Sf:312,3.paragraf
Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” arasında olan muhârebeleri iyi sebeblerden,
güzel düşüncelerden ileri geldi bilmek, dünyâlık için, menfe’at
için bilmemek lâzımdır. Çünki, onların ayrılığı ictihâd ve te’vîl ayrığı idi.
Hevâ ve hevesden doğan ayrılık değildi. Ehl-i sünnet âlimleri hep böyle söylüyor.
şu kadar var ki, hazret-i Emîr ile muhârebe edenler, hatâ etdi. Hak,
hazret-i Emîr “radıyallahü anh” tarafında idi. Fekat hatâları, ictihâd hatâsı
olduğundan, birşey denemez ve dil uzatılamaz. (Şerh-ı mevâkıf) kitâbı-
na göre, Âmidî diyor ki, (Cemel ve Sıffîn vak’aları ictihâd yüzünden idi).
Ebû şekûr-i Sülemî, (Temhîd) kitâbında diyor ki, (Ehl-i sünnet vel-cemâ’ate
göre hazret-i Mu’âviye ve Onunla berâber olanlar “radıyallahü anhüm” hatâ
etmişlerdi. Fekat hatâları, ictihâd hatâsı idi). İbni Hacer-i Mekkî (Savâ’ık)
kitâbında diyor ki: (Hazret-i Mu’âviyenin hazret-i Emîr ile “radıyallahü anhümâ”
muhârebesi, ictihâd sebebi ile idi. Ehl-i sünnet âlimleri böyle biliyor).
(Mevâkıf)ı flerh edenin, (Eshâbımızın çoğuna göre, o muhârebeler, ictihâd
sebebiyle değildi) sözünde Eshâbımız diyerek, kimleri anlatmak istemişdir?
Ehl-i sünnet âlimleri böyle söylemiyor, aksini söyliyor. Büyüklerin
kitâbları hep ictihâdda hatâ olduğunu bildirmekdedirler. İmâm-ı Gazâlî
ve kâdî Ebû Bekr ve diğer imâmlar “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”
bunlar arasındadır. O hâlde Hazret-i Emîr “radıyallahü anh” ile muhârebe
edenlere fâsık, yoldan çıkmış gibi şeyler söylemek câiz değldir.
Kâdî Iyâdın (Şifâ) kitâbında, imâm-ı Mâlik “radıyallahü anh” diyor ki:
Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” arasında olan muhârebeleri iyi sebeblerden,
güzel düşüncelerden ileri geldi bilmek, dünyâlık için, menfe’at
için bilmemek lâzımdır. Çünki, onların ayrılığı ictihâd ve te’vîl ayrığı idi.
Hevâ ve hevesden doğan ayrılık değildi. Ehl-i sünnet âlimleri hep böyle söylüyor.
şu kadar var ki, hazret-i Emîr ile muhârebe edenler, hatâ etdi. Hak,
hazret-i Emîr “radıyallahü anh” tarafında idi. Fekat hatâları, ictihâd hatâsı
olduğundan, birşey denemez ve dil uzatılamaz. (Şerh-ı mevâkıf) kitâbı-
na göre, Âmidî diyor ki, (Cemel ve Sıffîn vak’aları ictihâd yüzünden idi).
Ebû şekûr-i Sülemî, (Temhîd) kitâbında diyor ki, (Ehl-i sünnet vel-cemâ’ate
göre hazret-i Mu’âviye ve Onunla berâber olanlar “radıyallahü anhüm” hatâ
etmişlerdi. Fekat hatâları, ictihâd hatâsı idi). İbni Hacer-i Mekkî (Savâ’ık)
kitâbında diyor ki: (Hazret-i Mu’âviyenin hazret-i Emîr ile “radıyallahü anhümâ”
muhârebesi, ictihâd sebebi ile idi. Ehl-i sünnet âlimleri böyle biliyor).
(Mevâkıf)ı flerh edenin, (Eshâbımızın çoğuna göre, o muhârebeler, ictihâd
sebebiyle değildi) sözünde Eshâbımız diyerek, kimleri anlatmak istemişdir?
Ehl-i sünnet âlimleri böyle söylemiyor, aksini söyliyor. Büyüklerin
kitâbları hep ictihâdda hatâ olduğunu bildirmekdedirler. İmâm-ı Gazâlî
ve kâdî Ebû Bekr ve diğer imâmlar “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”
bunlar arasındadır. O hâlde Hazret-i Emîr “radıyallahü anh” ile muhârebe
edenlere fâsık, yoldan çıkmış gibi şeyler söylemek câiz değldir.
Kâdî Iyâdın (Şifâ) kitâbında, imâm-ı Mâlik “radıyallahü anh” diyor ki: