaktadır.”
 

yirmiekim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2009
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Allah(C. C) Kalplerimize kendi aşkını yerleştirsin inşallah.Ve bizleri halis kullarından eylesin(AMİN)
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Mümin, "... onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz" (Bakara Suresi, 150) ayetinin hükmü gereği, Allah'tan başka hiçbir kimse ya da topluluktan korkmaz ve çekinmez. Yarar ve zararın, hayır ve şerrin yalnızca Allah'tan gelebileceğinin, başına gelecek tüm olayların ancak Allah'ın dilemesi ve yaratması ile, Allah'ın belirlediği bir kader üzere gerçekleşebileceğinin bilincindedir.

Bu özellik, Allah'ın dinini tebliğ ederken çoğu zaman tüm kavimlerini karşılarına alan, buna rağmen vazifelerinden en ufak taviz vermeyen bütün elçilerde görülür. Allah elçilerini bir ayetinde şöyle örnek vermektedir:

Ki onlar (o peygamberler) Allah'ın risaletini tebliğ edenler, O'ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 39)

Allah'a iman eden insan da peygamberlerin bu üstün özelliğini kendine örnek alır ve yaşar.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Allah'tan Korkanların Görecekleri Karşılık


Dünyadayken Müjdelenmeleri

Dünyada Allah korkusundan uzak bir yaşam süren insanların, ahirette sonsuza kadar tarifsiz korkular yaşayacaklarını ve her an Allah'ın azametini tüm şiddetiyle hissedeceklerini ilerleyen bölümlerde ayetler doğrultusunda göreceğiz. Allah'tan korkup sakınanlar da bunun tam tersine, ahirette her türlü korkudan emniyete kavuşacaklar ve Allah'ın korumasında ve inayetinde bir yaşam süreceklerdir. Tüm hayatları boyunca kıyamet saatinden, hesap gününden ve cehennemden içleri titreyerek korkan müminler, o gün geldiğinde her türlü korkudan uzak tutulacaklar ve güvende olacaklardır. Allah bunun müjdesini daha dünyadayken ayetleriyle verirken, o gün geldiğinde de kullarına hitap edecek ve daha nice müjdeler verecektir:

"Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız."

Ki onlar, Benim ayetlerime iman edenler ve Müslüman olanlardır.

"Siz ve eşleriniz cennete girin; 'sevinç içinde ağırlanacaksınız."

Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız.

"İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur."

"Orada sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz." (Zuhruf Suresi, 68-73)

Bir başka ayetinde ise Allah bu müjdeyi melekleri aracılığı ile verir. Kuşkusuz bu, cenneti şiddetle arzulayan müminler için tarifsiz bir sevinçtir:

Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orada nefislerinizin arzuladığı herşey sizindir ve istediğiniz herşey de sizindir. Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak." (Fussilet Suresi, 30-32)

Ayette de vurgulandığı gibi, sonsuz güzelliklere uzanan bu müjde mümin daha dünyadayken ona erişmeye başlar.

Güzel Bir Hayat

Allah iman etmeyen ve Kendisi'nden korkup sakınmayanların azabı hak ettikleri gibi, dünya hayatındaki bolluk ve bereketten de mahrum kaldıklarını şöyle haber verir:

Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik. (Araf Suresi, 96)

İman eden ve Allah'tan korkup sakınanlar ise, ahirette cennetle müjdelendikleri gibi, bu dünyada da Allah'ın lütuf ve ikramından, nimetlerinden en güzel şekilde yararlandırılırlar. Allah ayetinde bunu güzel bir hayat olarak nitelendirmiştir:

Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)

Nasıl inkarcıların ebedi azapları daha bu dünyadan başlıyorsa, sakınan müminler için vaat edilen ebedi güzellikler de kendilerine dünyada gösterilmeye başlanır. Zenginlik ve güzellik cennetin en temel özelliklerinden olduğundan Allah sevdiği takva kullarına cennetini tanıtacak, onların cennete olan özlemlerini ve arzularını artıracak nimetlerin ve ortamların benzerlerini bu dünyada da yaratır.

Öte yandan kendisini yaratan Allah'ın emir ve yasaklarına uymasından, O'nun dinini yaşamasından ve en önemlisi daima O'na güvenip dayanmasından ve ahireti için umut beslemesinden dolayı mümin, dünyadaki yaşamı boyunca her türlü üzüntü ve sıkıntıdan uzak tutulur. Bunun yerine Allah kalbine "huzur ve güvenlik duygusu" indirmiştir. Küçük büyük yaptığı her işte, her ibadette ve sergilediği güzel ahlakta Allah'ın kendisini gördüğünü, meleklerin bunları amel defterlerine yazdığını, ahirette tüm bunların karşılığını alacağını bilmenin getirmiş olduğu bir huzurdur bu.

Ancak unutulmaması gereken bir nokta da vardır ki, dünya bir imtihan yeridir. Elbette mümin de çeşitli zorluk ve sıkıntılarla karşılaşabilir. Ancak Allah'tan korkan bir mümin her durumda Kuran'a uygun en güzel tavrı göstereceğinden bu zorluk ve sıkıntılar kendisi için rahmete ve ecre dönüşecektir. Kendisini yalanlayan kavmi tarafından ateşe atılmak istendiği halde, imanından, teslimiyetinden, tevekkülünden en ufak bir taviz vermeyen Hz. İbrahim'in durumu buna çok güzel örnektir. Görünüşte bir insan için çok büyük bir azap olan ateş, Hz. İbrahim'e "soğuk ve esenlik" kılınmış, ona hiçbir zarar ve sıkıntı vermemiştir. Sıkıntı, azap ve belanın ancak insanın kendi yanlış tutum ve davranışlarının bir karşılığı olarak, bir ceza ya da uyarı olarak verildiği, "Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazandığı dolayısıyladır…" (Şura Suresi, 30) ayetiyle bildirilmiştir. Yoksa Allah'tan gücü yettiğince korkan, her tutum ve davranışında Allah'ın rızasını gözeten, dosdoğru davranan samimi bir mümin için azap söz konusu değildir.

Dünyada imtihan olarak karşısına çıkan zorlukların tümü müminlerin Allah'a duydukları saygıyı ve korkuyu, cennete olan isteklerini daha da artırır. Çünkü mümin, bu zorlukların hem denenmesi ve olgunlaşması için yaratıldığının, hem de güzel bir ahlak sergilediği, sabrettiği ve Allah'a güvendiği takdirde ahiretini güzelleştirmek için ecir fırsatı olduğunun bilincindedir. Nitekim tüm olaylara hayır gözüyle bakmanın Allah'tan sakınan müminlerin bir özelliği olduğunu ayetlerde görürüz. Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:

(Allah'tan) Sakınanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)

Dünyada hayır içinde yaşatılan müminin ölümü de güzel ve rahat olacak, ahiret hayatı meleklerin karşılamasıyla başlayacaktır. Bunun devamında ise yine mümini rahatlık ve kolaylık beklemektedir.

Kolay Bir Hesap

Müminler, ahirette kötü hesapla karşılaşmaktan korktukları için hayatları boyunca hayırlarda yarışır, Allah'ın sınırlarını titizlikle gözetirler. Müminlerin bu korkuları ayetlerde şöyle tarif edilmektedir:

Adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar. Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler."Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz." (İnsan Suresi, 7-9)

Allah'tan ve O'na verecekleri hesaptan korkanların Allah ahirette yüzlerini ağartır, onların kitapları sağ yanlarından verilir ve korktukları hesap kendilerine kolaylaştırılır:

Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse, o, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek, Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır. (İnşikak Suresi, 7-9)

Hesaba çekilmeleri bittiğinde artık müminler cehennem azabından kurtulmuş olmanın mutluluğu içindedirler. Ayette belirtildiği gibi yakınlarının yanına sevinç içinde dönerler.

Sonsuz Bir Cennet Hayatı

Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah Katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah'ın Katında olanlar daha hayırlıdır. (Al-i İmran Suresi, 198)

Takva sahiplerine (Allah'tan korkanlara) vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir. (Rad Suresi, 35)

Dünyada hayatları boyunca cenneti kaybetmekten, sonsuz cehennem azabına uğramaktan korkarak, Allah'a karşı gelmekten sakınmış olan müminler, Allah'ın korkup sakınanlara vaat ettiği mükafata kavuşmuşlardır. Artık, ebedi yurtlarına girmek üzere sevk edilirler:

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin." (Onlar da) Dediler ki: "Bize olan vaadinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (Zümer Suresi, 73-74)

Cennete girecek müminleri burada bekleyen bir sürpriz daha vardır ki, bu an onlara herşeyin üzerinde bir mutluluk ve heyecan yaşatır: Rabbimizden kendilerine sözlü bir selam...

Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır). (Yasin Suresi, 58)

Allah cennetteki müminlere şöyle hitab eder:

"Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız." (Zuhruf Suresi, 68)

İnsanı yaratmış olan Allah, onun neler isteyebileceğini ondan daha iyi bilmektedir ve bunları bir mükafat olarak cennette mümin kulları için yaratacaktır. Nitekim nimetlerle donatılmış olan cennet insanın düşünce sınırlarının çok üzerinde özelliklere sahiptir. Daha önce hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği sayısız nimetler müminlere sunulacaktır. Herşey ve her durum sonsuza kadar müminin tam istediği gibi olacaktır:

... Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur. (Şura Suresi, 22)

Müminlerin cennette yaşadıkları yerler, doğal güzellikler, yiyecekler, giyecekler, bulundukları ortam, eşleri, kendilerini bekleyen nice sürprizler gibi cennetteki sonsuz yaşama dair tüm ayrıntılar Kuran ayetlerinde tasvir edilmiştir.

Bir ayette de Allah'tan korkanların içinde yaşadıkları ebedi hayat ile Allah'tan korkmayanların karşılaştıkları korkunç son şöyle karşılaştırılmıştır:

Takva sahiplerine (Allah'tan korkanlara) vadedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu? (Muhammed Suresi, 15)

Hiç şüphesiz ki, vicdanlı bir kişinin yalnızca bu ayeti biraz tefekkür edip zihninde canlandırması, Allah'tan gücü yettiğince korkması için yeterli olacaktır.

En Büyük Mükafat: Allah'ın Ebedi Rızası
go1wl3.gif
http://forum.islamiyet.gen.tr/allah-cc-hazretleri/56063-en-ustunu-allahin-rizasi.html

Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (Tevbe Suresi, 72)

Cennete giren müminlerin duydukları en büyük manevi haz, Allah'ın bundan sonra kendilerinden razı olduğunu, kendilerini sevdiğini, onlara hiçbir zaman gazaplanmayacağını, ebediyen Allah'ın dostu olacaklarını bilmeleridir. Allah'ın rızasını kazanmış olmak insana hiçbir maddi güzellikle karşılaştırılamayacak kadar büyük bir sevinç ve mutluluk verir. Nitekim cennet nimetlerini değerli kılan da Allah'ın rızasıdır. Sunulan nimetler son derece değerlidirler ama bunlardan daha değerli olan alemlerin Rabbi olan Allah'ın ikramına layık görülmenin vermiş olduğu zevktir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis. Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir. (Fecr Suresi, 27-30)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt